Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 26 HAZİRAN 2004 CUMARTES
NATOİSTANBUL DORUGU 2004
Aybar: Türkiyemizde herhangi bir devletin nüfiız sahibi olmasına ortam sağlamamalıyız
ABD'ye ayncahk verflemez
ALEVATEŞ
UĞUR CANKOÇAK
-4-
Mehmet Ali Aybar'ın 19 Tem-
muz 1966'daMersin'deTtP ilKong-
resi"ndeki konuşmasının devamı..
"Amerika'nın gekügi yokian yur-
dumuzu terk etmek zorunda bırakı-
lacağffii" söyleyen Aybar, tkinci Mil-
li Kurtuluş Savaşımızın da halkla
omu2 omuza kazanılacağına işaret
ederek, milli kurtuluş hareketlerin-
de sosyalizm ve demokrasi arasında
sıkı bağlarbulunduğunu belirtmiştir.
Aybar bu konudaki görüşlerini şöy-
Ie açıklamıştır:
HALK ÖRCÜTLENMELİ
Milli Kurtuluş Savaşı'nı Ameri-
ka'ya ve onun yurdumuzdaki aracı
ve ortaklanna karşı veriyoruz. Bu
bir gerçektir. Ve hiç kimse bu gerçe-
ği inkâr edemez. Bundan iki sonuç
çıkar. Birincisi. halk uyanlıp teşki-
latlı şekilde harekete getirilmeden,
Kurtuluş Savaşı'nın yürütülemeyece-
ğidir. Halkın canla başla bu mücade-
leye atılması için, yeniden kazanıla-
cak milli bağımsızlıkla beraber. sö-
mürii düzenirun biitün haksızhklan-
nın, bütün ıstıraplannın da son bu-
lacağına inanması gerekir.
Ikincisi de Amerika'yı memleke-
timize çağırmış, ona tavizler vermiş
olanlann bu savaşa önderlik edeme-
yecekleridir. Bu gibiler büyük basi-
retsizliklerinin önce hesabını vermek
durumundadırlar.
tkinci Milli Kurtuluş Hareketi'nın
kutsal bayrağmı. tehlikeyi ta 1947'de
işaret etmiş olanlar ve kurulduğu
günden beri bu yolda savaşan Türki-
ye Işçi Partisi taşımaktadır. îlerle-
memiz, hızla kalkınmamız Ameri-
ka'yı yurdundan çıkarmaya ve Tür-
kiyemizde bundan böyle ne Ameri-
kan, ne Rus, ne herhangi bir başka
devletin nüfuz sahibi olmasına asla
meydan vermemeye bağlıdır.
SoSYALİST ÖZ...
Bu da ancak emekçi halkımızın
dış ve ıç sömürgecilerin nüfuz ve et-
kilerine kesinlikle son vermesine,
yani demokratik sosyalizmi kendi
elleriyle kurmasına bağlıdır.
Geri kalmış Türkiyenin Milli Kur-
tuluş Savaşı şartlan içinde bulunma-
sı, fiikara emekçi halkımızın bağım-
sızlıkla bırlikte sosyalizmi de kur-
masını zorunlu kılıyor. Meselenin
önce Milli Kurtuluş, sonra sosyalizm
şekJinde konması temelden yanlıştır.
Ve bize her iki davayı da kaybettirir.
Amerika'nın yurdumuzdaki aracı
ve ortaklan zararsız hale getirilmez-
se, yani emekçi halk kitleleri toprak
ağalığı ve halk zaranna işleyen ya-
bancıyla ortak sermayecilik düzeni-
ni değiştirmek amacıyla anayasa te-
minatı altındaki haklanna sahip çı-
karak siyasi bir güç halinde örgütlen-
mezlerse, yani milli kurtuluş müca-
delesine sosyalist bir öz kazandınl-
mazsa, Amerika'ya aracıhk edenle-
rin, onun desteğiyle milli kurtuluş
mücadelesüıi kolayca yozlastıracak-
lan muhakkaktır. Buna meydan ver-
1' ürkhe İşçi Paıüsi'nin Merkez Yürütme KurulıTnun 1965 secinüerinden önceki son top-
lantıSL SoMan itibaren: Adnan CenıgiL Salih Özkarabay, Kemal Nebioğlu, Cemal Hakkı
Sefek, MehmeCAli Aybar, Rea Kuas,Nihat Sargın, BehiceBoran,AM Kara,SinaPamukçu.(MYK'nin
diğer ild üyesi Moris Gabay iie Şinasi Veklan o giin toplantıda yoklar).
