23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17ARALIK2004CUMA CUMHURİYET KULTUR SAYFA kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KEDİGOZU VECDİ SAYAR Japon sinemasının çağdaş ustası Takeşi Kitano'nun bugün başlayan son filmi bir karate başyapıtı Kör kahraman samuray olursa Her mahallede açılan Uzakdoğu dövüş sanatlan salonlannın mantargibi çoğaldığı 197O'lıyıllarda,BruSUNGU ÇAPAN ce Lee'nin peşi sıra sökün ederek tüm dünyayla birlikte ülkemizde de fena halde rağbet bulan, Doğu'ya özgü mistik bir atmosferle de yalap şalap sarmalanmış, vurkırdan geçilmeyen, HongKong kaynaklı bir karate filmleri furyası sarmıştı ortalığı. Bu ruryada Kolsuz Kahraman'ın Dönüşü ya da întikamı gibi birtakım devam filmleri de çekilen, unutulmaz bir Kolsuz Kahraman vardı, önüne geleni tek koluyla bir çırpıda yıkıp haklayan. Kimi zaman artık komik kaçan, son derece fantastik dövuş sahnelerinde fizik kurallanna aykın, inanıhnaz becerisini sergileyen(!) bu Kolsuz Kahraman'a yıllar sonra bir yenısi ekleniyor şimdi; bugün başlayan Japon yapımı Zatoichi'yle. Bu kez kahramanımız, oradan oraya avare avare dolaşıp hayatını zar oyunu oynayarak ve masaj yaparak kazanan, halim selim, durgun, sakin hatta boynu bükük, çelimsiz bir yalnız savaşçı ve üstelik kör! 19. yüzyılın Japonyası'nda Zatoichi adındaki bu kumarcı, masajcı ve çıkıkçı, kör kahramanımızın ilk bakıştaki mazlum ve mağdur görünüşüne aldanmamalı, çünkü yönetmen Kitano'nun maske gibi yüzü ve Jean Cocte• Antikahraman özellikleriyle bezeli Zatoichi karakteri, Kitano'nun elinde au'nun Orpheus'undan ödünç aldığı boyanmış gözleriyle, başanlı bir şekilde bizzat canlandırDoğulu bir yalnız kovboydan farksız, altın kalpli, özürlü bir serseri samuraya dığı Zatoichi'miz, aslında sezgileri son derece dönüşmüş. Her an şiddet patlamasına gebe sahnelerle dolu, özgün gelişmiş, zehir zemberek bir yenilmez kıhçdövüş ustası. minimalist, 'cool' tarzı ve mizahıyla öne çıkan Zatoichi'yi galiba Quentin Uykusuzluğa Devam ... "Saat on ikileri geçiyor uyusana, Uyusana göz bebeğim, uyusana düşüncem Daha yitirmedik içimizdeki güzel şeyleri Senin gözlerin görecek gözlerden Sabah olsun gün ağarsın Nasıl canü gönülden duyacaksın Nasıl yeni adımlar gelecek adımlanna Uyusana göz bebeğim, uyusana düşüncem Saat on ikileri geçiyor uyusana." Uykusuz geçen gecelerle dolu 77 yıl t geride bırakarak gitti Şükran Kurdakul. Bu inanç ve eylem adamını yakından tanıyıp da onun azmine, direncine hayran olmamak elde mi? Şair, öykücü, araştırmacı Kurdakul, sanatçının toplumsal işlevini bir an bile aklından çıkarmadı ve herkese hatırlatmayı görev bildi yaşamı boyunca. Sanatçı olarak topluma verdikleriyle yetinmeyerek aktif siyasal yaşama katılmayı seçti. Türkiye Işçi Partisi'nin yönetiminde görev aldı. Edebiyatçılar Birliği, TYS, PEN gibi sanat kuruluşlarına verdiği emek unutulmaz. Ozerk Sanat Konseyi'nin oluşturduğu 'Ulusal Sanat Kurulu'nun başkanı olarak, sanat örgütlerinin verdiği özgürlük ve özerklik mücadelesine önemli katkıları oldu. Sırça köşkünde oturup etliye sütlüye kanşmayan sanatçılardan değildi o. Ülkesindeki çarpık düzene karşı çıkmayı görev bildi, eylemden eyleme koştu. Şükran Ağabey, hiç umutsuzluğa kapılmadı. Sonsuz bir iyimserlikle günün ağarmasını bekledi. Onun bıraktığı bayrağı aynı inanç, aynı kararlılıkla taşıyacak gençler vardır elbet. Dilerim, Şükran Ağabey'in iyimseriiğini boşa çıkarmazlar. İçimizdeki güzel şeyleri tümden yitirmediğimizi gösterirler hepimize... • •• Bugün, 17 Aralık. Çoktan söz kestiğimiz Avrupa Birliği ile nişan töreni var. Bu önemli günde, Türkiye solunun tavrı net değil. Bir kesim, Avrupa Birliği'ni emperyalizmin bir aracı olarak algılarken bir başka kesim AB'yi Türkiye Cumhuriyeti'nin çağdaşlaşma projesinin bir uzantısı olarak görüyor. Kendi payıma, AB'nin, Türkiye'nin geleceğine olumlu katkıları olacağını düşünüyorum. Çünkü bu projeyi salt bir ekonomik entegrasyon projesi olarak görmüyorum; bir barış ve demokrasi projesi olarak görüyorum. Üstelik, bu projenin gerçekleşmesinin, Türkiye kadar Avrupa'nın geri kalanını da değiştirip dönüştüreceğine inanıyorum. Türkiye'yi tam üye olarak almış bir AB, Türkiye insanının evrensel değerlerle buluşmasını kolaylaştıracağı gibi, Avrupa insanının hâlâ kurtulamadığı önyargılarından, korkularından kurtulmasına da imkân sağlayabilir. önümüzdeki dönem, sanatçıya çok önemli görevler yüklüyor. Onon beş yıllık bir süreçte, Avrupa'da ve Türkiye'de yaşayan sanatçıların çabalan, bu birlikteliği kâğıt üstünde kalmaktan kurtarabilir, halklann birbirlerini daha iyi tanımalannı ve farklılıkları bir zenginlik olarak değerlendirmelerini mümkün kılabilir. Bu süreçte, yalnızca bizim değil, tüm Avrupa ülkelerinin ders kitaplarındaki önyargılardan kurtulmalan, farklı kültürler arasında hiyerarşinin yerini iletişimin alması gerekiyor. Kültürlerarası iletişimin en sağlıklı yolunun sanattan geçtiğine inanıyorsak, hepimize büyük görevler düşüyor. Bu bağlamda, Avrupa'nın dört bir yanındaki eğitim kurumlarında çalışan bilim insanlarımızın, Avrupa'da yaşayan sanatçılarımızın, uluslararası kuruluşlarda görev yapan Zühfü Livaneli gibi politikacısanatçılarımızın çabalan çok önemli. Fatih Akın'ın kazandığı Avrupa Film ödülü, AB'nin kararı ne olursa olsun, Türklerin Avrupalı olduğunu bir kez daha vurguladı. Yılmaz Güney'den Nuri Bilge Ceylan'a pek çok sanatçımız, uluslararası sinema dünyasının bir parçası artık. Müzik alanında çok sayıda sanatçımız için de aynı şeyi söylemek olası. Idil Biret'ten Burhan Öçal'a, Fazıl Say'dan Kudsi Erguner'e pek çok müzik ustası, Avrupa'da her gün daha çok tanınıyor. Keşke, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu avantajı yeterince kullansa ve bu bireysel başanlardan ülkemiz de yararlansa. PEN Türkiye Merkezi, iki usta yazanmızı, Yaşar Kemal ve Orhan Pamuk'u Nobel Edebiyat ödülü'ne aday gösterdi. Şimdi, sanatçılarımıza sahip çıkmanın zamanıdır. Türkiye'nin saygınlığına düşen gölgeleri (darbeleri, Susurluk'ları, insan hakları ihlallerini) ancak böyle silebiliriz. Unutmayalım ki AB'yi bir barış projesi olarak algılayan sanatçılar, Avrupa'nın geleceğinin mimarları olacak. Yani, uykusuz geceler bizi bekliyor... vecdisayar@yahoo.com ponya, 2003 (Belge Film) Takeşi Kitano / Kamera: Katsumi Yanagişima Müzik: Keiçi Suzuki Montaj: T. Kitano, Yoşinori Oota Oyuncular: T. Kitano, Tadanobu Asano, Miçiyo Okusu, Gadarukanaru Taka, Yuko Daike, Daigoro Taçibana, Yui Natsukavva / Ja Yönetmen, senaryo: Yenilmez gertç samuray Ona saldıranlara kılıcını her soktuğunda sanki kılıç onun bedenine saplanırmışçasına yüzü ıstırapla kasılıyor kahramanımızın. Kaderi her halükârda şiddete bulaşmak olan Zatoichi, sebzelerini taşıyıp odunlannı kestiği, masaj yaptığı, gangster kılıklı çetelerin her gün haraç istediği, kumara düşkün, haybeci yegeninin üzdüğü, yoksul bir kadının evine postu seriyor. Bu arada bütün ailesi, kasabayı ele geçirmek isteyen kötü adamlarca katİedilen, biri kadın kılığında erkek olan 2 kardeş geyşanın intikam girişimine de katkıda bulunuyor tabii. Hikâyede bir de veremli kansını iyileştirmek amacıyla para kazanmak uğruna çete reisi Ginjo'nun korumalığını üstlenen, Zatoichi'nin rakibi durumundaki yenılmez bir genç samuray (Tadanobu Asaao) var. Istanbul Festivali'nin sinemaseverlere 1990'h yıllarda tanıttığı yönetmenlerden Takeşi Kitano malum, günümüz Japon sinemasının ve çagdaş Nippon kültürünün en popüler isimlerinden biri. Hem şair, yazar, çizer, ressam, hem komedyen, televizyoncu, tik ve bilge bir silahşoru anlatıyor özünde. Siyahbeyaz geriye dönüşlerle kahramanlanmızın iç içe geçmiş hikâyelerine vâkıf olduğumuz film, her zamanki gibi yönetmenin ahşılmış uzun plan sekanslan, ressam gözünün ürünü çerçevelemeleri, tablo gibi görüntü düzenlemeleri. absürd bir mizahla kaynaşmış, tıkınnda anlatımı, kısa diyaloglan ve Keiçi Suzuki'nin ritmik müzikleri eşliğinde saf sinema bölümleriyTarantino'nun Kill Bill'ine nazire yaparcasına çekmiş üstat Kitano, sanki le baştan sona ilgıyle izleniyor meraklısınca. Zatoichi, zaten Jakarate filmi öyle değil, böyle çevrilir demek istercesine. pon sinemasının daha önce de bir yığın filmi çevrilmiş, müthiş sunucu, hem de müzisyen, oyuncu ve yönet diği son haftasını hikâye ettiği Sonatine bir kılıç ustası olan en popüler kahramanlamen olan, dört kol çengi yaratıcı Kitano, ül (1993) ile 1997 Venedik'te Altın Aslan kazakesinde çok ünlü bir medya ikonu son 10 yıl nan Havai Fişekler gibi başanlı filmleri tüm nndan biriymiş. Antikahraman özellikleriydır, bilindiği gibi. Makine mühendisliği eği dünyada tanınan, giderek her yeni filmi me le bezeli Zatoichi karakteri, Kıtano'nun elintimini yarıda bırakıp televizyonda çok turu rakla beklenen, saygın bir yönetmene dönüş de Doğulu bir yalnız kovboydan farksız, altın kalpli, özürlü bir serseri samuraya dönüşlan stand up'çı bir komedyen olarak, 1970'li türdü onu. müş. Her an şiddet patlamasına gebe sahneyılların başında (25 yaşındayken) gösteri lerle dolu, özgün minimalist, 'cool' tarzı ve dünyasına giren, 1947 Tokyo doğumlu Take Müthlş bir kılıç ustası mizahıyla öne çıkan Zatoichi'yi galiba Quşi 'Beat' Kitano, parlak kariyerine yönetentin Tarantino'nun Kill Bill'ine nazire yamenliğı de ekledi 1989'daki ilk filmi Vahşi En son geçen yıl, aşkın bencilliğini ve de parcasına çekmiş üstat Kitano, sanki karate Polis'le. 1990'larda yaptığı az ama öz sayı ğişken ruh hallerini yansıtarak 3 ayn sevda daki filminde şiddete duyduğu ilgi açığa çı hikâyesinden oluşup bütünlenen, Japon es filmi öyle değil böyle çevrilir demek istercekan Kitano'nun, 1994'te zilzurna sarhoşken tamplarının renklerini çağrıştıran ve kuşku sine. Özetle Zatoichi karaktenne yabancı da geçirdiği ve mucizevi bir şekilde sağ kurtul suz alçakgönüllü bir başyapıt niteliğindeki olsak kuşkusuz Kitano'nun, koreografisine duğu, intihar gibi bir motosiklet kazasından Bebekler'ini gördüğümüz Kitano son filmi epeyce özen gösterilmiş dövüş sahneleri, gersonra hayata bakışının değiştiği ve vizyonu Zatoichi'de, Akira Kurosava ustanın Raşo çekçi şiddet dozu, hınzır mizahi bakışı ve nun olgunlaşarak daha bir zenginleştiği göz mon'uyla birlikte Japon sınemasını yarım sağlam sinematografisiyle bezenmiş bu son filmi, kuşkusuz yeni bir başyapıt düzeyinde. leniyor. yüzyıl kadar önce Batı'ya açan filmlerinden Kesinlikle meraklısınca kaçırılmayacak bir Suç filminden aksiyondrama ve komedi 7 Samuray'ındaki gibi haraççı çetelerce sö Uzakdoğu dövüş sanatlan filmi Zatoichi, siye kadar hemen hemen her rüre el atan, şim mürülüp ezilen yoksul köylüye yardım eden nemaseverlere esprili, keyiflı ve eğlendirici dilik 15 yılda 10 kadar filmi imzaladığı fil özürlü bir savaşçıyı, mağdur ve mazlum gö seyirler vaat eden. Finaldeki şahane müzikal mografisi oldukça çeşitlilik arz eden Kita rünüşünün altuıda, bastonumsu kılıcıyla bir bölüme de dikkat. no'nun, bir Yakuza'nın deniz kıyısında geçir yığın kötü adamın hakkından gelen, kör, bi Yeni Başlayanlar... Yeni Başlayanlar... Yeni Baslayanlar... Yeni Ba$layanlar... Yeni Başlayanlar... Yeni Başlayanlar... Yeni Başlayanlar... İnsanlık Hall/Only Human Yazar ve yönetmen çıft Teresa De Pelegri ve Dominic Harari'nin ortak filmi 'İnsanlık Hali', IsrailFilistin gerginliğini politik düzlemden çıkanp insani boyutuyla ele alıyor. Öykü, Ispanya'da bir Yahudi aileye Filistinli bir gencin damat adayı olarak tanıtılması ile başlıyor ve Avrupa'nın gittikçe kozmopolitleşen yaşamında karşılaşılabilecek etnik sorunlann yanı sıra aile ilişkilerini de komik bir dille ele alıyor. Büyük bir sevgiyle \re nefretin iç içe olabileceği aile deneyimini yansıtmakta çok başanlı olan film, farklılıklanmıza rağmen hepimizin 'insan' olduğunu vurguluyor. çocuk sahibi bir anne, ailesine bağlı bir kadın, kocasına sadık bir eştir. Eşi Andrea'nın (Alessandro Preziosi) gözü dışandadır. Çok çalışmasını bahane ederek ailesini ihmal eder. Sık sık da kansını aldatır. Kocasımn ilgisizliğine artık dayanamayacağını anlayan Penelope, onu terk etmeye karar verir. Arkasmda bir mektup bırakarak bir gece gizlice evden aynlır ve çocukluğunu da geçirmiş olduğu, anneannesi Diomira'nın (Serra Yılmaz) sahil kasabasındaki evine gider. Eşi, Penelope ile görüşmek istese de o bunu kabul etmez. Andrea'nın keşfedecek bir şeyi daha vardır: Penelope'nin bir dönem gizemli bir ressamla (Joaquin Cortes) yaşadığı ilişki... Mançuryalı Aday/The Manchurlan Candldate Jonathan Demme'ın yönetmenliğini yaptığı filmde, beyazperdenin usta oyunculanndan Denzel VVashington, Meryl Streep başrollerde. Mançuryalı Aday, sonuçlan sadece ABD halkmı değil, gezegenimizdeki tüm insanlan ilgilendiren Amerikan başkanlık seçimlerinde perde arkasında dönen büyük komplolan konu ediyor. Beyin kontrolü ve politik iktidann kötüye kullamlması gibi konulan derinlemesine işleyen öykü, daha önce 1962 yılında ilk kez sinemaya aktanlmış; yönetmenliğini John Frankenheimer'ın yaptığı o filmde Amerikalı Binbaşı Ben Marco rolünde Frank Sinatra oynamıştı. Büyü Bu hafta gösterime giren tek Türk yapunı film gerilün türündeki 'Büyü'. Orhan Oğuz'un yönetmenlığini yaptığı filmde başrolleri İpek Tuzcuoğlu, Ece Uslu, Özgü Namal, Okan Yalabık, Nihat tleri, Dilek Ser best ve Ebru Ürün paylaşıyorlar.. Öyküsü Mezopotam ya'da büyük bir köyde 700 yıl önce başlayan büyü üzeri ne kurulu. Tekrar harekete geçen bu gücü durdurmak im kânsız gibi gözükmektedir. 700 yıl önce masum çocukla rın ölümüyle sonuçlanan büyü, günümüz tstanbul'unda bir arkeoloji ekıbinin büyünün yapıldığı lanetli yerde ça hşmasıyla harekete geçmiştir. Servet Aksoy ve Şafak Güçlü'nün senaryosunu yazdığı filmin çekımleri Mardin'de yapılmıştı. K Ü L T Ü R # KÂMİL Ç İ Z İ K M A S A R A C I vanllya ve çikolata/vanlglla e Cloccolato Ciro Ippolito'nun yönetmenliğini yaptığı filmde, Maria Grazia Cucinotta, Joaquin Cortes, Alessandro Preziosi başrollerde. Penelope (Maria Grazia Cucinotta) üç İZLEYİCİ GÖZÜYLE... ERDAL ATABEK GöçmeıJik zor zenaat... rası odunculuk yapanlann yaşadığı bir köydür. Büyükbabanın öldüğünü öğrenen kaçak, kendisinin 'İtalyan' olduğunu söylemektedir, bunu da sürdürmeye kararlıdır. Ancak pasaportu yoktur ve kaçak olarak çalışmaya başlar. O da oduncularla birlikte yaşayıp çalışmakta, onlardan biri gibi davranmaktadır. Kendine bir yer bulup da biraz soluk aldığı sırada geçmişinin izleri de kendini gösterir. Bir mafya örgürüne bulaşmış, onlara borçlanmıştır. Onlar bu borcu ödemesini isterler ve 'İtalyan' bilir ki onlardan kaçıp kurtulma şansı yoktur. Bu arada yaşadığı köyün öğretmeni olan güzel Loisa, Giorgio'nun bakışlarına karşılık verir ve aralarmda sıcak bir ilişki doğar. Ne ki Louisa, köyde yaşayıp italyan'a iş veren gencin de nişanlanmak istediği birisidir. Bu ilişkinin fark edilmesi, Italyan'm jandarmaya ihbar edilmesiyle sonuçlanır. Arnavutluk 1991 Ağustosu'nda kanşmıştır. Ülkede egemen olan komünizm çökmüş, her tarafı belirsizlik sarmıştır. Bu dunımda birçok Arnavut, ülkesinden göç edip başka ülkelere sığınmaya çalışmaktadır. O günlerin gazetelerin ve TV ekranlanna yansıyan salkım saçak insan yüklü gemiler beyazperdede görülür. Gemilerle gelip de geri çevrilenlerin yanında İtalya'ya kaçak olarak girmeye çalışanlar da vardır. Giorgio, yan İtalyan olarak bu kaçaklann arasındadır. Sınırda yakalanıp bir göçmen kampına konur. Ama Giorgio oradan kaçıp aradığı büyükbabasının köyünü bulur. Bu Duygusal karmaşa Filmin sonrasında yaşananlan beyazperdede görmek gerekiyor. Yönetmen Ennio Di Dominici, göçmen sorunlanna, aidiyet konusuna dikkat çeken bir film yap mış. Arnavut olup da kendini 'İtalyan' hissetmeye çalışan Giorgio, çağımızm çok önemli bir sorununun kahramanı. Geldiği anavatanındakı bağlannı unutmaya çalışan. yeni geldiği ülkenin bireyi olmaya çalışan insan, duygusal karmaşasının yanında kendi kaçak durumunu da unutmayan bir huzursuz insandır. Nereden neyin çıkacağım bilemeden, kendini kabul ettirmeye çalışmak, aynı zamanda da gururunu korumak hiç de kolay değildir. Bu arada temel gereksinmeler olan, beslenme, bannma sorunlannı çözmek, bunun yanında insancıl iliş kileri kurup yaşatabilmek yeni belirsizliklerdir. Bir yere alt olma ya da olmama Giorgio rolünde Mehmet Günsür çok başanlı. Filmin oyuncu kadrosu da iyi seçilmiş. Fakir bir oduncu köyünün birbirine bağlı insanlan her yerdeki insan sorunlannı yaşıyorlar. Filmin asıl teması olan 'göçmenlik', 'bir yere ait olma ya da olmama' belkı de çağımızın en önemli sorunlanndan birisi. Film görülmeyihak ediyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear