23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
EYLUL2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(g cumhuriyet.com.tr 15 Bir ara dönem yaşıyoruz, yoğun bir kültürel ve toplumsal kriz bu, sanki 'Tufan' öncesi... üııeliıı ucu görünecek ıııi?\YŞEEMELMESCİ Karanhk bir tünelde ilerliyoruz. Bir ıra dönem bu. Tam olarak ne zaman oaşladığını ve ne kadar süreceğıni pek kestıremediğim bu zaman dilimini "ara dönem" yapan ise "siyasi" literatûrü- müzde pek sevilen "seçilmişler/ataa- mışlar* tartışması bağlamında kavrana- bılecek bir gerçek değil kanımca. Kök- leri, günlük "siyasal" didinme ve didiş- melerin çok ötesine, dûnümüzü ve bu- günûmüzü belirleyen tarihsel ve kültü- rel dip akıntılanna uzanan, neredeyse "baünîkşmiş" ve "bizi bize benzeten" bir gerçek sanki bu. Daha açık ıfade edeyim: Askeri dar- belerden epey çekmiş bir sanatçı olsam da, 12 Eylül darbesinintoplumsal, siya- sal, vb. dinamikler açısından çok ciddi ve olumsuz bir kınlma noktası oluştur- duğuna ınansam da, toplumca paylaştı- ğımız "ara dönem travmasrnı sadece "tepeden inme" müdahalelere bağlaya- mıyorum. Zaten sorunbundan ibaret ol- sa, siyaset sahnesindeki aktörlerin ço- ğunun karşı göründüğü bir darbenin anayasası, üzerinden 20 yıl geçtikten sonra hâlâ büyük ölçüde yürürlükte ka- labilir mıydi? Haydi siyasi partiler bir şey yapamıyorlar diyelım (ne demek- se?), bu konuda bir kamuoyu baskısı oluşmaz mıydı? Acaba Türkıye Cum- huriyeti Anayasası'nm değışip değiş- memesi bugün nüfusumuzun yüzde ka- çının, ne kadar umurundadır? Bütün te- mel örgütlenme olanaklan kanunen ve- ya fiilen ehnden alınmış (ama bunlan yeniden kazanmak için kendi de pek ça- ba göstermeyen) bir toplumda "1 daki- ka aydınhk" türünden sivil inisiyatifle- rin sadece ve sadece medya tarafından desteklendiği noktada belli bir yaygın- lık kazanması, sonra da unutulup gıtme- si düşündürücü değil midir? Bir ülkede bir yıl içinde ellıden fazla genç insanın ölüm orucunda ağır ağır eriyerek ölme- si nasıl olup da siyasi, vıcdani, ahlaki bir sorun haline gelememektedir? Diğer yandan "sözde ahlak bekçiüğj" adına yapılan haberlerde, yine sözüm ona "gölgelenmiş fuhuş" görüntülerinin ar- ka arkaya en az beş kez göstenlmesınin Varolan bir değerler sistemi belli bir üreç içinde ağır ağır kemiriliyor, tükeumın ve sonunda kaçuulmaz çöküş gefiyor. altmda ne tür bir "ahlaksız pazarhk" yatmaktadır? Müslüman mezarlığmda fuhuş yapıyorlar, diye öpüşen iki çifti ekranlara taşıyıp, hemen ardından "çü- gın Bodrum geceterTni ballandıra bal- landıra anlatmak sadece o yayınlan ha- zırlayanlarla ilişkih bir sorun mudur, yoksa çok daha genış bir toplumsal suç ortaklığı mı söz konusudur? Kriz ve vurdumduymazhk Bir ara dönem yaşıyoruz; ekonomik krizin çok öne çıktığı, ama esas olarak çok yoğun bir kültürel ve toplumsal kriz bu, sanki bir "Tufan" öncesı... Ostehk kapitalıst mantığın da dışına taşan bo- yutta bir vurgunculuğun oynadığı rol göz önüne ahnırsa, ekonomik knz bile bir sonuç diyeceğı geliyor insanm. Prof. Dr. Doğan Kuban 31 Ağustos'ta Cumhuriyet'te yayımlanan yazısında son zamanlarda okuduğum en çarpıcı saptamalardan birinı yapmış: "Türki- ye'ninçığnndan çıknuşbir ülke olduğu- nu herkes bitiyor, ama kanımca asd çığ- nndan çıkanhalkın \urdumdu\mazhğv- dır. („) Toplumlann ortak akd diyebile- ceğimiz bir bilgeük kalıö kuşkusuz var- dır. Fakatbu akü Türidye'deiktkiara ge- çemryor." Bencebu durum tam bir "ara donem" karakteristiği: Var olan bir değerler sis- temi belli bir süreç içinde ağır ağır ke- mıriliyor, tüketihyorve sonundakaçınıl- maz çöküş geliyor. Çöküş kelimesı ın- sanda belli bir panik duygusu yaratsa da hemen ürkmemek gerek, çünkü tarihsel bir perspektiften baktığıruzda, verih bir değerler sısteminde açılan çatlaklann, bir şeylerin yitip gitmesinin aynı zaman- da toplumlann düşünsel ve sanatsal ya- ratıcıhk dönemlerinin de başlangıcmı oluşturduğunu, ya da iki sürecin genel- likle iç içe geçtiğinı görüyorsunuz. 'Fırüna've'topluakır Düşünce akımlan, kültürel bireşım- ler, insanlık mirasında belirleyici rol oy- nayan sanat akımlan (ki bunlar da ön- celıkle birer düşünsel harekertir) hep mevcut yapının giderek harabeye dö- nüştüğü, en azından toplumun duyarlı kesimlerinin genel gidişiböyle algıladı- ğı dönemlerde güneşin altındaki yerîe- rini anyor ve buluyorlar. Shakespeare'in son oyunu olduğu sanılan tt Fırüna"mn Prospero'su gibi, kitaplanna fazlasıyla gömüldüğü için kardeşinin kurdugu tu- zağı fark edemeyıp "iktidar*ı yitırenler, sürgün edildikleri (ya da çekildiklen) adadan bir gün gen dönüyorlar. Çünkü ınsan çeşitli hırslar ve tüketim sarhoşlu- ğu içinde ne denli yalnızlaştınhp bilin- cı ne denli tutsak edilse de var oluşunu kendi ömrünün zaman/mekân sınırlan- nın ötesinde anlamlandınna Üronayıaş- ma" potansiyelini hep taşıyor. Yeter ki "tophı aküw bir biçimde harekete geçi- rilebılsın... Tufan ve yaraticı sıçrama 12 Eylül'den sonra her alanda şişm- len "yükselen değerler sistemi" hem önerdiği programla, hem de ana taşıyı- cı öğeleriyle (enbaşta medya) sözcüğün hem gerçek, hem de mecazî anlamında iflas etti. Ara dönemi ikame edeceği var sayılan sözde yeni değerler sisteminin yıkılan duvarlannın gerisinde sefaletin ve ahlaksız servetlerin, demokrat mas- keleTİe canavarlığvn, ailesine bakamadı- ğı için intihar edenlerle "vatan, miflet, Sakarya" adına toplumu haraca kesen- lerin, kurbanlarla cellatlann iç içe geç- miş resimlerinden oluşan bir korku tü- neli göründü. Daha doğrusu o tünel hep oradaydı ve biz de hep içindeydık, ama "Oh ne güzeL,lunaparktayaşıyoruz" de- dirten neon ışıklan fatura ödenmediği için sönünce tüneli hep birlikte gördük (gördük değil mi?). Yaşanan şaşkınlık ve panik havasında bunun da etkisi bü- yük, ama asıl etken ufukta şımdilik baş- ka bir seçenek gözükmemesı. Zaten bu seçeneksizlik, düşün ve sa- nat hayatıru da çoraklaştınyor, "çölteş- meyi" de hem gerçek hem de mecazî an- lamında yaşıyoruz. Etkileriher düzlem- de hıssedilen bu açık knzden, yülardır belimizi büken bu "ara dönem'*den, bu çok yönlü kımlik bunalurundan kurtul- marun tekyolu gerçekten de yeni bir de- ğerler sisteminin adım adım örülmesıni sağlayacakbir "toplu akü" çabası. Tabii bu kendiliğinden gerçekleşecek bir iş değil. Toplumlan ilenye devindiren "iç dinamikler*i insanlar oluşturuyor. "Akü" sadece onu ifade edecekleri de- ğil, görünür ve etkili kılacak örgütlen- meleri de gerektiriyor. Ülkemizde bu açıdan bakıldığında siyaset alanında ör- gütlü güç olarak görünenler ıse tünelin sonunda bizi "Tufan"ın beklediği kay- gılanru arttrnyor ister istemez. Ama yıl- madan, bıkmadan, iğneyle kuyu kazar gibi de olsa uğraşmak gerek. Krizı dü- şünsel, toplumsal ve sanatsal yaratıcıh- ğın manivelasına dönüştürmek ıçuı. So- nuçta Tufan da bizim elimizde, tünelden çıkmakda... Açılmak üzere olan tıyatro sezonun- da her oyunun karanlığa bir damla ışık düşürmesi dileğiyle... BalkanKültürServis-Türkiye Yazarlar Sendikası'nmdüzenledığıBal- kan Yazarlan Buluşması, 31 Ağustos-1 Eylül günlerinde Edır- ne'de, Trakya Üniversitesi'nde yapıldı. 31 Ağustos günü Edime'de buluşan yazarlar, öğleden sonra Cengiz Bektaş'ın rehberliğinde, Sağlık Müzesi olarak kullanılan Bvmarhane'yi ve bugün 11. Bayezid Külliyesi içmde yer alan Se- limiye Camii'ni gezdiler. Akşam yemeğinden sonra ise ozanlar şiirlerini okudular. 1 Eylül Cumartesi günü öğleden önce 'Kûre- seüeşme ve Balkan Yazarlan', öğleden sonra ise 'Halklann Ya- kuüaşma Yoüan ve Yazarlar' konularında birer oturum yapıldı, bildiriler sunulup tartışıldı ve sonuç bildirgesi hazırlandı 2 Eylül Pazar günü, sabah kahvaltısmda Lüleburgaz'da beledi- ye başkanının konuğu olduktan sonra Istanbul'a dönen yazarlar, TYS'nin kurmakta olduğu Edebiyat Müzesi ni gezdiler, TYS Merkezi'nde diğer Türk yazarlanyla tanıştılar. Sonuç bildirgesi Türkiye Yazarlar Sendıkası'nın düzenlediği. TC Kültür Bakanlı- ğı'nın desteğı, TC Trakya Üniversitesi Rektörlüğü'nün katkılany- la "Balkan Yazarlan Buluşmasr 31.8.2001-2.9.2001 günlerinde Türkiye'nın Edirne kentinde gerçekleştinldi. Bu buluşmaya katılan bizler, yakudaşma istiyor a. Küreselleşme ve Balkan yazarlan. b. Halklann yakınlaşma yollan ve yazarlar ana başlıklannda bildiriler sunduk, tartıştık. Bugünkü kullanımıyla "küreseHeşme" sözcüğünü, egemen eko- nomik güçlerin önerdiği bir tanım olarak görüyoruz. Bu anlamda- ki küreselleşmeye karşı çıkıyoruz. Ancak küreselleşmeye karşı olmak, ille dogru yolda olmak de- mek değildir. Biz, özgür, eşitlikçi, banşçı, ekonomik gelişmeye açık, insana götüren bütün iyi yollann küreselleşmesinden yanayız. Dil, din, renk, ırk aynrm yapan, çevTeyi, kültürleri kirleten, ötekini sömüren, ötekine eğitım-sağhk yollannı kapatan, değişme ve dü- şünce özgürlüğünü önleyen tüm girişimlenn karşısındayız. "KûreseBeşme" politikalanyla bütün doğal kaynaklan, emeği en ucuz ele geçırmeye çalışanlara karşıyız. Yazarlann, bu yolda uyancı olma sorumluluğu taşıdıklanna ina- nıyoruz. Önyargılı, düşmanlık aşılayan tarih kitaplanndakı zehır- lenrnelerden çocuklarvmızı korumak istiyoruz. Ülkelerimiz insanlannın kendi kültürel değerlenni koruyarak bir- birlerini tanımalan, güvenmeleri, kendini ötekinin yerine koyma duygulanm geliştirmeleri için elden gelen yapılmalıdır. Bu yolda uluğumuzu biliyoruz. Bu sorumlulukla davranacağımızı tüm Balkan ülkeleri arasında bu doğrultuda ortak çahşmalar ger- çekleştireceğimızi kamuoyu- na duyururuz. 1.9.2001 Edirne Erem MeKke Roman / Alaettin ^v. Tahir / Kemal Özer / \ NevzatYusuf/Osman i Bozkurt / Cengte / Bektaş / Mirjana f Teodosijeviç/Tun- / cer Cücenoğlu / I Herkül Millas / ( Gülsüm Cenşa / \ Zevııel Bekşaç / \ Ataol Bebramoğlu \ / Agim Rifat / Ege- \ men Berköz. \ v A * 8IMIBULDMIHM*»n(E»L9DERİ S 9-17 Eylül'de etklnllklerle kutlanacak 4wa kan&rtirt. or&ın a^rr tti^eu Vofc.'. KîmLilcleraeri cevie A&. öraeta belaeyec Çok aeçmederv birdatta dardu ...Ve Sottunda Hakkâri î Vo- t bir birkez ciadâ Berlin'de Yahudi müzesi açılıyor Yanıı: Etklıllkkr... Kültür Servisi - 9 Eylül'de Ber- lin'de bir Yahudi müzesi açüacak. Müze yöneticısi MkhaelBlument- hal'm salı günü yaptığı açıklama- ya göre 9 Eylül'de, müzenin açılı- şının yanı sıra pek çok da kültürel etkinlık gerçekleştirilecek. ABD'li mimar Daniel Libes- kind'm tasanmı olan binanın uzun, dar koridorlardanve zik zak- lardan oluşan yapısı, Yahudilerin soykınm sırasında yaşadıklan kö- tü günleri arumsatacak nitelikte. Blumenthal, müzenin açıhşının uluslararası önem taşıyan bir olay olduğunu ve bu olayın 9 Eylül-17 Eylül tarihleri arasında yapılacak kültürel etkinliklerle kutlanacağı- nı söyledi. Her günyapılacak fark- lı etkinliklerle, Berlın Yahudi Mü- zesi'ninyalnızca bir müze ol- madığmı, Alman-Yahudi tarihini yansıtacak canlı bir forum olduğunu vurgulamak iste- diklenni be- lirtti. Daniel Ba- renboim yö- netımındeki Chicago Senfoni Orkestrasrrun Gustav Mahler'in 7. senfomsini çalacağı 9 Eylül'deki açıhş konse- rine Abnanya Cumhurbaşkanı Jo- hannesRau ve başbakan Gerhard Shroeder de katılacak. Ortaçağda- ki Yahudi dünyasından, Nazi dö- nemine kadar 3900 objenin sergı- leneceği belırtilen müzede 13 bö- lüm bulunuyor. Aynı zamanda ABD Hazine Sekreterhği'nde gö- revlibir ekonomist olan Blument- hal, şu anda savaştan sonra doğup büyümüş iki neslin yaşadığmı ve bu müzenin, gençle- rin geçmişi öğ- renmelerine yardımcı ola- cağını behrtti. Marton Brantto, Jackson'ın Klibinde • KüMr Servisi - Michael Jackson'ın 'You Rock My World' single'ına çekeceği klipte Marlon Brando, Chris Tucker, Benicio Del Toro yer alacak. Pop yıldızı Jackson, tek bir klıp için 2 milyon dolar harcayacak. Sanatçının yakın arkadaşı olan Marlon Brando, gelecek ay Michael Jackson'ın 30. yıl kutlaması için Madison Square Garden'da verecegi konserde de yer alacak. Brando'nun klipte oynaması, Robert De Niro'nun bu teklifi reddermesinden sonra gündeme geldi. Merakla beklenen ve en az 'Thriller' kadar olağanüstü olacağı söylenen klibın önümüzdeki iki hafta içinde hazır olacağı, gelen haberler arasında. Deep Purpte konseri iptal • Kültür Servisi - Deep Purple'ın, 8 Eylül'de Fildamı Arena'da vermeyi planladığı konseri iptal oldu. Yaşanan ekonomik krizin etkisiyle beklenen satış seviyesine ulaşılamaması ve grubun çıkaracağı yeni albümün 2002 turnesine ertelenmesi üzerine konser, ileriki bir tarihe ertelendi. Biletlerin iadesı bugünden itibaren alındığı satış noktalanna yapılacak başvurularla gerçekleşecek. Bilgi için (212 258 95 15 -212 258 94 92) AMeıt 35. sanat yilrnıkudadı • Küttür Servisi - Bu yıl 58. kez düzenlenen Venedik Film Festivali'ne 'The Curse OfThe Jade Scorpion' isimli filmiyle katılan Woody Allen, 35. sanat yılını kutluyor. Pek çok filminde olduğu gibi Allen, bu filmin senaryosunu, yönetmenliğini ve oyunculuğunu da üstlendi. Bir suç komedisi olan ve festivalde ilk kez gösterilecek olan fılmde Helen Hunt, Charlize Theron ve Dan Aykroyd yer alıyor. New York ekolünün özgün ismi bu filminde bir sigorta müfettişini canlandınyor. Bütün hırsızlan yakalayacağma inanan Allen'in şirketin yeni uzmanı olan Helen Hunt'la yaptığı zoraki işbirliği onu sarsıyor. Bu arada David Ogden Stiers'm canlandırdığı şeytani hipnozcu, ikiliyi alçakça planlanna alet ediyor. dara Schumann'a Huppert aday • Kültür Servisi - Ünlü müzisyen Clara Schumann'm yaşamı beyazperdeye aktanlacak. Fransız-Alman- Macar ortak yapımı filmin yönetmenliğini Helma Sanders-Brahmsde üstlenecek. Schumann'ı canlandıracak isim, Fransız aktris Isabelle Huppert. 'Clara' adım taşıyacak filmin senaryosunu Clara ile bestecı eşi ünlü Robert Schumann arasında gelişen aşk oluşturuyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear