25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
12 MART 2003 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 Û.212.512 05 05 Faks: 0^12^12 - Dûnya Bankası, bütçeyl adaletsiz bulmuş... "Etme bulma dünvası!" Yemece5 Mart'ta, ABD'nin Adana Konsolosluğu siyasi ve ekonomik işler müdürü Bennet Y. Lovventhal'ın Cizre'ye giderek, DEHAP'ın Şırnak il başkanı Resül Sadak ve Cizre ilçe başkanı Mehmet Dilsiz'le baş başa bir akşam yemeği yediğini bilryor musunuz? Altın oy! Akif Kökçe: "Tezkere oylandığında savaş karan çıkmamıştı. Bir daha oylanır ve savaş karan çıkarsa durum 1-1 demektir. Bu takdirde uzatmalarda oylamaya devam edilir ve attın oy kuralı uygulanıri" apalı kapılar ardında hangı pazariıklann ya- pıldığını bilmiyoruz... Amerikan askerteri topraklanmızda yeni üsler kurdukça bunla- nn "gizli mutabakaf'ın sonuçları olduğunu öğreniyoruz... Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, eşi gö- rülmemiş bir şekilde yabancı askerier ülkemize giri- yor... Iktidardaki Islamcı parti, Amerika'nın dümen su- yunda Türkiye'yi bir yeriere sürüklüyor.. En acısı da cumhuriyeti kuran parti, olup bitene hiçbirtepki gös- termiyor... Işte bu koşullar altında Ankara'dan elektrik mü- hendisi Mustafa Yıldınm, emekli yargıç M. Emin Değer ve doktor Turgay Afanay 'ın Vaziyet aracılığıy- la kamuoyuna duyurduğu deklarasyon: "Türi<iye Cumhuriyeti işgalciyle ortak olamaz! İster 'hediye', ister 'kurdeleli paket', ister 'hibe', is- ter 'yardım', ister 'destek', ister 'ortak güvenlik', is- ter 'uzun vadeli stratejik çıkar', ister 'petrol çıkan' ve Kısa ve ozher ne kılrf içinde olursa olsun: Türkiye Cumhuriyeti, Ortadoğu'nun ya da başka bir bölgenin veya ülkenin emperyalistlerce işgal edilme- sine ortak olmamalıdıri Türkiye Cumhuriyeti'nin ulusal çıkarlannın korun- ması, emperyalist işgale ortak olmakla sağlanamaz. Türkiye Cumhuriyeti ulusal devletlerin içten parça- lanarak mezhep, aşiret, cemaat, etnik federasyonla- ra dönüştürülmesine ortak olamaz. Türkiye Cumhuriyeti, yurttaşlannın özellikle yaban- cı askerlerle toprak ve bina kiralama anlaşmalan yap- malanna izin veremez. Türkiye Cumhuriyeti, güvenliğine ve geleceğine özen göstermek zorunda olduğu bir dönemde ya- bancı elçiliklerin, kentlerde kapalıtoplantılaryapma- sına, bu toplantılarda bir başka devlete karşı açıla- cak savaş konusunda görüşmeler yapmasına izin veremez! Türkiye Cumhuriyeti, kendisine askeri bir tehditte bulunmayan bir ülkede tarihsel ilişkilerini bir yana bı- rakarak kan dökücülerin yanında yer alamaz, toprak- lannı bu amaçla kullandıramaz. Türkiye Cumhuriyeti, kendisine yönelecek saldırı- lan önlemek için işgalci güçlere değil, kendi ulusu- nun karariılığına ve gücüne yaslanır. Türkiye Cumhuriyeti, ulusunu yabancı güçlerin pa- ra ve silah gücü karşısında ruhsal olarak ezdirmez, başka ülkelerde aşağılanmasına, para karşıhğında kullanılır duruma düşürülmesine asla izin vermez ve böyle birtutumun Türk ulusunu tarihten silmekle so- nuçlanacağını bilir! Türkiye Cumhuriyeti tutumunu, başka devletlerin alacağı karariara değil, kuruluş ilkelerine, tarihsel bi- lincine, onuruna, gururuna bağlar." Yazıt \Pazar günü, eski bir Mısır tapınağındaki yazıtta yazan sözleri aktarmıştık... Arkeoloji öğrencisi bir okur, yazıtın bulunduğu yerin Mısır değil Anadolu olduğunu bildiriyor. Yazıt, Isa'dan 9 yüzyıl önce Xanthos'ta taşa kazınmış... Düzettiriz. SESSÎZSEDÂSIZp) Yüksek Yerilim Hatto erdincutku a yahoo.com Kalpazanlar piyasaya FASON SAVAŞ süriiyor! Çukurova tüpküsü: Yemen bizim neyimize Türküler, Anadolu insanının sesidir... Yüreğidir... Neşesidir... Çığlığıdır... Belleğidir... Herşeyidir... Anadolu'da yakılan türküler sevinci, acıyı, mutluluğu, hüznü, hayatın ta kendisini yansıtır. Elektronik postadan "özgür" imzasıyla gelen ileti, "Banşa en çok f gereksinimiz olduğu şu günlerde bir Yemen türküsünü hatıriatmakta yarar var" diye başlıyor "Eskiden Hatay'dan öte taraf Yemen diye bilinirmiş. Çok sıcak bölgeler olduğu için Anadolu'dan savaşa gidenler için tam bir cehennem. Yemen üzerine çok türkü yakılmıştır... 'Yemen Bizim Neyimize' türküsü de Çukurova'dan savaşa giden bir genç için söylenmiştir... Şimdi tam bu türkünün anlattığı koşullann ortasındayız. Türkü şöyle: Yemen bizim neyimize, Şivan düştü evimize, Bak yavrular yetim kaldı, Güvenmeyin beyimize. Basma fıstan kirienirse, Başta leçek düğlenirse, Ya kimlere baba desin, Körpe yavrum dillenirse. Günden yana soldum'ola, Yerde yanım uldum'ola, Memedimin ala gözü, Kanncalar oydum'ola." İleti bir soruyla bitiyor: "Bir tek eve şivan düşerse kime 'baba' diyeceğiz merak ediyorum.. ÇED KÖŞESÎ OKTAY EKİNCt Melih Birsel, Utarit îzgi, Engin Omacan... Mimarların Tıazan' mevsimi En sevdiğimiz türküler ve şarkılar neden hep "aynhk" ve "hüzûn" üstünedır?.. Kaç gündür benim de kulak- lanmda işte o "nihavent" şar- kı... Şekip Ayhan Onşık'ın: " Yine hazan mevsimi geldi, Yine yapraklar rüzgârtann peşi sıra gjdecek»" Once sevgılı Melih Birsel bu mevsime yakalandı... Ocak ayında Bodrum'dayken, emi- nim ki yine bir "mimari aymaz- bğa canı sdahrken", o hep mes- leği ve kentlenmizin mimari değerleri için çarpan yorgun kalbini rüzgârlara teslim etti... Ardından zarif hocamız Uta- rit lzgL.Geçen yıl da Mimarlar Odası'nın **SinanOdülü"nüal- mak için Ankara'ya geleme- mişti... Demek hazan mevsimi o zamandan yakasına yapışmış- tı... Önceki hafta Ssçnur Geten- dost'un ardından öylece baka- kaldığımız günlerde de mimar- lığımızın insana ve mesleğine sevdalı neferi, her yönüyle bir Anadolu bilgesi Engin Oma- "Akademili" olarak, hem öğ- rencilerine hem de müşterileri- ne hep "insana ve çevreye say- gdrnıimarhk" dersi veren Uta- rit îzgi için ne demeli? Şimdi "MSÜ" denilen Güzd Sanatlar Akademisi'ndeki 1970'lerin bugünden çok daha ileri ve çağdaş eğitim ortamın- da, demokratik ve özgür yüksek öğrenimin de "temel tasanma- lan" arasında, en önlerde yer almıştı... 0 yıllarda öğrencisi olmak bizim için ne denli büyük şans- sa, ilerleyen yıllarda da "meslek etiğmi" yine ondan öğrenmek o kadar eşi bulunmaz bir kaza- nım gibiydi... Toplumun mi- marlardan "uzaklaşüğr yönün- deki biryakınmaya karşı söyle- diklerini anımsıyorum: "Mi- mar da ancak severse sevüir™ Kenti, doğayı, insanı sevmeyen miman, halk neden sevsin ki?-" -Ve 'sevgiyF örgütkmek— Işte bu sevgiyi hem tüm mi- marlara yaymayı, hem de aynı sevgiyi "örgütİü bir kuruma" Yıl 1982» Engin Omacan (ortada), TMMOB'nin 'Anayasa ve Demokrasi' panetini yönetirken. (Cumhuriyet arşivi) can'ın bu nankör dünyaya "ar- ükyeter" demesiyle sarsıldık. tstanbul, orada mısın?» Melih Birsel'i yitirdiğimizde, hemen gözümün önüne "tstan- bul" geldi... Acaba kimin ken- disine veda ettiğinin farkmda mıydı?.. Istanbul bunu bilse de dili yok ki!.. Ama, sözde "temsir edenleri vardı... Neden "tstan- bul adına" koşup, son yolculu- ğunda omuz vermediler?.. Ne- den o bütün bir yaşamını, duy- gulannı, her şeyini adadığı îs- tanbul sevgisine, bir tutam çi- çekle bile olsa "teşekkür" et- mediler? Melih Birsel, son zamanlar- da da yüreğinin kalan gücünü yine îstanbul'a bir "Mimar Si- nan MüzesP kazandırmaya ayırmıştı... Sinan'ınyapıtlany- la gurur duyan Istanbul yöneti- cileri, neden buna bile destek sözü vermemişlerdi?.. 'Akademi' gibi mimar Sadece okuldaki hocalığında değil, meslek yaşamındaki ör- nek tutumlanyla da tam bir dönüştürmeyi de ancak Engin Omacan üstlenebilirdi... Yüreğinde yamp duran *mi- marhk mumlannın" sıcakhğı- nı meslektaşlanylabir ömürbo- yu paylaştıktan sonra, 1997'de kurulan "Mimariık Vakfi"nın (MÎV) da öncü ve belirleyici miman oldu... Mimarlar Odasfnda 1960'lardan bu yana süren mes- lek ve insanlık kavgasırnn biri- kimleriyle yarattığı MÎV'in ge- lişmesinde, sonsuza dek kendi- sine ait olarak kalacak bir "mü- effiffik" hakkına da özverili ve onur yüklü imzasını attı... Cumartesı (08.03.2003) gün- kü anma toplantısında Engin Omacan hakkındaki konuşma- lan dinlerken, aynı nihavent şarkının bu kez de ikinci bölü- mündeki sözler kulagıma takıl- dı kaldı: "Gelecek, beUd de o zaman; Neoyapraklar.neorüzgârve ne o ben olacagun™" Mimarların hazan mevsimi daha ne kadar sürecek?.. Oekincifa cumhuriyet.com.tr KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicak(n turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI H A R B t SEMtH POROY semihporoyia yahoo.com KEDt LEVO APTÜUKA e-posta: aptulika(n go.com. TARtHTE BUGÜN MÜMTAZ ARJKAN 12Mart ERZURUM'UN KURTULUSU.. 1918DE BUSÜM, ERZ.Ug.UM DÜŞMANPAN KÜIBTA/İ/L- MtŞTI. 18K'M , f. DÜAim SArAÇI SÜ&ERKEN, DOĞU ANADotjj'r* GüçiUs S/ıe S>*LP/£/yx MÎŞ, OSAtAMLt KUWE7-L£K./ KEMİ ZO&UNM K4LM/ŞT7. 13f7 PEVÜİMİ'NE D£ĞİN ERZURUM'U £-LL£eiNDE TITTAN RlfSLAK, DAHA SONRA ÇEKİLME teAISA&tNI UY&ULAMAYA KO- , Ç VE ÇEİ/R.ESİ AYRILIKÇI ££MENI NIN AC/MAStZ. EYLEMLEfS.tNE AÇ.IK HALE GELMîŞri. KAZIM KARABEKİK PAŞA KOMUTASIN- PAKl KAFKAS KOLORGUSU ERZURuM'U KUB.- TARAHA DEĞİN, ERMEMİ ÇÇrECİLERİ KAN GÖUJME Ç.EVİRMtŞ-ri !. PANO DENİZ KAVUKÇUOĞLU Stratejik Ortaklık Arada bir de olsa renkli gazetelerin magazin sayfalanna göz atanlardansanız, mutlaka anım- sarsınız. Bir ara bu sayfalarda birtakım "petrol- cü sevgililer" türemişti. Sıkça "Falanca manken Laila'nın çıkışında petrolcü sevgilisiyle görûl- dü..." ya da Falanca güzel şarkıcı petrolcü sev- gilisinden aynldı..." gibisinden haberierie karşı- laşırdık. Bunlarçoğunlukla iri yan, kaşlan birbiri- ne yakın, paytak adımlı, üç günlük sakallı ve boş bakışlı erkeklerdi. Belirgin ortak özellikleri "zam- para " olmalanydı. Içlerinde en eğitimlisi ite kaka ancak lise bire kadar gelebildiğinden, baba pa- rasıyla genç yaşta ticarete atılmışlar ve hatın sa- yılacak bir zenginliğe kavuşmuşlardı. Yol kenariannda benzin pompalamak üstün bir zekâya gereksinim göstermediği için yaptıklan işin kolayca altından kalkabiliyoriardı. Ne var ki benzin pompacılığı kulağa pek hoş gelmediği ve karşısındakinde istenilen saygınlığı uyandırma- dığından kendilerine "petrolcü" demeyi uygun bulmuşlardı. Magazin basını da bu meslek tanı- mını çabucak benimsediğinden kendilerinden "Petrolcü aşağı, petrolcü yukan..." diye söz edi- lir olmuştu. Insan tanımasa, bunlan Texas'ta pet- rol kuyusu sahibi işadamlan sanırdı. Ama böyle olmadıklan için şarkıcı, manken, çıtır kız derken paracıklannı tüketmişler, uzunca bir zamandır gazete sayfalannda görünmez olmuşlardı. • • • Son zamanlarda Irak savaşına ilişkin olarak Türkiye'nin Amerika Birleşik Devletleri ile "stra- tejik ortaklığı"r\dar\ söz edildiğini duyduğumda aklıma nedense o zampara benzin pompacılan geliyor. Gülüyorum. Hele bu "stratejik ortaklık" sonucu büyük kazanımlarelde edeceğimizi duy- duğumuzda kahkahalar atıyorum. Türkiye, tam 55 yıldır dış politikasını Amerika Birieşik Devletleri'nin dümen suyunda yürütü- yor. Amerika diye diye Marshall Yardımı'ndan Kore'ye asker göndermeye, NATO'ya girmekten Amerikan ordusuna topraklanmızda üs verme- ye, "Küçük Amerika olmak" hayalinden Ameri- kalılann "bizim oğlanlar"jieü\ğ\ generallerin 12 Eylül darbesine, Turgut Özal'dan Körfez Sava- şı'na, Dünya Bankası'ndan, IMF'den bugünegel- mişiz... Türkiye Işçi Partisi milletvekili Mehmet Ali Ay- bar'ın Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, "Ülke- miz topraklannın 35 milyon metrekaresi Ameri- kan işgalialtındadır..." dediği için TİP'Iİ milletve- killerinin Adalet Partililer tarafından linç edilmek istendiğini hepimiz anımsıyoruz. Dönemin ABD Başkanı l_ B. Johnson'ın Başbakan Ismet Inö- nü'ye gönderdiği tehdit ve hakaret mektubunu her okuduğumuzda yüzümüz utançtan bir kez daha kızanyor. Varlığımızı Amerika Birleşik Devletleri'nin kuy- ruğunda sürdürmeye çalışmanın bugüne kadar bize nelere mal olduğunu biliyoruz. Dünya refah sıralamasında her yıl bir iki basamak daha aşa- ğıya düşmenin, 1980 yılında 3.000 dolar olan ki- şi başına yıllık gelirimizin 2002 yılında 2.100 do- lara düşmesinin ne demek olduğunu bizden iyi kim bilebilir ki? ••• Türkiye'de "yabancı dil" denince yüzde 96'mı- zın aklına Ingilizce geliyor. En çok Amerikan fil- mi izliyor, en çok da Amerikan müziği dinliyoruz. Gençler Amerikan köftelerine ve Amerikan pan- tolonlanna bayılıyortar. En az lise mezunu bir bu- çuk milyon hayalperest gencimiz Amerika'ya git- mek, bir daha da geri dönmemek üzere Ameri- kan konsolosluklanna başvurmuş. On binlerce öğrencimiz Amerika'da okuyor. Subaylarımız Amerika'da eğitim görüyor. Gırtlağımıza kadar Amerikan hayranlığına batmışız... Bu saatten sonra ne "stratejik ortaklığı"7 Ne- yin "ortaklığri O, artık ortada görünmez olan * zampara pompacılann "petrolcülüğü"b\\e bizim Amerikancılann "stratejikortakçılığından" daha gerçekçi... Insan gülsün mü, ağlasın mı, gerçekten bile- miyor... (e-posta: dkavukcuoglu « superonline.com) (Faks:0 212-234 68 73) B U L M A C A SEDAT YAŞAYAS 1 2 3 4 5SOLDANSAĞA: 1/ Yunanlıla- nn çöpşişe verdüderi ad. 2/Sulakyer... lyilik, ihsan. 3/Akılhasta- lıklannın ge- nel adı. 4/ 6 Sporda, 21 7 yaşın altında- „ ki oyuncular- dan kurulu 9 takımlar için kulla- nılan sözcük... Yeni- çerilerin aylıklanna yapılan zam. 5/Eski dilde yüz, çehre... Yiğit..."O"adılının yönelme durumu. 61 Bir çeşit börülce... Dingil... 7/ Bir şeyin içindeki öz... Görü- lebilen en uzak yer. 8/Rize'nin bir ilçesi. 9/Bir işin tamamlanması için tanınan ek süre; mehil... Sanayi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Ateşte közlendikten sonra dövülenpatlıcanla ya- pılan bir yemek. 2/ Eli işe yatkın. becerikli... Yır- dımcı. 3/ Çemberin çevresinin çapına oranını gcs- teren sayı... Damşıklı dövüş. 4/ Alt alta yazılnış şeylerin tümü... Afrika'da bir ırmak. 5/Kars'ın co- ğusundaki ünlü antik kent... Radyum elementirin simgesi. 6/ "Irabzonhurmaa'' da denilen, tropital bir meyve... Afrika'da yaşayan bir antilop. 7/ At- mosferin, yeryüzünden 80 km. yükseklikte baş> yan son tabakası. 8/Namaz çağnsı... Sınır nişaaı. 9/Küçük bitkilere verilen ortak ad... Giysi mo<fel- lerini çeşitli gösterilerie halka tanıtan kimse.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear