Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 5 ARALIK 2003 CUMA
8
»Istanbul
HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
S 10 Sinop PB 11
iEdıme _S_10 Samsajn PB 11
Y 12JKocaelı K 10 Trabzon
ıÇanakkale
Uzmır
S 12 GıresLjn Y 11
B 13 Ankar.a S 8
fManısa B 11 Esktşehır
Eenizlı
_B 15 Konyaı
S 12 Sıvas S
Zonguldak PB 10 Antalya B 19
Parçalı bulutlu
Adana
Mersin
Djyarbakır
Şanlıurfa
Mardın
Sıırt
Hakkân
Van
PB
PB
PB
B
PB
PB
PB
PB
25
21
13
13
11
10
8
6
Kars PB
Yurdun kuzey ve
doğu kesimleri par-
çalı bulutlu, Doğu Oslo
DIS MERKEZLER
PB 2
Karadenız kıyıları Helsırtki PB 4
yağmurlu, diğer Stockholm K 4
yerteraz bulutlu ge- Londra PB 10
çecek. Marmara ile Amsterdam~PB 9
yurdun ıç ve doğu Brüksel
kesımlennde sa- Pans
bah saatlerinde yer
yer sis görülecek.
PB 6
PB 6
PB 4
M ü n ı h PB 6 Zürih
Berlın
Budapeşte
Madrıd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
B
PB
Y
PB
PB
B
Y
PB
/
5
18
6
8
7
18
17
Moskova
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tıflıs
Kahıre
Şam
K
B
K
B
B
B
B
B
Y
U
7
-5
g
10
0
0
19
11
k
Çok bulutlu » Yağmurlu 13 Kart S u l u
, Gok gurultulu
Ç r U N C E L CÜINEYTARCAYÜREK
H Baştarafi 1. Sayfada
nusanıyor. OktayEkşi' nin tanımlamalarıyla had-
dinı bilmez, küstahça rnüd ahalelerde bulunuyor,
herzeler yumurtluyor.
Ankara'dan, Lefkoş>a'cfan Günther Verhe-
ugen'e gerekfi sert yanıtlar yükselince, AB Ko-
misyonu "tepkilere yol açan cümlelerin yanlış
tercümeden kaynaklarrdığ-ını" öne sürdü.
Oysa AB Sözcüsü Christoph Filori'nin açık-
lamalan Verheugen'i doğruluyor.
örneğin Verheugen, KKTC'de seçimi Denk-
taş ı destekleyen partiler kazanırsa sonucu ta-
nımayacaklarını, Güney Kıbrıs'la Yunanistan
doğrultusundaki Annarı Planı ve AB koşullarını
kabul eden M. A. Talat'ın kazanmasını istedik-
lerini söylüyor.
Filori ise AB'nin KKTC'yi ve seçimlerini tanı-
rnadığını, ama AB'ye katılt mdan yana olan mu-
halefetin seçimleri kazanrnasının çözüm açısın-
dan "iyi bir şey" olacagmı önesürüyor.
Verheugen Denktaş'ın arkasından, bilgisi dı-
şında New York'ta, Brüksel'de, Atina'da, Anka-
ra'da "kararlaralındığına" değiniyor.
Çevir kazı yanmasın hesabı; Filori, son kara-
rın "Denktaş ne düşünürs& düşünsün; BM, Tür-
kiye, Yunanistan, Güney Kıbns ve AB'ye bağlı
olarak alınacağını" ifade ediyor.
Komserin savunulacak yanı yok. Iki toplum
arasında görüşmeler sürerken; Klerides'e
"ödün vermemesini öneren, çözüm olsun olma-
sın Rum tarafının AB'ye üye alınacağını" söyle-
yen de Verheugen.
Filori'nin bilmezden geldiği bir gerçek var;
Ankara, kuşkusuz çözüm sürecinde önemli öl-
çüde söz sahibi. Fakat, Ankara; Denktaş'ı atla-
yarak Denktaş'ın onayını almadan dışarının eği-
limleri doğrultusundaki bir karara imza atabilir
mi?
Amaçta Filori'nin Verhıeugen'den, Verhe-
ugen'in Filori'den farkı yok. Aynı kaba şey edi-
yorlar.
• • •
AB, ABD, Ingiltere, Atina ve Güney Kıbns;
Denktaş'ın tasfiyesini, M. A. Talat'ın iktidara gel-
mesini neden istiyor sorusu yüzlerce belgeyle
yanıtlanabilirama, KKTC Meclisi'ndeTürkiye'yi
anavatan kabul etmediğini söyleyecek ve yazıl-
masını isteyecek kadar dışa bagımlı olduğunu
kanıtlayan sözleri yeterli.
Hürriyet'le yaptığı (4.12.O3) son görüşmede,
Annan Planı'nı görüşürken değiştirilmesini iste-
yecekleri bölümlerin "mülkiyet ve yer değiştir-
me konuları ve kunjmların yetkileh" olacağını
söyfüyor. O kadar.
RTE'nin de nihayet kabul ettiği, Verheugen'e
dolaylı yoldan yanıt verirken ikinci kez yineledi-
ği gibi, Kıbrıs'ta "iki devlet, iki dil, iki din, iki mil-
let" olduğundan değil söz etmek, uzaktan de-
ğinmiyor bile.
AB'nin, ABD'nin maddi- manevi desteğinde
dışarıdan aldığı rüzgârla uçuyor M. A. Talat.
• • •
Verheugen'e tepkiler sürerken AB kaynakları
basına Türkiye'nin KKTC seçimlerine "müda-
hale etmemesi için uyanldığını" içeren bilgiler
sızdırdı. AB, böylelikle Verheugen'e tepkilere
pek anlam veremediğini duyuruyor.
AB kaynaklı kimi suçlamalar; tam tamına M.
A. Talat ağzına yaraşır nitelik ve içerikte. Neler
yok ki? Seçmen sayısının arttırıldığından, Denk-
taş'ı destekleyen partilerin, Türkiye'den, hatta
Lefkoşa Büyükelçiliği ve KKTC'deki askerlerta-
rafından desteklendiğinden dem vuruyor. Hat-
ta ATO'nun KKTC'de dağıttığı Annan Planı kar-
şıtı yayınları şikâyet ediyor.
AB Komisyonu; ABD büyükelçisinin, Ingiltere
Büyükelçiliği diplomatlarının KKTC toprakların-
da köylerde kentlerde Annan Planı lehine pro-
paganda yaptığını, AB'nin, ABD'nin muhalefe-
te parasal desteğini yok sayıyor. Karen Fogg'un
Denktaş'ı bertaraf edecek planlar geliştirdiğini,
Türkiye'deki ve Kıbrıs'taki ver kurtulcularla, -üs-
telik AB Komisyonu'nun bilgisi, hatta direktifle-
ri doğrultusunda- paralı içli dışlı ilişkileri kurdu-
ğunu pekiştirdiğini anımsamıyor.
AB ve Batı, sütten çıkmış ak kaşık. Türkiye ve
Denktaş tu kaka ha!
Oysa, AB ikiyüzlülüğün, yüzsüzlüğün simgesi.
Askerden sert eleştiri
Komutanlardan Erdoğan'a: Terör eylemlerini görmek istemiyorsunuz.
Türkiye, terör örgütü El Kaide'yi kabullenmeyen ülke konumuna düştü
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Yüksek Askeri Şûra'nın
(YAŞ) aralık ayı toplantısında
komutanlar, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan'a sert eleştiri
ve uyanlarda bulundular. Eleşti-
riler Erdoğan'ın "İslami terör
tanımı kanıma dokunuyor"
sözü. kadrolaşma ve irtıcanın
teşviki konulannda yoğunlaştı.
Komutanlar, "Sözleriniz, terör
eylemlerini görmek ve anla-
mak istemediğinizi ortaya ko-
yuyor. Kadrolaşma çok büyük
bir hızla devanı etmektedir. tl
ve ilçelerde parti yöneticileri
irtica faaliyetlerini alabildiğin-
de teşvik ediyor, yönlendiriyor.
Bu gerçek REFAHYOL'dan
daha belirgindir" eleştirisini
yöneltti.
YAŞ'ın bu ytlki son toplantı-
sında olağan gündemin dışında
güncel konular da gündeme gel-
di. Toplantıda söz alan kuv-vet
komutanlan ve Jandarma Genel
Komutanı, Erdoğan ve hüküme-
tinin Islami teröre ilişkin tutu-
mu, söylemi, kadrolaşma, irtica-
nın teşviki konusunda görüşleri-
ni dile getirdi. Cumhuriyet'ın
edindiği bilgiye göre komutanla-
nn altını çizdiği konular satır-
başlanyla şöyle:
• "İslami terör tanımı kanı-
ma dokunuyor" sözünüz, terör
eylemlerini görmek ve anlamak
istemediğinizi ortaya koyuyor.
• Türkiye Batı katında,' "El
Kaide gerçeğini kabul etmeyen
ülke" konumuna düşmüştür.
i/ îçten ve özeüikle uluslara-
rası alandan geien tepkiler nede-
niyle, birkaç gün sonra "dini
motif" demek zorunda kaldınız.
Bunun yerine tslamın yanlış al-
gılandığını ve bu tür eylemlerin
yapıldığını vurgulamanız daha
gerçekçı olurdu.
• Kadrolaşma çok daha bü-
yük bir hızla devam etmektedir.
Ancak antidemokratik ülkelerde
dahi rastlanmayacak derecede
medyanın suskunluğu, söz ko-
nusu kadrolaşma hareketlennin
gözden kaçmasına neden olmak-
tadır.
REFAHYOL'u geçtlnlz
• Özellikle Anadolu'daki il ve
ilçelerde parti yöneticileri irtica
faaliyetlerini alabildiğinde teş-
vik ediyor, yönlendiriyor. Bu
gerçek REFAHYOL'dan daha
belirgindir. Bu noktada ramazan
ayı kullanıldı ve siyasallaştınldı.
• Atatürkçülüğün laik ve de-
mokratik bir anlayış olduğu ger-
çeği göz ardı ediliyor. Atarürkçü-
lük demokrasi karşıtı bir anlayış
olarak yansıtılmak isteniyor. Bu
konudaAB çevrelerinden destek
alınmak istenmekte ya da bu
çevrelerin sözleri Türkiye'de ku-
lanılmaktadır.
• Belediyelerin faaliyetleri
yerel seçimler öncesinde siya-
sallaştınlmakta ve belediye kay-
naklannı zorlayacak noktaya sü-
rüklenmektedir.
^ AB uyum yasalan çerçeve-
sinde bölücülüğe ve irtica faali-
yetlerine hizmet edebilecek tüm
yasal düzenlemelerin gerçekleş-
tirilmesine karşın 2004'te tarih
almamamasının sorumluluğu
hükümete ait olacaktır.
IIUJJJJ
MASK YENİLE.NDİ - YAŞ toplantısında yeni iç ve dış tebdit algılamaları çerçevesinde MUli Askeri
Stratejik Belgesi'ne ilişkin Genelkurmay Başkanlığı'nca hazırlanan görüş sunuldu. (Fotoğraf: AA)
Erdoğan ve Gönül'den şerh
• Baştarafi 1. Sayfada
nı Vecdi Gönül. ihracı istenen per-
sonelin dosyasını şerh koyarak im-
zaladı. YAŞ toplantısında yeni iç
ve dış tehdit algılamalan çerçeve-
sinde Milli Askeri Stratejik Kon-
septi (MASK) yenilendi.
YAŞ toplantısında disiplinsizlik
gerekçesiyle TSK'den atılması is-
tenen personelin dosyalan da ele
alındı. Bu konuda YAŞ'a sunul-
mak üzere toplam 4 dosya hazır-
landı. Bunlardan 3 'ü toplantıya su-
nulurken 2'si için ihraç karan çık-
tı. Irticai faaliyetler nedeniyle TSK
ile ilişiği kesilen 2 personelin de
Deniz Ku\"vetleri Komutanlı-
ğı'nda subay olduğu öğrenildi.
Başbakan Erdoğan ve Milli Sa-
vunma Bakanı Gönül, AKP ikti-
dan dönemınde gelenek haline ge-
len uygulamayı buYAŞ "ta da yine-
ledi. Erdoğan ve Gönül, irticai ne-
denler ihracı istenen subavlann
dosyalannı daha önceki iki YAŞ
toplantısında olduğu gibi "şerh
koyarak" imzaladı. AKP iktidan-
nın ikinci ayında dönemın başba-
kanı Abdullah Gül ve Gönül, 7
personelin ihracına ilişkin dosya-
lara cumhuriyet tarihinde ilk kez
rastlanan uygulamayla şerh koy-
muşru. Bunun üzerine Genelkur-
may Başkanı Orgeneral Hilmi Öz-
kök, uygulamanın anayasaya aykı-
n olduğunu ve "irticajı cesaret-
lendirdiğini" söylemişti.
AKP dönemlnde
27 kişi TSKden atıldı
Geçen ağustos ayında yapılan
YAŞ toplantısında da Erdoğan
toplam 18 personelin uzaklaştınl-
masına şerh koyarak dosyalan
onayladı. Aralık toplantısıyla bir-
likte AKP dönemde şu ana kadar
toplam 27 kişinin TSK ile ilişiği
kesildi. YAŞ toplantısının olağan
gündeminde bulunan konular da
görüşüldü. Bu kapsamda yeni iç
ve dış tehdit algılamalan çerçeve-
sinde Milli Askeri Stratejik Belge-
si'ne ilişkin Genelkurmay Baş-
kanlığı'nca hazırlanan görüş su-
nuldu. YAŞ sonrası yapılan yazılı
açıklamada,
u
Toplantıda,Türki-
ye'ye yönelik iç ve dış tehdit, T-
SK'nin harbe hazırlık ve iç gii-
venlik harekât durumu değer-
lendirmeleri yapılmış ve silahlı
kuvvetlerin çeşitli personel ko-
nuları görüşülmüştür" değer-
lendirmesi yapıldı.
Genelkurmay Başkanlığı'nca
hazırlanan görüşte Irak'ın işgali-
nin arduıdan bölgede gelışen radi-
kal gruplaşmalar ve buna karşı alı-
nacak önlemler anlatıldı. Gelişen
yeni durum karşısında TSK'nin
konuşlanması, yapılanması ve ih-
tiyaçlan görüşüldü.
MGK'de
'gizlilik'
kalkıyor
ANK.4RA (Cumhuri-
yet Bürosu) - TBMM
Anayasa Komisyonu,
Milli Güvenlik Kurulu
Genel Sekreterliği Yasa-
sı'nın "gizlilik" öngören
bazı hükümJerinin kaldı-
nlmasına ilişkin tasanyı
kabul etti.
Görüşmeler sırasında
söz alan CHP'liler "Do-
kunulmazJıklar da sınır-
landırılsın. Bu da bir
gizüliktir" görüşünü dile
getirdı. MGK temsilcisi
Mustafa Ağaoğlu, daha
önce MGK'de olan "psi-
kolojik harekât"a ilişkin
tartışmalann ammsatıl-
ması üzerine, "Psikolojik
harekâtı her devlet ya-
par, yapmazsa devlet ol-
maz" dedi. Tasan ile
MGK Yasası'nın "Ata-
malar Resmi Gazete'de
yayımlanmaz" hükmünü
içeren maddesinin son
fıkrası ile kadrolarla ilgili
fıkrada geçen "gizlilik"
ibaresinin yürürlükten
kaldıntması öngörülüyor.
Devlet Bakam ve Baş-
bakan Yardımcısı Meh-
metAUŞahin, MGK Ge-
nel Sekreterliği Yönetme-
liği'nin hazırlandığuıı an-
cak "gizlilik" hükmü ne-
deniyle yayımlanamadığı-
nı söyledi. Şahin, "Deği-
şiklik Ulusal Program
açısından önemli. Türki-
ye'nin şeffaflaşması açı-
sından önemli bir adım"
diye konuştu.
SÖYLESİ ATTİLÂ İLHAN Köşk-Hükümet gerginliği
,'Batılılaşma'nın Asıl ^Anlamı'?.." Erdoğan-Sezer
• Baştarafi Arka Sayfada
"...Kırım Muhârebesi'nden sonra ve
muhârebenin getirdiği yenilik Avrupa-
lılar'la daha yakın temâsımız sonucu;
Türk usûlü yaşamtş olan halkımızın yi-
yecek, giyeceklerinde, evlerimizin dü-
zeninde büyük değişiklikler doğur-
muştu: Zamanın padişahından mille-
tin fertlerine kadar herkes ziynete ve
gösterişe düştü. Her çeşit süs eşyası
dıştan oluk gibi akmaya başladı ve he-
le 1272 ve 1273 (1856/57) tarihlerinde
yapılan saray düğünlerinde iüzumlu
görülen ipekli kumaşlar ve dış ülkeler-
de yapılan eşyalar, doğrudan doğruya
Avrupa fabrikalarına ısmarlanmaya
başlandı. Bundan sonra yerli kumaş-
lar günden güne itibardan düştü. Bin-
lerce liralık sermayedâra sanip olan
memleketimiz genellikle sefâlet için-
de kaldı; sanat ve ticaret hususunda
Islâm ahali yüzde beş yüz zarara uğ-
radı..." (a.g.e. s. 28).
Hadise günümüzün Türkiye'sini çağ-
nştırıyor değil mi? Hele Niyazi Ahmet
Bey'in eklediği, diprrotunu da okursanız:
"...saraya lâzım olan eşya, Tophane
Müşiri Fethi Paşa'nın aracılığıyla,
Fransız tebaasmdan meşhur Krenp-
ler aracılığıyla Avrupa fabrikalarına ıs-
marianırdı: Bu ısmarlama eşya dolayı-
sıyla da Fethi Paşa'ya 'Bezirgân Paşa'
adı verilmişti. (...) Bu devirde başlayan
Avrupa eşyası hayranlığı, bütün hızıy-
la devam etti; Sultan Hamit, bütün gi-
yim eşyasını -çocuklarınkine kadar-
Paris Büyükelçisi Tahsin Paşa vasıta-
sı ile Avrupa'dan getirtirdi; bunun mil-
letçe çok zarannı cektik..." (a.g.e. s.
21, dipnotu)
Cumhurlyet'in tallhsizliği...
Bu kadarı bile, sanırım Osmanlı'mn
'Garphlaşma'sı ile, Gâzi'nin 'Çağ-
daşlaşması' arasındaki uçurumu,
açıkça gösteriyor. Hele Gâzi'nin döne-
minde, ülkeyi saran 'Yerli Malı Kullan-
mak' tutkusunu hatırlarsanız!.. Cumhu-
riyet'in en büyük talihsizliği, yeni reji-
min üst yapısını oluşturması gereken
aydın kadroların, maalesef Osmanlı
döneminde yetişmiş, dolayısıyla birer
Tanzimat 'alafrangası' olmaları, 'inkı-
lâbı' 'taklitçiliğe' dönüştürerek, birgü-
zel 'yozlaştırmaları' idi.
Hâlâ onun belâsını çekiyoruz; çünkü
halk yığınlarının içerdiği -ve gerekin-
ce gösterdiği- tepki, 'çağdaşlaşmaya'
değil, 'garplılaşmaya'dır; yani taklitçi-
liğe ve aslını inkâr etmeye! Öyle olma-
saydı, Mustafa Kemal'in her dediğini,
harfiyyen yerine getirir miydi?
Bunu doğru dürüst, bir anlayabilsek!..
görüşmesiyineiptal
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP ik-
tidan işbaşına geldiğinden bu yana hükü-
met ile köşk arasındaki olağan görüşme-
lerde istikrar sağlanamadı. Başbakan Re-
cep Tayyip Erdoğan, Istanbul'daki saldın-
lann ardından olağanüstü bir gündem ol-
masına karşın Cumhurbaşkanı Ahmet
Necdet Sezer ile dün yapacağı haftalık
olağan görüşmeyi, "akşam yenıeklerinde
bir araya gelindiği" gerekçesiyle iptal et-
meyi tercih etti. Hukuka aykın işlemleri,
kadrolaşma ve laiklik Ukesini zedeleyici
uygulamalan nedeniyle bugüne dek Cum-
hurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile pek
çok kez karşı karşıya gelen AKP iktidan
devletin zirvesinde gorüşme krizine yol
açtı. Erdoğan ve Sezer yurtiçı ve dışı prog-
ramlan nedeniyle dönem dönem 1.5 aya
kadar varan süreler boyunca başbaşa görü-
şemediler. Başbakan ve Cumhurbaşkanı en
son 6 hafta aradan sonra 20 Kasım'da bir
araya geldi. Geçen hafta da bayram tatiline
rastlaması nedeniyle yine görüşemedüer.
Sezer ile Erdoğan'm dün gerçekleştirilece-
ği duyxırulan haftalık olağan görüşmesi de
Başbakanlık tarafindan iptal edildi.
Avrupa'dan Kıbns koşulu
Çözümyoksa
müzakere deyok
Dış Haberler Semsi - KKTC'de 14 Aralık'ta
yapılacak kritik seçimler öncesi Avrupa Par-
lamentosu'ndan sert mesajlar geliyor. A\TU-
pa Parlamentosu Dış Ilişkiler Komisyonu
Başkam Elmar Brok, "Kıbns'ta çözüm
yoksa, Türkiye için müzakereler yok" de-
di. Yunanistan Başpiskoposu Hristodulos
ise Türkiye'yi kastederek "Barbarların Hı-
ristiyan âlemi içinde yeri yok. Birlikte ya-
şayamayız" diye konuştu. Elmar Brok, Gü-
ney Kıbns Rum kesiminin haber ajansı
CNA'ya yaptığı açıklamada, Kıbns'ta An-
kara'nın katkısıyla vanlacak bir çözümün
Türkiye'nin AB üyelik müzakereleri için
koşul olduğunu öne sürdü. Yunanistan Baş-
piskoposu Hristodulos ise Yunanistan'ın
Kardiça kentinde yaptığı konuşmada dün
anılan Aziz Serafim'in Osmanlı döneminde
Türkler tarafindan öldürüldüğünü iddia etti.
Başpiskopos Hristodulos, "Bunlar şimdi
AB'ye girmek istiyorlar. Barbarların Hı-
ristiyan âlemi içinde yeri yok. Birlikte ya-
şayamayız. Bunu kötü niyetle söylüyor
değilim, bu bir gerçekrir. Diplomasi adına
her şeyimîzi yitiremeyiz. Diplomasi iyidir
ama tarihimizi unutamayız" dedi.
GUNDEM MLSTAFA BALBAY
M Baştarafi 1. Sayfada
ğin, son 4-5 yıl içinde Balkanlar'da yapılan seçim-
lerin çoğu, etnik ayrımın derinleştirilmesinde de kul-
lanıldı. AB gözetiminde, her etnik grubun ayrı bir
partiye oy vermesi için her türlü düzenleme yapıldı.
KKTC'de de AB ve ABD, genel seçimleri iktida-
rın belirlenecegi bir zemin olmaktan çıkardılar, "bi-
zim dayatmalanmızı kabul edenler etmeyenler" ay-
rımına dönüştürdüler.
2002'nin sonundaki AB aralık zirvesinin Kıbns'ta
çözüm için son tarih olduğu ilan edilmişti. Olmayın-
ca 2003 Şubat'ın en son tarih olduğu duyuruldu. Bu
da olmayınca mayıs dendi. Bu da gerçekleşmeyin-
ce şu yol haritası çizildi:
14 Aralık 2003'teki genel seçimlerde Annan Pla-
nı'na kayıtsız şartsız evet diyecek kesimleri destek-
ler, kazandınrız. Denktaş'a gitmek düşer. Ankara
hükümetı de buna soğuk bakmaz!
Plan adım adım ışletildi ama, Denktaş'ın kolay
lokma olmadığı anlaşılınca kulislerde, yeni dediko-
dular konuşuluyor. özeti şu:
Seçimleri muhalefet kazanırsa seçimleri tanırız.
Kıbns'ta çözüm, KKTC'de çözülme dönemine gire-
riz. Kazanamazsa, seçimleri tanımayız.
0 zaman ne olur?
AB-Yunanistan kulislerinde bu soruya soruyla ya-
nıt verildiğini duyuyoruz:
- AB-Annan yanlılarının sokağa dökülmesi sağla-
namaz mı? Böylece Gürcistan'daki gibi her şeyi al-
tüst etme olanağı doğmuş olmaz mı?
1 Mayıs'tan sonra 2 Mayıs!
Ortaya atılan bu sorular, AB'nin seçimlerde ken-
di desteklediği kanadın kesin bir zafer elde edeme-
yeceğini gördüğünü, bu nedenle 14 Aralık'tan çok
15 Aralık'ı düşünmeye başladığını ortaya koyuyor.
Son ve en çarpıcı örnek, AB'nin sorunlannın ge-
nişlemesinden sorumlu komiseri Günter Vertıe-
ugen'in Belçika Senatosu Dışişleri Komisyonu'nda
yaptığı konuşma. Belçika'daki meslektaşlanmız ön-
ceki gün AB başkentinin bir numaralı gündem mad-
desinin KPK toplantısı olduğunu düşündüler, izle-
diler. AA'dan meslektaşımız Srtkı Uluç ise Verhe-
ugen'in yapacağı konuşmanın da önemli olacağını
düşündü ve Senato'ya gitti. Oradaki tek Türk gaze-
teci de oydu. Verheugen her telden çahnca konuş-
mayı haberleştirdi, AA servise soktu. Ankara'dan
tepkiler gelince, çeviri hatası olduğu iddia edildi.
Bunun üzerine Uluç, Almanca konuşmanın Fransız-
caçevirisinin tam metnini hazırladı. AA bunu dadün
servise koydu.
Tam çeviri, Verheugen'in diplomatik nezaketten,
demokratik hoşgörüden, uluslararası saygıdan uzak
bir konuşma yaptığını ortaya koyuyor. Tam çeviri-
deki Kıbrıs'la ilgili bazı tümceleri aktaralım:
- Pazargünü seçimler var. Siyasi açıdan hiçbirde-
ğeri yok. KKTC'yi tanıma değeri olmadan söyleye-
bilirim ki, muhalefet kazanırsa bu seçimlerin potan-
siyel bir değeri olacaktır...
- Sizden saklayamam; bu seçimlerin demokratik
beklentilerimize yanıt vermeyeceğine ilişkin işaret-
ler var, ama biz Türkiye'ye Kıbns işlerine karışma-
manın önemini vurguladık. Tüm etkımi kullandım a-
ma, zor oluyor. Çünkü seçimlere gölge düşmüş bi-
le. Oy verecek insanların çoğu Türk asıllı...
- Denktaş seçim sonuçlarına hile karıştırıyor...
Kendisini çok güçlü biri zannediyor. Artık Denktaş'ın
fazla bir önemi yok...
Verheugen'in bu sözlerini tersine çevirdiğimizde
şunu söyleyebiliriz:
AB'nin temel kuralı, içine sorunlu ülke almamak-
tır. Rum kesimini aldılar, Türkiye'nin bu kadar dire-
neceğini düşünmediler. Şimdi kendi hatalarını ört-
mek için Türkiye'ye olağanüstü baskı yapıyorlar.
1 Mayıs 2004'e kadar bu baskı şiddetlenerek ar-
tacak. Türkiye'nin ve KKTC'nin sağlam durması ha-
linde ya iki tarafın kabul edeceği çözüm bulunur ya
da bu "son tarih" de aşılır!
AB'nin artık saygısızlığa varan "1 Mayıs'tan son-
ra ne olacak" sorusuna serinkanlı yanıt vermek ge-
rekiyor:
- 2 Mayıs olacak!
ankcum(n ktv.ttnet.net.tr
Hormon
tedavisine yasak
• Baştarafi 1. Sayfada
kadınlann, hemen teda-
viyi bırakmak zorunda
olmadıklannı, ancak
doktorlanna en kısa sü-
rede danışmalan gerek-
tiğini açıkladı. Uyanda,
HRT'nin erken menopo-
za giren veya diğer ilaç-
lan kullanamayan kadın-
larda kullanılrnasına çok
iyi karar verilmesi gerek-
tiği de vurgulandı. A\TU-
pa'da tıbbı ürünlerden
sorumlu komite de,
"HRT'nin etkili ve gü-
venli kullanımına iliş-
kin kamu sağlığı kaygı-
sı bulunmaktadır" ifa-
desini kullandı.
Guardian gazetesinde
yer alan bir haberde, bu-
nun, ülkede yaklaşık 1.7
milyon kadının bu teda-
viden vazgeçmesine yol
açacak en güçlü uyan ol-
duğu \Tirgulandi. Ulusal
Osteoporoz Vakfı 2 ay
önce, tıbbi danışmanla-
nnın HRT'nin meme
kanseri, kan pıhtılaşma-
sı ve inmelere neden ol-
duğu gerekçesiyle önce-
liklı teda\i olmaması ge-
rektiğine karar verdığıni
açıklamıştı. Gazeteye
göre benzer bir uyan,
HRT'ye başvuran kadın-
larda 1 ila 2 yıl içinde
meme kanseri riskinin
artması üzerine geçen
ağustosta da yapılmıştı.
Uyanda, östrojen vepro-
gesteronun uzun süre
birlikte kullanılmasının
bu riski ikiye katladığı
kaydedildi. Ingiltere'de
yılda 6 milyon kadına,
bu teda\i uygulanması
önenlıyor. Türkiye'de ise
bu sayı 300 ila 400 bin.
HRT nedir?
HRT, dışandan takvi-
yeli hormon tedavisidir.
Amaç, üretimi duran
hormonlan (kişıye göre
bazen östrojen bazen de
progesteron ağırlıklı ola-
rak) dışandan destekle-
yerek menopozun kısa
ve uzun vadedeki etkile-
rini denetim altına alabil-
mektir. Dışandan hor-
mon tedavisi, menopo-
zun kısa vadedeki rahat-
sızhklan yanında (ter
basması, vajinal kuruluk,
ruh halınde değişimler),
osteoporoz riskini önle-
mede de kullanılıyor.