Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
20 MAYIS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
kultur(g cumhuriyet.com.tr 15
UYCARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCİ
Kars, Ardahan, Şavşat, Artvin, Hopa, Ardeşen, Rize, Sürmene, Trabzon... 'çok benziyorlar!..'
ApartmanlaşanTürkiye...
.aradeniz'in her
biri farklı kimlikli
kıyı yerleşmeleri
artık 'tek tip kentler'
olmuşlar... Denizle
aralannda yol duvan
var; silüetleri ise
sadecebeton...
Çoğu ülkede tanhsel kentler genel-
de birbirlerine benziyor... Binalannın
mimarisi, anıtsal ve dinsel yapılan,
dar ve sevimlı sokakJan, hatta mey-
dancıkJan bile ortak bir kültürün ben-
zer yansımalannı taşıyor...
Bu kentleri farklı kılan özel değer-
leri arasında en etkili olanlan da bu-
lundukJan yörenin doğası, üzerinde
yer aldıklan topoğrafyalan ve elbet-
te ki geçmişten gelen yaşama kültür-
leri ile kimi gelenekleri...
Bizim kentlenmizın tarihsel karak-
terleri ıse 'mimarilerinin' de kendi-
lerine has oluşu... Özellikle farklı
bölgelerdeki yerleşmelerimizde, ev-
lerden anıtsal binalara kadar hemen
tüm eski yapılar değişik nitelikler
gösteriyor.
Çünkü Anadolu, hem geçmişinin
derinlıği, hem de aynı binyıllardan
süzülüp gelen yaşama kültürlerinin
çeşitliliği ile adeta bir 'uygarlıklar
coğrafyası' gibidir. Bu zengın birlik-
teliği gözeten Türkiye Cumhuriye-
ti'nin başlangıçtaki kent polıtikası da
aynı kûltürel çeşitliliğin 'sürdürül-
mesi'ni hedeflemişti...
Ne var ki geçen hafta sonu Kars -
Ardahan - Rize - Trabzon illerini
içeren gezimizde de gördûk ki Tür-
kiye'nin bu en değerli özelliğıni en
olmayacak bölgelerde bile hızla tari-
he gömüyoruz.
'En olmayacak' diyorum; çünkü,
Anadolu'nun kuzeydoğusu, öteden
beri 'en konınaklı bölge" sanılırdı.
Ülkenin en yeşil, en dağlık, en uzak
ve en 'gözden ırak' bölgesinde. her
RANTIN VE YAŞAMIN MİMARİSİ
Artvin'de sayısız apartman, kenrin kurul-
duğu tepeden aşağıya doğru yeşil yamaçlan
yok ederek sıralanıyor (solda).
Rize yakınlarındaki bu 'doğaya uyumlu"
gecekondu (üstte) ise rant yerine yaşama
duyulan saygının mimarisi.
(FÖtoğraflar: SDK arşivi)
biri o yörenin sankı birer 'kimlik bel-
geleri' olan eski kentlerdeki bu kim-
liği 'bozabilecek' bir betonlaşmayı,
kimse hayal bile edemezdi...
Kura hüzünle akıyor
0 gün, biz de aynı heyecanla
Kars'tan yola çıkıp, önce Ardahan'a
vardığımızda, 'kışın sıcak, vazın se-
rin' taş evlennın nereye kayboldu-
ğunu anlayamadık. Onlann yerini
alan çirkin betonarme apartmanlar,
tıpkı Kars' ın da başına dert olanlar gi-
bi Ardahan'ı artık 'herhangi bir
Türkiye kentinin sıradan göriinü-
müyle' kaplamışlar...
O kadar ki bu ilımızde doğup do-
ğuya doğru smın geçerek Gürcis-
tan'a yaşam katan, Tiflis'ın ortasın-
dan akan, sonra da Azerbaycan'ın
kuzeyine bereketinı sunarak Hazar'a
yaklaşıp, güneyden gelen Aras'la lcu-
caklaşarak denize kavuşan Kura Ir-
mağı, kendisine vaktiyle türküler ya-
kan kentinin bu yabancılığına karşı
hüzünlüydü...
Eğer Ardahan Kalesi de olmasay-
dı, Kura'nın üzennden geçen beton
köprünün başında durmamız için hiç-
bir neden kalmamıştı...
Kuzey - Doğu Anadolu'nun en gör-
kemli dağ. orman, vadi ve tümü kü-
tüklerden yapılmış, yörenin doğal ya-
pısıyla inanılmaz uyumlu 'yayla ev-
İeri' manzaralannı sunan Şavşat'a u-
laştığımızda, yine kenti henüz gör-
meden seyrettiğimiz güzellikler anla-
tılacak gıbı değil... Çalışkan ve yöre-
nin doğasına sevdalı bir ailenin işlet-
tiği Laşet tesislerindeki alabalık da
aynı şekılde...
Ne var ki bu çarpıcı dünyadan Şav-
şat'ın kent merkezine doğru yalda-
şınca, bu kez •çarpılmışa' dönüyo-
ruz... Aynı doğada, aynı manzaralar-
da, aynı yamaçlarda 8-10 katlı dev
apartmanlann adeta dev duvarlar ya-
ratarak hangi 'hemşerilik' duygula-
nyla dıkildiğını bılmem ki kavraya-
bılen var mıdır?..
Betonarme cambazları
Şavşat dağlanndan Çoruh vadisı-
ne inip, yakın gelecekte buralardaki
nice güzel yerleşmeyi su altında bı-
rakmaya hazırlanan baraj şantiyeleri
arasından Artvin i gördüğümüzde
ise değil fotoğraf çekmek, ona doğru
bakmak bile istemiyoruz...
Yüksek tepeler üzerindeki konu-
muyla 'dünyada tek' olan Artvin,
aynı tepeleri işgal edenleri bir yana,
yeşil ve dik yamaçlanndan aşağı akan
bir 'beton seli' gibı sıralanmış apart-
manlanyla, artık Türkiye'de de tek
değil...
Herhangi bir kimliksiz kentten tek
farkı ise o zor topoğrafyadaki, yıne
kimsenin kolay kavrayamayacağı bir
'özensiz ustalık' içinde gerçekleşti-
rilen 'betonarme cambazlıklan'...
Hopa da Karadenız'e kavuşacağı-
mızı sanırken, kentle denizin arasın-
da adeta bir 'set' oluşturan 'kıyı yo-
lu'na çarptık... Önce neye uğradığı-
mızı şaşırdık, sonra da bütün bir Ka-
radenız bölgesinde aynı tahribatı ya-
ratan bu yolun 'yeni kent kimliğiy-
le' tanıştık.
Sırasıyla, Arhavi, Fındıklı, Arde-
şen, Pazar ve Çayeli, artık eskisi gi-
bi 'Karadeniz'in sevimli ve özgün
kıyı kasabalan' değiller... Yeşil va-
dılenn bile kaya dolgular için dina-
mıtlerle yok edilmesine neden olan
Karadeniz byı yolunun, 'birbirine
benzeyen karayoiu güzergâhı yer-
leşmeleri' olmuşlar... Tabelalan da
olmasa 'nereye gelindiği-
ni' anlamak çok zor...
Yine tümündeki ortak
özellik ise aynı tür apart-
manlann sıralanmasının
ötesinde, Karadeniz'le bir-
likte yaşamak yerine, kara-
yolunu seyrederek ve gürül-
rüyü dinleyerek 'yaşaya-
mamak'...
Rize, işte bu altüst oluşun
denebilir ki 'doruğunu'
yaşıyor... Kentin denizden
adeta 'tümüyle' aynşması
istenircesine, kıyı yolu bu
kez dev istinad duvarlan
üzennden geçirilmiş... Kı-
yıya en yakın binalann bile
denize doğru seyrettikleri
manzara bu beton duvarlar.
Yerleşme merkezindeki ve
çevreye doğru yayılan
semtlerdeki 'rekor yük-
seklikte' sayısız apartman-
lar da güney yamaçlarda
nasılsa kalmış yeşil doku-
nun önünü kapatma yanşındalar...
Nevse kl vadller var...
İşte böylesi gözlemlerle Derepa-
zan, tyidere, Sürmene, Araklı ve
Arsin'den de 'afakanlar basarak'
geçip Trabzon'a vardığımızda, yine
de hâlâ içimizde bir 'hozur' vardı.
Çünkü, ne yapıp edip, hiç değilse 'va-
dilerde gizlenen cennetlerimizi'
görmeye zaman ayırabilmiştik.
Önce Fırtına Deresi boyunca
Çamhhemşin'e ve Zil Kale yakınla-
nna kadar uzanmamız, ardından da
Oftan güneye kaçıp Uzungöl'de rü-
ya gibi bir saat geçırmemiz, kıyı ku-
şağındaki betonarme cehenneminde
uğradığımız 'travmayı' sanki tedavi
etmişti.
Bu vadilerdeki yüreğimizı ferahla-
tan gözlemlerimizi, gelecek yazılara
bırakıyorum. 'Apartmanlaşan'
Anadolu'muzun ve 'yollaşan' Kara-
deniz
T
ın tüm betoniyer gürültüsü ve
egzos zehirlerini ise böylesi bir imar
ve ulaşım politikasının sorumlulan-
na 'gezinin armağam' olarak sunu-
yorum.
Alsınlar, güle güle kullansınlar...
22 MAYISTA YTÜ ODİTORYUMU'NDA
Üniversitede
Türk Dili
kurultayı
Kültür Servisi - ÇYDD, Yıldız Teknik
Cniversitesi ve Maltepe Üniversitesinin
işbirliğıyle YTÜ Oditoryumu'nda 22 Mayıs
Cumartesi 'Üniversitelerde Türk Dili
Öğretimi Kurultayı' yapılacak.
09.00'da başlayacak olan kumltay, sonuç
bildirisinin okunmasınuı ardından 19.00'daki
kokteylle sona erecek.
Kurultayın açılış konuşmalannı YTÜ
Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış. ÇYDD Genel
Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan, Maltepe
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Mesut Razbonyalı ve Kurultay Koordinatörü
YTÜ Rektör
Danışmanı
Hikmet
Altınkaynak
yapacaklar.
Üniversitelerde
zorunlu bir ders
olarak okutulan
'Türk Dili'
dersi için
üniversitelerin
Türk Dili dersi
okutan ögretim
elemanlan,
kurultayda birer
bildiri sunacaklar.
Kurultayda, 'Türk
Dili öğretiminde
yaşanan genel
sorunlar', 'Türk
Dili öğretiminde farklı uygulamalar' ve
'Türk Dili öğretiminde çözümler. sonuç
bildirisi' başhklanyla düzenlenen
üç ana oruruma, 20 üniversiteden 20 dilci
jğretim elemanı, üniversitelerde okutulan
jorunlu Türk Dili derslerinden beklenenleri ve
>onuçlan, bu derslerin verimliliğini artırma
tollannı irdeleyecekler. Dilci-eğitimcilerin
jilgı alışverişinde bulunmasına olanak
ağlayan bu kurultayla. son yıllarda Türkçenin
-anlış kullanımının önlenmesi çabalanna
;atkıda bulunulması ve dil bilincinin
erleşmesine destek olunması
la amaçlanıyor (0 212 259 70 70)
ilci-
egitimcilerin bilgi
alışverişinde
bulunmasına olanak
sağlayan bu
kurultayla, son
yıllarda Türkçenin
yanlış kullanımının
önlenmesi çabalanna
kathda bulunulması
ve dil bilincinin
yerleşmesine destek
olunması da
amaçlanıyor.
'8. Uluslararası Çevre Filmleri Festivali' 21-27 Mayıs tarihleri arasında yapılacak
Değişime hazır mısmız?
MMtftl y m Hfİlf» It|(|ftB|r
2V
Kültür Servisi - Türkiye Si-
nema ve Audiovisuel Kültür
Vakfı 'nca (TÜRSAK), Italyan
Kültür Merkezi'nin işbirliğiy-
le düzenlenen '8. Uluslarara-
sı Çevre Filmleri Festivali'
bu yıl 21-27 Mayıs 2004 ta-
nhleri arasında Istanbul 'da üc-
retsiz olarak çevrecı sinemase-
verlerle buluşacak.
Çevreye doğal ve tarihsel
müdahalenın sonuçlannı,
bunlann canlı yaşamı üzerin-
deki etkilerini beyazperdeye
yansıtan uluslararası yapımla-
nn gösterileceği etkinlik, bu
yıl özellikle '1992 Rio Zirve-
si'nin sonuçlannı. çevresel bi-
linçlenme açısından kamu-
o>Tjnun dikkatine sunuyor.
Doğal afetlerl
Etkinlikte gösterilecek olan
filmlerle, yüzyılın sonuna ka-
dar 1.5 milyar insanın öleceği-
ni, bitki ve hayvan türlerinin
dörtte birinin yok olacağını,
dünyanm pek çok yerinde çöl-
leşme başlayacağını ve hava
kirliliğinin geri döndürüleme-
yecek oranda artacağını belir-
ten bilimsel raporlann artık kı-
yamet senaryolan olmadığına
dikkat çekmek hedeflenıyor.
Bu yılki ana teması 'Kültü-
rel Çevre ve tkiim Değişikli-
ği' olarak belirlenen '8. Ulus-
lararası Çevre Filmleri Fes-
tivali'nın açıhşı 21 Mayıs Cu-
ma günü saat 19.30'da Italyan
Kültür Merkezi'nde yapıla-
cak.
Filmler Italyan Kültür Mer-
Jean Patric'in 2002 Belçika yapımı 'Cücün Güçsüzlüğü' adlı yapıtı da festival kapsamında
gösterilecek filmler arasında.
kezi, Fransız Kültür Merkezi,
Levent Sinema TÜRSAK ve
Osmanlı Bankası Müzesi Si-
neması olmak üzere toplam
dört sinema salonunda ücret-
siz olarak gösterilecek.
Gösterimler 'Uzun Merraj
Film Göste- _ ^ _ ^ _ ^
rimleri' ve
'Belgesel ve
Kısa Film
Gösterimle-
ri' olmak üze-
re iki ana baş-
lık altında ger-
çekleştirile-
cek.
ÇevTe konu-
sunda duyarlı
yapımcı ve ~ ^ " ™ " ^ ~
yönetmenler
ile çevre örgütlerinın gerçek-
leştirdiği uzun merraj ve bel-
gesel filmler beyazperdeye ta-
şınacak.
'8. Uluslararası Çevre
Filmleri Festivali'nin ana te-
masına uygun olarak başlıca
• Bu yılki ana teması
'Kûltürel Çevre ve îklim
Değişikliği' olarak
belirlenen festivalde
çevreye doğal ve tarihsel
müdahalenin sonuçlannı
beyazperdeye yansıtan
uluslararası yapımlar
ücretsiz gösterilecek.
şu filmler ilk kez Istanbullu si-
nemaseverlerle buluşacak:
Venedik Film Festivali'nde
gösterilen, Italya'nın gü-
neydoğusundaki Salento'da
çocuklukta düşlediğimiz gibi
bir yolculuğu konu edinen
- ^ _ ^ - ^ _ Fluid Video
Crew yapımı
'Salento
Yolculuğu';
Aüreza
Amini'nin
2003 Selanık
ve 56. Locar-
no Film festi-
vallerinde
gösterilen
2003 yapımı
'Minik Kar
Taneleri':
Emilie Deleuze'ün Fransa ya-
pımı 'Mister V'si...
Gilles Legrand'ın Fransız
yapımı 'Malabar Prensesi':
Philippe Lafaix'nin 'Orman
Yasası; Karin Slater'ın 2004
Güney Afrika yapımı 'Buffa-
lo'nun Anlamı'...
Usta Italyan yönetmen
Francesco Rosi'nin 1963 Ital-
yan yapımı 'Şehrin Üzerin-
deki Eller'i; Jean Patric'in
2002 Belçika yapımı 'Gücfin
Güçsüzlüğü'; 20. Torino Film
Festivali'nin yanşmalı bölü-
münde gösterilen, Luca Pas-
tore'nin Italyan yapımı 'Fosil-
ler Gibi'si...
Art Jones'un 2003
Amerikan yapımı 'Pırıltı'sı;
Sulev Keedus'un 2003 Eston-
ya yapımı 'Uyurgezer'i;
Rithy Panh'ın 2003 Fransa
yapımı 'Angkor Halkj';
Maya Rosa'nın 2004 Fransa
yapımı 'Dünyanm Bahçesin-
de'si; Joao Jardim ve Wal-
ter Carvalho'nun ortak
yönettiğı 2002 Brezilya
yapımı 'Ruhun Penceresi'...
Hubertus Siegert'in 2001
Almanya yapımı 'Berlin Ba-
bilı ve Jos de Putter'in 2002
Hollanda yapımı 'Lanetli ve
Kutsal'ı... (0 212 244 52 51)
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Genç Sanatlar
Atölyesrnde Bir
Mevsim...
Bir süre önce yine bu köşede yayımlanan "Ba-
kırköy Belediye Tiyatrolan ve Sanatın Geleceği"
başlıkh yazımda, bu kurumla ilişkimin nasıl baş-
ladığını şöyle anlatmıştım: "Bu kışın başlannda,
BBT'nin değerli Sahne Direktörü Aytekin
Özen'den aldığım bir davet, bu kurumla aramız-
da birilişki kurulmasına yolaçtı. Davet, BBTKar-
taltepe Kültür Merkezi Altan Erbulak Sahnesi'nde
bir söyleşi için yapılmıştı. Ancak daha ilk söyleşi-
de salonda karşılaştığım sıcacık atmosfer, ço-
ğunluğunu gençlerin oluşturduğu izleyicilerin iç-
ten ilgisi, özellikle de tiyatromuzun geleceğini
oluşturacak gençlerin hem meraklı, hem de ina-
nılmaz alçakgönüllü yaklaşımlan, bu kurumla
aramda bir gönül bağının kurulmasına yetti..."
Ancak o günden bu yana geçen aylar boyun-
ca bu kuruma bağlı Genç Sanatlar ve Halk Sa-
natAtölyeleri'ndegerçekleştırmefırsatınıbuldu-
ğum çalışmalar, başlangıçtaki tüm beklentilerimi
aştı. İlk zamanlardaki "Acaba seyirci ve dinleyici
gelirmi?" kaygısı, yerini salt gelmekten öte, he-
men tamamı çalışmalara sorulan ve görüşleriyle
doğrudan katılan 40-50 kişilik bir toplulukla ger-
çekleştirilen bir imecenin doyumsuz mutluluğu-
na bıraktı. Bu yılki kış ve ilkbahar çalışmalanmı-
zı, önümüzdeki pazartesi akşamı düzenlediğimiz
toplu çalışma ile noktalıyooız. Ancak elde ettiği-
miz sonuçlar, önümüzdeki yıl bu imeceyi çok da-
ha sistemli ve yoğun bir düzeyde yürütebilece-
ğimize yönelik umutlanmızda bizi sanınm haklı kı-
lıyor.
Çoğunluğu konservatuvar öğrencilerinden, li-
se öğrencilerinden, genç sanatçılardan, amatör
tiyatro topluluklarından, Bakırköy ve Ataköy'ün
sanatsever halkından oluşan grubumuzda, ortak
çalışmalarımız boyunca sanatın ve özellikle ti-
yatro sanatının çok sayıda temel konusunu araş-
tırma ve tartışma olanağı bulduk. Ayda bir kez di-
ye başlattığımız çalışmalar, kısa zamanda ayda
ikiye, hemen ardından da üçe çıktı. "Epik Tiyat-
ro" (peş peşe iki çaJışma), "Türkiye'de Tiyatro
Estetiğinin Temel Sorunlan", "Klasikler Nasıl Yo-
rumlanmalı", "Politik Tiyatro Yazan olarak Sha-
kespeare" ve "Günümüz Gerçekliği ve Araştırma-
cı Tiyatro" sadece birkaç çalışmamızın başlığı.
Çalışmalarımız ilerledikçe katılanlarda gerek
sayısal olarak, gerekse çeşitlilik bakımından ger-
çekleşen artış, yapmakta olduklanmızın doğru-
luğuna ilişkin inancımızı pekiştirdi. Bu arada ka-
tılanların çok büyük bir bölümünün deyiş yerin-
deyse "abone katılımcılara" dönüşmeleri, yani
hiçbir çalışmayı kaçırmamaları, bu imeceden
kaynaklanan mutluluğu daha da arttırdı.
BBT bünyesindeki "Genç Sanatlar ve Halk Sa-
nat Atölyeleh", Bakırköy'ün bundan önceki Be-
lediye Başkanı Ahmet Bahadırlı ve BBT'nin Ge-
nel Sanat Yönetmeni Müşfik Kenter tarafından
başlatılmış bir girişim.
Seçimlerin ardından göreve gelen yeni Beledi-
ye Başkanı H. Ateş Ünalerzen'in danışmanlann-
dan Sayın Cihat Tostçu ile yaptığımız dost soh-
betlerinde, bu atölye çalışmalannın yeni yönetim
tarafından da tümüyle desteklendiğini öğrenmek,
geleceğe yönelik beklentilerimizı yoğunlaştırdı.
Ülkemizin bilinen çalkantılan içerisinde özellik-
le gençlik kesiminin yer alacağı tartışma ve dü-
şünce platformlannın oluşturulmasını her zaman
çok önemsemiş biriyim. Ancak geçmişteki dene-
yimlerime dayanarak bu işın hiç kolay olmadığı-
nı da biliyorum. Bir zamanlarki Köy Enstitüleri ve
Halkevleri çerçevesinde gerçekleştirilmiş, o dö-
nemdeki aydınların yüz akı olan imecelere artık
ne yazık ki çok ender rastlıyoruz. Bunun başlıca
nedenlerinden biri, rahmetli Sabahattin
Eyuboğlu'nun bir denemesinde çok güzel belirt-
tiği gibi, şimdilerde artık imece ortamlarının kısa
sürede kişisel benlik savlarıyla ve kısır çekiş-
melerle körelmesi. Bana göre bir başka neden
de, bu bağlamda çıkılan yolların kimilerince son-
radan önemsenmemeye başlaması. Ama ben,
BBT'deki bir mevsimlik çalışmanın ardından,
bütün bu korkularımın boşa çıkmış olmasının
mutluluğunu yaşıyorum. Kış koşullarına, trafik
koşullarına aldırmaksızın bütün bir dönem
boyunca imecemize hiç aksatmaksızın koşan-
tüm katılımcılara bu köşeden en içten teşekkür-
lerimi sunmak istiyorum.
Hepiniz, katkılannızla "umut ışığı" söyleminin
sınırlannı çok geride bırakıp, ülkemiz için umudun
ta kendisi oldunuz!
e-posta: ahmetcemal(a superonline.com
acem20<« hotmail.com
TÎYATRO FESTtVALÎ'NDE BUGÜN
• AKM ODA TTYATROSU'nda 20.30'da
Berkun Oya'nın yazıp yönettiği, müziklerini
Tan Tunçağ'ın yaptığı 'Yangın Duası',
Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde 'L'Invitation',
Kenter Tiyatrosu'nda 20.30 da 'Oscar ve
Pembe Meleği' adlı oyunlar.
BUGÜN
• BABYLON'da 21.30'da Replikas konseri.
(0 212 292 73 68)
• NARDtS JAZZ CLUB'da 21 30da Qnartet
Muartet konseri. (0 212 244 63 27)
•AKBANK KLTLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde 10.00 -15.00 arası Wim
Vandekeybus'un katılacağı 'dans atölyesi' ve
20.00'de Erman 1mayhan (viyolonsel) ile
Özgür Tuncer (pıyano) konseri.
(0 212 252 35 00)
• YAPI KREDİ SERMET ÇtFTER
SALONU'nda 18.30'da 'Tiyatronun Tanığı:
Metin/ Kim Bu Çocuklar?' konulu söyleşi.
(0 212 252 47 00)
• ALKAZAR StNEMASInda 'Portekiz
Filmleri Haftası' kapsamında 12 OO'de
'Bedenler'. 14.00'te 'Portekiz Usulü Elveda',
16.00'da 'Bir Tann Komedisi', 19.00'da 'Üç
Kardeş' ve 21.15'te 'Yas' adlı filmlerin
gösterimı. (0 212 293 24 66)
• tFSAK'ta 19.30'da '20. IFSAK Fotoğraf
Günleri: Değişim - Gelenek' konulu söyleşi.
(0 212 292 42 01)