23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA 14 CUMHURİYET 8 ARALIK 2004 ÇARŞAMBA KULTUR kultur (d. cumhuriyet.com.tr Bas Burak Bilgili'nin ilk Türkiye konseri bugün 19.30'da Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Binası'nda Bas bariton ses birliği... gençlere aktaracağım. Yurtdışında benim gibi yirmi kişi olsa, Türkiye'nin adı duyulur. Türkiye'de her şey devletten bekleniyor. Özerk destek çok az. Türkiye'de bu Ok konseriniz. Neden bu kadar geç? BtLGtLtTürkiye'den teklif gelmiyor. Onlara teklifi ben getiriyorum. Türkiye'de yapım ve organizasyon eksikliği var. Istanbul Operası'ndan daha önce çıkmış yapımlar için teklif geliyor. Ben yurtdışında yeni yapımlarda rol alıyorum. tstanbul'da neden çıkmış bir yapımda rol alayım? tnsaf. Çinli operacı Hong Kong'a gittiğinde ona özel opera yapılıyor. Neden Türkiye'de de yapılmasm? Türiı operasım nasri buluyorsunuz? BtLGtLt Kendı yağıyla kavruluyor. Türk operasını yurtdışında tanıtmak için öncelikle halka inmek gerekiyor. Opera seven kitle yaratılmalı. Konserinizin adı 'Tenorlar Giremez'. Bununla ne demekistiyorsunuz? BtLGtLİ Türk halkı Pavarotti'yı, Domingo'yu, Carreras'ı bilir. Bunİann üçü de tenordur. Ama bası, bantonu bilmez. Operalarda işin esas emekçisi bas ve baritonlardır. Bunu halkımıza göstermek istedik, hem de konsere espri katalım dedik. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Karım Benimr "Kanm benim! Iyi yürekli, altın renkli, gözleri baldan tatlı anm benim" Türk şiirine yakınlığınız varsa, bu dizelerin Nâzım Hikmet'e ait olduğunu hemen anımsarsınız. Son günlerde televizyonda sık sık yayımlanan bir reklam filminde yukarıdaki dizeler kullanılmış. Evlerinde sıkılan genç bir evli çift var. Kadın elindeki kitaptan, "Kanm benim! I gözleri baldan tatlı anm benim" dizelerini okuduktan sonra kocasına dönüp, "Bak sen bana hiç böyle güzel şeyler söylemiyorsun" diyor. Kocası da kansına yaklaşryor, sırtına biryumruk atıp, "Koçum benim!" diyor. Arnan ne komik! Reklamdan çıkan ana düşünce, duygusal davranışları kocanızdan bekleyeceğinize, önerilen televizyon vericisine abone olup çok sayıda romantik filmi izleyebileceğiniz. Bu dizeler, 11.11.1933 tarihinde şairin Bursa Cezaevi'nden Piraye Hanım'ayazdığı ünlü 'Kanma Mektup' başlıklı şiirde geçer. Şair, idam istemiyleyargılanmakta, karısı ona yazdığı mektupta, "Başım sızlıyor, yüreğim sersem. Seni asarlarsa, seni kaybedersem, yaşayamam!" diyor. Şair, kansına cevabında, ona umut vermekte, şür, "daima iyi şeyler düşünmeli I bir mahpusun kansı" dizeleriyle son bulmaktadır. Ardında böylesi trajik bir öykü barındıran şiiri, bir televizyon vericisinin tanıtımı için kullanmak, en başta ahlaki bir hafiflik gerektirir. Ey şair, senin o yaşadıklannın bugünkü kuşaklar için bir önemi yok, der gibi. Tıpkı daha önceden, Edip Cansever'in şiirinin ayakkabı, Tanpınar'ın şiirinin sabun reklamlannda kullanılması gibi. Böyle bir hafıfliği yapabilmek için o şiire de, o şaire de, yaşadığı aşka da saygı duymamak gerekir. Saygı ve sorumluluk gibi akçeli karşılığı olmayan değerieri hadi bir yana bırakalım. Fikir ve Sanat Eserieri Yasası'na göre de bir sanatçının ürününü kullanabilmek için izin almak ve sözleşme yapmak gerekir. Böyle bir amaç için sanat ürünlerinin kullanımına izin veren kalrtçılar da bu sorumsuzluklan aynı oranda paylaşıyorlar elbet. En azından şöyle düşünmek gerekmez mi: Şairi yaşasaydı, şiirinin böyle bir tanıtım filminde kullanılmasını ister miydi? Hayatı boyunca sermaye düzenine karşı savaşmış bir insanın şiirini, bir 'ma/'ın tanıtımında kullanarak onun şiiriyle de, kendisiyle de alay etmiş olmuyor musunuz? Şiirin bugünün dünyasında da, insanında da bir karşılığı olabileceğini düşünmüyorum. Şür, en genel anlamda hayatın ve dünyanın güzelliğiyle ilgili bir şey. Bugünün dünyasında ise güzelliğe yer yok; kaç göç, yanıl yanılt, vur kaç bir hayat yaşadığımız... O kadar kirli ki günümüz dünyası, temiz kalmış bir şeye dayanamıyor. Şür mi, müzik mi, erdem mi, dürüstlük mü, aman getirin onu da pisliğe bulaştıralım tutkusuyla yanıp tutuşuyor. Her gün ekranlarda görüp durduklarımız, gazete sayfalannda okuduklarımız başka ne ki! turgayfisekci.com AYÇATEZER Scala'dan Metropolitan'a, dünyanın birçok tanınmış operasında, ünlü konser salonunda sahneye çıkan basımız BurakBigi, bugün saat 19.30'da Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall Binası'nda 'Tenorlar Giremez' başlıklı bir konser verecek. Bilgili'ye bariton Luis Ledesma ve piyanist RogeBo Riojas'ın eşlik edeceği konserdeSaygun,LeoncavaDo,Donizetti,Mozart, Gounod, Bellini, Verdi ve Bizet'den yapıtlar seslendirilecek. Dünyaca ünlü birçok operada söylediniz. Birçok konser verdiniz. Sizi öne çıkaran neydi? BURAK BtLGtLt Her zaman diğerlerinden farklı olmaya çalıştım. Dünyanın diğer ülkelerinden sanatçılarla başa baş güreşmek için kendimi yetiştirdiğime inanıyorum. Hiçbir zaman bir başkasının kopyası olmadım. Hedeflm operayı sevdirmek MetropoBtan Operası'nda başrole çıkan ilk Türk oldunuz. O sıralarda bu konuyla Ugili birtakını söylentiler çıkü. Olayın ash nedir? BİLGİLİ Bir arkadaş Metropolitan Operası'nda ilk kendisinin sahneye çıktığını söyledi. Oynadığını söylediği rol küçük bir rol. Metropolitan'da sahneye çıkan ilk Türk o olabilir, ama başrol oynayan ilk benim. Yurtdtşında pek çok yartşmada bfrincilik ödülü aldınız. Bu ödüllerin meslek yaşanunıza katktsı ne oldu? BtLGtLt On ıkı bınncılığım, aynca ikinciliklerim var. Yanşmalann mesleğime çok büyük etkisi oldu. Opera yöneticilerine adımı tanıttı. Gelecekten beklentiniz nedir? BtLGtLt Divamız Leyla Gencer gibi, Türk opera sanatını dünyaya tanıtmak istiyorum. Türkiye'de opera sanahnın Türk halkı tarafindan sevilmesi en büyük hedefim. Ilerde hocam Güzin Güreli gibi birikimlerimi Sponsor arıyor Yeni canşmalannız var mı? BİLGILİ Tenor arkadaşım Bülent Bezdüz ile iki BB olarak 'Yeni Türküler' başlığı altında konser vermeyi düşünüyoruz. Sponsor anyoruz. Fazıl Say gibi üniversiteleri dolaşıp öğrencilere operayı tanıtacağız. Bunun dışında CD çahşmam var. Türkiye'deki yapımcılar sıcak bakarlarsa Türkiye'de çıkaracağım. En büyük isteğim yurtdışında çok daha büyük operalarda söylemek. Almanya, Avusturya ve Fransa'da konserlerim var. Birçok teklif aldım. Arjantin'de söyleyeceğim. Adımı yurtdışında duyurursam ülkemin de adı duvulacak. Burak Biigtti, geiecek günlerde Almanya, Avusturya ve Fransa'da konserier verecek. operasının kendini yurtdışında tanıtması için öncelikle halka inmesi gerekiyor. Opera seven bir kitle yaratılmalı. Biz sanatçılara düşen görev, halkla aramızdaki duvarı aşabilmek için çaba göstermek Bu konserle Türkiye de bir ilke imza atıyonız. Bas, bariton normalde hiçbir zaman düet yapmaz. Konser çok ciddi olur diye kimse böyle bir oluşuma yanaşmaz. Ama biz ona biraz daha renk katarakfarklı bir program yapıyoruz." SevdaCenap And Müzik Vakfı Sinemaya Yeni Dalga akımıyla giren Philippe de Broca 71 yaşında yaşama veda etti Ayhan Baran'a onur ödülü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) SevdaCenap And Müzik Vakfı 2004 Yılı Onur ödülü, şan ve opera sanatçısı bas Ayhan Baran'a verildi. Baran, "solistverejisör olarak Türk operasnıa unutulmaz katküan, Türk besteeilerin şan eserierini yorumlamadaki üstün başanlan ve dünyanın en önemli opera ve konser sahnelermde Türkiye'yi en üst düzeyde temsil etmiş olması" dolayısıyla verilen ödülünü, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'den aldı. Sezer, Milli Eğitim Bakanlığı Şura Salonu'ndaki ödül töreninde yaphğı konuşmada, yüzyıllardır birey da\Tanışı üzerinde yarattığı olumlu değişimlerle toplumsal yaşamı etkileyen ve zenginleştiren önemli kültürel olgulardan biri olan sanahn, evrensel boyut kazanarak uygarlıklann ilerleme sürecinde belirleyici rol oynadığını kaydetti. Ozgün komedileriıı ustası ASLl SELÇUK Eğlence, fantezi, egzotizm dolu serüvenlerin, sıra dışı komedılerin, pelerinli ve kılıçlı tarihı filmlerin, gizli ajan parodilerinin ustası Fransız yönetmenfotografçı Philippe de Broca, 71 yaşında yaşamını yıtirdi. 50'lerin sonunda 'Yeni Dalga' akımının ustalanna asistanlık yaparak sinemaya giren Broca, bir süre sonra ustalarından yolunu ayınp özgün bakışı ve teknik becerisiyle alışılmairçok mış komediler, serüven filmfilmde leri çekti. birlikte çalıştığı 15Mart 1933'tebir sanaJean Paul Belmondo, yicinin oğlu, bir ressamın Broca "nın ölümüyle torunu olarak doğan PhiFransız sinemasında lippe de Broca de Ferrusolağanüstü bir dönemin, sac, soylu geçmişini ardıno parlak 60'lar70'ler da bırakıp 'Paris Fotoğraf döneminin kapandığının ve Sinematografi Teknik Okulu'nu bitirdi. Cezaaltını çizdi. Broca'nın özel yir'de haber kameramanbir yeri, geleneklere lığı yaptıktan sonra 50'leraldırmayan, zarif, şiirsel, de 'Yeni Dalga'nın yarahuçucu, alaycı, sevimli bir cılanndan Claude Chabrol çizgisi vardı; ve FrançoisTruffautnun yönetmen yardımcılığını yaptı. o, Fransız sinemasının gözüpek, Büyük bütçeli atak,arsız yapımlara doğru çocuğuydu. Broca, ilk komedisi 'Les Jeux de l'Amour'u (Aşk Oyunlan) 1959'da çekti. Bunu'Le Farceur' (Şakacı 60) ve 'L'AmantdeCinq Jours' (Beş Günlük SevgilL60) ızledı. 1961 "de başrolde JeanPaul Belmondo nun oynadığı 'Cartouche' (Sevimli Haydut) büyük gişe getirisi sağlayarak Broca'yı ülke çapında ünlendirdi. Broca, bu sıcak komedi serüveninin ardından yüksek bütçeli yapımlara yöneldi. 'L'Homme de Rio' (Rio Macerası/63), 'LesTribulations d'Un Chinois en Chine' (Çin MacerasL 65), 'Le Magnifique' (Muhteşem/73), 'L'Icorrigflble'de (Uslanmaz, 75) yine Belmondo'yla çalıştı. Belmondo bu ince, zekice esprilerle dolu ajan parodilerinde unutulmaz oyunlar çıkardı. Rio Macerasf yla uluslararası üne kavoışan Philippe de Broca, Fransız sinemasına ender görülen eğlenceli seyirliği, zarif alaycılığı, uçuculuğu, duygulann çeşitliliğini ve gücünü getirdi. Filmleri güldürmesine karşın anlatım açısından şiirsel ve çok nitelikliydi. Fransız Şeref Nişanı sahibi Broca, 'Tendre Poulet' (Taze Piliç 78), 'OnaVoleLaCuissedeJupiter' (Jüpıter'in Kalçası Calındı/80),'L'Africain' (Afrikalı/83), 'La Gitane' (Çingene/88) gibi duygusal komedilerin ardından tarihi yapımlara yöneldi; 'Chouans'r(Kralcılar/ 88), 'Le Bossu'yü (Kambur/97) çekti. Broca, 6 Ekim'de Fransa'da gösterime giren, izleyicisi 1 milyona ulaşan son filmi 'Vipere au Poing'ın (2004) tanıumına hastalığından ötürü katılamamıştı. 'Amazone'da (Amazoa 2000) son kez çalıştığı Belmondo, Broca'nın ölümüyle Fransız sinemasında olağanüstü bir dönemin, o parlak 6O'lar7O'ler döneminin kapandığının altını çizdi. Broca'nın özel bir yeri, geleneklere aldırmayan, zarif, şiirsel, uçucu, alaycı, sevimli bir çizgisi vardı; o, Fransız sinemasının gözüpek, atak, arsız çocuğuydu. t • Güneydoğu'nun saklı tarihi B VAN (AA) Şımak, Cizre, Uludere ye Idil'de, Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nce (YYU) yüzey araştırması başlatıldı. YYU Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Top, terör nedeniyle yıllardır araştırılamayan bölgenin tarihi güzellikleri ortaya çıkarmak için 1997 yılmda Hakkâri'de başlattıklan yüzey araştırması çahşmalarmı bu yıl Şırnak, Cizre, tdil ve Uludere'de sürdürdüklerini söyledi. Şırnak'ta tarihi yapı olarak 4 kasız ile 5 taş eve rastladıklanna değinen Top, üç kasrın bu araştırma sırasında ortaya çıkanldığını belirtti. Uludere'deki araştırma sırasında da daha önce kayıtlarda yer almayan iki kilise saptadıklannı vurguladı. Top, araştırmanın 15 Eylül tarihleri arasında yapıldığını, geiecek yıllarda daha geniş kapsamh olarak sürdürüleceğini bildirdi. K Ü L T Ü R İ K A M I L Ç İ Z İ K Sanatı Içselleştlren toplum ilerler Toplumlann sanatla ilişkisinin, bireylerin estetik ve sanatsal beğenilerini geliştirerek duygulannı beslediğini, sanatın birleştirici işlevinin, toplumlann değişimleri için gereken altyapıyı hazırladığını ifade eden Sezer, "Sanaü içseDeştiren tophunlar, yenüıklere açık, sorgulay an ve iyiye v önelen bireyleriyle durmaksum ikrlemekte, çağdaş dünyanın etkin üyeleri olarak yönlendirici rol üstienmektedirler'' dedi. SevdaCenap And Müzik Vakfı'nın, Ankara'nın kültür ve sanat yaşamını zenginleştirmek yönünde özverüi çalışmalar yürüttüğünü belirten Sezer, "SevdaCenap And Müzik Vakfi'nın kuruluş amaçlan doğrultusundaki çahşmalarmı izKyor, sonsuza kadar yaşayacak olanuı gerçek sanat ve sanatçtlar olduğunun biünciyie vakfin yürütHiğü etkinlilderi takdirle karşıhyonız" dedi. M A S A R A C I Ünlü şairin rubailerinin yeni derlemesi için yapılan resimler sergiye esin kaynağı oldu Eıkmen'lerden 'Omer Hayyam Rubaileri' KültürServisiA\'usturyaKü]türOfısi, lOAralık'tan başlayarak sıra dışı bir sergiye ev sahipiği yapacak. 5 Ocak'a dek sürecek olan 'Ömer Hajyam Rubaileri' adlı 'şür resimleme sergisi', Nazan ve Aydın Erkmen'in imzalannı taşıyor. Serginin çıkış noktası, Nazan ve Aydın Erkmen'in, Ozan Sağdıç'ın Ömer Hajyam kitabını resimleme çalışmalanna dayanıyor. Sezer: Büyük hizmetler sundu 2004 Vakıf Onur Ödülü altın madalyanın Türk operasının sevilen ismi Ayhan Baran'a verilmesini anlamlı bulduğunu ifade eden Sezer, "Ayhan Baran, Türk operasının genşmesine büyük hizmetlertk bulunnıuş, yalnız ülkemizde değü, yurtdışında da saygınhk kazanmış değerü bir sanatçımızdır. Ayhan Baran'm sanatçı kişiBği ve başanlı sanat yaşanuyla genç kuşak sanatçüanmız için yol gösterici olacağnıa inanıyoruz" diye konuştu. Törende, Ayhan Baran piyano eşliğinde konser verdi. Hayyam bu kltaba özgü çizgilerde Bugüne dek yayımlanan Türkçe Hayyam kitaplannın çoğunda Hüseyin Rrfafın cep kıtabı boyutundaki, Münif Fehim'in siyahbeyaz bazı resimlemelerine yer verilen kitap dışında yabancı ressamlann çizimleri kullanılmış. Ozan Sağdıç, özellikle bu nedenle Nazan ve Aydın Erkmen'le işbirliği yaptı. Kıtaptan yola çıkan sanatçılar, gereken boyutu aşan büyüklükte çini tarama illüstrasyonlar hazırladılar ve 40 parçadan oluşan bir koleksiyon oluşturdular. Sergide, bu resimlerin orijinalleri yer alacak. Sergi AvDsturya Kültür Ofisi'ndelti sergide 40 kadar özgün. yaprt yer alacak. nin açıkş günü olan 10 Aralık'ta, Dünya Yayınlan'ndan çıkan kitabtn da tanıtılacağı bir etkinlik yapılacak. İ9.30"da Ozan Sağdıç'ın Hayyam şiirlerinden bir seçkiyi sunmasının ardından, 20.00'de Paraceknıartett konser verecek. Fotoğraf sanatçısı olarak tanınan Ozan Sağdıç, özel ilgi alanına giren Ömer Hayyam rubaileri üzerine araştırmalar yaptı.Ulaştığı dörtlük sayısı 700'ü bulunca, Talat S. Halman'ın da desteğiyle çalışmasının bir kitap olarak yayımlanmasına karar verdi. Nazan Erkmen, sanat eğitimini Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde tamamladı. Yurtiçi ve yurtdışında sergilere katılan sanatçının uzmanlık alanı 'iDüstrasyon'. Aydın Erkmen, Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Okulu'nda eğitimini tamamlamasının ardından, serbest grafık ve illüstrasyon çalışmalannın yanı sua, Marmara Üniversitesi ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversiteleri'nde eğitmen olarak görev aldı. (0 212 223 78 43)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear