14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
-15 AâJSTOS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA MUZIK ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK Ü'SİJST T/.3ÎATLI İSTAN3ÜL E?EN'DÎ5İ A3DÜLCAN3AZ1 ÜH PAıli.ElEP./İLÖ FİLO Ö E Bift. AN Alın teri, imece, emek, aşk, insan.. hepsi Hey Gidi Karadeniz Gecesi'nde dile gelecek Kemençe, denizvehoron H ey Gidi Karadeniz gecesinde zenginliği, farklılığı ve güzelliğiyle Karadeniz müziği dinleyicisiyle buluşacak. Karadeniz müziğine emek veren müzisyenlerden Fuat Saka, Volkan Konak, Kazım Koyuncu ve Bayar Şahin, deniz kadar engin, orman kadar renkli Karadeniz müziğini dinleyicileriyle paylaşacaklar. HATtCE TUNCER "Hey gidi Karadeniz- Doldi da taşamadL. Etmiye- lum sevdaluk» Edenler yaşamadL.'' Sevdalannı, Ka- radeniz'e seslenmiş yeşili ve maviyi görmeye alışkın gözler. Çay ve fındık bahçelerinde dökülen alın teri, mı- sır tarlalannda imece. yaşamın temeli hamsi peşinde dalgalarla mücadele. Emek, aşk, yoksulluk türkülere dö- külmüş. Yaşamın ritmi horona dönüşmüş, kemençe, tulum ve akardeonla ezgiler ifadesini bulmuş. Yüzyıllann kültürünü yaratanlar, gün gelip türküle- rinin çağın sert rüzgârlan karşısında savrulacağını ne- reden bilebilirlerdi? Karadeniz'den uzaklaştınp "ka- rikatürize hale getirileceklerini" nereden bilebilirdi "dumanh dağlara" türkü söyleyenler?.. Ama Karade- nizlı, kültürel değerlerine sahip çıkan, koruyan ve kat- kıda bulunan çocuklar da yetiştirdi. Karadeniz müzi- ğine hayatını ve emeğini veren müzisyenlerden dör- dü, 18 Ağustos Çarşamba akşamı îstanbul'da Harbi- ye Açıkhava Tiyatrosu'nda buluşacak. Fuat Saka, Vol- kan Konak, Kaznn Koyuncu ve Bayar Şahin "Hey Gi- di Karadeniz" gecesinde deniz kadar engin, orman kadar renkli Karadeniz müziğini dinleyicileriyle pay- laşacaklar. Tıpkı geçen yıl 18 Temmuz'da aynı yerde olduğu gibi horonlar tepilecek, şarkılar türküler hep birlikte söylenecek. Geceye kahlan sanatçılarla sohbetimizde "Hey Gidi Karadeniz" projesinin anlamını ve Karadeniz müziği- ni konuştuk. Kemençe tutkunu: Fuat Saka îlk albümünü 1982 yılında çıkaran Fuat Saka müzi- ğe Karadeniz'le başlamadı ama geçmiş çahşmalanru Karadeniz müziğiyle birleştirdi. "LazuÜar" dizisinin ilkini 1997 'de çıkaran Trabzonlu sanatçt, bu yıl yayım- lanan "Lazutiar-Iivera''da Anadolu ve Ege'nin iki ya- nından sesleniyor. Fuat Saka'nın en duyarlı olduğu ko- nulardan biri kemençeyi geleceğe doğru biçimde taşı- mak: "Karadenizti kemençeyi hem dans, yani horon bem de sözlere eşük çalgısı olarak kullanmış. Bize ulaşan ge- lenekle kendi dönenıimizin öğelerini de birleştirmek 'Modern Karadeniz'in•• •• •• oncusu Hey Gidi Karadeniz gecesine katılan sa- natçılardan Volkan Ko- nak modern Karade- niz müziğinin ilk tem- silcilerinden biri sayılı- yor. İlk albümünü 1993'te çıkaran Konak geleneksel Karadeniz müziğine Latin ve Is- panyol tınılan katarak kendine özgü bir tarz yarattı. Müziğini "Üst- yapıda Karadenizlilik, Karadeniz tınısı var ama herkesin algılaya- bileceği çağın insanı- nın algılayabileceği müzik yapryoruz" di- ye tanımlayan Ko- nak, Maçka'da ve"kapsama alanı dışında" ' olduğu için sorulan- mızı yanıtla- .*• yamadı. • * » önemüdir. Karadeniz'in kemençesmi Baü'nın armonik enstrümanlanyia aynı potada eritmeye çahştun. Kara- deniz'in o coşkuluritminidaha çok vurmahlarla çözme- ye çahşüm. Arabesk ağnyla Karadeniz türkükrini söy- leyen, 'sanatçı' demeyelim, Karadenizti şarkKi var. Ar- kadan elektrobağlamalargjrince ketnençeyi kün öğrene- cek, kemençeöğrenmeyi kim ateşjeyecek? Karadenizii mü- zisyenlerin amaçlanndan biri kemençeyi geleceğetaşıya- bflmek olmalıdır. Geçmişte TRTde Karadeniz türküle- ri bağjamalarla söyienen bir müzik haüne geldi Doğru mudur yanlış mıdır' tarüşmryorum ama o bölgeye has bir enstrüman vardır. Bağiamayla kemençenin tadmı vennek çok zor. Gelecek kuşaklann kemençeyiöğrenme- si, çalgıya yakışan müzikler, karakterine has yeni beste- ler yaparak ya da otantik parçalan kemençeyie çalarak sagîanır." Saka, günümüzde Karadeniz adı altında dinletilen müzikleri eleştirirken geleneksel kültürler için kaygılıy- dı: "70'ü,80'liyTllaniageiişenelektronikteknikledestek- lenerek yapılan müzikler var. Bu sentetik çahşmalan ve arabeske yakın müzikleri doğru bulmuyorum. Karade- niz müziği bazı şarkıcüar tarafindan popüler hale geti- rilmeye çahşıhyor. Şimdilerde kemençe arabesk ses ara- hklarîyla ifade edflmeye çahşıfayor ki bu yörenin otantik- Hğüıi bozacak. Karadeniz müziği için tehtikeb' bir yakla- şun. Yöreninritmi,metodisi ve en önemüsi sözleri vanhr. Bunlan koruma alüna abp üzerine inşayapmak daha doğ- rudur. Geçmişin müziğinin özüne çok fazla dokun- madan, ama yeni bir şeyler katarak, yöre insanlan- nm duygu vedüşünceleriniifade ederek,Karadeniz'in müziğinin aktaran sanatçılar da var. Zaman zaman 'Hey Gidi Karadeniz' gibietkinliklerde bir arayage- liyorlar. Aramızda yok ama bu isimler arasuıda Laz müziği çahşmalan yapan, emek veren arkadaşnn Birol Topaloğlu'nu anmamız gereknf Gürcü müzisyen Bayar şahin Artvin'in Maçahel köyünde Gürcü şarkılarıyla büyüyen Bayar Şahin"Horona Çağn", "Rüzgâ- ra" ve "Bani" albümleriyle Türkiye'de Gürcü mü- ziğinin önemli bir arşivini oluşturdu. Gürcü müzi- ğinin Karadeniz kültüründeki yerini belirginleştir- meyi amaçlayan Şahin, "Hey Gidi Karadeniz" ge- cesindeki sanatçılan, popüler Karadeniz müziğin- den ayınyor: "Popüler müzilde ya da tkari kaygısı olan müzUde aramızda bir set var gafiba. Biz popü- ler sanata bir set, bir du\ar çektik. Ben 200 yüük bir şarkıyı bulduğumda onun nasıl icra edüdiğini araş- ürryorum.Araya arabeskyadapopüler kültürü ko>- duğumuzdatuhunun, akerdeonun yöredeki özelliği- ni kaybetmesi tehtikesivar. Ortaya çıkanhğunız ürü- nün daha geniş kitielere ulaşmasuu, satılmasını isti- yoruz.Ama 'böyle yaparsak dinlerar' dh« albümyap- nuyonız,'Hey Gidi Karadeniz' gibi konserlerde bir ara>a gehşnniz beni muthı ediyor. Lazca, Türkçe, Gürcüceve Karadeniz'in diğer renkleri bir araya ge- lhor. Birbirimize omuz verryoruz ve gönül birtikte- üginıiz olduğunu ortaya koyuyoruz.'' Karadeniz müziğinin önde gelen isimlerinden Bayar Şahin (soldaki), Fuat Saka (sağdaki), Volkan Konak ve Kazım Koyuncu, Hey Gidi Karadeniz gecesinde müziklerini dinleyicilerle paylaşacak. Müzikseverler 18 Ağustos Çarşamba akşamı, Istanbul'da, Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda 'Hey Gidi Karadeniz' diyecekler... (Fotoğraf: VEDATARIK) Kazım Koyuncu gecenin, Karadeniz müziğinin bütün zenginliğiyle ifade edilmesine olanak sağlayacağına inanıyor. enızın çocuğu Lazca rock müzik yapan "Zuğaşi Berepe- Denizin Ço- cuklan" grubuyla ilgi çeken Kazım Koyuncu tulum ve kemençenin özüne dokunmadan geleneksel Karadeniz ve Laz ezgilerini Batı çalgılanyla ve rock öğeleriyle birleş- tiriyor. *VTya"dan sonra "Hayde" albümüyle geniş bir din- leyici kitlesi edinen Koyuncu "Gülbeyaz'' ve "Suhan Ma- kamı" adlı tele\izyon dizilerinin müziklerini de yaptı. Ho- palı sanatçı, ikinci kez gerçekleştirilebilmesi için yoğun ça- ba harcadığı "Hey Gidi Karadeniz" gecesinin bütün zen- ginliği, farklılığı ve güzelliğiyle Karadeniz müziğinin ifa- de edilmesine olanak sağlayacağma inanıyor: "Türtdye'deki müzik hayatı sorunlu, ucuz ve müzik dışı faktörleıie yönlendirüiyor. Elbette ki bu durumdan Kara- deniz kökenH müzikler de boka nasibini aldL' Hey Gidi Ka- radeniz', Karadeniz kökenü müzikler ya- pan, müziğeemekveren, hayatiannı ko- yan uısanlann aym sahneyi paylaşb- ğu e\ rensel değerlere sahip müzik, müzisyen ve dinleyenlerin buluş- ruğu bir anlayişı simgelediğini dü- şünüyorum. Geleneksel hak gehnesi önem- U, ama bunun için cid- di emek, para\e gönül zenginliği gerekiyor. Her yıl başka müzis- yenlerin katıhmımn ohnası, çoğahnak, ça- ba sarf etmek ve her bölgeden, her kültür- den ve dilden insanlann hep bir ağızdan şarkılar söylemesi, el ele, omuz omuza horonlar oynama- sı ya da dans etmesi, ban- şın, sevginin ve kardeşlik duygusunun bir ifadesidir. Geceye katüanlar dışında da müziğe hayatmıve eme- ğini esirgememiş müzis- yenlervar, ama teknik ola- rakve programın akışı açı- / sından daha fazla sayıda / müzisyeninsahnealmasıma- / alesef mümkün olamıyor." GÖRÜŞ ŞAHNAZ ÇAKIRALP SireyyaNereyeKoştu? Bizim bir huyumuz da birçok şeyi eninde sonun- da eiimize yüzümüze bulaştırmak. Ne yapıp edip, hiçbir şeyi başaramasak da bunu başarıyoruz. Bu- nun en son ömeklerinden biri de işte Süreyya Ay- han! Kırk yılda bir, atletizmde bir olimpiyat şampi- yonumuzun olmasına ramak kalmışken ne yapıp ettik yanşa bile katılamadık! Üstelik neler oldu ne- ler birti, kaç gündür de tartışıp duaıyoruz. İçin için- den de çıkamıyoruz. Süreyya Ayhan 1500 metrede Avrupa şampiyo- nu okjuğunda, onu TV'den seyrederken gözlerim- den gurur ve sevinç yaşlan akmıştı. Milyonlann da benimle aynı duygulan paylaştığına inanıyorum. Şimdiye kadar atletizmde uluslararası bir başarı- mız olmadığı için, bu ilk jaaşanmız yurtta çok bü- yük yankılar yaratmıştı. Üstelik başaranın Anado- lu'nun ortasından, tüm olanaklardan yoksun, salt kendi çabasıyla çıkan bir Anadolu kızı olması se- vincimizi daha da arttırmıştı. Kaldı ki ilerisi için de büyük bir umut kaynağıydı. Kendisinden dünya şampiyonluğu beklerken ikinciliğini de ulusça bağ- nmıza basmıştık. Ve şjmdi de ondan olimpiyat şam- piyonluğu bekliyorduk. Bekliyorduk ki; önce Süreyya'nın sakatlandığı ve olimpiyatlardan çekildiği açıklandı. Hemen ardından da doping id- dialan ayyuka çıktı. Uluslararası Atletizm Federas- yonu'nun açıklamalan hepimizi şaşkınaçevirdi. Do- ping testlerinde dublör kullanmaktan tutun da kont- rol için gelenlerin odaya kilitlenmesine, örneklerin im- hasına kadar bir yığın olay. Şimdi gelecek ceza bek- leniyor. Eğer bir ceza gelirse Süreyya en az 2, en çok da 4 yıl pistlerden uzak kalmak zorunda kalacak! Bu bir bakıma Süreyya'nın spor yaşamının da bitmesi anlamını taşımıyor mu? Bu konuda soruşturma açıl- dığına göre, her şey bunun sonucunda ortaya çıka- cak. Şimdi ne desek boş. Gerçek olan tek şey: Sü- reyya bu olimpiyatlarda yok! GS'nin Avrupa'daki başanlarıyla başlayan, bayan voleybolculanmızın, basketbol takımlanmızın ve mil- li takımımızın zaman zamanki uluslararası başanla- n, Futbol Milli Takımımızın dünya üçüncülüğü, Sü- reyya'nın Avrupa şampiyonluğu ve dünya ikincili- ğiyle devam eden spordaki uluslararası başanlanmız hem ülkemizin tanıtımına büyük katkılar sağlamış hem de ulus olarak hepimizi, başını dik tutar hale ge- tirmişti. Onun olimpiyat şampiyonluğuysa hepimize katmerli bir armağan olacaktı. Süreyya olayında herkes bir sorumlu artyor. En çok da hem kocası hem de hocası Yücel Kop baş sorumlu olarak gösteriliyor. Atletizm Federasyonu- muz ve Gençlik Spor Genel Müdüriüğümüzün de ih- malleri konuşuluyor. Ancak, deniyor ki içlerinde en günahsızı Süreyya Ayhan! Süreyya'nın hem kocası hem de hocası Yücel Kop, Süreyya'yı ilk keşfeden, onu atletizme teşvik eden ve hazırlayan kişi. Süreyya atletizmde belli bir noktaya geldikten ve uluslararası arenaya çıktıktan sonra, Yücel Bey'in Süreyya'yı daha ilerilere taşıya- cak potansiyeli, deneyimi ve bilgisi var mı, ona ba- kılmaksızın Süreyya yine ona bırakıldı. Bu konuda ba- sından gelen uyanlan biliyorum. Ancak bu durum yet- kilılerin umurunda olmadı. Bu arada ben Süreyya'nın yaptığı büyük bir hata- yı belirlemek istiyorum. Yücel Kop'la yaşadıklan aşka saygı duyarak ona sormak istiyorum: Tüm bir ulusu arkasına alarak, kendisi ve ailesi için gelecekte gurur kaynağı olacak başanlara ve olim- piyatlara adını altın harflerleyazdırmaya koşarken ve formunun da tam zirvesindeyken evlenmesi doğru muydu? Üstelik de hocasıyla. Evliliğini en azından olimpiyat sonrasına erteleyemez miydi? Aşk başka evlilikse başka. Aşk bir duygu ama evlilik bir kurum. Onun çok daha farklı sorumluluklan var. Hem bu ba- şanlan kovalamak hem de evliliğin sorumluluğunu taşımak ne derece akıllıca bir iştir? Evli değilken öz- gür ama evlendikten sonra özgürlüklerinin çoğunu yitirmiş bir sporcu. En azından, Süreyya, bireysel özgüriüğünü kullanabilir, kendisine yapılan tüm uz- man uyanlannı akıl süzgecinden geçirebilir, başan için daha değişik hocalarla, değişik yöntemlerle kendi- ni hazırlayabilirdi. Sağlığına özen gösterebilirdi. As- la kumazca aldatma yollanna başvurmaz, işi kural- lanna göre oynar, doping skandallanna yol açacak olaylan yaşamaz, gerçekten bileğinin hakkıyta kaza- nacağı olimpiyat şampiyonluğunu, iç mutluluğu ve huzuru içinde yaşardı. Ve asla kendisini kumaz ve bağnaz bir şark erkeğinin içe kapanık, tutucu, dar alanlann dışınaçıkmayan kafayapısınateslkn etmez- di. Ama evtendi. Evlendikten sonra zaten Anadolu geleneği ve göreneğiyle bu özgürlüklerinin hepsin- den feragat etti; bakınız kendisiyle ilgili konularda da- hi onun söyleyecek, anlatacak, kendisini ifade ede- cek söz hakkı bile yok! Şurası bir gerçek ki Süreyya olimpiyatlara değil sa- dece evliliğe koştu! Bu gerçeği hepimiz kabul etme- liyiz. Ve bunu da değiştiremeyiz. Bu onun tercihidir. Ama bu da bu olayın ana sebebidir. Yine de Süreyya'ya, bize bir Avrupa şampiyonlu- ğu ve bir de dünya ikinciliği hediye ettiği için kendi- sine teşekkür ediyor ve ömür boyu mutluluklar dili- yorum! scakiralp 'a mynetcom MOR VE ÖTESİNDEN SEVDA CİCECİNE KLİP MorveOtesi'nin savaş karşıtı tutumlannı ön plana çıkardıklan "Dünya Yalan Söylü- yor" albümündeki "Sevda Çiçeğj" şarkısına çeki- İen klip yayımlanmaya başladı. Fikret Kızılok'un ustahğıyla Mor ve Otesi'nin yorumunun birleşti- ği bu şarkının klibinin yönetmenliğini MuratKü- çük üstlendi. Çatalca'da ayçi- çeği tarlalannın fon ola- rak kullanıldığı klip- tefondanışıkkulla- nımına, görüntü teknik]erinden se- naryoya dek motif olarak yine ayçiçe- ği kullanılıyor. Crup turnede Mor ve Ötesı grubu ağustos ayı boyunca birçok sahil beldesinde vereceği kon- serlerle dinleyicileri için eski ve yeni parçalannı seslendirecek. Grup akşam Didim Apollon Tapı- nağı'nda, yann Milas Açıkhava Tiyatrosu'nda, 17 Ağustos'ta Marmaris Açıkhava Tiyatrosu'nda, 18 Ağustos'ta Datça'da, 21 Ağustos'ta Erdek'te din- leyicileriyle buluşacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear