22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
29 ARALIK 2004 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DIZI Kınm tarihine gezinti Sivastopol'ün batısında, SivastopolSimferopol yolunun yaklaşık olarak tam ortasındaki "Bahçesaray" kentine doğru minibüsümüzle yol almaktayken yine itiraf ederim ki, bu kent hakkında bilgim Kınm Hanlığı'na başkentlik yapmış olmasından ve Akksandr Puşkin'in "Bahçesaray Çeşmesi"nde anlattıklanndan fazla değildi... Fakat şimdi, canlı gözlemlerim ve izlenimlerimle birlikte, okuyup öğrendiklerimi de okurlanmla paylaşmak isterim... Fakat önce, birçok bakımdan bizim kendi tanhimizin bir parçası olan Kınm tarihinde bir gezinti yapalım... Karadeniz'i Azak Denizi'nden ayıran ve sanki bir Karadeniz adası olacakken son anda vazgeçerek yanm ada olmaya karar vermiş gibi Ukrayna'nın güneyinde incecik bir kara bağlantısıyla asdı duran, yaklaşık 27 bin metrekarelik yüzölçüme ve 2001 sayımının verileriyle yine yaklaşık 2.5 milyon nüfusa sahip Kınm'a ilk yerleşünlerin tarihi on binlerce yıl önceye uzanıyor. Tauriler, Iskitler, Grekler, yine Milat'tan öncelerde, fakat daha yakın zamanlarda Kınm'a yerleşmiş kavünlerden bazılan. Kınm'ın bir bölümü MÖ1. yüzyıhn ortalannda Roma'ya bağlanmış. JuBus Sezar' ın "Gektim, gördüm, yendim" sözlerinin, buradaki bir savaşla ilgili olarak bu vesile ile söylenmiş olduğunu da böylece öğrendim... MS 4. yÜ2yddaKırun'aOrtaÂsya'danHun akınlannın başlaması, Kınm ilkçağının da sonu oluyor... Hun egemenlığini, Hazar, Peçenek, Kıpçak egemenlikleri izliyor... Bu sonuncular, Kıpçaklar üzerinde biraz duralım... Ruslann acı destanı "tgor Alayı Destanı" adlı birkaç sayfalık şiirsel şaheser, eski Rus edebiyatının günümüzeulaşabilmişeneskiyazılıyapıtdır... 12. yüzyıl sonlannda yazılmış olduğu sanılan bu "destan"da, Rus halkının ve günümüz Rusya'sının atası Kiev prensliğinin Kıpçaklarla savaşta uğradığı büyük yenilginin acılan, gerçekten de çok etkileyici bir şiirsel dille anlatılır... "Güney Rusya" bozkırlannda yaşayanve 11.13. yüzyıllarda "Rus" oymaklannın yaşadığı topraklara akınlar düzenleyen Kıpçaklara karşı sefere kalkan kuzey Novgorod prensi tgor Svyaüslaviç'in ordusu bozguna uğramış, başta prensin kendisi, savaşa katılan bütun prensler tutsak düşmüşler... Bu yenilgiyi, Rus prenslikleriyle birlikte Kıpçaklan da egemenlik altına alacak ve Kınm yanmadasının Kiev Rusyası ile bağıntısını sona erdirecek MoğolTatar akınlan izleyecektir... Knım'ı görmeden ve tarihi hakkında bilgi edinmeden önce "tgor Atayı Destanı" benım içın Rus edebiyatının çok değerli bir yazınsal yapıtıydı sadece... Şimdi, Kınm bozkırlannda, "aftm üzengisi üstünde Prens tgor"u, destandaki anlatımla "onun sıçradığı yerlerde yatan dinsiz Kıpçak keüelerini", düşmanın "yan gecede, ürkmüş bir kıığu surusü gibi gıcırdayan arabalarTnı, feryatlan,çığlıklangöriirveişitirgibiyim... Şimdi "tgor Alayı Destanı" benim için, sadece kitapta değil, yaşamın içinde de okuduğum bir destan, canlanan bir tarih... Haııhktaıı Ozerk BölgeVe. .. ne kadar Kırım uzak? Kınm Türkü diye de adlandınlan Kınm Tatar hallonın aduıdakı "Tatar" sözcüğü nereden geliyor? Kısa bir araştırma bana "Tatar" ve "Kınm Tatarı"nın aynı şey olmadığını gösterdi. (Yanılgun varsa, Kınmlı Tatar ya da Türk arkadaşlar, özellikle de Kırım kökenli değerli tanhçı ve sevgili arkadaşım tlber Ortayh beni bağışlasın ve yanılgunı düzeltsinler. Ve yine bu vesile ile, Ilber'ın annesi, Ankara Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı'ndan çok sevgili hocamız Şefika Ortayh'ya, onun o güzel Kınmlı Türkçesine buradan sevgi ve saygılanmı gönderiyorum...) Bakabildiğim birkaç kaynakta "Tatar" sözcüğüne ilk kez Çin kaynaklannda rastlandığı ve bu sözcüğün "tata" ya da "tatan" adlı Moğol oymaklanndan binnin adı olduğu, daha sonra da "Altm Ordu"yu oluşturan çok oymaklı, çok dilli bir topluluğun adı olarak kullanıldığı belirtüiyor..."Kınm Tatan" adı ise ilk kez 20. yy'ın ikinci yansında kullanılmış... Hanlığın yüksells döneml XIII. ve XIV yy'uı suıınnda "Kınm Yurdu"nu kuran Altın Orduculann XV yy'da güçsüz düşmesıyle Knım Yurdu Kınm Hanlığı'na dönüşüyor. Kınm Hanlığı'nı Altın Ordu'yla uzun savaşlar sonunda kuran kişi 330 yıl sürecek ünlü Giraylar hanedanının başlatıcısı Hacı Giray 'dır. 1475'te Osmanlı Imparatorluğu'na bağlanan Kınm Hanlığı'nuı yükseliş dönemi 16., 17. yüzyıllardır. Ruslann Kınmı, Karadeniz'e açılan bu kapıyı ele geçirmek için saldınlan da 17. yy. sonlannda başlıyor. Bu saldınlardan birinde başkent Bahçesaray yanıp yıkılıyor. Sonraki bir Rus saldınsı da başansızlıkla sonuçlanıyor. 17681774 RusOsmanh savaşlan sonunda Ruslar başan kazanmakla birlikte Küçük Kaynarca Antlaşmasf na göre (1774) hem Rus hem Osmanlı ordusu Kınm'dan çekilecektir. Fakat, Kınm'da (Kıbns'ta TürkiyeYunanistan çekişmesine benzeyen) OsmanlıRus çatışmalan Rus Çariçesi IL Yekaterina'nın Türkiye'ye göç eden Kınmlı Tatarlann yerine Kınm'a Hıristiyan ahaliyi yerleştirmesi ve 8 Şubat 1783'te de Kınm'ı Rusya'ya bağlaması ile sona eriyor... Bu tarih, Kuım Hanlığı'nnı da sona erişinin tarihidir. Ekim Devrimi'nden sonra Kınm'da kurulan Knım Halk Cumhuriyeti dağıtılarak yerini 1921'de Knım Sovyet Sosyalist Özerk Cumhuriyeti'ne bırakıyor... 'Gözyaşı Çeşmesi' ve Puşkin büstü. Ataol Behramoğlu Kayıtsızlığa terk edilmiş eserler... Bir zamanlann "Kınm HanhğTnın başkentı "Bahçesaray"a hava kararmadan ulaştık. Kınm'ın büyük kentleri arasındaki mesafenın aşılması bir buçuk , saatı geçmıyor. Mınıbüsümüz "Han SaravTnın önünde durdu. "Tsarskoye Selo" lısesınde eğıtimini tamamladıktan sonra Petersburg'da Dışışlen Bakanlığı 'nda bir göreve atanan Aleksandr Puşkin, özgürlükçü, ele avuca sığmaz şiirleri ve kişıliğı nedeniyle ve yine Dışişlen Bakanlığı'nın görevlisi olarak 1820 yılında güneydeki Yekaterinoslav (bugünkü Ukrayna'da Dnepropetrovsk) kentine sürülmüştür... O sırada henüz 21 yaşındaki bu genç şair, bufirsatlaKınm'ı ve Bahçesaray'ı görür, "Han SarayTnı ziyaret eder. Bu yolculuğa, 1812 Rus anayurt savaşı kahramanlarından general Rayevski ve aılesiyle birlikte çıkmış, bu arada da generalin kızlarından bırine vurulmuştur... Bahçesaray ve "Han SarayT ziyaretıni bir mektubunda anlauyor *Babçesaray'ahastageidnı.SevdahhanHi(yapbrdığı)ftıhafanıü önceden işitnıiştim. K** bana onu la fontaine des larmes (Fr. gözyaşı çeşmesi/AJB.) diye adlandırarak şiirsel bir dille betinüemiştL Saraya gjrip bozulmuş çeşmeyi gördüm; paslanmtş demir bonıdan su damla damla akryordu. Sarayı, onu çürümeye terk etmiş kayrtsızhk ve kimi odalann yan Avrupah yeniden yapımı nedeniyle du>duğum büyük bir kederie dolaşüm." 'Cözyaşı Çeşmesi'... Içi esinlerle dolu ve daha o yaşında Rusya'nın en büyük şaın olacağı kabul edilen genç Puşkin'den yaklaşık iki yüz yıl sonra onun geçöğı büyük kapıdan geçerek "Han SarayT avlusuna girdik ve bir bayan Tatar mihmandar eşliginde, aralık ayının titreten soğuğunda Gıray Hanlan'nın sarayını gezdik... Puşkin'in betimledığı "Gözyaşı Çeşmesi" o kadar da kötü durumda değildi ve şimdi yanı başında büyük şairin bir büstü duruyor... Tatar mihmandanrnız oldukça anlaşılır bir KınmTürkiye Türkçesiyle, kimı kez benden ya da Korkut'tan yardım isteyerek "çeşme"nın (Puşkin'in "Güney Destanlan"ndan, ünlü " Bahçesaray Çeşmesi"nın konusunu oluşturan) efsanesini anlanyor... Efsaneye (ya da şimdi artık Puşkin'in şiirınde anlanldığına) göre Giray Han, Polonya ile savaşta tutsak düşen prenses Mariya'ya sevdalanmış ve bu nedenle de gözdesı Gürcü Zarema'dan soğumuştur... Mariya ıse Han'ın sevgisine karşı soğuktur. Ekim Devrimi'nden sonra Kınm'da kurulan Kırım Halk Cumhuriyeti dağıtılarak yerini 1921'de Kırım Sovyet Sosyalist Özerk Cumhuriyeti'ne bırakıyor... Kınm'ın dünden bugüne en köklü halkı olan Kırım Tatarlan (ya da Türkleri) günümüz 'Kırım Özerk Bölgesi' nüfusunun ancak yüzde onunu oluşturuyor. Kırım Türkleri... Hanlık Rusya tarafından ilhak edildikten sonra Knım'dan Türkıye'ye yaklaşık bir milyon Knım Tatan'nın göç ettiği tahmin ediliyor... Kınm'ın dünden bugüne en köklü halkı olan Knım Tatarlan (ya da Türklerinin) günümüz ' &' "Kınm Özerk BiMgesi" nüfusunun ancak yüzde onunu oluşturuyor olmalannın bir başka nedeni de StaBn yönetimince 1944'te uygulanan "deportasyon" (sürülme) faciasıdır. Bu konuya, bu yazı dizisinin (gezi notlannın) " K m m Tatarmın trajedisi" başlıklı bölümünde aynca değineceğim. Kayıtsızlığa terk edilmiş... Zarema bir gece Mariya'yı uyandırarak ona derdini anlatır ve yan yalvanş yan tehditle Han'dan el çekmesini, yoksa sonunun kötü olacağını söyler. Mariya pek de anlaşılamayan bir nedenle ölür. Bu Zarema'nın da sonu olacaktır. Avuntusuz Han. Mariya'nın anısına "Gözyaşı Çeşmesi"nı yaptınr... (Şimdi onanlıp paslanndan anndınldığı anlaşılan) çeşmeden damla damla akıp alttakı bugözyaşı kabuıda birikerek oradan yeniden aşağılara akıp gıden su damlalan, yurdundan uzakta ölen Manya'nın (ve bence belkı aynı zamanda da Gıray Han'ın karşılıksız sevdasuıın) gözyaşlandır.. , "Han Sarajı"nın odalan çok da bakımsız değildi ( belki, fakat ısıhlmamıştı ve belli ki "kayıtsızhga I terk edilmişlik" sürmekteydı... Mıhmandanmızdan bir ara, yıllık ziyaretçi sayısının (çok büyük çoğunlukla yazın) üç yüz bin kişiye ulaştığını öğrendim. Bu kadar ziyaretçinin sağladığı gelır, bu müstesna tarihsel değerin daha iyi korunup bakılmasına, hiç değilse bşın ısıtılmasına yetmıyor muydu? Bu sorunun yanınnı mihmandanmız da ^ verecek durumda değildi... Duman gibi dağılan dinler... Bahçeşehir'den bilimsel toplantının yapılacağı Yalta'ya Sımferopol üzerinden geçrik. Akşam yemeğini Simferoporde, Türkiye'ye dönüş öncesinde bir kez daha uğrayacağımız "Ajşe" adlı Tatar restorarunda yedik. "Ayşe", özbek pilavı, tatarraantısı,çibureği, sarmalan, RusUkraynaTürkTatar vb. bu coğrafyarun yemek kültürünü yansıtan zengın "mönü"süyle Simferopol'e yolu düşen her "meraklTnın mutlaka uğraması gereken bir "mekân"... Hele Tatar müzık topluluğundaki keman ustasuıın ziyafetine de rastlarsanız bu akşam yemeği unutulmaz bir şölene dönüşecektir... Yalta'ya geç saatte, Kınm'daki ilk gece geçttğimiz yoldan döndük. Ertesi sabah "Kınm Üzüm ve 'Magaraç' Şarap Enstitüsü" salonundaki bilimsel toplantıya katılmak üzere erkenden kalkıldı. Salona girdığimizde başkanlık divanuını arkasmdaki duvara (alçıdan kabartmayla ya da başka bir biçimde yazıunış) Rusça»ve Fransızca bir yazı dikkatimi çekti. "MuhanunetTaragayUhığl)ek" imzalı buyazıda (ya da özdeyışte) şöyle deniyor: "Dinler duman gibi dağîhr, çarhklar yıkıar, fakat biBm insanlannm emekleri sonsuzca yaşar" Bu duvar yazısında benım ıçın ılgınç olan, içeriğinden çok, bellı ki Sovyetler Birliği döneminden bir anı olarak günümüzün koşullannda da varlığını sürdürebihniş olmasıydı... (Bizde Uluğ Bey adıyla tanınan Muhammet Turgay, 13941449 yıllan arasındayaşamış... Timur'un torunu, göİcbilimci, tarihçi ve matematikçi. Bilgiyi edindiğim kaynakta, Semerkant'ta bir gözlemevi yaptudığı ve buradaki gözlemler sonucu hazırladığı "gökbiBm cetvelleri"nin bilim tarihinde önemli bir yeri olduğu belirtiliyor.) Grubumuzdaki iki profesör bayan ve hekim arkadaş, toplanh salonunda yerlerinı aldılar. Biz "turistik" katılımcı ve açıhşta nezaketen orada bulunan birkaç kişi her an çıkabilmek üzere kapıya yakın oturuyoruz... Toplantı başladıktan az sonra iç«ri giren deri ceketü, yaşlıca ve azıcık "meczup" görünümlü bir zat kısa bir süre tam karşunızdaki sırada oturduktan sonra nedense kalkıp başka bir yere gitti. Birkaç dakika sonra bu garip adamın Osman Aksu'nun tepesine dikildiğini ve tek sözcük Rusça bihneyen arkadaşımıza sinirli sinirli Rusça bir şeyler söylediğini fark ettim. Şaşıp kalan ve çaresizce bana bakan arkadaşımızdan yamt alamayınca tekrarladığı sözler duvardaki yazıyla ilgiliydi: "Dinler duman gflbi dagdrvormuş, öyle mi?" Araya girip "Evet", dedim "öyleyazıyor" Garip zat benim yüzüme bile bakmaksızın, yine her nedense kurban seçtığı arkadaşımıza hıtaben ve Rusça "Madem öyle, inanmış bir Ortodoks olarak benim burada işjm yok!" diye söylenerek çıkıp gitti... Biz de az sonra oradan aynlarak Anton Çehov'un Yalta'daki müzeevini ziyaret için yolakoyulduk... SÜRECEK * r "Üzüm ve 'Magaraç' Şarap Enstitüsü" salonundaki bilimsei toplaııtıya katılan grup bir arada.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear