23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EYLÜL 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA DtZt A nımsanacağı gibi, ZM Başkan Bush da, •^ -•• tarihin en korkunç terör olayı oldıığu kuşkusuz, New York'taki ikiz kulelerin 11 Eylül 2001 günü sabahı, kaçırılan yolcu uçaklarıyla çıra gibi cayır cayır yahlmasımn hemen ardından yaptığı, ola ki doğaçtan konuşmada, "Soğuk Savaş yeniden başltyor!" demişti, bütün dünyaya gözdağı verircestne, Ama ne ilginçtir h Soğuk Savaş nedir?ki, bir daha yinelemedi o sözcükleri. Ya da bir daha yinelemesine izin verilmedi sanki... Gerçekten, nasılbir savaştı acaba şu "Soğuk vaş " denilen şey? landığı gibi, Sovyetler 'irliği 'nin sona erdirilmesiyle, o da mı kendiliğinden sona erdi? Ne yazık ki, Soğuk Savaş 'ı tarihi perspektifi içinde ele alarak inceleyen yayımlanmış tek bir bilimsel kitap yok dilimizde, gördüğümüz kadarıyia. Ama, Soğuk Savaş 'ın Sovyetler Birliği ile birlikte kendiliğinden sona erdiğinden kuşku duyan bir aydınımız, politikaamız. profesörümüz, yazanmız, çizerimiz de yok galiba, öte yandan... Üsîelik, bu aydınlarımız salt inanmakla da kalmamaktadırlar, gene gördüğümüz kadarıyia. s Örneğin, Çetin Altan, | | gazetedeki köşesinde " neredeyse her gün, Soğuk Savaş 'ın Sovyetler Birliği iler birlikte sona ermiş olduğunu altını çize çize yazmaktadır, sanki özellikle bu kanıyı yaygınlaştırmaya çalışırmış gibi. Gazetelerinde sık sık, örneğin 2 Temmuz 2002 tarihli Hürriyet 'in 6. sayfasında sekiz sütuna verilen "Casus Yunuslar, Soğuk Savaş Bitince Çocuk Doktoru Oldu " gibisinden asparagas kokulu haberler yayımlamaktadırlar sanki özellikle. Niçin acaba?.. SSCBhedefteki ülkeydiG erçekten, nasıl bir savaştı aca- ba bu Soğuk Savaş? Batıhlar- ca ısrarla belirtildiği gibi, XX. yüzyılın ikinci yansında salt ABD ile Sovyetler Birliği arasında yaşanmış, psikolojik ve kültürel bir ideolojik sinsi sürtüşme, sinsi savaşım mıdır? Soğuk Savaş'ın hedefinin sosya- list ideoloji, dolayısıyla da Sovyetler Birliği olduğu gerçeğini yadsıyabil- mek kuşkusuz olanaksızdır. Bilindiği gibi, Soğuk Savaş'a bu adı da, ta 1947 yılında Amerikahlar vermişlerdir. Roosevelt'in danışman- lanndan, Amerikalı ünlü malıyeci ve politikacı Bernard Baruch. 1947 yı- lında Kongre'de yaptığı bir konuş- mada, güya tkinci Dünya Savaşı'nda müttefıkleri olan Sovyetler Birliği'ne karşı savaşın bitiminin hemen ardın- dan başlatnklan bu sinsi saldınyı "so- ğuk savaş" olarak nitelemiş ve bu sı- fat tamlaması, o günden sonra bu sin- si savaşın adı olarak kullanılmıştır, Batılı politikacılarca. Başlangıç tarihi tarüşmalı Soğuk Savaş'ın başlangıç tarihi ko- nusundaki rivayetlerde çeşitlidir. Ör- neğin, kimi kaynaklara göre, bu sin- si savaş, Moskova'daki Amerikan Bü- yükelçisi George Kennan ile Was- hington'daki Sovyet Büyükelçisi No- vikov r 'un karşılıklı gönderdikleri "uzun telgraflar" dolayısıyla, 1946 yılında başlamıştır. Kimi kaynaklara göre ise NATO'nun kuruluş tarihi olan 4 Ni- san 1949, Soğuk Savaş'ın da başlan- gıç tarihi kabul edilmelidir. Yalçın Doğan ise 1980 yılında yayımlanmış "IMFKıskacındaTürkiye'' adlı kita- bında, "Soğuk Savaş'ın temeUeri EVIF göriişmekri sırasında aülmışür" dı- yerek, bu sinsi savaşın da Bretton Wods antlaşmasının imzalandığı 22 Temmuz 1944 tarihinde, IMF 'nin ku- ruluşu ile başladığını öne sürmekte- dir. Doğrusu, Soğuk Savaş'ın Amerika- lılarca, İkinci Dünya Savaşı'nın ka- zanılacağı anlaşılınca, Sovyetler Bir- liği'ne karşı daha savaş yıllannda planlandığmdan ve başlatıldığından, bizce de kuşku duyulmasa gerektir kesinlikle. Bilindiği gibi, Sovyetler'in 1943 Subat'ında Stalingrad'da Alman or- dusunu yenerek artık karşı saldınya geçmeye başlaması, 1944 başında da Ukrayna'ya girip Sıvastopol'u geri alması savaşın sonunu iyice belli et- meye başlayınca, kapitalist dünyanın savaş sonrasında yeni bir ekonomik krize düşmemesi için, dönemüı iki ünlü ekonomisti Keynes ve Harry White, Amerika ile Ingiltere'nin, bü- tün ülkelerdeki para hareketlerini kontrol edecek yeni bir örgüt kurma- lannı önermişlerdir. Nitekim, 6 Ha- ziran 1944'te Normandiya çıkarma- sı başanya ulaşınca, hemen 24 Hazi- ran 1944'te, kurulacak bu yeni örgü- tün temel ilkelerini güya görüşüp sap- tamak üzere acele bir toplantı düzen- lenerek 44 ülke Amerika'ya çagnlmış- tır. 17 ülkenin katıldığı Atlantic City'deki bu toplantıya Sovyetler Bir- liği de delege göndermiş, ancak ku- rulacak bu örgütün üye ülkelerin bü- tün ekonomik verilerini ve bilgileri- ni öğrenerek denetim altına almaya kalkışması üzerine, asıl amacın ken- dilerini kontrol altına alınması oldu- ğunun farkına vararak hemen çekil- mişlerdir toplantıdan. Demirperde deyimini ilk kez ChurchiU kuUandı Bu olay uzerine, 1945 yılında da Churchill, yaptığı bir konuşmada, "Avrupa'mn ortasma bir demir per- de inmiştir" diyerek ilk kez "demir perde'' deyimini kullanmış ve Sov- yetler'in dünyadan dışlanarak, kendi içine kapanıp yalnızlaşmasını ustaca sağlamıştır. Görüldüğü gibi, demirperde de as- lında Sovyetler Birliği'nce değil, sos- yalizmin daha fazla yaygınlaşmama- sı için Batılılarca, Soğuk Savaş'ın bir silahı olarak indirilmiştir, Avrupa'nın ortasına. Dolayısıyla, Soğuk Savaş'ın, • Soğuk Savaş'a bu adı, 1947 yılında Amerikalılar verdi. Roosevelt'in danışmanlanndan, Amerikalı ünlü maliyeci ve politikacı Bernard Baruch, 1947 yılında Kongre'de yaptığı bir konuşmada, güya tkinci Dünya Savaşı'nda müttefikleri olan Sovyetler Birliği'ne karşı savaşın bitiminin hemen ardından başlattıklan bu sinsi saldınyı "soğuk savaş" olarak nitelemiş ve bu sıfat tamlaması, o günden sonra bu sinsi savaşın adı olarak kullanılmıştır, Batılı politikacılarca. daha İkinci Dünya Savaşı bitmeden planlandığmdan ve 1945 yılında, sa- vaş biter bitmez hemen başlatıldığın- dan da kesinlikle kuşku duyulmasa ge- rektir bizce. Soğuk Savaş'ın ötelri silahlan Unutulmamalıdır ki, İkinci Dünya Savaşı'nda yalnız Sovyetler Birli- ği 'nde "88 nıihon Idşinin yaşadığı top- raklar yıllarca ateş alünda kalnıış; 20 milyon insan öbnüş; 15 kent, 1700 ka- saba, 70 bin köy, 31 bin 800 sanayi ku- ruhışu, 90 bin köprii, 98 bin kolektif çiftük, 2890 makine ve traktör istas- yonu, 84 bin okul 43 bin kitaplık, 44 bin tivatro binası, 427 müze ve 10 bin elektrik santrab yakıbp yıkılmış; 2890 petrol kuyusu ile 1135 maden ocağı ka- patümış ve 65 bin knı. demiryolu ile 56 bin km. karayohı kuOaıulamaz ha- le getiribniştir." Kuşkusuz, Avrupa'da da milyon- larca insan ölmüş, yakılıp yıkılmadık yer kalmamıştır. Bu nedenle, sosyalizmin köküne kibrit suyu dökmek uğruna bile olsa, yeni bir sıcak savaşı ABD'nın dahi gö- ze alacak hali yoktur 1945 yılında. Nitekim. daha 1945 yılı Ekim ayın- da. ünlü general Pattoa "Sovyetler Bir- liği'ne karşı bir Üçüncü Dünya Sava- şı açüması gerektiğini'' söylemiş, "es- ki Bulgaristan Büyükelçisi olan bir se- natör" de. "Elimizde atom bombası varken Sovyetler'e karşı kullanıp. iş- lerini bitireKm" diye bir konuşma bı- le yapmıştır Senato'da. (AB HaKl. NA- TO ve Türkıye, Gerçek Yaymlan, Is- tanbul 1968, s. 83) Bu yüzden, YalçmKüçük'ün, Ame- rikalılann "komünizmidoğumyerin- de ortadan kaldırmaya v önelik bir sı- cak savaşı göze alacak durumda otma- dıklanndan", Almanya'nın 7 Mayıs 1945 'te teslim olmasından üç ay son- ra, yani Japonya'nın da artık teslim bayrağını çekmek üzere olduğunun çok iyi bilindiği günlerde, 6 ve 9 Ağustos 1945'te, atom bombalannı "Sovyetler Birliği'ne atamadddan için, onlara gözdağı vermek amacryia Hi- roşima ve Nagasakj'ye atüklan" şek- lindeki yorumuna katılmamak da doğ- rusu olanaksızdır. (Ideolojilerin Dün- ya Savaşı Soğuk Savaş, YGS Yayını, Istanbul 1998, s. 46-56) IMF, Dünya Bankası ve NATO Kısacası, bir sıcak savaş daha gö- ze alınamadığı için, sosyalizme kar- şı başlatılan, gerçekten şeytanın bile aklına zor gelecek nitelikteki bu ye- ni tür savaşın silahlan da, kuşkusuz kendine özgü olmuştur. Örneğin, bütün ülkelerin kambiyo ve merkez bankalannı dolaylı yollar- la kendine bağlayarak her türlü mali işlemlerinı ve para hareketlerini de- netimi altına alacak IMF'nin kurul- masının hemen ardından da bizce bu sinsi savaşın bir diğer önemli silahı olan Dünya Bankası kurulmuştur 1946 yılında. 1947 yılında da gerek Sovyetler'in daha fazla genişlemesini engellemek, gerekse o ülkeleri bu sinsi savaşta kendilerine yandaş edebilmek ama- cıyla ola ki, önce "Truman Doktri- ni" adı altında Yunanistan ve Türki- ye'ye 400 milyon dolar yardım yapıl- masına, ardından da "MarshaD Pla- Avrupa Kalkmdırma Prog- adı altında Avrupa ülkelerine yardım yapılmasına ve kredi açılma- sına karar verihniştir. Soğuk Savaş'ın en ilginç silahı ise hiç kuşku yok ki, Amerika'nın çağ- nsı uzerine 4 Nısan 1949'da Was- hington'da, güya Sovyetler'in saldı- rısına karşı bir ortak savunma örgü- tü kurmak amacıyla 12 ülkenin im- zaladığı, kısa adı NATO olan "Kuzey Atlantik Andaşması"dır. 1952 yılında Yunanistan ve Türki- ye de üyeliğe alınmıştır. Böylece, NA- TO komutanlığı emrine verilmesi ka- bul edilen silah gücü, 50 tümen, 4 bin uçak ve büyük bir donanmaya ulaş- mıştır daha 1952 sonlannda. Ama, kuruldugu günden bu yana hiçbir sı- cak çatışmaya katılmamıştır. NATO, Sovyetler Birliği'ne karşı bile tek kur- şun olsun, sıkmamıştır. m" veya ramı r Sovyetler Birliği 'ni kuşatan ülkelerdeyapılan askeri müdahalelerin çoğunda ABD 'nin parmağı var NATO'nun yedek gücü: Darbeler B ilindiği gibi, Amerika, NATO aracılıgıyla Sovyetler Birliği'ne komşu ülkelerde çok sa- yıda kara, deniz ve hava üssüne sahip olma- nın yanı sıra güney ve batı sınırlan boyunca kur- duğu sayısız radar istasyonlanyla da Sovyetler Bir- liği'ni sürekli izleme olanağına kavuşmuştur asıl. Ancak, NATO'nun Amerika açısından en büyük yaran, vurucu gücünden çok, üye ülkelerin ulusal düzeyde de olsa askeri bir karar alma yetkisini sı- nırlayarak ordulannın yönetiminin Pentagon'a bağ- lanmasını sağlamak olmuştur, hiç kuşku yok ki... Örneğin, Sovyetler Birliği'ni kuşatan mazlum ülkelerde, 1949'dan sonra birden ardı ardına mısır gibi patlamaya başlayan askeri darbelerin altında NATO'nun da parmagının bulunmadığını söyleye- bilmek gerçekten olanaklı mıdır acaba? Örneğin, tran'da, 1951 yılında Musaddık'ın ik- tıdara gelip Şah'ı yurtdışına kaçırttığı darbe ile 13 Ağustos 1953 teMusaddık'ı devirip Şah'ı yurdadön- düren darbenin her ikisini de CIA ajanlannca dü- zenlendiği, anımsanacağı gibi daha sonraki tarih- lerde CIA tarafından da açıklanmıştır. Gerçekten de 1949'dan ta 1990'lara kadar, Ce- zayir'den Kuzey Kore'ye uzanan kuşaktaki ülkeler- den birinde neredeyse her yıl bir askeri darbe pat- lak vermiştir ardı ardına. Örneğin, 1949 yılında Is- rail-Arap savaşının hemen ardından Suriye'de, ön- ce Albay Hüsnü Ez-Zaim, birkaç ay sonra Albay Sami Hinnavi onun ardından da 4 ay sonra Albay EdipÇiçekli; 1951 yılında Iran'daMusaddık; 1952 >ılında Mısır'da General Necip ile Albay Nasır dar- be yaparak iktidara el koymuşlardır. Çok ilginçtir, Fransanın, yönetimın bütünüy- le Amerika'nın eline geçmesini ve Batı Alman- ya'nın da üyeliğe alınmak istemesiru protesto ede- rek 24 Ağustos 1954'te Ulusal Meclis'te NATO aleyhine bir karar almasının hemen ardından da, bu kez Fransa'nın Kuzey Afrika'daki sömürge- lerinde,önce 1954'te Cezayir'de, sonra da 1956'da Tunus'ta ulusal bağımsızlık başkaldırılan patla- mıştır. 1958'de ise General Necip'i devirerek iktidara tek başına egemen olan Nasır, 1956 yılındaki Süveyş Bu ara. aniden patlak veren iç kanşıklıklar ne- deniyle 1958 yılında Amerikan ordusunun ülkeye ayak basmasının ardından artık bir daha durulma- yan Lübnan, yıllar bo>oı iç savaşla yakılıp yıkılır ve 26 Eylül 1962 Albay SeDal'in yaptığı askeri dar- benin ardından çıkan iç savaşla Yemen 1967 yılın- da ikıye bölünürken; bilindiği gibi 21 Nisan 1967'de Albaylar cuntası Yunanistan'da, 1 Eylül 1969'dada Albay Kaddafî askeri darbelerle yönetime el koy- muşlardır. 12 Mart 1971 "de genelkurmay başkanı ve ordu • 1949'dan ta 1990'lara kadar, Cezayir'den Kuzey Kore'ye uzanan kuşaktaki ülkelerde patlak veren askeri darbelerin Soğuk Savaş'ın etkin silahlanndan biri olduğundan, dolayısıyla altlannda NATO'nun doğrudan veya CIA aracılıgıyla dolaylı parmagının bulunduğundan kuşkulanmamak da doğrusu olanaksızdır bizce... Harekâtı'nın rüzgânyla Mısır ile Suriye'yi birleş- tirip "Birleşik Arap Cumhuriyeirrıi kurarken Irakta General Kasım. Pakıstan'da da General Eyüp Han askeri darbelerle iktidara el koymuşlardır. 1961 yı- lında da Suriye gene bir askeri darbe ile Birleşik Arap Cumhuriyeti'nden aynlmış, Kore'de ise ön- ce CangDo-yoDg, üd ay sonra da General ParkCong- hee askeri darbelerle iktidara gelmişlerdir. 1963 yılında Irak'ta General Abdülselam Arif darbeyle General Kasım'ı devirmiş, 1966'da yeri- ne kardeşi General Abdurrahman Arif geçmiş, 1968'de de bu kez General Bekr gene bir darbey- le onu iktidardan indirmiştir. komutanlan, emir-komuta zinciri içerisinde gerçek- leştirdikleri bir darbeyle Türkiye'de yönetime el koyarlarken 16 Temmuz 1973"te Afganistan'da Zahir Şah, 1974 Temmuz'unda da Kıbns'ta Makarios askeri darbelerle iktidardan indirilmiş- lerdir. 1979 yılında ise gene Irak'ta General Sad- dam Hüsevin bir asken darbeyle iktidara gelirken ilginçtir, yıllardır Paris'in bir banliyösünde yaşayan Ayetullah Hümeyni de, binlerce kilometre öteden okuyup üfleyerek gerçekleştirdiği bir darbeyle tran şahını ülkeden kaçırtıp törenlerle gelerek iktidara oturmuştur. Anımsanacağı gibi, 1980 yılında da Kenan Ev- ren, gene emir komuta zinciri içinde dört general arkadaşıyla birlikte bir gecede o ünlü 12 Eylül dar- besini gerçekleştirmiştir. Bütün bu darbelerde gene anımsanacağı gibi, cun- tacılarca, ülkenin kökü dışarda aydınlar ve sen- dikacılar ile sorumsuz politikacılar tarafindan sürük- lendiği komünizm uçurumuna yuv arlanmaktan son anda kurtanlması amacıyla, çaresız kalındığı için gerçekleştirüdiği şeklinde açıklanmışnr kamuoyuna da sanki söz birliği edilmişçesine. Yani. bu ülkelerden herhangi birinde ne zaman şöyle biraz ulusalcı politika izlenmeye kalkışılsa, bir kuruluşu devletleştirmeye niyethyse ya da güç- lü bir sendikal hareket olsa, büyükçe bir greve gidil- se, ilerici bir öğrenci olayı patlak verse, veya bir sosyal demokrat hareket biraz güçlense, ardı ardına büyükçe birkaç protesto miringı düzenlense, san- ki hemen bir askeri darbeyle yönetim değiştirilmiş- tir, görüldüğü gibi... Ve çok ilginçtir, General Per- vez Müşerref in kendisi için düzenlediği Pakis- tan'daki o uyduruk darbeyi saymazsak, Sovyetler Birliği'nin sona ermesiyle de bu kuşaktaki askeri darbeler sanki bıçakla kesilmişçesine birden sona ermiştir, artık her ne hikmetse... Kısacası, bu askeri darbelerin de Soğuk Savaş'ın etkin silahlanndan biri olduğundan, dolayısıyla alt- lannda NATO'nun doğrudan veya CIA aracılıgıy- la dolaylı parmagının bulunduğundan kuşkulan- mamak da doğrusu olanaksızdır bizce... Yarın: Soğuk Savas ve Avrupa Birliği
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear