25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 MART 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 NenYork'ta eo stmyordük! Bektronik posta: de11iz5omQcumhuriy0tcom.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212,512 44 -llkbomba piyasalara düşmüş... "Bombavı seven düsmesine katlanır!" YararYeditepe Üniversi- tesi'nden Yrd. Doç. Dr. Atilla Öner: "Bütçe TBMM'de görüşülürken gazete ve televizyonlar, kamu birimlerinin bütçe detaylanna sayfalannda ve programlannda niçin yer vermezler? 9 katril- yon lira tutanndaki yatı- nm listesinin tartışılma- sı yararlı olurdu..." Bedel Akif Kökçe'den: "Vatan- daşa karşı 'Banş isterse- niz bedelini ödersiniz' deyip ek vergi koyan hü- kümet, işadamına f karşı ne hikmetse vergi banşı ilan edi- yori Işadamıyla ver- gi banşı yapan hükü- metten vatandaş da ; elektrik, su, telefon, do- ğalgaz, toplu ulaşım, bakkal, manav, kasap, kira banşı istiyor!" Kovboy Mustafa Namık De- ner'den: "Bush ve Saddam silahlanyla masaya otunmuş. Bush, 'iki kere iki kaç eder' di- ye sormuş. Saddam 'attı' deyince Bush silahını çe- kip vurmuş. Gözlemciler, 'Niye öldürdün adamı' demişler. Bush'un yanrtı: Çok şey biliyordu!" rak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in bir diktatör olduğunu hiç tartışmadan kabul ede- iim... Ancak, Saddam Hüseyin'in dünyadaki tek diktatör olmadığını da kabul etmek duru- mundayız. Günümüz dünyası Saddam Hüseyin benzeri diktatörlerle doludur ve bu diktatörlerin bir kısmı Amerika'nın yakın dostudur. Amerika bazı diktatörlerle öylesine yakın dosttur ki, bunlann bir kısmını ya kendi eliyle iktidara getir- miş ya da iktidanna sonsuz destek vermiştir. Yakın geçmiş, Amerika'nın bazı ülkelerde demok- rasiyi alaşağı etmesi ve yerine faşist dikta rejimleri kurması, askeri cuntaları desteklemesi ile malul- dür... Sicili böylesine kirli bir ülkenin, Ortadogu'da sila- ha sanlmaktaki amacının Irak'a demokrasi getinmek olduğunu kimse söyleyemez. Kaldı ki demokrasi gökten zembille inmez! Amerika'nın tek amacı Ortadoğu'daki petrol re- Kırılma zervlerini kontrol altına almak; Ortadoğu'dan As- ya'nın ortalanna doğru sarkmaktır. Zaten Amerika Başkanı George W. Bush hem bir "petrolcü" hem de ulusötesi petrol şirketlerinin, es- ki deyimiyle "yedi kız kardeş"in has adamıdır. Ingiltere Başbakanı Tony Blair'in George W. Bush'un kuyruğuna takılmasının tek nedeni bir za- manlar üzerine güneş batmayan Britanya Impara- torluğu'nun Ortadoğu'daki sömürge topraklanna geri dönebilme ve petrol kuyularının ucundan "zifflenebilme umududur. Blair, "yeni sol"cudur... Bush, "global"cilerin ilahıdır... Küresel dünya işte budur! "Yeni sol"culuğun ne mal olduğu ortadadır. Küreselleşme, sömürgeleştirmedir. Sınırlann kalkması, refahın paylaşılması, bilgiye ulaşılması gibi hoş vaatler, "enseyi karatmayalım" gi- bi söylemler küresel emperyalizmin en büyük kan- dırmacasıdır. Küreselleşme, vahşi kapitalizmin ve emperyaliz- min sömürüde sınır tanımayan yeni yüzüdür. Emperyalizmin gözünü, uluslararası hukuku, Bir- leşmiş Milletler'i yok sayacak denli kan bürümüş- tür. Amerika'nın "ben yaptım oldu" diyerek Irak'a sal- dırmasıyla, Birleşmiş Milletler, tarihinin en büyükya- rasını alacaktır... Dünya artık "birleşmeyen milletler"den yeniden kurulmaya çalışılacak; emperyalizmin tek kutuplu dünyası kınlma noktasına gelecektir. Kınlma kaçınılmazdır. Küreselleşme, kan gölleri üzerinde yuvarlanarak kendi kendine kınlacaktır! SESSÎZ SEDASIZ (!) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku ı yahoo.com reCEP hükümetinin de kapsama alanı dışında kalacak ezilen kesimler! Çanakkale geçiMi; işgal gepçekleşiyor Kuvayı Milliye dergisinin yayın yönetmeni Nezih Gençler: "Çanakkale geçildi, vatan toprakları emperyalist orduların işgali altında! Sevr ile gerçekleştirilemeyen askeri işgal şu an gerçekleştiriliyor. Yakın-uzak tarihteki güdümlü Kürt ayaklanmalan ile gerçekleştiremedikleri böl, parçala, yerelleştir, ademi merkeziyetçileştir, özelleştir, güt politikalannı, bu kez taşeron kullanmakla değil, bizzat kendi askerleri ile gerçekleştirmek üzere geliyorlar. Onlar, emperyalist finans-kapital şirket ve holdinglerinin ve onların emrindeki devletlerinin çıkarlannın gereğini yapıyoriar. Kendilerince sonuna kadar haklılar. Yabancı ortaklı 'yeıii' şirketlerinin ve holdinglerinin çıkarlannı ulusal çıkarlann önüne koyanlar ve onların ekonomi-politik-askeri temsilcileri de yerden göğe dek kendileri açısından haklılar. Peki bizler ne yapıyoruz? Bizi temsil ettiklerini iddia eden politikacılar, bürokratlar, askerler ne yapıyoriar? Doğu Akdeniz kıyılanmız, limanlanmız, Doğu ve Güneydoğu dolann ve silahlann dayanılmaz tecavüzü altında. Şehitler, Kuvayı Milliye şehitleri; ayağa kalkmanın vaktidir. Imam Hüseyinler, Şeyh Bedrettinler, Yunuslar, Pir Sultanlar, Gazi Mustafa Kemaller, Tıbbiyeli Hikmetler, Deniz Gezmişler, Mehmetler, Aliler, Fatmalar, Haticeler ayağa kalkmanın vaktidir!" ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCİ îstenmeyen Adam... Siirt milletvekili Recep Tay- yip Erdoğan ın 2. AKP Hükü- meti'nde Bakanlar Kurulu dı- şında bıraktığı Bursa milletve- kili ve hukukçu Ertuğrul Yal- çınbayır, Devlet Bakanı ve Baş- bakan Yardımcısı olarak görev yaptığı Abdullah Gül'ün 1. AKP Hükümeti'nde çok önem- li bir misyon üstlenmişti... Insan haklanna dayalı hukuk kültürü ve demokratlığı önde tutan siyasal kişiliğiyle, her gö- rüşten kesimlerin AKP iktida- nyla diyalog ve işbirliği kurma- sında adeta aracı ve "kolaylaş- ûncr bir misyon... 0 kadar ki. yine AKP'nin bi- linen "ideolojik" yapısından kaygı duyan ve hatta tepkili olanlann bile Ertuğrul Yalçın- bayır ile görüştükten sonra, "Bu hükümede de bazı konularda birlikte çalışmalar yapı- labilir..." diye düşün- meye başladıklanna tanık olduk... Özellikle de si- vil toplum kuru- luşlan, mes- lek odalan ve çevreye, kültüre, top- lumsal hak ve özgür- lüklere du- yarlı kesim- lerde oluşan bu umudun "ortakçahş- malara" dönüşmesi yönünde kimi hazırlıklara bile başlan- mıştı... 'Değişmeyen' siyaset.. Siyaset tarihimizde pek sık rastlanmayan işte böylesi uy- garca bir diyalog ortamına, sadece AKP'nin değil. herke- simin gereksinmesi olduğu yine Yalçınbayır'la birlikte yeniden anımsanmaya başlan- mışken, Recep Tayyip Erdo- ğan bu sürecin gelişmesine izin vermedi... Tıpkı, 1994te İstanbuTunyö- netimine geçer geçmez, ilk iş olarak meslek odalanyla imar işbirliğine ait ortak denetım protokolünü iptal ettiği gibi, 9 yıl sonra ülkenin yönetimine geçerken de ilk karan olarak, aynı hükümet dışı kesimlerle (NGO) birlikteliğı sağlamaya çalışan Başbakan Yardımcısı'nı "hükümet dışma" çıkardı... Aynca Yalçınbayır. partili olup, "partici" olmayan, parti- zanlığı da "lidere yağdanlık" olarak anlamayan, üstlendiği kamusal sorumluluğu ise parti- lilere ve siyasal yandaşlanna değil "topluma hizmet" olarak algılayan bir çizginin AKP'de- ki -galiba ender bulunacak- üst düzey bir temsilcisiydi... Ertuğrul Yalçınbayır. Erdoğan'ın butavTa gösterdi- ği "kınnızı kart" da gençliğin- de yapmakla övündüğu "fiıtbol hakemliğine" yeni görevinde nasıl devam edeceğinin ilk işa- reti gibi... Yağmacüar sevinsinler,. Özellikle Bursa'dakı hukuk- çu ve sivil toplumcu geçmişin- de de kent ve çevre haklannın savunulmasındakı ödünsüz tu- tumlanyla tanınan Ertuğrul Yal- çınbayır için; "tezkereyi engel- lediğiiıden ötürü Erdoğan Hü- kümetf neahnmadıJ" şeklınde- ki yorumlar da çok yetersızdir... Çünkü Yalçınbayır, sadece banşın değil, ormanın, suyun, doğanın, kültürün, kentin, sitle- rin, tanm topraklannın ve Ha- zine arazilennin, kısaca tüm ya- şam uygarhk kaynaklannın da *savaş yanlısı ta- bncüara karşı" gö- . zetılmesı gerekti- ğini hemen her firsatta anımsat- mıştı... Şimdi Erdo- ğan'ın Başbakan olur olmaz dile getirdiği; "orman- lan satıp, şu ka- dar kaynakelde edeceğiz^." ya da; "kültürü tu- rizme, çevreyi de ormana bağ- laymbakansayv sınıazaltacağız.-* gibi sözleri ile Yalçınbayır'ın bunlara pek uy- gun düşmeyen "korumacı"lığı- nı kıyasladığınızda, "istenme- yen adam" olmasındaki asıl ne- denler daha açık görünmüyor mu°... Hükümetin gündemindeki "ivedi" yasalann "hedeflerine" bakalım; "sitlerde paralı imar izni ve arazi tahsisi"; "sit karar- lannın madenler için engellen- mesi", "ormanlann yasadışı iş- gaküerepazarlanmasT: "Hazi- ne arazilerinin kaçak inşaadara saüşu.." dıye bir liste sıralanı- yor... Tanıyan herkes hemfikir ki eğer Yalçınbayır görevde kal- saydı; bunlara da en az savaş tezkeresindeki kadar muhalefet ederdi... Kısaca Yalçınbayır. "yağma önündekj" engellerin de arasın- daydı... Erdoğan'ın işte bunu da gö- rerek yaptığı tercih, izleyeceği siyasetin ne olacağını kanıtlı- yor... Yalçınbayır sayesinde AKP'nin kazanabileceği hükü- met dışı demokratik kesimlerle diyalog ortamı da daha tam doğ- madan belki de tarihe kanşı- vor... 0ekinci(5 cumhuriyet.com.tr. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakı turk.net ÇtZCtLİK KÂVİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY semihporoywyahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 19Mart SARAYDA ÇÖKEN EVUÜKf. 1976'DA 8U6ÜN BUCKIHGAM SAHftYlfJÛAN YAPlLANâ BİR DUYURUM, PRBNSES MARGAger'LE EŞİNİN AÇttUANDI. /N£İLTe%E KZAÜÇESİ 7/v KIZKAKDEP OLAM 1930 OOĞUU- LU peet/ses MAR&uzer, YILLAR ÖMCE B'IR YASAZ AÇK âyKûcüns BASININ /L6isi- AJİ ÇEKMİŞ7İ. 196O'TA İSE,BİR SAÇM AÇICI, EVLİÜKLE A/OKTALANM/Ç; SOYLU OLMAYAfJ BİR FGrOĞfSAFÇiYLA DÛMYA EVİNE £İRMİŞTİ. O ZAMAM, KRALlÇE TARAPtMDAN, PAMAT 'A " l ,, . ClHlsAHt VE&LUlŞTİ. DAHA ı" LINLEY VE SARAH ADU ıKl ÇOCMKLARJ OİAN1 ÇİFT, GEÇlMSlZÜK SJEPEUIYLE AYR1 YA$A- MAYA BAÇLAUlÇT/.. Aramıza Hoşgeldin BORA. bebek 18.03.2003 ANKARA Abîsi: Arda Gençer Annesi: Gülay Gençer Babası: Nevzat Güneri Gençer Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. HALİTAYKITALP Kirlenen Dünyamızı Fidan Dikerek Arrtalım ORMAN BAKANLIĞI 017955 no'lu, 018000 seri no'lu 40 adet fatuıamı kaybettim. Hükümsüzdür. ' ÖZDEMPETEK Marmara Cniversitesi îletişim Fakültesı diploma ve mezuniyet belgemı kaybettim. Hükümsüzdür. 0RK4NTANAKINCÎ PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Amerika'yı Sevmemek Ertuğrul Özkök, dünkü "SüperGücün Geri Vite- si Yokmuş" başlıklı yazısındaTürkiye'deki savaş kar- şıtlanndan, yani bizlerden "birtakım küçük beyinliler" diye söz ediyor. Bizi, "Türkiye bu savaşta yeralma- sın!" dediğimiz için provokatörtükle, demagoglukla suçluyor. Bize bir an önce bu saçma saplantılardan kurtulup doğru yolu bulmamızı öneriyor. "Bu aşama- dan sonra Türkiye açısından umudumuz şu olmalı- dır. Bu savaş mûmkün olduğu kadarkısa sürede bit- sin ve ABD duruma hâkirn olsun" diyor. öbür savaş karşttlan ne düşünüyorlar, bilmiyorum ama benim savaş karşıtlığımda taraflardan birinin ABD olması özel bir rol oynuyor. Ben Amerika'yı hiç sevmiyorum. Hiç sevemem. Neden, diye soracak olursanız, altmış yıl önce, şimdi Ertuğrul özkök'ün oturduğu Ayaspaşa'nın bir taş atımı ilerisinde bir semtte, Cihangir'de dünyaya geldim. Amerikalılan da ilk kez üç yaşındayken gördüm. Missouri zırhlısı- nın denizcileriydiler. Daha sonraki yıllarda başka ge- miler, başka denizciler de geldiler. Sormagir Sokağı- Tavukuçmaz Yokuşu köşesindeki evimizin balkonun- dan izlerdim onlan. Gruplar halinde Fındıkh'dan Sı- raselviler'eçıkarken evimizin önünden geçerter, rast- ladıklan çocuklara rengârenk parlak kâğrtlara sanlı bonbonlar dağıtıriardı. Bir tek bonbon bile almadım onlann ellerinden. Niçin dağıtırlardı 0 bonbonlan? Onların geldikleri günler ıstiklal Caddesi'ne çıkan sokaklan Türk inzıbat askerleri tutar, kılık kıyafeti düz- gün olmayan Türkleri caddeye sokmazlardı. Ameri- kalı denizciler Beyoğlu'nun birahanelerinde kurtlan- nı daha rahat dökebilsinler, Abanoz Sokağı'nda da- ha rahat azabilsinler diye... Amerikalılar rahat etsin diye Türklere kendi caddelerini yasaklamak bana çok aşağılıkça gelirdi. Yanlış anlaşılmasın, hiçbir özentim yoktu Amerika- lılara, hiç olmadı. Babam görevi gereği New York-ls- tanbul arası mekik dokuduğundan çocukluk yılla- nmda epey "Made in USA" giysim, ayakkabım, oyuncağım olmuştu. Belki annem babam da karşı ol- duklanndan ben de 0 yaşlarda Amerikan ordusunu desteklemek üzere Kore'ye asker göndermemize karşı çıkardım. "/veden"ini, "niçin"\r\\ bilmeden Ko- re'ye gidip ölen askerlerimize, kolunu, ayağını, ba- cağını orada bırakıp dönen gazilerimize annem ba- bamla birlikte ben de üzülürdüm. Demokrat Parti'nin liderterinin ikıde bir, "Türkiye'yi küçük Amerika yapa- cağız" dediklerini duyduğumuzda ailecek çok öfke- lenirdik. Cumhuriyetçi bir ailenin kaldıramayacağı sözlerdi bunlar. Ertuğrul özkök Amerika'ya ilk ne zaman gitti, bil- miyorum, ama ben ilk kez altı yaşında gittim. Daha sonra birkaç gezim daha oldu. Amerika'yı da, Ame- rikalılan da yakından tanıdım. Fakat bu ülkenin sa- vaşçı, asker, yayılmacı, şımarık yüzünü hiç sevme- dim, sevemedim. Amerikan müziğini, danslannı ise çok sevdim. Hem de 18 yaşında "rock'ın roll" şam- piyonu olacak kadar. Müziğini, dansını sevmem VI- etnam'da, Küba'da, Dominik Cumhuriyeti'nde "o'Amerika'dan nefret etmeme engel olmadı. Yalnız- ca ben ve benim gibiler değil, kimi Amerikalılar da "0" Amerika'dan nefret ettiler. Sözgelimi, Amerikan cazının büyük ustalan Charlie Parker, John Colt- rane gibi... Belki de bu nedenle Cumhuriyet Rad- yo'da iki yıl boyunca yaptığım "Gecede Caz" prog- ramında en çok onlann müziğini çaldım. 19 yaşında "sosyalizm ", dolayısıyla da "emperya- lizm" kavramıyla tanışınca kafamda her şey yerli ye- rine oturdu. Emperyalizmin özü hiç değişmediği için benim emperyalizme ilişkin görüşlerim de 41 yıldır hiç değişmedi. Amerika Birieşik Devletleri ile "müttefik- lik" yakın tarihimizin en büyük yanılgısı, en büyük ta- lihsizliğidir bence. Kendi ülkesi dışında demokrasi, özgüriük, insan haklan hiçbir zaman umurunda ol- madı ABD'nin. Irak'a da yarın petrol için, Ortado- ğu'ya tam anlamıyla yerieşebilmek için saldıracak. Eğer kandırabilirse, Türkiye'yi de bu savaşta "maşa" olarak kullanacak. Benim, Ertuğrul özkök'ün deyi- miyle "küçük beynim" bunlan görmeme yetiyor. Bun- lan gördüğüm için de bu savaşa sonuna kadar kar- şıyım. Bu savaşta Amerikan ordusunun olabildiğin- ce ezilmesini, hırpalanmasını, bumunun sürtülmesi- ni istiyorum. Ben ne "gerçekieşememiş çocukluk düşlerimin", nede "yanlış yaşanıp yitmiş gençlikyıl- lanmın" tutsağıyım. Sırtımda ne yumurta küfesi, ne borsada kâğıtlanm ne de benzin pompalarım var be- nim. özgür bir insanım ben. (e-posta: dkavukcuoglu a superonline.com) (Faks:0212-234 68 73) BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Cinsel dür- tülerin bir ce- set üzerinde tahnin edil- mesi.2/Felse- fede, bilgi ile varlık arasm- da ilişki kur- duğu düşünü- len kavTam... Bir tanm ara- cı. 3/ Tahta üzerindeki pürüzleri gidermede kullanılan ince çelik lama. 4/ Bir iskambil oyunu... Yeterince ay- dınlık olmayan. 5/ Doğal magnezyum ve demir silikatlar grubunu oluşturan minerallerin ortak adı... Birnota. 6/Ta- 8 kılmış ad... "Seherin 9 — yeri attı' Bülbül elvan elvan öttü'" (Gevhen). II Öğütülmüş tahıl... Bal koymaya yarayan küçük tek- ne. 8/ Artvin yöresine özgü bir halk oyunu. 9/ Bil- giçlik taslayan kimse... tspanyollann sevinç ünlemi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ 1396'da Haçlı ku\-vetleriyle Osmanlılar arasında yapılan ve Balkanlar'da Osmanlı egemenliğini pekiş- tirensavaş. 2/"— Harris": ABD'liaktör... Yararlanı- lan uygun koşul. 3/Taş gibi olmuş toprak parçası... Uzaklık işareti 4/ Cezajir kökenli bir müzik türü... Bir derebeyinin himayesine girip kendini onun hiz- metine adayan kimse. 5/ Bedeni saran kısa külot... Baryum elementinin simgesi. 6/ Boşlukta 300.000 km/sn'lik hızla yayılan ışık taneciği.. Bir nota. 7/Do- kumacıhkta atkılarm geçirildiği uzunlamasma dizil- miş ipler... Tropikal bölgelerde yetişen ve \iimrulan besin olarak kullanılan bir bitki. 8/Bir çoğul eki... "- ~ Say": Piyanistimiz. 9/Japonlara özgü çiçek düzen- leme sanatı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear