01 Haziran 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
:SAYTA + CUMHURİYET 23 NİSAN 2002 SA1 OLAYLAR VE GORUŞLER [email protected] EVET7HAYIR OKTAV AJCBAL Su'lar, Afcan'lar... "Yırmincı yüzyıfm insanlanyız/ Dünya sulh içinde bayram olmalı/ Atom tahriplerini kaldır- malıyızl Laikıik dünyaya sultan olmalı. Demokras: insan oldur demiyorl Açılan gül- lerı soldur demiyor'Hür bağımsızlığı kaldır de- miyor/Her fert bağımsız insan olmalı." Kul Hasan böyle diyor Ruhi Su'nun sesry- le... Ne zaman Ru hi 'yi dinlesem yenilenirim, güç kazanınm! her ne kadar umırtsuzluk, bezginlik, yıkılmışlık duygusu içirrize kirli bir sis gibi dol- sa da su gibı akıtır hepsini onun sesi... Günlerdir kitaplarfa baş başayım. Ne zaman değilsin ki, demeyin! Kitaplaren büyükdost, en güçlü silan elbet... (J/kenin dört bir yanından gelirler. Okumaya yetişemem... Hangi birini, hangi? Kitaplar çok, hepsi de ayrı bir dünya... Büyükbabam "Sen çok kitaplısın. Senden za- rargelmez. Korkulacak kişi, tek kitaplı olandır" derdi. Füsun Akatlı, Ruh» Su'nun yaşamını birus- ta öykücünün akıcılığıyla veriyor okura: "Bir de RuhiSu Geçt/"sinde... (Ruhi Su Kültür ve Sa- nat Vakfı yayını)... Füsun Altıok en güzel tanı- mı yapmış: "Ruhi Susadece doğa vergisisesi ve yeteneği ile değıl, aynı zamanda işinin fel- sefesini de yaparr bir düşünürdü de" diyor. Herkes geçip gider! En ünlüler. zamanında en çok beğenılenler, alkışiananlar!.. Ruhi Su'nun yaşamı sevinçler, başarılar kadar, belki de da- ha çok üzüntüler, acılarla geçti... Niye, yönetim başındakıler ona karşıydı, düşmandı? ölüm- den öncesi gunlerde bile bir pasaport esirgedi- ler! Yıllar önce "Cumhuriyet"teki bir yazımda de- diğim gibi: "RuhiSugüncet birkişi değildir, ölüp gitmek- le unutulacak, silinecek, anısı belleklerden ya- vaşyavaşyok olacak biri değildir. Halkımızın ger- çek özgürlüğe kavuşması yolunda sazıyla, se- siyle, kalemiyie, uğraşıyla, çaba harcayan, yı- ğınlarda bilinç aydınlığını yakan bu büyük in- sanı toplumlar sürgit yaşatacaktır." "Birde Ruhi Su Geçti..." geçmeyen, geçme- yecek Su'nun tüm yaşantısının öyküsünü bula- caksınız... • • • Bir başka kitap! Yaşanmış bir roman, demek mi gerekir? Ünlü sinema oyuncusu Tank Akan'ın 12 Eylül'de yaşadığı serüven.. Kısa ama yete- rince etkili!.. Bir AJmanya dönüşü havalimanın- da tutuklanış. Emniyete götürülüş, günlerce hücrelerde, koğuşlarda geçen zaman... Türlü acı- lar, sıkıntılar... Gerçi 12 Eylül öyküleri bir değil on değildir. Hemen heraydının başından geçen- ler cittler tutar. Işten atılma, hapisler. işkenceler!.. Nedeni, ni- çini bilinmeyen, açıklanrnayan şeyler... Alır, gö- türür, atarlar bir hCıcreye, arayan soran yoktur. Bir şey diyemezsin, ağzını açtın mı tokat tek- me!... Kim olursan oi, fark etmez! Hele bir sine- ma oyuncusu isen, hele Yılmaz Güney'le ça- lışmışsan, onu sevmişsen, halktan yanaysan, bir de yakışıklı bir genç insansan, türlü iç duygu- lar, kıskançlıklar öneçıkar... Tank Akan'ın 'Anne Kafamda Bit Var' (Can Ya- yınları) otuz yıl öncenin bir anısı, acı mı acı bir anı... Gerçi Akan işkencegörmemiş, askılara asıl- mamış, elektrik verilmemış.. Ama işkence, sa- dece maddi midir? Hiçbir suçun yokken gün- lerce özgürlüğünden yoksun kalmak, itilip ka- kılmak, dayak yemek de insanlık onurunu par- çalayan bir işkence değıl midir? Tank Akan'ın kitabına kendini kaptırıp gidiyor- sun! Birfiimseyredergibısin. Koskocaaktörsan- Ki bir filmde oynuyor! B>r kez yaşanan bir ger- çek film! Otuz yıl öncenin değişik bir aynadan görünüşü... Birileri gelir seni alır götürür, sen •'Beni nereye, niçin götûnjyorsun " diye sorsan da yanıt yoktur. Günlerce, aylarca hücre hücre, Koğuş koğuş dolaşsan da başına gelenin ne- denini niçinini birtürfüanlayamazsın... Zatenan- asan ne gelir elinden?.. Tank Akan'da gizli biryazariık yeteneği var- TIIŞ. lyi ki bu anıları yazdı. Umanm bu ilk başa- isı yeni çalışmalann yoLnu açar... =3® ENGLISH CENTRE L a n g u a S c h o o l Genel İngMza Programlan Şirttetler ve Kunıhşlvİçin Öze» Pr İşhgfecesl TOEFL-IELTS-KPOSSınaırianna Hazırük Prognmlan ÇoculclaraÖB<Progranirar ; Bire~t»tr İnjitae Egitim/eri i> E« Hanımlarına Dzs Hafta İçi Gündüz İngilizce Psgramfan Öğrencilertmize Ûcretsiz Aktivite clmonın onutıufûa... BlftRINIZI ZİRVEYE TAŞIHAYA hAZIRIZ... Rum«Cacw:92 80220 Osnunbty btantNil T« (07: 225 9172 - 247 0913 - 241 2034 'Egemenlik KısıtsızKoşulsuz Ulusundur...' GürbüzD.TÜFEKÇtSosyalAntrvpo/og, ADDKunıcu Üyesi S on hafta içinde TBMM'de yaşanan olaylan şaşkınlık ve gözyaşlan içinde iz- ledim. Üyelerden bir kesimınin laiklık ilkesine karşı tutum ve davraruşlan, bu yazı- mm başlığının anlamını açıkla- mak gereğini dogurdu. 23 Nisan 1923 tarihinden bu yana egemeniiğin ulusta olduğu- nu bilmeyenimiz yoktur; ama sanıyorum düşünce ve bedenle- ri dokunulmazlık zırhı ile gü- vence aJtına alınmış olan "seçö- miş" üyeler, cumburiyet tarihi- ni iyi bilmiyorlar. Bağımsızlık sa- vaşıyla devrimlerde verilen şe- hitlerden ise haberdar bile de- ğiller. Akıllan fikirleri, "-Egıs- menlik, kayıtstz şartsız uhısun- dun»" tümcesıne saplanmış. flc- tidarda kalmak ve gelecekseçinı- ler tek düşünceleri. Ulusu ken- dilerinin temsil ettıği kanısında olmalılar. Degil bayanlar baylar, değil.. olay hiç de öyle değil. Bu sözü Türk ulusuna armağan eden Ga- ziMustafaKemaJ. tartışmalarda adı geçen kişilere vermemiştir egemenlik gücünü. Egemenlik milüdir (ulusaldır). Öyle başı boş çoğunluktan oluşan bir top- luluk ya da ümmctte değildir. Ankara Hukuk Fakültesi nin açı- lışında yaptığı konuşmada Ata- türk, bu düşüncesini şöyle açık- lamaktadır: "MiDet, idame-i mevcudiyet için efradı arasuıda düşündüğü rabıta-i müştereke, asuiardan beri gelen şekil ve mahiyetini teb- diletmiş,yanimiDetdinîvemez- hebîirtibatyerine, Türk miffiye- ti rabrtasıyla efradını toplaımşür. MiDet, beynetonOd umunıi mü- cadefe sahasında sefoebi ha>at ve sebebi kuv\et olacak iklinı ve va- sManın ancak muasır medenrvet- te bulunabileceğini, bir hakikati sabrteoiarak umde ittihazetmiş- tiıf (1). (Alınhyı Türkçeleştirme- dik, iyice anlaşılsın diye.) Osmanlı'nın teokratik yöne- timinden sonra çağda§ gelişme- lere koşut oiarak Gazi Mustafa Kemal. ümmet yerine ulusu oluş- turdu. Kimdi ulus? "Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkfye halkına Türk ulusu denir." (2) Böylece ümmet içindeki din, mezhep ve ırk bağlıhğını kaldı- racaktır. Ulusu bir arada tutacak bağ artık miffiyetçilik (ulusalcılık) olacaktır. Ulusalcılık ise: "Ulusalcılık konusu, birejsel ve müşterek özgüriük sorunu- dur_. Söz konusu özgüriük top- lumsalveuygar insan özgürlüğü- dür."(3) Demokrasinin ön koşulu bi- reysel özgürlüktür. Atatürk ulu- salcılık tanımını bu kural üzeri- ne bina etmiştir. Böylece Mec- lis'in devrimlere dayanan ege- menlik yapılanmasını ulusalcı- lıkla güçlendirerek yönlendir- mişfir. Yapılmış olan devrimlerin Meclis'ten çıkacak yasalarda göz önünde bulundurulması zonın- luluğu egemenliğin ulusalcılık bağlantısıyla gerçekleştirilebi- lir. Bugün parlamentoda bulunan her seçilmış, kendisini Cumhu- riyetin emanet edildiği gençler- den sayıyor ve buna göre hare- ket ediyorlar. Oysa Türkiye Cumhuriyeti 'ne emanetçilik değil, önce sahip çıkmak ve korumak gerekiyor. "liusalcı egemenüginıiz asla tchlike>e nıaruz değildir. Büfiin ulus, onun bilinçü \eözenü koru- VTicusudur." (4) Birgün siyasi partilerin dini si- yasete alet etmek gayretine gi- receklerinin de bilincindedir. Bu konuda Türkiye halkını uyarmaktadır: "™Bundan sonra>alıuz bir şey varid-i hâürolabiür(akla gelebi- lir). O da, baa adi politikacılann, hasis menfaatperestJerin o vehim ve havaü u\andırma>a çalışma- sı ve o \iizden tatmin-i hırs ve menfaat düşüncesinden ibarettir. Temin ederim ki, bürün mevcu- divetiınle temin ederim Jd, bu gi- biler her ne şekil, suret ve vesile ile ohırsa olsun, mevcudi>eöeri- ni ihsas ettikJeri gün, Türk miJ- letinin amansız kahnna hedef ol- maktan kurtulama>acaklardır. ».Türkiye, din ve şeriat oynn- lanna sahne obnaktan çok vük- sektir. Bu gibi muncular varsa, kendilerine başka taraflarda sah- ne arasınlar." (5) Daha uzun süre bu sahneyi ha- zırlayamadılar. O zamanlar Ga- zi Mustafa Kemal Atatürk var- dı, Kemalizm yürürlükteydi. 1950 yıhndan itibaren, sözde demokrasi adına, yapılan dev- rimlerden ödünler vermeyi ba- şardılar(6). Karşıdevrimcilerel- lerinden kaçırdıklan "hasis hırs ve menfaatlara" ulaşmak için yalan söylemekten çekinmediler. Kullandıklan sılah demokrasi, insan haklan ve ulusun ekono- mik oiarak, daha rahat yaşam koşullanna kavuşturulacağı ol- du. Meclis'ten çıkartılan yasala- n kanun hükmünde kararname- lerle (KHK) desteldeyerek kişi- sel hırs ve çıkarlanna kılıflar ha- zu-ladılar. Böylece yasalann yap- tınmlanndan kurtulmayı da ba- şardılar. w Hi}'anet-i Vataniye Yasası" egemeniiğin ulusta olduğunun güvencesi olan bir devrim yasa- sıydı, bu yasayı da kaldırdılar. Ar- tık gericinin (mürtecinin) önün- de hiçbir engel kalmamıştı. Atatürk'ün bir tür vasiyeri di- yebileceğim 1937 yılında TBM\Î Beşinci Dönem üçüncü toplanma yılını açarken yaptığı konuşmayı her milletvekilinin okuyarak ezberlemesi gerekti- ğine inanıyorum. Bu O'nun Mec- lis'te kendisinin yaptığı son ko- nuşmadır: "Arkadaşlar, büyük davannz, en medeni ve en müreffeh millet oiarak varügınua \ ükseltmek- tir. Bu,yafauz kunımlarmda degiL düşüncelerinde temeüi bir inkı- lâpyapmışolan büyük Türk mil- letinin dinamikideaüdir. Bu ide- afien kısa birzamanda başarmak için flkirvehareketi, beraber jii- riitmek mecburiyetindeviz. Bu teşebbüstebaşan,ancak,türeii bir planla ve en rasyonel tarzda ça- hşmakla mümkün olabilir. Bu sebepie oku>ııp vuzma bibne\en tekvatandaş bırakmamak; mem- leketin büyük kalkmma savaşı- nın ve yeni çadsınm istedigi tek- nikelenıanlarıyedştinnek; mem- leket davalaruun ideolojisini an- la>acak, aniatacak, nesilden ne- sifc >3şatacak fert ve kurumlan \aramiak; işte bu önemü umde- ieri(ilkeleri) en kısazamanda te- min etmek, kültür vekâletinin üzerinealdığı büyük veagn*mec- buriyetkrdir. fşaret ettiğim ilkeleri, Türk gençliginin dimağmda ve Türk miDetinin şuurunda daima can- h bir haJde tutmak, üniversiteks rimiz\e\TİksekokuUannîizadü- şen baştaca \azjfedir." (7) Sevgilı Atatürk, 23 Nisan 1920'den beri Ulusal Egemenlik Bayramı'nı kutluyoruz. Senin armağanın ulusumuza kutlu ol- sun. Bunun anlamı, yürekleri- mize işlesin dileğiyle... (1) Atatürk'ün Söylev ve De- meçleri II (1906-1938), 2. B., TTK Basımevi, Ankara, 1959, s.237. (2) Afet Inan, Prof. Dr; Me- deni Bilgiler ve M. Kemal Ata- türk'ün El Yazılan, TTK Bası- mevi, 1969, s. 18. (3) Afet Inan, a.g.y. s 24 ve 52. (4) Atatürk'ün..., y.a.g. yapıt, C.3, 1963. s.77-78. (5)a.g.y.,s.75-76. (6) Tüfekçi Gürbüz D., Ata- türk'ün Düşünce Yapısı, Turhan Kitabevi, 3. B. Ank. 1987, s. 164 vd. (7) Atatürk'ün..., a.g.y, C. 1 Istanbul Maarif Mat., 1945, s.386. Atatürk'le Hep Sevinçler Yaşadık... Sadİye AKAY Emekli Yazm Öğretmeni 6 W m W m ^ am bağunsız- r I 1 hkdenfldiğiza- I man. kuşku- • suishasa,ma- m liye, ekonomi, adalet, askerlik, kültür ve her alanda tam bağınısıznk vetam öz- güriük kastohınmaktadır. Bu sa>- dıklanmın herhangi birinde ba- ğımsızlıktan yoksun olnıak ger- çekanlamıjia bütün bagmısuiık- tan yoksun olmak demcktir.' (Söylev) Yaşadığımız gunlerde Türki- ye Büyük MUletMeclisi 'nde çı- kanlmaya uğraşılan uvum ya- salan karşısında duyduğumuz tedirginlik, bize Atatürk'ün yu- kandaki sözlerini anımsatıyor. O düşüncelerin ne denli yerin- de olduğunu daha iyi anlıyoruz. Cumhuriyetimizin 10. yılın- dan bu yana coşkuyla haykırdı- ğımız ayncahksız, sınıfsız bir ulus olmamıza karşın bankala- nmızı hortumlayanlara hâlâ bir şey yapılamaması, yasalanmı- za aykın davranan din sömürü- cüsü yobazlann elini kolunu sal- layarak başka ülkelerde yaşayış- lan çok yönlü düsündürüyor biz- leri. Atatürk "Özgürlüğün de, eşit- ligin de, adaletin dedayanağı ulu- sal egemeniiktir" demişti. Bu sözdeki gerçeği hiç kimse, hiç- bir zaman usundan çıkarmama- h. Lozan'daki bans görüşmelerin- de en çetin çekişmelerin özellik- le tam bağımsızlık konusunda olduğunu biliyoruz. Kurtuluş Savaşunızda yenilenler ülkemiz- den çekihnek zorunda kalınca bizi ekonomi, maliye, adalet, kültür gibi çeşitli alanlarda ken- dilerine bağımlı yapmak için zorlayıp bunda direnmişler, da- hası buyüzdengörüşmelerbirara kesilmişri. Günümüzde A\TUpa Birüği 'ne girme konusunda önümüze art arda konan koşullar, 1924'tekio görüşmelerden kalan öç alma duygusu mu? Atatürk'ün tüm istediği, işle- rine hiçbir kimsenin kanşmadı- ğı, her alanda tam bağımsız bir devlet kurmaktı. Bunu da başar- dı. Onun zamanında, yabancılar ülkemize ancak onu tanımak, ül- kede onun yaptıklannı görüp ona saygılannı sunmak için ge- lirlerdı. Bütçemizi denetlemek, vergiJerimızı gözden geçirmek, hangi yasalan çıkaracağımız ge- reğini bildirmek için değil! Oy- sa bir süredir "küreseUeşme" adı altında, ulusal eğitimimiz ya- bancı öğelerle doldurulmakta, anadilini tam bilemeyen "yuva" çocuklanmıza bile yabancı dil öğretilmeye çabalanmaktadır. Atatürk'ün gerçekleştirdiği ulusal kurumlar, kuruluşlar, ban- kalar "özeUeştirme" maskesiy- le birilerine peşkeş çekilmekte- dir. Bunu yapanlar kinün malı- nı kime, hem ne hakla satıyor- lar? Atatürk 1923 Mart'ında Tar- sus'ta çiftçilerle konuşmasında "Bizi ekonomik vasanumızı ge- liştirme, böylece bolluğa ulaş- maktan ahkoyan iki güç vardır: Biri. dış düşmanlardır. Bizi sö- mürge hahnekovmak için ilerle- memizi istemevenlerdir. Fakat bizim için bunlardan daha za- rarh,daha öldürücü bir sınıf da- ha vannr: Oda içimizden çıkma- sı olası hainlerdir" demişti. Işte sömürge olmamak için bu iki güçle sürekli savaşımımız (mücadelemiz) gereklidir. Osmanlı devletinin dışanya borçlanarak bağımsızlığını nasıl yitirdiğini çok iyi bildiği, o borç- lan Türkiye bütçesinden ödedi- ği için Atatürk, ulusuna kendi yağıyla kavrulma ilkesini be- nımseyip gelecekte de borçlan- mamayı öğütlemiştı. Ama bugün ne durumdayız? Ibret ve utançla düşünelim: Os- manlı'nın akçalı işlerini denet- lemekle görevli Düvun-u Umu- miye (Genel Borçlar) yönetimi gibi üikemizin para işlerini göz- den geçirerek buyruklar veren IMF'ye bağımlı duruma girme- mize yol açanlar hangi a\maz- lar? 1923 te "Yeni Türkiye hükü- metinin öz cevheri ulusal ege- menUktir. Llusun bağıtsızve ko- şulsuz egemenligidir'' demişti Atatürk. Onun ışıklı sözlerinin ayduıhğında ulusal egemenliği- mize kavuşmanın 82. >ıldönü- münde içimia saran utancın ezik- liği altında bugünün coşkusunu tam duyamayıp üzünç içindeyiz yazık ki! Oysa biz, Atatürk'le hep öviinç, sevinç, kıvanç yaşamış- tık ulusça! BEHİÇ AK www.internet.cep.iletişim.com Behiç Ak'tan iletişimin şekil ve içerik değişimine dair, vurdumduymazlığın sınırlan hakkında en yeni karikatürler. SetiiÇ Ak lletışim Yayınlan A.Ş Klodfarer Caddesı lletişim Han 7. 34400 Cağaloğlu - Istanbul Tel (021?) 516 22 60-61-62 / Fax. (0212) 516 12 58 Intemet: vww leüsım cofr tr« i)efrsfm@ıletaın com tr ORDU 1. ASLİYE HUKUK İŞ HÂKİMLİĞriVDEN E>osyaKo:2001 87 Da\acı SSK Başkanlıği vekılı tarafından davalılar S.S. Özmen Yapı Ko- operatifi. Cafer Özış mirasçılan. Hatice. Muazzez. Gülümay. Semra. Ay- nur. Ersin ve Oktay Özişler aleyhine açılan alacak da\asının duruşmasın- da verılen ara karan gereğince; Davalı S. Sözmen Yapı Kooperatifi ile Cafer Ozış mirasçılanndan Mu- azzez Öziş. Gülümay Öziş, Semra Öziş, Aynur Özış. Ersın Öziş ve Oktay Özış'lerin adresı meçhul olduğundan dava dilekçesi ve duruşma günü teb- liğ edilememıştir. Adresi mahkememizce tespit edilemeyen davalılara du- ruşma günij olan 17.5.2002 günü saat 09.30'da mahkememizde hazır bu- lunmalan ilanen tebliğ olunur. 28.3.2002 Basın:23I77 LÜLEBLT^GAZ 1. İCRA MÜDÜRLLĞÜ'NDEN İLAMSIZ TAKİPLERDE ÖDEME EMRİ Dosya No: 2000 2654 1- Alacaklı ve varsa vekilinin adı soyadı ve ikametgâhı: Ak- bank TAŞ Vekili Av. Turgut Halebak - Lüleburgaz 2- Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı soyadı ve ika- metgâhı: Sedat Karahan 25 Mknz. R Tug. K.Iıgında görevli iken firaridir. 3- Alacafm Türk parasıyla tutan. faiz miktan ve işlemeye baş- ladığı tarih: 11.09.2000 tarihi itibanyle: 728.559.92l.TL.nm icra masrafı, yüzde 104.25 faizi yüzde 5 BSMV; av. ücreti ile tahsili ve BK. 84 m. göre yapıiacak kısmi tahsilatlann öncelike faiz ve masraflara mahsubu. 4- Senet ve tarihi ve senet yoksa borcun sebebi: (Credi kartı sözleşmesi - noter ihtan - vesa kart. 5- Bir terekeye karşı yapılan takiplerde mirasçılann adı. soya- dı, şöhret ve ve ikametgâhları: Yukanda adı yazıh borçlunun belırtilen adresinde tebliğ vapı- lamaması ve yapılan zabrta araştırmasında tebliğe yarar açık ad- resi tespit edilememesi nedeniyle. ödeme emrinin borçluya ila- nen tebliğine karar venlmekle: Jşbu ödeme emrinin ilan tarihinden itibaren borcu ve takip masraflarını kanuni süresine on beş gün ilave ile yırmiki gün içinde ödemeniz (teminatı vermeniz). borcun tamamına veya bir kısmına veya aiacaklımn takibat icrası hakkına dair bir itirazımz varsa. senet altındaki ımza size ait değilse yine bu yirmiiki gün içinde aynca ve açıkça bıldirmeniz. aksi halde icra takibinde bu senedın sızden sadır olmuş savılacağı. ımzayı reddettiğinız tak- dirde merci önünde yapılacak duruşmada hazir bulunmanız. bu- na uymazsanız vaki itirazınızın muvakkaten kaldırılacağı senet veya borca itirazınızı yazıh veya sözlü oiarak icra dairesine yir- miiki gün içinde bildirnıediğiniz takdirde aynı müddet içinde 74. madde geregınce mal beyanında bulunmanız. aksi halde hapisle tazyik olunacağınız. hiç mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykın beyanda bulunursanız hapisle cezalandırılacağınız borç ödenmez \e>a ıtiraz edılmezSe cebri ıcraya devam edileceği ihtar ve ilanen tebliğ olunur. Basın: 22798 PENCERE Fransa'dan Ders Çıkarmak... Fransa, cumhurbaşkanı seçimlerinin birinci tu- runda Abdülcanbaz'ın ünlü deyişiyle şallak mallak oldu, ortalık toz duman... Irkçı Jean-Marie Le Pen, Başbakanlık koltuğun- da bunca olumlu iş yapmış Sosyalist Parti adayı Lionel Jospin'i gerıde bıraktı... Argo deyişiyle solladı.. Yadasağladı.. Avrupa bu, seçim salıncağında nasıl kolan vu- racağı öteden beri bilinmez... Hitler de seçimle gelmemiş miydi?.. Yine de demokrasinin kurumlaşması, koskoca yerkürede, Avrupa'da oluşmuştur; nitekim ilk tur- da zokayı yiyip yanşı yarıda bırakan Sosyalist Par- ti'den Başbakan LJonel Jospin sıcağı sıcağınaaçık- ladı: "- Yenilginin sorumluluğunu üstleniyorum, po- litikayı bırakacağım..." Adamın söylediğine bak!.. Başbakanlık koltuğu- nu da bırakıyor; bizde enayilik sayılır bu... • Hasan Saka, Osmanlı döneminde yetişmiş de- ğerli bir politikacıdır; Mülkiye Mektebi'ni bitirdi, Pa- ris Siyasal Bilgiler Okulu'ndan diploma aldı, 1947'de başbakanl/ğa atandı, bilımsel yapıtları da var... Ancak nasıl anımsanır?.. Bir vatandaş Saka'ya: - Yeterartık, çekil!.. demişti... Saka yanıt verdi: "- Çekildim, tam 80 kiloyum!.." Bunun üzehne mizah yazarlanyla karikatürçüler "çekilmek" sözcüğünün üstüne atladılar, tekerle- me başladı: - Çekilmez oldun!.. - Daha senden çekeceğimiz var. - Çok çektirdin.. Çeşitleme sürüp gitti; acı çekmek, diş çekmek, sineye çekmek, ip çekmek, vb... Hasan Saka olgun bir insandı.. 1949'daçekildi... • Nerede şimdi Saka gibi politikacı?.. Siyasette koftuğa kıçıyla bir yapışan, tüm bede- niyle tutkala dönüşüyor; Başbakanlık koltuğu bir yana, siyasal partilerin genel başkanlan değişmez ve değiştirilemez lider konumuna girip politikaya demiratıyoriar... Yenilgi menilgi, başansızlık maşansızlık bize vız geliyor; seçimde yüzde 10'luk barajın altına düşüp parlamento dışında kalan CHP bile genel başka- nını değiştiremedi; şimdi umut ne: - Seçmen öteki partilerden göreceğini gördü, bu kez solda yine DSP'ye oy verecek değilya, is- teristemez CHP'ye yönelecek, barajı aşacağız... Babam bu gibi durumlarda "Kelfim kellim layen- fa" diye başını sallardı... Koltuğu bırakan aptaldır bizde... • Fransa bu işin üstesinden gelir.. Jospin siyasetten çekilir.. Koltuğuna yapışmaz.. Sol, ırkçı Le Pen'in önünü kesmek için sağdaki aday Chirac'a oy verir.. Sorun çözülür!.. Fransa Cumhurbaşkanı seçimlerinde Türkiye için çarpıcı dersler var... Bizde solun solla kavgası ülkenin en büyük iki belediyesini -Istanbul ve Ankara- dincilere teslim etmedi mi?.. Hepimiz bu işte sorumluyuz!.. Fran- sızlar ırkçılardan korkuyorlar, faşizmden ürküyor- lar, yürekleri ağızlanna geliyor; biz ise dincileri sa- vunmayı demokrasi sanıyoruz. PETROL-tŞ TÜRKİYE PETROL KİMYA LASTİK İŞÇİLERİ SENDİKASI GENEL BAŞKANLIĞrNDAN Sendikamız Ankara Şubesi'nin 27.04.2002 tarihinde. çoğunluk sağlanamadığı takdirde 04.05.2002 tarihinde yapılacağı bildirilen 21. Olağan Genel Kurulu'nun, Ankara Şubesi'nin 11.03.2002 -11.04.2002 tarihleri arasında ya- pılan delege seçimlerinin Anatüzüğümüze ve Şube Genel Kurullan Yönetmeliğımize aykı- n oiarak yapıldığı iddiası ile konunun .\nkara Iş Mahkemesi'ne intikal etmesi sebebiyle, Der- nekler Yasası 'nin 21. maddesine göre Merkez Yönetim Kuruhj'muzun 22.04.2002 tarih ve 134 sayılı karanyla 2 ay sonraya ertelenmesine ka- rar verilmiştir. Durum sayın delegelere, üyelerimize ve il- gililere ilanen duyurulur. PETROL-İŞ Merkez Yönetim Kurulu ASLI TELLÎ Üe OZAN PERTES Evlendiler. Kadıköy, 20 Nisan 2002 LAPSEKf A S L h T HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 2001 102 Davacı Erdal Yüksel tarafından davah Hazine, Orman ve Harmancık Kö>ü Muhtarlığı hakkında açılan tescil davası nedeniyle. dava konusu Lapse- ki, Harmancık Köyü, Kocagöynük mevkii. dogusu Kadim Dere ve dere ile bırlikte yol. ondan sonra Hasan Hüseyin tarlası. batısı öncesi köy yolu olup, şu anda asfalt yol, kuzeyi tarla yolu ile yoldan son- ra Nfehmet Ali Aslan tarlası, güneyi Mehmet Ali Aslan'ın zıraat ettigi tarla ile çevrili. 52413.74 m2 miktarlı taşınmazın davacı Ali oğlu Erdal Yüksel adına tapuya tescilı talep edildiğinden. Itirazı olanlann 3 ay içerisinde yukarıda numa- rası belırtilen dava dosyasına itiraz etmeleri ilan olunur. Basın: 5477
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear