25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24 KASIM 2003 PAZARTESİ HABERLER Erdoğan ulusa seslenecek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu akşam ulusa seslenecek. Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Başbakan Erdoğan, bugün bu akşam saat 21.30'daTRTfrekansı üzerinden yayınlanacak 'Ulusa Sesleniş' programında yapacağı konuşmada, son terör olaylan ıle ilgili geniş değerlendirmeler yapacak ve çok önemli mesajlarverecek. Erdoğan'ın konuşmasuu özel kanallann da eşzamanlı olarak yayınlayabilecekleri bildirildi. Ordu ve Van'da PKK operasyonu • Yurt Haberier Servisi- Van'da kamu loırum ve kuruluşlanna molotoflu saldın düzenlemek istedikleri öne sürülen 4 kişi, hazırladıklan 20 molotof kokteyli ile yakalandı. yakalanan kişiler emniyetteki sorgulannın ardından Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne sevk edildi. Ordu'nun Gölköy ilçesi kırsalında sürdürülen operasyonda, ise terör örgütü PKJCKADEK üyesi 3 teröristin ölü ele geçirildiği bildirildi. DBMPilçe başkanna gözattı • BURSA(AA)- DEHAP tnegöl tlçe Başkanı Ali Rıza Aktaş, gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre Inegöl Jandarma Komutanlığı'na bağlı ekiplerce Alanyurt mevknnde yapılan yol kontrolleri sırasında bir minibüste yapılan aramada, tnegöl Cumhuriyet Savcılığı tarafindan hakkında "mal beyanında bulunmamak" suçundan yakalama karan çıkanlan DEHAP tnegöl tlçe Başkanı Ali Rıza Aktaş yakalandı. Yapılan aramada, Ali Rıza Aktaş'ın üzerinde ruhsatsız bir tabanca ile tabancaya ait şarjör ve 5 mermi ele geçirildi. Iti öğrenci uozattndâ • CEYHAN(AA)- Adana'nın Ceyhan ilçesinde, eğitim gördükleri okulda asıh Tûrk BayrağYnı yaktıklan belirtilen iki öğrenci gözaltına alındı. Emniyet Müdûrlüğü yetkililerinden alınan bilgiye göre Cumhuriyet tlköğretim Okulu'nda eğitim gören 14 yaşlanndaki A.T. ve E.G. "okul yöneticilerinin kendilerine kötü davTandıklan" gerekçesiyle bahçedeki direkte asıh Türk Bayrağı'nı indirerek yaktıklan iddiasıyla gözaltına alındı. Yetkililer, A.T. ve E.G.'nin olayı gerçekleştirdiklerini itiraf ettiklerini bildirdiler. Ankara 12. İdare Mahkemesi, RTÜK'ün genel müdür adaylannın seçimi işlemini iptal etti TRTdeyinesilbaştanBAHAR X4NRISE VER ANKARA - Ankara 12. tda- re Mahkemesi, RTÜK'ün TRT Genel Müdür adaylannı seçim işlemini iptal etti. Mahkeme ka- rannın ardından gözler Çanka- ya Köşkü'ne çevnlirken Cum- hurbaşkanı Ahmet lSecdet Se- zer'in TRT atama karamamesi- ni yenıden iade yoluna gidebi- leceği belirtildi. Bu durumda TRT'ye Şenol Demiröz ün atan- masına ilişkin kararname, 3. kez geri gönderilmiş olacak. TRT'de aylardır çözülemeyen genel müdür sorunu, RTÜK'ün hukuka aykın işlemlen nede- niyle yine "arapsaçına"" dönüş- tü. RTÜK'te son yapılan genel müdür adaylannı belirleme iş- leminde, yasa değıl yönetmeli- ğin esas almarak 5 oy alan TRT Haber Daire Başkanı Aydoğan Kdmç'ın adayhğının kabul edil- 78. yıl dönümü • Ankara 12. İdare Mahkemesi, adaylardan TRT Haber Dairesi Başkanı Aydoğan Kılınç'ın açtığı davada RTÜK'ün aday belirleme işlemini iptal etti. Mahkeme karannın ardından Köşk'ün Demiröz kararnamesini üçüncü kez iade edebileceği belirtilirken, AKP'nin TRT genel müdür adayı Demiröz'ün de Erdoğan gibi Taliban lideri Hikmetyar'la fotoğraflan ortaya çıktı. memesi nedeniyle başlayan yar- gı süreci sonuçlandı. Kıhnç'ın dava açtığı Ankara 12. idare Mahkemesi, RTÜK'ün aday be- lirleme işlemini iptal etti. Mahkeme daha önce de yü- rütmeyi durdurma karan ver- miş, ancak RTÜK'ün itiraz et- tiği Bölge tdare Mahkemesi, bu karan kaldırmıştı. RTÜK'ün, mahkemenin iptal kararma da iti- raz etmesi bekleniyor. Ankara 12. tdare Mahkemesi'nin iptal karannın ardından gözler köş- ke çevrilirken, Cumhurbaşkanı Sezer'in Şenol Demiröz'ün TRT Genel Müdürlüğü'ne atanması- na ilişkin kararnameyi yeniden iade yoluna gıdebileceğı vur- gulandı. Bu durumda kararna- me 3. kez iade edilmiş olacak. Hikmetyar ile fotoğraf Öte yandan AKP ikndannın TRT'ye atanması konusunda ıs- rar ettiği Şenol Demiröz'ün 198O'lı yıllardagıttığı Afganis- tan gezisi sırasında Taliban li- deri Gülbeddin HJkmetyarile bir Islamcı dergi ıçin söyleşi yap- tığı ortaya çıkü. Hürriyet gaze- tesi yazan EmkıÇölaşan'ın dün- kü köşesınde Demiröz'ün *çen> ber sakalh, takketi" fotoğrafı yayımlandı. Daha önce Başba- kan RecepTayyip Erdoğan'ın da yine Hikmetyar'la birlikte ol- duğu fotoğraf basında yer al- mıştı. Demiröz, 1980'liyülardaFay- sal Finans adlı tslamcı kurulu- şun TRT için hazırladığı "Ata- türksüz Çanakkale BelgeseH" skandalına da imza atmıştı. Er- doğan'ın îstanbul Belediye- si'nden çalışma arkadaşı olan Demiröz'ün, "zimmet, kalpa- zanhk, resmi evrak ve kayıtlar- da sahtekârkk ve suç işlemek içinörgütohışturmak" iddiasıy- la yargılanması da sürüyor. TRT'de eski genel müdür Yü- cel Yener'in mart ayında ıstifa- sının ardından başlatılan yeni genel müdür atanması işlemi yakjaşık 8 aydır sürüyor. RTÜK'ün yaptığı ilk seçimin ardından Başbakanlık, adaylar arasındanDemıröz'ün atama ka- ramamesini Köşk'e gönder- mişti. Ancak Sezer, RTÜK'ün yasasında daha önce yapılan de- ğişiklik nedeniyle genel müdür adaylannı belirleme yetkisi ol- madığı için kararnameyi iade etmişti. Bunun ardından hükü- met yasa değişikliği yaparak Demiröz'ün kararnamesini yi- ne Sezer'e gönderdi. Ancak bu sırada TRT Haber Dairesi Baş- kam Kılınç'ın açtığı davada yü- rütmeyi durdurma karan veril- mesi üzerine Cumhurbaşkanı, kararnameyi iade etti. RTÜK. itiraz ettiği yürütme- yi durdurma karannın kaldınl- masının ardından üçüncü kez Demiröz'ün kararnamesi Köşk'e iletıldi Şapka Devrimi kutlantyor • Atatürk, 25 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu'ya yaptığı bir gezide, şapka giyerek, halka "Buna şapka derler" diye seslendi. Kısa süre sonra, 25 Kasım 1925'te ise "Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun" çıkanldı. İstanbul Haber Servisi- Şapka Devrimi'nin 78. yıldönümü kutlanıyor. 25 Kasım 1925'te gerçekleşen Şapka Devrimi'nin yıldönümü nedeniyle bir açıklama yapan İstanbul Kız Lisesi Eğitim Vakfi, Atatürk'ün, düşünce devriminin gerekliliğini, Şapka Devrimi ile somut bir biçimde ortaya koyduğunu anımsatarak Kemalist Devrim'in Türkiye'yi taşıdığı noktanın önemine dikkat çekti. Şapka DevrimTnin öyküsü Her alanda atılan çağdaşlaşma adımlanmn, dış göriinüşe de yansıması ve bunlann birbirini tamamlaması gerektiğini düşünen Atatürk, 25 Ağustos 1925 tarihinde Kastamonu'ya yaptığı bir gezide, şapka giyerek, halka "Buna şapka derler" diye seslendi. Kısa süre sonra, 25 Kasım 1925'te ise "Şapka Giyilmesi Hakkındaki Kanun" çıkanldı. Kurtuluş Savaşf nda Anadolu'nun birçok yerinde irili ufaklı iç isyanlar çıkmasma karşın, Kastamonu çevresinde herhangi bir ayaklanma olmaması, kimi kaynaklarda, Atatürk'ün bu ilimizi seçmesinin nedenlerinden biri olarak gösterildi. Kimi kaynaklarda ise devrimci önderin, neden Kastamonu'yu seçtiğı, O'nun ağzrndan şöyle anlatıldı: "Bütün vilayetier beni tanırlar. Ya üniforma ile veya fesU, kalpakh shil elbise ile görmüşlerdir. Yalnız Kastamonu'ya gidemedim. tlk önce nasıl görüıierse, öyle ahşırlar, yadırgamazlar. Üsteük bu vilayet halkmm hemen hepsi asker ocağuıdan geçmişler, ttaatfidirler, munistirler." f Erdoğan, Hikme Star ORTRE: HİKMETYAR El Kaided terörist Gülbeddin Hikmetyar. 1970'li yıllann başm- da Afganistan'dakı Peştunlar arasmda etkin olan Hizb-i Islami örgütünü kurup Afgan cihatını baş- lattı. Afganistan'da yıllar süren kanlı iç çatışma- lann ardından Başbakan kolruğuna oturup dini liderlerle birlikte ülkeyi yönetmeye çalıştı. Baş- bakanlığmda kanlı bir diktatör oldu. Bir süre sonra muhalif güçler tarafindan devrildi. Fakat iktidan bırakmak nıyetinde olmayan Hikmetyar, ülkede yönetimi tamamen ele geçiren Taliban'la hemen uzlaştı. Afganistan'da terörist El Kaide ör- gütünün lideri Usame bin Ladin ile çok sıkı iliş- ki içine girdi. Uluslararası kaynaklara ve özellıkle Penta- gon'agöre 11 Eylül saldınlannınbirplanlayıcı- sı Bin Ladın ise diğeri de Gülbeddin Hikmetyar. Hikmetyar; ABD'nin Afganistan'a gümesinin ar- dından ülkesinden kaçtı. Şu anda her yerde aranıyor. ABD Kongresi'nin 19 Şubat'ta aldığı "Hikmetyar dünyayı tehdit eden teröristtir. Bü- tün marvarhğı dondurulmahdır'" karannın ar- dından BM de benzer yönde bir karar aldı. Tür- kiye de bu BM karannı onayladı. Demiröz, Hikmer\ar'la {Fotoğraf: Hürriyet gazetesî) İdare Başkanlığı'na 20 başkanlık müşaviri görevlendirme yetkisi tanınıyor Ozüriüler Yasas'nda da kadrolaşma ANKARA (ANKA) - Özürlü bebek doğurma olasıhğında bile kadına kür- taj yasağı getirmesi nedeniyle tartışı- lan Özürlüler Yasa Tasansı'nda. kad- rolaşmaya yol açacak bir düzenleme de yer alıyor. _ — tlgili kiıruluşlar ve sivil toplum örgütlennin tartış- masına açılan "Özürlüler Kanun Tasansı ve Baa Ka- nunlarda Değişiklik Yapıl- ması Hakkında Kanun Tasa- nsı Taslağı". Özürlüler tda- resi Başkanı'na kurumda adeta "müşavirler ordusu" oluşturma yetkisi tanıyor. Düzenlemeye göre Ozürlüler tdare- si Başkanı, başkanlıkta. özel önem ve öncelik taşıyan konularda kendisine yardımcı olmak üzere 20 başkanlık müşaviri görevlendirebilecek. Baş- kanlık müşavirleri doğnıdan "baş- kanhk Makamrna bağlı olarak görev yapacak. Özürlülerle ılgıli mevcut ya- • Özürlü bebek doğurma olasıhğında bile kürtaj yasağı getirmesi nedeniyle tartışılan Özürlüler Yasa Tasansı'nda, Özürlüler îdaresi Başkanı'na, "Başkanlıkta özel önem ve öncelik taşıyan konularda yardımcı olmak üzere 20 başkanlık müşavirini görevlendirme" yetkisi tanınıyor sal düzenlemede. "Başkanhktabaşka- na bağh müşavir" ıstahdamına ola- nak tanınmıyor. Başkamn, sadece 4 akademisyeni özürlülerle ilgili danış- malarda bulunmak üzere danışman olarak görevlendirebileceği yer alıyor. Hükümetin, kamu kurumlannı ye- niden yapılandırma ve reform adımı attığı ve personel sayısında azaltma- ^ ^ _ ^ ^ ya gidileceğine ilişkin ta- ahütte bulunduğu bir dö- nemde, Özürlüler Yasa Ta- sansı ile 20 kişilik danış- man kadrosu istihdam edi- leceğinin öngörülmesi dik- kat çekti. Özürlüler Dairesi Baş- kanlığı'nda, "sadecebaş- kana bağb olarak görev yapacak" 20 danışman istihdam edil- mesıne ilişkin düzenleme "kadrolaş- ma yapümak istendiği" yorumlarına da neden oldu. IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü gün- lerin hemen ertesindeydi. Zamanınîçiş- leri Bakanı Ismet Sezgin bu konuda İs- tanbul Valilik bmasında bir basın toplan- tısı düzenlemişti. Sezgin, Mumcu'nun katillerinin basında çıkan haberler yü- zünden elden kaçınldığını söylemişti. Bunun üzerine ben de söz isteyip, "Bil- giler sizin polisinizin elinde. Eğer bası- na bir bilgi sızıyorsa, bu, polisteki zaaf- tan kaynaklanıyor. Siz bu durumdan şi- kâyet etmek yerine, polisi denetim altı- na alsanız daha doğru davranmış olur- sunuz" demiştim. Benim bu sözlerime, çoksatan birgazetenın şimdi ismini anım- samadığım genç bir muhabirinden şöy- le bırtepkı gelmışti: "Kardeşim, sizdeuğ- raşın alın haberi ve yayımlayın. Ne diye böyle konuşuyorsunuz." İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, polislerin cenazetöreninde yap- tığı konuşmada basını suçlayarak, ya- yımlanan haberler yüzünden ikinci bom- balamayı engelleyemediklerinı söyledi. Bu noktada bir sakatlık olduğunu belır- Cerrah Haksız Ama... lemeliyiz. Bir keresoruşturmayı polisyü- rütüyor. Eğer polis bilgi vermezse, med- ya bunu yayımlayamaz. 0 zaman bu tür gizli soruşturmalarda, dikkatli bir yol iz- lenmesi gerekıyor. Şimdiye kadaronlar- ca ömekte görüldüğü gibı, birçok gizli bil- gi medyanın sayfalannı kaplıyor. Bu bilgilerın medyaya ulaşmasında, medya ile polis arasındaki çok girift iliş- kiler rol oynuyor. Bazı polis müdürleıi medya yönetimlerine yaranmak amacıy- la ellerindeki gizli bilgileri aktarmayı bir alış- kanlık haline getırmış durumdalar. Bazı bilgilerin, çıkar karşılığında medyaya ulaş- tığını da duyuyoruz. Bu açılardan baktı- ğımızda polis müdürünün şikâyet etme- ye bir hakkı olduğunu sanmıyorum. Belki bu acı olaydan bir ders çıkanlır ve polis hıçbir mecfya organını gözetme- den basını düzenli birşekilde bilgilendi- rir. Çünkü bugüne kadar bu konuda sağ- lıksız, düzensiz, karşılıklı çıkaradayalı bir bilgılendirme yolu izleniyor. Son bilgile- rin basına sızmasının nedeni de bu sağ- lıksız bilgılendirme alışkanlığı. ••• Celalettin Cerrah haksız, söyledikleri- nin ilertutaryanıyok. Pekı, basının bu iş- te hiç mi suçu yok? Yeniden 10 yıl önce- kı basın toplantısına gidiyorum. "Siz de alın yayımlayın kardeşim" diyen genç muhabir, şımdi acaba nerelerdedır? Bız, yazanmız Uğur Mumcu'nun katilinin ba- sında yayımlanan bilgiler nedeniyle kaç- tığını söyleyen Içişleri Bakanı'nı eleştirir- ken, kendisı bu bilgiler yayimlamış olmak- la övünüyordu. Yani diyordu ki, "Karde- şim ben bir şekilde bilgi alır ve yayırnla- nm. Sen dealsendeyayımla." Onun ga- zetecilikten anladığı buydu. Katılin kaç- ması acaba bir meslek etiği olarak onu ılgilendırmiyor muydu? 0 genç muhabir, bir farklılığı değil, medyadaki genel eğilımi temsıl ediyor- du. Türkiye'de son yıllarda iyi gazeteci ol- mak, araştırmacı gazeteci olmak, polis- ten bilgi sızdırmakla eşdeğer hale gelmiş- ti. "Şu haberi ete geçirdik" diyen hemen ortalığa atılıyor, hakkında övgüler düzü- lüyordu. Halbuki "ele geçirildiği" söyle- nen haberlerin hemen tamamına yakını, oniara polisten venliyordu. Bu işten po- lis de memnun oluyordu, gazete ve TV yönetimleri de. ••• Polis müdürünü eleştirelim. Onun is- tihbarat zaafından sorumlu olduğunu saptayalım. Suçu başkasına atmakla ha- tasını ortadan kaldıramayacağını anla- talım. Fakat, biraz da ığneyi kendimize batıralım. Her önemli olayda "haberdlik" yapıyoruz derken. ipın ucunun kaçınldı- ğını, sonjmsuzca biryola gırildığini de ka- bul edelim. Son olaylarda gazeteciler; ceset fo- toğrafı yayımlamaktan, ellenne geçirdik- leri bilgileri sorumsuzca yayımlamaya kadar bir dizi tartışılması, eleştirilmesi gereken hatalar yapmadılar mı? Bu ha- talar aslında her zaman yapılıyor, ancak bu kadarvahim sonuçlardoğurmadığı için geçilip gidiliyor. Bu kez, iş ciddi. Polisle medya arasındaki ilişkinın laçkalaşması, ilkesız bir düzeyde yürütülmesi belki de çok ciddi sonuçlar doğurdu? örneğin ben 19 Aralık 2000 cezaevi operasyonlannı hatırlıyorum. Gazeteciler, polisten vejandarmadan aldıklan birçok haben gerçekmış gıbi günlerce yayımla- dılar. Sonradan anlaşıldı ki, bu haberle- rin çoğu gerçeğı yansrtmıyordu. 0 zaman, medya ıle güvenlik güçleri mutlu bir be- raberlık sergilemışler, ancak halkı yanılt- mışlardı. Kimse o zaman bu konuyu tar- tşmadı. Nasıl olsa ölenler "teröristier" di. Polis-medya ılişkisini biz gazetecilerin de, polisin de tartışıp ilkeli bir hale getır- mesinin zamanı geldı ve geçiyor. 2OOO9 Lİ YILLARDA ERDAL ATABEK Teröristin Sosyal Portresi... • Genç • Eğitim düzeyi düşük ya da din eğitimi kökenli • Çoğunlukla işsiz • Inanç düzeyi yüksek, güçlü önyargılı • örgürtsel yapı içınde yer alıyor • Arkadaş ilişkileri aynı dar çevre içinde yoğun bağlılıkta • Ölümün yeni bir yaşama başlamak olduğuna inanıyor • Kendisine verilen her görevi almaya ve yap- maya kararlı Islam kökenli terör olaylannı gerçekleştiren 'fe- rörist portresi'nin özellikleri böyle görünüyor. Cum- huriyet gazetesinin 20 ve 22 Kasım 2003 tarihli sa- yılarında Mehmet Faraç tarafindan yazılan iki ge- niş haberde bu konuya ilişkin önemli noktalara de- ğinildiğini okuduk. Mehmet Faraç, Hizbullah üze- rinde araştırmalan olan, kitaplar yazmış bir araş- trmacı gazeteci. 2 bin Hizbullah üyesi üzerinde Em- niyet tarafindan yapılmış bir araştırmanın özetini ve- riyor Teröristlerin yüzde 2.5'i 10-14 yaş arası çocuk- lar, yüzde 1.5'i cahil (okur-yazar olmayan demek hertıalde) yüzde 19'u ilkokulu bitirmiş, yüzde 14'ü ortayı bitirmiş, yüzde 40.5'i imam-hatipli başta olmak üzere li- seyi bitirmiş, çoğunluğu işsiz, yüzde 27'si öğrenci, yüzde 28.5'i serbest meslek sahibi. Ailelerin çoğunlukla Doğu ve Güneydoğu kö- kenli ve çok çocuklu olduğu, son dönemlerde 'psi- kopat, yankesici, hırsız vb.' şahıslann örgüt bün- yesine alındığı, örgüt mensuplannın ailelerinin or- ta ve dar gelirii olduğu saptanıyor. Demek kı, teröristlerin psikolojik profillerine de bakarsak: • Ihmale uğramış çocukluk dönemi geçirmiş, • Büyük olasılıkla duygusal gereksinmeleri kar- şılanmamış, • Aşın baskı altında itaat etmeye alıştınlmış, • Bilişsel süreçleri yeterince gelişmemiş, • Gelecekten hiçbir umutlan olamayan, • Yaşamın hernımetini başkalanndan bekleyen, • Düşünmeye değil inanmaya hazırlanmış, umutsuz bir yoğun enerji birikimi. Aslında bu insanlar, bellerine patlayıcı sarmasa- lar da birer 'canlı bomba'olarak dolaşıyor. Bu psi- kolojik ve sosyal profile sahip olan binlerce insan çeşitli yerleşim birimlerinde yaşıyor, caddelerde dolaşıyor, otobüslerde geziyor, pazariarda zaman öldürüyor. Bu insanlann inancına dayalı örgütler ortaya çı- kıp da onlardan görev yapmalannı isteyince de tam bir 'grup dinamiği içinde'^ beyinleri kolaycayı- kanarak her türiü işi yapmaya hazır duruma geli- yoriar. Böyle insanlar Türkiye sınırian içinde de var, Al- manya'da da, Afganistan'da da, Pakistan'da da, Amerika'da da. Bu insanlann kaynağında toplumsal sınıflar ara- sındaki gelir uçurumu da var, eğitimle ilgili sorun- lar da var, işsizlik sorunu da var, çok çocuklu aile- ler sorunu da var. Bu sorunlartn hiçbiri bugünden yanna çözülecek sorunlar değildir, kimse kendini aldatmasın. Ama bu sorunlan bugünden yanna iyileştirmek de ola- sıdır, kötüleştirmek de. Türkiye, laik eğitim sorununu çözemez ise du- rumu çok daha kötüleşecektir. Sosyal sınıflar arasındaki uçurum kapatılmaz da- ha da büyürse, elbette sorunlar daha da büyüye- cektir. Son terör olaylan, elbette uluslararası nitelikler taşıyorama.. hiç unutulmasın ki bu toplum, hiç de dışardan kaynaklanmayan büyük terör olayları da yaşadı. Köktendinciliğin yol açtığı Sıvas'ta insanlann di- ri diri yakılması olayını, Kahramanmaraş'ta yaşa- nan Alevilere yönelik ölümcül saldınlan El Kaide mi düzenledi? Bizim içimizde yaşayan Usame bin Ladin leri na- sıl unutuyoruz? Içimizdeki El Kaide'ler daha az mı tehlikeli? Bakmamız gereken yer, dışarısı değil, kendi içi- miz. önce içimizdeki sorunlan çözmek zorundayız. e-mail: erdalatak ı superonline.com Fax: 0 212 513 90 98 El ilanıyla çağrı KA-DER kadın adaylar arıyor ADANA(AA)- Kadın Adaylan Destekleme ve Eğitme Derneği (KA- DER) Adana Şubesi, ha- zırladığı el ilanlanyla ka- dınlan yerel yönetimler için aday olmaya çağın- yor. ' KA-DER Adana Şube Başkanı Lütfi>'e Görgün. 14 şubesi bulunan der- neklerinin Türkiye'de nü- fusun yansını oluşturan kadınlan karar mekaniz- malarında aktif olmaya yönlendirmeyi amaçla- dığını söyledi. Türkiye'de siyasetin erkek egemen- liği altında olduğunu be- lirten Görgün, "Nüfiısun yansı, shasetin ise azm- bğr>iz. Kadmlartmızı ce- sareüt olmaya ve \ öneti- mi pay1aşma>"adavetedi- yoruz" dedi. Görgün, siyasi parti başkanlannın da kadın adaylara sıcak bakmadı- ğını vıırgulayarak top- lumsal hayatın her aşa- masında süren kadın-er- kek aynmcılığının orta- dan kalkması için çalış- tıklannı vurguladı. Ka- dınlan yaklaşan yerel se- çimlerde aday olmaya çağıran Görgün, şunlan söyledi: "Adana gendinde he- men hemen tüm mahal- lelerde kadın adaylar oJuştu. Daha fazla sayıda kadmm shusi hayata gir- mesini istiyoruz. Bu amaçla el ilanlan bastir- dık ve bunlart dağıtarak kadmlanAtatürk'ün on- lara verdiği seçilme hak- kmı kulanma\aça^nyo- ruz. Kadın adaylannu- za ulaşarakoniara destek vereeeğiz. Bir anlamda onlann gönüllü propa- gandasmı yapacağız. Ma- halleleri gezerek kadın adaylannuz] seçmenlere tanıtacak, destek isteye- ceğiz."
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear