14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
25 NİSAN 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 _ a. KULE CANBAZI SUNAYAKIN Bebeklerin 'Doktor Paşa'sı V iyana'ya her gidişimde kesinlikle uğ- radığım bir mağaza var: Galerı Am- biente, bir mobilya mağazası!.. Bir- birinden güzel mobilya tasanmlan sergileni- yor. Bunun içın mi gidiyorum oraya0 Hayır! Galerinin bir bölümü oyuncak müzesi olarak düzenlenmış. En fazla da "Teddy Bear", yani oyuncak ayı göze çarpıyor. Viyana Oyuncak Müzesi, Galeri Ambien- te'in çok yakınında; tarihı bir bınanın birin- ci katında. Her Viyana seyahatimde mutlaka uğradığım yerlerden bın de orasıdır. Müze- de sergilenen oyuncak ayılardan birinin önünden ayrılmak çok zor gelir bana. Siyah renkli bu ayıcığın eline tutuşturulan kartpos- talda Titanic'in resmi vardır. O, oyuncak ta- rihının ilk sıyah ayısıdır. Titanic'in battığı yıl olan 1912 yılında, 1912 adet yapılmıştır ve korkunç kazada ölenlerin anısına bir yas oyuncağı olarak üretildiği içın siyah renkli- dır! İlk doğumevi nasıl kuruldu? Titanic'in batışından 20, ilk oyuncak ayı- nın yapılışından 11 yıl önce. 1892 yılının Is- tanbul'unda ilk kez bir "Viladethane" açı- hr. Açan da eğitiminı Paris'te tamamlamış olan Besim Ömer Paşa'dır. "Açüır" dedik ama, bu hiç de kolay olmaz. 1885 yılında da Vehbi Bey kente bir viladethane açma giri- şiminde bulunur, hatta binanın planlan mi- mar Perpignanni'ye çizdirilir, ama saraydan izin çıkrnayınca tüm çalışmalar rafa kaldın- lır. Geçen yedi yıl içinde, birçok kadın do- ğum anında ölürken bir o kadar çocuk da sa- kat kalır... Besim Ömer Paşa, belli çevTeler tarafından hakarete uğrar, Cağaloğlu'ndaki evi taşlanır. Bunun nedenı "piçhane" kurmasıdır!.. "Hangi kadın gider orada doğum yapar, elbette doğacak çocuğun babası belli ol- mayan." Böyle düşünür kimileri ve Besim Ömer Paşa'yı şeytan ilan ederler. Evet. vila- dethane "doğumevi" demektir ve onun ku- ruluşunda öncülük yapan Besim Ömer Paşa da kadın doğum uzmanı olan bir bilim insa- nıdır. II. Abdülhamit'in doğumevi yapımını reddetmesinin nedenini Dr. Besim Omer Pa- şa şöyle açıkJar: "O zaman nezd-i Şaha- ne'de viladethanenin bir "piçhane" gibi B1 u ülkenin Besim Ömer Paşa'ya büyük bir teşekkür borcu vardır. Kadınlanmız bilimin ellerinde doğum yapmalarını Besim Ömer Paşa'ya borçludurlar. Baba olmanın mutluluğunda Besim Ömer Paşa'nın düşlerinin ve tüm baskılara rağmen çıkarmadığı beyaz doktor önlüğünün payı büyüktür... telakki edilmiş olmasıdır. Hep bu telakki tesiri altında menfi cevap gelmekte idi. Her şey burada düğümlenip kalıyordu." 1892 yılına kadar, Istanbul'da kadınlarev- lerde doğum yapıyorlardı. Ebelerin bilgileri dahilinde evlerde doğurmayan kadınlar, ha- mile olduğunu ailesinden gizlemek zorunda kalanlar ya da genelev çalışanlanydı. Besim Ömer Paşa için doğum anı kadar. doğumdan sonraki bakım da önemliydi. Toplumu bilim yolunda yürütmekte kararlı olan Besim Ömer Paşa, Gülhane Askeri Tıbbıyesi'nin yakrnındaki, üç oda ve bir sofadan ibaret olan binada ilk doğumevini açar. Böylelıkle bilim, uygar yaşam sarayı gizlice kuşatmış olur. (,'unku viladethane bınaM Iopkapı barayı surlanna bitışıkti ve Besim Ömer Paşa tüm çalışmalan saraydan gizleyerek yürütüyor- du!.. Doğumevini kuran bu yürekli insan. do- ğum yapacak kadın bulabilmek için gazete- lerde yazılar yazmaya başlar. Özellikle de "fakirhane'lerde doğum yapan kadınlann, normal şartlarda bile sağlıksız koşullarda ya- şadığını belırterek doğum sonrasında bakım- sızlıktan öldükleri gerçeğinı vurgular. Onun düş kapısından ıçen doğum yapmak içın ilk hangi kadın girdi, bilemiyoruz; ama bu du- nım, o an Besim Ömer Paşa'nın yüzündekı gülümsemeyi gözümüzün önüne getirmemi- ze engel değildir! Besim Ömer Paşa, son sınıf öğrencilerine 24 saat arayla. altışar kişılik gruplar halinde nöbet tutturur. Doğumevi. bu alanda nice uz- man doktorun yetiştiği bir okula dönüşür. Doğumevinın başansı Istanbul'da dilden di- le yayılır. Öyle ki bina, başvuruları karşıla- yamaz hale gelir. Halkın talebi karşısında II. Abdülhamit. 1904 yılında yeni bir viladetha- ne yapılması iznini verir. Bu izin, Besim Ömer Paşa'nın zaferinin saray tarafından da kabul edilmesi anlamına gelmektedir. İlk doğumevi 17 yıl hizmet sunar. Nasıl ki Titanic'in Atlas Okyanusu'ndaki enkazında ölen insanların yardım isteyen haykınşlan yankılanıyorsa harabeye dönüşen ilk doğu- mevinin duvarlarında da zor bir ameliyat sonrasında dünyaya gelen bebeklerin çığlık- lan ve mutlu annelerin, babalann kahkaha sesleri duyulmaktadır. Günümüzde doğu- mevlerine gelen ziyaretçiler yeni doğan be- bege ilk oyuncak olarak "Teddy Bear" ar- mağan ediyorlarsa bilinmelidir ki bu mutlu- luğun bedeli Besim Ömer Paşa tarafından ödenmıştır. Bu ülkenin Besim Ömer Paşa'ya büyük bir teşekkür borcu vardır. Kadınları- mız bilimin ellerinde doğum yapmalannı Be- sim Ömer Paşa'ya borçludurlar. Baba olma- nın mutluluğunda Besim Ömer Paşa'nın düş- lerinin ve tüm baskılara rağmen çıkarmadı- ğı beyaz doktor önlüğünün payı büyüktür... Tıpkı. Titanic'in enkazı glbi... Oysa onun doğumevi, günümüzde bir yı- kıntı halinde ve yanına hiç kimse uğramı- yor... Tıpkı, Titanic'in enkazı gibL. O tarihi bina bir gün mutlaka "Dr. Besim Ömer Pa- şa MüzesP'ne dönüştürülecektir. Buna yü- rekten inanıyorum... Viyana Oyuncak Müzesı'nde sergilenen oyuncak sıyah ayıya ve tuttuğu Titanic res- mine bakarken Besim Ömer Paşa gelir aklı- ma... Çünkü o. New York'takı bir tıp toplan- tısına gıtmek üzere bilet aldığı gemiyi kaçır- mış bir yolcudur. O gemı Titanic'tir! lnancım, bu toplumun kahraman olarak el- leri kanlı katıllen. çetecıleri alkışlaması de- ğil, Besim Ömer Paşa ve onun gıbi daha ni- ce bilim insanıyla "gurur" duymasıdır. Be- sim Ömer Paşa gerçek bir kahramandır... llle de şartsa, kabul; onun da elleri kanlı! ULUSLARARASIİSTANBUL FİLM FESTİVALİ Ahmet Uluçay'ın yönettiği 'Karpuz Kabuğundan Ge- miler Yapmak' filmi 'Ydın En İyi Türk Filmi' seçildi. Altm Lale Ödülü 'Elveda Sinema'nın Kültür Servisi - Istanbul Kültür \ e Sanat Vakfı tarafın- dan düzenlenen 23. l luslara- rası İstanbul Film Festiva- li'nın Ulusal ve Uluslararası Yanşma bölümlerinın kaza- nanlan belli oldu. Ödüller dün akşam CRR Konser Salo- nu'nda düzenlenen bir tören- le sahiplerine verildi. Hugh Hudson (Başkan). Bengt Forslund, Michael Galasso. Michele Levieux, Serra Yılmaz, Derek Mal- colm. Cafer Panahi ve Tay- fun Pirselimoğlu'ndan olu- şan Uluslararası Yanşma Se- çıcı Kurulu 'Altın Lale Ödü- lü'ne Tayvanlı yönetmen Tsai Ming-Liangın, 'Goodbye, Dragon InıT(Elveda Sinema) adlı fılmını değer gördü. 'Jüri Özel Ödülü nü Tu- nuslu yönetmen Abdellatif Kechichenın 'L'Esquive' (Kaçak) ve Yugoslav yönet- men Dusan Kovacevic'in 'The Professional' (Profes- \onel) adlı filmleri kazandı. Ulusal Yanşma Hülya Koçyiğit (Başkan), Dimitri Eipides. Ara Güler, Yusuf Kurçenli ve Semire Ruken Öztürk'ten oluşan Ulusal Yanşma Seçici Kurulu Ahmet Uluçay'ın yönettiği 'Karpuz Kabuğundan Ge- miler Yapmak' filmiru' Yüın En İyi Türk Filmi' seçtı. 'Yılın En İyi Yönetmeni' Zeki Demirkubuz (Bekleme Odası) olarak belirlendi. 'En İyi Kadın Oyuncu* ödülü Rüçhan Çalışkur'a (Bulutlan Beklerken), 'En 1yi Erkek Oyuncu' ödülü Emre Kınay ile Şevket Çoruha (înşaat). 'Jüri Özel Ödülü' ise Yeşim Ustaoğlu'nun yö- nettiği 'Bulutlan Beklerken' adlı filmine verildi. Reha Erdem'ın yönettiği 'İnsan Nedir ki...' filmi Onat Kutlar anısına verilen ödülün sahibi oldu. Festival izleyicilerinin oyla- nyla belirlenen 'Radikal Halk Ödülü'nü, Uluslararası Yanşma'da Christoffer Boe'nin 'Reconstruction' (Yeniden Sev Beni), Ulusal Yanşma'da ise Yüksel Ya- vuz'un "Küçük Özgürlük' adlı filmleri aldı. Rüdiger Suchsland (Baş- kan), Annika Gustafsson. Julia Khomiakova, Esin Kü- çüktepepınar. Bhaichand Patel ve Engin Ertan'dan oluşan seçici kurul 'FIPRES- CI Ödülü'ne de Abdellatif Kechiche'nin 'L'Esquive' (Kaçak) adlı filmini değer gördü. Ali Darmar'ın 'Metroda' balesi ilk kezyann AKM'de sahnelenecek Tutkulu bir aşk öyküsü AYÇA TEZER Paris metrosunda doğan, gelişen ve biten, gelgitle- rin yaşandığı tutkulu bir aşk öyküsünün balede ye- niden yaratımı... İstanbul Devlet Opera ve Balesi, 'Dünya Dans Günü' ne- deniyle 'Metroda' balesi- ni ilk kez yarın saat 19.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nde sahneleye- cek. Besteci Ali Darmar'ın kendi yaşadığı bir aşktan yola çıkarak oluşturduğu yapıtı Nil Berkan sahneye koyuyor, aynı zamanda ko- reografisini de üstleniyor. Dekor tasanmını Behçet Malikler'ın, kostüm tasa- nmını Şanda Zıpçı'mn, ışık tasanmını ise Ahmet Defne'nin yaptığı yapıtta Oktay Keresteci, Arkın Zirek, Şeyda Sofuoğlu, Tatyana Egeli, Gamze Ö- nal, Deniz Kılıç. Özlem Işık, Seda Günkent. Ege- men Kement, Murat Ürügen, Kerem Kuraner, Nur Berkan, Beyhan Ba- şar, Özge Deniz Göymen, Korhan Eriş ve Kadri Akarslan rol alıyor. Ayn- ca balenin her sahnelenişi öncesinde sürekli değişen bir kadroyla Fransızca şar- kılar konseri verilecek. Alısılnnsın dısında' Yapıtın lıbrettosunu da yazan Ali Darmar, yaşadı- ğı çalkantılı aşkın ardmdan geriye baktığında bağlantı noktasının Paris metrosu olduğunu görmesiyle yapı- tının geçeceği yen belirle- miş. "Çeşitli zaman ara- lıklannda yaşanan karşı- laşmalar, alınan kararlar, ayrılıklar vs. olayların metroda geçmesi ilgimi çekti. Bu olaylar çoğal- dıkça 'Metroda' fikri ya- vaş yavaş doğmaya başla- dı zihnimde. Mekân ola- Lstanbul Deviet Opera ve Balesi'nin 'Dünya Dans Günü' nedeniyle ilk kez sahneleyeceği 'Metroda' balesi, yapıtın librettosunu yazan Ali Darmar'ın yaşadığı çalkantılı bir aşktan yola çıkılarak oluşturulmuş. Nil Berkan'm koreografisini üstlendiği ve sahneye koyduğu balenin konusu Paris metrosunda geçiyor. rak da bana değişik gel- di. Dünya bale literatü- ründe metroda geçen bir bale var mı bilmiyorum. Ama alışılmış bir durum değil." Balede geçen her olayın gerçek hayatta ya- şanmış olduğunun altını çi- zen Darmar, yalnızca met- roda yaşanan taciz olayı- nda, dönemin gazetelerine sıkça konu olan Paris met- rosunda yaşanan taciz ola- ylanndan esinlendiğini di- le getiriyor. Bu, örneği az görülen. çok uzun yıllara yayılan aşk öyküsünü vücut diliy- le anlatıma dönüştürürken yapıta 'Engel' adlı yeni bir karakter kattığını belırten Nil Berkan, "İki sevgili- nin uzun vıllar bovunca bir türlü kavuşamamala- rını simgeleyen 'Engel' adını verdiğim bir dans- çı ekledim yapıta. İlişki- lerinde yaşadıkları ayrı- lıkların, belirsizliklerin dans sırasında görsel ola- rak da izlenmesini iste- dim. Bu karakter, anlatı- mı güçlendirmesi nede- niyle çok önemli" diye açıklıyor. Ayrıntıya önem verildi De\let Opera ve Bale Başkoreograflığı'nın mü- ziği kendisıne vermesinden sonra Ali Darmar'la bir araya geldiklerini söyleyen Berkan, nereden yola çık- ması gerektiğini belirle- mek açısından bu görüş- melerin büyük önemi oldu- ğunu dile getiriyor. Aynn- tılı ve derinlemesine bir ça- lışma gerçekleştirdiklerini vurgulayan Berkan "Ben karakter olarak insanla- rın duygularına, düşün- celerine çok saygı duyan biriyim. Görüşmeler sı- rasında Ali Bey, müziği dinlerken her bir notada nelerin olduğunu söyledi. Burada kadın tacize uğ- ruyor, burada tacizciler onu hırpalıyor, şurada er- kek koşarak gelip kadını kurtarıyor gibi. Ben de onları kayıt cihazına kay- dettim. Yapıtta anlatılan- lar son derece milimetrik bir şekilde baleye uyar- lannıış oldu" diyor. (0 212 251 *6 00) ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Günlerin İçinden... On beş gün boyunca Türkiye'den ve Türkiye'de- ki medyadan uzak kaldınız... Dönüş yolundasınız. Hele hele THY uçağına bindiysenız ve tüm gaze- teleri kucağınıza aldıysanız, birbiri ardmdan şok geçirmeye hazırlanın. Ben her seferinde, kaç gün ayrılırsam ayrılayım, her dönüşte gazetelerimizin bunca renkli, bunca şenlıkli olduğunu ve bunca haykırdığını hep unu- tuyorum. Hep yeni baştan alışmam gerekiyor. Aca- ba başka hiçbir ülkede bunca bağıran çağıran, bunca alacalı bulacalı yayınlar olmadığından mı? Bilmiyorum... Derken, kucağımda gazeteler, iki uç nokta ara- sında gidip gelmeye başlıyorum: Çelişkili iki uç... Uç noktalardan birisi, sanki on beş gün geçmemiş, aradaki günler hiç yaşanmamış, hiç ama hiçbir şey değişmemişduygusu... öteki ise insanın inanmak- ta güçlük çekeceği, insanı şaşırtan, bu kadarı da olmaz dedirten duygu... • • • Beyoğlu'nda bir gece kulübünde öldürülen bir gencin acısı, kahrı, tüm delillehn anında yok edil- mesiyle daha da büyüyordu. Tanıkların konuşma- ya korkması, susmaları, hiç ama hiçbir şey anım- samamaları, gönmedik, duymadık, bilmiyoruz de- meleri en az işlenen cinayet kadar korkunç, en az o cinayet kadar şiddet içeriyordu... • • • Kendimizı, başkalarına değil, kendimize rezil et- mede üzerimıze yok! Kitap yasaklama, kitap top- lamada bir kez daha tam Aziz Nesin'lik bir oiay ya- şıyorduk: Harvard Üniversitesi'nce yayımlanan "Seks Isyanlan-Toplumsal Cinsiyet, Başkaldın ve Rock'n Roll" adlı araştırma kitabı (Ayrıntı Yayınla- n) herfıalde yalnızca Türkiye'de Muzır Kurulu tara- fından "pomo " diye nitelendiriliyor ve müstehcen- lik nedeniyle toplatılıyordu. Bu arada Harvard Üni- versitesi de herhalde tarihinde ilk kez "pomo ya- yın yapan bir kurum" olarak değerlendiriliyordu. Adamlar ne eğlenmişlerdir bu durumla! • • • "Şey" sözcüğü bizde küfür olarak da kullanılır, can kurtaran simidi olarak da... Koskoca Meclis Başkanı Bülent Annç'ın, eşine ilişkın birsoruya bol sayıda "şey" sözcüğü kullanarak verdiği yanıt, ga- zetelere bol bol düşen konulararasındaydı. Bu ya- nıtı kımi ılkelere küfretmek için mi verdi, yoksa ne diyeceğini bılemediğinden mi diye düşünürken, aynı Meclis Başkanı'nın Manisa'da mesir macunu kapmak için milleti ezip geçtiğinin fotoğraflarına rastladım. Bence şimdiden Amerika'nın Time dergisıne, önümüzdeki yıl için baskı yapmaya başlayalım. Yalnız Tayyip Erdoğan değil, Bülent Arınç da "Dünyanın en etkili 100 kişisi"n\r\ arasına alınmalı. • • • On beş gün Türkiye ve medyasından ayrı kaldık- tan sonra sanki ülkemde hiç ama hiçbir şey olma- mış, hiçbir şey yaşanmamış, hiçbir şey değişme- miş gibiydi. Ah elbet, ıncecik bir dal daha kırılmış, heykeltı- raş Gürdal Duyar, ustalığını, yaratıcılığını, sanat- çı sorumluluğunu, güzelim mücadeleci onurlu ki- şiliğinı sırtlanıparamızdan ayrılmıştı... "Güzelİstan- bul" heykelı için verdığimiz o savaşı anımsarken, ne çok şeyın, ne zor, ne zor, ne zor değiştiğini dü- şünmeden edemiyorum... • • • On beş günün haberlerıni yakalamaya, gözden geçirmeye çalışırken içimi en çok ısıtan, yalnız se- vinç değil geleceğe ilişkin umutla dolduran haber Ispanya'dan geldi. Sosyalıst Işçi Partisi'nin seçımleri kazanmasın- dan sonra Başbakan Zapatero tarafından kurulan 16 üyeli yeni hükümerte sekiz bakanlık kadınlara verildi. 350 milletvekilinin 125'inin kadınlardan oluştuğu meclısin ilk önemli kararları şöyle: Dış polıtıkada Irak'tan askeri geri çekmek; iç po- litikada ise aile içi şiddete sebebiyet veren erkek- lerin en ağır şekilde cezalandırılmasını öngören kanun tasarısını parlamentoya sevk etmek... Inanın abartmıyorum, ama bence bu müthiş bir olay. Devrimci nitelikli, çok önemli birolay. Kadın- lann siyasette daha aktif bir rol oynaması, dünya- nın geleceğini değiştirebilir inancındayım. Değiş- tirecektir. Göreceksiniz. e-posta: zeynepc zeyneporal.com Faks:(0212)25716 50 İSTANBUL FİLM FESTİVAÜ'NDE BUGÜN • EMEK StNE.MASI'nda 11.00'de 'Persona', 13.30'da 'Kamçatka', 16.00'da 'Görkemli Hayatım', 19.00'da 'Kanka', 21.30'da 'Görkemli Hayatım' (0 212 293 84 39) • ATLAS SİNEMASI'nda 11.00'de 'Asüsız Haber', 13. 30'da 'Gozu', 16.00'da 'Ormanın SessizUği'. 19.00'da 'Tulse Luper'in Çantaları'. 21 30da 'Macera'. (0 212 252 85 76) • SİNEPOP SlNEMASI'nda 11.00'de 'Masalcüar', 13.30'da 'Yedek Parçalar', 16.00'da 'Yakın Temas', 19.00'da 'Hayat Öpücüğü'. 21.30'da 'Bir Nokta Sıfır'. (0 212 251 11 76) • BEYOĞLU StNEMASInda 11.00'de 'Havana'daki Vampirler Çoğalda', 13.30'da 'Tenten ve Ben', 16.00'da 'En İyi Türk Filmi', 19.00'da 'Gelecek Düşleri'. 21.30'da 'Altın Laleyi Kazanan Film'. (0 212 251 32 40) • ATLAS 2'de 11.00'de 'Marslı Mercano', 13.30'da'Sevgili Can Düşmanım', 16.00'da 'Aşk Irmaklarf, 19.00da 'Uçurtma', 21.30'da 'Gözümdeki Kum'. (0 212 252 85 76) • REXX'te 11.00'de 'Kaçak', 13.30'da 'Genç Tannlar', 16.00'da 'Kasım', 19.00'da 'Nicotina', 21.30'da 'O Gün'. (0 216 336 01 12) BUGÜN • NARDİS JAZZ CLLB'da 21.30 da Kangroove konseri. (0 212 244 63 27) • İŞ SANAT'ta 15.00'te Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu'nun 'Havada Bulut' adlı iki bölümlük güldürüsü. (0 212 316 tO 83)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear