01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 4 NİSAN 2002 PERŞEMBI DÎZÎ Aşkın ve sevişmenin, kozmik enerjiye ve dinsel ayine dönüşmesi... Aşk heykelleriyada Tek'liğeulaşmak 22 YIL SONRA Z E Y N E P O R A L T" T"ani bu dizıye f—i başlarken Ây A. JL tannsı Çandra'yla, güzeller güzeli Hemavatf nın aşk çocuğu Çandravarman'dan söz etmiştim... lşteonun soyundan gelen Çandeia Krallığı900yıhndan başlayarak başkent Kacuraho'da mucizeler yaratmış. 10-12. yüzyıllar arasında kurdukJan 85 tapınaktan 22 si hâlâ dimdik ayakta. Kacuraho'dayım. Bir akşam önce izledığim ses ve ışık gösterisiyle büyülenmiştim zaten. Gündiiz gözüyle. hayranlığım daha da artacaktı. Bütün bu taş tapınaklann üzerleri kabartmalarla bezenmiş. Yanlış söyledim. Artık bunlara "kabaıtma" değıl. heykel denir (neredeyse dört boyutlu). Aynca '"bezenmis'' değil. mimariyle heykel sanatı iç içe geçmiş, birbirinı bütünlemiş. biri ötekinı var etmiş Buradamımann işıyle heykeltıraşın ya da taş işçisinin işini birbinnden ayırmak olanaksız. Clnselllk değll ask Sonsuz aynnnlan içeren bu heykellerde tannlar, tannçalar. yan tannlar. insanlar, gerçek ve gerçek dışı mitolojık havvanlar (at, aslan. fil, maymun. papağan, yansı at yansı aslan vb.) hepsi bır aradalar. Ramayana ve Mahabarata destanlanndan öyküler. savaşa giden ordular. dansçılar, müzısyenler, güncel yaşamın çeşitli anian ve olaylan. hepsi taşlarda. Ama taslarda en çok görülen. Batılılann erotik heykel dedıği. Hintlilerin "aşk heykelleri" dediği. tann ve tannçalann. kutsal olan ve olmayan çıftlerin birbırine sanldığı. flört ettiği, sevıştiği sahneler. Ister tannlar tannçalar. ıster ölümlüler arasında olsun. taşlardaki cinsel birleşmelerde pornografik bir durum yok. Kutsal. ulvi. yaşamj, kozmik enerjiyi. kozmik gücü, var olma se\r ıncını. yüceliği. evrenın temel gerçeğiyle bir olmayı kutsayan sahneler. Bunca çok tapınağın ve bu tür heykellerin çeşitli açıklamalan var. Çandeia KrallığVnın atasına verilen "A> tanrenla Hema>ati'nin yasak aşkuu tüm dünyava yayacak ve yüceltecek" vasiyeti bir yana bırakacak olursak. daha mantıklı açıklamalan yine inanç dünyasında, Tantra Hindııizminde ve Kama Sutra'dabulabıliriz. Tantra Hinduizmi. Veda sonrası Sanskrit metinlerde dılegeliyor Şö>le özetlenebilir Tek varlık olan Yüce Gerçeklik'in ilk görünümü. Şiva (eril gıiç) ve Şakti (dişil güç) olarak kabul ediliyor. Evrensel yaratılış için ikisinin birleşmesi adeta dinsel bir ayine dönüşrürülüyor. Yoga eğitimiyle belırlenen bu birleşmede cinsel haz değil, Mutlak Gerçeğe. Bir'liğe. Tekiiğe ulaşmaktır amaç. Kama Surra ise ıkı bın > ıl önce. Vatsayayana tarafından Sanskntçe yazılrruş aşk kurallan kitabı. Çiftkr arasında duyarlılığı arttıracak fızıksel birleşme yolunu. yordamını gösteren, birleşmeyi dinsel ayine dönüstüren pozisyonlar... Taslardakl ısık Kacuraho'da tapınaklar arasında dolasırken en sık karşılaştığım soru şu oldu: "Kamboçya'daki Angkor tapuıaklan mı yoksa burası ım daha etidleyici?'' İkisinin ortak yanı heykel işçiliği ve bu heykellerdeki "Apsaras"Iar Khmer'lenn "Apsaras" dediğine. Hindu'lar "Surasundaris" diyor. Yanı tann katının kutsal dansçı kızlan... Biiyük, çok büyük. yuvarlak dolgun göğüsleri. ince bellen. geniş ve kıvrak kalçalan, zengin takılan. dolgun dudaklan. çapkın gülümsemeleriyle burada da taşlarda dans etmeyi sürdürüyorlar. Angkor mıman ve şehırcilik açısından bütünlüğüyle, kapsadığı genış alan ve evrenı simgeleyen yapısıyla çok daha çarpıcıydı. Burada ise tapınaklar birbinnden kopuk. bağımsız ve hep aynı formda. Girişleri alçak. bir bölümden ötekıne geçtıkçe yükselen. dördüncü en kutsal bölüme vanldığında göğe doğru yükselen kuleler... Ancak buradaki taş işçiliği. heykel sanatı çok daha görkerrili. özenli, a>Tintılı ve mükemmel. Bır de unuhnamak gerek ki Kacuraho tapınakJan. Angkor "dan 200-300 vıl önce yapılm/ş. Kacuraho'dan aynlmadan önce bir de Cayna'lardan söz etmeliyim. Çünkü onlara en çok burada rastlayacağım söylenmiştı. Hinduizme bir tepkı olarak gelişen. çileci bir tankat Cayna'lar. Bütün canlılara karşı şiddetten annmaya çalışıyorlar. Elindeki çalı çırpıyla, taşı toprağı. yollan. ovalan "süpüren" binni göriirseruz, bilin ki Cayna olabılir. Yanlışhkla bir kanncaya. bir böceğe basıp öldürmeyesiniz diye ortahğı süpürüyordur. Cayna'lar iki tür. Tepeden tımağa beyaz giyinenler. Onlarabol bol rastladım. Ve yaz, kış. gece gündüz anadan doğma çıplak gezenier. Bu sonunculara "çıplak" dememek için "gökyüzünü giyinenler' 1 diyorlar. Gökyüzünü gıyinenkre hiç rastlamadım. Ama resimlerini gördüm. Üzerine hiç ama hiçbır şey giymemiş bir kimseye "çıplak'' yerine "gökyüzünü giyinmiş" demek. Hintlilerin. inançlannı dile getirmeleri hakkında küçiik bir ipucu veriyor sanıvorum. Kacuraho'yu gece ay ışığında ayn gezdim. gündüz ayn gezdim. Gece olsun gündüz ofsun Ay tannsı Çandra hep benimleydi. Heykellerden ışık saçıyordu. Tapınaklaria bütünlenen 'Aşk heykefleri', MutlakGerçek'e, Tek ve Bir olanyûcefiğe uiaşmanm,yaşam-öliim- veniden doğum çemberini kırmanın ve Nirvana'ya ulaşmanın yollanndan birL. Hepsi bu. Onlarda boşuna pornografı aramayın, bulamayacaksınjz. Kacuraho'da insanlar ve tapınak iç içe yaşıyor. Bu tapınaklar olnıasaydı bugün adını bile bilemeyeceğiın bir köy olarak kalacaktı Kacuraho. Valnız dünyanın her yerinden değil Hindistan'ın da her köşesinden insanlar buraya akın ediyor. Ifoksulluk ve görkem iç içe "T" Tİrmi iki yıl sonra Delhi'ye yenıden Y döndüğümde, ilk dikkatimi çeken -/. kentın çok, hem de çok daha temiz olduğuydu. Yalmz Ingilizlerden kalma Yeni Delhı değil, bınlerce yıllık Eskı Delhı de temızdi. ilk gidişimde Kırmızı Kale'den başlayıp kentin bir ucuna uzanan Çandni Çovk Sokağı'nda bir akşam vakti yürüdüğümde. ölüyorum sanmıştım. Dünyam kararmış, yeryüzü kararmıştı. Jnsan, hayvan. (fare, ınek, domuz, horoz, tavuk) el arabası. bisıkJet, otomobil seline kapılıp sürüJdendiğimde, sokakta ölülere, ölenlere, ölmek üzere olanlara rastlamış. yerlerde birikmış çöplüklerden kannlannı doyuranlara, bırbirinin ağzından lokmasını kapanlara rastlamıştım. O zaman yazdığım yazıyı, " Yeryüzünun bir rerinde Çandni Çovk Sokağı varsa, başka bir yerbıde mutiuluk olamamah" dıye bitirdığımı anımsıyorum. Hayır. bu kez aynı sokakta böyle şeylere rastlamadım. Her şeyden önce kentin mekezi sayılan Kırmızı Kale'nin çevresinde "Tanruun çocuklan"nın (Yanı hiçbır kasta bile giremeyen, en yoksul olanlann) üst üste yaşadığı. gecekondu mısalı kuruJmuş derme çatma karton kaplı yapılar. binlerce çadır artık yoktu, kaldınlmıştı. Kjrmızı Kale'nin çevTesı yemyeşıl çimenler, çiçek ve ağaç düzenlemeleriyle kaplıydı. Kentteki hem İslam, hem Hindu ibadet mekânlannın çevresı de düzenlenmiş. toparlanmış, temizlenmışti. Elbet şu son kullandığım sözcükler hep göreceli... ilk kez Delhi'ye gelenler arasında, tozdan ve kokudan bunalmamak ıçın ağzıru burnunu örten de var. yolda yanı başında yüriiyen hayvanlara şaşan da... 12 milyonluk kenrte çöpler yme zor toplanıyor ama toplanıyor... Ve her kentte. her köyde, eski alışkanlık. hâlâ tek rük de olsa, eteğini kaldınp, pantalonunu indinp, yol kenannda ihtıyaç molası verenlere de rastlanıyor. .Ancak bütün bunlar, Hindistan'ın sundugu muhteşem külrür bınkımi. çok zengın, çok boyutlu. çok katmanlı sanat tarihi ve keşfedılmesi gereken farklı dünyalann yanında önemsiz aynntılar olarak kalıyor. Yarın: Hint-islam mlmarlsi PERŞEMBE ORHAN BURSALI Barka, Stres, Beyin Krizi Insan stresten nasıl olür? Yani, aşın stres bedende hangi mekanizmaları tetıkliyor da sonu bazen ölüme varan süreci başlatıyor? Ve: Aykut Barka'yı "vuran" beyin krizi, böyle birstre- sin ardından mı geldi? Aykut Barka'yı beyin krizinden kaybettikten sonra- ki gelişmeler, Barka'nın özellikle son üç ayını yoğun psikolojik gerilim içinde geçirdiğini gösteriyordu. O gün- leri kendisiyle yaşayan yakın arkadaşının bir süre ön- ce Milliyet'te yayımlanan açıklamaları, gerilimın içe- riğini çok net tarif ediyordu. Anırnsayalım: Kamuoyundaki yüksek güvenilirlik reytingi, Bar- ka'yı özel sektörden gelen yoğun iş/proje taleplen ile karşı karşıya bırakmışıtı. Bir yandan üniversitesinde 10 kadar master ve doktora öğrencisinin çalışmala- nnın koordinasyonu ve onlara rehberlik, öte yandan özel projelerin yoğunluğu, yeteri kadar yorgunluk ne- deniyken, son döneminde en büyük deprem araştır- malan projesi ile karşı karşıya kaldı: Bakû-Ceyhan petrol boru hattının depremsellik araştırmalarını üst- lenmesi isteniyordu. Eski bir öğretim üyesinin sanibı olduğu bir şirket, Barka ile bır anlaşma yaptı ve ihaleye Barka'nın adı- nı da dosyaya ekleyerek girdi. Ancak ihaleyı kaybet- ti. özetle, ihaJeyı kazanan şirket de Barka ile çalışmak istedi. Anlaşma yaptığı ilk şirket buna ızin vermedi. Üstelik hazırlanan boru hattının depremselliğini araş- öran raporun da parasını ödemek istemedi vs.. Bir yı- ğın sıkıcı olay. Bu olaylan anlatan yakın arkadaşının ifadesine gö- re, Barka o gerılimli günlerde yaşadığı sıkıntılan "Şu üç ay, hayatımdan beş-on yıtgötürdü" sözleriyle ifa- de etti. Derken Barka'yı beyin krizinden kaybettık... Haklı çıkmıştı. Peki stres nasıl oluyor da beyin krizini tetiklemişti? • • • Bu cumartesi Cumhuriyet Bilim Teknik ekimizde "Beyin Krizi"n ayrıntılarıyla anlatan bıryazımızı bula- caksınız. Yazının sahıbi Prof. Dr. Gazi Ozdemir'e bu soruyu yönelttim. Stresle beyin krizi arasındaki ilışkınin aynntılarını anlattı. Sizlere bunları nakledeceğim ki bedenimizin çalışma mekanizması hakkında bıraz daha yakından bilgi sahibi olalım: Stres (veya düzenli psikolojik gerilimli zamanlar) kan içinde katekolamin adı verilen, çoğalması isten- meyen parçacıklann veya partıküllerin düzeyinin art- masına neden oluyor. Belkı de ne kadar çok stres, o kadar çok katekolamin.. Prof. özdemir, damarlarımı- zın iç yapısının dengesinin, bu parçacıkların artışı ile bozulduğunu, zamanla damarlann ıç cidarlarında ze- delenmelere, damar büzüşmelerine neden olduğu- nu söylüyor. Hele stresin uzun sürmesiyle damar sertliği (arteroskJeroz) başiıyor veya artıyor. Damar sert- liği, biliyorsunuz, damarlann esneklığini yttirmesine ve tıkanmasına neden oluyor. (Tabii, hıpertansiyon. şe- ker hastalığı gibı hastalıklar da damarların düşmanı!) Katekolamin, hipotalamusla ılgili bir madde. Hipo- talamus, biliyorsunuz, hormonlarımızı kontrol eden, bedenimizdekı hormon dengesini sağlayan beyni- mizdeki merkez... Stresin bindirmesiyle, adrenalin ve nöroadronalın gıbi hormonlann uretimi de artıyor, böy- lece organizmanın dengeli durumu bozuluyor, Bütün bu maddelerin çoğalması, kan hücrelerini et- kiliyor, kan kolay pıhtılaşır oluyor, kan hücreleri bırbir- lerine ve damar içine yapışmaya başlıyortar, damar içlenne nüfuz ediyorlar... Ustüne üstlük, aşırı stres, kalp ritmini de olumsuz etkiliyor. Böylece yoğun stresin tetiklediğı bir dizi olay üst üste binınce, ya damar zayıf yerinden çatlıyor: Beyin kanaması... Ya da beyınde tıkanma oluyor: Beyin enfarktüsü. Eğer damar yapınız genetik olarak tıkanmaya, ze- delenmeye uygun bir yapıdaysa hele, yukanda anlat- tığımız süreci çok daha kolay yaşıyorsunuz... • • • Başa donelim: Aykut Barka bu süreci mi yaşadı? Bütün öyküsü. bu soruya evet dedırtıyor. Nitekım beyin krizi daha çok 60 yaş ve ustünde olan insanlar için çok önemli birrisktir.Ancak, yukandakı koşulla- ra uygun durumda olanlar, Aykut Barka gibi, daha genç yaşlarda beyin krıziyle karşı karşıya kalıyorlar. Özetle, yaşadığı gerilimden, öncelıkle Aykut Bar- ka'nın kendisi sorumluydu. Ancak, bu gerilimi, onun kontrol edemediği noktalara çekenlerin de, Barka'nın bizlerden erken aynlmasında belki de aynı ölçüde so- rumlu olduklannı da belirtmek gerekir. Bu, ne yazık ki henüz şimdilik hukuki birsorumlu- luk getirmiyor, ama vicdanı sorumluluk dıye de bir şey var... Ondan kimse kaçamaz. obursali(a cumhuriyet.com.tr. Mülkiyeliler Birliği Haluk Ozen'e anlamlı plaket ANK4R4 (Cumhu- rivetBürosu)-Mülkiye- liler Birliği, 12 Eylül sü- recinde 5 bine yaJon üni- versite öğretim üyesi, kamu işçisi ve memu- run 1402 sayılı Sjkıyö- netim Yasası ile işlerin- den edilmesine ilışkin belge ve bilgileri "Ente- lektüebn Dramı-12 Ey- KiTün CadıKazanT baş- lıkh kitabında toplayan Dr. Haldun Özen'e te- şekkür piaketi verdi. Dr. Özen'in kitabının dün yapılan tanıtım top- lantısında konuşan Mül- kiyeliler Birliği Başka- nı Füsun Çiçekoğhı Ora- lalp, Mülkiye'nın 12 Ey- lül sonrası 1402 sayılı yasa nedeniyle hocala- nnın yansından fazlası- nı yitirdiğini anunsata- rak, Haldun Özen'in son yapıtıyla toplumsal bel- ieği tazelediğini belirt- ri. Prof. Dr. Cevat Ge- ray, Haldun Özen'in yü- lannı YÖK öncesi ve sonrası özerk. demok- ratik, katılımcı üniver- siteye adadığına deği- nerek "ÖzöT'in kjtabı, 1402 lik olarak değer- lendirilen binlerce insa- nın haklarnu çiğneyen- lere indirilen bir tokat niteliği taşıjor" diye ko- nuştu. Yazar Gündüz Vassafda 12 Eylül yöne- timinın demokrasiden tasarruf ederek ünıver- sıteye totaliter sistemi getirdiğinı, böylelikle Türkiye'nın geleceğini hapsettiğını dile getirdi. Özen'in meslektaşı Erol Köktürk de yaşa- möyküsünü içeren bır çalışma içinde olduğu Haldun Özen'in toplum- cu yanını anlattı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear