25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
20 MAYIS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ Kars, Ardahan, Şavşat, Artvin, Hopa, Ardeşen, Rize, Sürmene, Trabzon... 'çok benziyorlar!..' ApartmanlaşanTürkiye... .aradeniz'in her biri farklı kimlikli kıyı yerleşmeleri artık 'tek tip kentler' olmuşlar... Denizle aralannda yol duvan var; silüetleri ise sadecebeton... Çoğu ülkede tanhsel kentler genel- de birbirlerine benziyor... Binalannın mimarisi, anıtsal ve dinsel yapılan, dar ve sevimlı sokakJan, hatta mey- dancıkJan bile ortak bir kültürün ben- zer yansımalannı taşıyor... Bu kentleri farklı kılan özel değer- leri arasında en etkili olanlan da bu- lundukJan yörenin doğası, üzerinde yer aldıklan topoğrafyalan ve elbet- te ki geçmişten gelen yaşama kültür- leri ile kimi gelenekleri... Bizim kentlenmizın tarihsel karak- terleri ıse 'mimarilerinin' de kendi- lerine has oluşu... Özellikle farklı bölgelerdeki yerleşmelerimizde, ev- lerden anıtsal binalara kadar hemen tüm eski yapılar değişik nitelikler gösteriyor. Çünkü Anadolu, hem geçmişinin derinlıği, hem de aynı binyıllardan süzülüp gelen yaşama kültürlerinin çeşitliliği ile adeta bir 'uygarlıklar coğrafyası' gibidir. Bu zengın birlik- teliği gözeten Türkiye Cumhuriye- ti'nin başlangıçtaki kent polıtikası da aynı kûltürel çeşitliliğin 'sürdürül- mesi'ni hedeflemişti... Ne var ki geçen hafta sonu Kars - Ardahan - Rize - Trabzon illerini içeren gezimizde de gördûk ki Tür- kiye'nin bu en değerli özelliğıni en olmayacak bölgelerde bile hızla tari- he gömüyoruz. 'En olmayacak' diyorum; çünkü, Anadolu'nun kuzeydoğusu, öteden beri 'en konınaklı bölge" sanılırdı. Ülkenin en yeşil, en dağlık, en uzak ve en 'gözden ırak' bölgesinde. her RANTIN VE YAŞAMIN MİMARİSİ Artvin'de sayısız apartman, kenrin kurul- duğu tepeden aşağıya doğru yeşil yamaçlan yok ederek sıralanıyor (solda). Rize yakınlarındaki bu 'doğaya uyumlu" gecekondu (üstte) ise rant yerine yaşama duyulan saygının mimarisi. (FÖtoğraflar: SDK arşivi) biri o yörenin sankı birer 'kimlik bel- geleri' olan eski kentlerdeki bu kim- liği 'bozabilecek' bir betonlaşmayı, kimse hayal bile edemezdi... Kura hüzünle akıyor 0 gün, biz de aynı heyecanla Kars'tan yola çıkıp, önce Ardahan'a vardığımızda, 'kışın sıcak, vazın se- rin' taş evlennın nereye kayboldu- ğunu anlayamadık. Onlann yerini alan çirkin betonarme apartmanlar, tıpkı Kars' ın da başına dert olanlar gi- bi Ardahan'ı artık 'herhangi bir Türkiye kentinin sıradan göriinü- müyle' kaplamışlar... O kadar ki bu ilımızde doğup do- ğuya doğru smın geçerek Gürcis- tan'a yaşam katan, Tiflis'ın ortasın- dan akan, sonra da Azerbaycan'ın kuzeyine bereketinı sunarak Hazar'a yaklaşıp, güneyden gelen Aras'la lcu- caklaşarak denize kavuşan Kura Ir- mağı, kendisine vaktiyle türküler ya- kan kentinin bu yabancılığına karşı hüzünlüydü... Eğer Ardahan Kalesi de olmasay- dı, Kura'nın üzennden geçen beton köprünün başında durmamız için hiç- bir neden kalmamıştı... Kuzey - Doğu Anadolu'nun en gör- kemli dağ. orman, vadi ve tümü kü- tüklerden yapılmış, yörenin doğal ya- pısıyla inanılmaz uyumlu 'yayla ev- İeri' manzaralannı sunan Şavşat'a u- laştığımızda, yine kenti henüz gör- meden seyrettiğimiz güzellikler anla- tılacak gıbı değil... Çalışkan ve yöre- nin doğasına sevdalı bir ailenin işlet- tiği Laşet tesislerindeki alabalık da aynı şekılde... Ne var ki bu çarpıcı dünyadan Şav- şat'ın kent merkezine doğru yalda- şınca, bu kez •çarpılmışa' dönüyo- ruz... Aynı doğada, aynı manzaralar- da, aynı yamaçlarda 8-10 katlı dev apartmanlann adeta dev duvarlar ya- ratarak hangi 'hemşerilik' duygula- nyla dıkildiğını bılmem ki kavraya- bılen var mıdır?.. Betonarme cambazları Şavşat dağlanndan Çoruh vadisı- ne inip, yakın gelecekte buralardaki nice güzel yerleşmeyi su altında bı- rakmaya hazırlanan baraj şantiyeleri arasından Artvin i gördüğümüzde ise değil fotoğraf çekmek, ona doğru bakmak bile istemiyoruz... Yüksek tepeler üzerindeki konu- muyla 'dünyada tek' olan Artvin, aynı tepeleri işgal edenleri bir yana, yeşil ve dik yamaçlanndan aşağı akan bir 'beton seli' gibı sıralanmış apart- manlanyla, artık Türkiye'de de tek değil... Herhangi bir kimliksiz kentten tek farkı ise o zor topoğrafyadaki, yıne kimsenin kolay kavrayamayacağı bir 'özensiz ustalık' içinde gerçekleşti- rilen 'betonarme cambazlıklan'... Hopa da Karadenız'e kavuşacağı- mızı sanırken, kentle denizin arasın- da adeta bir 'set' oluşturan 'kıyı yo- lu'na çarptık... Önce neye uğradığı- mızı şaşırdık, sonra da bütün bir Ka- radenız bölgesinde aynı tahribatı ya- ratan bu yolun 'yeni kent kimliğiy- le' tanıştık. Sırasıyla, Arhavi, Fındıklı, Arde- şen, Pazar ve Çayeli, artık eskisi gi- bi 'Karadeniz'in sevimli ve özgün kıyı kasabalan' değiller... Yeşil va- dılenn bile kaya dolgular için dina- mıtlerle yok edilmesine neden olan Karadeniz byı yolunun, 'birbirine benzeyen karayoiu güzergâhı yer- leşmeleri' olmuşlar... Tabelalan da olmasa 'nereye gelindiği- ni' anlamak çok zor... Yine tümündeki ortak özellik ise aynı tür apart- manlann sıralanmasının ötesinde, Karadeniz'le bir- likte yaşamak yerine, kara- yolunu seyrederek ve gürül- rüyü dinleyerek 'yaşaya- mamak'... Rize, işte bu altüst oluşun denebilir ki 'doruğunu' yaşıyor... Kentin denizden adeta 'tümüyle' aynşması istenircesine, kıyı yolu bu kez dev istinad duvarlan üzennden geçirilmiş... Kı- yıya en yakın binalann bile denize doğru seyrettikleri manzara bu beton duvarlar. Yerleşme merkezindeki ve çevreye doğru yayılan semtlerdeki 'rekor yük- seklikte' sayısız apartman- lar da güney yamaçlarda nasılsa kalmış yeşil doku- nun önünü kapatma yanşındalar... Nevse kl vadller var... İşte böylesi gözlemlerle Derepa- zan, tyidere, Sürmene, Araklı ve Arsin'den de 'afakanlar basarak' geçip Trabzon'a vardığımızda, yine de hâlâ içimizde bir 'hozur' vardı. Çünkü, ne yapıp edip, hiç değilse 'va- dilerde gizlenen cennetlerimizi' görmeye zaman ayırabilmiştik. Önce Fırtına Deresi boyunca Çamhhemşin'e ve Zil Kale yakınla- nna kadar uzanmamız, ardından da Oftan güneye kaçıp Uzungöl'de rü- ya gibi bir saat geçırmemiz, kıyı ku- şağındaki betonarme cehenneminde uğradığımız 'travmayı' sanki tedavi etmişti. Bu vadilerdeki yüreğimizı ferahla- tan gözlemlerimizi, gelecek yazılara bırakıyorum. 'Apartmanlaşan' Anadolu'muzun ve 'yollaşan' Kara- deniz T ın tüm betoniyer gürültüsü ve egzos zehirlerini ise böylesi bir imar ve ulaşım politikasının sorumlulan- na 'gezinin armağam' olarak sunu- yorum. Alsınlar, güle güle kullansınlar... 22 MAYISTA YTÜ ODİTORYUMU'NDA Üniversitede Türk Dili kurultayı Kültür Servisi - ÇYDD, Yıldız Teknik Cniversitesi ve Maltepe Üniversitesinin işbirliğıyle YTÜ Oditoryumu'nda 22 Mayıs Cumartesi 'Üniversitelerde Türk Dili Öğretimi Kurultayı' yapılacak. 09.00'da başlayacak olan kumltay, sonuç bildirisinin okunmasınuı ardından 19.00'daki kokteylle sona erecek. Kurultayın açılış konuşmalannı YTÜ Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış. ÇYDD Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, Maltepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Razbonyalı ve Kurultay Koordinatörü YTÜ Rektör Danışmanı Hikmet Altınkaynak yapacaklar. Üniversitelerde zorunlu bir ders olarak okutulan 'Türk Dili' dersi için üniversitelerin Türk Dili dersi okutan ögretim elemanlan, kurultayda birer bildiri sunacaklar. Kurultayda, 'Türk Dili öğretiminde yaşanan genel sorunlar', 'Türk Dili öğretiminde farklı uygulamalar' ve 'Türk Dili öğretiminde çözümler. sonuç bildirisi' başhklanyla düzenlenen üç ana oruruma, 20 üniversiteden 20 dilci jğretim elemanı, üniversitelerde okutulan jorunlu Türk Dili derslerinden beklenenleri ve >onuçlan, bu derslerin verimliliğini artırma tollannı irdeleyecekler. Dilci-eğitimcilerin jilgı alışverişinde bulunmasına olanak ağlayan bu kurultayla. son yıllarda Türkçenin -anlış kullanımının önlenmesi çabalanna ;atkıda bulunulması ve dil bilincinin erleşmesine destek olunması la amaçlanıyor (0 212 259 70 70) ilci- egitimcilerin bilgi alışverişinde bulunmasına olanak sağlayan bu kurultayla, son yıllarda Türkçenin yanlış kullanımının önlenmesi çabalanna kathda bulunulması ve dil bilincinin yerleşmesine destek olunması da amaçlanıyor. '8. Uluslararası Çevre Filmleri Festivali' 21-27 Mayıs tarihleri arasında yapılacak Değişime hazır mısmız? MMtftl y m Hfİlf» It|(|ftB|r 2V Kültür Servisi - Türkiye Si- nema ve Audiovisuel Kültür Vakfı 'nca (TÜRSAK), Italyan Kültür Merkezi'nin işbirliğiy- le düzenlenen '8. Uluslarara- sı Çevre Filmleri Festivali' bu yıl 21-27 Mayıs 2004 ta- nhleri arasında Istanbul 'da üc- retsiz olarak çevrecı sinemase- verlerle buluşacak. Çevreye doğal ve tarihsel müdahalenın sonuçlannı, bunlann canlı yaşamı üzerin- deki etkilerini beyazperdeye yansıtan uluslararası yapımla- nn gösterileceği etkinlik, bu yıl özellikle '1992 Rio Zirve- si'nin sonuçlannı. çevresel bi- linçlenme açısından kamu- o>Tjnun dikkatine sunuyor. Doğal afetlerl Etkinlikte gösterilecek olan filmlerle, yüzyılın sonuna ka- dar 1.5 milyar insanın öleceği- ni, bitki ve hayvan türlerinin dörtte birinin yok olacağını, dünyanm pek çok yerinde çöl- leşme başlayacağını ve hava kirliliğinin geri döndürüleme- yecek oranda artacağını belir- ten bilimsel raporlann artık kı- yamet senaryolan olmadığına dikkat çekmek hedeflenıyor. Bu yılki ana teması 'Kültü- rel Çevre ve tkiim Değişikli- ği' olarak belirlenen '8. Ulus- lararası Çevre Filmleri Fes- tivali'nın açıhşı 21 Mayıs Cu- ma günü saat 19.30'da Italyan Kültür Merkezi'nde yapıla- cak. Filmler Italyan Kültür Mer- Jean Patric'in 2002 Belçika yapımı 'Cücün Güçsüzlüğü' adlı yapıtı da festival kapsamında gösterilecek filmler arasında. kezi, Fransız Kültür Merkezi, Levent Sinema TÜRSAK ve Osmanlı Bankası Müzesi Si- neması olmak üzere toplam dört sinema salonunda ücret- siz olarak gösterilecek. Gösterimler 'Uzun Merraj Film Göste- _ ^ _ ^ _ ^ rimleri' ve 'Belgesel ve Kısa Film Gösterimle- ri' olmak üze- re iki ana baş- lık altında ger- çekleştirile- cek. ÇevTe konu- sunda duyarlı yapımcı ve ~ ^ " ™ " ^ ~ yönetmenler ile çevre örgütlerinın gerçek- leştirdiği uzun merraj ve bel- gesel filmler beyazperdeye ta- şınacak. '8. Uluslararası Çevre Filmleri Festivali'nin ana te- masına uygun olarak başlıca • Bu yılki ana teması 'Kûltürel Çevre ve îklim Değişikliği' olarak belirlenen festivalde çevreye doğal ve tarihsel müdahalenin sonuçlannı beyazperdeye yansıtan uluslararası yapımlar ücretsiz gösterilecek. şu filmler ilk kez Istanbullu si- nemaseverlerle buluşacak: Venedik Film Festivali'nde gösterilen, Italya'nın gü- neydoğusundaki Salento'da çocuklukta düşlediğimiz gibi bir yolculuğu konu edinen - ^ _ ^ - ^ _ Fluid Video Crew yapımı 'Salento Yolculuğu'; Aüreza Amini'nin 2003 Selanık ve 56. Locar- no Film festi- vallerinde gösterilen 2003 yapımı 'Minik Kar Taneleri': Emilie Deleuze'ün Fransa ya- pımı 'Mister V'si... Gilles Legrand'ın Fransız yapımı 'Malabar Prensesi': Philippe Lafaix'nin 'Orman Yasası; Karin Slater'ın 2004 Güney Afrika yapımı 'Buffa- lo'nun Anlamı'... Usta Italyan yönetmen Francesco Rosi'nin 1963 Ital- yan yapımı 'Şehrin Üzerin- deki Eller'i; Jean Patric'in 2002 Belçika yapımı 'Gücfin Güçsüzlüğü'; 20. Torino Film Festivali'nin yanşmalı bölü- münde gösterilen, Luca Pas- tore'nin Italyan yapımı 'Fosil- ler Gibi'si... Art Jones'un 2003 Amerikan yapımı 'Pırıltı'sı; Sulev Keedus'un 2003 Eston- ya yapımı 'Uyurgezer'i; Rithy Panh'ın 2003 Fransa yapımı 'Angkor Halkj'; Maya Rosa'nın 2004 Fransa yapımı 'Dünyanm Bahçesin- de'si; Joao Jardim ve Wal- ter Carvalho'nun ortak yönettiğı 2002 Brezilya yapımı 'Ruhun Penceresi'... Hubertus Siegert'in 2001 Almanya yapımı 'Berlin Ba- bilı ve Jos de Putter'in 2002 Hollanda yapımı 'Lanetli ve Kutsal'ı... (0 212 244 52 51) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Genç Sanatlar Atölyesrnde Bir Mevsim... Bir süre önce yine bu köşede yayımlanan "Ba- kırköy Belediye Tiyatrolan ve Sanatın Geleceği" başlıkh yazımda, bu kurumla ilişkimin nasıl baş- ladığını şöyle anlatmıştım: "Bu kışın başlannda, BBT'nin değerli Sahne Direktörü Aytekin Özen'den aldığım bir davet, bu kurumla aramız- da birilişki kurulmasına yolaçtı. Davet, BBTKar- taltepe Kültür Merkezi Altan Erbulak Sahnesi'nde bir söyleşi için yapılmıştı. Ancak daha ilk söyleşi- de salonda karşılaştığım sıcacık atmosfer, ço- ğunluğunu gençlerin oluşturduğu izleyicilerin iç- ten ilgisi, özellikle de tiyatromuzun geleceğini oluşturacak gençlerin hem meraklı, hem de ina- nılmaz alçakgönüllü yaklaşımlan, bu kurumla aramda bir gönül bağının kurulmasına yetti..." Ancak o günden bu yana geçen aylar boyun- ca bu kuruma bağlı Genç Sanatlar ve Halk Sa- natAtölyeleri'ndegerçekleştırmefırsatınıbuldu- ğum çalışmalar, başlangıçtaki tüm beklentilerimi aştı. İlk zamanlardaki "Acaba seyirci ve dinleyici gelirmi?" kaygısı, yerini salt gelmekten öte, he- men tamamı çalışmalara sorulan ve görüşleriyle doğrudan katılan 40-50 kişilik bir toplulukla ger- çekleştirilen bir imecenin doyumsuz mutluluğu- na bıraktı. Bu yılki kış ve ilkbahar çalışmalanmı- zı, önümüzdeki pazartesi akşamı düzenlediğimiz toplu çalışma ile noktalıyooız. Ancak elde ettiği- miz sonuçlar, önümüzdeki yıl bu imeceyi çok da- ha sistemli ve yoğun bir düzeyde yürütebilece- ğimize yönelik umutlanmızda bizi sanınm haklı kı- lıyor. Çoğunluğu konservatuvar öğrencilerinden, li- se öğrencilerinden, genç sanatçılardan, amatör tiyatro topluluklarından, Bakırköy ve Ataköy'ün sanatsever halkından oluşan grubumuzda, ortak çalışmalarımız boyunca sanatın ve özellikle ti- yatro sanatının çok sayıda temel konusunu araş- tırma ve tartışma olanağı bulduk. Ayda bir kez di- ye başlattığımız çalışmalar, kısa zamanda ayda ikiye, hemen ardından da üçe çıktı. "Epik Tiyat- ro" (peş peşe iki çaJışma), "Türkiye'de Tiyatro Estetiğinin Temel Sorunlan", "Klasikler Nasıl Yo- rumlanmalı", "Politik Tiyatro Yazan olarak Sha- kespeare" ve "Günümüz Gerçekliği ve Araştırma- cı Tiyatro" sadece birkaç çalışmamızın başlığı. Çalışmalarımız ilerledikçe katılanlarda gerek sayısal olarak, gerekse çeşitlilik bakımından ger- çekleşen artış, yapmakta olduklanmızın doğru- luğuna ilişkin inancımızı pekiştirdi. Bu arada ka- tılanların çok büyük bir bölümünün deyiş yerin- deyse "abone katılımcılara" dönüşmeleri, yani hiçbir çalışmayı kaçırmamaları, bu imeceden kaynaklanan mutluluğu daha da arttırdı. BBT bünyesindeki "Genç Sanatlar ve Halk Sa- nat Atölyeleh", Bakırköy'ün bundan önceki Be- lediye Başkanı Ahmet Bahadırlı ve BBT'nin Ge- nel Sanat Yönetmeni Müşfik Kenter tarafından başlatılmış bir girişim. Seçimlerin ardından göreve gelen yeni Beledi- ye Başkanı H. Ateş Ünalerzen'in danışmanlann- dan Sayın Cihat Tostçu ile yaptığımız dost soh- betlerinde, bu atölye çalışmalannın yeni yönetim tarafından da tümüyle desteklendiğini öğrenmek, geleceğe yönelik beklentilerimizı yoğunlaştırdı. Ülkemizin bilinen çalkantılan içerisinde özellik- le gençlik kesiminin yer alacağı tartışma ve dü- şünce platformlannın oluşturulmasını her zaman çok önemsemiş biriyim. Ancak geçmişteki dene- yimlerime dayanarak bu işın hiç kolay olmadığı- nı da biliyorum. Bir zamanlarki Köy Enstitüleri ve Halkevleri çerçevesinde gerçekleştirilmiş, o dö- nemdeki aydınların yüz akı olan imecelere artık ne yazık ki çok ender rastlıyoruz. Bunun başlıca nedenlerinden biri, rahmetli Sabahattin Eyuboğlu'nun bir denemesinde çok güzel belirt- tiği gibi, şimdilerde artık imece ortamlarının kısa sürede kişisel benlik savlarıyla ve kısır çekiş- melerle körelmesi. Bana göre bir başka neden de, bu bağlamda çıkılan yolların kimilerince son- radan önemsenmemeye başlaması. Ama ben, BBT'deki bir mevsimlik çalışmanın ardından, bütün bu korkularımın boşa çıkmış olmasının mutluluğunu yaşıyorum. Kış koşullarına, trafik koşullarına aldırmaksızın bütün bir dönem boyunca imecemize hiç aksatmaksızın koşan- tüm katılımcılara bu köşeden en içten teşekkür- lerimi sunmak istiyorum. Hepiniz, katkılannızla "umut ışığı" söyleminin sınırlannı çok geride bırakıp, ülkemiz için umudun ta kendisi oldunuz! e-posta: ahmetcemal(a superonline.com acem20<« hotmail.com TÎYATRO FESTtVALÎ'NDE BUGÜN • AKM ODA TTYATROSU'nda 20.30'da Berkun Oya'nın yazıp yönettiği, müziklerini Tan Tunçağ'ın yaptığı 'Yangın Duası', Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde 'L'Invitation', Kenter Tiyatrosu'nda 20.30 da 'Oscar ve Pembe Meleği' adlı oyunlar. BUGÜN • BABYLON'da 21.30'da Replikas konseri. (0 212 292 73 68) • NARDtS JAZZ CLUB'da 21 30da Qnartet Muartet konseri. (0 212 244 63 27) •AKBANK KLTLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 10.00 -15.00 arası Wim Vandekeybus'un katılacağı 'dans atölyesi' ve 20.00'de Erman 1mayhan (viyolonsel) ile Özgür Tuncer (pıyano) konseri. (0 212 252 35 00) • YAPI KREDİ SERMET ÇtFTER SALONU'nda 18.30'da 'Tiyatronun Tanığı: Metin/ Kim Bu Çocuklar?' konulu söyleşi. (0 212 252 47 00) • ALKAZAR StNEMASInda 'Portekiz Filmleri Haftası' kapsamında 12 OO'de 'Bedenler'. 14.00'te 'Portekiz Usulü Elveda', 16.00'da 'Bir Tann Komedisi', 19.00'da 'Üç Kardeş' ve 21.15'te 'Yas' adlı filmlerin gösterimı. (0 212 293 24 66) • tFSAK'ta 19.30'da '20. IFSAK Fotoğraf Günleri: Değişim - Gelenek' konulu söyleşi. (0 212 292 42 01)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear