23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 MAYIS 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(a cumhuriyet.com.tr 17 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Nâzım Hikmet veuzaylılar~m T âzım Hikmet. Bursa Ce- J\J zaevfndeki hücresınin _Z Y penceresınden, onca yıl Ay'a bakarken neler düşündü, kım bilir?.. Bu sorunun yanıtını yalnız- ca, 1949 yılının herhangi birgece- sinde. yazdığı şu şiiri okuyarak ve- rebiliriz: Ay doğdu içinde tavuşanıyla ben birşey düşündümyüreğimin kanıyla terini sildi o şey ceketininyeniyle o şey tepeden tırnağa süzdü beni bastı gaza aldı virajı debriyajdayken ezip geçti aydan asfalta düşen tavuşanı. Sanskrit efsanelerinde, Ay'da ya- şayan ve bütün Dünya'daki soydaş- lannın kralı olan bir tavşanın varlı- ğından söz edilir. Nâzım'ın, dört du- var arasında yazdığı 'Aydan Asfal- ta Düşen Tavuşan* adh şıir. bu bil- ginin dızelere yansımasından başka bir şey değildir... Ve ne ganptir kı, insanoğlunun Ay'a adım atmak ıçin yaptığı ılk yolculukta, astronotlann Houston Kontrol Merkezi"yle yap- tığı konuşmalarda söz dönüp dola- şıp Ay'dakı tavşana gelir! Çango ve çinll tavşan Nâzım Hıkmet'in gözlerini Ay'a kapayışından altı yıl sonra, 20 Tem- muz günü, Türkiye saatiyle saat 13.00'te. Ay çevresinde onuncutu- runu atan Âpollo 11 uzay gemisin- de astronotlar uyanmış, kahvaltıla- rını yapmaktadır. Armstrong ve Aldrin önlerindeki günün heyeca- nından rahat uyuyamamış olsalar da, ColJins deliksiz bir uyku çek- miştir. O gün, yüzyıllardır sürege- len özlem sona erecek. Ay yüzeyi- ne ilk kez bir insanın ayak izi bıra- kılacaktır. Kahvaltıdan sonra gündelik ha- berleri astronotlara ileten Houston Kontrol Merkezi, Bursa Ceza- evi'nin taş duvarlan arasında şiiri yazılan Ay'daki tavşanı anlatmaya başlar: "Eski bir masala göre, dört bin yıldır, Çango adında çok güzel bir Çinli kız yaşarmış ora- da. Kocasından ölümsüzlük ha- pını çaldığı için Ay'a sürgün edil- miş. Bir de arkadaşı varmış ya- nında. Her zaman. tarçın ağacı- nın gölgesinde arka ayakJarı üze- rinde oturan Çinli bir tavşanmış bu." Kontrol Merkezı'nin bir Çin masahnı anımsatması üzenne kar- şılık olarak Collins'in sesi duyulur Dunyada: "Hiç merak etmeyin. O tavşan kızı ne yapıp yapıp bu- lacağız!" Ay'a gidilmesinden yıllar sonra bile, yolculuğun gerçek olmadığı. böyle bir yolculuğun yapılamaya- cağı Suudi Arabıstan okullannda okutulurken Nâzım Hikmet, 'daha da ötelere' gidileceğinin şiirini ya- zar. 1959yıhnda: Aya gidilecek daha da ötelere, teleskoplann bilegörmediğiyere. Ama bizint dunyada ne zaman kimse aç kalmayacak, korkmayacak kimse kimseden, emretmeyecek kimse kimseye, yermeyecek kimse kimseyi, umudunu çalmayacak kimse kimsenin? İşte ben komünistim bu soruya karşılık verdiğim için. Nâzım Hikmet bu dizeleri 13 Ey- lül 1959 da, Sovyetler Birliğı'nın 'Lunik 2' adh uzay gemisini fırlat- masından birkaç gün önce, 26 Ağustos'ta yazar. Lunik 2, biraz sert olsa da. Ay yüzeyine inmeyi başaran ilk araçtır. Nâzun'ın şiire 'Aya gidilecek' dizesiyle başlama- sı, uzay yolculuklan konusunda gündemi ne denli yakmdan takip ettiğini gösterir. Şair, bu başandan bir yıl önce, 1958 yılının 4 Ocak günü fırlatılan 'Lunik l'in yer çe- kıminin etkısinden kurtulmayı ba- şaran ilk roket olduğunu ve Ay'ın 7500 kilometre yakınından geçerek Güneş sistemindeki yörüngesine oturduğunu da çok iyi bilmektedir. Ve Nâzım, 1959'un Aralık'ında, 'daha da ötelere' gidileceğinin inancıyla şu dizeleri yazar: Merih 'egiden kosmosgemisinde turistler yeryüzündeyazılmış şiirler okuyacak. Hersözü beste beste, renk renk, kat kat açarak en sıriı çekirdeğe ulaşabilecekler. 'Kosmosun Kardeşllfll Adına' Insansız yapılan ilk denemelerde Sovyetler Birliği, Amerika Birle- şik Devletleri'ne karşı ezici bir üs- tünlük sağlar. Amerika'nın, o yıl- lardaki çalışmalan Sovyetler'in ol- dukça gerisindedır. 6 Aralık 1957'de, uzaya göndermek istedik- leri ilk uydu milyonlarca televiz- yon izleyicisinin gözü önünde, he- nüz roket rampadayken yansa da, Amerika pes etmez. Bir yıl sonra, 17 Ağustos günü, Dünya'dan Ay'a ulaşmak anıacıyla yapılan ilk araç olan 'Able 1' atıştan 77 saniye son- ra yere çakılır. 11 Ekim'de ateşle- nen 'Pioneer 1' ise Ay yolunun üç- te birlik kısmına yaklaşmışken Dünya'nın çekiminden kurtulama- yıp parçalanır. 9 Kasım 1958'de, Amerika *dan fırlatılan 'Pioneer 2' ve 6 Aralık'ta denenen 'Pioneer 3'ün sonlan da diğerlerinden fark- lı olmaz. Bütün bu başansız dene- meleri yakından takip eden Nâzım, yıldızlardan birinde yaşadığına inandığı uzaylılarla ilk karşılaşa- cak olanlann Sovyet kozmonotlar olduğuna emindir. Bu yüzden 'Kosmosun Kardeşliği Adına' adh şiirinde Rusçada yoldaş anla- mına gelen 'Tovariş' sözcüğüne yer verir: Veyıldızlardan birinde hangisinde bilmiyorum yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz hangi dilde bilmiyorum yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla Tovariş diyecek sö'ze bu sö'zle başlayacak biliyorum Nâzım Hikmet, bu şiirini 13 Ni- san 1961 tarihindeParis'teyazmış- tır. Yani, uzaya gönderilen ılk insan olan Yuri Gagarin'in, Dünya'yı aracının penceresinden seyretme- sinden bir gün sonra!.. Şainn 'bili- yorum' diye kendinden son derece emin bir ıfade kullanmasının nede- ni 'Vostok 1' adh uzay aracının yaptığı başanlı yolculuktur. Nâzım'ın enerjlsl' 'Kosmosun Kardeşliği Adına' şiiri edebıyatımızda bir uzaylıya seslenen ilk dizelerdir Belki. bu özellığiyle dünya şiirinde de ilk ör- nekler arasındadır. Ne gariptir ki, Radi Fiş. 'Nâ- zun'ın Çilesi' adh kitabında şöy- le tanımlar şairi: "Uzun boylu, güçlü kuvvetli, yakışıklı, etrafa nerede ise fiziki bir şekilde his- sedilen ruhu enerji saçan bir in- sandı. tcap etmiş olsa, başka dünyalarda yaşayan kimselere dünyamızın insanını en müspet şekilde temsil etmek için Nâ- zım 'dan daha iyi elçi buluna- mazdı. Onunla ilişki kurmak bahtiyarlığına eren, enerji saha- sına yaklaşabilen herkes, ondan harikulade bir kuvvet ve enerji alarak ayrılıyordu: Tasavvur olunan her şey mümkün görün- meye başbyordu ve onun men- sup olduğu cinse mensup olmak- la iftihar etmeye başlıyordu in- san. Bu cinsin, bu ırkin adı ise 'ÎNSANLIK'tı." Uzayda bizden başka canhlar var. Buna inanıyorum. Bizden de haber- darlar. Yeryüzündeki bunca zulmü, baskıyı, paylaşım savaşlannı, sö- mürüyü gördükleri için de uzak tu- tuyorlar kendilerini. Hele, Ameri- kan fılmlerinde vahşi. cani, cana- var, kötü ruhlu olarak yansıtıldıkla- nnı bıldiklerinden tanışmaya hiç de niyetleri yok. Sevindiricı olan 'Kosmosun Kardeşliği Adına' şi- irini okumuş olmalan. Bu yüzden- dir ki, içinde yaşadığımız gezege- ne 'Nâzım Hikmet' adını vermiş- lerdir!.. 'Graffst: uiuslararası istanbul Craflk Tasarım Cünlerf başlıyor Tasanmcılar buluşuyor Külrür Serv isi - Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversıtesı, Güzel Sa- natlar Fakültesı. Grafık Bölümü tarafından 1997 yılından bu yana düzenle- nen 'Grafist: Uluslara- rası İstanbul Grafik Ta- sarım Günleri' yann başlıyor. 7 Mayıs'a dek sürecek Grafist 8'e bu yıl da Al- manya'dan Pierre Men- del, Avusturya'dan Mo- nochrom Tasarım Gru- bu, Fransa'dan Philippe Apeloig, Israıl'den Yossi Lemel. İsviçre'den Ralph Schraivogel ve Niklaus Troxler, Tür- kiye den Emre Senan ve Tevfîk Fikret Uçar katılacaklar. Etkinlik kapsamındakı sergiler mayıs sonuna kadar sürecek. Mimar Sınan Güzel Sanatlar Üniversite- si'nde, Fransız Külrür Merkezi'nde, Beykent Cniversıtesı Sergı Salonu ve Alman Külrür Merkezi Galen Dürer'de gerçekleşecek sergi. seminer \ e \vorkshop"lara Mimar Sınan Güzel Sanatlar Üniversıtesi Grafik Bölümü öğrencilennın yanı sıra Türkiye nın altı üniver- sıtesinin grafik tasanm öğ- rencileri katılırken Alman- ya'dan Fachhochschule Augsburg Tasanm ve Multi- medya Yüksek Okulu Tasa- nm Bölümü öğrencıleri, Rusya'dan Moskova Grafik Tasanm Yüksekokulu öğ- rencileri, Lübnan'dan Notre Dame Ünıversitesi Sanat ve Tasanm Fakültesi öğrenci- leri ve Iran'dan Tahran Üni- versitesi Grafik Bölümü öğ- rencileri katılacak. Grafist 7 kapsamında başlahlan 'Grafist Ge- lecekKuşak' sergısi, buyıl da Yunanistan'dan Kallina Kyratsoulis. Dionysis Livanis. Di- mitris Papazoglou ve 'Dolphins' Tasanm Topluluğu, Türkiye'den Ahmet Başer, Cem Erutku, Ulas Eryavuz. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakülte- si. Grafik Bölümü araştırma görevlilerinden Ebru Aytoğ ve Burcu Dündar ile sürecek. Dansa davet Bu yıl dördüncüsü düzenJenen 'Ulus- lararası İstanbul Dans Festivali' kap- samında sanat yönetmenliğini John Scott'ın yaptığı Irish Modern Dance Theatre bugün saat 20.00'de Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 'Intimate Gold' adlı gösterisini sunacak. 5 Mayıs'a kadar sürecek olan festival çerçeve- sinde, ayrıca, Dilek Evgin Dans Projesi '3', Devlet Opera ve Balesi Genel Mü- dürlöğü Modern Dans Tiyatrosu '29-30' ve Bulgar Çağdaş Dans Tiyatrosu'nun 'Bir Zamanlar Doğuda' adlı gösterileri izlenebilir. (0 212 232 98 30) i DVD / VCD Venilar Aslı SELÇUK J Aboııt Schmidt (Schmidt hakkında) / Yön: AlexanderPayne / Cyn: Jack Nicholson, Kathy Bates / 2003, renkli, 120dakika/ •>ew Films-Palermo. louis Begley'in öyküsünden jsrdeye uyarlanan film. y llarca tekdüze. sıradan bir yışam sürdükten sonra «55 yaşmda çalıştığı sigorta şrketinden ernekli edilen "Varren Schmidt'ın •cmliğinı. ilışkılerinı sorgulaması üzerine «ajikomik bırçalışma. Emekli olur olmaz •endıni boşlukta hisseden Warner, en sevdiğini sandığı şeylerden bile nefret etmeye başlar. 42 yıllık eşini de yitirince yaşamın çok kısa olduğunu aynmsar, kalan zamanını boşa harcamaması gerektiğine karar verir. Öfke, korku ve yalnızhk duyan Warren. şimdi kendini sorgulamakta, yıllarca bastırdığı duygulan gitgide yüzeye çıkmaktadır. Warren Schmidt rolünde usta aktör Jack Nicholson her zamanki gibi inanılmaz bir oyun çıkanyor. Bu sıra dışı yapunı kaçırmayın. • • • lntol^>able Cruelty (Dayanılmaz Zulüm) / Yön: Joel Coen / Oyn: George Clooney, Catherine Zeta / 2003, renkli, 100dakika/ Universal-Tiglon. Ethan-Joel Coen kardeşlerin senaryosunu birlikte yazdıklan, Joel Coen'in yönettiği çalışma, evlilik, evlilik öncesi anlaşma ve boşanma üzerine başanlı, Coen'lere özgü zekice esprilerle dolu bir romantik komedi. Miles Massey popüler, işüıde çok başanlı bir boşanma avukatıdır. "Ben her zaman kazanırım diyen Miles'uı karşftına zengin koca avcısı, büyüleyici Marilyn Resroth çıkar. Marilyn için evlilik boşanma, boşanma para, para da özgürlük demektır. Özel Bölümler de sekiz yıllık projenin doğuşu, oyunculann özellikleri, rollenn tanımı, Coen'lerin çalışma metodu, kostüm tasanmlan, çıkanlmış sahnelervar. 1930'Iarm Amerikan komedilerinden esinlenilerek oluşturulan bu usta işi çalışma. taş kalpli kadınla yufka yürekli erkeğin kurnazlık ve taktiklerle dolu cinsiyet ve ırk savaşımını eğlenceli bir anlatımla irdeliyftr. ESINTİLER ZEYNEP ORAL Sahiciliğin Önemi... Birkaç gün önce bu sayfalarda yer alan Semih Balcıoğlu'nun "60. Sanat Yıiı"na ilişkin Gamze Akdemir'in yazısının ne güzel bir başlığı vardı: "Çizgilerin Efendisi"... A Sanat kültür Merkezi'ndeki sergiyi dolaşır- ken, yıllann içinden damıtılmış karikatürlere ye- niden yeniden bakarken hep bu iki sözcük bü- yüyordu içimde. Evet, Semih Balcıoğlu çizgilerin efendisiydi. Ama hepsi bu kadar değil... O aynı zamanda yaşamdaki efendiliğin birsimgesiydi... Ben doğmadan önce Semih Balcıoğlu'nun ka- rikatürleri Akbaba dergisinde yayımlanıyordu. Onu, gazeteciliğe başladığım ilk günlerde tanı- mak şansına erıştim. Neredeyse 35 yıl... Bütün bu süre içinde, nasıl yaptı, nasıl etti bilmem ama, şu üç özelliğini benim için hep korudu: 1) O, gözlemlerinden, eleştirilerinden, çizgile- rinden, yazılanndan, konuşmalarından sürekli bir şeyler öğrendiğim, yararlandığım, saygı duydu- ğum bir sanatçı, bir ustaydı... 2) Dünya ve Türki- ye sorunlannda, farklı alanlarda, her konuda ko- nuşup tartışabileceğim, düşünce değiş tokuşun- da bulunabileceğim bir akranım, arkadaşımdı... 3) Girdiği her çevrede gülmeceyi yücelten, daha da önemlisi yaşama sevincini çoğaltan, afacan mı afacan bir çocuktu... Bu üç özelliğin hepsi, aynı anda, bir arada on- dan hiç eksik olmadı. Bunları bir de alçakgönül- lülüğüyle, cömertliğiyle, sahıciliğiyle ve yaşama karşı "efendi" tavrıyla bütünledi. Teşekkürler Semih Balcıoğlu, yalnız o değerli yapıtlar, kitaplar, albümler için değil, bu eşsız ki- şilik için de teşekkürler. Nice 60. sanat yıllarına... • • • Cemal Reşit Rey (CRR) salonlannda Uluslara- rası Dans Festivali doludizgin devam ediyor... Açılış gecesinde CRR Dans Tiyatrosu'nun su- nacağı, dünya prömiyeri yapılacak olan Ismael Ivo'nun koreografisi "Naked Hamlet" (Çıplak Hamlet) eserini büyük bir heyecanla bekliyor- dum. Nasıl beklemem ki! 1997 yılında Uluslararası İs- tanbul Tıyatro Festivali'nin açılışında Ismael Ivo veVVeimarDevletTiyatrosu'ndan "Othello"yu iz- lemiştim. Birçok yeteneğinin yanı sıra olağanüs- tü bir fıziğe de sahip Brezilyalı bu siyah dansçı ve koreografın, "Othello"yu nasıl "yabancı ol- ma"-"öteki" kavramı üzerine kurduğunu görmüş ve hayran olmuştum. Shakespeare'in eserinde beden diliyle düşünce arasında gidip gelişini iz- lemiş, erotizmin gizli bahçelerinde gezinişine ta- nık olmuştum... Ve şimdi Hamlet'le ve coşkula- rını, çalışmalannı alkışladığım CRR Dans Tiyat- rosu dansçılarıyla ne yapacağını çok merak edi- yorum. "Çıplak Hamlet" başladı... Shakespeare'in ese- ri bir Türk hamamına taşınmıştı... Musluklardan akan sular, takunya yerine asker postallan, ese- rin baş kişileri aksesuvar olarak kuru kafa, hep- si tamam... Genç dansçı ların coşkusu, çabası ve bu ilk gecede kendi de dans eden Ismael Ivo'nun muhteşem fiziği, Bahar Korçan ın güzel kos- tümleri, hepsi yerli yerinde... Ama gelin görün ki, temsil boyunca, bu ne de- mek, bunun anlamı ne, neden, nasıl diye kendi kendime soru sormaktan vazgeçmedim. öyle çok zorlama, yığılma ve yapaylık vardı ki.. Ve öy- le az koreografi vardı ki.. Ve koreografi yoksun- luğundan başlıyordunuz onca soru sormaya... Shakespeare'e ait olmayan bu sözcükleri neden vermiş dansçıların ağızlarına? Şimdi bu koşuş- turmanın anlamı ne? "Hamlet"\r\ bugüne dek tiyatroda, operada, dansta, dans tiyatrosunda, performans sanatın- da birbirinden çok farklı yorumlarla binbir hale so- kulduğunu bilmez değilim. Bunlara karşı da de- ğilim. Yalnız yeter ki sahici olsun. Zaten yapaylıktan uzak oldu mu, yönetmen ya da koreograf, yaptığı tüm değişikliklere ya da yo- rumlara sizi inandırdıysa, bütün o sorulan sormu- yorsunuz, yanıtı yüreğinizle, gönlünüzle, ruhu- nuzla biliyorsunuz ya da hissediyorsunuz. Sanatın "büyü"sü de bu zaten... Ve bu "büyü" sahicilikten geçiyor... e-posta: zeynep < zeyneporal.com Faks:(0212)257 16 50 Kapalıçarşı sanata açılıyor • İST.4NBUL (AA) - istanbul Kapalıçarşı Esnafian Derneği Başkanı Ahmet Şengör, tarihi çarşıyı, boş olduğu akşam saatlerinde kültürel çalışmalar yapan topluluklara açacaklannı bildırdi. Sanatçılann günümüzde mekân sıbntısı çektiğini ifade eden Şengör, çarşının saat 20.00'den sonra ve pazar günleri kapalı olduğunu belirtti. Şengör, söz konusu zaman dilimlennde çarşıyı sanatçılara ücretsiz tahsis edeceklerini kaydetti. Tiyatro sanatçısı Levent Kırca da kendisine böyle bir teklif geldiğinde çok heyecanlandığını dile getirerek Aziz Nesin'in kaleme aldığı'Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz' adlı yeni oyunlarının ilk gösterimini 14 Mayıs günü Kapahçarşı'da yapacaklannı söyledi. Senfonilere sanatçı smavı • ANKARA (ANKA) - Kültür ve Turizm BakanJığı, Türkiye "de eksik kadrolarla çalışmalannı sürdüren 6 senfoni orkestrasının yaylı ve üflemeli çalgı sanatçısı gereksinimini karşılamak amacıyla bir sınav açacak. ÜUcemizde Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağh, Ankara (CSO), İstanbul, Antalya, Adana, tzmir ve Bursa'da 6 senfoni orkestrası bulunuyor. Uzun zamandır sanatçı sıkıntısı çeken orkestralardan biri olan CSO 2003 yıhndaki 29 Ekim özel konserini 'kadrosuzluk' nedeniyle iptal etmek zorunda kalmıştı. Orkestranın pek çok konserinde konsen'atuvar öğrencileri çahyordu. Bakanhk senfoni orkestralannın kadro sorununu tümüyle gidermeyecek, ancak hafifletecek olan 'eksik kadrolar için açılan giriş sınavı'nı bu yıl gerçekleştirecek. BUGÜN • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ nde 11.00'de Hüseyin Goncagülün 'Çocuk Oyunu'. (0 212 293 12 70
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear