25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
13 AĞUSTOS 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ PETROL SAVAŞU\RI TURHAN SELÇUK Dünya Felsefe Kongresi'nin üçüncü gününde küreselleşme ve getirdiği sorunlar tartışıldı: Çeşitlilik eşitlilde ohırÖZLEM ALTUIVOK ÖZGÜRERBAŞ 21. Dünya Felsefe Kongresi üçün- cü gününde yine birçok felsefeciyi ve ürettikleri düşünceleri ağırladı. Birçok disiplinle ilişkilenen ve alt başlıklarla bildirilerin sunulduğu kongrede, en çok küreselleşme çev- resinde biçimlenen oturumlar ilgi çekti. Günün en çok izleyici çeken otu- rumu saat 11 OO'deki 'Küreselleşme ve Kültürel Kimlik' başlıklı ana otu- rumdu. Adamantia Pollis (Ameri- ka), In-Suk Cha (Kore)ve Yusuf Ör- nek'in (Türkiye) katıldığı oturumda, Amerika'nın hegemonyasında ya- şanan ve tüm dünyayı sarmış olan kü- reselleşmenin kültürel kimlikler üze- rindeki etkisi ele alındı. Amerikalı felsefeci Pollıs, Amerika'nın bazı ürünlerde ulusal çıkarlan doğrultu- sunda ithalat kısıtlamaian getirerek yeni bir imparatorluk kurmak iste- diğini belirtirken, insanlann küre- selleşmenın yararlı olduğunu san- >osyal ve Siyasal Felsefe 5 • 6 Chun Lin (Çuı), Saul Nevvman (Avustralya), Alesander Nikitin (Rusya), Carlos Kohn (Venezüella), WoHgang Leo Maar (Brezilya). (09.00-10.50/Sultan 4 - 18.00-19.50 /Anadolu) • Insan Hakları 2-3 Anat BUetzki (Israil), Erol Kuyurtar (Türkiye), Antonio Pterez - Esterez (Venezüella), Marjaana Kopperi (Finlandiya), IA Chenyang (Amerika), Paul Healy (Avustralya). (09.00-10.50/ 11.00-12.50 /Topkapı) Dln Felsefesl 2 - 3 N. Gronkjaer (Danimarka), Ivan Kaltchev (Bulgaristan), Ahmad Isham Pawan (Malezya), Dagmar Demjancukova (Çek Cumhunyeti), Heimir Geirsson & Michael Losonsky (Amerika). Anastasia Mitrofanova (Rusya). (09.00-10.50/11.00-12.50/ Konferans Salonu) Feminizm ve Clobal Kapitallzm Nancy Holmstrom (Amerika), Pembe BehçetoğuDan (Türkiye), Eleni Barikas (Fransa). Eser Köker (Türkiye), Susan Zımmerman (Macaristan). (11.00-12.50/Sultan 4). Felsefe ve Clnsiyet Herta Nagl - Docekal (Avusturya), Margret Grebowicz (Amerika), Marilyn Fischer (Amerika), Ninıpama Mahima (Hindistan), Heather D. Macquarrie (Kanada), Valery Tsaplin (Rusya), Tatiana Batir (Rusya). (18.00- 19.50 / Dolmabahçe B). TOplUmsal yapi ÇÖkertİliyOr "Küreselleşme ve Kültürel Kimlik" oturumunda konuşan Akdeniz Unı\ ersitesi Öğretim Üyesi Örnek, yüzyıllardır yaşadığımız sorunun bugünkü adının küreselleşme olduğunu vurgulayarak "Küreselleşme toplumsal yapıyı geri dönülemeyecek şekilde çökertiyor" dedi. Amerikalı felsefeci Pollis ise küresel ekonomi anlayışıyla devlet otoritesinin ve çokuluslu şirketlerin gerginlik yarattığını; bu durumun ulusların etnik gruplar olarak parçalanmasına neden olduğunu belirtti. malanru eleştirdi. 'Parçalanma' kav- rammdan söz eden Pollis, küresel ekonomi anlayışıyla devlet otorite- sinin ve çokuluslu şirketlerin etnik farklılıklan politize edecek bir ger- ginlik ortamı yarattığını; bu gergin- liğin de uluslann etnik gruplar ola- rak parçalanmasına neden olduğu- nu belirtti. Pünyasallastırma kavramı Koreli felsefeci In - Suk Cha ise 'kü- reseUeşme, kültürel kimlik ve birey- sel geüşim' ekseninde ele aldığı ko- nuşmasında 'dünyasallaşürma' kav- ramı üzerinde durdu. Cha, küresel- leşmeyle oluşan ve mucize olarak tanımladığı küresel sivil toplum ağı- nın varlığının her kültür ve meslek- ten insanı bir araya toplayarak hükü- metinpolitikasını etkilediğini söyle- di. Kültür alışverişinin kendi kültü- rümüzle uyumlu elemanlan birleştir- mek olduğunu söyleyen felsefeci, 'küreselleşme' yerine 'dünyasallaş- ma' kavramını önerdı ve 'ancakbir- likte var olarak akıl vürütebilir, öz- güriüğün dahil edici olma özelligin- den yararianabüiriz. çünkü ashndaöz- güıiüğü kısıüa>an da özgiir değildir' dedı. Nasıl savaşlar önce zıhinde baş- lıyorsa banşın da zihinde yeşerdiği- ni söyleyen Cha, "Demokrasi ve re- fah kalkmmanın ardından degiL, ön- cesinde geuneli" diye konuştu. Akdeniz Ünıversıtesı Öğretim Üye- si Yusuf Ömek ise yüzyıllardır ya- şadığımız sorunun bugünkü adının küreselleşme olduğunu söyleyerek, küreselleşmenin başlangıcını dünya ticaretinin gelişmesi ve sanayileşme süreci ile ilişkilendirdi. En büyük tehlikeyi küreselleşmenin 'geridön- dürülemez' olmasında kılıtleyen Ör- nek, kapsamı gittıkçe artan kuresel etkinin kültürel anlamda doğrudan et- kili olduğunu sözlenne ekledi. Mikro mllllyetçlllk tehdldl Örnek, bugün mikro milliyetçili- ğin de bir tehdit oluşturduğunu ve de- mokratik kavramlarla yan yana anıl- dığını belirterek "KüreseDeşmetemel bir hak gibi görülse de geleneksel ve toplumsal yapryı geri dönülemeye- cek şekilde çökertiyor" dedi. Örnek "kültürel kimlik iİe çeşitüliğin yok obnaması için eşitlik olmadıkça çe- şitlilik de yayılamaz" diye konuştu. Cumhuriyet'in sorulannı yanıtla- yan Budapeşte Marksizm Okulu'nun temsilcilerinden Macar filozof Ag- nesHeDer, kültürel küreselleşme sü- recinde tek tipleşmenin önüne geçi- lebilmesi için, küreselleşmenin sağ- ladığı olanaklann kullanılabileceği- ni söyledi. Lehimlze çevlrecek araçlar Heller, güçlü devletlerin kültürel alanda da üstünlük sağlama çabala- nnın geleneksel bir tutum olduğunu, Helenistik dönemde de bunun görü- lebildiğini dile getırdi. Ekonomik kü- reselleşmeden bağımsız olarak, kül- türel küreselleşme göz önüne alındı- ğuıda, her grubun kendine ait kültü- rü gözler önüne serebileceği olanak- lann da küreselleşmeyle birlikte gel- diğini belirten Agnes Heller, "Buko- nuda bizim yapmamız gereken şey, küreseUeşmeyi nasıl kullanabilecegî- miz, bunu kendi lehimize nasıl kııDa- nacagmuzHiyolannı buhnak" diye ko- nuştu. Heller, "Kühürel küreselleş- meye iyidir ya da kötüdür diye" bak- manın yanlış olduğunu ifade etti. KONGREDE Günün en çok izleyiciçeken orurumu 'Küreselleşmeve Kültürel KimKk' başhkh ana oturumdu. Yusuf Örnek(Türkiye), Adamantia Pollis (Amerika), In-SukCha'nın (Kore) katıldığı oturumda, Amerika'nın hegemonyasında yaşanan ve tüm dünyayı sarmış olan küreselleşmenin kültürel kimlikler üzerindeki etkisi ele ahndL Türkiye'nin kültürel yaşamında felsefenin giderek önem kazandığı vurgulandı Cumhuriyet dönümnoktasıtstanbul Haber Servisi -21. Dün- ya Felsefe Kongresi kapsamında ger- çekleştirilen "Türkiye'deFelsefe'' ko- nulu oturumda konuşan Bilgi Üniyer- sitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üye- si Prof. Dr. Betül Çotuksöken, Cum- huriyetin kurulmasının Türkiye için bir dönüm noktası olduğunu belirte- rek, kuruluş aşamasında gerçekleşti- rilen devrimlerin de modernleşme ile bağlanhlı olduğunu dile getirdi. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, Avrupa'nın ekonomik ve politik ge- lişmesinden etkilenildiğüıi anlatan Prof. Dr. Çotuksöken. Türkiye'nin kuruculannuı da bu gelişmeleri Tür- • Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Çotuksöken, Türkiye'de kültürel felsefenin Nermi Uygur, Önay Sözer, Abdullah Kaygı ye İoanna Kuçuradi'nin katkılan ile geliştiğini söyledi. Boğaziçi Üniversite- si'nden Prof. Da\Tan "Türkiye'de Türklere özgü dünya görüşü ve bakış açısı var mı" sorusuna cevabın "evet" olduğunu belirtti. kiye'ye adapte ettiklerinı anlath. Tür- kiye'nin bundan sonra entelektüel ve felsefi bir dil de geliştirmeye başla- dığını anlatan Prof. Çotuksöken, "Ye- ni Türkiye, yeni bir kültürel çevreye girmek için çaba göstermeye başladı. Kültürel felsefe Türkhe'deNermi Uy- gur, Önay Sözer. Abdullah Kaygı. ioanna Kuçuradı gibi felsefecilerin katkılan Ue gelişti. Türkrve, dünya ve Avrupa tarihi için çok önemM bir yer- de ve bizim kültürel yaşamımızda, kültürel felsefe gittikçe daha fazla önem kazanıyor" şeklinde konuştu. 19. yüzyıl sonunda basladı Boğaziçi Üni\ersitesi Felsefe Bö- lümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zey- nep Davran da "Türkiye'de Türkle- re özgü dünya görüşüve bakış açısı var mı" sorusuna cevabın "evet" olduğu- nu belirterek, Türkiye'nin Avrupa'nm bir parçası olmasının yanı sıra Isla- mi dünyamn da bir parçası olduğu- nu kaydetti. Prof. Dr. Da\Tan, Türki- ye'de felsefe alanında eğıtımın Al- man, Fransız, Anglo-Amerikan ve Islami öğretileri içerdiğini dile ge- tirdi. Osmanlı döneminde, çok faz- la felsefi çalışma bulunmadığını da anlatan Prof. Da\Tan, ilk modern Türk düşünürlerinin 19. yüzyıl sonunda ortaya çıkmaya başladığını ve Fran- sız poziri\Tzmı ile Alman materyaliz- minden etkilendiklerini dile getirdi. 2008 İÇİN YARIŞ SÜRÜYOR Felsefe Kongresi tüm hızıyla sürerken ülkeler. 2008 Kongresi'nin ev sahipliği için yanşıyorlar. Kongre için tanıtım ve destek standı açan Yu- nanistan da katılımcılardan imza topluyor. Atina Üniversıtesi Felsefe Bölümü Öğretim Üyesi Boudoris Kostas, "Filozoflar Atina'da kendilerini evlerinde hissedecekler" diye konuştu. Türkiye Felsefe Ku- rumu ve FISP Başkanı İonna Kuçuradi'nin "inamlmaz bir başan gös- terdjğmi" söyleyen Kostas, "Bu kadannı beklemryorduk' 1 dedi. KONGREYE YOĞUN İLGİ 21. Dünya Felsefe Kongresi'ne ilgi yoğun. Kongreyi ziyaret edenlerin sayısı ilk üç günde 2 bine yaklaşırken. sabahlan kayıt sırasında kuyruk- lar oluşuyor. Felsefenin bütün dallannda tartışmalann yapıldığı. dünya- mn her yerinden filozoflarla tanışma olanağının bulunduğu kongre bi- nası ziyaretçilerle doluyor. Katılımcılar ellerinde programlan bir salon- dan diğerine koşarken, tüm dünyada yürütülen güncel tartışmalar hak- kında, en yetkili ağızlardan bilgi sahibi ohna olanağuıı da buluyorlar. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Kandil Dağı'ndaki Bekleyiş... Topluma Kazandırma Yasası'nın bölücü örgütü çö- zeceğini ileri sürenler, en azından şimdilik düş kınk- lığı yaşıyor olmalı. Gerçi cezaevlerinde bulunan PKK'li- lerden 906 başvuaı sahibi pişmanlık mı bildirdi, yok- sa sadece "Biz de yasanın getirdiği olanaklardan ya- rartanmak istiyoruz" mu dedi... Aynntılar belli değil. Ancak böyle bir yasayı düşünce olarak gündeme ge- tirenlerin asıl amacı dağdaki teröristin silahını bırakıp kentine, köyüne dönüşüne yeşil ışık yakılmasıydı. Bu amacın, beklentiler oranında gerçekleşmediği anlaşılıyor. Içişleri Bakanı Aksu'ya göre, "kırsardan yapılan başvuruların sayısı 111 'dir. Oysa eski Genel- kurmay Ikinci Başkanı Büyükanıt, bu sayıyı çok abar- tılı görüyor ve önceki günkü rakamlara göre 14 terö- ristin yasadan yararlanmak istediği bilgisini veriyor. Topluma Kazandırma Yasası'nın çıkartılmasını özel- likle ABD'nin arzu ettiği çok yazıldı. AKR öyle bir is- temin egemenlik haklanmıza ve bağımsızlığımıza göl- ge düşüreceğini ve en azından önemli bir seçmen ke- simini yaralayacağını bildiği için, o tür söylentileri doğrulamadı. Yasanın "Made in AKP" olduğunu, özellikle Güneydoğulu yurttaşlarımızca istendiğini savundu. Yasa çıktı. Yürürlüğe girdi. Ancak, Kandil Dağı'nda hareketlenme olmadı. Tam aksine, dünkü "Milliyet"te Namık Durukan'ın bölgeden verdiği habertere gö- re, PKK-KADEK temsilcilerini ikna etmek amacıyla geçen hafta Kandil Dağı'na tırmanan ABD'li askeri yetkililere, "Şimdilik bekieme dönemindeyiz" yanıtı verilmiş. Amerika, işgal ettiği topraklarda tam bir barışın egemen olduğu kanısını vermek amacıyla Irak'taki 50 kadar örgütü silah bırakmaları yolunda iknaya çaba- lıyor. PKK yetkileri ise oralı değil. Başka bir deyişle, Türkiye'nin Irak'ta askeri hare- kâta girip girmeyecekleri yolundaki gelişmeleri izli- yoriar. Diyelim ki, dünkü Çankaya Doruğu'ndan son- ra toplanması istenilen Bakanlar Kurulu, bataktaki sü- per müttefiki kurtarmak amacıyla TSK'nin Irak'a git- mesine olur verdi. Ve bu oluru TBMM'ye gönderdiği bir tezkereyi kendi çoğunluğuna da kabul ettirerek eyleme dönüştürdü. Askerierimiz Kuzey Irak'a da yönelerek PKK-KA- DEK eşkıyalannın temizlenmesi için ABD'li biriikler- le bir operasyon yapma olanağını bulacaklar mı? Yoksa, bölgenin o yönü için TSK'nin önüne yasak çizgisi konulacak ve Türkiye'den Iraklı gerillaların ABD'nin askerlerine yönelen sabotaj olaylan için kal- kan olması mı istenilecek? • • • Taha Akyol dünkü yazısında, "Evet, risk varelbet- te... Askerimize münferit saldınlarolabilir" diyordu. O saldınlann cenaze törenlerine dönebileceğini de elbette bilerek yazıyordur. Demek ki Irak'a asker görderilmesini kabul eden- ler münferit saldırılara ve münferit ölümlere peşin olarak rıza gösteriyorlar. Acaba kaç şehit için yürek- lerinde yer açtılar. Dün de söyledim. O tür münferit saldınlann kaçı- nıl mazlığını inkâr edemeyenler, kendi çocuklannı, yakınlannı öncü olarak görevlendirmezler mi? Faks: 0212- 677 07 62 obirgrt@e-kolay.net Toplantı 3 gün sürecek Türk-lsveç emekörgütleri bir arayageldi tstanbul Haber Servi- si-DlSKGenel Başka- nı Süleyman Çelebi, iş- çi sınıfina yönelik saldı- nlann dünyada arttığı bir dönemde Isveç ve Türkiye sendikalannın buluşmasını anlamlı bul- duğunu belırterek''tsveç sendikalan 1980 sonra- sı bize karşı yapılan sal- dmlarda DtSK'le da>a- nışma içinde olmuştur. Bu dayanışma bugün de sürmektedir'" dedi. Hak- Iş Genel Başkanı Safim Ushı da gerçekçi bilgi- ye dayalı sen- dikal anlayışı ve sendikacı tipini yarat- mak gerekti- ğini söyledi. DİSK, Hak-Iş ve KESK ile îs- veç îşçi Kon- federasyonu (LO)velsveç nıCengizAşkm ve Hak- Iş temsilcisi Osman Yıl- da. ise Türkiye 'de mad- di olanaksızlıklar nede- niyle işçilere sendikal bilinci verecek böyle- sine programlan ger- çekleştirmenin zor ol- duğunu kaydettiler. İsd bilinci için eğltlm $art LO Uluslararası Sek- reteri Keth Tapper de konuşmasında, işçi bi- lincinin oluşması için DİSK, KESKveHak-lş genel baş- kanlan Taksim Plaza Oteli'nde KamuGöre\- başlayan Türkrje-lsveç sendikal lileri Konfe- derasyonu (TCO) tarafından or- taklaşa düzenlenen, 3 gün sürecek, Türkiye- Isveç sendikal eğitim toplantısı, Taksim Pla- za Oteli'nde başladı. Toplantının açılış ko- nuşmasını yapan DÎSK Başkanı Çelebi, serma- yenin işçi sınıfina kar- şı saldınya geçtiği bu- günlerde îsveç emek ör- gütleriyle bir araya gel- melerinin anlamlı ol- duğu belirtti. DlSK Uluslararası tlişkiler So- rumlusu Gaye Yılmaz, KESK Eğitim Uzma- egirim toplanüsına kankü. (AA) sendikalar içindeki iş- çilere ve yöneticilere sendikal eğitim veril- mesinin önemine işaret etti. Tapper, "Sendika içieğhim, drvalogçerçe- vesinde ve demokratik ortamda gerçekleşmeli- dir" dedi. TCO Uluslararası Sekreteri Helena Car- lestan de sendika üyele- rinin yüzde 60'uıuı ka- mu sektöründe çalıştı- ğını belirterek sendika mevcudunun büyük bir kısmının kadınlardan oluştuğunu söyledi. .
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear