Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA
+
CUMHURİYET 21 MAYIS 2002 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER olay.gorus@cumhuriyet.com.tr
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
'Bulunıır, Kurtaracak../
Bireski şarkı vardı: "Çözdük-
çedolanıyor"... Çözebilırsen!..
Çozmeye kalktıkça daha da ka-
nşan, köfdüğümleşen olaylar, ol-
gular ıçindeyız.. Akıl, sağdu-
yu, bilirn, bılgi, deneyim çözül-
mez biryığın olmuş... Sesler, gu-
rültüler, bağnşmalar, arayışlar,
ilerı sürülen çareler, çaresizlik-
ler!..
Bir düşünün, kısa süren, ol-
dukça karanlık bır belediye baş-
kanlığından öte bir tek olumlu
iş yapmamış, adı çevresinde
kuşkulu söylentilerdolaşan, iki-
de bir savcılıklara, mahkeme-
lere çağrılıp hesabı verilmesi
gereken tatsız sorularla karşı-
laşan bir insan! Tayyip Erdo-
ğan "En güvenilen devlet ada-
mı" seçilmış!.. Yüzde yırmı beş
oyla!.. Ismail Cem ıle Kemal
Derviş onu az farkla izliyor. Her
nedense Mehmet Ali Bayar
şimdilik güvenilırlık listesinde
yokJ.. Merak etmeyın, partı baş-
kanı birseçilsin halkımız onu da
öteki "güvenilirtik"\er\n arasına
katacaktır!
Ne kolay, ne çabuk, ne hızlf
kararveriyoruz! Son elli yıldır hep
aldanmadık mı, aldatılmaktan
da bıkmadık mı? Menderes,
Demirel, Özal, Tansu, Me-
sut... Hangisinden biryarargel-
di? Hepsı kısasuredetürlü suç-
lamalar altında kalmadı mı? Ki-
mıleri Yüce Divan eşiğınden
türlü oyunlarta dönmedi mi?
Boş umutlar, boş adamları
göklere çıkartır. Hep bir baba,
bir ağabey bekleyen toplum-
lar; kendine, kendı aklına inan-
mayan toplumlar, böyledır! Bo-
şuna mı Aziz Nesin'in "Türk
milletinin yansı geri zekâlıdır"
gibilerden bir yargıya varma-
sı?.. Nâzım Hikmet'in bızleri,
"Dünyanın en tuhaf mahluku"
sayması!..
İnsan hiç istemiyor, hiç hoş
değil, amagerçek... "Koyungi-
bisin kardeşim /gocuklu celep
kaldınnca sopasını / ve adeta
mağrur koşarstn salhaneye".
Biz de, bilmçsız insanlar ola-
rak koşacak mıyız. Tayyip'e,
Bayar'a ya da bılmem kime oy
verecek, iktıdann başına geçi-
receğiz öyle mi? Biz o kadar
şaşkın mıyız? "Ve bu dünyada
bu zulüm I senin sayende I Ve
açsak, yorgunsak, alkan içın-
deysek eğer I ve bütün şara-
bımızı vermek için üzüm gibi
eziliyorsak I kabahat senin.." Yi-
ne de şair acımış gaflet içinde-
ki halkımızı, yıne de bır boş
avuntu bulmuş, dıyor ki; "De-
meye de dilim varmıyor ama I
kabahatin çoğu senin canım
kardeşim."
Tam zamanı bu unutulmaz,
hep canlı kalan (ne yazık ki ka-
lan) dizeleri anmanın!.. Sen tut,
Tayyıp'i yüzde yirmi beş oyla
TC'nin başbakanı yap! Hiçbir
alanda bir tek başansı görülme-
mış bır dışişleri görevlisini par-
ti başkanlığına getir; seçimler-
de halkın umudu olsun!.. Yada
kaç kez denediğın Mesut'lan,
Tansu'lan hatta Baykal ları bir
daha bir daha denemeye kalk!
Bır Bülent Ecevit var!.. Var-
dı mı dıyeceğiz ona da!.. Düşe
kalka yonetıyor ülkeyi... Yaş
yetmiş yedi!.. Oysa seksenini
geçmiş nice büyük politikacı
var dünyada... Sorun, yaş de-
ğil!.. Her insan yaşlamr, hasta-
lanır! Ama sen, hastalığını sak-
la, "Hiçbir şeyim yok" de; se-
nı canı kadar seven, yarım yıiz-
yıllık eşin de senı gözü gibi ko-
rusun, hekimlerden bile sakla-
sın!.. Işte bu olur şey değildir.
Çağdışıdır, akıl dışıdır.
Belli artık, Bülent Ecevit ister
istemez politika dünyasından
ayrılacak. kendinı sanata, kül-
türe verecek, çok daha yarariı
işler yapacak... Şiirler, dene-
meler yazacak... Ama bır büyük
boşluk bırakacak politika dün-
yasında... Bugün ona kızan ki-
şiler korkanm yann "An nerde-
.sin Ecevit" diyecekler!.. Tay-
yip'lere, bılmem kimlere kaldı mı
çözumsüzlük, ülkeyi batırır ha-
le geldi mi, elbet bir kurtuluş yo-
lu aranıp bulunacaktır.
Namık Kemal e nasıl yanıt
vermışti Mustafa Kemal, ulu-
sumuzun en karanlık günün-
de: "Bulunur kurtaracak bahtı
kara madenni." Bu millet onun
bunun elinde sürgit kalmaya-
caktır... Kendi yolunu kendisi
bulacaktır: Akıl, sağduyu, bi-
lim, ulus sevgisi, Atatürk dev-
riminin sağlam ilkeleriyle.
Çağdaş Sol Yapılanma...
Ertan UN\ ER Torbah
2
0. yüzyılın son çeyreğinde yaşa-
nan teknolojik de\Tİmin kaynak-
lık ettiği, üretim biçimi dönüşümü,
solu çağdaş bir yapılanmaya zorlamak-
tadır. O yapılanmanın temelini sağlıklı
oluşturabilmek içın ılk koşul, günümüz-
de solun geldiği konumu gerçeklenyle
saptamaktır. Ozellikle Sovyet Mode-
lı'nin çöküşünden sonra yaşanan gelış-
melerı de göz önüne alarak ve aynntı-
lan dışta bırakarak değerlendirelün.
Sosyalıst Sol: Marksizmin üç asal te-
meli olan, tanhsel ve diyalektik madde-
cilik, ekonomipolitik ve bilimsel sosya-
lizmi benimseyen sol kuram... Sosyalıst
Sol, ideolojik olarak totalitarizmi ve lı-
beralizmi (klasik demokrasiyi) benım-
seyen iki ana tavnnı bugün de koru-
maktadır. (Geçmişte var olan ve prole-
tarya diktasıyla oluşacağı savlanan Mark-
sıst Demokrasi kavramı şu sıralar gün-
demdışıgibidir..)
Sosyal Demokrat Sol: Marksizmin
ilk yaklaşımını tam olarak, ikincisini
bellı bir noktaya dek benimseyen, an-
cak son ilkesiyle tam uyuşma olanağı
bulamayan sol kuram. Sosyal Demok-
rat Sol, ideolojik olarak yalnızca libe-
ralizmi (demokrasiyi) benimser.
Buradaki liberal- demokrat tavir ve ön-
görülerin ağırlıklı yanıyla siyasal oldu-
ğu söylenebilır. Ekonomik yönüyle ba-
kınca her ikisinde de kapitalizme göre
kimi denetim önlemleri bulunmaktadır.
Günümüz sol kuramsallığı, -ne yazık
ki- bu iki temel öngörü bölümden oluş-
maktadır.
Yeni dünya düzerünin üç temel aya-
ğından biri olan küreselleşmeyle daya-
tılmakta olan yeni liberalizmin yeni ka-
pitalizmi ise ağırlıklı yanıyla siyasal li-
beralizmı kimi yeni oyunlarla yutturur-
ken, çok daha büyük bir fürursuzlukla
ekonomik liberalizmin pazarlamasuıa
başvTjrmaktadır. Vanlan sonuç. tüm dün-
yada yaşanan insan karşıtlığında ve in-
san acılan üzerinde yapılanan dramlar-
da kendini açıkça göstermektedir.
Böylesi bir evrensel ortamda. böyle-
si bir konuma gelmiş ya da sıkışmış
olan sol, ne yapmalıdır kı, hem geçmi-
şindeki yetersizliklerini giderebilsin,
hem de günümüzün dünya açmazlan-
na çözümler sunabilsin? Işte yaşamsal
önemdeki soru budur... Yaşamsal önem-
deki yanıt da bu soruya verilecek olan-
dır.
Önce kuram... Buradaki gerçekçilik
uygulamayı belirleyecektir. O yüzden ya-
şanan sosyoekonomipolitikle bağıntı-
sının çok güçlü olması zorunludur. Bu
bağınhda, solun asal ilkelen eşitlik, ada-
let ve özgürlüğün, bugüne yansıyan bo-
yutlannın da bulunması kaçınılmazdır.
Sanayı üretim biçımini aşma sonucunu
getıren, günümüz üretim biçimi dönü-
şümünün o yansımada bulunması kesin
bir gerekliliktir. Emek-sermaye çeliş-
kisi gerçeği atlanamaz; ancak günü-
müzdekı boyutlanyla yenıden değer-
lendirmek koşulu ile. Aslında bunun
evTensel koşullan da, küreselleşmeyle
insanlığa dayatılmaktadır; aynca yaşa-
tılmaktadır... Örneğın bugünün çelişki-
si, çalışan- sömüren çelişkısine taşına-
bilir... Öylece emek cephesi genişleti-
lerek, blok aşamasına ulaştınhr. Bu ya-
pının kuramsal temellerinin çoktan oluş-
tuğunu yinelemek bile gerekmez...
Bu özetten, -yine özetle- uygulama ala-
nına açılınca, çok ilginç ve umut veren
bir gelişmeler zinciriyle ve o zincirin kat-
kılanyla karşılaşıhr. Burada yapılacak
olan da, gerçekçi temellere dayalı bir sağ-
lama ve sadeleştirme işlemidir. Günü-
müz gerçeğinde yaşanan, -süngesel an-
latrmıyla- Porto Alegre olgusunun sağ-
lıklı değerlendirilmesidir. Kimi sol kay-
naklı küçümsemeleri de "akla ve hesa-
baçağmnadır'V Karşıtyapılanmadayer
alan Davos Forumu, IMF-WB-WT0
kombinezonuna karşı yapılacaklan, uy-
gulanacak olanlan akla ve hesaba kat-
madır...
Ekmekçi'ye mektup
Bu yazımı da Sevgili Mustafa Ek-
mekçi'ye, -21 Mayıs 2002"de, gurbete
çıkışının beşincı yıünda- yazdığım, uzun
"cevabimektubu" özetleyerek bitirmek
istiyorum.
Ey koca Ekmekçi, sen öyle, gurbet ne-
yin dinleyip sessiz kalacak biri değildin
aslında. O belliydi... Ancak. hiçbir özel
çaba göstermeden, buralan böylesine
özlemlendirecegin; buralan böylesine sa-
racağın ve de buralarda böylesine ara-
nacağın umulmuyor muydu ne... "Hiç
kanatmadan yapüğın o operas>onlar-
dan sonra*' saynlığı geçip de sağhğına
kavuşanlar, bir özlüyorki seni. sorma...
Bir de hani şu •'incirmeden yonttuğun
mahnıkat takunı" var ya, onlar... (Bu-
rada. ayraç içinde: "mahrukafın, as-
lında yakacak türünden "odun" oldugu-
nu ve senin yontmanla. daha bir üst de-
ğere ulaştığını vurgulamak isterım, o
canokurlanniçin...)
O sımsıcak yüreğinin sıcaklığı. san-
mayasın ki, gurbetlerdesin diye azal-
makta. Hiç ummayacağın ölçüde artı-
yor, o insan insan diye çırpınan yüreci-
ğinin -bir gün bile olsun azalmayacağı-
ru bildjğimiz- sıcaklığı, ılıklığı... Zaten,
şu giderek berbatlaşmakta olan dünya-
da, her bunaldığımızda, o sımsıcak yü-
reğini sığınak yapmazsak, yandık ki ne
yanmaktır o... Beynimdekı volkanlan
sormaktasın "faaiiyete devamdalar''... Ha
patladı, ha patlayacak gıbı. Torbah Güz
Etkinlikleri iki yıl sonra yeniden başla-
yacakmı ne...
Sevgili ağabeyim, gerisi bildiğin gi-
bi... Onatana bir yazdırmıyorlar; 1 ata-
mayana 10'u kendi elleriyle yazmakta-
lar... Baki selamlar, insanlar sevgilisi
ağabeyim!
Çürük Mayadan Yapılan Ekmek!..
Rahllli ÖZEL Emekli C. Savcısı
ğine göre değil, kişisel ve par-
tisel çıkarlara yönelik oldu-
ğundan. kamu düzenini dina-
mitlemekte. halkın hukuka gü-
veni ve saygısı yok edilmek-
tedir.
Hukuk, bilimdir. Yöntemi
4
616 sayılı yasa bu yasay-
la ilgili Cumhurbaşka-
nı'nın gen çe%irdıği ya-
sa. hukukun temel kavramla-
nna (mefhumlanna) karşı ya-
pılan hukuk cinayetidir. Yasa-
lar çıkanlırken hukuk tekni-
mantığa ve aritmetiksel değer-
lere dayanır. Yasa yapma tek-
niğınde önce hukuksal kav-
ramlar açık seçik belirlenir.
KavTamlarbelirlendikten son-
ra genel kavramın detavi hu-
kulaın genel ilkeleri esas alı-
narak madde madde şekille-
nir. Çıkanlan yasalar hukuk
TURKIYE BUYUK MAÇ İÇIN GUN SAYIYOR
••»-«
KUPA KAPSAMA ALANIMIZDA
Kore'de
Telefonlarınız
Turkcell'den!
Turkcell
numaranızı
Güney Kore'de de
kullanabileceksiniz.
Kore'deki
alt yapıya
uyumlu
telefonlan
hiç bir bedel
ödemeden
kiralıyabilmek
iÇin
444 0 532yi
hemen arayın,
kaydınızı
yaptırın.*
[ * Kontenjsnrmz sınırfıdır,
başvurular sırasıyla oeğerlerdınlecekp'
Teletonlaröa oluşacak ^erhangt b>r hasarda^
çaıınma ya da kayıptan Turkcell sonjirılu değıldı'
TURKCELL
tekniği ve hukuk felsefesine
dayanmadığından. çıkaranlar-
ca da sındirilememektedir.
Çünkü mayası bozuk ekmeği.
yapanlar da yese sindirimde
zorlanır.
KavTam kanşıklığı. 1991 ta-
rihinde çıkanlan yasadan baş-
lamaktadır. Orada da yasanm
başlığı 3713 sayılı Terörle
Mücadeie Yasası. fakat te-
rörle mücadele hükümleri
dışında her şey var. 4616
ve Cumhurbaşkanı"nca ge-
n gönderilen yasalarda da
yasalann başlığı şartla sa-
lıverme içeriğı afka\Tamı-
nın bütün niteliklerini içer-
mekte. Şartla salıvermenin
temel iki öğesı vardır. Bel-
li bır süre cezaevinde yatan
hükümlünün ıyi halli oldu-
ğunun belgelenmesı. ikin-
cisi de tahli\e tanhinden
esas ceza müdderinin biti-
mine kadar >eni bir suç iş-
lememe koşuludur. Kısa-
cası af ıse koşulsuz cezayı
ve suçu ortadan kaldırmak-
tır. Üç-beş sağduyulu köy-
Iü bir araya gelseler. toplu-
ma bundan daha yararh ya-
sa yaparlardı. Çünkü çıka-
nlan bu yasalann amacı ba-
zı hükümlüleri topluma ka-
zandırmak değil, cezaevle-
rini boşaltarak yönerimde
rahatlık sağlamak, siyasi
koltuklannın zeminini oluş-
ruran kişileri kurtarmak.
toplumda suçlulara hayat
hakkı tanıyarak altta ka-
lanın caru çıksın ilkel zih-
nıyeti sonucu mağdurlan
cezalandırmak... Nisan
1991 tanhli 3713 sayılı,
Aralık 2000 tarihli 4616 sa-
yılı, iade edilen son çıkan-
lan yasa hükümlennin içe-
riğindeki adaletsizligi, ada-
let caniliğinı. demokratik,
antidemokratik hiçbir ül-
kede yapıldığını sanmıyo-
rum.
Güzel ülkemizin. böyle
bir zihniyet tarafindan yö-
netihnesinden. otuz beş yıl
c. savcılığı yapmış bir kişi
olarak ıstırap du^yorum.
Hukuk felsefesinde kla-
sikleşmiş bir deyim vardır
Itirafile tevrik arasında mu-
ta\assıt (ortalama) yol izle-
mek. Bu kural yasa >apar-
ken göz önüne alınmalıdır.
Sankı mağdurlar suçla ca-
nilermağduryapıhyor. San-
ki canını. malını iyi korusay-
dı dercesine... Unutulma-
sın bu ülkede son zamanlar-
da toplantılarda milletve-
killeri keyfl silah boşaltı-
yor, meyhanelerde görün-
rümü bozuyorsun diyerek
ke^i adam öldürülüyor.
Böyle yasalar yapıldığı
müddetçe çağdaş devlete
ne gerek \ar... Kuvvetli olan
haklıdır ilkelhğıne adım
adım gidilmektedir.
PENCERE
Din Uleması Kem Küm
Ediyor...
Diyanet Işlerı Başkanlığı geçen hafta Istanbul'da
bırtoplantıdüzenledı; dörtgünlükçalışmadan son-
ra sonuç bıldırgesi yayımlandı.
'Sonuç Bıldirgesi'nöe neler vardı?..
Gazetelerde çıkan haberlerden öğrenebildiğim
kadanyla şu konulara ilişkin kararlar alınmıştı:
Namaz üç vakit olabilır mi?..
Dini nikâh yeterlı mi?..
İki kadının şahıtliğinin birerkeğe eşit olması kura-
lı geçerli mı?..
Miras paylaşımında kadının hakkı erkekle eşit ola-
bilır mi?..
Namaz Türkçe kılınabilır mı?..
Kadın dövülebılir mi?..
Kadın cenaze namazına ya da bayram ve cuma
namazlannda cemaate katılabilir mi?..
Peki, kararlar ne yoldaydı?..
•
Toplantıya Diyanet Işlerı Başkanlığı'ndan ve ilahi-
yat fakültelerinden kalabalık bır katılım olmuştu;
ama, sonuç bildirgesı hazırlanırken 'ne şiş yansın ne
kebap' yaklaşımı ağır basmıştı.
Neden?..
Bu soruya yanıt verebilmek için Türkiye'de Cum-
huriyetiyle birlikte gerçekleşen hukuk devriminin içe-
riğine bir göz atmak gerekir...
Yurttaşlık Yasası (Medeni Kanun) Avrupa'da 'Ay-
dınlanma Devnmi'run urunüdür; 19'uncu yüzyılın
başında ilk kez Fransada hayata geçirildi; sonra çe-
şitli ülkelerdeyürürlüğegırdı; bizde 1926, Medeni Ka-
nun'un onaylanması yılıdır, tarıhimizin en önemli de-
mokrasi atılımı gerçekleşmıştır.
•
Medeni Kanun'la kişı devlet yaşamında kul ol-
maktan çıkar, yurttaş kımliğini kazanır, cemaat ku-
rallan yenne laik yasa maddelerine bağlanır...
Türk Medeni Kanunu Isviçre'den alınmıştır, kişinin
tüm yaşamını düzenler; ozellikle aile, miras ve evli-
lik alanlannda kadına maddi olanaklar sağlamış, el-
le tutulur, gözle gorülur somut haklar tanımıştır...
Kadın şeriat yasalannı benımsediği zaman bu hak-
lannı yitirecektir...
Şeriata göre erkek kadını dövebilir..
Kadın mirastan daha az pay alır.
Erkek 'boş ol' dedıği an, ortada nikâh mikâh kal-
maz, kadın evden kovulur.
İki kadının şahitlıği bır erkeğin şahitliğine eşit sa-
yılır...
Laik Cumhuriyetin yasalan bu eşitsizlikleri kaldır-
mıştır...
•
Peki, şimdi hangı Diyanet görevlisi, ilahiyat fakül-
tesi profesörü, Islam cemaati içinde hatırı sayılırho-
ca efendi ya da ulemadan bir din adamı kalkıp da
Kuran'ın belirlediği şeriatın bu düzenini savunabile-
cek?..
Nitekım hiçbiri savunmamıştır; ortaya çıkan bildi-
ri de bu yüzden kemküm ediyor...
Maddi haklannı ellerınden almak için fetva veren
hoca efendiyi ya da ilahiyat profesörünü kadınlar bir
kaşık suda boğarlar; herkes bunu biliyor...
Ama namaz üç vakit kılınabilir mi sorusuna gön-
lünce dilediğin gibi yanıt verebilirsin...
Namaz üç vakit de kılınır, beş vakit de..
On vakit de...
Bektaşıye sormuşlar:
- Aptessiz namaz kılınır mı?..
Erenler yanıtlamış:
- Ben kıldım, oldu!..
JtUSUİttMSİ
ÂNKAİÂnıinnnn
MÜZİK
Cumhurfroşfconf Soytn Ahmet Necrfet Uzertn
Yüktek HtmaychnfKk
Tarih EtVinlik S ^ o n
07Mfte;S^ BUCEMT SB'fON ORKESTKAS
Gıto Oroj. fl(ono
MB
İ H l i / J » ! O»ffc>s.?sr> BLCAf^TÎÇCANS&JFONlORKBTRAS MB
I M M İ M H İ İ ' ~
J
'< feman"
• • • B U lO'V.ûıre MBJSSATHOClOSSDANCRS
^ ^ ^ ^ H TANGOOftKETRAS
^ ^ ^ ^ H l2M^B.tar ORFEONOOAKOAOSU
l 3 M m . P n MJOVA CO»*AGMA Dt
CANfTOPOTOUM
M h b ^ S J 4MAUrr
^ ^ ^ ^ H I6M«E.PB> ULLSALSOPI'A&MİSI
^ ^ ^ ^ ^ | ISM^sCla TUOBfTlCO
^ ^ ^ ^ H l9l>KRrar KAMBUJcM6ASRESfTALl
^ ^ ^ ^ H 20f*)<s.Pss sTFFBjscaaBin*(>e
^ ^ ^ ^ H ÇAâOAŞF(rAMORE?TALI
^ ^ ^ ^ ^ ^ 1 HttımSa MOD9NCW^TOPUJLJâj
^ ^ ^ ^ ^ ^ | GKrpnperDanaflaıACkn^jT
^ ^ ^ ^ | Z2M^B.(>> C A N A n i A ^ i e
^ ^ ^ ^ H ÜM^s,Pn> OÜHANAHRAI.t
» M ^ t o cAw.osawos«w«AGrrMR£sn-Ai
27MçB,Pas KAZAKOOAOMCESTKAS
G»*l» MırstekM. femr
^ ^ ^ H 2Brt^Sİ JANAAUBAKKOVAFIrANORESrrALJ
28M^&Sat AUDtOFACTm
X Mışi& Parç. L>wnnce Fcstsr, ^ q
Guncr w Süner rvricl, fljoio
«
MB
Mffi
MB
MB
MB
Rm
MB
RHH
OfRA
MB
MB
MB
J MB
MB
RHM
MB
MB
KAVAKUDERE
Sevda-CeMp And Musk Vakfı
BdK SJOÎ « kıka Ikjkjlcr Msrttzi
Tunalı Hılm Cıd 114/26 Kjı I
Tefc (03(2.427 08 SS-<6« 07 44
Fuc (0312) « 7 31 59
Balec Saasar Hıfann Her GiıC
SuclOOO- I 8 » j n a
KIZILAY
Milı ( V « c hbraı Gqaı
GMK Bul»«n No 4
Tet (0312)41791 00
ftfet iatfan f W Ham; Her Gtin
Suc59CC. 700ıns
BİLKENT
Bdkem Ürvvcrsıtesı MSF
B4ker>: Konser SaJonu Giftfi
Tel (0312) 2« 4382-290 I77S
Met Pıar Hm; Her Gün
. 12.00/ 1300- 1700 ınsı
SIVD* -ClNAr AN'O
MÜ2İK VAKFI
SCA
MUSIC IOUNOATION
BEŞEVLER
MEB Şun Satoou
BfletSan; Gışesı
Büeı Stofrr Pım rtint; Her Gun
Suc0900-l'OOın*
european
festivafs
assoctation
mus<c-W««rt-dance
&u ıkm Cum/ıuriyet Cczttesi'nm kajulonyic yayınlanmq8r
SULTANAHMET
GELENEKSEL "KÖFTE GÖNÜ"NDE
26 MAYIS 2002 (PAZAR) - SAAT: 11.30'da
OKULDA BULUŞUYORUZ.