23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
A ŞUBAT 2002 PERŞEMBE -f CUMHURİYET SAYFA UYGARLIK DORUGU Harun Yahya kitaplarını dağıtanlar, 'Bunlam Türk hükümetisponsor oldu' dediler AdnanHocapropagandasıNtLGÜN CERRAHOĞLU Bize nasıl sokulduğunu, yolumu- zu nasıl kestiğini fark etmedik bile. Burnumuzun önüne uzatılmış iki ki- tap gördük yalnızca. Ve üzerlerinde- ki imzayı: Harun Yahya... Kitaplan bumumuza dayanan adam yılışık bir gülümseme ve kötü bir tn- gilizceyle sonra şunları söyledi: "Bu kitaplar Türk hükümetinin sponsoriuğuyla hazırlanmaktadır. Bakm_ Size de vereHm_." Avrupa ve Islam dünyasının dışiş- leri bakanlannı bir araya getiren *uy- gartiklar buhışması" förumunun ya- pıldığı Çırağan Sarayı'ndayız. "Le Monde" gazetesi muhabiri M- cole Pbpe ve "Economisfin muha- biri Amberin Zaman ile birlikte Çı- rağan'ın otel kısmından AB-ÎKÖ pa- neüerinin yapıldığı saray bölümüne yürüyoruz. Ötelle sarayı birleştiren koridorun üzerinde beklenmedik bir anda karşımıza çıkan Adnan Hoca- cılann bu yalan propagandası karşı- stnda buz kestik. tngilizce konuştuğumuz için bizi yabancı delegasyonlara mensup bir v e dışişleri bakanlan îstanbul'da ilk kez bir araya geliyor. 'Modern, laik, demokratik' Türkiye bu platformda, bir 'model olma' özelliğini sergilemeye çalışıyor. 'Türk hükümeti arkamızda' palavrasıyla yabancılara yanaşmaya çalışan Adnan Hocacılar bunu sabote etmeye çalışıyor. Ellerinde 'Danvin teorisini' reddeden kitaplann promosyonunu yapıyorlar. grup sanan şahıs. takma adı Harun Yahya olan Adnan Hoca'run kitap- lannı gözümüze baka baka, "Türk hükümetinin sponsorhığunu yapoğı kitaplar!" diye takdim ediyordu. Bu toplantı hiç yeri olmasa da ha- di diyelim... en abuğundan en uçu- ğuna.. hertürkitap, broşiir dağıtımı; propaganda faaliyeti demokratik öz- gürlükler kapsamına girsin... Ama bu yalan neyin nesi: "Türk hükü- metinin desteği?.." Çırağan koridor- lannda elinde iki kitapla dolaşan adam belli ki yalnız değil. Güvenliğin kuş uçurtmadığı sa- lonlara Adnan Hocacılar nasıl gire- bildi? Bu forumu kendilerine niye hedef seçtiler? Düşünebiliyor musunuz? AB ve ÜCÖ ülkeleri dışişleri bakanlan tstan- bul 'da ilk kez bir araya geliyor. "Mo- dern, laik, demokratik" Türkiye bu platformda, bir "model ohna" özel- İiğioi, iki dünya arasında "köprü oJ- ma" özelliğini dünya âleme sergile- meye çalışıyor. Toplantının amacı, temeli, varlık nedeni bu. Her şey bu- nun için yapılıyor. "Türk hükümeti arkamızda'' palavrasıyla yabancıla- ra yanaşmaya çalışan Adnan Hoca- cılar bunu sabote etmeye çalışıyor. Çı- rağan Sarayı koridoriannda, ellerin- de "Danvin teorisini" reddeden ki- taplann promosyonunu yapıyorlar. Lobi yapmaya kalkışıyorlar... "Adnan Hoca şoku" dışında AB- tKÖ forumu birçok açıdan çok ba- şanhydı. Böyle bir forumun Îstan- bul'da yapılrnası, 44 dışişleri baka- ru, 73 ülke temsilcisinin Türkiye'nin "uygarhk buhışması" davetine koşa koşa gelmeleri, hiçbir konuda bir- birlerine girmeden. kavga etmeden "tstanbul ruhu" içinde konuşmala- n, buluşmalan; "diyalog" çağnsın- da bulunmalan, bunlar gurur verici, hoş... Bu "organizasyonun" kısa sü- re içinde eksiksiz denebilecek başa- nyla kotanlması, gerçekleştirilmesi de kıvanç verici gerçekten. Ormandakl bülbül "HABrTAT" zirvesinde olduğu gibi sokaklan, yollan kesen bir po- lis devleti görünümü yaratmaksızın bu kadar çok sayıda VTP'nin güven- liğinin sağlanabilmesi; konuşmala- nn ardından metinlerin son sürat ba- sın merkezıne yetiştirilmesi de gece- sini gündüzüne katarak çalışan Türk diplomatlannın ve güvenlik güçleri- nin küçümsenmeyecek başansı... Ancak göriinen o ki Istanbul do- ruğu dışanya "gerçek bir 'event' (olay)" olarak yansıtılamadı. BBC ve CNN gibi global köyün haber ka- nallannın "primetime" haberleri Is- tanbul'daki uygarlık buluşması üze- rinde değil; Müoşeviçduruşması, EN- RON, Pakistan'da kaçınlan gazeteci Daniel Pearl üzerine odaklaşmıştı. BBC'nin Tım Sebastian'ı, CNN'in Christian Amanpour u çapında star gazeteciler yoktu Istanbul'da. Amerikalılann deyimiyle "event yaratmak", "event" (yani olayı) ya- şamak ve bunu kahhmcılara yaşat- maktan ibaret değil oysa ki. "Event yaratmak" dünyanın gerisiyle -ola- bilecek en gürültülü bıçimde- irribat kurmaktan geçiyor. Dünyannı geri- sine "olayı", -ses getiren biçimde- yansıtmak demek oluyor. "tstanbul ruhunu" sağır sultana duyurmak, - tabiri caizse- "satmak" anlamına ge- liyor... Türkiye'nin halkla ilişkiler guru- su Betül Mardin'in dediği gibi çün- kü: "Ormanda bülbülötmüşve kün- se duymamışsa, bülbül ötmemiş savıhvor!" GÖRÜŞ Uygarlıklar diyaloğuna temel engel Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV Istanbul'daki "uygarlıklar buhışmasTnın başanlı bir diyalog olması temennilerine kuşkusuz katılıyorum. Ancak görüntünün arkasındaki dinamikkri de araştırmaya ve kalıcı diyaloğa neyin engel olabileceğine ilişkin doğru saptamalar yapmaya çalışmak da görevimiz. Amerikan-Sovyet gerginlıği sona erdiğinden bu yana. 'Soğuk Savaş'ı ideoloji ve güç mücadelesi düzeylerinde (kendilenne göre) zaferle kapayanlann, yeryüzûnü denetimleri altına almak için yeni çatışma teorileri ûrettiklerini bilmemiz gerek. Şimdiki ABD BaşkanıG.VV.Bush'unbabasının 1991 Körfez Savaşı'yla birlikte "\eni Dünya DüzenT dediği kavramın hemen ardından "Uygarlıklar ÇabşmasT ortaya atılmıştı. Önce (sonunda bir soru işareti olan) makalesi, sonra da (soru işareti kalkmış) kitabıyla bu kavrama S. P. Huntington sahip çıktıysa da kelimeleri ilk kullanan (Istanbul toplantısındaki) Bernard Lewis'di. Ancak Huntington kendi kullanımına şu boyutu kattı: 1990 sonrasında ayakta kalan ideolojiyi ve onun simgelediğı çtkarlan meşrulaştırmahedefı. Soğuk Savaş'm eski şahinleri bu kavrama sımsıkı yapışırken Üçüncü Dünya da, tslami kesim başta olmak üzere, Batı'ya biraz daha yabancılaştı. Amerika'nın başını çektiği Batı yeni bir "düşman"dan apaçık söz ediyordu. KapitaİLzmın ıdeolojik hasmının yerine, bu kez. etnik ve kültürel bir başkası konmaktaydı. Komünizmın yerini başka bir değer sistemi alacaktı. Bu farklı yaşam biçiminin içinde dinin özel bir yeri vardı. Kapitalizmin kendi ise "fiberal demokrasi" ile karmaşık biçimde herkesin kabul etmesı gereken bir "uygarhk" düzeyine yüceliyordu. Sanki Batı kültür binkimi özene bezene ve tarihin son aşaması olarak kapitalizmi yaratmıştı. Bu "uygurfağuı" en seçkin karar verici si de herhalde 'oğul Bush' olmalı. Bu görünümün ardında ise çok önemli ekonomik çıkarlar var. Ashnda söz konusu olan. ekonomik çıkarlar çatışması. İstanbul'dakı toplantıda bunun altı çizilmezse. kanımca, kalıcı bir adım atılmış olmaz. "Uygarhklar Çaüşmasr tezi sömürgeciliğin ve emperyalizmin postmodern bir aşamasıdır; eski bir hegemonyanın ıdeolojik değil ama uygarlık sözcüğüne oturtulan yeni bir Haçlı Seferi'dir. Temelınde Batı'nm ekonomik ayncalıklannın genişlerilmesi vardır. Bunun saldırgan biçimde meşrulaşması için "uygarhk farkhhğı'' öne sürülmüştür. Varlıklı uluslarla yoksullar arasındaki uçunım bir yandan çığ gibi büyürken vahşı bir ekonomik çıkar gerginlıği balon gibi şişırilerek "Uygarhklar Çanşması" katına çıkanlmışnr. Malezyalı siyasal bilimci C. Muzaffer buna "askeri harcamalan Soğuk Savaş sonrasında da artürmak için uyduruhnuş birefeane" diyor. Bush'un Saddam rejımine karşı oluşunun temelınde petrolü Irak'tan. Suudi Arabistan'dan sağladığı gibi alamayışı yok mu'1 Sanki Batı'nm uygarlığı tehlikede ve onu yabancı kültürlere. yani Müslümanlık ve Konfüçyüs inançlanna karşı korumak zorunda. Edward Said'in yaptığı " oryantafist" tanımına uyan kişıler Doğu'yu dünyadaki istikrann kanseri gibi gören görüşe koşarak katıldılar. El-Ahram yazan O. Abdel-LanTın dediği gibi. "Ban kendinden olmayana karşı" Usamebin Ladin'in yandaşlannı çoğaltan, Batı'nm bu yaklaşımıydı. Oysa masum Batı'nm kapitalist uygarlıgınm kültürel tehdıtler altında olduğu sa\-unması tek-kutuplu dengesizliği ancak pekiştirir. yeni Bin Ladin'ler, gerginlikler ve çatışmalar yaratır. Temel engel bu da çözüm yok mu° Bir uygarlığın olgunluk ölçüsü başka uygarlığa hoşgörüsüdür. Diyaioğun önündeki en büyük engele doğru tanı konmaz ve diyalog için karşılıklı kabullenme gerçekleşmezse. dünyayı büyük bir tehlike pusuda bekliyor: Ne olduğunu iyi bildiğimiz kuv\et politikasma bir de "uygarhk" boyutu eklemek ve ekonomik çıkara "metanak" anlamlar da katmak. Böyle bir karşı karşıya gelişte kitlesel yıkıma neden olacak çekirdekli silahlar da söz konusu. Görevimiz kamuoyunu oyalamamak ve doğruyu söylemek. Benim on yıl öncesinden bu yana yurtdışında katıldığım toplantılarda, konunun birçok altbaşlıklanna da ek olarak. asıl (1) kültürel tehdit savırun gerisinde maskelenmış ama salt ekonomik çıkarlar ve (2) her uygarlığın gelişmesinin vazgeçilmez koşulunun karşıhkh hoşgörü olduğunu belirledik. Bu iki saptamanın temelden bağlantısı var. Aydının, yurtseverin ve dünya yurttaşlığmın göre\ i bu fasit daireyi kırmaktır. tstanbul'da gerçekleştirilen 'Uygarhk Doruğu' tsmail Cem'in yapüğı kapamş konuşmasıyla sona erdL (Fotoğraf: AA) Ecevifm 'Irak önkoşulsuz BM ile görüşmeye hazır' açıklamasıru Bağdat yalanladı Iralv kHmecesi BİLGE ESER Dış Haberler Servisi - Başbakan Bülent Ecevit, görüştüğü Irak Dışişleri Bakanı Na- ci Sabri]nın BM Genel Sekreteri Koli An- nan'a "Önkoşulsuz görüşmeye hazmz" me- sajuıı gönderdiğini açıkladı. Başbakan, BM Genel Sekreteri Annan'ın Irak'uı bu mesa- jına henüz yanıt vermediğini söyledi. Ece- vit yazılı açıklamasında, görüştüğü .<\rap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa'nın da bu ge- lişmeyi doğruladığını açıkladı. Ecevit'in bu açıklamasının ardından Irak Devlet Başkan Yar- dımcısı Taha Yasin Ra- mazan, BM sılahsızlan- ma müfettişlerinin dönü- şüne izin vermeyecekle- rini yineledi. Dışişleri Bakanı lsmail Cem ise, Associated Press'e yaptığı açıklama- da, denetimlerin farklı şekilde yapılması duru- munda Irak'ın BM silah denetçilerinin geri dön- mesine itirazuıı yumuşa- tabileceğini söyledi. Cem, Irak Dışişleri Ba- kanı Naci Sabri ile yaptı- ğı görüşmenin ardından Bağdat yönetiminin tutu- munda bir değışiklik gör- mediğini söyledi. Irak'a yönelik olası bir Amerikan askeri harekâ- tının engellenmesi, AB- tKÖ Ortak Forumu'nda diplomatik hareketliliğe neden oldu. Toplantının en gözde kahlımcılann- dan olan Irak Dışişleri Bakanı Sabri, önceki günkü Başbakan Ece- vit'le görüşmesinin ar- dmdan dün de Cem ile bir araya geldi. Sabri gö- rüşmenin ardından yaptı- ğı açıklamada, iki komşu ülke olarak ortak çıkarlan bulunduğunu be- lirterek ikili ilişkileri ele aldıklannı kaydet- ti. Cem, basın toplanhsı suasında Irak ile il- gili bir soru üzerine şu açıklamalan yaptı: "Kendi izlenimimi söyimbilirim ancak. Şu anda fazJa bir değişiklik görmüyorum. Komşumuz Irak'a ve Irak halkma -bir AFGANÎSTAN DIŞÎŞLERÎ BAKANI: n n • • 1 * 9 • • 1 • 1 • w • Turkıye nın ışbırlığı bizi memnun ediyor Afganistan'daki geçici hükümetin Dışişleri Bakanı AbduUah AbduDah, Türkiye'nin Afganistan'daki Ulus- lararası Güvenliğe Destek Gücü'nün (ISAF) komutasını mart ayında dev- ralacak olmasından memnuniyetduy- duğunubelirtti. Abdullah, ISAF'nin süresinin uzatılmasını ve görev ala- nının genişletilmesini istedigini kay- detti. Çırağan Sarayf nda yapılan AB-tKÖ Ortak Forumu'nda sorula- nmızı yanıtlayan Abdullah, ISAF'nin liderliğini Ingiltere'den devralacak Türkiye'nin Afganistan konusunda- ki işbirliğinden son derece memnun olduklannı söyledi. Abdullah, Türkiye'nin banş gü- cündeki yetkilerinüı ISAF için belir- lenen güvenlik kurallan çerçevesin- de olacağını belirtirken Türkiye'nin varlığını, "istikrann sağlanmasma ohunhıbir katkT olarak değerlendir- di. Abdullah, geçici hükümetin ISAF'nin süresi konusunda henüz bir karara varmadığını belirtti. Ab- dullah, hükümetin 6 ayhk süresinin sona ereceği tarih olan 22 Haziran'dan sonra da ISAF'nin devam etmesini istedigini ifade etti. Abdullah aynca, Afganjstan'daki istikrar ve güvenlik sonınunun en aza indirilmesi için ISAF'nin görev alanının başkent Kâ- bil'den Afganistan'uı diğer kentleri- ne de genişletilmesinin uygun olaca- ğını söyledi. Kaynak sorunu komşudan beklenecegi gibi- bu gerüimin azahnası için neler düşündüğümüzü uJaşür- dık. Umuyorum bu geriKm, BM karaıian- na uyum ve hayata geçmesi yotuyia sona er- sin. Türkive olarak yapabDeceğimiz katküar mevcuttur. Bu konuda kararbyız ve etkinn- ğhniz de mevcuttur. Tabii ki bunu tek başı- mıza yapacağız demiyorum. Irak'ın komşu- larryla biıükte katJo sağ- la\ abifiriz. Tabii ki bunun için Irak tarafmda bir açıhm ounası gereldyor, bu bizim dısımızda bir ola\ ama biz ısraıia dik- kat çekmeyi sürdürüyo- ruz." Diplomatik kaynaklar ise Sabri'nin Ecevit ile yaptığı görüşme sırasın- da da Bağdat yönetimi- nin bazı açılımlar göste- rebileceğini, ancak bu- nun için BM'den bir kar- şılık gebnesi gerektiğini kaydettiler. ırak Ecevit'i yalanladı Öte yandan, Ingiliz The Times ga- zetesi, Türkiye ile Ingiltere arasuıda, ISAF'nin komutasının Türkiye'ye geçmesi konusunda üst düzeyde ya- pılan görüşmelerin olumhı yönde ge- h'ştiğini yazdı. Gazete, tarnşmalı konulardan bi- rini giderlerin oluşturduğunu, tngü- tere'nin ISAF'nin komutasında oldu- ğu sürece masraflannı kendisinin karşıladığıru, ancak Türkiye'nin bu- na yanaşmadıgını savundu. Haberde, ABD'nin Türkiye'ye 20 mih/on do- larlık kaynak aktaracağı da belutil- di. Türkiye'nin, sonu belirlenmemiş bir komuta görevine karşı olduğunu kaydeden gazete, "Ankara'nın özel- Hlde bu görevi kendi başma sona er- dirme durumunda bırakılmak is- temediğini''savundu. INA ajansının haberine göre Ramazan, BM mü- fettişlerini kastederek "Casus komitelerinin Irak'a dönmeJerini gerek- tiren bir durum yok" dedi ve Irak'ın elinde hiçbir kdtle imha silahı bulun- madığını söyledi. Bağdat rejiminin kitle imha silah- lannın konuşlandınlması- na karşı olduğunu söyle- yen Ramazan, "BM, bu tip silahlarla ilgfli 687 sayı- h karannm 14. paragrafi- nı yaşama geçirmeli ve özeUikle Siyonist devletin eündeki imha silahlannı gözden geçirmeti" ifade- sinı kullandı. GEÇMİŞTEN GELECEĞE ORHAN ERİNÇ Bir Bu Btsikti... "Acemi imam insanı dinden çıkarır" demişler, ama zamanımızda aynı tehlike usta imamlar için de geçerli hale geldi. Hele işin içine politika kanşırsa... AKP Genel Baş- kanı Recep Tayyip Erdoğan'ın içki yasağına ilişkin olarak Habertürk ekranlanndan izlenen görüşü din- sel demokrasi tartışmasını yeniden gündeme getir- di. "Dinseldemokrasi"^dememin nedeni, böyle biröne- rinin demokrasilerde uygulama olanağının bulunma- yışından kaynaklanıyor. Çünkü isteyen içki içer, istemeyen içmez ve bir- birlerine karşı baskı uygulama haklan da yoktur. Politikacı olarak bazı görüşleri gizleme zorunlulu- ğu yüzünden demokrasiye sığınmaya kalkılınca ipin ucu dinsel yönden de kaçrverir. Dinde kesin hüküm bulunmasına karşın aynı konuda üzerinde birleşilen bir hüküm bulmaya çalışmak, yani dinsel terimiyle "icma-i ümmet"\ yaşama geçirmeye çalışmak din- dar olduğunu söyleyen biri için olanaksızdır. Ama oluyor işte... Siyasal dinciierin, içki yasağı konusunda kendi- lerine dayanak olarak ikide bir ileri sürdükleri ana- yasanın 58'inci maddesinin yansı. "Gençliğin korun- ması" kenar başlıklı maddenin, işlerine yaradığını san- dıklan bölümü şöyle: "Devlet, gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuştu- rucu maddelerden, suçluluk, kumar ve benzeri kö- tü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için ge- rekli tedbirieri alır." Mademki dini politikaya alet etmek için de olsa anayasayı önemsiyor ve benimsiyorlar, maddenin bilerek atladıklan birincı fıkrasını da biz anımsata- lım: "Devlet, istiklal ve cumhuriyetimizin emanetedil- diği gençlerin müspet ilmin ışığında, Atatürk il- ke ve inkılaplan doğrultusunda ve devletin ülke- si ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kal- dırmayı amaç edinen görüşlere karşı yetişme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirler alır..." Görülüyorki, "müspet ilim" ile içinde laikliğin de yer aldığı "Atatürk devrimi ile ilkeleri" aynı madde- ~ de yokmuş gibi bir tavır sergilemekle kendilerini ak- layacaklannı sanıyorlar. Dinsel bir gerekçeyle içki yasağını referanduma götürme istekleri, Türkiye'yi bir Islam devleti olarak algılama alışkanlıgından vazgeçmemiş olduklannı bir kez daha ortaya koyuyor. Neresinden bakarsanız bakın önerinin ilertutarbir yani yok. Laik cumhuriyetin anayasası ile de bağ- daşmıyor. "öyleyse niye yazdın" sorusunu aklına getirenle- re şu yanıt verilebilir. "Laik cumhuhyeti koruma sevdalılan, kenann- dan köşesinden de olsa laik cumhuhyeti örselemek isteyenlere uyumadıklannı duyurma görevini de ye- rine getirmek zorundadıriar." oerinc@cumhuriyet.com.tr Başanlı ve anlamlı bir organizasyon' Medya toplantıya büyük ilgi gösterdi Haber Merkezi-ıKÖ ve AB üyesi ülkelerden tarihi katılırnın gerçek- leştiği "tKÖ-AB Ortak Forumu"nda, "tstanbul Ruhu" ka\Tamı günde- me gelirken, toplantı hakkında dış basında farklı yorumlar yapıldı. LE MONDE Fran- sa'da yayımlanan Le Monde gazetesi, katı- luncı ülkelerin ABD'yi doğrudan eleştirmekten kaçındıklannı. ancak "ABD'nin mihtarist tav- rrnıa bu konuda Avru- pa'nm da desteğini talep eden Müslüman ülkeler için endişe kaynağı oldu- ğunu" yazdı. ABD'ye karşı en fazla sesini çı- kartan ülkenin Fransa olduğu belirtilen haber- de, Ortadoğu sorunu ve Irak'a yönelik olası as- keri operasyonun, fo- rumda çok sık gündeme geldiği kaydedildi. Le Monde, Avrupa'nın, ABD'nin terörle müca- delesini desteklediğini, ancak diyaloğu ön pla- na çıkartmak istedigini yazdı. DER TAGESSPI- EGEL Ahnan basunn- da küçük haberlerin ya- ni sıra kısa yorumlarla yer aldı. Liberal eğilim- li Der Tagesspiegel ga- zetesi forum ile ilgili ha- berini "tslamdünyasıfle görüşmeler yapmacık, ama yine de bir başkn- gıç" başhğı ile verdi. Bu forumun bir iyi niyet gösterisi olduğu belirti- len, 64 Avrupa ve Islam ülkesinin üst düzey tem- silcilerinin îstanbul'da bir şeyi engellemek için bir araya geldikleri \TIT- gulanan yorumda, ABD'ye yönelik terör saldınlannın ardından Bahlılann uyandığı ve birden bire Islam dünya- suıa daha dikkatli bak- ma ihtiyacı duyulduğu kaydedildi. FRANKFURTER ALLGEMEVE "Drya- log" başhğı ile gazetede yer alan yorumda da, "Kimi kültürlerin bir- büieriyle çabşmasımn karştsma, kültürlerin di- yaloğu ik, terörün kar- şısına hoşgörü küJtürii ile çıkmazdı.' Ama Bata- Hıristryanhgı ile Islam Dürryası arasındaki sür- tüşme alanının büyük- lügü, tstanbul'da ahnan iyiniyetii çağrdardan da- ha fazlasına ihtiyaç ol- duğunu gösteriyor" de- nildi. Reuter haber ajansı, Irak Dışişjeri Bakanı Na- ci Sabri'nin, Bağdat'ın, Türkiye'nin olası bir ABD saldınsını engelle- yebileceği umudunda ol- duğunu yazarken, AP ajansı da, "tslam ülkele- ri, Avrupa Birügi'nin Ortadoğu anlaşmazhğı- nın giderihnesi yönün- de daha fazla çaba gös- termesini istiyor" yoru- munu yaptı. tran News gazetesin- de, "tran ve Türkiye, Irak'm toprak bütünlü- ğu konusunda hemnldr" yorumuna yer verdi. TheEgyptian gazete- si de, forumun "tslam De Ban arasmdakigörüş a>nhklannıuzJaşürma- ya çahştığma" dikkat çekti. Bu arada, medya ku- ruluşlannın temsilcile- ri. forumdaki organizas- yonu çok başanlı bul- dular. TIME'dan And- rew Fmkel forumun tam zamanında gerçekleşti- rildiğini belirterek, bu toplantının "iki uç ülke- leri bile bir araya getire- bfleceğmi" gösterdiğini söyledi. ED TV'den Başar Kaddumi de. organizas- yonun çok güzel olduğu- nu ifade etti.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear