Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
+
CUMHURİYET 24 HAZİRAN 2004 PERŞEM
OLAYLAR VE GORUŞLER
OKTAY AKBAL
SavaDosttanOkurken...
"Sen bozacaksın oyununu bezirgânın
Yalanın dolanın paranın
Üstüne oynanan kumann
Biraz daha doğrulsan yerinden
Evinden çıkıp yürüsen
Üstüne üstüne kararrltğın."
Bir cumhuriyet savcısı, şaır dostum Berin Taşan
böyleyazmış... Şugünlerdekiedilgentutumlaraçok
yakışan bir seslenme!.. Biraz evinden çık, biraz
olupbitenigör, biraz uyan, biraz düşün, biraz ilgilen...
Bu hepinize, hepimize!.. Istanbul'dasın. "Büyük"
konukiar gelecek. Yolla/ alanlar kapalı. Hava mey-
danları çiçekler ıçinde, kırmızı halılar, coşkulu karşı-
lamalar. Hepsı kime? Diinyayı cehenneme çeviren-
lere mi? Her gün Irak'larda, Afgan'larda, Filistin'ler-
de öldürulenlere mi? Kendileri için bir imparatorluk
kurmak yolunda seni araç yapmak isteyenlere mi?
Kime, nıye bu coşkulu bekleyiş, karşılayış çabası...
"Evinden çıkıp yürüsen" demiş şair!.. Bir hukuk
adamı, şair de olursa, yaşamı, dünyayı, olupbiten-
leri en iyi gören, en iyi anlayan kişidir. Şu günlerde
elimde iki kitap var: Biri Berin Taşan'ın "Sahdama-
nndan" adlı şiirleri, yine savcı dostumun daha ya-
yımlanmayan anıları "Bîr Cumhuriyet Savcısı". Ül-
kenin dört yanında cumhuriyetın savcısı olmuş, Si-
nop'lar, izmir'ler, tam otuz üç yıl!..
Bir başka kitap da Prof. Dr. Çetin Yetkin'in "Bir
Savcmın Not Defterinden"... Niye "cumhuriyet" söz-
cüğü varsavcıiarda? Niye, başka alanlardakitercum-
hurıyetin görevlileri değil mi? Yainız savcılardadır
"cumhuriyet".! "Atatürk cumhuriyetidir" anlatılmak
istenen, o cumhurıyeti korumak, kollamak görevi...
Niye işlerimiz zaman zaman bozuk düzen gidiyor?
Niye cumhuriyetimizin temel direkleri arada bir sar-
sılırgibi oluyor? Cumhuriyet savcılan görevlerini ge-
reği gibi yapamadıklanndan mı? Suçlunun, suç iş-
leyenlehn, cumhuriyet ilkelerini çiğnemeyekalkışan-
ların üstüne üstüne gıtmediklerinden mi?..
Berin Taşan ve Çetin Yetkin'in kitaplannı okuyun-
ca, herkötülüğün, yanlışlığınumursamazlıktan, "ba-
na ne"cilikten, bir çeşit pısırıklıktan geldiğini anlıyo-
ruz. Her bireyin başlıca görevi olan cumhuriyet ilke-
lerini sahiplenmeyle çıkmazlardan kurtulacağımızı
görüyoruz!..
Elde değil günümüzde olupbitenleri görmemek!..
Eski polıtıkacılar, bakanlar, başbakanlar Yüce Dıvan
yolunda!.. Yeni iktidar, hesap soruyor... Yüksek yar-
gıçlarbakacak, inceleyecek, kararverecek... İyi, hoş,
peki ya şu andaTBMM üyesi olanlar, dokunulmaz-
lık zırhı altındakiler... Onların da adalet önünde ver-
meleri gereken bir hesapJarı yok mu? Bekleyeceğiz,
yeni bir ıktıdar gelsin, bunlardan da hesap sorsun,
diye!..
Şaır savcı bakın ne diyor:
"Içine kapanmış koca ülke I Ince biryorgan altın-
da / Tirtirtitriyor/ Lambası kısıkI Kapısı aralıkI Mus-
tafa Kemalgelecek diye..."
'TürkHumanizmi'
Humanizma'nın Ortaçağ'a bir tepki olarak doğduğu doğrudur ama
Ortaçağ artık eskiden olduğu gibi, bugün, karanlık yıllar olarak
değerlendirilmemektedir. Tersine Humanizma'ya yol veren bir
dönem olarak adlandınlmaktadır.
Prof. Dr. Necdet ADABAĞ DTCFDekam
Bomıs, «orid Aıessl p e s
i n Ödeme
12Taksit h>o l
o jndirim
Kart ıle bir setet
"J5 Indıtım
5
a»"
6
»™ Otel Club NİNA
3x78.000
7 gece 8 gün
3x105.000
DenızeSıfır 120oda, KiımaJı Klımasi2 oda,
Kahvaltı Akşam Yemeğı Açık Sufe Anımasyon,
Yu2me Havuzu. Çocuk Partı Dısco, Mıntbar
• Erken Rezervasyora Supnz Indırım
• Balayı pftlenne unutulmayaca* süprizler
• Grjp ın
Rez. Tel.: 0266 416 43 32-416 43 3J - 416 36 73 Fa<: 0266 416 36 07
Istanbuf Irtıbat Tel 0216 449 23 74 - 449 32 75 Fax : 0216 449 37 93
Y
azımın başlığı bir kitap adı-
dır. Kıtap Prof. Dr. Suat Sina-
noğlu'nundur ve 1980'de ya-
yımlanmıştır. Önsözünün
Ekim 1980'de yazılmış olma-
sı, kitabuı 12 Eylül'den sonra yayımlandı-
ğını gösteriyor. Kitabın yayımının özgürlük-
lerin askıya alındığı; insan haklannın çiğ-
nendiği; insansaJ ilişkiJerin hiçe sayıldığı ve
kaleme alınjşının da anarşi ve terörün kol
gezdiği bir döneme denk gebniş olması rast-
lantı değildir. Bizim de tam yirmi dört yıl
sonra aynı konuya dönmek isteyişimizin bir
gereksinimden doğduğu unutulmamahdır.
12 Eylül öncesi ve sonrası olsun; bugün
olsun, insanlık tarihinin en önemli dönüşüm
noktalanndan biri sayılan böylesi bir olgu-
yu tartışmaya açmak ve tartışmak istemek.
sorunlar karşısuıda çözümsüzlüğün neden-
lerini göstereceği gibi, bugün, içinde yaşa-
dığımız karmaşa, kargaşa ve kararsızhk
bağlamında belki Humanizma'nın neresin-
de olduğumuzu; özellikle Humanizma'yı
(ben Humanizma demeyi yeğliyorum) do-
lu dolu yaşamış bir Avrupa özlemi çekriği-
miz bugünlerde Humanizma'yı yaşayanJa-
nn bize ne kadar yakın ya da uzak olduk-
larını anlamak açısından da yararlı olacak-
tır.
Humanizma'nın Ortaçağ'a bir tepki ola-
rak doğduğu doğrudur ama Ortaçağ artık es-
kiden olduğu gibi, bugün, karanlık yıllar
olarak değerlendirilmemektedir. Tersine
Humanizma'ya yol veren bir dönem olarak
adlandınlmaktadır. Ancak Humanizma'nın
Ortaçağ 'dan ayrılan en temel yanı insana ve
bu dünyadaki yaşamına ilişkin yorumudur.
Insarun soyluluğu ve yetkinliği; tinsel ya-
şamuıın özgürlüğü ve buna bağlı olarak bu
dünyadaki yaşamını ve yazgısını düzenle-
mekteki becerisi öne çıkmıştır. Yeni yaşam
biçimine göre insan, tinsel ve özdeksel gü-
cünün bireşimini sağlamak zonındadır.
Evrenin merkezinde insan vardır
Gerçek humanitas budur. Çile yoluyla
dinsel olgunluğa ula$mak yerine toplum
içinde insansal ilişkilerle gerçek uygarhga
ulaşmanın yollan aranmıştır. Siyasal yapı
degişmiş; modem devlet oluşumlan güncel-
lik kazanmış; matbaa icat edilmiş ve Ame-
rika'nın keşfedilmesiyle yeni tecim yollan
açılmış ve ekonomik, tecimsel etkinlik art-
mıştır. Kısacası, evrenin merkezinde yüzü
dünyaya dönük laik ve modern yaşamıyla
insan vardır.
Eğer Humanizma Ortaçağ'ın ardından
gelen ve taşlann yerine konulmasını sağla-
yan laik bir eylem olmuş ise ki bize göre öy-
ledir; bu işin geçmişine baktığımızda gözü-
müze hemen içinde Dante'nin de yer aldı-
ğı bir gelenek çarpar. Çünkü Dante daha
1300 'lerde laikliğin bir dizge olduğunu; ay-
dınlık kafalann yetişmesi için din işlerinin
dünya işlerinden aynlması gerektiğini savun-
muştur. Humanizma bağlamında laikliği
öne süren Machiavelü kendi ulusal kültürü
içinde öncüsünü bulmuştu bile.
Humanizma laikliği salık verirken kla-
sik kültüre dönüşü öneriyordu. Bir başka de-
yişle, Hıristiyanlığın karşısına dengeyi sağ-
lamak adına Hıristiyan olmayanı, paganı
çıkarıyordu. Ancak dini yadsımıyordu. Yok-
sa Rönesans'ın o dinsel içerikli ünJü resim
ve yontusu ya da dine hizmet adına yapıl-
mış kilise vb. yapılar nasıl oluşacaktı. An-
cak "derinden derine humanistleşen Hnis-
tiyan dini karşı konmaz birgüçle kendini ka-
bul ettinen yeni laik uygariığa avak uydur-
mak zonında kalmışör"\( 1)
Tanzimat humanizma değüdir.
Türk Humanizması'nın Tanzimat ile gel-
diğini savunanlar var. Türk toplumunun,
Tanzimat'la birlikte Batı 'ya acıldığı doğru-
dur. Ancak Batı'ya açılım klasik dünyaya
açılım anlamına gelmez. Prof. Suat Sinanoğ-
lu'nun tanıklığına göre(2) bizde klasik ev-
rene ilgi 20. yüzyılın ilk çeyreğine rastlar.
Yahya Kemal Beyatiı ve Yakup Kadri Ka-
raosmanoğhı öncülük etmişlerdir. Ziya Gö-
kalp bu evreni daha iyi bir estetik öğretim
sisteminin kurulabilmesi için incelemeye
değerbuJmuştur. RuşenEjrefÜnaydın, Ver-
gttius'un Ekloglar'ını; Karaosmanoğlu Ho-
ratius un şiirlerini dilimize çevirmişlerdir.
Ama klasik dünyayla asıl tanışıklığımız Ha-
sanÂü Yücel'in Milli Eğitim Bakanlığı za-
manında kurduğu Tercüme Bürosu'nun ça-
lışmalan sonucu olmuştur. 1966'ya dek sü-
ren çalışmalara bizzat Sinanoğlu kardeşler
de omuz vermiştir.
Tanzimat'ı, Türk Humanizması olarak
görmek yanlıştır. Çünkü bu geç tanışıklığın
yanı sıra yukanda sözünü ettiğimiz Batı
Humanizması 'nın temelini oluşturan altya-
pı Osmanlı Türkiyesi'nde yoktu. Ve doğal
olarak böylesi devrimsel bir eylemi algıla-
yacak duygusal ve fikirsel olgunluğa, kısa-
cası, yürekliliğe ve kafa yapısına gereksi-
nim vardı.
Tanzimat, Humanizma değildir, çünkü
Ziya Paşa, Şinasi, Namık Kemal, Colucci
Salutafi, Pbggio Bracciolini, Leonardo Bnı-
ni,Petrarca,Boccacciodeğıllerdı. O zaman-
ki yazar ve düşünürlerimizin Divan Edebi-
yatı'nın yarattığı anJayışı yıkarak içe dönük
irdelemelere son verdikleri ve daha gerçek-
çi, daha toplumcu ve daha insancı düşün-
meye ve yazmaya başladıklan doğrudur.
Daha akılcı ve daha nesnel olmuşlardır.
Ancak îtalyan humanistlerinin kültür ve
deneyim birikimine ulaşamamışlardır. Ay-
nca Tanzimat'ın Humanizma ile çelişen en
belirgin yanı şeriatçı bir içeriğinin olması-
dır. Tanzimat Fermanı'nda(3) şöyle denil-
mektedir: ".-şeriatyasalanileyönetilmeyen
bir ülkenin varhgını sürdürebilmesinin im-
kânsıznğı açık seçik ortadadır."
Türk Humanizması Tanzimat'la değil,
Cumhuriyet Devrimi ile başlayan bir ey-
lemdir. Ancak toplumun öz benliğinin or-
taya atmış olduğu bir eylem değildir. "İlk
dürtü dıştan gdmiştir. Türk toplumunu ken-
dini yenüenıeye iten ku\>et insancıl bir iç-
güdüdür; kişi ve toplum olarak varhgını sür-
dürme içgüdüsüdür".(4) Ne ki, Türk top-
lumu "genç kuşakları ciddi bir fikir ve ah-
lakeğüinıindengeçirnıedJkçeveAtatürk'ün
koyduğu ilkelerin benimsenmesini sağiama-
dıkça, yalmzca teknik alandaki Uerleme ve
toplumsalkurumlann venilenmesrv k kesin
kurtuluşa erişemeyeceğinin''(5) aynmında
olmuştur. Ve Batı 'nın "forma men&'ini be-
nimsemenin (ek ve zorunlu koşulu Batı ev-
reninin tarih bo>unca yaşayıp edindiği de-
nevimin tümünü toplumca kültür büincin-
deyaşatmak"(6) olduğunu bilmiştir. Neki,
Ulu Önder'in bu yönde attığı adım gerek-
tiği biçimde izlenmemiş ve Cumhuriyet
Devrimi "nin aşılamak istediği insancı dü-
şünce özellikle 195O'lı yıllardan sonra kı-
nlmak istenmiştir. Ekonomik yoksulluk dar-
boğazına sokulan Türk insanı, gerçek an-
lamda insancı bir eğitim-öğretimden uzak-
laştınhnış, Cumhuriyet'le birlikte verilmek
istenen humanist degerlerden geri bıraktı-
nlmak istenmiştir. Yaşam kavgasına düşen
toplumumuz yıllar içinde, içine kapanık,
dış dünyaya kapalı, öznel yaklaşımlar ve
kişisel çıkarlan ardından koşan bir toplum
olmuştur.
Yaratieıhktan uzaklaşıldı
Türk insanı tinsel ve özdeksel gücünden
yoksunlaştınlarak insandan kaçan ve ken-
dine, benzerlerine olan güveni ve atılım gü-
cünü yitırmiş; yaratıcı olmaktan uzak birey-
lere dönüştürülmüştür. Yer yer Avrupa ile
yanşacak insancı boyutlar yakaladığımız
yadsınamaz; ancak genel anlamda insanı-
mızın bu yolda yaya bırakıldığını görmemiz
gerekir.
Bu bağlamda gelmiş geçmiş iktidarların
ellerindekı insan kozunu işleyecelderine ve
daha humanist ve evrensel değerlerle donan-
mış insan yetiştireceklerine bizzat kendile-
rinin hazırladığı olumsuz ortamlarda kim-
liğinden soyutlanmış, içi boşaltılmış insa-
nımızı çıkmaza sokmuşlardır. lnsanın yeter-
sizliğini öne çıkararak çözümü insanda de-
ğil, bir başka yerlerde aramışlardır. Ancak
çözümü insanda değil, birbaşka yerlerde arar-
sanız hem Humanizma ruhuna hem de çağ-
daş insanlık anlayışuıa ters düşersiniz.
(1) S. Sinanoğlu, TürkHumanizmi, Türk
Tarih Kurumu, 1980. 105.
(2) a.g.y. s. 92.
(3) Tanzimat Fermanı, Tarih ve Toplum,
Kasım 1989. (4) a.g.y. s. 106.
(5) a.g.y. s. 108.
(6) a.g.y. s. 106.
PEUGEOT
15-30 ,
HAZİ
RAN
DEVU
Yürüyerek gidin, Peugeot 206 ile dönün!
23.506.000.000 TL«*>'-• (Hurda avantajı dahil değildir.)
AYRICA 111 KİŞİYE 500 MİLYONLUK TOTAL
AKARYAKIT, 1 ÇİFTE CLUB MED'DE 1 HAFTATATİL
VE DAHA BİNLERCE HEDİYE!
www.peugeot.com.tr
Kredili alımlarda ise %1.85 faiz oranı, ilk ödeme Ekim'de!
Estetik dizaynı, kusursuz sürüş keyfi ve karşı koyamayacağınız çekiciliği ile, dinamizmin ve dengenin temsilcisi Peugeot 206, size bir
otomobilden çok daha fazlasını sunuyor. 15-30 Haziran tarihleri arasında, siz de bir Peugeot yetkili satıcısına ugrayın, Peugeot 206'ya
çok özel avantajlarla sahip olun. Ayrıca, sürpriz hediyeler kazanma şansını yakalayın.
PEUCEOT TAVSlYEEDEfc T O T A l . KARŞI KONULAMAZ
Peugeot Otoox)t!* PıoHama A.Ş Peugeot bınek v« ocan J
* rfe edrten Pc^Jgeot 206 X-(jr*e I 4k 75
e Genel Dııtnbutonj'dur Peugeot Otomoov P«aHama A_Ş araçbnn teknık öıeftk. don*nım *t frfriannt hertonç btr an tnkfinmde
k 75hfi so,r>dart modd
OZOZTURKLER A D A P A Z A R I (0264) 275 17 71 (9 hat) • ŞANÇELIK BURSA-İZMİR YOLU (0224) 441 75 00 (3 hat) • TEKOTO BURSA-YENI YALOVA YOLU (0224) 216 05 05 • BANAZ ESKİŞEHİR
(0222) 231 33 57 • AÇIİSTANBUL-ALTUNİZADE (0216) 651 60 60 (pbx) • AKTİF-İRİYIL İSTANBUL-KOZYATAĞI (0216) 411 84 05 • BERKE ISTANBUt-YENlKAPf (0212) 633 60 61 • CAN (STANBUL-UMRANİYE (0216) 466 85 55 •
EFE İSTANBUL-BAKIRKÖY (0212) 570 10 14 • MEPA İSTANBUL-IKITELLI (0212) 698 44 44 • PARLAR İSTANBUL-ŞİŞÜ (0212) 210 16 66 • SONKAR İSTANBUL-AVCILAR (0212) 422 34 34 • TEKOTO
İSTANBUL-BOSTANCI (02 16) 373 84 01 (pbx) • YENIKÖY İSTANBUL-ETILER (0212) 277 97 00 • YILDIRIM İSTANBUL-ZİVERBEY (0216) 449 29 94 • OTO TEKNİK İ Z M İ T (0262) 335 50 38 •
TUYLUOĞLU ZONGULDAK-K.EREĞLİ (0372) 323 63 63 (4 hat)
"Peugeot i« Hazirvı Raodevusu" ka^ıpapya* Peugeot Otomoüv Pazarta/na A.Ş oı-afırtdan )5 Hnsr-an - 30 Hiztnn 2004 arrfı.en ınjında Mıûı Piyango Idajre» G«nel Müdürk^u'nün 04 06 2004 tanh ve B07I MPtO 13 00 02 / 807-3J4I wyilı anı rie düzenlenecektır Sölkofuau tanhf«c »raiindj Türicye genelınde A] Pet^eot h p » w ı 67 ihowroom una
gehp ke«d.tenne ven[*n forr* ıjtfr ioytü ve adres brfp*enm dogru « eksıksn olarak yuar -nujtenter formu notef onaytı çekıli} kutuıura »orak çetalıje kaotobılecefcor Çe*t*j TSM Oanşrmnhk Orponasyon v« P«ari»ma A ^ Levanm Mah KonAem Sıttiı O Btok Eoier ijonboC »dresmde 15 07 2004 tanhırKte oat 1400 de Noc«r huziinjn<li kur^
W>ucu ferçe*JefQfti*cet<Of Kıanan kaotı/ncıb,-wı ısımlen 19 07 2004 cjrrhınde Ak&tm guet«mde fısceieneceictjr Astt ve yedek al'hl ier« posta karutıyia «fcJıgat vapriacaktır Asıi taltftiılenn son baj-vvn-u t»nhı 03 06 2004 vedeUenn 18 06 2004 otarak bdtrienmışvr Kımptnyn tonocuodı çekıiıjie, f fctjıye 2 kıjtiık Club Hed Patmive TıcJ Kayv Tatiiı
(28 Ajustc» 4 £yiıı\ 2004 tanMen araunda Hotel BâlümO Oeruı T « W J I hafta am panııyon konaktama sabah 6Çe ıkfvn ytmelöen tpor aktivnelen *« ırwn*syofi datvtdır Ubf<m gıd«H«nfcarbuok harcvraUn Oub M«f m dOzenlemt} oiOufu ekstra gezıter her OJHÜ özel harcamalv • tetefon kunj umolemc sajl'k harumaUn - hançtJr ) ( |1 ^ > l y e
111 adec 500 0O0 000 TL hk Totı Hedrfe Çdo (Hedpyc çektermır son kulbnrm tanhı 3 I Ekım 2004 cur ) 775 kıjiye 775 adet Peugeot T-Shırt. 775 kı^ıye 775 »dec Peugeot Şapka h**ye edıkcekor T-ıhiri v* japta tknnvyelen MPt am kzpsam diftndadır Çehhşl* ı^ıiı t»^ı tirrak ıçırt 0212 288 36 72 r>otu firmj telefonuna baf^unjlabıtır Anrw|an«anfi
teslımı sıraınMia dogacak o«n KDV+OTV harıç « f j ı , harç »e rnasraflar kazanan taiMy* aıtar Bu kampinyvfi !B yajından kuçuidenn ve jürüou betge* olmayantar Peugeot Otomofcv Pazvivna A ^ v» TSM Damfmanlı'c Orpncıasyon »e Panrtafna A.Ş çahfarviar-! katıbmaz, kaohalar dabı cxtitl kaanjmaziar Teitın altnmtyar ırmagan jırkCTımııe rat
r K^ol-mcıiar txrden hxa katrım jrapamazbr fapsalar dahı ıktoo katılım çckılg* datMİ edUmez. Bu pfyangoyı ifvrtk eden herke* bu jartbn katul earmî uytlrr
• . _ — . _ . .—-4 .
PENCERE
Kanşık Bir İş
Vesselam..•••
Yusuf Çotuksöken 'Baba Erenler'in fıkralar
nı derlemiş, "kullanıldığı bağlamlara göre sını
landırmış", ortaya derli toplu, düzenli bir kita
çıkmış...
Adı biraz uzunca:
"Bir Tebessüm Edelim Canlara
Bektaşi Fıkraları."
*7bros/u"yayınlannın basbğı kitabın başında Bek
taşilik felsefesi ve mizahı üzerine bir bölüm de var..
"Bilmediğim bir fıkra varmı" diye sayfaJarı ka
nşhnrken, bildiğim, ama unuttuğum biröyküyerast
layınca sevindim; bu örnek Baba Erenler'in heı
iki dünyaya bakışının felsefesindeki özün tatlı bi-
leşimini de vurguluyor.
•
Bektaşi nasılsa camiye gitmiş, Hoca vaaz ve-
riyormuş:
- Herkim on lira sadaka verir, Allah ona on mis-
lini ihsan eder...
Baba Erenler bunun üzerine eve döner, bir kö-
şeye sakladığı on lirayı alıp fakir fukaraya dağıtır;
ama işin farkına varan karısından adamakıllı bir
azar işitir, hatun kocasını pataklayıp evden atar...
Bektaşi yola düşer, kırlık yerde tek başına diki-
len bir ağacın altına oturur, düşünmeye başlar, tam
o sırada karşıdan bir atlı görününce, Baba Eren-
ler korkusundan ağaca tırmanıp saklanır...
Meğer atlı da bir Kızılbaşmış...
Kızılbaş ağacın gölgesine bağdaş kurup otu-
rur, heybesinden çıkardığı taze somunu beşe bö-
ler, birinci parçayı toprağa yaydığı bezin üstüne
koyarken bu Ebubekir" der, ikindsine "bu ömer",
üçüncüsüne "bu Osman", dördüncüsüne "bu
Muhammet", beşinci parçaya da "bu da Allah"
dedikten sonra ilk üçünü "Ulan sizlerniye Ali'nin
hakkını yediniz" diye gövdeye indirir...
Sonra dördüncü parçayı eline alır...
- Sen, der, neye sağlığında bu işleri halletme-
din?..
Dördüncü parçayı da yedikten sonra sıra be-
şinciye gelince, Kızılbaş:
- Ey Allahım, diye sorgular, sen bütün bunla-
nn olacağını elbette başından biliyordun da ne-
den engellemedin?.. Ben seniyemiyeyim deki-
mi yiyeyim?..
Kızılbaş tam son parçayı ısırmak üzereyken
kendisine bir şey kalmayacağını gören Bektaşi,
ağacın tepesınden seslenir:
- Hey onu yeme!.. Benim onunla görülecek
hesabım var!..
Kızılbaş sesin gökten geldiğini sanarak korkar,
çatlayıp yıkılır...
Baba Erenler bir süre bekler, bakar ki adam kı-
mıldamıyor; bunun üzerine ağaçtan inip görür ki
herif ölmüş; üstelik heybesi de altın dolu...
Bektaşi göğe bakar:
- Heykurban olduğum, der, sözünü tuttun, be-
ni zengin ettin; ama, unutma ki sen de bana
borçlusun; yukardan seslenmeseydim, Kızılbaş
seni de yiyecekti!..
önce desen vardı...
• güzel sanatlar fakûltelerinin
resim, grafik, seramik, heykel,
iç mirnarlık, resim Öğretmenliği,
animasyon, endüstriycl tasanm
bölümlerine hazırlûnmak,
.yaşamınıza boyut katmak,
• çizginizi geliştirmek,
istiyorsanız...
hafto içi ve hafta sonu grupları ile
gön içerisinde veya
akşam saatlerinde
gerçekleştirilen ;
desen çaltşmalarımıza !
sizleri bekliyoruz. |
•
ayrıntılı bilgiyi *
vakf ımızdan edineDdirsiniz. I
Pans Caddesı No-14
Kavaklıdere - Ankara
Tel: (0312) 417 77 20 pbx
Faks:(0312)417 57 46
e-postaumag@umag org.tr
www umag org tr
İLAN
S.S. Gümüşkaya Srte işletme Kooperatifi
Yönetim Kurulu Başkanlığı'ndan
11.04.2004 tarihinde yapılan S.S. Gümüşkaya Konut Yapı
Kooperatifi Olağan Genel Kurul toplantsının ve Genel Kurul
kararianndan 7. maddenin iptalı istemiyte Ankara 6. Asliye
Ticaret Mahkemesi'nde (2004/334 E.) dava açılmıştır.
Duruşma günü 16.09.2004 saat 9.30 olup Ana Sözleş-
me'nin 38. maddesi uyannca ılan olunur.
S.S. GÜMÜŞKAYA SİTE İŞLETME KOOPERATİFİ
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI