Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
«9MART2004CUMA CUMHURİYET SAYFA
JV U Li X U M\ kulturfacumhuriyet.com.tr 15
Tönetmen Çağan Irmak'm gerilimli bir ihanet öyküsünü anlattığı filmi bugün başlıyor
Kocanın adı Mustafa
Hemen hemen her hafta iddialı bir Türk
fîlminin gösterime girmesı nicedir âdetten
o»ldu iyice. En son ömek, özellıkle görsellı-
ğçiyle, mekanlanyla alışılmışın dışına çıka-
rak ilgi çekmiş, namlı televizyon dizisi As-
malı Konak'la adını duyuran Çağan Ir-
raıak'ın senaryosunu yazıp yönettı-
ği. bugün başlayan Mustafa
Hakkında Herşey.
Kısa filmden ve asis-
tanlıktan yetişen Çağan
Irmak'ın, nedense tıca-
ri vizyona çıkmayan
Bana Şans Düe adlı
ilk uzun metrajından
2 yıl sonra çektiğı bu
ikinci filmi. ne yazık
ki çağıldayıp gürül gü-
rül akmıyor perdede.
Görünürde güzel ka-
nsı Ceren (Başak Kök- .
lükaya) ve zamane vele- \
di oğlu Kerem'le (Arda
Seçgün), dayalı- döşeli zen- *
gin evınde. paşalar gibi yaşa-
yan, mutlu aile reisi, başan-
lı reklam ajansı patronu \lus-
tafa'nm (Fikret Kuşkan)
çevresinde gelişen film, 'hiçbir-
şeyin göründüğü gibi olnıadı-
ğı'nın vurgulandığı bir vicdan mese-
lesini önümüze sürüyor, bayat ve yavan
tarafından.
Mustafa Bey'ln Intlkam seferl
Herkesin ona yalan söylediği önyargısıy-
la, işyerindeki toplantilarda esip gürleyen,
hırslı, kudretli, hırçın ve kıbırlı Mustafa
Bey'in merkezinde yer aldığı ideal mut-
lu aile tablosu, kansının Kılyos yolunda-
ki bir trafik kazasında öldüğü habeny-
le bir anda parçalanıyor. Mustafa'nın
üzüntüsü, kansının kazadan yaralan-
makla kurtulan, hıç tanımadığı, baş- ?
j
ka bir erkekle birlikte olduğunu öğ- J
rerunesiyle şaşkınlığa dönüşüyor. '
Derken şaşkınlık yerini nefrete ve
kavurucu bir intikam arzusuna bırakı-
yor. Bundan sonrasıysa. bolluk-varlık
içinde yaşayagelen, boş zamanlannda
büst-heykel çahşmalanyla oyalanan ama
aslında evinde kocasınca zarif bir biblo mu-
amelesi görmekten de fena sıkılmış kansı
tarafından nerdeyse bir yıldır aldatıldığını
öğrenince, boynuzlanmış olmayı kendine ye-
diremeyen Mustafa Bey'in, adam kaçırmay-
la işkence ve şiddetin eksik olmadığı bir in-
tikam seferi halinde seyrediyor filmde. Al-
datıldığını öğrenince tüm yaşamı karararak,
9 yıllık mutlu evliliği balon gibi sönen rek-
lamcmın sırf intikam almaya yogunlaştığı
bu hikâye, şimdiye dek seyrettiğimiz yığın-
la filmi çağnştırdı bize,
anında bir 'deja vu' et-
kisi uyandırdı. Son
yı1ların geçerli mo-
dasına uyularak
gerilimden aşk-
ıhanet dramına
kadar çeşitli
türlerin kanşı-
rru halinde tez-
gâhlanmış film, inandıncılığını yitirmeye
başladığı yansından ıtibaren irtifa kaybedi-
yor. Kimi yerde, olmamış sahnelerle, başa-
nlamamış çekımlerle nerdeyse müsamere
düzeyıne ındırgenen bu filmin en büyük
şanssızlığı, aslında bizim onu etkisi birkaç
gün süren Duvara Karşı gibi bir filmden
sonra seyretmiş olmamız.
Yavan, özentl ve parıttısız...
Mor ve Ötesi imzalı King Crimson'vari
müzikleriyle özenilmiş bezenılmiş görünrü-
lerinin ve Nejat İşler'in sivrildiği oyuncu
kadrosundaki kimi çabalann dışında, geriye
pek akılda kalıcı bir şey bırakmayan bu Mus-
tafa'daki burjuvazi eleştirisi, köklerine sırt
çevirmiş, emekçi düşmanı, züppe başkahra-
marumızm aksi, faşist, çirkin, hatta ırkçı bir
portresini çizmekten öteye geçemiyor. tşçi
sınıfını dünyanın safrası olarak gören Mus-
Filmde Ceren 'in
sevgilisini
Nejat tşler,
kocasım da
Fikret Kuşkan
oynuyor.
\
tafa Bey'in çocukluk anılannda ikide bir kar-
şımıza çıkan, yastıkJa boğduğu özürlü ağa-
bey motifi ve sorunlu anne-oğul ilişkisiyle
giderek çorbaya dönen ve finalde açık seçik
netleşen konusu bir yana, sinema dili bakı-
mından herhangi bir panltı da içermiyor
fihn. Hele bahçedeki yansı kazılmış mezar,
iğreti işkence sahneleri. doğanın, ormanın
ortayerindeki şık şıkırdım ev, \1valdi - kla-
sik müzik rutkunluğu ve bildik doğrulann
tekrarlandığı, komik kaçan kimi diyaloglan
bu Mustafa'yı iyice özenti kılıyor sonuçta.
Tlpik konfekslyon slneması ürünü
Abartılı bir beyaz Türk yorumunda ısrar e-
den ve mimikleriyle, jestleriyle Gary Old-
man'ı akla getiren Fikret Kuşkan'ın boy-
nuzlu koca rolündeki bütün çabalan havada
kalırken Ceren"in ilişki kurduğu taksi sürü-
cüsü Fikret'i oynayan Nejat Işler'in rolüne
cuk oturduğu söylenebilir. Kocasım aldattı-
ğına bin pişman Ceren"i canlandıran Başak
Köklükaya'ysa alışılmış çizgisinden
farklı bir rolde göz dolduruyor.
Kasaba alışkanlıklannı şehre taşı-
dığı, oğlunca ikide bir yüzüne vuru-
lan bahtsız anne Mukadder hanı-
mın (Şerif Sezer) filmde sıkça
tekrarladığı 'Sen bilirsin deyince
kavga olmazmış' deyışi gibi. biz
de seyırcı bilir diyerek bağlaya-
hm lafı. Doğrusu hiç hazzetmedik
biz bu tipik konfeksıyon sinema-
sı ürünü Mustafa Hakkında Her-
şey'den.
Yönetmen, senaryo:
Çağan Irmak /
Kamera: Selahattin
Sancaklı / Müzik:
Mor ve Ötesi /
Oyuncular: Fikret
Kuşkan, Nejat
Işler, Başak
Köklükaya,
Şerif Sezer,
Kutay Köktürk,
Zeynep Eronat /
Ans 2004 (VVB)
YENİ BAŞLAYANLAR...
ÇATIKAT1 / Duplex
Bugün gösterime gıren film-
lerden ilki Danny De Vito'nun
yönettıği, senaryosunu Larry
Doyle'un yazdığı 'Çatıkatı'.
Ben Stiller, Drew Barrymore,
Eileen Essell, Harvey Fierste-
in. Justin Theroux. James Re-
mar, Robert VVisdom, Swoozie
Kurtz, VVallace Shawn, Maya
Rudolph ve Amber Vallet-
ta'nın oynadıklan fil-
min müzikleri David
Newman imzasını taşı-
yor.
'Çatıkatı', istedikle-
n her şeye ulaştıklannı
düşünen fakat hiç um-
madıklan olaylarla kar-
şılaşan genç bir çifti an-
latan neşeli bir komedi.
Filmde Alex ve Nan-
cy New York City'de
Amerikan rüyasım tas-
tamam yaşayan, mutlu,
âşık ve gelecekJeri par-
lak bir çifttir. Nancy
prestijli bir dergide üst
düzey bir görevde çalı-
jir, Alex de yazacağı
Jdnci kitabı üzerinde
j|raşmaktadır. Tek ek-
>iklen kendilerine ait
oir evdir.
Bir gün başvurdukla-
n bir emlakçı onlan
Brooklyn'deki iki katlı,
kılerli ve üç şömineli
eski bir çatıkatı eve gö-
tûrdüğünde hayalleri-
nm gerçekleştiğini dü-
şûnürler.
Rüyalanndaki evin
sonradan keşfedecekle-
n tek handikapı üst kat-
u yaşayan ev sahibı
Mrs. Connelly'dir. tler-
lemiş yaşına ve sağlık-
52 görünüşüne bakarak
yamuşakbaşh ve naif
kri olduğunu sandıkla-
n yaşlı kadına sempa-
Eyle yaklaşan çiftin ya-
Eİdığını anlaması ise
izun sürmeyecektir.
Mrs. Connelly anormal
birdayanıklılığa sahiptir, üstelik
usta da bir dalaverecidir. Yaşlı
kadının azar azar gelen taleple-
ri, Alex ve Nancy'nin, Mrs.
Connelly'nin kiracılannın kıya-
fetlerini tamir etmek ve ona hiz-
met etmek için başlannı kaşıya-
cak vakit bulamamalanna varan
bir sürekhlikte artar.
Çift, mutlu yaşamlan \ e yuva-
lan çılgın bir savaşa dönüşünce
şunu fark etmeye başlar "Aşk-
ta, savaşta ve gayrimenkulde
her şey mubahfır!"
Bundan sonra olaya el koyma-
ya karar veren genç çifti çok zor-
lu ve bir o kadar da komik bir se-
rüven beklemektedir.
HABABAM ROCK /
The School of Rock
Bu hafta yeni başlayan, birdi-
ğer film de Richard Linkla-
ter'ın yönettiği ve Jack Black,
Mike White ve Joan
Cusack'ın başrollerin-
de oynadığı 'Hababam
Rock'
Film Dewey adlı. ken-
di kurduğu rock gru-
bundan yeterince pro-
fesyonel olmadığı ge-
rekçesiyle atılan bir
gencin öyküsü üzerine
gelişiyor.
Parasız kalan rock'çı
en iyi dostu ve ev arka-
daşı Ned ve onun sevgi-
lisi Patty'den kirayı öde-
yemezse evden de atıla-
cağına dair tehditler al-
maya başlar. Ne yapaca-
ğını bilemeyen ve köşe-
ye sıkışan rock'çı çare-
yi öğretmen olan
Ned'in kimliğini kulla-
narak zengin çocuklan-
nın gittiği bir ilkokula
kapağı atmakta bulur.
Ancak aslında öğret-
men olmadığından, ço-
cuklara hayat bilgisi an-
latmayı değil rock sev-
gisi aşılamayı, AC/ DC,
Ramones. Led Zeppe-
lin gibi gruplan dinlet-
meyi ve öğrencilerinden
oluşan bir rock grubu
kurmayı kendine görev
edinir.
Tabii ki veliler ve mü-
dire Mullins bu durum-
dan hiç hoşlanmazlar.
Gerçek yavaş yavaş su
yüzüne çıkmaya başla-
dığında da olaylann sar-
pa sarması kaçınılmaz
aksilikleri de beraberin-
de getirir.
İZLEYİCİ ERDAL ATABEK
Kardan adamlar
ülkesinde...'Buzdan Hayal-
ler' (Noi Albinoi) bir
Izlanda filmi. Karla-
nn ve buzlann ülke-
sinde 17 yaşındaki
Noi, yaşam sorunla-
nyla başa çıkmaya
çalışıyor. tklimin çok
sert olduğu bu ülkede
doğa her zaman uğra-
şılması gereken ko-
şullar yaratıyor. Noi
bir albino. Bedenin-
deki pigment eksikli-
ğinden saçlan, kaşla-
n, kirpikleri bile be-
yaz. Böyle karlar ül-
kesinde bir albino,
filmin ilgi çekici iro-
nisi. Beyazlar ülke-
sinde beyaz bir genç.
Noi, okulla sorunlar
yaşıyor. Okula gitmi-
yor, derslerde devam-
sız. Zeki ve mizah duygusu olan bir
genç. Okul müdürünün bütün çabala-
nna karşın öğretmen artık onun okul-
dan atılmasmı istiyor. Oysa Noi'nin
babasmın bütün çabalan Noi'nin oku-
lu bitirmesi ve kendine uygun bir ya-
şam kurması için.
Kaçıp gttme. kurtulma Isteğl
Noi başka sorunlarla uğraşıyor. Bu
buzlar ülkesinde hiçbir gelecek göre-
miyor. Doğanın bu sert koşullan
Noi'de hep kaçıp gitme, buralardan
kurtukna isteği yaratıyor. Film. bu is-
teği çok güzel yansıtıyor. Izlerken siz
de sıkılıyorsunuz, bunalıyorsunuz,
filmden çıkma isteği duyuyorsunuz.
Ama garip bir biçimde bu sıkıntıyı iz-
lemekten kendinizi alamıyorsunuz.
Salondaki izleyiciler de filmi sonuna
kadar bırakmadılar, oysa arada ofla-
yıp pufluyorlardı. Filmin bu sıkıntılı
atmosferinde Noi, benzin istasyonun-
da çalışan kızla aıkadaş oluyor, onun-
Filmde Noi'yi Tömas Lemarquis canlandırıyor.
la bir kaçamak yapıyorlar. Artık bu
gencin ne yapacağı belli olmuştur.
Oradan bir yolunu bulup kaçacaktır.
Bu amacı için her şeyi deneyebilir, her
şeyi yapabilir.
Aslında, gençlerin içinde bulunduk-
lan ortamdan kaçıp kurtulma isteği ev-
rensel bir sorun. Aynı kaçış güdüsünü
'8 MiP filminde de görüyorsunuz,
'Lili'de de. Genç erkekler de, genç
kızlar da içinde bulunduklan koşulla-
n değiştirmek istiyorlar, bunun için de
pek çok şeyi göze ahyorlar. Bunun ev-
rensel bir sorun olduğunu bir kenara
yazmak gerekiyor. Bizim üniversiteli
gençlerimizın yüzde 30'a varan oran-
larda başta Amerika olmak üzere yurt-
dışına girmek isteğinde olduklannı da
anımsayalım.
Bu Izlanda filminin yönetmeni Da-
gur Kari. Film kuzey ülkelerinde
ödüller almış ama bizim sinemalan-
mızda şöyle bir oynayıp geçiyor. Oy-
sa, insan sorunlanna eğilen, önem ve-
rilmesı gereken bir yapım.
KEDİ GOZU
VECDİ SAYAR
İnatçılık
Inatçılık, hep olumsuz bir özellik olarak anılır.
Oysa, ben bayılırım inatçı kedilere. 'Şurda dur'
deyince durmayan, yalnızca sevdiklerine yakın-
lık gösteren, canı istemeyince kimselere yüz ver-
meyen, dünyaya başkalarının gözleriyle değil,
kendi gözleriyle bakan özgüryaratıklara... Günü--
müzün moda eğilimi yalakalıktan uzak, kişilikli
tavırlan ile insanoğluna onur dersi verirler adeta.
Elbette, her kedi için geçerli değil bu söyledikle-
rim. Nice kediler tanıdım 'evcilleşmiş'. Zengin
sofralarının, iktidar koltuklannın kıyısından aynl-
mayan... Mutlak siz de tanımışsınızdır. Ben size,
inatçılıkta inat eden kedilerden söz etmek istiyo-
rum.
İnatçı kediler, geçen hafta gene boş durmadı-
lar. "Beni de fişleyin!" diye sokaklara fırladılar.
Çocukça bir inat mı bu? Hiç de değil. Çoğunlu-
ğun suskunluğuna katılmaktansa, 'kötü çocuk!
olmayı göze aldılar. Eminim, yarın da sokaklarda
olacaklar. 20 Mart günü bütün dünyadaki inatçı
kedilerle birlikte "Gelme Bush!" diye haykıracak-
lar.
Geçen hafta PEN Türkiye Merkezi'nin Istanbul
Bilgi Üniversitesi'nde düzenlediğı 'Antiterör Ya-
salannın Ifade Özgürlüğüne Etkisi' başlıklı toplan-
tıda, Amerika'dan, Çek Cumhurıyeti'nden, Nor-
veç'ten, Ispanya'dan gelen inatçı kedilerle bir
araya geldik. Amerika PEN Merkezi Hapisteki
Yazarlar Komitesi Başkanı Larry Siems, 'özgür
dünya'run sözcüsü Amerika Birleşik Devletle-
ri'nde, özellikle 11 Eylül sonrası düşünce özgür-
lüğünün nasıl tehdit altında olduğunu ayrıntılany-
la anlattı. FBI'nın, kütüphanelere giren her yeni
kitabı ıncelemeye aldığı, 'izleme, önleyici tutuk-
lama, gizlilik' gibi kavramlarla aydınlar, marjinal
gruplar ve tüm yabancı uyruklular üzerinde yo-
ğun bir baskı kurulduğu bir ülkede yaşamanın na-
sıl bir şey olduğunu anlamakta zorianmadı el-
bette bizim kediler. Avukat Fikret llkiz de Ame-
rikan rüyasından başka örneklerie tabloyu ta-
mamladı. Terörle mücadele gerekçesiyle resim,
fotoğraf sergilerinden kaldırılan tablolar, müzis-
yenlere söylememeleri gerektiği bildirilen şarkı-
lar bizim kedilere pek aşina geldi. Iran, Kuzey
Kore, Küba gibi 'düşman' ülkelerin bilim ve sa-
nat eserieri üzerinde yorum yapmanın, Ameri-
ka'da 10 yıla kadar hapis cezasıyla sonuçlana-
bildiğini de öğrenmiş olduk.
Panelde, Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye
muhabiri Erol Önderoğlu, Terörle Mücadele Ya-
sası'nın bazı maddelerinin değışmesinin ifade
özgüriüğünü sağlamak için yeterii olmadığını, da-
ha pek çok yasada kısıtlayıcı maddeler olduğu-
nu anlattı. Yayın kuruluşlarında yöneticilik yap-
mak için, Başbakanlık'tan bir 'Güvenlik Belgesi'
alınması gerekiyormuş mesela. Eh, bizim Ame-
rika'dan geri kalacak halimiz yok ya...
PEN Türkiye Merkezi Başkanı Üstün Ak-
men'in, Türkiye'deki ifade özgürlüğü ihlallerini
özetleyen konuşmasıyla açılan ve Türkiye PEN'in
Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı Müge Sök-
men'in moderatörlüğünde gerçekleşen toplan-
tıda, Uluslararası PEN Başkanı Jiri Grusave,
PEN'inin Hapisteki Yazarlar Komitesi Başkanı
Eugene Schoulgin, Katalan PEN Başkanı Char-
les Torer Pifarre, Istanbul Bilgi Üniversitesi Hu-
kuk Fakültesi İnsan Haklan Merkezi Başkanı Prof.
Turgut Tartıanlı'nın konuşmaları, dünya üzerin-
de mutlak bir egemenlik kurma hayalleri kuran*
ların, bu emellerine ulaşamayacaklarını gösteri-
yordu. Baskı rejimleri, istedikleri gibi yasalarla
oynasınlar, inatçı kedileri ehlileştiremiyoriar işte!
İnatçı kediler, sanat alanında da sürünün pe-
şinden gitmeyerek dünyayı tekdüzelikten, seçe-
neksızlikten kurtarıyorlar. örnek mi istiyorsunuz,
alın size birkaç örnek, yalnızca geçen haftadan:
Müjdat Gezen Sanat Merkezi'nin Avrupa yaka-
sında ikinci okulunu açması, 30 yıl aradan son-
ra Yeni Melek Gösteri Merkezi'nin açılması,
Reis Çelik'in 'İnat Hikâyeleri' ile, Zeki Demir-
kubuz'un 'Bekleme Odası' ile bağımsız (ve el-
bette inatçı) tavırlannı sürdürmeleri. Başanyı gi-
şede arayan nice sanatçının yanında onurlu bir
seçenekoluşturuyorlarhepside... Plastiksanat-
lardan birörnekle noktalayalım bu yazıyı: Erdinç
Ünlü'nün A Sanat'taki 'Bedene İnatçı Yaklaşım-
lar' sergisi, geçerli eğilimlerin ardına takılmak ye-
rine, kendi rüyalannın peşinden giden bir sanat-
çının özgün bakışını yansıtıyor.
Inadınız bol olsun!
vecdisayar(â yahoo.com
Sherlock Holmes'un mektuptarı
• LONDRA (AA) - Cnlü dedektif karakteri
'Sherlock Holmes'un yazan Sir Arthur
Conan Doyle'un, çoğu yayımlanmamış
el yazısı notlan ve mektuplan Londra'da
bulundu. Londra'daki Cristie's Müzayede Evi,
koleksiyonun, sanatçınm 1930'da ölümünden .
sonra mirasçılan arasmda çıkan hukuki bir *
anlaşmazlık sırasında kaybolmuş 3 bin
parçadan oluştuğunu bildirdi. Dedektif
Sherlock Holmes'un eskizi ise koleksiyonun
en önemli parçalanndan biri olarak
değerlendiriliyor.
BUGÜN
• CEMAL REŞİT REY KONSER
SALONU'nda 19 30da 'Uygur Müzik ve
Dans Günleri'. (0 212 232 98 30)
M ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde
19.30'da tstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası'nın 'Bach' konsen. Şef: Ilarion
Ionescu-Galati Solistler: Mehmet Okonşar,
Feryal Türkoğlu, Ferda Yetişer, Ömer
Yümaz, Tuncay Kurtoğlu. (0 212 251 56 00)
M ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda 18 00 de
'Endüstriyel Müzikte Derinlik: Coil' adlı
dinleti. (0 212 249 38 19)
• AKBANK KÜLTÜR SANAT
MERKEZİ'nde 20.00'de Işıl Kasapoğlu'nun
yönettiği 'Fernando Krapp Bana Mektup
Yazmış' adlı oyun. (0 212 252 35 00)
•FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde !
19.00'da Nicole Thierry'nin konuşmacı olarak
katılacağı 'Kapadokya Bulgulan' konferansk
(0 212 334.87 40) 6 k
;