ısçı RAKTİS<(TİP)
Bu-rÛK MAR4TON KOŞUfiUMA
'•ILEBO6N
ÇETİN ALTAM
Altan Erbıtlak'm 'Aybar'ın Peşinde' başhklı çizgisinden-. (3 Ekim 1965, Milliyvt).
memeliyiz ve de vermeyeceğiz.
Aybar, Amerika'yı yurdumuz-
dan çıkartmak için uygulanma-
sını öngördüğü banşçı yollan
anlatarak şunlan söylemiştir:
Amerika'yla imzalanmış iki-
li anlaşmalar egemenlık hak-
lanmızla bağdaşmadığı ve mil-
li güvenliğımızi de tehdit ettiği
için vakit geçirilmeden feshedil-
melidir.
1
VATAN HAYINLIĞI'
# Bağımsız bir
devletin bir yabancı devlete
kendi ülkesinde devamlı
imtiyazlar vermemesi gerektiğinin
altını çizen Aybar, "Amerika'yla
imzalanmış ikili anlaşmalar milli
güvenliğimizi tehdit ettiği için
vakit geçirilmeden
feshedilmelidir"
dedi.
milletlerarası irtifaklara devletler
hukuku kurallanna göre son ver-
mek durumundayız. Halkımı-
zın uyanıklığı hükümeti bu
yolda gerekeni derhal yapma
eğilimine sokacaktır.
T E C R İ T EDİLMELİLER
Bunlann çoğu ve en ağırlan vatan
hayınlığı, en viiksek 15 hâkimin hük-
me bağladığı kimseler tarafmdan
imzalanmıştır. Üstelik bunlann ço-
ğu Büyük Meclis'in onayından da ge-
çirilmediği için hukuk bakımından
sakatnr ve de halkımızdan gizlenmiş-
tir.
Egemen ve bağımsız bir devlet bir
yabancı de\lete kendi ülkesinde de-
vamlı irtifakJar, imtiyazlar veremez.
Böyle bir durum serbestçe kabul edi-
lemeyeceği için, maddi ve manevi
bir baskı sonucunda meydana gel-
miş demektir. Ve hukuk bakımından
yok sayılmak gerekir. Demek olu-
yor ki, egemenlik haklanmızla bağ-
daşmayan ve milli güvenliğimizi teh-
dit eden ikili anlaşmalara ve öteki
tkinci bir yol da şudur: Hal-
kımız yurdumuzdaki Amerikalı-
larla her türlü münasebeti keserek
onlan tecrit etmeli. gittikçe daralan
bir nefret çemberi içine almahdır.
Hiçbir vatandaşımız Amerikalılann
yanında çalışmamalıdır.
Amerikalı ile hiçbir ahşverişte bu-
lunmamahdır. Amerikalıdan hizmet
kabul etmemeli, Amerikalıya yar-
dım etmemelidir.
Bu pasif direniş, milli kurtuluş ha-
reketimizin ilk adımı olacaktır. Tür-
kiye tşçi Partisi bugünden itibaren
Amerikalıya karşı pasif direnme sa-
\r
aşı açıyor. Ve resmi görevliler dışın-
da bütün vatandaşlan bu savaşa ka-
tılmaya çağınyor.
'EşKIYA DEVLETLER'
TtP, her fırsatta Meclis kürsüsün-
den ABD ve AET ile ilişkileri, en çok
da emperyalizmin saldırı gücü ola-
rak niteledikleri NATO üzerinde so-
ru önergeleri veriyor, araştırma isti-
yor ve bu konularda konuşmalar yap-
mak istiyor. Ancak TİP'lilerin bu is-
tekleri sürekli olarak bir yolu bulu-
narak özellıkle AP'liler tarafından
reddediliyor.
Ancak bu ısrar ve özellikie Kıbns
konusunda, TÎP'lilerin daha önce
vurguladığı gıbi "Türkiye'nin kafa-
sınıdu\aravTirması" sürecinin aynen
gerçekleşmesi ile Meclis'te bazı mil-
letvekillerinın de kafasınm en azın-
dan bulanmasına ve bazılannın ka-
fasında da nedir bu "ABD emperva-
Bzmi", nedir bu U
NATO", nedir'bu
"ikifi anlaşmalar" gibi sorular oluş-
maya başlamaktadır. Nitekim Os-
man Bölükbaşf nın Millet Partisi.
Ocak 1967'de "Kıbns, İkili Anlaş-
malar ve Türkiye'deki ABD l sleri"
hakkında bir gensoru önergesi verir.
Önerge hakkındaki bu görüşme-
lerde TÎP sözcüsü Behice Boran uzun
bir konuşma ile ABD ile ve NATO
ile olan ilişkilerimizin hiçbir şekilde
ülke halkınm yaranna olmadığını
açıkça ortaya koyuyor.
NATONUN AMACI FARKLI
Ancak bu konuşmada ABD ve NA-
TO'nun düşmanı açıkça SSCB ola-
rak gösterilmesine karşın. Boran bü-
yük bir öngörüyle NATO'nun artık
SSCB karşıtı olan bir örgüt niteli-
ğinden bile hızla çıkarak ve hatta
Varşova Paktı ile anlaşarak sadece
Almanya'run birleşmesini sağlayacak
bir örgüt haline dönüşeceğini vur-
guluyor. ABD'nin ise SSCB'ye kar-
şı demokrasi cephesini savunmak gi-
bi bir derdi olmadığının özellikie al-
tını çizerek tüm askeri üslerin aslın-
da ABD emperyalizminin "dünya
hegemonyası" kürmak isteğinin ay-
gıtlan olduğunu anlatıyor. Bu man-
tık içine yıkılan SSCB yerine "Terö-
rist Köktendinci MüslümanlarT ve
"Eşkıya tslam DevletleriT>
ni koyma-
nız halinde temel mantığın nasıl ge-
çerli^olduğunu göreceksiniz.
'UsYOKTESİSVAR'
Ancak konuşmada bizce en önem-
li yan; ABD yanlısı olmak ve ikiii
anlaşmalar imzalamak. o devrin ABD
yanlılan tarafından "güçsa\Tinulur"
hatta "savunulurken utanç dmıılan"
bir olgudur. Süleyman Demirel'in
ünlü "Üsyoktesisvar" savunması bi-
le TtP'egöre bu utanmanın açık ifa-
desidir.
Oysa şimdilerde bu utanma da kal-
mamış ve hatta bağımsızhktan söz et-
mek utanılacak bir olgu olmaya baş-
lamıştır.
Yann: İkili anlaşmalara
kimse sahip çıkmıyor
Solana-Primakov görüşmesinin ardından banş için yardımlaşma karan alındı. Bu bile Rusya'yı yatıştıramadı
NATO, doğuya doğru genişliyor
CÜNEYTAKALIN
NATO 1994'te altı Akdenız ülkesı ile de (Mı-
sır, İsrail, Ürdün, Moritanya, Fas ve Tunus) Ak-
deniz DnaJoğu adı altında birdiyalog başlattı. Ka-
sım 199*5'te AB"ye üye 15 ülke ve üye olmayan
12 Akdeniz ülkesi (Cezayır, Kıbns, Mısır, tsra-
il, Ürdün, Lübnan, Malta, Fas, Suriye, Tunus,
Türkiye ve Filistin Özerk Yönetimi) A\Tupa -
Akdeniz ortakhğı çerçevesini getiren ve Barse-
lona sürecı olarak da bilinen Barsekraa Bildiri-
si'ni imzaladılar. Bildiri NATO'nun bilinen ge-
nişleme unsurlannı içeriyor:
Ortak bir istikrar ve güvenlik alanı yaratmak.
ortak bir refah alanı yaratmaya yönelik ekono-
mik ve fınansal ortaklık ve ilgili ülkelerin shil
toplumlan arasında etkileşimi arttıracak sosyal-
kültürel ve insani ortaklık.
Doğu Avrupa ülkelerinin ittifaka entegrasyo-
nu sürüyordu ama Rusya'yla ilişkiler sorunluy-
du. 1997 Madrid Zirvesi'nin çağnsı üzerine bir
araya gelen NATO Genel Sekreteri Solana ile
Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı PrimakOT
yoğun görüşmelerin ardından "Karşıhklı İlişki-
ler, İşbirliği veGüvenliğeDairKunıcu Senefi im-
zaladılar. Taraflar görüşbirliği sağladıkJan her
vakayı tek tek ele alarak ortak kararlar almak ve-
ya ortak eylemkr düzenleme iradesini açıkladı-
adrid Zirvesi için bir araya gelen NATO Genel Sekreteri Solana ile
| Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Primakov, "Karşılıklı ilişkiler,
I tşbirliği ve Güvenliğe Dair Kurucu Senef'i imzaladılar. NATO
' üyeleri bu senetle ittifaka yeni üye devletlerin topraklannda nükleer
silah konuşlandırma konusunda herhangi bir niyetleri olmadığını
belirterek Rusya'ya güvence verdiler.
lar. Senedin IV bölümüpolitik-askeri konulan kap-
sıyordu. NATO üyeleri bu senetle ittifaka yeni üye
devletlerin topraklannda nükleer silah konuşlan-
dırma konusunda herhangi bir niyetleri olmadı-
ğını belirterek Rusya'ya güvence verdiler. tki ta-
raf banş için ortaklık çerçevesinde sivil savun-
ma, olağanüstü haller ve doğal afetlerin sonuç-
lannı giderme konulannda yardımlaşmayı ka-
rarlaştırdılar.
U K R A Y N A İLE İLİŞKİLER
Tüm bu girişimler Rusya'yı yatıştırmaya yet-
miyordu. Bir önceki NATO Genel Sekreteri Ro-
bertson'ın Orta Asya ülkelerini sıkça ziyarete gi-
dişine dikkat çeken Rus Pravda gazetesi, Rusya'nın
NATO üsleriyle kuşahldığını, bu sürecin nasıl
durdurulacagının bilinmediğini yazdı.
NATO'nun sorunlu ilişkilerinden biri de Uk-
rayna ile olanıdır. Sovyetler Birliği'nin bölün-
mesinin ardından ortaya çıkan Ukrayna, kendi-
sini Atlanrik'ten ayıran tarihsel-kültürel gelenek-
leri. büyüklüğü. nüfusu ve elindeki silahlarla At-
lantik'i tedirgin ediyordu. NATO - Ukrayna iüş-
idleri 1991 yılında Ukrayna"nın bağımsızhğını ka-
zanmasının ardından başladı. Ukrayna önce Ku-
zey Atlantik İşbirliği Konseyi'ne, 1994'te Banş
tçin Ortaklık Programı'na katıldı, 1997'de de
KAlK'in yerini alan Avrupa-Atlantik Ortakhk
Konseyi'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı.
NATO - Ukrayna Komisyonu 1998'de Banş için
Ortaklık'a tam olarak katılımını kolaylaşrırmak
üzere Kiev'e bir NATO irtibat görevlisi atadı.
Ukrayna BosnaUaki Güce (IFOR) 550 kışılık bir
taburla katkıda bulundu. Aynca Doğu Slovenya'da-
ki Uluslararası Polis Gücü'ne de katıldı. NATO
Ukrayna ile olan ilişkilerini, Rusya'yla olana ko-
şut, ölçülü biçimde geliştiriyor.
NATO'nun doguya doğru büyümesi sürdü.
Mart 2004'te Doğu Avrupa'nın ve Baltık'ın 7 ül-
kesi daha NATO'ya katıldı. NATO 2004 baha-
nnda 26 ülkeden oluşuyordu. Günümüzde üç
Balkan ülkesi NATO'nun kapısında sıranın ken-
dilerine gelmesini bekliyor. Bu ülkeler Arnavut-
luk, Hırvatistan ve Makedonya"dır.
ALAN-DISILIK
Kuruluşu sırasında ülkeler NATO savunma
alanını NATO ülkelerinin topraklan olarak ta-
nımlamışlardı. Ancak '9O'Iı yıllarda çeşitli böl-
gelerde ve özellikle Yugoslavya'da patlak veren
olaylar, NATO'yu yönetenleri uzun süredir orta-
lıkta dolaşan "alan-dışı'' kavramını geliştırmeye
yöneltti. NATO dünyanın herhangi bir köşesin-
deki olaya anında müdahale edebilecekti. 50. yıl-
dönümü dolayısıyla 23-25 Nisan 1999'da Was-
hington'da toplanan NATO doruğu 'Ş'eni strate-
jik konsepti" geliştirdi. Buna göre NATO "alan-
dışı" askeri harekâtlarda kullanılabilecek.
• Kıtle ımha silahlanna karşı mücadele, ulus-
lararası terör, uyuşturucu kaçakçılığı vb. gibi so-
runlann çözümünde kullanılabilecek,
• BM karan olmadan da askeri operasyon ve
savaş karan alabilecek,
• "Çokuluslu Birieşik Göre\ Gücü" içinde
askeri harekâtlara kaülacaktı. Kısacası, NATO kü-
resel görevler üstlenecekti.
Washington doruğunda alınan kararlar adım
adım uygulandı. NATO 2003 "te Avrupa dışına çık-
tı, Afganistan'a müdahale etti.
Yarın: NATO'nun yarını
CUMARTESİ
YAZDLARI
ATAOL B E H R A J M O Ğ L U
Darius'un Öğütleri...
Şu günlerde, mutlu bir rastlantıyla, Aiskhylos'un
tragedyaa "Per$ler"\ yıllarsonra bir kezdaha okudum...
Aiskhylos, l.ö. 525-456 yılları arasında yaşamış
"kadim" Yunan tragedya yazarı...
Yetmişin üstünde olduğu tahmin edilen oyunlann-
dan günümüze "Persler"\n yani sıra "Thebai'ye Kar-
şı Yediler", "Yakancılar", "Zincire Vurulmuş Promet-
heus" ve "Oresteia Üçlemesi" ulaşmış.
"Persler"] daha önce okumuş olduğumu unutmu-
şum... Şu sıralar, arada bir depreşen eski Yunan-La-
tin edebiyatı tutkum yine depreştiğinde, kitaplığımda
elime ilkgeçen yapıtlardan biri "Persler"oldu... Gün-
gör Dilmen'ın mükemmel çevirisinin sonlanna doğ-
ru, altian kurşun kalemle çizili satııiarla karşılaştığım-
da, bir önceki okumayı birden anımsayıverdim... Bu,
oylumca minik, içerikçe ve anlatım gücüyte dev ya-
pıtı yeniden okumak, altlarını çizmiş olduğum satırlar
da içlerinde olmak üzere, onun lezzetini ve anlamını
daha doğru ve daha derinliğıne tadıp duyumsamamı
sağladı...
• • •
"Persler"\n konusunu Persler ve Yunanlılar arasın-
da l.ö. 480 yılında Atına yakınlanndaki Salamis Sa-
vaşı oluşturuyor...
Tragedyada şaşırtıcı olan, Yunanlı yazarın, yapıtı-
nın olay örgüsünü, yengiyi kazanan kendi yurrtaşları
arasında değil, ağıryenilgiye uğrayan düşman toplu-
mu içinde kurgulamış olması...
"Persler"de, adından da anlaşılabileceği gibi, tek
bir Yunanlı kahraman yok... Tüm kahramanlar, yenil-
giye uğrayan Pers toplumunun insanlan...
Diyelim ki bizim bir yazarımız Kurtuluş Savaşı'mı-
zı, Yunanistan'da Yunan toplumu içinde, Yunanistan-
lı kahramanlar arasındaki bir öyküyle kurgulamış ol-
sun... Böyiebirşey...
Böyle bir şey, ama dahası var... Günümüzden 25
yüzyıl (iki bin beş yüz yıl) önce yaşamış Yunan traged-
ya yazarı, ülkesine saldıran toplumun insanlarının
oluşturduğu tragedya kahramanlannı aşağılamıyor...
Yenilginin büyüklüğünü betimlemekle yetiniyor... Ve
denebilir ki, okuru (izleyiciyi), yenilenlerin acısına or-
tak ediyor...
• • •
Tragedyada betimtenen savaşta Pers ordusunun ko-
mutanı, Darius'un oğlu Serhas'tır. Bu savaş, Yunan
tarihine 2. Pers Savaşı olarak geçmiş. Bu savaştan
on yıl önce, i.ö. 490'da, Marathon'daki 1. Pers Sa-
vaşı'nda Pers ordusu komutanı ise Darius'un kendi-
sidir. Yine Pers yenilgisiyle sonuçlanan bu savaşa
"Perslerln yazan Aiskhylos'un da katılmış olduğunu
G. Dilmen'in önsözünden öğrendim. Demek ki salt im-
gelem ürünü değil tragedyadakı can acıtıcı savaş be-
timleri. Savaşın ne olduğunu yaşayıp gözlemlemış
Yunanlı tragedya yazan...
"Pers erenleri" korosuyla başlayan tragedya, ya-
şamda olmayan Darius'un dul eşi Atossa'nın kaygılı
yakınılanyla sürüyor... "Koro" Pers ülkesinin yiğitliği-
ni övmedeyken, Atossa'nın anne yüreği, felaketi se-
zinliyor gibidir. Nitekim, az sonra çıkıp gelen bir "ulak",
yenilgiyi bütün acılığıyla dile getirecektir...
• • •
Aiskhylos'un dehası, Pers saldırtsına (ve genel ola-
rak savaşa) ilişkin düşüncetenni Pers Kralı Darius'a söy-
letmesidir... Kraliçe Atossa ölü eşini yardıma çağırdı-
ğında, mezarının üstünde görünen "Darius'un ru-
A)u"nun söyledikleri, oyunun en güçlü bölümleridir...
Daha önceki okuyuşumda da altlannı çizmiş olduğum
satırlardan bazıları şöyle:
"Hellen ülkesine bir daha savaş açmayasınız
Med ordusu sayıca üstün biie olsa
Çünkü üzerinde savaşılan toprak
Önlardan yana, savaşır onlaria biıiik"
Bir anayurt savaşının haklılığını; bir halkın, bir ulu-
sun yurduna saldırının haksızlığını ve denebilir ki do-
ğaya aykınlığını bütün bir dünya edebiyatında bu son
iki dizeden daha özlü ve daha güçlü bir imgeyle dile
getiren bir başka örnek bulmak kolay olmasa gerek...
Sözlerinin devamında Darius, Yunan ülkesine gelerek
tann heykellerini yıkan, tapınakları yakıp sunakları
yağmalayan ve talan edenlerin cezalarını çekecekle-
rini, daha henüz felaketin son kertesine erişmedikle-
rini, ölü yığınlannın üçüncü kuşağa kadar insanlann
gözlerine dilsizce konuşacaklannı bildiriyor... Çünkü
"Bir ölümlü, kudreti üstünde işler için hayaller kur-
mamalı. Zorbalık çünkü açılıp serpilince, bir feiaket
ürünü biçilir gözyaşından..."
• • •
Darius'un (Aiskhylos'un) zamanımızdan iki bin beş
yüz yıl önceki öğütleri (uyanlan) kulaklara küpe olsay-
dı, ne Haçlı savaşlan olurdu, ne Napoleon, ne 1. Dün-
ya Savaşı, ne de Hrüer... Bütün bu iki bin beş yüz yıl
süresinde saymakla tükenmeyecek savaş ve saldır-
ganlıklann hiçbiri gerçekleşmez ve bugün NATO sal-
dırganlık paktı çevresinde ülkemizdeki toplantı söz ko-
nusu olmazdı.
Insanlık tarihi bir yanıyla erdemin, ahlâkın, bilgeli-
ğin; bir yanıyla erdemsizliğin, ahlâksızhğın, ahmaklı-
dürmeye devam edecek...
Ne zamana kadar?
ataol b@cumhuriyet.com.tr
Faks:(0212)513 85 95
Erdoğan'a NATO sorusu
• ANKARA (Cumhurhet Bürosu) - CHP Tunceli
Millervekili Hasan Güyüldar, Başbakan Tayyip
Erdoğan'a yönelttiği soru önergesinde, "ABD,
Irak'ta kan ve gözyaşı getirmış, insan haklannı
ihlal etmiştir. NATO zirvesinde ABD'den yasadışı
Irak işgali ve Irak'ta işlenen suçun hesabı
sorulacak mı?" dedi. Güyüldar, "ABD yüzünden,
Irak krizinde muhtemel bir Irak saldınsı ihtimaline
karşı NATO anJaşmasının açık hükmüne rağmen
dostumuz, müttefikimiz olan bir kısım NATO
üyeleri bizi ortada bırakmadılar mı? Zirvede,
tarafımızca NATO'nun ilgili maddesi gereği bunlar
dile getirilecek mi" diye sordu.
Toplantıda şüpheli paket
• ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - tçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu'nun katıldığı toplantıda,
şüpheli paket heyecanı yaşandı. Nürus ve
Vatandaşlık Işleri Geneî Müdürlüğü'nün bahçe
duvannın yanındaki şüpheli poşet fünyeyle
patlatıldı. Poşetin içerisinden inşaat malzemeleri
çıktı. Nüfus ve Vatandaşlık Işleri Genel
Müdürlüğü'ne, genel müdürlükte düzenlenen
törenle, ISO 9000 Kalite Yönetım Belgesi verildi.
Törene, tçişleri Bakanı Aksu katıldı.