Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
i6MAyıs 2002 PERŞEMBE CUMHURfYET SAYI
HABERLER
jProf.tlhanBaşgöz,ABD 'debaşladığı kariyerinisürgünyeriolarakgörülen Van'dasürdürmektençok memnun
FoüdoraadanmışbiryaşamVUSUFZİYA CAN'SEVER
V?L\-A/nerika'da Türk folkloru üzenne önem-
li çaışmalar yapan ardından Bilkent Üniversi-
tesi 'ıde göreve devam eden Prof. Dr. İJhanBaş-
göz, &irsüredirVan Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde
"•Tiufc Folldoru ve Halk Edebiyaü" dersi ven-
yor. V'an'da kendiru daha dınç hissettigini söy-
leyer 75\aşındakı Prof. Dr. Başgöz, "Benye-
rind* duramayan bir adamj/n. BÖlge bir hazine
ve bunazinevideğeriendirnıekgerek. Ülkemde-
id her vöraıinfolklorözeffiklerini toplayıpgeJe-
cek ııssiDeregüzel bir arşiv bırakmak en büyük
hayainT diyor.
19^5 te Ankara Üniversıtesı'nden mezun ol-
duktaı sonra hıç Ingilizce bilmeden Ajmerika'ya
giden ve Indiana Ünıversitesi'nde Türk folldo-
ru vefcıalkedebıyatı dersi veren Prof Dr. İlhan
Başgöz. Türkıye've döndükten sonra Bilkent
Üniversitesi'nde göreve başlıyor. Bu sırada da-
ha önce hiç görmediği Van"a bir konuşma yap-
mak için gittiğinde ise bölgeye hayran kalıyor.
Yaklaiik 2 ay önce de Yüzüncü YıJ Ünıversite-
si"ndegöreve başlayan Prof. Başgöz, Van1da gö-
reve başlamasının nedenlerini ise şöyle anlatı-
yor:
"BUkent Üniversitesi Türk Edebiyaö Bölü-
mii 'nde halkedebfyaö ve folkJor densierini dok-
tora programına dahiletmemesinin büyük etid-
si oMtı. Aynca Rektör Yücel Aşkın 'ıu aydın ki-
şfliği ve beyecanı beni çok etldJedL Bölge folklor
açısmdan büyük bir hazme. Bu hazineyi de de-
ğertendirmek gerekHf
Bilkent Üniversıtesı 'nden memnun olmasuıa
karşın gelecekle ilgili hayallerini gerçekleştir-
mesi için çok zaman gerektığıni anlatan Başgöz,
"Arök ya| ilerliyor. ülkemdeki her yörenin folk-
lor özeOiklerini toplayıp üJkeme güzel bir arşiv
vegelecek nesUkrin bu yönde vetişmesini sağta-
mak benim en büvük hayaiim*' dıye konuşuyor.
Başgöz, her alanda üretimin en düşük dü-
zeyde oldugu kentte yenılikleryaratmanın da he-
yecanınj duyuyor. Bunun için hayallen gitgide
genişliyor. Hayallen "bölgtnin foİktorunu ince-
leyerek bir arşh oluşrurmak, Van'da bir foJklor
merkea kurmak." dıye sıralanıyor.
HayalJerinın ük adımı olarak RektörYücel Aş-
kın'ın deste|iyle üniversıtede foiklor kulübü
kurduklannı anlatan Prof. Dr. Başgöz, kulüple
yetinmeyerek foiklor ve halk edebiyatı bölümü
de açmayı hedefliyor.
Doğu sürgün yert olmamair
Halk edebiyatı için master ve doktora prog-
ramları da hazırladığını ifade eden Başgöz, dı-
ğer üniversitelerdeki hocalann Van'da görev
yapmak istememesıru ise anlamıyor:
"SankiDoğu.Türkiv^nin birparçasıdegiLHep
sürgün yeri olarak görmeJeri yanhştır. Buralan
gefiptanımalaımı ve görmeleriniistryorunı. Da-
ha sonra bu karan versinler. Onlann da burala-
n çok seveceklerinden eminioı. Önyargılannın
degişeceğine inanıyorum. Bölgenin insanı 0 ka-
L_
• 1945'te Ankara Üniversitesi'nden mezun olduktan sonra hiç
Ingilizce bilmeden Amerika'ya giden ve Indiana Üniversitesi'nde
Türk folkloru ve halk edebiyatı dersi veren Prof. Dr. Ilhan Başgöz,
Türkiye'ye döndükten sonra Bilkent Üniversitesi'nde göreve
başhyor. Bir konuşma yapmak için geldiği Van'a hayran kalan ve
Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden gelen teklifi kabul ederek burada da
ders vermeye başlayan Prof. Başgöz, insanlann doğuyu sürgün yeri
olarak görmesini anlayamadığını belirtiyor.
Portre / Prof. Dr.
İlhan Başgöz
AÜ'den mezun olan Başgöz,
1949'da Türk folkJoru ve haJk
edebiyatı konusunda doktorasını
yapn. Üniversitede kurdu|u
"Halk Edebiyao Kursu" siyasi
nedenlerle kapaöldı. 2 yıl
ögretmenlikten sonra görevinden
aynlan Başgöz, ABD'den gelen
teklif üzerine "Türkiye'uiD Eğftnn
Çıkmaa veAtatürk" adiı kitabuu
yazdı. Kitabın büyük ilgi görmesi
üzerine Indiana Üniversitesi'nden
teklifgeldi. 1965'ten 1998'ekadar
orada Türk folkloru ve halk
edebiyatı dersleri veren Başgöz,
tanınmış Türk bilün adamlannın
eserlerinin Îngilizce-Türkçe
yayımlanmasını sağladı. Hacim
bakımından dünyanın en büyük
kitabı olan, 13 bin bilmecenin
bulunduğu "TürkHalkmın
BilnıeceJeri" kitabının Ingilizce
olarak basılmasıru sağladı.
«Folktor/Edebiyat, Tıırkish
Fofldore", "1. HocaNasreddin-
Mai Hoca Nasreddüı"in de
aralannda bulunduğu eserleri hem
IngJizce hem Türkçe yayımlandı.
dar farkhdır. Çarşrya, pazara çıkın, cebinizde
metetikohnazsa dabiahş\eriş vapabiürsinE. HaJ-
kı çokiyı niyeüi vebir0 kadar da misafîrpervcr-
dir. Demek Id bir \anda hocalann dünistfüğü,
birvandanda halkın gerçekten çokiyi olnıasıyia
tatii bir iöşki gelişmektedir."
Öğretim görevlisi eksıkliğini diğer üniversi-
telerden gidermeye çalışacaklannı ve üniversi-
tedeki öğrencilerden en iyilerini Indiana Üniver-
sitesi ne gönderebileceklerini anlatan Prof Dr.
tlhan Başgöz, bölgedeki Kürtyurttaşlann yoğun-
lukta olrnası nedeniyle sorunlann çıkabilecegi
iddialanyla karşılaşıyor. Başgöz, "Ben sorun
çıkacağına inanmı>
>
onun. Bunun için çok yakuı
bir zamanda rektörle beraber Ankara'va gkie-
ceğiz. Baa temaslarda bulunacağız.Bu kültürün
topJaımıasıvetarafsızşekDdearşh lenmesivege-
lecck kuşatdara aktardmasılaznn. Artık. bugün
Kürtçe kitaplar yayanlanryor" diyor. Ameri-
ka'dakı VVortley Üniversitesi'nde bir Amerika-
lının bölgenin ünlü halk hikâyesi "Mem-u Zin
(Vlemo- ZmO" üzerine araştırma yaphğını ifa-
de eden Prof. Başgöz, araşnrmacının şu sözle-
rine dikkat çekiyor: "Memo île Zini'oin yapısı
Türk haJk hikâvelerinin yapısnıda İlhan Baş-
göz'ün geKştirdigj yaprya ııjTiyor."
Amenkalılann Türkiye'deki folkloru araşür-
masınakarşın kendilerinin bu ülkede çeşitli zor-
luklarla karşılaşmalanndan yakınan Başgöz,
-
4
BenKürtçebümi>wum,ama öğrencOeriınin ta-
ra/s«ofacagınainanAorurn.BifinıtarafeEdır.P(>
BtikapoMtikacdannişkfir.Bizona kanşmayK.Ben
oniaramitoJojiöğreteceğinı.Onlaranasılbflgi (op-
layacaklannı öğreteceğiın. BunJar belki yayon-
lanma>acak, ama bu vakit eğer burada bir foik-
lorarşhi de kurarsak gelecek kuşaklara büyük
bir kaynak ofur" diye konuşuyor. Arşivin hem
Türk, hem Kürt folklorunu kapsayacağuıı anla-
tan Prof Başgöz, Van'ı gelecegin folklor mer-
kezi haline getirmeyi amaçiıyor.
22 Mayıs'ta üniversitede "Aşık Veysel ŞenK-
gj" düzenleyeceklerini vıırgulayan Başgöz, Do-
ğu-Batı arasında farkın kalkmasını istıyor. "Ar-
üki$tiywum JdDoğu>da Bao'daJdbflinı adam-
lan, araşörmacjlan. sanatkârian getan. Burası
bir mahrumiyet bölgesi olarak kafanasm.'
Edremlt'te haHc edeblyatı fcursu
Prof. Dr. îlhan Başgöz'ün çalışmalan sadece
akademik dönemle suıırlı kalmıyor. Edremit Kö-
re köyünde folklor ve halk edebiyatı yaz kurs-
lan da düzeniiyor. Lise öğrencileriyle birlikte
araştırmacılar, asistanlar vedoçentleri dekapsa-
yan kursu 10-30 Ağustos tarihleri arasında dü-
zenlemeyi planlayan Başgöz, bu yıl aynca îngi-
lizce dil dersini de kursa dahil etmeyi amaçiıyor.
Çukurova'dan yeryüzüne ük tohımılar
ZEYNEPORAL
Bugün Ankara Bilkent Üniversite-
sı'nde Uluslararası Yaşar Kemal Sem-
pozyumu başlıyor. Çok genışkapsam-
lı ve herkese açık bu akademik et-
kinlık. pazargünü YaşarKemal e
onursal doktora verilmesiyle sona
erecek. Bu, Bilkent'ın biredebiyat-
çıya verdiği ilk onursal doktora olacak.
Üç gün boyunca Yaşar Kemal'in sa-
natı ve yapıtlan tüm aynntılanyla irde-
lenırken, ben sizleri. YaşarKemal'in, Ya-
şar Kemal olmadan önceki günlerine gö-
türmek ıstedim.
Günün binnde. Adana'nın Osmaniye ıl-
çesine bağlı Hemite köyünün camı-
suıde tam namaz vakti sılah-
larpatladı. Dua etmekte
olan SadıkYaşarvurul-
du. Kan davası...
Sadık Yaşar'ın 5
yaşındaki o|lu Ke-
mal Sadık cinaye-
tıgördü... Büyük
bir şok... O an
dilı tutuldu. Ke-
kelemeye baş-
ladı. Ama bu-
rası Çukuro-
va. Birçocu-
ğuahele Ke-
mal Sadıkgi-
bi türküye
meraklı bir
çocugun
ilelebetke-
keme kal-
ması söz
konusude-
gıldı.
Türkü-
leri öğrene
söyleye
açacaktıdı-
linı. Kemal
Sadık bü-
yüyecekve
o dilJe -
- keke-
melik,
tutuk-
j lukbir
yana,- gürül güriil ça|layan, duru, aydın-
İık akan bir dılle destanlar yaratacak, des-
tanlanyla dünyayı fethedecekti...
Günün binnde, Hemite kö>oinde kurban
kesilıyordu. Her nasıl olduysa, kurbanı ke-
senin elüıden firlayıverdi koca bıçak. Bu-
la bula. gitti, dört beş yaşuıdaki Kemal Sa-
dık'ın gözüne saplanıverdi. MiJlet koşuş-
tu, çocugun başuıa üşüştü. Bir şey olma-
dı, dediler... Şundi geçer, dediler...
Yıllarsonraanlaşıldı ki, Kemal Sadık "ın
sol gözü görmüyor. Ve artık çok geçtir, 0
göz tedavi edilemez...
Kemal Sadık büyüyecek; çevresine, yö-
resıne,dogaya, insanaöylebirbakacaktı lri,
iki gözü görenlenn de görmedıklerini gö-
recekti... Üstelik, bızleredegösterecektı...
Günün birinde Kemal Sadık okula baş-
ladı. Önce Kadirli Ilkokulu'na, sonra Ada-
na 'da ortaokula... Ve günün birinde son sı-
nıftan ajnldı.
llkokul yıllanndan başlayarak, Çukuro-
ra'da pamuk tarlalaruıda ırgatlık, su bek-
çiligi, wgatkâtipliği, çıitlık kâtipligi, hade-
melik, amelebaşılık, arzuhalcijik gibi sa-
yısız işte çalışarak "Yaşam Üniversite-
sj"nden mezun oldu.
Çocuktu, her yaz, sekiz yıl boyunca su
bekçiliği yaptı. Pirinç tarlalannın ortasın-
da 74 kilometre boyunca Savrun Göze'sı-
ni bekledi. Kilometrelerceyürürdururken.
otlarla,kırçıçekleriyle, sularla,dağlarJa,kuş-
larla. anlarla arkadaşhk etti. Doğayı, en
küçük aynntısına dek tanıdı... Suyu, köy-
îüler çalmasın diye, ona bekletiyorlardı.
Oysa 0, köylülere suyun nasıl çalınacağı-
nı öğretti. Taa 0 günlerden, kendi deyişiy-
le "taktı kafayı doğaya"...
Kemal Sadık, ilkgençlik yıllannda oku-
du, ha bire okudu. 17sinde "flyada^ı oku-
yordu örneğin... Pamuk tarlalannda ırgat-
Iık, su bekçiligı yapan bir çocuk nasıl olur
da "çok okur", okuma olanağı bulabılir?
Haklısınız. bu soruyu ben de sormuştum.
Ve yanıtı, kahkahası bol bir gürlemeyle
gelmişti."Adana'daRamazanoğiu Kürüp-
hanesi'ndehaderoetikvaparsa oçocuk,bal
gibi olajr!"
Kütüphanede, hademelikyapmakla kal-
mıyor, orada vanpkalkıyordu. Kütüphane-
de birmüd'jr vardı. birde 0. Müdürpek ug-
ramazdı. Kütüphaneyı sabahdokuzda açan,
akşam beşte kapatan. hademelik de yapan
çocuktur.
Kütüphanedekı yirmi bin cilt, onun de-
yişiyle "defi çocuğa" kalmıştı! O "defi ço-
cuk", Ramazanoğiu Kütüphanesi'nde yal-
nız Homer'ı değıl. Çehm'u, Dostoyevs-
Id'yi, Stendahl 1. Orhan Kemal 1, SaitFa-
ik'ı ve daha nicelennı keşfedecekti... Fa-
ulkner, daha sonra... Onu keşfetmesi için
günün birinde yaşamına Tflda'nın gırme-
Uluslararası Yaşar Kemal Sempozyumu
'Geçmişten Geleceğe'
AJNKARA (Cumhurivet Bürosu) -
BilkentÜniversitesi Türk Edebiyatı
Merkezi'nce düzenlenen Yaşar Kemal
Sempozyumu, Bilkent Üniversitesi
Mithat Çoruh Konferans Salonu'nda
bugün saat 10.00'da Ümft Berkman,
lalat Halnıan ve Yaşar Kemal'in
konuşmalanyla başlayacak. Süha
Oğuzertem de "Geçmişten GeJeceğe
YaşarKemal" başhklı bir açılış
bildirisi sunacak. 2 gün sürecek
sempozyuma konuşmacı olarak Enis
Batur, İJhan Başgöz, Konur Erfop,
Mustafa Şerif Onaran, Cahit Akın,
Gün il Ayaydın. Jean-PjerreDeJeage,
Nedim Giirsel, Belma Ötüş-Baskett,
Onur Bi^e Kula. Mustafa Durak,
Alpa> Kabacah, Özdemirİnce ve
Adnan Bimazar da kahlacak.
Sempozyumda Yaşar Kemal'in
yapıtlan ile dil ve anlatım özelJikleri
konusunda bildiriler sunulacak. Aynca
Yaşar Kemal'in kendisi ile Ajten
Gökçer, Cû'neyt Gokçer, Ofcay Poyraz,
HkJaj'et Daş ve Rüştü Asyab yazann
yapıtlannı okuyacaklar. 18 Mayıs
Cumartesi günü de YaşarKemal'e
fahri doktora unvanı verilecek.
si gerekiyor. Tilda, ona Faulkner'ın kitap-
lannı sözlü oiarak çevirecekti, 1952'de... Tıl-
da, yazannkansı, arkadaşı, yoldaşı... Ve ba-
na, sık sık "Her büvük yaasam yanında
nnıdakbir THda ohnah* dedirten eşsiz bir
insan...
Günün birinde Çukurova ve çe\Tesinde
Kemal Sadık'a, "AşdtKemal"denmev'ebaş-
landı.
9,10 yaşlanndan başlayarak halk şairiy-
dı. O zamanJarköy köydolaşan destan an-
latıcılan vardı. Aynı destam herkes başka
başka anlatırdı.
Bu birderi birkemikçocuk, Köroghı an-
latmakla ünJenmişti. Ayağına kara şalvar
giyer, eline bastonunu alır. beli bükük do-
laşu", anlatırdı. ("Oyle dik dunırsan, inan-
dıncı ohnaz!") Destam anJattıktan sonra,
cebuıden san defterinı çıkanr, "Ağrt top-
hıv'orum'' derdi. Ve analar, bacılar başuıa
üşüşür, ona ağıt yazdınrlardı.
Yıllar boyu sürdürdü bu işi, topladıgı
afıtlan, türküleri her Adana'ya gidişte,
Arif ve AJbidin Dino'nun önüne bırabve-
rirdi. Abidin Duıo'nun deyişiyle, "Çukıı-
nAa'nmağrianmlansorumhndu buçocuk-.
Her getirdiği söz > umağı akıllara durgun-
hıktu. Dehşetli acı. dehşetii güzeL."
Günün bınnde sazı bıraktı, kendi şiirle-
rinı yazmaya başladı. AdanaHalke\T'nin çı-
kardıgı dergılerde)'ayımlanıyorduşürieri...
ArifDıno, aklıru çelip, daha dogrusu yüre-
ginin sesıni dinlemesini öğutleyıp düzyazı-
ya yöneltecekti onu. Öykülere, romana.
Halk şairi, destan anlatıcısı, ağıt topla-
>ıcısı "AşıkKemal'", köy köy, kahve kah-
ve, kasaba kasaba, dağ ova dolaşır, destan
anlatır. a|ıt toplarken bir yandan da folk-
loraraşnrmalannı izliyordu. F^rtevNaiBBo-
ratav,AhmetKutsi Tecer,NuruIIahAtaç'la
mektuplaşıyordu.
Hiç unutmaz, mektup zarfirun üzerinde
adres "Fare Öldürme Kurumu AmeJeba-
şj" diye yazılı olurdu. Evet, artıkameleba-
şıydı veyaşı 18'di...
Sonra arzuhalcilik yıllan ve ver elini Is-
tanbul. Havagazı şirketinde sayaç okuma
görevlisi, sonra yine ışsızlik... Günün bi-
nnde Cumhuriyet gazetesuun Yurt Haber-
leri Servisi'nde çahşmaya, röportajlaryap-
maya başladı. Artık adı Yaşar Kemal'di.
Işte Çukurova'dan yeryüzüne uzanmanın
ilk tohumlan...
GEÇMTgTEN
GELECEĞE
OKHANERİNÇ
HaBugünHa125YrfÖnce...
İlk Basın Yasası, Osmanlı Mebuslar Mecli-
si'nde "Matbuat Nizamnamesi" adıyla çıka-
nlmıştı. Anayasada "Matbuat kanun daires/n-
de serbesttir" kuralı geçerfiydi.
Son Basın Yasası'nı ise dün sabaha karşı
gerçekleştirdik.
MeceJle'nin yerini Mecteni Yasa alalı yıllar geç-
mişti. Üstelik Avrupa Birliği'ne girebilmenin ko-
şullanndan birini yerine getirmek için anaya-
sada değişiklik de yapmıştık.
Sonra tuttuk, aiayasaya aykın maddeleriçer-
drğini bile bile basın, radyo ve televizyonlar-
la ilgili yasayı kabul ettik.
Matbuat Nizamnamesi'nin tutanaklarını
okuyunca, aradan 125 yıl geçmesine karşın
ifade özgüriüğü, bilgilenme hakkı gibi kavram-
lan özümsemede yaya kaldığımız anlaşılıyor.
Işte kanıtlan!
Yirmi dördüncü birteşim. Başkan: Ahmet
Vefik Paşa. Tarih: 7 Mayıs 1877.
Vasifaki Bey (Istanbul) - Matbuat kanun
dairesinde serbest olmalıdır. Matbuat nere-
de serbest ise orada terakki (gelişme, ilerle-
me) hasıl olur. Bu layiha (tasarıj ise, bize gel-
diği zaman görenler, bunu Matbuat Kanunu
(Basın Yasası) değil, ceza kanunu zanneyle-
diler.
Içinde ceza-i nakdiden (para cezası), hapis-
ten başka bir şey yok. Bizim ceza kanunu-
muz var. Fena yazdıklan vakit o kanuna mü-
racaat olunur. Matbuat serbest olmalıdır.
Hüdaverdi Efendi (Istanbul) - Ben de Ma-
nok Efendi'nin efkânndayım (Fikrini benim-
siyorum). Şunu ilave ederim ki Kanun-i Esa-
si'nin (anayasanın) on ikinci maddesinde
"Matbuat kanun dairesinde serbesttir" de-
nildikten sonra, böyle matbuatı zincirlerle
bağlarsak hürriyet kalır mı?
Nakkaş Efendi (Suriye) - Ben de Kanun-i
Esasi'den bahsedecektim. Bu nizamın (dü-
zenlemenin) evvelki nizamdan serbest olaca-
ğını herkes ümid ederdi. Bize bir nizam veril-
di ki evvelkinden daha dardır.
•••
(Yirmi beşinci birleşim, 8 Mayıs 1877)
Hasan Fehmi Efendi (Istanbul) - Nizamın
dördüncü maddesini okudu ki, "kendi ismi-
ni ve matbaanın mahaltini yanlış haber ve-
renlerden 10 Osmanlı altınından yetmiş al-
tına kadar cezai nakdi (para cezası) alınaca-
ğına dairdir".
Başkan - Bu konuda encümenin (komis-
yonun) bir mülahazası (düşüncesi) var mı?
Rasim Bey (Edirne) - Ceza-i nakdi ziyade-
ce (fazlaca) görünüyor. Elli altına kadar olma-
sı müzakere edildi.
Nikolaki Solidi Efendi (Istanbul) - Her
memlekette matbuat hakkındaki cezalar
cüz'idir (azdır). En ağırı Fransa'daki cezalar
olup onun dahî en çoğu üç yüz franktır. Biz
bu nizamı ceza ile dolduruyoruz. Burada iki-
den beş liraya kadar ceza-i nakdi almak ki-
fayet eder (yeter).
Sebuh Efendi (Istanbul) - Kanunun diğer
fıkralannda da cezalar pek ağırdır. Burada
tahfifedildiği (hafîfletildiği) rıalde diğerleri tah-
fif edilmezse, kanunun bazı cezalan hafif, ba-
zı cezalan ağır olur.
Yasanın, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde-
ki görüşmelerini TBMM TV'den izlemişseniz,
aynı konuşma ve eleştirilerin yinelendiğine
tanık olmussunuzdur.
• • •
Gazeteler, araştırma ve inceleme yapanla-
ra haberleriyle kaynaklık etme özelliğini yiti-
riyorlar. Bu nedenle de söz konusu yasaya iliş-
kin görüş, eleştiri ve tartışmalar medyada
pek yer almadı.
Bu eksikliği kapatmak için, 125 yıl önceki
yasanın bir benzerini önce tasanlaştıran, son-
ra da inatla yasalaştıran Bakanlar Kurulu'nu
tarihe not düşmek için aktarmak istedim.
Böylece övme ve eleştirme özgürlüğünün
kullanılabilmesine de katkıda bulunacağımı dü-
şünüyorum:
Başbakan Bülent Ecevit(DSP), Devlet Ba-
kanı ve Başbakan Yardımcısı DevletBahçe-
li (MHP), Devlet Bakanı ve Başbakan Yar-
dımcısı Hüsamettin Özkan (DSP), Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yıl-
maz (ANAP), Devlet Bakanı Tunca Toskay
(MHP), Devlet Bakanı Mehmet Keçeciler
(ANAP), Devlet Bakanı Şükrü Sina Gürel
(DSP), Devlet Bakanı Faruk Bal (MHP), Dev-
let Bakanı Yılmaz Karakoyunlu (ANAP), Dev-
let Bakanı Mustafa Yılmaz (DSP), Devlet Ba-
kanı Ramazan Mirzaoglu (MHP), Devlet Ba-
kanı Nejat Arseven (ANAP), Devlet Bakanı
Hasan Gemici (DSP), Devlet Bakanı Şuayip
Üşenmez (MHP), Devlet Bakanı Edip Saf-
ter Gaydalı (ANAP), Devlet Bakanı Fikret
Ünlü (DSP), Devlet Bakanı Reşat Ooğru
(MHP), Devlet Bakanı Recep Önal (DSP),
Adalet Bakanı HikmetSami Türk (DSP), Mil-
fi Savunma Bakanı Sabahartin Çakmakoğ-
lu (MHP), Içişleri Bakanı Rüştü Kâzım Yü-
celen (ANAP), Dışişleri Bakanı ismail Cem
(DSP), MaJiye Bakanı Sümer Oral(ANAP), Mil-
li Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu (DSP),
Bayındırlık ve Iskân Bakanı Abdülkadir Ak-
can (MHP), Sağlık Bakanı Osman Durmuş
(MHP), Ulaştırma Bakanı Oktay Vural (MHP),
Tanm ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Yusuf Gö-
kalp (MHP), Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba-
kanı Yaşar Okuyan (ANAP), Sanayi ve Tica-
ret Bakanı Ahmet Kenan Tanrıkulu (MHP),
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Zeki Çakan
(ANAP), Küttür Bakanı Istemihan Talay (DSP),
Turizm Bakanı Mustafa Taşar(ANAP), Orman
Bakanı Nami Çağan (DSP), Çevre Bakanı
Fevzi Aytekin (DSP).
oerinc@cumhurryet.com.tr.