22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 27 ARALIK 2003 CUMARTESİ HABERLER DUNYADABUGUN ALt StRMEN Kimse Hayal Kurmasın! 2003 yılının sonuna beş kala Irak'ta ilginç ge- lişmeler oluyor. Iki hafta önce Saddam'ın Tikrit'te yakandığı haberi üzerine, yabancı meslektaşlarımızın, bu gelişmenin Türkiye üzerindeki etkilerinin ne ola- cağı, sorusuyla karşılaştık sıkça. Kendilerine, Irak'ın krtte imha silahlannın bir ma- sal olduğunun ortaya çıktığını, Saddam 'ın hiç de- ğilse Türkiye açısından, Bush'un ileri sürdüğü kadar önemli bir tehdit oluşturmadığını, buna kar- şılık Irak'ta hüküm sürmekte olan istikrarsızlığın, yalnız bizim için değil, ama tüm bölge bağlamın- da daha büyük bir istikrarsızlık oluşturduğunu anlatmaya çalıştık ve kimi hayallerin boşluğuna dikkat çektik. Gerçekten de Irak politikası yüzünden köşe- ye sıkışmış olan Tony Blair'in 14 Aralık günkü açıklamalan deneyimli bir politikacıya yakışma- yacak ham hayal izleriyle doluydu. Blair'in Saddam'ın yakalanmasının Irak'taki olayları durduracağı konusundaki görüşlerinin doğru olmadığı aradan geçen zamanda ortaya çıktı. Hele hele, diktatörün gidişinin demokrasiye ge- çişi kolaylaştıracağı yönündeki görüş ya de- mokrasinin ne olduğunu bilmemek ya da Irak re- alrtesini hiç tanımamak anlamına geliyordu. Irak'taki siyasal ve sosyal yapı Saddam'ın ürü- nü değil, tam tersine Saddam birincilerin ürü- nüydü. ••• Azınlıktaki Sünnilerin Baas çerçevesi içinde Saddam'ın kişiliğinde somutlaşan diktasına da- yanan uygulamanın bu ülkede bir daha yaşan- mayacağı ve de yaşanmaması gerektiğini söy- leyebiliriz. Sorun artık üç parçalı Irak'ın, belki uzun süre- de bir demokrasiye ya da demokrasi benzerine ulaşabilecek olan, istikrarı nasıl sağlayacağıdır. Kimse hayale kapılmasın! Böyle bir çözüm tam üniter bir yapı içinde bu- lunamaz, bulunması da Körfez'in iki yakasında Şii devletlerin egemen olması demektir ki, bu da ABD'nin asla kabul edemeyeceği bir çözüm- dür. Federal bir yapı kaçınılmaz. Türkiye'nin bu konudaki itirazları ve kırmızı çizgileri de fazla bir anlam rfade etmemiştir, bun- dan böyle de etmeyecektir. AKP iktidarı ABD-Türkiye ilişkileri konusunda biraz fazla hayale kapılmıştı. ABD'nin Irak'taki en büyük dayanağı Kürtler- dir. 1917 yılında VVilson Prensipleri açıklandığın- dan, yani ABD, 1823 Monroe Doktrini'ni terk edip artık Okyanus ötesine aktif olarak ilgi gös- terdiğinden beri Kürt kartı VVashington politika- sının kozlanndan biridir. ••• Demek ki, kabul edilmesi pek olası olmayan kırmızı çizgiler çizmek yerine bu olguya gerçek- çi gözle bakmak gerekmektedir. Bütün sorun, bu federasyonun, yeni bir par- çalanmanın ön adımı olmak yerine, gerçekten bir arada yaşamayı sağlayacak, ülke gerçekle- rinin tümüne yanıt getirecek karşılıklı uzlaşıların sonucu olarak ortaya çıkmasıdır. Irak'tan gelen haberler Kürt liderlerinin bu ger- çekçilik ve uzlaşının çok uzağındaki bir hayal de- nizini kulaçlamayı bırakamadıklannı gösteriyor. Kerkük petrollerinin denetimi, Irak içinde nü- fusun ancak yüzde 15-20'sini oluşturan Kürtle- rin yarıyı temsil edermişçesine anayasal yetki- leıie donatılma istekleri, Irak'ın iç istikrarını ol- duğu kadar, bölge dengelerini tehdit eden niyet- lerdir. Bu isteklerin yaşama geçmesi, Irak Kürtleri- nin banş ve huzur içinde yaşayabilmelerini sağ- lamak şöyle dursun, bölgelerini hem iç hem de dışgerginliklerin, husumetin odağı halinesoka- caktır. Ne var ki, aşiret düzeni ve düzeyinden kurtu- lamamış kafalardan böyle olgun bir çözümü üretmeye yönelik düşünceler çıkmasını bekle- mek o kadar da gerçekçi olmayacaktır. Sanınm, Türkiye'nin bundan böyle, politika- lannı bu gerçeklerin üzerine bina etmesi ve ne kadar süreceği, nereye kadar gidebileceği meç- hul olan Talabani-Barzani ikilisine realist çözüm- lerin gösterilmesi için, ABD başta olmak üzere bütün ilgili tarafları uyarma çabalarını yoğunlaş- tırması gerekmektedir. Ancak, bu girişimlerin olumlu sonuç verme- mesi halinde, bölgedeki ilgili devletlerle yeni teh- dide karşı işbirliğini geliştirecek ittifakların ön adımlarının atılmaya başlanması da zorunludur. Ramazan Er acıkladı Menemen baskmına soruşturma açıldı ANKARA (Cumhu- riyetBürosu) - Emniyet Genel Müdür Yardım- cısı ve Sözcü Ramazan Er, Menemen CHP il- çe örgütünü basarak "KubflayOlayıveLaik- Ik" kitapçığına el koyan polis hakkında soruş- turmabaşlatıldığını bil- dirdi. Er, görüştüğü tz- mir Emniyet Müdürü HaBl Tataş'ın konuyla ilgili tahkikatın sürdü- ğünü bildirdiğini söyle- di. Menemen llçe Em- niyet Müdürlüğü'nde görevli sivil polis me- muru, çarşamba günü, gericilikle savaşımın simgesi Kubilay'ı an- tna etkinliğinde dağıtı- JanveCHPilçeteşki- latına da bırakılan kitap- çığa el koydu. Sivil po- lisin mahkeme karan olmadan ilçe örgütün- de arama yapması tar- tışmalara yol açtı. Aramadan sonra par- tiden aynlan sivil po- lis, aramayı Menemen Kaymakamı Mustafa Ergün'ün istemi üzeri- ne yaptığını söyledi. "KııbflayOlayiYeLaik- lik" adlı kitapçıkta, AKP hükümetinin ba- kanlannın baglı olduk- lan tarikatlar ve Baş- bakan Recep Tayyip Er- doğan'ın şeriatçı Gül- beddin Hikmeryar ve çeşitli tarikat liderleriy- le çekilen fotoğraflan yer alıyor. •* YÖK BaşkanıTeziç, hükümetin akademisyenlerden gelen sese kulak vermek zorunda olduğunu söyledi 'Herkes her istediğini yapamaz'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç, YÖK Yasası'nın hazırlanma- sı için bir sürece ihriyaç olduğunu be- lirterek "Benim siyasi tercihim bu- dur diyerek onun üzerinde direnme sözkonusu ohnamahdır. Bu,siyasi ik- tidann işjneyaramaz. Bizide zor du- rumda bıraİar" dedi. Erdoğan Teziç, Üniversitelerara- sı Kurul tarafindan hazırlanan taslak için ögrencilerle de görüşmeler ya- pacağını söyledi. Üniversitelerarası Kurul toplantısından ise hazırlanan taslağın yeniden değerlendirilmesi için yeni bir komisyon kurulması karan çıktı. Rektörler Komitesi ve Üniversite- lerarası Kurul toplanrılan dün YÖK binasında gerçekleşririldi. YÖK Baş- kanı Teziç, Rektörler Komitesi top- lantısı öncesinde yaptığı açıklama- da, ÜAK tarafuıdan hazırlanan tas- lağın sadece bir erüt metin olduğu- nu belirterek "kamuoyunda tarüşrna- SEZER tADE ETTl Varoşplanı KöşkHen döndü ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP'nin yerel seçimlerde önemli rol oynayacağı belirtilen "varoş pianı" Çankaya Köşkü'nden döndü. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, büyükşehir sınırlannı genişleten yasanın 2. ve geçicı 2. maddelerini veto ettı. Düzenlemeyi "seçim yasası" kapsamında değerlendiren Sezer, Anayasa'nın 67. maddesi uyannca "Seçim YasasTnda yapüacak değişildiklerin yürürtüğe girdiği tarihten ıtibaren 1 yd içinde yapüacak seçimde uvgulanamayaeağınr bildirdi. Sezer bu nedenle de yasanın 28 Mart yerel seçımlennde uygulanacağını öngören geçici maddesini de veto etti. Yasa ne getiriyordu? Yasa, Istanbul Büyükşehir Belediyesi ile tzmit Büyükşehir Belediyesi'nin sının coğrafi sınırla eşitleniyordu. Nüfusu 2 milyon ile 5 milyon arasındaki kentlerde valilik binası merkez alınarak 50 kilometre yançap içinde, nüfusu 2 milyon ile 1 milyon arasındaki kentlerde 30 kilometre yançap içinde, nüfusu 1 milyondan az olan kentlerde de 25 kilometre yançap içinde kalan bölgelerin büyükşehre dahil olmasının yolu açılıyordu. AKP Grup Başkanvekili FarukÇetik. Meclis'in açılacağı 6 Ocak tarihine kadar değerlendirme yapacaklannı, bu arada YSK'nin seçim takvimini açıkladığı 16 Aralık tarihli karannı gözden geçireceklerini belirtri. Cumhurbaşkanı Sezer, benzer nitelikteki 2 yasayı daha veto edeceğinin işaretini verdi. Bu çerçevede Sezer'in, il sınırlan içindeki bazı belde ve ilçelerin Denizli Belediyesi'ne bağlanmasını öngören düzenleme ile 340 beldenin belediyeliklerinin iptal edilerek köye dönüştürülmesini öngören yasalan da veto edebileceğine dikkat çekiliyor. Her iki yasanın hükümlerinin 28 Mart yerel seçimlerinde uygulanacağı hükme bağlanıyor. • YÖK Başkanı Erdoğan Teziç, Üniversitelerarası Kurul'un hazırladığı taslağın sadece bir etüt metin olduğunu belirterek taslakla ilgili olarak öğretim üyeleri derneklerinin yanı sıra öğrenci konseylerinden de görüş alınacağını söyledi. ya açılmasının henüz isabetli olma- dığuu" söyledi. Erdoğan Teziç, taslakla ilgili ola- rak öğretim üyeleri derneklerinin yanı sıra öğrenci konseylerinden de görüş alınacağını söyledi. Bir yasa metninin hiçbir zaman mükemmel olamayacağını vurgulayan Teziç, si- yasi ve toplumsal yaşamda da böy- le olduğunu dile getirdi. Teziç, "Bu bir dengeler sistemidir. Biri, öteki ol- madan tek başına mesafe alamaz. Parlamentodaki çoğunluknasıldile- diği düzenlemeyi getiremezse bizler de dilediğimiz düzenleme>i getire- miyoruz, getiremeyiz, Çünkü, bizisı- nniayan, anayasaıun temel ilkeleri olduğu gibi anayasanın 130 ve 131. maddeleridir" diye konuştu. Hükümetin süreci uzatmamak için akademisyenlerin sesine kulak ver- mesi gerektiğini vurgulayan Teziç, "Benim siyasi tercihkrim budur di- yerekonun üzerinde direnme söz ko- nusu olmamalıdır. Bu. siyasi iktida- nn da işine yaramaz. BizJeri de zor durumda bırakabiUr" dedi. YÖK Başkanı Teziç, sürtüşme ala- m içerisinde sorunlann çözülemeye- ceğini kaydettı. 'Her istenen yapılamaz' Teziç, yasa taslağı çalışmalannı yürürürken dikkat etmeleri gereken en önemli noktanın anayasa oldu- ğunu belirtirken bunun parlamento- daki çoğunluğun istekleri için de sı- nırlayıcı olacağını ifade etti. Erdoğan Teziç, "TBMM'deki çoğunluk nasıl dilediği düzenleme)i getiremezse biz- ler de istediğimiz düzenlemeyi geti- remeyiz" dedi. Erdoğan Teziç, tarafsız bir kurul olduklannı ve bu tarafsızlığa sadık kalacaklannı, anayasanın çizdiği çer- çeve içinde mesafe alacaklanru vur- guladı. YÖK Başkanı Teziç, Başbakan'la önceki gün yaptığı görüşmede de üniversitelerin kadro sorunlannın bir an önce çözülmesini istedikleri- ni, kadrolann YÖK'ten geçmeden üniversitelere doğrudan Başbakan- lık'tan dağıtılmasının üniversitelerin özerkliğini zedeleyeceğini dile ge- tirdiklerini aktardı. Burslann dağıtımı konusunun da gündeme geldiğini söyleyen Erdoğan Teziç, burslann YÖK kanalıyla üni- versitelere yönlendirilmesinde fay- da olacağını, aksi halde üniversite öğ- rencileri ile siyasi iktidann doğrudan muhatap olmasmm değişik yorum- lara yol açacağını, Başbakan Recep Tayjip Erdoğan'a bilgi olarak sun- duğunu kaydetti. ÜAK, taslağı tekrar ele alacak Öte yandan ÜAK toplantısında da YÖK Taslağı'yla ilgili son kararlar verildi. Taslakla ilgili olarak hukuk- çulardan kurulu bir komisyon ku- rulması karan alındı. Toplantıda bazı kurul üyelerinin ise mevcut yasanın birkaç maddesinde değişiklik yapılmasım, bazı üyele- rin de yeni taslak yazılmasını teklif ettiği, ancak bunlann Teziç tarafuı- dan reddedildiği ifade edildi. Rektörlerin hiçbiri anayasa deği- şikliğine sıcak bakmazken kurulan komisyonun başına ÜAK tarafuıdan YÖK üyeliğine atanan Prof. Dr. Nec- mi Yüzbaşıoğhı'nun getirildiği bil- dirildi. TÜBtTAK BtLtM KURULU ÜYESt Cebeci, YÖK'ün tanımadığı okulda 9yılgörevyaptı • TÜBÎTAK'a atanan Ömer Ziya Cebeci'nin Kral Abdülaziz Üniversitesi'nde 1980-1989 yıllan arasında öğretim üyeliği yaptığı ortaya çıktı. El Kaide lideri Ladin, bu üniversiteden mezun olmuştu. AKP'nin hazuiadığı yasaya isyan eden başkaniar Ankara'ya alon etti. (SERDAR ÖZSOY) Köy statüsüne dönecek 340 belde belediye başkanı tepkili: yarısı sKîl darbe 9 MUSTAFA ÇAMR ANKARA-AKP'nin hazır- ladığı yasayla köy statüsüne dönecek olan 340 belde bele- diye başkam hükümete tepki- lerini iletmek için başkente akın etti. Denizli'nin Çivril il- çesi Işıklı beldesi Belediye Başkanı Istnail Çorbacıoğhı, AKP'nin kentin 30 yılhk ka- zanımını yok edeceğini belir- terek "Hangihak- faı 30 }ilhk biriki- mimizi yok eder- ler? Bu yasayı ak- lun almryor" dedi. Beldesine bağlı 3 mahalle muhta- nyla Ankara'ya ge- ^ ^ ^ ~ ~ lenÇorbacıoğlu, "1972'yege- ri döneceğiz. Gece v^nsı shil darbeyle \asa çıkardılar. Hü- kümetbeWebelediyelerini yûk olarakgörüvTjrsab^e İlerBan- kası'ndan pa> göndermesin, biz kendi vağunızla kavruhı- ruz" diye konuştu. Işıklı"ya bağlı 13 köy oldu- ğunu belirten Çorbacıoğlu, 1994yerel seçimlerinde bele- diye başkanı seçildiğini, iki dönemdir Işıklı'nın belediye başkanlığı görevini yürüttü- ğünü belirttı. Beldenin ana ge- çım kaynağının tanm olduğu- nu belirten Çorbacıoğlu şöy- le konuştu. "Son sayıma göre nüfusumuz 1705. Nüfus sayı- mı sırasmda beldedeki yakla- şık 400 kişi pancar toplamak için d^er ülereghti. Tanm iş- çflerinin buhınduklan yerler- • Denizli'nin Çivril ilçesi Işıklı beldesi Belediye Başkanı îsmail Çorbacıoğlu, "Iller Bankası'ndan aldığımız pay zaten çok düşük. Yeniden köy statüsüne dönmeyi aklımız almıyor" dedi. Betediyede 4 kadrohı memur ve 20 geçici işçiikhizmet veri- yoruz. Belediye, çahşanlann aflekriyle birtikte 100 kişinin ekmekkapıSL tldhizmetbina- smdan büisiyapunasamasm- da. lOhektarnkağaçlandmna sahası oluşrurduk. Yeni iş ma- kineieri akük. Vasanın yürûr- lüğe girmeshie yaürunlar bo- şagjdecek." Belediyeyi 3 miryar üraya ^_____ devraldığını ve şimdi ise bütçeleri- nin 3 trilyon bra- nın üzerinde oldu- ğunu anlatan Çor- bacıoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Beldemiz avnca de yazıunalan nedeniyte nü- fusumuz da düşük çıku.n Belde belediyesinin 1972'de kurulduğunu anımsatan başka- nı şu görüşleri dile getirdi: "Şimdi halkın 30 yıMbiri- kûni yasayla yok edilhor. Hü- kümet beİde\i 30 yıl geriye gö- türüyor. Bunu benim akhm al- nnyor.Hükümetnehakb30yı rf- hk kayanımımm yok ediyor? turistikbiryer. Hafta sonlanfl- çemizin nüfusu ikrve kadam- yor. İDer Bankası'ndan aldı- ğımız pay zaten çok düşük. Otanaklan hallda birfikte ya- rattık. Yeniden köy statüsüne dönmeyi aklımız almryor." Çorbacıoğlu, yasa hazırla- nırken 340 beldenin hiçbirisi- nin görüşünün alınmadığuu savundu. ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ta- rafından TUBÎTAK Bi- lim Kurulu'na atanan 6 üyeden birisi olan Prof. Dr. ÖmerZiyaCebeci'nin Suudi Arabıstan'uı Cidde kentindeki Kral Abdülaziz Üniversitesi'nde 9 yıl öğ- retim üyeliği yaptığı or- taya çıktı. Kral Abdülaziz Üniversitesi'ne YÖKtara- findan denkük verilmiyor. Erdoğan tarafindan TÜ- BtTAK Bılim Kurulu'na atanan yeni üyelerin aka- demik yaşantılan netleş- meye başladı. Bilim Ku- rulu'na atanan Marmara Üniversitesi Mühendislik Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Cebeci'nin 1978- 1980yıllanndaODTÜ'de göre\ yaptıktan sonra Su- udi Arabistan'a gittiği be- lirlendi. Cebeci, Suudi Arabistan'ın Cidde ken- tindeki Kral Abdülaziz Üniversitesi'nde 1980- 1989 yıllan arasında öğ- retim üyeliği yaptı. Cebe- ci aynca 1984 yılında bu üniversiteden "üstün hiz- met ödülü" de kazandı. Cebeci, 1989 yılında Tür- ldye'ye dönerek Marma- ra Üniversitesi'ne girdi. YÖk'tendenklikyok Cebeci'nin 9 yıl boyun- ca görev yaptığı Kral Ab- dülaziz Üniversitesi'nde kızlar erkeklerden ayn bir yerleşkede öğrenim görü- yorlar. YÖK'ten alınan bil- giye göre ise Kral Abdü- laziz Üıüversitesi'nin hiç- bir bölümüne Türkiye ta- rafindan denklik verihni- yor. Üniversitenin mezun- lan arasında yer alan isim- lerden birisi ise Afganis- tan'ta olduğu sanılan Usa- me bin Ladin. Suudi Ara- bistan'ın en zengin müte- ahhitlerinden birinin 52 çocuğunun 17'ncisi olan Ladin, 1979 yılında Cid- de'deki Kral Abdülaziz Üniversitesi'nden inşaat mühendisi olarak mezun olmuştu. Ladin'in gele- cekte yapacaklannm dü- şünsel altyapısının bu üni- versitede oluştuğu bilini- yor. 'Yargrya başvunın' Bu arada avukat Rahmi Kumaş, Bilim Kurulu'na seçilen ancak atamalan Başbakan tarafindan yapıl- mayan üyelerin yargıya başvurabileceklerini dile getirdi. Kumaş, Erdo- ğan'ın Anayasa Mahke- mesi karannı beklemesi gerektiğine işaret ederken "Biüm Kurulu üyenğine adayseçfleniertoplııca yar- gıya başvurup hem ken- dilerimnatanmamaa,hem de kendiyerlerine atanan- lann işlemlerinin yürüt- melerinin durdurulması ve iptallerini dava konusu eüneidirler.Aynca, bu da- va dilekçelerindeAnayasa Mahkemesi karariarmm geriyiirümeznği kuratamn kötüye kuDamldığ] duru- mundan yola çıkarak hu- kukun körü niyeti koru- madığı görüşüne de yer verflmeBdir." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhurryet.com.tr Milletvekillerinin dokunulmazlıkla- nnın kaldınlması tartışmalan sırasın- da, "yargıya güven" konusu yeniden gündeme geldi. Benim görüşüm, mil- letvekillerine siyasi düşünceleri ve kürsüdeyaptıklan konuşmalan nede- niyle dokunulmamalı, bunun dışın- daki alanlarda ise yargılanma yolu açık olmalıdır. Hükümette bulunan birsiyasi par- tinin yargıya güvenmemesi, açıklan- ması zor bir durum. Belli ki onlar yar- gının vereceği karariardan korkuyor- lar. Bunun geçmişe dayalı pratik de- neylerden kaynaklandığı söylenebi- lir. AKP lideri ve Başbakan Tayyip Erdoğan daha önce bildiğimiz ünlü Siirt konuşması nedeniyle mahkûm oldu ve cezaevine girdi. Aynı şekilde yine yargı onun o dönemde çıkan er- teleme yasasından yararlanmaması karannı aldı. Bu nedenle adaylığı ip- tal edildi. Şu anda hükümette bulunan AKP'nin bazı milletvekilleri ve yöne- ticileri için de benzer tecrübelerden söz edilebilir. Sanınm bu nedenlerle Türkiye'de Yargıya Güvenmek AKP'lileryargıyagüvenemiyorlar, yar- gının siyasileştiğini ve kendileri aley- hinde karar veımeye yatkın olduğu- nu düşünüyoriar. Böyle düşünmeleri üzüntü verici. Bir ülkede anayasayı değiştirecek sayı- da milletvekili ile pariamentoda ezi- ci bir çoğunluğa sahip olan bir parti, yargının kendi aleyhinde bir eğilim içinde olduğu inancındaysa, ortada bir bozukluk olduğunu söyleyebili- riz. Nedir bu bozukluk ihtimalleri? Şöy- le düşünebilir miyiz: AKP'liler yasa- dışı eğilimleri güçlü olan, suç işleme- ye yatkın birtopluluktur. Bunarağmen halkın büyük çoğunluğunun desteği- ni almışlardır. Buisecansıkıcıbirdu- rumdur. Yahut, Türk yargı sistemi si- yasallaşmış ve güven verme niteliği- ni yitirmiştir. Bu tablo içinde acı olan şey, çoğun- luk sahibi hükümetin milletvekilleri- nin ve yöneticilerîn güvensizlik hali- dir. O zaman onlar; kendilerine, yö- nettikleri ülkenin yargısına güvenemi- yorlar. O zaman yapılması gereken yargının güvenilir hale gelmesi için il- gili yasal değişikliklerin yapılması de- ğil midir? • • • Bu noktada bir başka noktaya dik- kat çekmek istiyorum: Türkiye'de yar- gının ne yazık ki, uzun yıllara daya- nan süreç içinde kötü bir karnesi ol- duğu inancındayım. Çünkü bu ülke- de uzun yıllardır sağlıklı bir siyasi yö- netim oluşmadı. Türkiye, uzun yıllar- dır demokrasi, özgürlükler karşıtı bir anlayışla yönetildi. Yargıçlar, siyasi iktidariarın baskıları nedeniyle ba- ğımsız davranamadılar. Adil karar ve- ren yargıçlann birçoğu sürgünlere, baskılara uğradılar. Baskı yanlısı yar- gı mensuplannın birçoğu ise siyasi ik- tidarlann bu yöndeki tercihleri nede- niyle terfi ettiler, yükseldiler. Bunun örneklerine defalarca tanık olmuş bir insan olarak, ben gerçek- ten Türkiye'deki yargı sistemine kar- şı ciddi bir güvensizlik duyuyorum. Bizzat kendi yaşadığım o kadar çok örnek varki... Burada sıralamaya kalksam yaşa- dıklanm bir roman olur. örneğin bir davada beni mahkûm eden bir aske- ri yargıç bana, "Aslında senin böyle mahkûm edilmemen gerekiyordu. Ancak bu nasıl olsa Yargıtay'dan dö- nerdiye inanıyonjm" demişti. Fakat gelişme onun düşündüğü gibi olma- dı ve Yargıtay hiç ilgim olmayan bir partinin yöneticiliğinden aldığım ce- zayı onayladı. • • • Ben AKP yönetiminin gerekçeleri- ni samimi bulmuyorum. Yapmaları gereken şey, yargı üzerindeki siyasi baskılan kaldıracak yasal düzenle- medir. Yargıçlar ve Savcılar Yüksek Kurulu üzerindeki iktidaregemenliği- ne son vermek ve yargıyı özerkleş- tirmektir. Tabii ki, böyle birdeğişim bir gün içinde netice vermez. 50 yıldır bu ülkenin yargısı siyasi iktidarlann bas- kısı altında, özgürlükçü olmayan, de- mokratik olmayan bir anlayışın esiri oldu. Böyte biranlayıştan sıynlmak için uzun yıllara gereksinim var. Aynca, iş kendi dokunulmazlıkla- nna gelince yargının siyasileştiği ger- çeğini görmek değildir. Sorun, yargı- yı köklü bir şekilde demokratlaştıra- cak projeleri geliştirmektir. AKP'nin bu yönde ciddi bir adım attığını söyle- yebilir miyiz? Ben de yargı kararianndan ciddi olarak endişe duyan birisiyim. An- cak benim endişelerimle AKP yöne- timinin endişeleri arasında köklü fark- lar bulunuyor. Ben, bağımsız karar almagücü olan, yasaları demokratik bir hukuk devleti yönünde yorumla- yacak bir anlayışa sahip olan hukuk sisteminden yanayım. Ancak böyte bir sistemin topluma güven vereceğine inanıyorum. Aynı şeye AKP'liler ina- nıyorlar mı? O zaman uygulamayı görelim...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear