Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 2004 PAZAR
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Ed/rne
_B 30 Sinop Y 25 Adana B 34
B 32 Samsun Y 26 Mersin B 35
Kocaeli B 31 Trabzon
Çanakkale B 32 Giresun
izmir B 34 Ankara
25 Dıyarbakır B 37
_Y 26 Şanlıurfa B 37
B 29 Mardın B 34
Manisa
Aydın
_B 36 Eskişehir B 29 Siirt B 36
Denizli
_B 37 Konya B 27 Hakkâri B 30
B 33 Sıvas PB 25 Van B 26
Zonguldak PB 23 Antalya B 35 Kars
Yurdun kuzeydoğu
kesımlen parçalı ve çok
bulutlu, Orta ve Doğu
Karadenız. Doğu A/ıa-
dolu'nun kuzeydoğusu
ıle Sınop çevreJen sağa-
nak ve gok guaıltulu sa-
ğanak yağışlı, dığer yer-
ler az bulutlu ve açık ge-
çecek Hava sıcaklığı
yurdun batı kesımlenn-
de bıraz artacak, dıger
yerterde onemlı bırdegı-
şıklık olmayacak
DIS MERKEZLER
Oslo
Helsinki
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Paris
Bonn
Münıh
Y
Y
PB
PB
>
Y
PB
PB
Y
18
20
22
21
21
19
23
19
?0
Berlın Y 22
Budapeşte PB 31
Madnd A 30
Vıyana PB 25
Belgrad Y 32
Sofya Y 33
Roma Y 29
Atina A 33
Zünh Y 18 Şam
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bişkek
Tıflıs
Kahıre
Y
A
A
Y
B
Y
PB
A
3Ü
37
23
35
33
32
21
34
A 36
t Parçalı bulutlu Bulutlu k
Çok bulutlu ı Yağmurlu cf_23Karlı _!3 Sulu kar . Gok guruitulu
G U N C E L CÜNEYT ARCAYÜREK
• Baştarafı 1. Sayfada
rek dişe dokunur yanıt vermedi.
örneğin Dışişleri Bakanı Gül mü? llgisi bilgisi sı-
nırlı. Üstelik bakanlığının adı Dışişleri.
Aklınıza doğal olarak bizimki geliyor değil mi?
Hazretten yanıt almanız olanaksız. Denizden son-
ra dağa çıktı. Tatilde. Rize'de yaylada horon tepi-
yor, örtülü kadınlarortasında mutlu fotoğraf veriyor.
Sel felaketınde tavrı apaçık ortada iken son geliş-
meler üzerinde ne düşündüğünü öğrenmeye çalış-
mak abes ama...
Geniş yürekli; "Dünyanın heryerinde sel felaketi
oluyor, üstelik Istanbul'da ölen de yok" diyor. Istan-
bul'a gıtmeyi onca maddı zarara uğrayan binlerce
insanın ıstırabını paylaşmayı, ölü yok ya boş ver gi-
bi bir mantıkla geri çeviriyor.
Yargıtay-MİT-Mafya suçlamalarını, tartışmalarını
cep telefonundan izlediğine yemin edenin başı ağ-
rımaz. Ancak, geçmişıyle şimdiki konumu arasında
birtürlü köprü kuramayanlar için bugün veyarın ne-
ler düşündüğü ne denli "meçhul" ise bu son olay-
da da ne yapmak istedigi, ne yapacağı veya ne
yaptığı bir o kadar "meçhul".
Suskunluğu "Kim ki beklendiğinden de fazla su-
sarsa o kadar büyük adam olur" diyen kendinden
menkul, işitilmemiş, palavra bir öğretiden kaynak-
lanıyor olabılir.
• • •
Velakin insanlann ağzı torba değil ki... CHP Ge-
nel Başkanı Deniz Baykal, konuştu, öyle konuştu ki
akıllara takılan soruların yanıtını aramak gerektiği-
ni ortaya koydu.
Ne diyor? Diyor ki, "(doğnıdan Yargıtay Başka-
nı'nın adı etrafında dolaşan) Bu konunun (altını çi-
zerek aktanyoruz) birden bire 'iddialı biçimde gün-
deme gelmiş olmasının altında neler yatıyor
1
konu-
su da bizi aynca düşündürüyor".
Daha da açıyor (pek çok çevrenin aklında olanı
irdeliyor) "Bu konunun" diyor: "iddialı bir şekilde
yansıtılmasının... birbiriyle çekişir görünen devlet
kurumlannın arkasında... acaba hangi hesaplar var-
dır, bunun da aydınlığa kavuşturulması gerekir".
Bir de bizimkinin omuz silkip geçecegi bir dilek-
te bulunuyor: Bu konuda devlet kuruluşlannın elbet-
te görevlerinı yapacaklarına değinirken, "ama ön-
celikligörevin hükümete düştüğüne, bu konuda hü-
kümetin şu ana kadar topluma ihtiyaç duyulan ge-
rekli yansıtmayı başardığını söylemenin olanaksızlı-
ğına" işaret ediyor.
Dağdan inerse bugün, en geç pazartesi... Baş-
bakan Beyefendı kamuoyunun beklediği gereken
açıklamayı yapar belki... Belki!
• • •
Dostumuz Yalçın Bayer, dün Hürriyet'teki "Ye-
ter Söz Milletindir" köşesinde onca gün Yargıtay
Başkanı ile ilgili yayınlarında, gazetesinin yanıtları-
nı aramadığı (bu nedenle -herhalde- gazete yöne-
ticilerine yönelttiği) soruları yazıyor:
"...Yargıtay'daki çalışma arkadaşlan tarafından
bulunmuş bir müteahhideyeni aldığıyazlığmı onart-
ması ve ödemelerini de yapmış olması maddi kaza-
nım olmadığını gösteriyor... Çakıcı'n/n adamlannın
ya da müteahhidin telefon konuşmalannda Yargıtay
Başkanı'nın adını kullanmış olmalan ve paradan söz
etmeleri, o kişinin maddi kazanç elde ettiğini gös-
termeye yetmez... Yargıtay Başkanı'nın görûlmek-
te olan bir dava üzerinde etkisi var mıdır? Çakıcı ile
ilgili kararda sanık lehine bir davranışta bulunmuş
mudur? Yargıtay'dan çıkan karan geciktirme ya da
değiştirme gibi bir girişimi olmuş mudur? Maddi
kazanım elde etmiş midir? ... Eğer bunlann yanıtı
evet ise istifa kurumu doğal olarak işlemeli... Ancak
hayırise diğerilişkilerbağlamında ciddıetik birprob-
lem vardır..."
• • •
Dağdaki Başbakan'a iletildi mi bilemeyiz; Denk-
taş, şu soruya yanıt arıyor: "TC Başbakanı bize,
'referandumda evet deyiniz ertesi gün tanınrnanız
için yola çıkacağız' dedi, vaat etti. Ne yapıyorlar
şimdi? Buradaki hükümet (Talaty ve kendileri her te-
maslannda 'Biz ambargoların kalkmasını isteriz, val-
lahi billahi tanınma istemeyiz' diyorlar".
• • •
Okura dilekçe: Son 2 yıldır aralıksız her gün bir-
likteyiz. Altı gün izninizi rica ediyorum. Sevgiler say-
gılarla...
OrgeneralYalman, uzaydan yararlanmaya büyük önem verildiğini söyledi
TSK'nin 2020 vizyonuANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Kara Kuvvetleri Komuta-
nı Orgeneral Aytaç Yalman,
Türk SilahJı Kuvvetleri'nin (T-
SK) geleceğin modern savaş ge-
reklerine yanıt verebilmesi için
"küçülerek etkinleşmekten"
başka bir yöntemı olmadığını
söyledi. Yalman, bu kapsamda
yükümlü personel sayısı azalan
ancak ateş gücü yüksek, çevik bir
kara kuvvetlerinin "Kuvvet
2020 vizyonuna" göre yapılan-
dınlmasına çalışıldığını bıldirdi.
Orgeneral Yalman, Savunma
ve Havacılık dergisinin sorulan-
nı yanıtladı. Ay sonunda emekli-
ye aynlacak olanYalman'ın açık-
lamalan özetle şöyle:
Daha küçük, daha etkln
OfdU: TSK'nın anayasa ıle tayin
edjlmiş görevlerinı etkin olarak i-
fa edebilmesi için geleceğin gü-
venlik ortamı çok iyi tahayyül
edilmeli ve şekillendirilmelidir.
Körfez Harekâtı ve Irak Savaşı,
niteliğin nıceliğe üstünlüğünü or-
taya koymuştur. Modern harbın
gereklerine cevap verebilecek or-
dulara sahip olabilmek için küçü-
lerek etkinleşmekten başka bir
yöntem görülmemektedir.
Bu kapsamda kara kuvvetleri-
nin geniş bir spektrumda harekât
icra edecek tarzda beka ve hare-
kât kabıliyeti, zırh koruması, ateş
gücü yüksek, çok rollü, elastiki
kullanılma imkânı olan bir teşki-
lat yapısına ulaşmasını hedef alan
ve tedrici olarak yükümlü perso-
nel sayısını azaltan yeniden yapı-
landınlması, küçülürken daha et-
kin hale getirilmesi ve moderni-
zasyonunun en önemli çalışma
olduğunu değerlendıriyorum.
Kuvvet 2020 vizyonu:
Kara kuvvetleri kendisine veri-
len vazifenin gereği olarak
2020'lerin muharebe ortamında,
Genel Muharebe Harekâtı'ndan
Insani Yardım, Caydırma, Kriz
Yönetimi ve Banşı Destekleme,
NBC ortamında harekâta kadar
geniş bir yelpazede harekât icra
edebileceİc imkân ve kabiliyetle-
re sahip olmahdır. (...) Bu neden-
le, tehdit veriskJericaydıncı, kriz
yöneriminde sınırdan geriye doğ-
ru etkinleşerek planlı bir şekilde
büyüyebilen, farklı hazırlık sevi-
yelerinde, seçilmiş yeteneklere
süratle ulaşabilecek ve askeri he-
defleri ifade ile Milli Askeri Stra-
tejısı'nin ihtiyaçlanna göre opti-
mum yeterlik ve yetenekte yapı-
landırılmış elastiki ve çevik kara
kuvvetleri hayata geçirilecektir.
Yerll sanayi: Geçen son 10-
15 yıl içerisinde ulusal savunma
sanayimizde önemli gelişmeler
kaydedilmiştir. Bunun sonucu
olarak da Kara Kuvvetleri Komu-
tanlığı'nın ihtıyaçlan giderek ar-
tan oranda yerli üretimden karşı-
lanmaktadır. Türk Kara Kuvvet-
leri'nin yurtiçınde üretilen sis-
temleri kullanıyor olmasının ih-
racat için de bir referans ve teş-
vik unsuru olduğu değerlendiril-
mektedir. Milli Savunma Bakan-
hğı bünyesinde ihracata yönelik
bir Savunma Ürünleri Satış Teş-
kilatı kurulması çalışmalan da
kara kuvvetlerince destekJen-
mektedir.
TSK'nin uzaya llgisi: Tum
kara, deniz ve hava herekât alan-
lannı çepeçevre saran ve siyasi
sınırlan bulunmayan uzayda ka-
zanılacak kabiliyetler, milli güç
unsurlanm ve ulusal gü\ enJik or-
tamını doğrudan etkjleyecektir.
Içinde bulunduğumuz bilgi çağı,
muharebe sahasını genişleterek
harp alanına eşdeğer hale getir-
miştir. Üç boyutta (kara, hava, de-
niz) icra edilen muharebeler,
uzay ve bilgi boyutu da ilave edi-
lerek yeni boyutlar kazanmakta-
dır. Bu gelişmeler neticesinde:
• Silah sistemlerinin menzille-
ri, vuruş hassasiyetleri ve tesirle-
ri artmakta;
• Harp silah ve araçlan daha
küçük, hafif ve ekonomik, fakat
daha etkili ve tespit edilmeye kar-
şı korunmalı olarak üretilmekte;
• Entegre sistemlerin bahşetti-
ği imkânlarla askeri harekâtın
temposu artmakta;
• Gerek karar, gerekse hedef
önceliklerinin belirlenmesi süre-
cınde hata riski çok aza indirge-
nebihnektedir.
21. yüzyılda askeri yetenekJer
açısından uzay kabiliyetinin cay-
dıncı bir unsur oluşturması, ülke
sa\aınmasında olanaklar ölçüsün-
de uzaydan yararlamhnası ve bu
sorumluluğun yerine getirilmesi
için yeteneklerin atmosferin dışı-
na taşmması artan bir oranda
önem kazanmaktadır. Bu kap-
samda, kara kuvvetleri; Komuta
Kontrol, Muharebe, Bilgisayar,
Istihbarat, Keşif ve Gözetleme
alanlannda uzaydan yararlanma-
ya büyük önem vermektedir.
Datça'da bu yıl beşincisi düzenlenen şenlikte Can Yücel şiirlerle anıldı
Caıı dostları bulustu
MEHMET EMİN BERBER /
ÖZCAN ÖZGÜR
DATÇA - Can Yücel dostlan
Datça'da buluştu. Bu yıl 5.'si dü-
zenlenen Can Şenliği, Yücel'in
şiir dostlan ve sevenlenni bir
araya getirdi.
Eşi Giiler, kızlan Su, Cüzel
Yücel ve dostlan dün Can Yü-
cel'in mezarını ziyaret etti. Me-
zan başmda geleneksel hesabı-
nı veren Güler Yücel, "Şiir
Miir" adlı kitabından söz ede-
rekCanYücele şöyle seslendi:
"Can, rahmetü İzmir Bü yük-
şehir Belediye Başkanı güzel
insan Ahmet Pıriştina'nın bas-
tırdığı kitabımı dostlanma
ücretsiz dağıtıvorum. Senin
Yunancaya çevrüen şiir kita-
bın büyük ilgi görüyor. Sen
Yunanistan'a gidemedin ama
kitabın orada elden ele dola-
şıyor."
İlk kıvılcım
Datça Belediye Başkanı Erol
Karakullukçu da yıl boyu Yü-
cel'le birlikte yaşadıklannı be-
5. Can
Şenliği. ünlü
şairin ailesi
ve dostlannı
bir kez daha
bir araya
getirdi.
lirterek "Bu güzel etkinlikle se-
nede bir Can dostlarıyla bir
araya geliyoruz. Can Şenliği,
Datça'nın kültür sanat merke-
zine dönüşmesinin ilk kıvılcı-
mı oldu. Gelecek yıllarda et-
kinlikleri çoğaltacağız" dedi.
Datça'da dün başlayan şenh-
ğın ilk etbnlığmde "Doğu Şi-
iri-Batı Şiiri" tartışıldı.
Paneller düzenlendl
Can Yücel' in zamanının önem-
li bölümünü geçirdiği Eski Dat-
ça Kahvesi'nde Vecdi Sayar'ın
yönettiği panele Cengiz Bektaş,
Orhan Alkaya ve Prof. Şefıka
Egeci kahldı. Şenliğin ikinci et-
kinliğı olan "Şiir ve Çeviri" pa-
neline Isveç'ten Peter Curman,
Yunanistan dan Kostos Ckanda-
lidis ve Kabns'tan Neşe Yaşin ile
Sezer Duru kahldı.
îngiliz mirasçı Uzunada'da toprak istiyorB Baştarafı 1. Sayfada
Verilere göre son bir yıl içinde, 14 bin 449 Yu-
nanlı 1165 dekar, 11 bın 985 Alman 6 bin 700
dekar, 5 bin 557 Îngiliz 2 bin 805 dekar, toplam
olarak Fransa, Hollanda, Avusturya, ABD ve Is-
rail vatandaşlanyla birlikte 66 ülkeden 44 bin
600 kişi, 280 bin 967 dekar arazi ve taşınmaz sa-
tınaldı.
Vatan topraklan Türkiye Cumhuriyeti Anaya-
sası'na aykın biçimde sarıldı. Ege'de Yunanlılar.
GAP bölgesinde Israilliler yoğunlaştı. Aynca
köy. maden, vakıflar ve yabancı yatınmlarla il-
gili yasalarda değişikliklere gidilerek ülke top-
raklanmn 100 bin kilometrekarelik bölümün-
de, başta Amerikan ve Kanada kökenli olmak
üzere 20'ye yakın çokuluslu şirkete maden ara-
ma ayncalığı sağlandı.
Yasal değişiklikJer sözde, "AB uyum yasala-
n" çerçevesinde gerçekleştirildi. 1 Mayıs'ta
AB'ye yeni katılan Macaristan, Polonya, Çek
Cumhuriyeti, Slovakya, Lirvanya ve Eston-
ya'mn, AB'ye girmeden önce, yabancılara top-
rak satışmı yasaklamalan dikkate alınmadı.
AKP'nin dikkate ahnadığı asıl bir unsur da
geçmişteki Anayasa Mahkemesi kararlan oldu.
Özal iktidannın çıkardığı benzer bir yasayı in-
celeyen Anayasa Mahkemesi 09.10.1986 tarih-
li iptal karanrun gerekçesinde şu görüşleri dile
getirmişti: "Ülkede yabancının arazi ve em-
lak edinmesi salt bir mülkiyet sorunu gibi de-
ğerlendlrilemez.Toprak, devletin vazgeçüme-
si olanaksız temel unsuru, egemenlik ve ba-
ğımsızlığın simgesidir.Yabancıya satılmış top-
rakların yasal yollardan yerine göre geri alı-
nabiimesi olanağının varlıgına güvenilmez.
Yabancının her an kendi devletinin himaye-
sinde olduğu dikkate alındığında, böyle bir
yota başvurmanın devletlerarası çetin sorun-
ları davet etmesi kaçınılmazdır...'*
AKP genel çerçevede yabancılara söz konu-
su bu a>Ticalıklan tamyıp, CHP millervekili Er-
dal Karademir in konuya ilişkin soru önerge-
sini geçiştirirken, Türkiye şimdi, özel ve tek ör-
nekJerde ortaya çıkan ilginç gelişmelerle karşı
karşıya. Bu kez konu, İzmir Körfezi'nin içinde-
ki küçük adalardan, 1957'de Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı 'na tahsis edilen Uzunada... Uzuna-
da, İzmir"in dibinde. stratejik önemde. Deniz
Ku\^
r
etleri'nin çeşitli birimleri konuşlanıyor.
Adanın bir bölümündeki arazilerde hak sahibi
oldug^ınu iddia eden îngiliz asıllı Anthoney
Edards'ın mirasçılanndan Gwynneth Giraud
ortaya çıkıyor. Atalannnı, 1896 tarihinde (yüz
yılı aşkın bir süreden önce) söz konusu arazile-
ri, Elino Binti Yorgaki adlı Rum'dan sarın aldı-
ğuu savunarak hak sahibi olduğunu öne sürüyor.
Ingiltere'nin izmir Konsolosluğu da devreye gi-
riyor Çeşitli kurumlarda yazışmalar sürüyor.
Kurtuluş Savaşı unutuluyor
En başta ülkenin kazandığı Kurtuluş Savaşı
unutuluyor. Tapu ve kadastroyla ilgili yasalar
bir kenara bırakılıyor, zamanaşımı dikkate alın-
mıyor, daha ilk ağızda "Böyle saçma, yersiz bir
istek olur mu" diyecek kurumlar, baş\-uruyu
kabullenip konuyu araştırmaya başhyor.
Başta Milli Savunma Bakanlığı 06.11.2003
tarih ve 6121-( 3509- 07) sayılı yazısıyla Bayın-
dn^lık ve Iskân Bakanlığı'na durumu soruyor.
ilgili sonıda ne hikmetse, NATO'nun 4995-
15153 sayılı bir yazısı da var. Bakanlığın yazı-
sından yaklaşık bir ay sonra, Tapu ve Kadastro
Genel Müdürlüğü konuyu, kendine bağlı Izmir
Bölge Müdürlüğü'ne inceletiyor.
Bakanlıklann, genel müdürlüklerin Cumhu-
riyetin varlığını esas alıp, söz konusu hak iddi-
asına vermedikleri yamtı, Izmir Bölge Müdür-
lüğü hazırlıyor. Bölge müdürlüğü diyor ki:
"Araştınlması istenen konu detayü olarak in-
celenmiştir... Yürürlükteki mevzuat gereği
Uzunada askeri amaçlarla. T.C Devleti'nin
hüküm ve tasarrufu altındadır... Eski tapu
kayıtlan, gerek hudutları gerekse hisse oran-
lan ve gitti kayıtlanyla ve yüz ölçümleriyle
çeüşkilidir... İddia konusu eski kayıtlar, huku-
ki dayanağını ve özelliğini kaybetmişlerdir...
Osmanlı Hanedan mülklerinin T.C. Maliye
Hazinesi'ne devri nedeniyle kayıt kapsamı
ifade edilen alanlar da zaten T.C. Devleti'nin
nıülkü konumundadır."
Atılgan'a inceletttrildi
Yanıtın belki de en önemli bölümünü son
madde içeriyor:
"... Sonuç olarak, İzmir ve Ege Bölgesi'nin
batı tasmında yer alan ve bugün T.C. kanun-
lan ile hukuki ve fiili olarak kadastro sonu-
cu özel ve tüzel kişiierin adlanna mülkiyet be-
lirlenmiş alanlarda da bu kabil taleplerin za-
man zaman gündeme getirildiği görülmekte-
dir. Kardak Adası krizinin de benzer bir şe-
kilde yaratıldığı düşünülürse, Kuzey Kıb-
rıs'ta Bavan Loizidou'nun davasının emsal
yaratma olasdığı karşısında, hele hele Deniz
Kuvvetlerinin önemli bir üssü olan ada üze-
rinde yoğunlaştırılan talebin münferit ve sı-
radan bir olay gibi algılanmaması...."
Bu inceleme, anlayanlara son noktayı koyu-
yor. Ama olmuyor. Bayındırlık ve tskân Bakan-
lığı Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü. konuyu
bir de Maliye Bakanlığı Milli Emlak Kontrolö-
rü YusufAtılgan'a incelettiriyor...
Özkaya: Hak iddia edilemez
Bugün için sonuç, bilinmiyor. Bütün bu olan
bıtenle ilgili Eski Tapu Kadastro Genel Müdür
Yardımcısı Orhan Ozkaya'nın şu sözleri ise
farklı hesaplan gözler önüne seriyor: "Bu ülke-
nin topraklan büyük bir kurtuluş savaşıyla
kazamldı. Bu topraklarda hiçbir kişi ve gü-
cün mülkiyet iddiasında bulunması, müm-
kün değildir. Ancak Mısır gibi karşüıklı an-
laşma yaptığımız ülkelerdeki araziler üzerin-
de çahşmalar yapüabilir. Uzunada örneğin-
de görüldüğu gibi, herhangi bir hak iddia edi-
lemez. Kadastro ve ülke yasaları, bu gibi du-
rumlarda mülkiyetin Hazine'ye ve devletin
hüküm ve tasarrufu altına geçtiğinin amiri-
dir. Hal böyleyken bu olayda bu kadar derin-
liğe inilmesi, arkasının araştınlması, günde-
me getirilmesi düşündürücüdür. Loizidou da-
vası ortadadır. Bir pilot uygulaması mı yapıl-
mak isteniyor? Bunun dışında benzer talep-
lerin gündeme geimesi söz konusudur..."
Ne dersiniz, yabancılara toprak satışının ya-
sallaşmasının ardından eşzamanlı, emsal örnek-
lerin gündeme getirihnesine?
GÜNDEM MLSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
Bangladeş'te yüzlerce ev yıkılmış, binlerce kişi
açıkta kalmıştı...
Doğa kendisine yapılan haksızlığı kabul etmiyor,
insanoğlunun hükmetme duygusuna ders dolu kar-
şılıklar veriyor... Tabii anlayana!
Ne zaman bu tür haberleri okusam, aklıma ilk Kı-
zılderili Reisi Dvvan'ın 1885'te dönemin ABD başka-
nına yazdığı mektup gelir. Beyaz adamın kendilerin-
den sürekli toprak istemesini hazmedemeyen reis D-
wan, doğanın gücünü, doğayla aralanndaki bağı o
kadar güzel anlatır ki...
Arada bir kısa alıntılar yaptığım mektubun bu kez
geniş bir özetini paylaşmadan geçemeyecegim:
"Gökyüzünü, toprağın sıcaklığını nasıl satın alabi-
lirya da satabilirsiniz? Bunu aniamak bizleriçin çok
güç. Bu topraklann herparçası halkım için kutsaldır.
Çam ağaçlannın pınldayan iğneleri, vızıldayan bö-
cekler, akkumsallı kıyılar, karanlık ormanlarve sabah-
lan çayırlan örten buğu, halkımın anılannın veyüzler-
ce yıllık deneyimlerinin bir parçasıdır.
Ormanlardaki ağaçlann damahannda dolaşan su,
atalanmızın anılannı taşır. Biz buna inanınz.
Beyazlariçin durum böyle değildir. Bir beyaz ölüp
yıldızlar evrenine göçtüğü zaman, doğduğu toprak-
lan unutur. Bizim ölülerimizse bu topraklan unutmaz.
Çünkü Kızılderili gerçek anasının toprak olduğuna
inanır.
Washington'daki büyük reis bizden toprak istedi-
ğiniyazıyor. Bu bizim için çok büyük özveri olur...
Çayıhann ve ırmaklann suyu bizim için yalnızca
akıp giden su değildir; atalanmızın kanıdır aynı za-
manda. Bu topraklan size satarsak, bu sulann ve top-
raklann kutsal olduğunu çocuklannıza da öğretme-
niz gerekecek.
Biz çayırlan ve ırmaklan kardeşlerimiz gibi severiz.
Siz de aynı sevgiyi gösterebilecek misiniz kardeşle-
rimize?
Biliyorum, beyazlar bizim gibi düşünmezler. Be-
yazlar için bir parça toprağın ötekinden aynmı yok-
tur. Beyaz adam topraktan almak istediğini almaya
bakar ve sonra yoluna devam eder. Çünkü toprak be-
yaz adamın dostu değil, düşmanıdır. Beyaz adam,
topraktan istediğini alınca, başka serüvenlere atılır.
Beyazadam, anası olan toprağa ve kardeşiolan gök-
yüzüne, alınıp satılacak şeyler gözüyle bakar.
Onun bu ihtirasıdırki topraklan çölleştirecek ve her
şeyiyiyip bitirecek.
Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlamayız biz
Kızılderililer. Bu kentlerde huzur ve banş yoktur. Be-
yazadamın kurduğu kentlerde birçiçeğin taçyaprak-
lannın açarken çıkardığı tatlı sesler, birkelebeğin ka-
nat çırpışlan duyulmaz.
Belki de vahşi olduğum için anlayamıyorum ama,
ben ve halkım için önemli olan şeyler başka. İnsan
birsu bihkintisinin çevresinde toplanmış kurbağala-
nn, ağaçlardaki kuşlann ve doğanın seslerini duyma-
dıkça, yaşamın ne anlamı ne değeri olur?
...Hava önemlidirbizleriçin. Ağaçlar, hayvanlarve
insanlar aynı havayı koklar. Beyaz adam için bunun
bir önemi yoktur. Ancak, size bu topraklan satacak
olursak, havanın temizliğine önem vermeyi öğrenme-
niz gerekecek. Hem nasıl kutsal olmasın hava ? Ata-
lanmız doğduklan gün ilk soluklannı, ölürken son so-
luklannı bu havayla solumuşlardır.
...Canlılann yok edildiği bir dünyada insanın ruhu
yalnızlıktan ölür gibi geliyor bize. Unutmayın, bugün
canlılann başına gelen, yann insanlann başına gelir.
Çünkü bunlar arasında bir bağ vardır.
Şu gerçeği iyi biliyoruz; toprak insana değil, insan
toprağa aittir. Ve bu dünyadaki her şey bir ailenin bi-
reylerini birbirine bağlayan kan gibi ortaktır ve birbi-
rine bağlıdır. Bu nedenle dünyanın başına gelmiş
olan her felaket insanın da başına gelmiş sayılır.
...Beyaz adamı bu topraklara getiren ve ona Kızıl-
dehiiyi boyunduruk altına alma gücü veren Tann'nın
kadennianlamıyoruz. Tıpkı buffalolann öldürülüşünû;
ormanlann yakılışını, toprağın kirtetilişini anlayame,
dığımız gibi.
Bir gün bakacaksınız ki, göklerdeki kartallar, dağ-
lan örten ormanlaryok olmuş. Yabani evcilleştirilmiş
ve her yer insan kokusuyla dolmuş...
Işte o gün insanoğlu için yaşamının sonu ve varlı-
ğını sürdürebilme savaşımının başlangıcı gelip çat-
mış olacak."
O günün gelmesini mi beklemeli, yoksa Dvvan'dan
ders mi almalı?
ankcum' cumhuriyet.com.tr
Yanıtları tatmin edici' bulmadı
AbdüllatifŞener
arkeologları azarladı
ÇUMRA (AA) -
Konya'nın Çumra flçe-
si'nde Çatalhüyük kazı
alanını ziyaret eden Baş-
bakan Yardımcısı Ab-
düllatifŞener, çalışma-
lar konusunda kendisine
bilgi veren arkeologlan
"Boş anlatıyorsunuz"
diye azarladı.
Kazı alanını ziyaret e-
den ve çalışmalan yürü-
ten arkeologlarHüseyin
Kamalak ve Lütfi
Önel'den bilgi alan Şe-
ner, Çatalhöyük ile ilgi-
li sorduğu sorulara veri-
len yanıtlan tatmin edi-
ci bulmadığını söyledi.
Şener, arkeologlara
"Boş anlatıyorsunuz.
Dolu anlatın, buranın
kendine özgü bir özel-
liği var" diye çıkıştı.
Bunun üzerine arkeolog
Önel'in, "Bilimsel ça-
hşmaların sonucunu
anlatıyoruz ama siz iki
kere iki dört etsin isti-
yorsunuz" demesi üze-
rine Şener, "Bir o taş-
tan, bir öbür taraftaki
yamaçtan bahsettiği-
niz zaman olmaz" de-
di. Şener "Bir dahaki
sefere vanımda Çatal-
höyük uzmanı getire-
ceğim. Bir turist kafi-
lesi olarak gelmiş ol-
saydık, tatmin olamaz-
dık" diyerek kazı ma-
hallinden aynldı.
SSK kartım ve sağlık karnem çalınmıştır.
Hükümsüzdür.
RÜŞTÜ TUNCER
Nüfüs cüzdanım, SSK kartım ve sağlık karnem
çalınmıştır. Hükümsüzdür.
GÖNÜL TUNCER