23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
28 HAZİRAN 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(S cumhuriyet.com.tr 15 UMEROLOG MUAZZEZ İLMİYE ÇIĞ 90 YAŞINDA Asra 10 kala birömür... Kültür Servisi - Sümerolog, araştırmacı ve yazar Muazzez İlmiye Çığ, 90. yaşını 33 yü hizmet verdiği Istanbul Arkeoloji Müzeleri'nde kutladı. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı, KüJtür VarlıkJan ve Müzeler Genel Müdürlüğü'nün katkılanyla düzenlenen gecede, Çığ'ı çalışma arkadaşlan ve sanatçı dostlan yalnız bırakmadılar. 1940 yılında Istanbul Arkeoloji Müzeleri'nde çalışmaya başlayarak 33 yıl sonra emekli olan Muazzez Umiye Çığ, 3 bın Sümer tabletini okuyup çevirmiş. Birincı Dünya Savaşı ile başlayıp Kurtuluş Savaşı içinde şekillenen ve Cumhuriyet tarihini katederek günümüze ulaşan 90 yıllık bir serüvenin tanığı Çığ, 75 yaşından sonra yazmaya başladığı kitaplar, yurtiçi ve yurtdışında verdiğı konferans ve seminerlerle Sümer medeniyetini günümüze taşımaya devam ediyor. Matisse12 milyon dolara saüfdı • LONDRA (AA) - îngiltere'de düzenlenen bir müzayedede, Fransız ressam Henri Matissein tablosu 12 milyon dolara satıldı. Christie's müzayede evinde düzenlenen açık artırmada, ressamın 1942 de yaptığı Dansçı ve Koltuk, Siyah Zemin' adlı tablosunun bir özel koleksiyoncuya satıldıgı kaydedildi. Christie's'den yapılan açıklamada, Matisse'in tablosuna, empresyonist ve modem sanat yapıtlannın açık arttırmaya sunulduğu müzayedede en yüksek fiyatın verildiği belirtildi. Açıklamada, açık arttırmadaki yapıtlann toplam 52 milyon dolara satıldıgı bildirildi. Baba Zula itoskiJde Festivali'nde Kültür Servisi - Fransa'daki Printemps de Bourges Festivali'nde ve Almanya'daki Global Player' kapsamında konserler veren Baba Zula, 1-4 Temmuz arasında Danimarka'da gerçekleştirilecek olan "Roskilde Festivali'ne katılacak. 3 Temmuz'da Ballroom'da bir konser verecek olan Baba Zula, David Bowie. Santana, Fatboy Slim gibi isimlerle aynı sahneyi paylaşacak. Hasankeyf içm zaman darahyor • BATMAN (AA) - Batman'ın Hasankeyf îlçesi Belediye Başkanı A. Vahap Kusen, bölgede arkeolojik kazılann acilen başlatılması gerektiğini söyledi. Kusen, Hasankeyf teki kazı çalışmalannın, son sekiz yıldır GAP Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanhğj adına Çanakkale Cniversitesi Öğretim Cyesi Prof. Dr. Oluş Ank tarafından aralıksız sürdürüldüğünü hatırlatarak bu kazılarda Hasankeyf teki tarihi eserlenn yüzde 1 inin bile çıkanlmadığını vurguladı. Kusen, Batman Valiliği ile Prof. Dr. Oluş Ank arasında yaşanan bazı sorunlar nedeniyle bu yılki kazılann başlamadığını. barajuı yapılması durumunda 10 yıl içinde Hasankeyf'üı sular altında kalacağını ve bu nedenle kazılann zaman kaybedilmeden yapılması gerektiğini belirtti. • Kültür Servisi - Usta karikatürist Necmi Rıza Ayça arusına düzenlenen 'Avrupa Birliği ve Türkiye" konulu karikatür yanşması sonuçlandı. 21. Yüzyıl Eğitim ve Kültür Vakfı ile Necmi Rıza ailesi tarafından düzenlenen yanşmada Erdoğan Bozok, Raşit Yakalı ve Mukaddes Yamaç'tan oluşan seçici kurulca yetişkinler arasında; Musa Gümüş birinci, Mahmut Akgün ikinci, Ali Herkül Çelikkol üçüncü oldu; Ümit Müfit Dinçay, Ahmet Cmit Akkoca ve Kürşat Zaman da özendirme ödülü aldı. Gençler arasında ise Birce Aybar birinci, önder Yıldırım ikinci ve Gizem Okuducu üçüncü olurken Gökçe Yavuz ve Ebru Berber özendirme ödülü kazandı. Ödüller dün, YEKÜV Nilüfer Gökay Eğitim ve Kültür Merkezi 'ndekı serginin açılışında verildi. ÇACRIŞIMLAR AYŞE EMEL MESCİ Doğgüneşim, doğartık!Bir dönem ÎBŞT'nin (Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan) Ço- cuk Tiyatrosu bölümü bir okul, dur- madan yeni tiyatrocular yetiştiren bir altyapı kurumu gibiydi. Ferih Egemen'in işini son dere- ce ciddiye alan yönetmenliği ve eğitmenliğiyle yetişen çocuk sanat- çılar, belki bir ömür sürecek tiyat- ro serüvenine büyük bir birikimle başlarlardı. Ben de o tiyatrocular- dan biri olarak, hem tiyatro disipli- nini ve sevgisini hem de çocuk ti- yatrosunun önemıni öğrendigim Ferih Egemen'i her zaman sevgi, saygı ve minnetle anıyorum. Eflitim ve tiyatro Modern toplumun en önemli pa- yandalanndan birinin eğitim oldu- ğunu bugün herkes biliyor. Bu eğı- tım içinde de ilköğretim düzeyinde- kı çocukların yetiştirilmesi ayn bir önem taşıyor. Merakın veya meraksızlığın, ez- berlemenin veya soru sormanın, düşüncesini düzgün ifade etmenın veya korkup içine kapanmanın, sı- nıfina, okuluna, çevreye, kentine, yurduna sahici ve samimi bir ilgi- nin veya adamsendeciliğin öğreni- leceği yaşlar bunlar. Belli düşün- me, hissetme, davranma biçimleri- nin o gencecik, taptaze beyinlere ve ruhlara nakşediidiği veya kazın- dığı dönemler. Eğitimi acımasız bir yanşın zo- runlu bir etabı, ınsanı paraya. ma- kama ve 'başarı'yataşıyanbiraraç olarak görenlere sözüm yok. Ama eğitime farklı bir gözle bakıyor, kent uygarlığının vazgeçilmez bir bıleşeni, kişiliğimızi ve kimlığimi- zi oluşturmanın en önemli yardım- cısı olarak görüyorsak, sanatm eğı- timdeki yerinin de bilincindeyiz de- mektir. Bu tarz bir eğitim anlayışı. öğ- renmeyi belirli yaş sınırları arasına sıkıştınlmış bir angarya olarak de- ğıl, tüm ömre yayılan ve o ömre an- lam katan zevkli bir uğraş olarak görür. Bu nedenle sanat sevgisini de 'Üniversite sınavinda kaç pu- an kazandırıvor?' türünden buda- laca sorularla değerlendirmez. Sanatın insanı ve uygarhğı şekil- lendiren, farklılıklan sadece sindir- meyı değil, sevmeyi de öğreten özelliğıdır onu eğitımin vazgeçil- mezleri arasına katan. Bu açıdan bakıldığında, bir 'iliş- ki ilmi' olarak da nıtelenebilecek ürk mizahının ve bizi bize anlatmanın ölümsüz ustası Aziz Nesin'in 'Doğ Güneşim, Doğ' adlı kısa öyküsünden Ali Berktay'ın oyunlaştırdığı yapıtın kostümleri Hale Eren'e, ışık tasanmı Yüksel Aymaz'a. müzikleri Ali Naki Gündoğdu ve Güney Yabar'a ait. Benim sahne düzenini. koreografiyi ve rejiyi üstlendiğim oyunun prodüksiyonuna Hayati Asılyazıcı da engin tecrübesi ve birikimiyle omuz verdi. tiyatronun eğitimdekı yen belirgin- leşir. Insanın insanla, insanın çev- reyle, insanın hem kendisinin hem de karşısındakinin beyni ve gönlüy- le kurgusal ama sahici bir ilişki kur- masının sanatı olan tiyatro, belki de topluluk yaşamını ve dayanışmayı en billurlaşmış biçimiyle yansıtan sanat dalıdır. Kent kültürü ve tiyatro Antikçağdan günümüze uzun se- rüvenlerin ardından şekillenmiş kent külrüründe bihmin hemen ya- 4 Tenunuz'da prömiyeri ygpılacak olan 'Doğ Güneşim Doğ' adlı oyunun. çoğunluğu ÎTÜ oyunculanndan oluşan ekibi, Türkiye'nin geleceğe dönük, aydınlık yüzünü yansıtan, bilimle sanatı buluşturan bir kadro. nı başında sahne sanatlannın, ama özellikle de tiyatronun farklı bir yer edinmesi rastlantı değildir. Türkiye'nin modern kent kültü- ründe kilometre taşlan olan Ahmet Vefik Paşa (Bursa), Cemil Topuz- lu (Istanbul) gibi değerli isimlenn çabalarında hep tiyatrodan destek almalan anlamlıdır. Muhsin Ertuğrul'un modern Türk tiyatrosunu kurumlaştırma ve kalıcılaştırma uğraşmın Mustafa Kemal Atatürk nezdinde bulduğu destek de, basit bir sanat sevgisin- den ötede, Cumhuriyet'in kurucu- sunun kafasuıdaki toplum projesi- nin hayata geçirılmesinde sanatın ve özelde tiyatronun işlevine biçti- ği payı göstermesi açısından önem- lidir. Günümüzde de eğitimle sana- tı çağdaş bir kent yaşamı projesin- de buluşturup, tiyatroyu çocuklar açısından hem yararlı bir eglence hem de kent kültürüne şimdiden ka- tılmanın etkin bir unsuru olarak de- ğerlendiren bilinçli kent yöneticile- ri var. Şişli'nin belediye başkanı Mustafa Sarıgül de sanata. tıyat- roya ilgisı basit bir sevgi ve mera- kın ötesine geçmış. bu konuyu ken- di kent anlayışının aynlmaz parça- lanndan bin haline getirmiş bilinç- li yönerici tipinin örnek isimlerin- den. Böyle yöneticilerin sanata ver- dikleri destek hem ortaya iyi ürün- ler çıkmasını sağlıyor hem de olumlu enerjileri bir araya getirip, bir potada eritip insanı umutlandı- nyor, geleceğe daha güvenli bak- masını sağlıyor. Keslşmeler Şişli Belediyesi'nin talebi ve kat- kılanyla hazırladığım 'Doğ Güne- şim, Doğ' adlı çocuk oyununda da, kenti ve ortak yaşamı var eden, tüm olumsuzluklara karşın hâlâ ayakta durmamızı sağlayan üretken unsur- ların bırliktelığinin keyfini çıkar- ma şansını buldum. Türk mizahının ve bizi bize anlat- manın ölümsüz ustası Aziz Ne- sin'in' Doğ Güneşim, Doğ' adlı kı- sa öyküsünden Ali Berktay'ın oyunlaştırdığı yapıtın kostümleri Hale Eren'e, ışık tasanmı Yüksel Aymaz'a. müzikleri Ali Naki Gündoğdu ve Güney Yabar'a ait. Benim sahne düzenini, koreografi- yi ve rejiyi üstlendiğim oyunun pro- düksiyonuna Hayati Asılyazıcı da engın tecrübesi ve birikimiyle o- muz verdi. Cç eskı öğrencimle tak- viye edilmiş ÎTÜ Oyunculan'ndan oluşan ekipte ise ilk kez sahneye çıkan da var, daha kıdemli olanlar da... Ama bence asıl ilginci, oyun- cu kadrosunun 2 mimarhk, 1 gemi inşaat mühendisliğı, 1 inşaat mü- hendisliğı, 1 uzay müdendisliği, 1 endüstri tasarım, 1 elektrik mühen- dislıği, 2 maden mühendisliği, 1 je- odezi öğrencısi, 1 arkeolog ve 1 doktordan oluşması. Türkiye'nin geleceğe dönük, ay- dınlık yüzünü yansıtan, bilimle sa- natı buluşturan bir kadro. Bu oyun- da yaşadığım mutluluk verici ke- sışmelerden bıri de, 4 Temmuz'da yapacağımız prömıyer için bize ri- yatrosundan yararlanma olanağmı tanıyıp 'Eski çamlar bardak ol- madı' dedirten kadim dostum Ha- di Çaman. Nereden gelip nereye gittığıni bilen. nerede kaybettiğini ve nasıl kazanacağını unutmayan, art arda sıralanmış kuşaklar, aynı kenti paylaşmaktan mutluluk duyu- lacak enerjiler.... Geldi işte zamanı / Doğ güne- şim doğ artık, / Çık göğün tepe- sine / Işık ol da yağ artık. aemelmesci@yahoo.fr SahafTurkuaz, Galatasaray'daki kitapseverleri nadir kitap buluşmalanna çağınyor NadirIdtapların Beyoğlu'ndakiNedret'i ÖNER CİRAVOĞLU Taksim'den Tünel'e doğru yürümek. Istan- bul'da olanlar için her seferinde farklı bir serü- vendir. Hiç ummadığınız insanlarla burada kar- şılaşırsuıız. Herkes sanki oradadır. Birkaç adım sonra sağda dar bir aralığın içi- ne girince Enis Batur la burun buruna bile ge- lebilirsiniz. Ya Turkuaz Sahaf tan çıkmıştır ya da öğle saatleriyse Rejans'tan... Bense önce da- lıyorum Turkuaz'a... Raflarda dizili yabancı dilde kitaplar, Türkçe araştırma kitaplan. Or- tada resimler, kartpostallar... Bir de asma katı var Turkuaz'ın. Herkes çı- kamaz oraya... Satışa sunulacak kitaplar orada aynlır, fiyatlandınhr, hatta biraz da sevilir. Çünkü nadir kitaplardan aynlmak kolay değil- dir bir sahaf içm... Sahaf Turkuaz'ın kuruculanndan Emin Nedret tşli karşıhyor beni. Zahir Güvemli'nin - yakınlarda yitirdik bu sanatçıyı - satışa sunul- mayan anı kitabını armağan ediyor. Ben de söy- leşinin ılk sorusunu patlatıyorum kendimce: ÖNER CİRAVOGLU - Sahaflık mesleğinın en belirgin özelliklerinden birisi "duygusal tat ve tarmin" adım verebileceğimiz bir duyarlık- ürsanınm. EMİN NEDRET İŞLİ - Nadir ve nefis ki- taplann ei değiştirdiği, alınıp satıldıgı ticari bir meslek olan sahaflığın müşterileri de aynı ki- taplar gibi nadirdirler. Nadir bir kitabı eline geçiren sahaf, onu ger- çekten en çok isteyenin kim olduğunu bilır ve o kişiye haber verir. Uzun süre peşinden koş- tuğu kitabı önünde bulan kitap meraklısı ise ne yapacağını şaşınr. Bir yandan sahafa tümüyle teslim olmamak için duygularını belli etmemeye çahşır, öbür yandan yıllardır aradığına ka\-uşmanın heyeca- nını da gizleyemez. Bu durumda yapılacak en iyi iş sahafa teslim olmaktır. Ancak günümüzde bazı istisnalar dışında 'nıüdavim' sahaf müştensi çok azaldı. Devlet ricali arasında bugün Hasan Ali Yücel, Fah- rertin Kerim Gökay, Celal Bayar, Kasım Gü- lek benzeri kitap müdavimleri yok. Ama yine de birtakım kitap sevdalılan sahafı ve sahafla- n yalnız bırakmıyor. - Peki biraz eskilere gidelim. Cumhuriye- tin erken dönemine... Sahaflar kitap yayın- cılığı yapabilmişler midir? İŞLİ - Sahaflık tarihimizde eli kalem tutan, yazmış, çizmiş sahaf sayısı çok değildir. Cum- huriyet döneminde yazıp çizen sahaf sayısı da- ha çokçadır. Raif Yelkenci, Kamuran Arda- koç, Arslan Kaynardağ. Halil BingöJ, Lütfü Seymen, Sami Önal gibi sahaflar hem bılgi bi- rikimlerini, hem de ellerinde bulunan malze- meyi kitap veya makale olarak geniş kitlelere ünümüzde bazı istisnalar dışında 'müdavim' sahaf müştensi çok azaldı. Devlet ricali arasında bugün Hasan Âli Yücel, Fahrettin Kerim Gökay, Celal Bayar, Kasım Gülek benzeri kitap müdavimleri yok. Ama yine de birtakım kitap sevdalılan sahafı ve sahaflan yalnız bırakmıyor. ulaştırmışlardır. Bunlardan biri de benim naçi- zane... Şimdiye kadar pek çok nadir belge, ki- tap, fotoğraf elimden geçti. Bunlardan bir kıs- mını alıp sattım. Bir kısmını da kütüphanem- de tuttum. Kitap yazmak, hazırlamak bu işin bir uzantısıgaliba... Elüne geçen mektuplardan bazılan Şevket Radoya yazılan mektuplardı. Oktay Rifat, Orhan Veli, Melih Cevdet'e ait olanlar Enis Batur'un desteğiyle Yapı Kredi Yayınlan'nda kıtaplaştı. Arşi\irnde yayımlanmamış daha pek çokmelctup \ ar. Örneğui Dr. Rıza Nur'un Me- sut Koman a yazdığı 60 mek- tubunu Sabri Koz ile birlikte yayına hazırladık. Bu çalışma yayımlanmak için bu- başka E- nis Batur beklemekte. - Sahaflığın merkezi elbette bir zanıanlar Beyazıt olmuş. Orada sohbetleriyle ünlü Çı- naraltı. edebiyatsever gençle- rin de uğrağıydı bir zaman- Iar... Küllük Kahvesi de cami- nin arkasında bir yerde. Kül- lük deyince akhma geldi, sizin Küllük Kahvesi üstüne bir ar- şivinLz olduğu söyleniyor... İŞLİ - Küllük Kahvesi üzerüıe belgesel ça- lışmalar. edebiyat tarihine zorunlu olarak mü- dahil olmanın ürünleri. Ele geçen ve rast geli- nen belgeleri salt alınır satılır, ticari malzeme olarak görmemenin bir sonucu. Asıl üzerinde çahştığım, vrllardır malzeme topladığım konu kitapçılık tarihi. İşte son gün- lerde bu konuda bir küçük kitapçığım ve bir makalem yayımlandı. Bunlardan ilki Fabri Aral sayesüıde ve Tür- kiye Yayıncılık Kurultayı sırasında Bilgi Üni- versitesi'nin bastığı 'Kitaphaneden Yayınevi- ne Babıali' isimli kitapçık, diğeri Tac Vakfi ta- rafından yayımlanan bir kitabın içinde yer alan 'Geçmişten Günümüze Beyoğlu'nda Kitap- çılar' başlıklı makale. Bunlar aslında bir bütünün parçalan. Istan- bul'dakı kitap ticareti ve kitapçılann tarihi hak- kındaki projenin sadece bir bölümü. Iş arkadaşım Püzant Akbaş ile hazırladığı- mız 'İstanbul'un Ermeni Kitapçılan' da ya- kında yayıma hazır hale gelecek. Sahaflar Çar- şısı'na ait projemiz halen bilgi ve belge topla- ma aşamasında, ama sürüyor. Ardından sövleşimiz başka konulara kayı- yor. Ama ben Emin Nedret'in elini sıkarken so- ruyorum: - Son söz olarak ne diyeceksiniz? Ustamız sahaf Sami Önal gibi yayuı yapma- yı bir göre\r kabul ediyoruz. (onercira@yahoo.co.uk)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear