23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 3 ŞUBAT 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JliJvUiıU1VJJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13 Sayıştay'dan «srji raporu • ANKARA(ANKA)- SayLştay'ın, eneıji sekörüne ilişkin taslak mporunda, Başbakan layyip Erdoğan ile JUrâanya Başbakanı C'eıhard Schröder •Urafindan yann açılışı yıpılacak olan Iskenderun İthal Taşkömürü Santralı da dahil yap-işlet (Yt) ve _yap-işlet-devret (YÎD) saınrallarla ilgili ağır îddıalarda bulunuldu. Rapora göre, Yî ve YÎD santrallannın uygulama imüyaz sözleşmelen defalarca değiştirildi. Değişiklilder sonrasında işletme süreleri uzatıldı; erken üretim, eksik ve fazla üretim fiyatlanyla kamu aleyhine oynandı. Yann açılacak santralla bırlıkte 5 adet Yt santralına, 35.3 milyar dolarlık elektrik alım güvencesi verildi. 25bmfiralap tarRi oluyor • Ekonomi Senisi - 25 bin liralık madeni paralar bugün tedavülden kaldınhyor. 25 bin liralık madeni paralar yanndan itibaren 24 Şubat 2005'e kadar yalnız Mal Sandıklan ile Merkez Bankası ve Ziraat Bankası şubelerinde kabul edilecek ve değiştinlecek. 25 bin liralık madeni paralar ilk defa 2 Ekim 1995 tarihinde tedavüle çıkmıştı. IMüteahhrt yapı denetimine karşı 7 • EDİRNE(AA)- Bayındırlık ve tskân Bakanlığı Müsteşan Sabri Erbakan, bır binanın yapımıyla ilgili olan herkesin sorumluluğunu bilmesi gerektiğini belirterek "Müteahhitler işinin başmda olmak yerine, elinde cep telefonu saunalarda geziyor" dedi. Erbakan binalann daha güvenli olması içın çıkanlan yönetmelik ve kanunlann "hikâye" olduğunu öne sürerek "Birçok müteahhit yapı denetim sistemini istemiyor. Niye, çünkü paralar gidiyor, konu sıkı olarak ele alınıyor" diye konuştu. 2DD4'te Yatırıma odaklananlar Lojlstlk Ekonomik gelişmeler açısından bir barometre görevigören lojistik sektörü, ekonomideki olumlu olumsuz gelişmeleri ilk önce hisseden sektörlerdetı bir'u Gerek ihracatın artması gerekse sektörün ilk kez biryasaya kavuşması sonucu 2003 ytlında başarılı bir yıl geçirdiklerini belirten sektör temsilcileri, kısa vadedepazar büyüklüğünün 14-15 milyar dolara çıkmasını bekliyorlar. 2004yıhna biiyüme hedefleri veyeni projelerle girmelerine rağmen kurlardaki iniş çıkışlardaki belirsizliklerden en çok etkilenen sektörlerden biri olduklan için kurlara müdahale edilmezse 2004 ve sonrasında ticaret yapmanın zorlaşacağını düşünenler de var. OMS AN, ortaklıkyaptığı Ispanyol Transfesa ile Almanya'da şirketkurma hazırlığında 40 mityondolarlıkyatınm2002 yılında ışbirlıği ortaklığı yaptıkla- n Transfesa adlı tspanyol şirketiyle bu se- ne içinde muhtemelen Almanya'da bir jo- int venture şirketi kuracaklannı belirten OMSAN Lojistik AŞ Genel Müdürü Ha- kan Ertik bunun için yaklaşık 20 milyon dolarlık bir yatınm yapacaklannı söyledi. Yüzde 100 Oyak sermayesiyle 26 yıl ön- ce kurulan ve 1982 yılında 15 araçlık fi- .loyla nakliye işine başlayan OMSAN Lo- jistik, bu yıl yeni yatırımlarla büyümeyi hedefliyor. 2001 yılından itibaren ciddi bır yapılan- ma içine girerek hizmet yelpazesi ve filo- lannı genişlettiklerini belirten Ertik, bu- gün 550 araç ve 800 çalışanı ile Türkiye'de en büyük filoya sahip şirketlerden biri ol- duklannı ifade etti. 2004 yılında, Transfesa şirketiyle birlik- te yapacaklan blok tren taşunacılığının ya- nı sıra Îstanbul-Anadolu yakasında TEM yolu civannda 200 dönümlük çok büyük antrepolann, depolann ve genel müdürlük binasının bulunduğu bir lojistik üssü kur- ma hedefinde olduklannı belirten Ertik, bunun için de yaklaşık 20 milyon dolarlık yatınm öngördüklerini söyledi. Sektörün en önemli sorununun insan kaynağı ve teknoloji olduğunu dıle getiren Ertik. "Bu alanda üniversitelerde çok faz- la bölüm yok Biz kurumlarla görüşmeler yapıyoruz ve bir Lojistik \IBA programı- na sponsor olmayı düşünüyoruz. YOK'ten deonay alarak bir kurumda kalmasını sağ- lamak istiyoruz" dıye konuştu. Yurtdışı yatınmlannı potansiyel gördük- leri için daha çok Bulganstan, Romanya, Azerbaycan gibı komşu ve gelişmekte olan ülkelere yaptıkJannı belirten Ertik, "Ama- cımız, komşu ülkderde de birer OMSAN yaratmak" dedı. Ağırlıklı olarak ototnotiv, petrol ürünle- ri, tekstıl ve inşaat sektörlerinde hizmet verdiklenni belirten Ertik, daha çok pera- kende sektöründe büyümek istediklerini söyledi. 2003 yılını 110 milyon dolar cıroyla ka- patan OMSAN, 2004 yılında 150 milyon dolarlık ciro hedefliyor. Borusan Lojistik irak'ta büyüyecek 2003 yılı cirosunu yüzde 20 oranında büyü- terek 52 milyon dolara çıkardıklannı belir- ten Borusan Lojistik Satış ve Pazarlama- dan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı tb- rahim Dölen, 2004 yılında lojistik alanın- da Avrupa'nın en büyük şirketlerinden bi- ri ile stratejik ortaklık kuracaklannı söy- ledi. 2004 için daha agresif hedefler belirle- diklerini ve yüzde 35'in üzerinde büyüme ile cirolannı 70 milyon dolara çıkarmayı hedefle- diklerini belirten Dölen, 10 milyon dolar tutannda yatınm gerçekleştirmeyi planladıklannı dile getirdi. Bu yatınmlardan ilkinin parsiyel dağıtım ağı oluş- turmak olacağını belirten Dölen, "2004te timanya- ünmlanmızı sürdürecekve Ro-Ro terminal hizmet- lerivermeyebaşlayacağız'' diye konuştu. Dölen aynca, 2003 yılında girdikleri Irak paza- nnda, bu yıl daha hızlı büyümeyi hedeflediklerini ve şu anda Silopi, Zaho, Musul ve Bağdat'ta aktar- ma istasyonlan ve depolannın faaliyetlerini sürdür- düğünü ifade etti. Aras Holding iddialı 2004 yılında aynı hızla Taşımacılık sektöründe 25'inci yılını pazar lideri olarak kutlayan Aras Holding, Türkiye genelinde 38 bölge müdürlüğü, 700 irtibat bürosu. 26 transfer merkezi ve 550 noktaya hizmet götüren mobil ofısleriyle 6 bin kişiye iş olanağı sağlıyor. Aras Cargo'nun, teknoloji yannmlan ve şirket satın almalan ile 2003'te yüzde 35 büyüme gerçekleştirdiğini belirten Aras Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal Aras, geçen yılın bir diğer başansının da Türkiye'nin ilk "Kargo Sorting SistemTnin kurulması olduğunu ifade etti. Aras, "Önem Taşır" sloganıyla faaliyet gösteren Aras Cargo'nun, 2004 yılında hayata geçireceğı projelerini 7 ana başlık altında topladı: "Pazar Uderüğini koruyarak yine iki haneti rakamlaria büyümek, yurtdışmda stratejik ortakhk araşıyına gitmek, grup içi dinamizmi artüran yeniden yapılanma çauşmalannı sürdürmek, kurumsallaşma çıtasını sektörün zirvesine taşımak, müşteri memnuniyetini artüran yeniHkleri hayata geçinneyi sürdürmek ve ekonomik tstikrann devanı etnıesi halinde 200 mityon dolar ciro elde etmek" BalnakNakByattekstilciyiizüyor 2003 yılında Ulusal Kalite Büyük Ödülü 'nü kazanan şirket 2004 yılında daha çok insan ve teknolojiyatırımı yapacak Yüzde 80 tekstil agırhklı çalıştıklannı belirten Balnak Nakliyat'ın CEO'su Selma Akdoğan, yatırım için hazırlık yapan firmalan ızledıklerini ve bu bağlamda onlann ortak seçecekleri bir yerde büyük bir olasılıkla Diyarbakır'da nakliyat ihtiyacım karşılamak için yeni bir şube açacaklannı dile getirdi. Akdoğan, 2003 yılında Ulusal Kalite Büyük Ödülü'nü kazanan Balnak Nakliyat'ın, 2004 yılında da daha çok insan ve teknoloji yatınmı yapacağını belirtti. Dövizin düşmesinin kendileri gibi döviz kazanıp TL harcayan şirketler için kâr kaybına yol açtığını belirten Akdoğan, yine de cirolannı 42 milyon dolardan 48 milyon dolara çıkardıklannı söyledi. 2004 yılında da satış ve kâr odaklı hedefleri doğrultusunda 56 milyon dolar ciro beklediklerini belirten Akdoğan, tüm operasyonel işleri online olarak yürütmeyi sağlayacak bir yazılım projesi üzerinde de çalıştıklannı ifade etti. Ocak ayı başında TGSD Yönetim Kurulu'na da seçilen Akdoğan "Yüzde 80 tekstil sektörüyle çahşan bir firmayız ve 16 yıldır lojistik destek sağlıyorduk'' diye konuştu. DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGtN YILDIZOGLU LONDRA Ekonomik, siyasi, askeri alanlardagüç yansrtabilecek, Avaıpa sermayesini ko- ruyabilecek, ona yeni alanlar açabilecek bir blok oluşturma anlamında, Avrupa Birliği Projesi'nde bir tıkanıklık söz konu- su. Le Monde'un geçen hafta yayımla- nan bir başyazısına göre "iyi gitmiyor, yeni bir atılıma gereksinim var"(20/02). Geçen hafta Schröder, Chirac ve Blair arasında yapılan zirve toplantısı, Almanya-Fransa eksenine Ingiltere'yi de ekleyerek, bu atılımı başlatmayı amaçlı- yordu. Zirve atılımı başlatmaktan daha çok, biriik sürecindeki tıkanmayı gözler önüne serdi, hem de 10 yeni üye alarak genişlemeye hazırlandığı bir dönemde... Abartmak olanaklı ıtıı? Bugün Avrupa Birliği, bir ortak dış po- litika oluşturamıyor. Bundan 10 sene ön- ce olsaydı bu başansızlık bu kadar bü- yük bir sorun oluşturmazdı. Ne ki, bugün 10 yıl öncesinden çok farklı bir dünya var. ABD, öncelikle Avrupa'nın arka bah- çesi sayılabilecek "Geniş Ortadoğu'yu" hedef alan bir imparatorluk hamlesi baş- lattı; artık Avrupa'nın biriiğini değil, dağı- nıklığını amaçladığına ilişkin belirtiler var. Ortak dış politika oluşturmadaki başan- sızlık, Irak savaşı sırasında olduğu gibi, bir iktidarsızlık yaratıyor ve biriik sürecın- de, bizzat ABD'nin de yardımıyla, büyük çatlaklaraçabiliyor. Avrupa Birliği ekono- misini düzenlemek amacıyla oluşturulan Istikrar Paktı, Fransa ve Almanya gere- ken ölçütlere uymadığı için çöktü. Avru- pa Birtiği'nın genişlemesi bır seri ekono- mik ve siyasi yönetişim sorununu da be- raberinde getiriyor. Bu yüzden birliğin sağtam bir siyasi çerçeveye gereksinimi Avrupa Tıkanıklığıvar. Ne ki AB anayasasına ilişkin görüş- meler hiçbir sonuç alamadan tıkanmış durumda. Çoğu siyasi olarak ABD'ye ya- kın yeni ülkeler de birliğe katılınca ana- yasayı oluşturmak çok daha da zorlaş- mayacak mı? Ek olarak, Türkiye'nin üye- liğine ilişkin alınması gereken karar, yeni katılanlann getireceği göçmenlik sorun- lan, artık lyice endişe verici boyutlara ula- şan, yabana ve Yahudi düşmanlığı gi- bi gittikçe ağıriaşan ciddi siyasi, ide- olojik sonuçlara gebe sorunlar da var. Başta Almanya ve Fransa olmak üzere, Euro bölgesinin, ortak para bi- rimine geçildiğinden bu yana en ya- pışkan durgunluğunu yaşıyor olması bu sorunlan daha da ağırlaştınyor. ör- neğin Euro'nun dolar ve Yuan/Rem- ninbi (Çin parası) karşısındaki konumu AB yaranna işlemiyor. Jean Paul F\- toussi'nin Le Monde'da yayımlanan yorumunda vurguladığı gibi Avrupa ekonomisi yavaşlarken Euro yüksele- rek durgunluğu daha da ağırlaştınyor, "istihdamın ve sanayi yapısının tehlike altında olduğu bir dönemde" gereken tedbirlerin alınamaması "çok daha bü- yük riskleri gündeme getiriyor". Diğer bir deyişle, Avrupa sermayesinin, kendi böl- gesinde istihdam yaratmaya, dünya eko- nomisindeyeni yatınm alanlanna, pazar- lara gereksinim duyduğu bir dönemde, bu hedeflere uygun ekonomik poiitika- lar üretılemediği görülüyor. Böyle bir ortamda, büyük sermaye gruplannın, Avrupa çapında uygulana- cak genel bir politika yerine, etkileyebil- dikleri devletlerin aracılığıyla kendilerine özgün çıkariannı izlemeye kalkma olası- lığı gündeme gelebilir. Ikincisi, dış reka- bet gücünün zayıflamasının ve emperya- list yayılmanın, başka güçlerin basıncıy- la tıkanmasının, etkileriyle artan işsizli- ğin, yabancı ve Yahudi düşmanlığına dö- nüşme süreci daha da hızlanabilir, kamu- oyu, giderek Euro'yu ve diğer AB üyele- nni suçiamaya başlayabilir. Kısacası Av- rupa Birliği, ekonomiden uluslararası iliş- kilere, toplumsal pdrbkalara kadar birçok alanda, bloklaşmasına yardımcı olacak, ortakve kendi içinde uyumlu, politikalar- dan yoksun. Troika' vb... Ancak. Fransız, Liberation, Alman Frankfurter Allgeimeine Zeitung gibi ga- zetelerin de vurguladığı gibi Almanya- Fransa ekseni artık bu politikalan oluş- turacak enerjiye ve güvene sahip değil- di. öyleyse, Ingiltere'nin de katılımıyla oluşacak "troika", eğer, en önemli sorun alanlannda ortak bir tutum saptayabilir- se, diğer ülkeleri de ikna ederek tıkanık- lıklar açılabilecek bir liderlik oluşabilir mi? Fınancial Tımes, "18 Şubat zirvesi için pek bir şey çıkmadı ama, olması bile önemli bir gelişmedir" diyor ve zirvenin yüreklendirici bir başlangıç olduğu- nu savunuyor. Ben FT kadar iyimser değilim. Wall Street Journal'ın, diğer, üç büyük (veABD eğilimli) ülke Itarya, Is- panya ve Polonya liderlikleri kendi- lerine dayatmada bulunacak bir "sert çekirdeğin" iradesini kabul et- meyeceklerini vurgulayan sinirii de- meçlerine bakarak "zirve, biriikten çok bö/ünme yarattı" saptaması bence, gerçeğe daha yakın. Ikincisi, toplantıdan bir gün önce yayımlanan bir bilgi notundaki (Heather Grabb- le&Ulrike Guerot, Centre for Europe- an Refoım) çözümlemelerin düşündür- düğü gibi, bu Tro/7ca"'nın önünde, önemli kurumsal ve siyasi zorluklar var. Kurumsal zorluk, troikanın içindeki eşgü- düm sürecinin AB'nin var olan yapısının içinde mi, dışında mı olacağıyla ilgili. Ikin- cisi bu troikayi oluşturan grubun üzerin- de biriikte, çalısabileceği ortak politika alanlan bulmak gerekiyor. Ancak ortada pek bir şey yok, vergi politikası gibi en di- kenli sorunlara ek belki dış politika dü- şünülebilir. Ancak dış politika söz konu- su plunca Italya, Ispanya ve Polonya'da erginy@tr.net sürece dahil edilmek isteyeceklerdir. Eğer edilirlerse, büyük ülkelerle küçük ülkeler arsındaki aynm daha da derinle- şecek. Üçüncüsü, GrabbleveGuerot'un vurguiadığı gibi, üzerinde çalışılacak or- tak politika alanlan bulunsa bile, o alan- lardaanlaşmasağlamak kolay değil. Irak savaşı bağlamında da gördüğümüz gibi Almanya, Fransa ile Ingiltere arasında önemli aynlıklar var. Fransa savunma harcamalannı arttnrken Almanya azalt- maya çalışıyor. Diğer taraftan, AB'yi bir blok olarak inşa etme projesinde, dış po- litika alanında Almanya ve Fransa, ıngil- tere ile biıiikte çalışabilir, Ingiltere kana- lıyla gelecek ABD basıncını biriikte gö- öüsleyebilirier, ama Ingiltere'nin yanında Ispanya, Kalya, Polonya gibi ABD eğilim- li üç ülke daha eklendiğinde bu durum ortadan kalkar, tüm proje anlamsızlaşır. Avrupa çapında ekonomik politika eş- güdümünü hızlandırmaya yönelik bir "Super Commissionaire" oluşturmaya kararvermiş olmalanna bakarak Alman- ya, Fransa ve Ingiltere'nin, tüm bu zor- luklara karşın, bu zirveyi kurumlaştırma- ya niyetii olduklan anlaşılıyor. O takdirde, AB'nin iç çelişkilerinin giderek derinleş- mesi, iç uyumunun, özellikle genişleme- den sonra daha da bozulması, beklene- bilir. Bir de durgunluk uzar, büyük Avru- pa şirkerjeri daha düşük maliyet alanla- nna göç ederken küçük ve orta büyük- lükteki sermaye içinde iflaslar, dolayısıy- la işsizlik artmaya devam ederse, Türki- ye görüşmelere başlamak için alacağı varsayılan tarih geldiğinde, karşısında bu günkünden çok daha kutuplaşmış bir dünyada, yabancı düşmanı ve istikrarstz bir Avrupa "birliği" manzarasıyla karşı karşıya kalabilir... ANKARAPAZABI YAKUP KEPENEK Kesilmesi Gereken Uzan olayı, ekonomi ders kitaplanna girecek ilginç bir örnektir. önce, olay, şimdiye dek açıklandığı kada- nyla bile, çok yönlüdür. Ekonomik, siyasal, ahlaki ve toplumsal boyutlanyla, kollan birbirine kanşmış çok kollu bir ahtapotu andınyor. Uzan olayı siyasaldır; içinden bir siyasal parti çıka- ran, bu parti ile iç içe geçmiş bir sermaye hareketidir; ya da sermaye ile iç içe geçmiş bir siyasal harekettir. Bu iç içe geçiş, kaçınılmaz olarak, basın-yayın özgür- lüğünü zedeliyor. El koyma olayı öncesi bir yana, son- rasında, Uzan Grubu'nun denetiminde olan basın-ya- yın kuruluşlarında çahşanlann, en temel hakları, dü- şünceyi anlatım özgüriükleri ellerinden alınmış bulu- nuyor. Olayın, toplumsal ahlak tarafı da çok önemlidir. Doğ- ruluk, dürüstlük ve erdem değerierinin aşındığı, yasa- lann uygulanmadığı, kovuşturma, ülkenin yargı, kamu denetimi, bilirkişilik gibi kurumlannın etkin çalışama- dığı bu olayla bir kez daha kanrtlanmış bulunuyor. Olay, yıllardır yaşanan toplumsal çöküntünün yeni ve ileri bir ömeğidir. Sonuçta, 400 bin dolayında tasarruf sahibi ve şirketlerin 40 bin çalışanı, bir yasal karmaşa orta- mına atılmış, uğramış bulunuyor. Ekonomiye gelince, Uzan Grubu, pek çok alanda mal ve hizmet üreten çok büyük bir sermaye gücüdür. Birikimin kaynağını araştırmak ayn bir konu; ancak Uzan türü sermaye birikimi tek örnek değildir ülke- mizdeki sermaye birikimi biçiminin kendine özgü ve özgül bir ömeğidir. Bunca mal ve hizmet üreten gru- bun, Imar Bankası dahil, yasalara uygun çalışıp çalış- madığını denetlemek öncelikle devletin göreviydi. Eğer, ta başından bu yana ortaklıklann yasalara uy- gun çalışmalan kamu eliyle sağlansaydı; eskisi ve ye- nisiyle hükümetler görevlerini eksiksiz yapsaydı, ki bu bir zorunluluktu, bunlar yaşanmazdı; olay olmadan önce önlenirdi; önlenmeliydi. Getinen noktada, grubun borçlannın ödenmesi amacıyla kimi sermaye vartıklanntn satışı girişimi, gün- demdedir. Eğer yapılırsa, satış sonucu sermayenin sahibi değişecektir. Kamuoyunun kanısı, bu el değiş- tirmenin, çok ucuza satış yoluyla, AKP iktidannın yan- daşlanna sermaye aktanmı biçiminde olacağıdır. Böy- lelikle, bir siyasal partiyle evli bulunan sermaye, bir başka siyasal partiyle evlendirilecektir. Eğer böyle ya- pılır, özelleştirmenin Balıkesir SEKA ya da Malatya Sü- merbank Dokuma ömeklerinde görüldüğü gibi, Uzan sermaye varlıklan AKP iktidannın destekçisi olan ser- maye kesimlerine aktanlırsa ne olacaktır? Söylemeye gerek yok ki, üretimi ve iş bulmayı art- tıncı hiçbir özelliği olmayacak olan böyle bir sermaye değişimi uygulamasının piyasa oyununun kural ve ko- şullanyla uzaktan yakından bir ilgisi bulunmuyor. Bo- zuk olan, ülkemizde, piyasa koşulları ile sermayenin mülkiyeti arasındaki ilişkilerdir. Bu nokta, aslında, bu konuda yapılması gerekenleri de açıklıyor. Kapitalist üretim biçiminde piyasanın sağlıklı işleme- sinin temel kuralı, girişimcilerin yanşa eşit noktadan başlamalan ve sürdürmeleridir. Rekabetçi piyasa böy- le sağlanır. Bir girişimci, öncelikle, kredi olanaklanna diğer gi- rişimcilerie aynı uzaklıkta olmalıdır; sermaye kullanı- mında onlaria eşit koşullarda çalışmalıdır. Bu neden- le, banka sahibi olan ile olmayan girişimciler arasın- daki eşitsizlik, yasalaria ve bunlann dosdoğru uygu- lanmasıyla giderilmelidir. Ikincisi, girişimciler, kendilerini kamuoyunatanıtma- da ya da anlatmada da eşit olmalıdır. Bu nedenle de, basın-yayın olanaklan olan ile olmayan girişimciler arasındaki eşitsizliğe, haksızlıklara izin verilmemelidir. Kimi mal ve hizmet üreticileri, sahip olduklan basın- yayın organlannı, kendilerine övgü, başkalanna söv- gü aracı olarak kullanamamalıdır. Üçüncüsü, siyaset-sermaye bağıdır. Işadamı siya- setle uğraşabilmeli.. ancak, siyaset ileticareti aynı an- da yapamamalı; sermaye ile ilişkilerini kesmelidir. Baş- bakan'ın şirket ortağı olması, bakan yakınlannın tica- rete siyaseti dayanak yapmalan, haksız rekabetin en yıkıcı biçimleridir. Yapılması gereken, kirtiliği kaynağında kurutacak yasal düzenlemeleri yapmak ve bunları karariılıkla uy- gulamaktır. Ülke kamuoyu ve öncelikle de irili ufaklı gi- rişimciler, piyasa eşitsizliklerine karşı durmalıdır. Türkiye, banka, basın-yayın ve siyaset ile sermaye- nin ilişkîlerini, AB benzeri bir yapıya bir an önce ka- vuşturmalıdır. Bu üçlünün çıkar bağlan kesilmezse, Uzan olayının çok sayıda benzerleri, yaratacaklan yı- kım ve bunalımlaria biriikte yaşanır. Hükümet, kimi sermaye sahiplerini korurken, kimilerine "Uzan işlemi" yapar. Kendileri de az ya da çok Uzan benzeri olan doğrudan ve dolaylı destekçileri de hükümeti, şimdi yaptıklan gibi, halka iyi niyetii kurtancı olarak sunar; allar. pullar ve pazariartar. Sonuçta, sermaye-siyaset-medya sarmalı, faşizan biryolun kaldınm taşlan olur. Unutulmamalı, Dante'nin dediği gibi, Cehennemin kaldınmlan da iyi niyet taş- lan ile döşenmiştir. yakup@metu.edu.tr Mahkemelik oldular İslami holdingde yönetici kavgası ERKANTUYSAL KONYA - Konya'daki tslami holdinglerden Ka- mer Holding'de eski ve yeni yöneticilerin iktidar kavgasına girdikleri be- lirtildi. Yumruklaşmaya varan kavgalann ardın- dan holding yöneticileri- nin mahkemelik olduğu ortaya çıktı. Kavgayla ilgili olarak holding basın müdürlü- ğünden açıklama yapıldı. Açıklamada, bir süre Ka- mer Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardım- cılığı görevini yürüten Adem Kocakafa'nın hol- ding merkezinde olay çı- kardığı, şirketleri zarara uğratma çabası içine gir- diği ifade edildi. Olayla ilgili olarak 4 ay önce ya- pılan suç duyurusu son- rasında Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesı'nin holding lehine karar ver- diğine ve Kocakafa'nın Kamer Holding'de tem- sil ve ilzam yetkisinin kalmadığına dildcat çeki- len açıklamada şöyle de- nildı: " Kocakafa yetki- leri ahndıktan bu \^na ge- çen 4 ayhksürede hokfing merkezine gelmemekte- dir. Yönetim kurulu üye- leriıün Alama'da bıdu- nan Şahmer AŞ'nin yö- netim kurulu toplannsuu \apmak üzere Konya'da bulunmadıklan bir gün- de şirket merkezinde ar- bede çıkararak gündem oluşturma amacıyla ha- reket etmiştin" Yurtdışından gurbetçi- lerden topladıklan para- larla kurulan ve Konya ve Alanya'da faaliyet göste- ren Kamer Holding'in Alanya'ya 20 kilometre uzaklıktaki Şah - In isim- li turistik tesisi islami an- layışı göre yönetiliyor. Harem-selamlık tesiste, erkekler ve kadınlar için ayn havuzlar bulunuyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear