23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
g KASIM 2002 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA SEÇIM 2002 İNSANIN SERÜVENİ TURHAN SELÇUK DÜPİİS? TA3İATİÎ İSTAN3UL EF2!O:Sİ AEDÜLC/L\'EAZ' 18 HARIKJIADZ | B KACSPJLLAH O2J^IM TEKNÎLİ Siyaset bilimci Ersin Kalaycıoğlu partinin orta sağın sağmda olduğunu belirtti: AKP 'lighf îslamcıdeğilHATİCETUNCER Sabancı Üniversitesi öğretim üye- lerinden Prof. Dr.Ersin Kalayaoğlu, AKP'nin seçmenin yüzde 25 'ini tem- sil ettiğini belirterek "Seçim temsil adaJcdııin gerçekleşürilemediği birso- nuç üretti. Oy oranlan unutuhıp san- dahe oranlanna bakürvor. AKP, ken- disine oy vermemiş halkın yûzde 64'ünün değU, yüzde 25"inin tcmsüci- sidir. Yapay büyütme kendilerini yan- lış birtakım sonuçlara götürecektir" dedi. Prof.Dr.Kalaycıoğlu'na 3 Ka- sım seçim sonuçlanna ilişkin sorula- nmız ve yanıtlan şöyle: -AKPmerkezsağıttmsfledebflirmi? KALAYCIOĞLU- AKP. seçme- nin değerlendirmesine göre merkez sağda bir parti değil. Ekim ayında TE- •Saadet ve AKP'nin aynı ideolojik kutbun değişik yüzleri olduğunu belirten Prof. Kalaycıoğlu. "AKP'yi iight' İslamcı olarak değerlendirmek yanlıştır. Partilerin kimleri temsil ettiği bakışa göre değişir. Gelmiş olduğu köken itibanyla milli görüş, yola çıktığı nokta sağ uçtur, orta sağm sağındadır. Sağ ve sağ uca kayma nedeniyle bütün söylemler sağayaklaştı" dedi. SEV'Ie yaptığımız bir araştırmada seçmen sol-sag düzleminde bir cetvel üzerinde AKP'yi diğer partilerin en sa- ğına yerleştiriyor. 1600 seçmene yö- neltilen sorulara göre yüzde 83 AKP'ye "sağ" değerlendirmesinde 10 üzenn- den 7.9 veriyor. BBP 6.9, MHP 7.8 al- mış. DYP ve ANAP orta diye değer- lendiriliyor. Seçmenin şu andaki yüz- de 36'sı orta sağın sağında. - Ekonomideki başansızhk mı bu sonuca neden oktu? KALAYCIOĞLU- Yalnızca ikti- sadi konularda değil başka konularda- kı sözleri yerine getiremediler. MHP'li- ler "Ürkek değfliz,erkeğiz, türbanı çö- zeriz" dediler, fakat çözemediler. Kül- türel konularda da iktisadi konuda ol- duğu gıbi başansız oldular. Seçmen bu işi becerebilecek gibi görülen AKP'ye yöneldi. Merkez eridi, MHP de en uç sağdaki parti olarak oylan topladı. Refah ve Fazilet partileri de aynı şe- kilde uç parti olarak oy aldı. - Seçmenin sağuca doğru kayışı han- gisüreçtegelişü? KALAYCIOĞLU - Seçmen ortayı terk ediyor ve sağ uca doğru kayıyor. Bukayış 1990'lannortasındaoldu. Da- ha milliyetçi, daha yabancı düşmanı hale geldi, daha şo\en hale geldi. - fslamcı ideolojinin temsücisi Sa- adet Partisi değil midir? -KALAYCIOĞLU - Saadet ve AKP'yi aynı ideolojik kutbun değişik yüzleri olarak görebiliriz. AKP'yi "tight" tslamcı olarak değerlendir- mek yanlıştır. Partilerin kimleri tem- sil ettiği bakışa göre değişir. AKP da- ha önce orta sağda bulunan örneğin ANAP'tan gelen Erkan Mumcu gi- bi birtakım siyasileri de kadrosuna al- dı. Erdoğan'ın gençliği, yenilikçı genç kanat diye ortaya çıkmalan, "değişme- dikge&ştik" açıklaması sofıstike me- sajlarlardır. Ancak gelmiş olduğu kö- ken itibariyle milli görüş, yola çıktı- ğı nokta sağ uçtur, orta sağın sağın- dadır. Sag ve sağ uca kayma nedeniy- le bütün söylemler sağa yaklastı, CHP bile sağa yaklastı - Seçim sonucunu seçmenin temsiti anlamında değerlendirir misiniz? KALAYCIOĞLU - Seçıme yüzde 78 katılma oranı çok düşük. Bu 1983 sonrasınuı en düşük katılımıdır. Seç- menin yüzde 22'si demokrasiden ümi- dini kesmiş gibi. Oy vermemeyi ter- cih edenlerin bu seçimde artmış olma- sı demokrasi açısından iyi bir göster- ge değil. Parlamentoya toplam yüzde 55'ın seçimi gjrdi. Bu da seçmenin yüz- de 45'inin Meclis'te temsil ediline- yeceği anlamına geliyor. Bu da ciddi bir sıknıtı yaratacak oran. StSTEMLE ÇATIŞABÎLÎR Erdoğan türbanı gidiyorANKARA (ANKA) - AKP'nin sistemle çatışabileceği konulardan biri olarak görülen başörtüsü, partinin temel belgelerinde hıç ele alınmıyor. Partinin eğitime yönelik düzenlemeleri ağırlıklı olarak özel teşebbüsün önünün açılması ile Yüksek Öğretim Kurulu ve üniversiteler üzerinde yoğunlaşacak. AKP'nin, eğitim sistemine ilişkin düzenlemeleri somut herhangi bir değişiklik öngörmüyor. Parti, programında ve seçim beyannamesinde eğitimin öneminı "her alandaki kalkınmanın en önemli unsuru" ve "toptumun kaütesinin yüksdtilmesinin aracı" cümleleriyle \-urgulamasina karşın hedeflerini "özgür düşünen, yeniliklere açık, özgüven sahibi, hayata olumlu bakan. problem çözme yeteneği geuşmiş, bilim ve teknoloji üretebilen" ınsanlann yetiştirilmesi şeklüıde belirledi. Hedefleri doğrultusunda gerçekleştireceği düzenlemeleri, daha önceki hükümetlerin programlarından farklı olmayan AKP, zorunlu eğitimin "makul" bir süre içerisinde on bir yıla çıkanlmasına işaret ediyor. Eğitime ilişkin yetkilerin Milli Eğitim Bakanlığı'nın üst kademelerinde toplanmasını eleştiren AKP, çözüm olarak yetkilerin alt birimlere ve taşra yönetimine dengeli olarak aktanlmasını istiyor. Başörtûsûnûn 'b'si yok AKP'nin, temel belgelerinde eğitime ilişkin en dikkat çekici konuyu ise hassas başörtüsü sorunuyla ilgili tek bir değerlendirmenin bile bulunmaması oluşturdu. Partinin, yükseköğretime ilişkin hedefleri ise aynnhlı bir biçimde belirtilmemesine karşın YÖK ve üniversitelerin bugünkü durumu eleştirildi. Seçim beyannamesinde 'Temel görevi özgürce bilgi ürermek, vaymak, ulusal ve uluslararası düzeyde bîÛmsel araştırma ve incelemeler \apmak ve nitelikli ve eğitim ve öğretim vennek olan ünhersitelerimiz son \ıllarda uygulanan yanlış politikalar «deniyle probiem yumağı haline gEbniştir" değerlendirmesinde bulunulurken "Yükseköğretimde köklü birrefonnaihtiyaçv'ardır'' demekle yennildi. AKP, vakıf üniversitelerini dsteklemeyi de hedef olarak belirledi. Dincikr,Tfirkive ckonomisinin yüzde 40'nu sağlayan, ülkenin rüm bölgeleriyle akrabahk ilişkisi içindeki göçmen halkıyla siyasi eğüimJerini yurt düze\1ne >ayabilen ve dümanm en yüksek imar ranüarmın yararıldığı İstanbul'u "yağmacı beklentilere" dayab "resmi hoşgörü" altında ele geçirerek, (»plumla da hem çıkar, hem de oy ittifakmı sağiamış oldular. İmar ve arazi rantma 'halkı' ortak edenler karşılığını 3 Kasım'da sandıkta topladılar Yağmacı yayılma oya dönüştü OKTAY EKtVCİ Seçim sonuçlanmn sergilediği ve herkesin görmesi gereken ger- çek artık "matematik'' olarak da ortada... Türkiye Cumhuriyeti vatandaş- lan arasında, "Cumhurijet rejinıi- ni" dinci bir yapılanmaya dönüş- tünne niyetlerini oylanyla des- tekleyenler, azımsanmayacak ge- nişlikte etkin bir siyasal tabanı oluşturuyor... Yüzde 10'lukbarajladestekle- nen "sandık demokrasisi" de bu tabanı iktidar yapmaya yetiyor... Şimdi herkes, yeni "Cumhuri- yethükümeti''nin bu gerçeğe bağ- lı oluşumunu merak ederken, top- lumda böylesi bir "Cumhuriyet karşıü'' eğilimin nasıl yaygınlaşa- bildiği de toplumbilimcilerin ön- celikli gündemini oluşturacak... Ne var ki aynı sonucun neden- lerini görebilmek için, bilimsel araştırmalan beklemeden de kimi "tarihsel aymaziıklarr yeniden saptamak çok da zor değil... Dincilerle "rant birüği"... Çok partili demokrasi tarihimi- zi özetlemek gerekirse, 1950'ler- den sonraki "ABD destekli ve Su- udi Arabistan bağlanüh dinci-fl'be- ralpoütika", 1923-1946 arasında- ki "devrimci'' dönemin sanayi- leşme ve üretım önceliğini "mon- taj-tüketim ve emlakpazanna da- yah" ekonomisiyle yok etti... 30 yıllık bu tahribatın ardından 1980 sönrasının "rant ekonomisi ve arazi yağması" politikalan da hem kurumlan hem de toplumu, "imar talanını en iyi örgütieyen" şeriatçılıkla "çıkar birliği" içinde yaşamaya sürükledi... Işte şimdi bu "karşı-devrimci" ortaklık nedeniyle yıllardır göz yumulan "yağmacı yayümanın" seçim sandığında oya dönüşen "demokratik sonucu" almıyor... Türkiye'nin hemen tüm kaynak- sına en güçlü katkıyı ise hiç kuş- kusuz Istanbul sağladı... Daha doğrusu. Istanbul'un yağ- malanmasından elde edilen olağa- nüsrü rantlardan pay alma uğru- na, düıcilerin talana dayalı finans ve örgütlenme ağına açık ya da giz- li destek verilmesi bu kenti "şeri- aün yuvası" yaptı... Örneğin, Beykoz-Kavacık'da yükselen ve Elmalı su havzasmı işgal eden dev ofıs binalannı 'ima- ra aytan" özel izinlerle diken *la- ikvemodern" işâdamlanmız, bu •1980 sonrasmtn "rant ekonomisi ve arazi yağması" politikalan hem kurumlan hem de toplumu, "imar talanını en iyi örgütleyen" şeriatçılıkla "çıkar birliği" içinde yaşamaya sürükledi. İşte şimdi bu "karşı- devrimci" ortaklık nedeniyle yıllardır göz yumulan "yağmacı yayılmanın" seçim sandığında oya dönüşen "demokratik sonucu" alınıyor. lannı, üstelik hukuk devleri kural- lanm da dinlemeden "ranta çevir- mek" üzere ellerindeki tüm yet- kileri kullanan "Hberal" ve hatta kimi "sol" kesimler ise aynı tala- na "halkı da ortak etme" başan- sını gösteren dinci gruplara "oy ka- çırmış" olmanın gerilimini yaşı- yor... İstanbuTdan Tûrkiye'ye^. Böylesi bir gelişmenin, yine son yıllarda hızlı bir "rvme" kazanma- yasadışı olanağı elde etmek için dinci belediye yönetimine bağlı ge- rici vakıf örgütlenmelenne "bü- yükbağışlarda" bulunmaktan çe- kinmediler... Hatta bu suç kulele- rinin açılış törenlenni de şimdi AB mılitanhğına soyunan ''mer- kez sağ" parti liderlennin katılı- mıyla düzenlediler... Benzer şekilde İstanbul'u çev- releyen hemen tüm su havzası, ta- nm ve orman alanlanndaki \-ine "dinci-kaçak yajilmalan" önle- mek yerine "imar pajı almak" için teker teker "belediye'' yapan- lar da şimdi "barajın alünda ka- lan" liberaller değiller mıydi?.. Bu kararlanna karşı çıkan mes- lek odalannı da "sakmcab kuru- luşlar" ilan eden, hatta dinci yerel yönerımlerin, rnimar ve mühendis odalannı işlevsiz kılma kararlan- na "Bakanhkgenelgeleriyle'' des- tek verenler de aynı liberallerdi... Sonuçta dinciler, Türkiye eko- nomisinin yüzde 40'mı sağlayan, ülkenin tüm bölgeleriyle akraba- lık ilişkisi içindeki göçmen halkıy- la siyasi eğihmlerini yurt düzeyi- ne yayabilen ve dünyanm en yük- sek imar rantlannın yaratıldığı İs- tanbul'u işte bu "yağmacı beklen- tilere'' dayalı "resmi hoşgörü" al- tında ele geçirerek, toplumla da hem çıkar, hem de oy ittifakmı sağiamış oldular... Bütün bunlara sessiz kalırken, sadece bir "şnrin" üzerine giden bir sözde Cumhuriyet anlayışımn körüklediği "özgüriük" polemiği ise yağmanın gizlendiği, demok- rasınin ise sadece virrine çıkartıl- dığı bir seçim sürecine eşsiz kat- kılarda bulundu... Evet... 3 Kasım seçimlerinin özeti; "yülarca yağma ekildi, so- nıında şeriat biçildiT> dir... Zaten şu yüzde 34'lük milletvekili yel- pazesi de "dincfler,rantçılarveli- beral ortaklan" şeklinde değil mi? DUZYAZI ORHAN BtRGİT DSP Ne Yapmalı? Seçim sonuçlarını, sadece son ekonomik krizın özellikle koalisyonu oluşturan partilere birtepkisi ola- rak yorumlamak doğru değil. Tepkiden. TBMM'deki AKP dışındaki öteki iki partinin de nasiplenni aldıkla- nnı görmek gerekiyor. O arada, koalisyon ortaklanndan, barajı aşamasa- lar da MHP ile ANAP'ın oy yüzdeleri ile DSP'nin du- rumu arasındaki fark, ulusal demokratik solun mırt- laka yaşamasını savunanlar için, çok düşündürücü bir tabloyu öne çıkartıyor. Demokratik Sol Parti ve Genel Başkanı, 57. Hükü- met'in en olumlu işlerini üstlenmediler mi? Uygulanan politika. özellikle son aylarda bile, uça- ğın burnunun havaya doğru kalkmakta olduğunu or- taya koyan ekonomik göstergeleri ardı ardına sergi- lemedi mi? O halde, DSP ve Ecevit, hiçbir şaibeli olaya bulaş- madıklan halde, çeşitli yolsuzluk soylentilerinin dolaş- tığı öteki ortaklann yüzde 8.4'lük ya da 5.0'lik oran- lan karşısında 1.2'lik skor neyin nesidir? Demokratik Sol Parti, 3 Kasım seçimlerinde, ileti- şim devriminin gereklerine sırtını dönmüş olmanın, as- la hak etmediğı faturasını ödedi. tki buçuk yıllık bir ik- tidar döneminde, vatandaşa anlatmadığı o çok önem- li başarılarını "Sessiz Devnm" adı altında bir seçim kampanyasında seçmenlere ulaştırmak isterken bi- le, anlaşılmaz bir strateji uygulayarak sessiz ve renk- siz bir iletişim tablosu sergiledi. İçinde bulunduğumuz reklam teknolojısinin, kimli- ği üzerinde bınbır söylenti olan genç bir partıye yüz- de 7.3'lük bir skor kazandırmış olması, DSP'nin, afış olarak sadece mavi güvercin amblemi ya da Ece- vit'ın eski portreleri ile yetinmesındeki yanlışlığı öne çıkartmıyor mu? 1995 yılında kamuoyuna sunulduğu zaman, kitle- leri hareketlendirmesi doğal olan seçim marşını, 2002'nin seçmenine ısrarla dinletmenin bir anlamı var mıydı? Parti, gençlere ve kadınlara yönelik bağlanndan kopmuş örgüt yapısını yenilemeden gittiği seçimler- de, özellikle yeni seçmenlere yönelik mesajlannı ak- tarmakta da zorluk çekti. Ama, artık yenilgiye, gerekçe de mazeret de ara- manın yaran yoktur. DSP'liler için önemli olan yeni- den ve öyle görünüyor ki sıfırdan ışe başlamaktır. Ben, öyle bırdönemı 14 Mayıs 1950seçimlerinden sonra çok genç yaşlardayken, CHP'de yaşadım. Yö- netidlerin hemen tümü, tıpkı bugünkü DSP yönetici- lerı gibi, dürüstlük sınavı vermiş, o nedenle de varsıl olmayan kimselerdi. Geçim sorunlan ile karşt karşı- yaydılar. Ama kısa sürede toparlanmasını bildiler. Gidenler, aynlanlar elbette oldu. Yerlerini yeni ınsanlar aldı. Derienip toparianma çalışmalan Ecevit, önceki gün Cumhurbaşkanı'na Bakanlar Kurulu'nun ıstifasını verdikten sonra partısinın genel merkezine gelmiş ve DSP yöneticilerinin yanı sıra par- tili bakanlan da toplamış. Orada, bir yıla yakın bir hazııiık süresini içeren bir kurultay çalışmasının ana çızgilerinı sergilemiş. örgütleri gerekirse yenilemek, partiye yeni üyeler kazandırmak için kampanya başlatmak, bir sol parti için nedense bugüne değin ihmal edilmiş olan ıç eği- time önem vermek, o arada ılçe ve il kongrelerini ya- parak eşi ile birlikte genel başkanlık ve başkan yar- dımcılığı görevlerinı noktalayacakları kurultayı topla- mak, DSP Genel Başkanı'nın anlattıklarının satır baş- lan olarak özetlenebilır. Bazı kimseler, bugünkü delegelerle olağanüstü bir kurultay toplanmasını seslendirirken, öyle bir durum- da tümü eski milletvekili statüsüne gelen TBMM Gru- bu'nun o kongrede söz ve oy sahibi olamayacağını bile hesaba katmıyorlar. Oysa genel merkezin özel- likle tarafsız kalması beklenilen bir dizi ilçe ve il kong- resinin yapılmasından sonra DSP'liler, Ecevit çizgisi- ni sürdürecek yeni yönetimi belirlerlerse, Türkiye'de demokratik sol birikim yeniden eski canlılığını elde ede- bilır. Hatta bunun için, bir yıllık bir sürenin tamamlanma- sı bile gerekmez. Bayram ertesinden hemen sonra düğ- meye basılır ve DSP'lilere, yeni üyelerınizi de alarak mahalle birimlerinden itibaren kongrelerinızi başlatı- nız ve hiç kimsenin tabanı yönlendirmeyeceğini unut- mayınız, denilir. Bazj çevrelerin düşündüklerinin ak- sine, Türkiye iki partili bir sisteme mahkûm edilecek olursa. o çevrelerin gudümü altında bir gelecek ka- çınılmazdır. Bu nedenle, Deniz Baykal'ın ve Kemal Derviş'in Pirus zaferi görüntüsündeki CHP'nin dışın- da yeniden dirilişe geçebilecek olan demokratik ve ulusal bir sol parti, 3 Kasım yenilgisinı, tarıhin sayfa- lanna gönderecek bir başan döneminı yakalayabilir. Tıpkı 1999'da olduğu gibi. Dahası onu da aşacak bir kazanımı hedefleyerek. Faks: 0212- 677 07 62 obirgitye-kolay.net Yeni iktidara yakın takip Soysal: Cumhuriyete zarar verdirtmeyiz ANKARA (Cumhu- riyetBürosu)-Bağımsız Cumhuriyet Partisi (BCP) Genel Başkanı Mümtaz Soysal, seçim- lerden birinci parti ola- rak çıkan AKP'yi uya- rarak "Yeni iktidann cumhuriyete zarar ver- mesine asla göz yumma- yacağız'' dedi. Mümtaz Soysal, dün duzenlediği basın top- lanbsında, partisinin de- mokratik ve laik cum- huriyeti koruyup yaşat- manın en sağlam güven- cesini, ulusal bağımsız- lığa dayalı bir ekonomik ve sosyal kaDanma sefer- berhğinin gerçekleştiril- mesinde gördüğünü söy- ledi. Parlamentodan si- linen partilerin yoksullu- ğu, üretimsizh'ği, işsizli- ği, yolsuzluğu yaratan ve dıştan ögütlenen po- litikalardan bağımsız ulusal bir model ortaya koyamadıklannı savu- nan Soysal, "Türkiye, çözüm modeti olmayan bir iktidann ve oiuştur- duğu kadroyla dış reçe- teleri kabule amade bir muhalefeü'n elinde yeni- denaynı pofitikalannkK- kacındadır. Sonuç, laik cumhuriyetin daha da örselenmesinden ve so- lun daha daküçübnesin- den başka bir şey ola- maz" diye konuştu. Soysal, BCP'nin bu sonuçlara razı olmayan- lara ve cumhuriyetin an- cak devrimci, üretici, eşitlikçi ulusal çözüm- lerle geniş halk kesimle- rinin güvenini kazana- rak yaşatılacağma ina- nanlara "yenideodnTBş" seçeneği sunduğunu söy- ledi. Soysal,u Ekonomik ve sosyal yaşamın bütün kesünlerinde, yeni ikti- dann cumhuriyetezarar vermesineve yeni muha- kfetin de cumhuriyetçi- likte yetersiz kalmasına asla göz yummayacağız"' şeklinde konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear