23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CUMHURİYET 9 HAZİRAN 2002 PAZAR HABERLERIN DEVAMI G t l N C E L CÜ^EYT ARCAYLREK I Başnrafi 1. Sayfada ANAP lideri Mesut Yılrnac, zirveyi değerlendiren «nuşnalarında "tıkandıK" i edi. 0te< partilerin AB'ye Ci\eı ğ e karşı çıkmadığı, zir- v€der sonra, hatta kimil«rine göre SP ile AKP'nin üyeliğsve AB dayatmalanra "tam gaz" evet dedik- teini çaren yorumlar yapılo - Böylece, bütün parti- tefin A£ üyeliğini destekleakleri.. ancakkkk; üyelik mjzateefeierinin başlayatoıln esi için AB'nin dayattı- ğıkoşularda "tam bir görtışfrirliği içinde" olmadık- lai orsya çıktı. Yılmaz'ın osdiği gibi, "Zirvede ön- ceder oılinen görüşler drşırda bir görüş öne sürül- madi". D artiter amaçta birleşiyor Sıra üyelik müzakere- leıini btşlatmayı sağlayaca* kimi koşullara gelince, muhtelF rivayetler öne sürCroriar. Hemen her zirve sonrasımanzara aynı: "/ç-ertfe görüş biıiiğine varan" partiler, "dışarda daha başka". ster Değenin ister beğermeyin, onaylayın onay- lanayır, oy verin vermey in;ama birgerçek var: (AB kcnusunda) zirveden sonraci açıklamalarıyla "içer- üe de dışarda da" tutariı görüş bildiren tek parti MHP! Idam, anadilde öğrerim ve yayın, Kıbrıs gibi duyarlı dört konuda en az afc aydan beri aşama aşa- ma geliştirdiği karşı koşullarda bir adım geri atma- yan MHP; (a)- AB dayatnnaannı 'hükümet fasan/a- n' olarak Meclis'e taşımayacaklarını söylüyor. (b)- Ortağı DSP ile MHP'nin muhalefetle anlaşarak ge- rekli yasalan Meclis'ten g«çrmesini bir hükümet so- runu yapmayacağını (Beypazarı'nda dün yapabile- ceğini) duyuruyor, (c)- DSP ile ANAP'ın uzlaşacağı (SP ile AKP) partiler, üç ortagıın aralannda anlaşma- sını vazgeçilmez bir koşul oarak öne sürerlerse.. ve sonuçta MHP'nin tutumu (oört partinin) uzlaşması- nı engellediği gibi bir dururn ortaya çıkarsa... ...-Bahçeli diyor ki- "Bu o>rt partı dört konuda or- tak hareket etmek hususunda mutabık iseler, bunla- n gerçekleştirecek siyasi irafe ve desteğe sahip ye- ni birhükümet oluşumuna gdilmesi düşünülmelidir." Bu açık seçik saptama yeni bir hükümet ve er- ken seçim tartışmalannı" gundemegetirdi. Koşulsuz mu, hadi canım sen de... Mesut Yılmaz "Bu meseleyi hükümet içinde uzlaş- mayla aşmak olanaksız" diysr. Meclis'te ne yapaca- ğı bilinmeyen DYP bir yarıa Ya "öteki" muhalefet? Uzlaşmacı olmaya, harıg konu olursa olsun Tür- kiye'ye yararlı denildi mi önplanda görünmeye bü- yük çaba gösteren, zirveûen sonra o TV'den bu TV'ye "kendini anlatmak içın" koşuşturan AKP Ge- nel Başkanı Recep Bey'den başlayalım. Recep Bey, dört dayatrna/a "koşulsuz destekver- diğini" söylüyor ammmma... CNN Türk'teki söyleşi deşifre edilir, bir kez daha dıkkatle okunursa Recep Bey'in satır aralannda kimi koşullar öne sürdüğü gö- rülebilir. Evet, Recep Bey koşulsuz destek verirken bir yığin lafla kamufle ettiği ıki koşulun altını çiziyor: (1)- Hükümet partileri (AB'nin dayattığı dört konu- da) aralannda anlaşmah, (2)- Teröristler için (öca- lan'ın affedilmesini önleyen) anayasaya ağırlaştırıl- mış hapis cezasını içeren bir madde konulmalı. SP lideri Recai Kırtan ise tam tamına Allah'ın adamı! Basındaki açıklamalannda turistlere tecavüz eden, ikisini öldüren katilin az ceza görmesi ve dışan çık- masıyla 35 bin kişinin öldürülmesinin önderi, ülkeyi bölünme aşamasına getiren öcalan'ı aynı kefeye koyuyor. Ne var ki; zirveden sonraki açıklamalarda Mesut Yılmaz'ın değerlendırmeleri MHP lideri Bah- çeli'nin "yeni hükümet" önerisine koşutluk göster- di. ANAP lideri, muhalefetle (idam vs.) "Meclis ze- mininde uzlaşma sağlanamadığı takdirde" yeni bir hükümet formülünün gündeme gelebileceğini söy- ledi. Grup Başkanvekili Beyhan Aslan da "yeni hükü- met arayışlanna başlayabileceklerinin" işaretini ver- di. Şimdi sormak gerekiyor Yeni bir hükümet koku- sunu alan, seçim öncesi hükümete girmeyi (DYP- SP) ya da siyasal meşrulaşmayı hükümete girmek- le pekiştireceğini sanan (AKP) partiler; DSP ile ANAP'ın son çare gördükleri Meclis'te uzlaşmayı neden savsaklamasınlar? Başa dönelim; AB: Amaç aynı, rivayet muhtelif. Söylentilerin artması nedeniyle basm toplantısı yapma kararı aldı Ecevit sessizliğini bozuyorANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Milli Güvenlik Kuru- lu'ndan (MGK) sonra Çankaya Köşkü'ndeki AB zirvesine de katılamayan, yann yapılacak Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmesi için MHP lideri ve Baş- bakan Yardımcısı Devlet Bah- çeli'yi görevlendiren Başbakan Bülent Ecevit, 12 gün sonra ba- sın mensuplannın karşısına çı- karak sessizliğini bozuyor. Ece- vit, hükümetin yol ayrırruna gel- mesi ve sağlığı üzerindeki spe- külasyonlann yoğunlaşması üzerine bugün 11.30'da Oran'daki çahşma ofisinin bu- lunduğu evinin bahçesinde ga- zetecileri kabul edecek. Rahat- sızlığı gerekçe gösterilerek D- SP'li miUetvekilleri ile görüştü- rülmeyen Ecevit'in gazetecileri kabul edecek olması, Başba- kan'ın sağlığına yönelik kuşku- lan daha da arrtınyor. En az 6 saat uyuyor Başkent Üniversitesi Hasta- nesi Nöroloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Turgut Zilelinin baş- kanlık ettiği 8 kişilik sağlık eki- bi. dûn Ecevit'i 40 dakika bo- yunca muayene ettiler. Ecevit'in DSP miUetvekilleri Rahşan Ecevit'i ziyaret etti Partiye yönelik saldırılar arttı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başba- kan Bülent Ecevit, yann yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısında başkanhğı MHP lideri Devlet Bahçeli ye bırakırken, DSP'deki çalış- malan da eşi Rahşan Ecevit'e devrettı. DSP'deki tüm örgütsel çalışmalan kontrolü- ne alan Rahşan Ecevit, dün sabah ve akşam sa- atlerinde olmak üzere kendisini ziyaret eden 10'ar kişilik iki DSP'li milletvekili gnıbunu ka- bul etti. Doktorlann Başbakan'ı muayene ettik- leri sırada konuta gelen DSP Istanbul Milletve- kili Ziya Aktaş başkanhğındaki ilk milletveki- li grubu, 45 dakika yan odada bekledikten son- ra yaklaşık 1 saat Rahşan Ecevit ile görüştü. Görüşme sonrasında açıklama yapan Aktaş, "Ecevit'in göreve başlama tarihi konusunda kesin bir tarih verilmemekle beraber beUrli bir süre içinde tedavinin sonuçlanacağı ve başarüı olacağı umudu var" dedı. Akşam saatlerinde konuta gelen ikinci DSP'li milletvekili grubu da Rahşan Ecevit ile görüş- tü. Millervekilleri görüşmede, "Partiye saldı- nlar arttı. Birileri kendilerini güçlü göster- meye çahşıyor. Başbakan'ın rahatsızlığından yararlanıp partiyi ele geçirmeye çalışıyorlar. Buna engel olun" çağnsında bulundular. Rah- şan Ecevit'in de milletvekillerine "Gücünüzü gösterin. DSP'nin ilkelerine ve misyonuna sahip çıkın. Birlikve beraberiik içinde olun" mesajını verdiği öğrenildi. nekahet dönemini geçirdiği O- ran semtindeki evinde doktor kontrolünden sonra günde en az 6 saat uyuduğu da öğrenildi. Ecevit, doktor kontrolünün ar- dından uyuduğu için Başbakan- lık muhabirlerinin dün kendisı- ne yönelttiği soru metnini de an- cak 4 saat sonra görebildi. Baş- bakanlık muhabirleri, Ecevit'in sağlığı ve liderler zirvesinde Bahçeli'nin hükümeften çekil- me restine yönelik olarak hazır- ladıklan yazılı 6 soruyu Basın Müşaviri Cem Avcı aracılığıy- la Başbakan'a ilettiler. Ecevit'in sorulara "bugün belki yanıt ve- rebileceği" açıklarunca, Başba- kan'ın sağlık durumuna ilişkin spekülasyonlar daha da yoğun- laştı. Başbakanlık Konutu'nda 29 Mayıs'ta düzenlediği basm top- lantısının ardından 12 gün bo- yunca görüntülenemeyen Ece- vit, artan kuşkular üzerine Baş- bakanlık muhabirlerinin kendi- sıne yönelttiği sorulan sözlü olarak yanıtlamaya karar verdi. Cem Avcı, akşam saatlennde yaptığı açıklamada, Başba- kan'ın bugün saat 11.30'da evi- nin bahçesinde gazetecileri ka- bul ederek sorulan yanıtlayaca- ğını bildirdi. Türkiye'yi zorlayan Kıbrıs senaryoları SERKAN PEMİRTAŞ ANKARA - Türkiye- Avru- pa Birliği (AB) ilişkileri açı- sından kilit öneme sahip Kıb- ns konusunda Kopenhag Zir- vesi'nden çıkabilecek olası so- nuçlar senaryolaştınlarak dev- lete sunuldu. AB'nin Kıbns Rum kesimini "adanın tek temsilcisi" olarak birliğe al- ması en kötü senaryo olarak değerlendirilirken. Türkiye; "en iyi senano" olarak gör- düğü "adada çözüm sağlan- masının ardından üyelik" olasılığmm yaşama geçmesine çabahyor. AB'nin Kıbns Rumlanm tek başlanna ahnası durumunun ise adanın bölünmüşlük durumu- nun kabulü anlamına geleceği, bunun KKTC için önemli olaca- ğı, ancak Türkiye ile AB arasın- da bir karşıtlık yaratacağı kayde- diliyor. MHP ve ANAP'ın poli- tikalannın aksine Türkiye, "ne AB'den ne de Kıbrıs'tan vaz- geçmeye" dönük politikalar iz- lemeye çahşıyor. KKTC ve Güney Kıbns Rum Yönetimi (GKRY) liderleri ara- sında ocak ayından bu yana yü- rütülen doğrudan görüşmelerde henüz bir gelişme elde edile- mezken, Türkiye, hem AB'den hem de siyasi partilerden gelen baskılarla karşı karşıya kalıyor. AB, yıl sonuna kadar Kıbns'ta çözüm sağlanması amacıyla KKTC lideri Rauf Denktaş'ın ikna edilmesi için Türkiye'ye baskı yapıyor. AB'nin yaklaşı- mını benimseyen ANAP da Denktaş'ın yeni açılımlar yap- masmı isterken, koalisyonun di- ğer ortağı MHP ise "Türki- ye'nin, Kıbns'ta taviz isteyen AB'den vazgeçebileceği'' 1 söy- lemini kullanıyor. Siyasi partilerin bu görüşleri- nin dışında Dışişleri Bakanlı- ğı'mn şekillendirdiği resmi po- litika ise rie AB'den ne de Kıb- ns'tan vazgeçilmesini öngörü- yor. Türkiye, adadaki taraflar arasuıda "eşit, adil ve yaşayabi- lir" bir çözüm bulunmasının ar- dmdan AB üyeliğinin sağlanma- sı gerektiğini her platformda di- le getiriyor. tngiltere ve ABD ile yapılan temaslarda da bu görüş- ler güçlü şekilde iletiliyor. Dışişleri Bakanlığı'nın hazır- ladığı ve geçen ayki MGK'ye de sunulan çalışmada, Kopenhag Zirvesi'nden çıkabilecek sonuç- lara göre senaryolar oluşturul- du. MHP hderi Devlet Bahçe- li'nin katılmadığı kurulda dile getirilen senaryolar şöyle: 1. AB, GKRY'yi tek başına birliğe aldığuu açıklar. Böylece AB, adadaki "bölünmüşlük" durumunu resmen kabul eder. I983'ten bu yana bağımsız dev- letini kuran KKTC, böyle bir ola- sılıktan etkilenmez ve memnun kalır. Bu senaryo, Türkiye ile AB 'yi doğrudan karşı karşıya ge- tirmez, ancak sancılı bir dönemin başlamasına neden olur. 2. AB. GKRYyi adanın "tek temsilcisi" olarak birliğe alır. Türkiye, bu durumda AB top- raklannı "işgai eden ülke statü- süne" düşer. Türkiye ile AB'yi doğrudan karşı karşıya getirecek bu senaryo, Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerinin başla- masuıı da engeller. Doğu Akde- niz'de istikrar açısından da sıkın- tı yaratacak bu senaryonun ger- çekleşmesinde kilit unsuru Ital- ya. Ispanya ve Hollanda gibi "önce çözüm sonra üyelik" di- yen ülkelerin tutumu oluştura- cak. 3. AB, üyeliğin gerçekleşme- si için adada öncelikle bir çözüm sağlanması gerektiğinde ısrar eder ve Kıbns'ın girişini gecik- tirir. Türkiye açısından en olum- lu senaryo olarak görülen bu ola- sılığın sağlanması için lngiltere, ABD \e AB'nin önde gelen üyelen nezdinde diplomatik ça- balar sürdürülüyor. Kadınlara ve Her Şeye Dair • Baştarafı Arka Sayfada Boşuna. dişi aslan hiçbir şeye aldırmı- yor. onun tek bir düşüncesi var, dişlerini boynuna geçirdiği antilobu bir an önce öldürmek ve kendine enfes bir ziyafet çekmek. Kendine enfes bir ziyafet çekmek mi dedim. bu benim hüsnü kuruntum. bek- leyin. Nerede kalmıştık, antilopla dişi as- lanın mücadelesinde. Nihayet antilop mücadeleyi bırakıp teslim oluyor, dişi aslan onun ölü bedenini sürükleyerek makilerin az ötesindeki açıklık bir yere götürüyor ve anında yanında iki çakal bitiveriyor. Malum. çakallar etoburlann en tembelleri olup başka etoburlann ar- tıklanyla beslenirler, burada da hemen ortaya çıkıyorlar. Dişi aslanımız avını afiyetle yiyecek, geriye kalanlan da on- lar götürecek. tşte kıyamet şimdi kopuyor. Birden ye- leleri kabarmış bir erkek aslan, en erkek yürüyüşüyle ortaya çıkıyor. Sanki küçük dağlan o yaratmış. Bir afilli yürüyüş. bir afiîli yürüv-üş. Kendinden öylesine emin dişi aslana doğru yaklaşıyor. Dişi aslan ağzında ölü antilop, bir an öylece durup erkek aslana bakıyor ve ardından antilo- bu toprağa bırakıp usul usul geri çekili- yor. Erkek aslan hiç acele etmeden ölü antilobun yanına geliyor, dişi aslan ve i- ki çakalın bakışlan arasında avın engü- zel yerinden yemeye başlıyor. Dişi aslan neredeyse huşu içinde onun yemeğini ye- mesini izliyor. tki çakal da bize daha va- kit var, diye bir süreliğine meydanı ter- kediyorlar. Erkek aslan yiyor da yiyor... Neredey- se avın yanstnı götürüyor ve dişi aslan bekliyor. Tannm ben bu manzarayı ne çok yerde gördüm. Ilericiliği kimselere bırakmayan parti toplantılannda, en ay- dın geçinen evlerde, kapısını çaldığım köy odalannda. varoşlann tek gözlü kon- dulannda ben, kendimi bildim bileli bu manzarayı gördüm. Erkekler en erkek biçimde tartışırlar- ken, en erkek biçimde sedire diz çökmüş otururlarken, en erkek biçimde *'Su ge- tir kan" diye bağınrlarken. hemen ka- pının önünde hazır ve nazır kadmlan. kendimi ve hemcınslerimi çok gördüm. Hiçbirimiz bu dişi aslandan pek fark- lı değildik. Erkek parti lideriydi. televiz- yon stanydı, fabrikada işçiydi. köyün muhtanydı ama, kadınlar sadece kadın- dı ve her an her emre hazır bekliyorlar- dı. Şimdi belgeselimize devam edelim. Evet, erkek aslan avın en güzel yerini yi- yip bitirdikten sonra kıçını dönüp gene pek bir afilli tahtının bulunduğu yere doğru usul usul uzaklaşıyor. Dişi aslan beklemekte, neyse erkek aslan gözden kayboluyor, o zaman gariban dişimiz avın yanına yaklaşıyor ve artık geriye ne kalmışsa kamını doyurmaya çahşıyor; dişi aslanı pek takmayan çakallar da bir- den ortaya çıkıp ava ortak oluyorlar. Di- şide hiç ses yok. Varsın onlar da nasip- lensin. Maalesefkadınlar açısından durum bu kadar vahim. Yani eskiler boşuna sofra- da "aslan payı" erkeğindirdememişler. Birbildikleri varmış. Sadece sofrada mı. hayatın hemen hemen her alanında "as- lan payı" erkeklerin. Evlilikte, iş haya- tında, sosyal hayatta öncelik hep onlann ve biz kadınlar belki de genlerimizdeki bu pek iç açıcı olmayan özellik nedeniy- le onlann arkalannda durup duruyoruz. Onlann her alanda öne çıkmalan sanki bizim hizmetçi mhumuzu okşuyor. Ken- dimizi pek bir işe yaramış hissediyoruz. Biz kadınlann içinde bulundukİan bu durumu anlatan ciddi bir teori de var. Adı. Kadınlarda Sindirella Sendromu. Türkçesi, kadınlann hizmetçi olma gö- nüllülüğü. Şöyle arkanıza yaslanıp bir an düşünün. Kocanız işinde ilerlesin di- ye işi bir anda bırakan ve kendini tümü> - le kocasına ve çocuklanna adayan siz de- ğil misiniz? Kocanız parti çalışmalanna daha çok katılsın ve etkin olsun diye ev- de yemekli toplantılar düzenleyen siz de- ğil misiniz? O eve kapanıp kitabını yaz- sın diye en olmadık işlerde çalışan siz de- ğil misiniz? Işsiz kocasmın cebine siga- ra parasını koyup temizliğe giden hem- cinslerimiz olduğunu da hiç unutmayın; kocalar kahvede okey oynarken tarlayı temizleyen. eken, inekleri sağan ve sıra sıra çocuklara bakan hemcinslerimiz ol- duğunu da. Evet gen tablomuz şimdilik böyle. Ama size küçük bir sır. Hani biz- deki bu hizmetçilik ruhu var ya, arada sı- rada bizim de işimize yanyor. Farkında olmadan kendimizi güçlü hissetmemizi sağlıyor ve ayaklanmız yere daha sıkı basıyor. Ve doğa bize en güzel armağa- nını sunuyor. analık ve aşk tutkusu. Rah- mimizde çocuklanmızı büvüttüğümüz gibi, ruhumuz da aşkı bir çocuk gibi bes- liyor ve bize erkeklerin pek de farkında olmadıklan muhteşem heyecanlar ve sonsuz se\ r inçler sunuyor. Sözün kısası aşkın büyüsü bizim oluyor. bu da her şeye değer. seyreyleisilCayahoo.com 'DemokmtikTüâiye' içinkmpanya tel'da düzenlediği resepsiyonla başlattı. HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak,Türkiye'nin bir yol ayrımında olduğunu ifade ederek "Seçeceği yol ya de- mokrasi yolu olacak ya da bir avuç azınlığın çıkarlan uğruna dünyanın değişimine ve gelişmesine Türkiyenin izole edilmesi olacak" dedi. Bozlak. "Başka bir Türkiye mümkün" anla\ ışıyla başlattıkları kampanyanın 1 Ey- lül Dünya Banş Günü'ne kadar devam edeceğini belirtti. KESK Genel Başkanı Sami Evren, Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan, gazetemiz ya/arlarından Oral Çalışlar. yazar Vedat Günyol, SODE\" Genel Başkanı Er- can Karakaş, Mihri-Se\im Belli, sanatçı Ferhat Tunç ve tHD yöneticilerinin de aralannda bulunduğu çok sayı- da aydın. siyasetçi. kampanyaya Türkiye'nin dernokratikleşmesi dilekleri ile katüdılar. Kampamava imza atan Barış Anaları da "En çok acı çeken biz analanz.Artık acı çekmek istemiyoruz" diye konuştular. ( HİLAL KÖSE) Y E N İ S İ Y A S E T Y A P M A B İ Ç İ M İ T A R T I Ş I L D I Sol kendini yenilemeli tstanbul Haber Senisi - Solun kendisini yenileyerek katıhmcı ve saydam bir siyaset yapma üslubu geliştirmesi, kendisini solda sayan- lann da kişisel beklentilerini aşarak ellerini taşın altına koyması gerek- tiği \ r urgulandı. Istanbul Sosyal Demokrasi Plat- formu'nca, Osmanbey'deki La Bel- la Düğün Salonu'nda düzenJenen toplantıda yeni siyaset yapma anla- yışı tartışıldı. Ercan Karakaş, Prof. Dr. Aydın Güven Gürkan, Seyfı Oktay, Şahin Llusoy, Yiğit Gülök- süz, Esenyurt Belediye Başkanı Gürbüz Çapan gibi isimlerin de katıldığı toplantıda, taban adına söz alan yurttaşlar. yönetici kadrolann, lider diye öne çıkanlann partileşme- de geciktiklerini, insanlann da baş- sız kaldığını söyleyerek 1.5 yıldır yaşananlan eleştirdiler. Platform sözcüsü BabürAtila, sol için düşü- nen, üreten. ümitlenen, kaygılanan herkesi çahşmalara katmak, geniş katılımlı bir siyasal gövde oluştur- mak istediklerini söyledi. tller Plat- formu Ortak SözcüsüFikret Doğan da "İlle de parti kurma saplantı- mız yok. Herkesin elini taşın altı- na koymasından yanayız" dedi. Prof. Gürkan: Kurucu ya da lider olmayacağım Aydın Güven Gürkan. sorunlan ve çözümleri dikkate almadan, li- der odaklı bir parti kurmanın anla- mı olmadığını ifade ederek, yeni bir partide kurucu ya da lider olmaya- cağımn altını çizdi. Gürkan, "Hepi- miz toplanıp parti kursak da, mevcut partilerin bir benzerini kurrnuş oluruz sadece" dedi. OD- TÜ Öğretim Cyesi Prof. Dr. llhan Tekeli, kutsala dayanarak değil, akılla ve samimiyetle siyaset yapıl- ması gerektiğini ifade etti. Halil Ergün, meselenin partisiz kalanla- nn partı kurması değil. ülkeyi de- ğiştirip dönüştürecek bir iddianın ortaya konulması olduğunu anlattı. îstanbul Üni\ersitesi Öğretim Üye- si Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, top- lumsal yapıya işleyen kayırmacılık kültüründen kopulması gerektiğini savunurken, Ege Üniversitesi'nden Yrd. Doç. Dr. Engin Önen de siya- sette ilke ve fıkirlerin değil, kişile- rin egemen olduğunu. bunu aşmak gerektiğini ifade etti. Prof. Dr. Za- ferÜskül, "tdeolojimizinetleştir- mek, siyaset yapma tarzımm değiştirmek zorundayız" dedi. GUNDEM ML STAFA BALBAY B Baştarafı 1. Sayfada Şöyle çokçaolduklart güzel biryamaçtı... Esintiy- le birlikte nasıl bir iğde kokusu. Başkentin bütün ko- kularını bastıracak güçte... Yook dedim, bu sefer bir nefeslikgelmedim. Mevsimleri, ilkbahar, yaz, sonbahar, kış deyip ne kadar sadeleştiriyoruz. sığlaştırıyoruz. Halbuki, ma- yıs sonuna iğde mevsimi dense, nisan sonuna ley- lak, haziran başına gül... İğde ağacı kışın tam siperdir. Yanından geçersiniz, görmezsiniz. Incecikdallar, havanın rengine bürünüp kaybolur. Yapraklanma başlayınca, "Aaa" dersiniz, "burada iğde ağacı mı vardı?" Sonra geçen yaz ba- şını anımsarsınız, "Tabii, geçerken insanı durdurur- duya..." Yapraklanmaya başlarken topluiğne başı tomur- cukların içinden çıkan uçların öyle bir duruşu vardır ki, hani bir gün insanoğlu, uçak gökyüzündeyken pencereleri açabilirse, elini uzatıp, bulutian tutabilir- se... O gün yüzü nasıl şaşkına dönerse... İlk iğde yap- rak uçları da etrafa öyle bakar. Şaşkın. geri dönme- nin yolunu arar ama. artık olanaksızdır. Üstelik onu çoook zengin bir doğa beklemektedir. İğde ağacı da çam gibi kendini mi buduyor ne, alt dalları kuru, üst dallar şelale... Alttan bakınca, san- ki birden çoğalıryapraklar, uçlarındaki çiçekler, son- radan özenle üzerine yerleştirilmiş gibi durur. Altta- ki kuru dallar, üstten akan yapraklar. insanı şaşkına çevirir... Arı-1'den çiçek-2'ye... Ama en büyük keyıf, şöyle birkaç metre uzakta du- rup rüzgâr tarifesini beklemektir. Yook öyle AB treni gibi değildir rüzgâr. geliyorum deyip gelmemezlik etmez, gelip hemen kaçmaz... Usul usul dalların ara- sına sokulur, oradan alabildiğine iğde kokularını yük- lenir, ırmak ağzındaki bir delta gibi akıtır da akıtır... Rüzgâr üzerine bir sos ekip tatlandırıyor mu ne, dalların içine burnunu sokup içeçekinceo kadar dol- muyor insan... Ama dalların içinde de yaprakların gü- müş rengi, beyazla yeşilin sanki ayrı ayn yerlerden gelmişler de burada buluşmuşlar, birbirlerini çok sevmişler havası, kokuyu aratmıyor. Minicik san çiçeklerin gramofonu andıran duruş- ları, biraz durup dinleyince insana neler neler söylü- yor. Aman fazla yanaşmaya gelmez. O çiçekler bu mevsim en çok arıların kapsama alanında. Bir an... Tepemde yarım tur attı, "Bu çiçekler be- nim. durduğun yerden öteye fazla gitme" uyarısın- dan sonra, iğde çiçekleri kümesine yöneldi. Yaklaş- tı. her biri bir bebek serçe parmağının yansı küçük- lüğündeki çiçeklerden hangisinin üzerine konacağı- nı kestırdi... Sanki, an-1 uzay üssü, çiçek-2 üssüy- le atmosferin derinlıklerinde buluşuyor. Her ikisi de öylesine ciddiye aldılar işlerini. An tam çiçeğin tepe- sine konup işe başladı... Az ötede bir kelebek... Üzerinde tonlarca renk. Güneşie birlikte parlayıp kararıyor. Güneş her rengi ona çarpıp tonlara yayıyor. Açık kahverengıyle koyu kahverengi arasında yüzlerce ton mu olur? Kele- bekteolur... Onlann da çiçeklerte dostluğu arılardan az değil... Heey arkadaşlar dedim, tamam siz benden daha güçlüsünüz, bir dalın ucunda durabilecek yetenek- tesiniz, ben de şimdi ağacın altına yatıp sizi izleye- ceğim... Ağaçların çok boyutluluğu beni ayrıca çeker. Dal- ların ucunda uzanınca bu kez bambaşka bir ağaç dağının karşısındayım. Kendimi bir an yıllar önce git- tiğim Amazon ormanlarının ortasında hissettım. Bol yapraklı. ucu çiçekli iğde dalları öylesine sıkı bir sı- radağ oluşturmuşlar ki, içinde kaybolup gittim... İğde kokularını toprağın üstüne yastık yapıp gidip kendisine söylesin diye rüzgârın kulağına fısıldadım: Heeey beni sevince boğan güzel kokulu iğdeler... Sizdeki bu zenginlik bütün kara bulutları deler... ankcum@ttnet.net.tr Faslılar bakkala saldırdı Belçika 'da 1 Türk öldürüldü BRÜKSEL (AA) - Belçika'nin başkenti Brüksel'de, Türklerin yoğun bulunduğu Scha- erbeek bölgesinde, dün öğle saatlerinde bir Türk'e ait bakkala yapı- lan silahlı saldında Hay- dar Er öldü, Seftar Er yaralandı. Elde edilen bilgilere göre, aşın alkollü 3 Fas- lı, sabah saatlerinde ara- balannı Iğdırlı Er ailesi- nin dükkânınm önüne park ederek taşıt içinde çirkin \e gürültülü tavır- lannı sürdürdüler. Er ai- lesi fertleri, bu kişiler- den, oradan uzaklaşma- lannı istediler ve tartış- ma çıkması üzerine po- lis çağırdılar. Polis, 3 al- kollü Faslının kimlik kontrolünü yaptıktan sonra olay yerinden uzaklaşmalannı istedi. Faslılardan biri, gider- ken Türk aileye. "biraz sonra geri geleceği ve onlan öldüreceği" teh- didinde bulundu. Sar- hoş Faslılar, polisin uzaklaşmasından sonra tekrar Türklerin dükkâ- nının önüne geldiler \e aralanndan bir kişi, ta- bancayla ateş açarak Haydar Er'i öldürdü, Seftar Er'ıyaraladı. Di- ğer iki Faslının da saldı- nyı izlediklen belirtili- yor. Polis, Faslılardan bi- rinin yakalandığını, di- ğer ikisinin arandığını, kimliklerinin bilindiğini bildirdi. Olay üzerine bölgede gerginlık yaşan- dığı ve polisiye önlemle- rin arttınldığı belirtildi. Bölgedeki Türklerin, güvensizlik ortamından ve polisin gevşek tutu- mundan şikâyetçi olarak tepki gösterdıkleri bildi- rildi. Savcılığın, incele- me ve sorgulamalann ta- mamlanmasından sonra, olayla ilgili resmi açıkla- ma yapması bekleniyor. Evinin yakınında ateş açıldı Simîtis7lazdıran saldırı ATtNA (Cumhuri- yet) - Yunanistan Baş- bakanı Kostas Simi- tis'in Atina'nın Kolona- ki semtindeki t\\ yakı- nında, uyuşturucu ba- ğımlısı olduğu anlaşılan bir kişinin dün sabah sa- atlerinde havaya ateş aç- tığı bildirildi. Saldu-ganın olaydan önce bir polis memuru- nun silahını gasp ettiği, bir arabayı yaktığı, bir dığerine de ateş açtığı belirtildi. Simitis'in sal- dırganın eyleminin en- gellenememiş olması nedeniyle sinirli olduğu kaydedildi. Yunan özel Flash radyosu, Dimitri Ayvacidis (38) adlı sal- dırganın, Başbakan'ın evinin önüne gelerek rasgele ateş açtığını du- yurdu. Radyo, Simi- tis'in evının etrafındaki polislerin de ateş açma- sı üzerine saldırganın kullandığı kiralıkaraçla olay yerinden kaçtığını, ancaİc birkaç kilometre ötede yakalandığını be- lirtti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear