25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 2003 ÇARŞAMBA 14 KÜLTÜR kultur(rt cumhuriyet.com.tr Akmerkez'deki sergi, mekânm her yerine dağılarak 80 sanatçıyı 200 yapıtıyla ağırlıyor Sanata vitrinden bakmak...ÖZLEMALTUNOK Gitmesek de varlığından olumlu-olumsuz neredeyse hergün haberdar edildiğımiz bir mekân Akmerkez. Varhğı- nın doldurduğu yerin tanunı herkese göre değişebilir mut- laka. Ama son günkrde Ak- merkez'in her köşesıne yayı- lan. sinen \ e kapladığı alanı sa- natın güler yüzüyle sarmala- yan bir sergıyle anıhyor ayrıı mekân. Resımden videoya. heykel- den yerleştırmeye, fotoğrafa uzanan ve farklı ışleri bir ara- ya getiren serginın en göze çarpan yanıysa Akmerkez'i kuşatırken sarmalaması aynı zamanda. Gezenlerden gören- lerden kulağımıza çarpanlar, zaten var olan hareketlıliğin özellıkJe ıçerık olarak yoğun- laştığı. Ne de olsa markalann yanı sıra bakılacak, sözü edi- İecek bırsüriiobje, resım, hey- kel koca mekânı kavramış du- rumda. Sanatın inarka' isım- len Mehmet Aksoy'dan Fat- ma Akyüreke. Özdemir Al- tan'dan Mustafa Ata'ya, Ad- nan Çoker'den. Mehmet G«- ' leryüz'e, BalkanNaciİsfiınye- B den Gübün Karamustafa \ a. Ömer Uluç'a, Paul Mc \İU- len'a uzanan bir yelpaze Ak- merkez'in içınde olacak işle- riyle bir süre. 10. yıl etklnllğl 80 sanatçının ahşveriş mer- kezinin farklı yerlerine dağı- lan 200 'e yakın yapıtı -bir an- lamda tüketım maîzemeleny- le bir arada sunularak- vitnn- lerde, merdıven başlannda, duvar ve kondorlarda.. bul- •anat Akmerkez'i, Akmerkez de sanatı etkileyecek kuşkusuz. Akmerkez adı belki biraz daha farklı bir yer kaplayacak akıllarda. Sanat, ziyaretçilerinin ayağına giderek yakınlaştıracak kendini insanlara. Nasıl insanlann içinde varhğımızdan emin oluyorsak, sanatın da öyle var olabileceğini bilmek gibi. duğu her boşlukta mekânı dol- durarak hem görünür, hem de görünmez kıhnıyor Görüyo- ruz çürücü varlar; Gülsün Or- hon'un akıp gıden zamanın izini yürüyen merdıvenin akıp giden tırabzanına yazdığı me- tinle sunduğu ış gibi, Server Demirtaş'ın mekânın boşluğu- na üşüşmüş an yığını gibi... Görünmez kıhnıyor çünkü, kot pantolonlann. gömlekJe- rın, aksesuvarlann, abajurla- nn arasında vitrine yerleşti- nlmiş ışler daha bir hayata da- ir kıhnıyor, bütünleşerek var olanla. Mesela Balkan Naci Islımvelı'nin bir vitrinde Nâ- am Hikmet'ın 'Japon Balık- çısı' şiiri eşliğinde cansız man- İcenlen böle parçalaya Hiroşi- ma'yı anımsattığı düzenleme, NurKoçak'ın fotoğrafındaki iki yoksul çocuğa tesadüfen eşlik eden mağaza vitrininde- ki 'Bizimle çalışmak ister mi- siniz?'yazısı gibi... Mart ayından bu yana .Ak- merkez Genel Müdürü Zey- nep Ozdilli Oral sanat danış- manı Erhan Ersöz, ressam Bu- bi ve Tomur Atagök'ün giri- şimleriyle eylül ayına taşın- mış bir sergı 'Sanat Akmer- kez'de'. Eylül ayı boyunca iz- lenebileceği gıbı 8. Uluslara- rası Istanbul Bienali'nın ko- nuklannı ağırlamak ve Ak- merkez'de Türk sanatçılany- la karşılaştırmak için de bir organizasyon düzenliyor aynı ekıp. Akmerkez yönetimi, kuru- luşunun 10. yılında bir sanat etkinliğıne ev sahıplıği yapı- yor ve bundan sonrası için de gelenekselleştırmek ıstediği bu etkinlıkler dizisinı yaşam- sal kılmaya çabahyor. Alışve- rişin anlamını genişletmek, tüketımın maddesel olandan estetık olana evrilmesıru sağ- lamak. Etiler'ıngöbeğtnde îs- tanbul'un Ulus'undan. Gülte- pe'sinden, Armutlu'sundan farklı insanlan ağırlarken on- lan, ortak bir paydada birleş- tirmek için... Sanat her yerde... Daha önce sokağa dökülen, mekânlara sığmayan pek çok etkinhk görmüşfük. Yıne Bu- bi'nın düzenledığı 'Her Mtrin Bir Sergi', bıenaller, 'IVişanta- şı Yaya Sergüeri' ya da oyun- lar, performanslar... Sanat so- kağa çoktan çıktı, insan ara- sına kanştı. Sanat Akmerkez'i, Akmer- kez de sanatı etkileyecek kuş- kusuz. Akmerkez adı belkı bı- raz daha farklı bir yer kapla- yacak akıllarda. Sanat, ziya- retçilerinin ayağına giderek yakınlaştıracak kendini insan- lara. Nasıl insanlann içinde varhğımızdan emin oluyor- sak, sanatın da öyle var olabi- leceğini bilmek gibi. Serginın düzenlenmesinde emeğı geçen herkesin buluş- tuğu ortak nokta, olmayan mo- dern sanat müzesine getiriyor sözü dönüp dolaşıp... Olmayan müze, gidılmeyen galen, gö- rühneyen sergı şımdı hayatın içinde ışte, baksak da bakma- sakda. 2. İstanbul Uluslararası Kitap Fuarı'na bu yıl 230 yayınevi katılacak Akdenizli olma haliKültür Servisi - Turkıye Yayıncı- lar Bırlıği ve CNR Uluslararası Fu- arcüık'ın ortaklaşa düzenledıkleri, bu yıl 10-19 Ekim tanhlen arasın- da yapılacak İstanbul Uluslararası Kitap Fuan'nın teması 'Akdenizti- Bk' olarak belırlendı. Sekızi Akde- niz'le ılgıli olmak üzere çok sayıda panel, konferans ve dia gösterimle- rinden oluşan toplam 85 etkinhğın düzenleneceğı fuarda, Italya, Ame- nka, Filıstin. Sunye, Yunanıstan, Kıbns ve Kırgızistan'dan konuklar ağırlanacak. Fuara dördü yurtdışın- dan toplam 230 yayınevı katılacak. Fuarda Türkiye Yayıncılar Birlı- ği'nce ünlü ttalyan yazan Umber- to Eco'ya '2003 Türkiye Yayıncılar Birtigi Iletişim ödülü' verilecek. Yet- kılıler, yazann kitap fuanna katıla- cağını ve 'GlobafleşenDünyaveGSo- balleşen Medya' konulu bir konfe- rans vereceğını belirttiler. Umber- to Eco"nun yanı sıra pek çok ya- bancı ve yerlı yazann katılacağı fu- arda, Türkiye Yazarlar Sendikası ile Türkiye Yayıncılar Bırlığı'nin or- taklaşa belırlediğı ve 13 dalda veri- lecek olan 'Yayuıcıhk Emek Ödül- leri', 12 Ekım Pazar günü saat 14.00'te başlayacak olan törenle sa- hıplenne sunulacak. Akdenizlılik temasının ele alına- cağı kıtap fuanna pek çok Akdenız ülkesinden konuk yazarlar katıla- cak. Fuar çerçevesinde düzenlene- cek KübaGünü nde Cubaneotop- luluğu yer alacak, Filıstin gününde ise renklı etkinlıkler düzenlenecek. Bu yılkı fuann dığer bir özelhğı ise akademısyenlere yönelık çalış- malann yapılacak olması. Fuar sü- resince öğretim üyeleri yayınevle- nyle buluşup kendi üretimlerinı on- larla paylaşabilecek. Fuara Kıbns'tan katılacak olan Mehmet Kansu, Rkret Demirağ.Ta- mer Öncül, Neriman Cahit ve Neşe Yaşm'ın konuşmacı olduklan 'Kıb- ns Türk Şiiri, Akdenizlılik' başlık- h konferans 11 Ekim Cumartesı gü- nü yapılacak. 18 Elom Cumartesi gü- nü ise Güken Tuncer" in yorumladı- ğı 'Sümer Şiiri' başlıkh doğaçlama müzık eşliğındekı okuma tiyatrosu izlenebilecek. Kırgızistan'dan Cen- giz Aytmatov. Amerika'dan Cythia Enloe"nun da katılacağı fuarda, En- loe 'Küreselleşme. Ekonomi ve Ka- dın' konulu panelde konuşmacı ola- rak yer alacak. Fuarda aynca 150 de imza günü yapılacak. Imza günle- nne pek çok ünlü yazann yanı sıra MuratKarayakm, Köksal Toptan \ e Cem Karaca gıbı başka alarîlardan ünlüler de katılacak. Fuara katılımın artması için kitap meraklılanna her rürlü ulaşım kolay- lığının sağlanacağını belirten yet- kılıler belediye otobüslen ıle aktar- malı seferlenn yapılacağını belirt- tiler Hedefkitlerungençleroldug- fuara, üniversitelerden servis'^nn düzenlenmesı için de çalışmalar sü- rüvor. Derviş Zaim ve Ferzan Özpetek'in başarıları Italyanlar, Türk yönetmenleri konuşuyor Kültür Servisi - Bir yandan yönetmenliğmi Derviş Zaim'in yaptığı 'Çamur' filmi îtalyan sinemalannda gösterime girerken, dığer yandan Italya'da bu sezon 'en fada hasılat yapan ttalyan filmi' seçılen Ferzan Özpetek'in 'Karşıdaki Pencere'si, îtalyan sinemasının önemlı ısimlerinden oluşan jün ve internette yapılan halkoylaması sonucunda elmas bir taş ıle ödüllendirildi. Ferzan Özpetek, 'Karşıdaki Pencere' ıle îtalya'dan Oscar aday adayhğı beklerken. Derviş Zaim de 60. Venedik Fikn Festivali'nde 'Çamur'un 'Sinemanın Geleceği' özel ödülünü aldıktan sonra îtalya'da göstenme girmesinın mutlulugunu yaşıyor. Yönetmen Özpetek dışında, 'En tji Kadın Oyuncu' (Giovanna Mezzogiorno) ve 'En Iji Erkek Oyuncu' (Raoul Bova) sinema elmaslannı da alan filmin, Oscar aday adayhğı ıçın 25 Eylü] tarihinde verilecek karar bekleniyor. Ferzan Özpetek'm Türk ve îtalyan vatandaşı olmasından dolayı îtalyan sinema endüstrisi çevrelennin Oscar'a gidecek fihnle ilgili seçıminde yanlı da^Tanmala^ndan endişe ediliyor. Özpetek'in yıllardır bırhİcte çalışrığı yapımcısı Tîlde Corsi, geçen günlerde Îtalyan basmına verdiği demeçte, "Sinemaseverler 2004 Oscaıian'nda 'Karşıdaki Pencere'yi görmek isteseler de Gabriele Salvatores'in 'Io non ho paura' filmi gidecek. Bu sezon en fazJa hasılaü Özpetek'in 'Karşıdaki Pencere'si^pü, Karlovy Vary Uluslararası Festivali'nde 3 büyük ödül kazandı. Ama Oscar yanşı uluslararası dağıömcılara bağh. Salvatorts, Miramax'ın dağıünı ağuıda, biz ise daha az rekabetçi bir Amerikan dağıûmcı ile olacağız" açıklamasını yaptı. İFSAK'ta yeni mevsim heyecanı • IFSAK, bugün saat 19.00"dabirkoktey]ve İbrahim Zaman'ın 'Dereden Tepeden* adlı saydam gösterisiyle yeni mevsim çahşmalannı başlatıyor. Kültür Servisi - Ülke- mizde fotoğraf alanında önemli bir yeri olan ÎF- SAK, bugün saat 19 00'da bir kokteyl ve İbrahim Zaman'ın 'Dereden Te- peden' adlı saydam gös- terisiyle yeni mevsim ça- lışmalannı başlatıyor. Say- dam gösterisi, ÎFSAK Nu- rettın Erkılıç Gösten Sa- lonu'nda yapılacak. Yanşmalar, seminerler. uygulamah eğitım prog- ramlanyla amatör ve pro- fesyonel isimleri buluştu- ran ÎFSAK, bu yıl da zen- gin bir programla çıkıyor fotoğrafseverlerin karşı- sına. 1 - 30 Kasım tarihleri arasında yapılacak olan 'İFSAK 19. tstanbul Fo- toğraf Günleri'nın hazır- lık çalışmalan sürerken, fotoğrafla sınırh kalma- yan kuruluşun düzenledi- ğı'İFSAK 25. UusalKı- sa Film ve Belgesel Yanş- ması'nın son baş\ r uru ta- nhı de 3 lAralık 2003 ola- rak açıklandı. Kuruluş bünyesınde düzenlenen başka bir eğıtim proeramı, 'ÎFSAK4. DönemKısa Füm Kurslan'na kayıtlar da başladı. Gelenekselleşen 'A>in Yarışması', bu mevsim, üç kategoride gerçekleş- tınlecek, 'Saydam', 'Si- yah-Beyaz Agrandizör Baskı' ve mevsim içinde dört kez olmak üzere 'Di- jital Baskı' Katılımcılar, saydam dalında her ay değışen ko- nu başhklanru ÎFS AK'tan öğrenebiiırler. Fotoğraf alanında eği- tım almak isteyenlere ses- lenen '123.DönemTemel Fotoğraf Seminerleri* 4 Kasım'da, sinema, doğa fotografçıhğı, siyah - be- yaz atölye çalışmalan da, alanlannda yetkin isim- lerin eğitmenliğinde yine aynı ay içinde başlayacak. (0 212 292 42 01) DEFNE GÖLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Şiirde Bir Dönem Kapamrken Edebiyat dergilerini izleyenler ayrımındadır: Eski büyük ustalardan hayatta kalanların ürün- lerine pek rastlanmıyor artık. Dahası SO'li yılla- rın önemli isimleri olarak kabul edilenlerde de ununu elemiş, eleğini asmış bir hava egemen. Bugünlerde edebiyat dergilerinde daha çok ye- ni isimlerie karşılaşıyoruz. Şiirimizin yeni atıhm- lar yapacak, yeni bir dönem açabilecek gücü kal- dıysa tam zamanıdır. Ne ki son yirmı yıldır şiirin toplumsal hayatta- ki yerini neredeyse tümüyle yitirdiği, kıyıda, kö- şede kalmış bir uğraş durumuna düşürüldüğü bir sürece de hepimiz tanık olduk. Şiir okuyan, konuşma arasında dizeler söyle- yen bir toplumken şıirden yüz çevirmiş bir top- luma dönüştük. Bu süreçte şiirde anlam aramayan, sözcük oyunlarıyla ilginçlikler yaratmaya çalışan, söy- leyecek sözü olmadığından kapalı, ne dediği anlaşılmaz dizeler kurarak; üstelik şiir budur di- yerek bu anlayışın savunusunu da canını siper edercesine yapan şaırterin büyük payı oldu. Yahya Kemal, yaşarken bir tek şiir kitabı bi- le yayımlamadı, ama şiirleri dillerdeydi. Mec- lis'te milletvekilleri, "Yahya Kemal'in yeni şiirini gördünüz mü" diye birbirierine soruyorlardı. Nâzım Hikmet in, 1938'den 1965'e, 27 yıl, tek bir şııri bıle yayımlanmadı, ama ne kendi unu- tuldu, ne de şiirleri. Insanla buluşabilen bir şiir kendine hayat ala- nı açabiliyor demek. 80 sonrasının baskın eğılimi olan, "lyi şiiri en çok beş yüz kişı anlar" anlayışı, gele gele şiiri toplum hayatından çıkanp kıyıda köşede kalmış insanlann bir uğraşı durumuna getirdi. Şiir o denlı hayatın dışına çıktı ki, ne okuyanı kaldı, ne soranı. Yakın zamana kadar yayınev- lerinin en saygın dizileri şiir dizileriyken bugün ne yayınevleri şiir kitabı basmak istiyor, ne de kitabevleri şiir kitaplarını raflarına koymak. Işin bir başka ilgınç yanı da şiirle uğraşanlar- da, bu süreçle ilgili bir karşı çıkışın görülmeme- si. Birkaç heveslinin bir araya gelip çıkardıklan şiir dergilerini alıpokuyun. Yayımlandıklan ülkey- le, toplumla ve dönemle bir ilişki kurabilmek olanaksız. Erzincan'da yayımlanan böylesi bir dergiyi bir süredir ilgiyle izliyorum. Derginin adı: "Le poe- te travaille", "Şair çalışıyor" anlamında. lyi de neden "Şair çalışıyor" değil de, "Le poete tra- vaille". Fransa'da açtığınız dükkâna Türkçe bir tabela assanız, Fransız dilini korumak için çıka- nlan yasalara göre ceza görürsünüz. Şiir anadille yapılan bir uğraştır. Anadilinde şi- ir güzelliği, tadı bulamayanlann bunu yabancı dil- lerde -bu arada Osmanlıcada- araması boşuna bir çabadan öteye gidebilir mi? "Şair çalışıyor" demek, "Lepoete travaille" demekten daha mı az şiir tadı taşıyor? Dahası, bu dergi Erzincan'da yayımlandığına göre, oradaki şaırlerin ürünlerinin ağırlıkta ol- ması gerekir, değil mi? Şaşırtıcı ama gerçek: Dergide ne Erzincan'la, ne de Erzincan'da şiirle uğraşanlarla ilgili bir bil- giye rastlanmıyor. Ya ne var diyeceksiniz? Ül- kemizin tanınmış edebiyat insanlarının ürünle- ri. Onlann ürünlerini yayımlayamama gibi bir so- runlan yok ki! Istedikleri dergide, istedikleri an yayımlayabilecekleri ürünleri yayımlamak için Erzincan'da dergi çıkarmanın ne anlamı var? Bu dergiyi yayımlayan arkadaşların, Türk ede- biyatı, şiiri üstüne hiç kendi düşünceleri yok mu? Bu düşüncelerini yazıp okurlarla paylassa- lar daha yararlı olmaz mı? Söyleyecek bir söz- leri yoksa, o zaman neden yeni bir dergi çıkar- mak gereksınimi duyulur? "Aa, Erzincan 'da Le poete travaille adlı birder- gi çıkıyormuş" dedirtmek için mi? tfisekcifa superonline.com K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K K Â M İ L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear