Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 16 EYLÜL 2001 PAZAR
O L A Y L A R V E GORLJŞLER olay.gonjs@cumhunyetcom.tr
Politikacılar ve Bilim Adamlan...
Prof. Dr. AM ŞİMŞEK^ıwwfo/M Üniversitesi * !
S
on günlerde bazı politi- gı organlan aracdıfiyla büim adam-
kacılar yine bilim adam-
lanna saldmnaya başla-
dılar. Özellikle politika-
yı meslek hahne getirmiş
olanlar, bilim adamlan-
01 "Batih düşünceyi savunmakla, 01-
kegerçekferinigözardıetmddeveyurt-
taşlann kafasını kanşürmakla" suç-
luyorlar. Siyaset sahnesine yeni çı-
kanlar da tıpkı kendilerinden önceki-
ler gibi, bilim insanlarını kaba birdil-
le eleştirmeyi «karizmatik kisitik"
gösterisi olarak algılıyorlar. Konuya bi-
lim ve iktidar ilişkılerinin doğası açı-
sından bakıldığında, politikacılann,
bilim insanlarma sorumsuzca saldır-
malan boşuna değildir. Acaba bazı
politikacılar bilimden niçin bu kadar
korkmaktadırlar?
Sorunun yanıtı politikacılann bili-
me ve bilimcilere bakışında gizlidir.
Evrensel tarih açıkça göstermektedir
ki bilim ile politika arasındaki bağın-
tı genelde olumsuzdur. Bilim dünya-
sına önemli lcatkılarda bulunmuş bi-
limcilerin çoğu, politıkacılardan des-
tek ve yardım görmek yerine, onlar-
dan gelen baskı ve engellemeler altın-
da çahşmışlardır. tktidarlar, kendi ko-
numlannı pekiştirmek için ya onlann
beğendiği biçimde bilim yapan kişi-
leri beslemişler ya da bağımsızca bi-
lim üreten insanlann bulgu ve yorum-
lannı sansürlemek için özel amaçlı
kurumlar oluşturmuşlardır. Bunlar yet-
meyince, iktidann güdümündeki yar-
lanna ağır cezaiar-^prmişlerdir. Bilim
adamlanm susturmaya bu cezalar da
engel olamayınca, onlann yaşamlan-
na son vennekten çekinmemişlerdir.
Ne var ki yılmayan büimcilerin isim-
leri ve katblan hiçbir zaman unutul-
mamış, hatta daha sonraki bilimcüer
için kutsal birer esin kaynağı olmuş-
tur. Burada biıkaç örnek vermek ya-
rarlı olacaktır. 16. yûzyüın astronomi
bilginlehnden Kopernik, güneş siste-
mine ilişkin devrimci göriişleri nede-
niyle kilisenin bağnaz yöneticileri ta-
rafından "meşhur obnak isteyen bir
budala" olarak aşağılanmış, ama ara-
dan geçen yıllar onun görüşlerini doğ-
rulamıştır. 17. yûzyılda Gahlei, kilise
tarafindan mahkûm edılmiş ve yaşa-
mının son yıllannı gözetim altında ge-
çiriıken bile, yeni kitabını gizlice Hol-
landa'da bastırmıştır. 18. yûzyılda
Fransız Devrim Mahkemesi tarafindan
ölüme mahkûm edılen Lavoisder'yi
kurtannak için döoemin saygın bilim
adamlan girişimde bulunarak, onun
"Fransa'yaonurkazandıranbir bflgm"
olduğunu belirttiklerinde, yargıcın
verdiği yamt ilginçtir: "Cumhurive-
tin büginlere gereksinimi yoktur." 19.
yûzyılda Pasteur, genç ve yoksul bir
bilim adamı olarakrektörünkızını is-
terken "Etimdeldtekvarlık; sağhğnn,
vürekliiiğim ve üniversjtedeid işimdir.
Geteceğim ise arastirmalara adanmtş
olacakar" diyebilme açıklığını göster-
miştir. 20. yûzyılda Planck, yedi ço-
cuğundan yaşamda kalan tek oğlu,
Hhier'e suıkast suçlamasıyla tutuk-
landığı zaman, oğlunun salıverilmesi
için "Nazüiğe inanç ve bağhhk duyu-
rosanu imralaınagnm yeterti olaca-
ğı" belirtildiğinde bunu kabul etme-
miştir. Bugün yaşamımızı zenginleş-
tiren birçok buluşun yaratıcısı olan bu
insanlann çalışkanlığı ve cesareti sa-
yesinde güneşi balçıkla sıvamak ola-
naklı olmamış ve bilimin ışığı hem
doğa hem de toplum olaylannı aydın-
latmayı kesintisiz sürdürmüştür. Kuş-
kusuz, iktidarlann aşui baskısı nede-
niyle bilimle uğraşmayı bırakan in-
sanlar da olmuştur; fakat onlann bi-
lim dünyasındakı konumu belirleyicı
değildir.
Tarihimize baktığımızria da—
Gelelim kendi bilim tarihimize. Ne
yazık ki bizim geçmişimiz de baskı-
larla doludur. Bilimle uğraşan ve ye-
ni görüşler ileri süren insanlar için ya
"Idtaba uygunlnk fetvasT ya da "ka-
fas vurula fennanı" düzenlenmiştir.
Yakın tarihimize bakıldığında bile, bi-
lım insanlannm, kendilerini islevsiz kıl-
maya dönük koşullar altında çalıştık-
lan ve yine de bu baskılardan hiç yıl-
madıklan gözlenmektedır.
Toplumsal kargaşanın yaşandığı dö-
nemlerde terörün ilk kurbanlannın bi-
lim adamlanndan seçılmesı boşuna
değildir. Bunda, devletin izlediği bi-
lim karşın polıtikalann da büyük ro-
lü olmuştur. Bir bilim adamını yitir-
menin ne anlama geldiğini, sıradan
yurttaşlar kadar devleti yönetenler de
hiçbir zaman anlayamamışlardır. Bu
aymazlığın dogal sonucudurki sokak-
tâki adamin "SaÜMMİıryk«m Hrj pm-
fesör, bak her }ey nasd dnzeür" varsa-
yımına, iktidar çevreleri de kanlmış-
lardır. Buna birîkaç örnek vennekte
yararvar.
Ülke yönetimine silah zonıyla el
koyarak devlet başkanhğı koltuguna
oturan eski bir general, gerçekleştir-
diği askeri darbenın hemen ardından
bilim adamlanm hedef göstermis ve
"Bunlar bayrağı yenle görsefer kaJ-
dırmak için para isterkr" demıştir.
Aynı kişi, bilîme olan dûşmanlığtnm
bir uzantısı olarak, çıkardığı yasalar-
la ûnıversıteleri uzun sûre iş göremez
hale getirmiştir. Yine birkaç kez baş-
bakanük yapan ve bugün de ülke yö-
netiminde üst düzeyde görev alan bir
siyasaJ parti genel başkam, kendisine
karşı çıkan polıükacıkn "yâlaeklsam
öğrencfleri gibi konuşuyoriar
n
diye-
rek aşağılamaya çaJışrruştır. Yeterin-
ce bilim adamımn bulunmadığı bir ûl-
kede, başbakanlık görevini üstlenmiş
bir politıkacının gözûnde, genç araş-
örmacılann önemsiz ve değersiz ol-
malan gerçekten üzûcüdür.
öte yandan, bugünlerde "kanuıb-
ğm tjtğı" olarak sunulmaya çalışılan
ve en büyük kentimizde belediye baş-
kanlığı yapmış bir başka politikacı,
kendi ortaçağ düşüncelerine destek
vermedikleri içinprofesörlere "Bun-
lar barmm köksi'' diyebilme sapkm-
lığım göstermiştir. Unutulan gerçek
şudur Bilimsel düşüncede kölelik ol-
madığı gibi, kendi köleliklerinin bile
ayırdında olmayan insanlan özgürleş-
tinnenin yolu da bilimden geçmekte-
dir. Eğerpolitikacılann amacı demok-
rasi ve insan haklanna dayah uygar bir
düzen kurmak ise en sağlam desteği
bı^m insanlanndan alacaklardır; ter-
sine, toplumda zorbalık ve karanlığı
egemen kılmak istiyorlarsa, karşılann-
da herkesten önce bilim adamlanm
bulacaklardır.
Doğruya destek yanlışa engel ol-
mak, bilim insanlannın temel görevi-
dir, çünkü "En gerçek yol gösterici bi-
Bmdir'' ve hiç kimsenin omuzlannda
bundan daha ağır bir sorumluluk ola-
maz. Çeşitli zorluk ve saptamalara
karşın, ülkemızdekı büim adamlannın
yapmaya çalıştığı da bu sorumlulu-
ğun gereğini yerine getinnektir.
Söylemek bile gereksiz, baskıcı po-
litikalar büimi tümüyle yok edemez.
Ancak yanlış politikalar, bilim adam-
lannın üretkenliğini azalör. Ne var ki
bu kadannın bile topluma olan fatu-
rası çok ağırdn-. Büim adamlannın ye-
tişme maliyetinin yüksekliği ve bu
maliyetin alabildiğine kıt kaynaklar-
la karşüandığı düşünülürse, görevle-
ri ülkeyi daha iyi yönetmek olan po-
litikacılann bilimle uğraşan kurum ve
kişilere sahip çıkmalan gerekmekte-
dir. Dahası, aklı başında politikacılar,
bilim adamlanm yıpratmak yerine,
halk adına onlardan daha fazlasuu is-
temelidirler. Bunun için de önce ken-
dileri bilimsel çalışmalardan yarar-
lanma geleneğini oluşturmalı; arduı-
dan, bilim yapma koşullanm iyileştir-
mek için çaba göstermelidirler.
Tarih Boyunca Türk-Yahudi İlişkileri...
AydınOLGUN
• sraıl Başbakanı AridŞa-
I
ron'un geçen ay içinde
Ankara'ya yaptığı kısa
ziyaret Türk kamuoyun-
da ve basuımda yeterin-
ce yer almadı.
Ashnda bu ziyarette Başba-
kan BûtentEcevit ile Israil Baş-
bakanı arasında Filistin sorunu
nedeni ile soğuk rüzgârlann es-
tiği de bir gerçek.
Büindiği gibi Filistin'de Isra-
il ile Araplar arasındakıyasıya,
ölümüne bir mücadele cereyan
ediyor.
tsrail, devamlı olarak bomba-
h saldınlar düzenleyen, aralık-
sız sabotaj hareketlerine giri-
şen Yaser Arafat yönetimine
karşı uçaklarla, tanklarla yo-
ğun bir sindirme harekâüna gi-
rişmiş durumda. Ancak iki ta-
rafin da başanlı ohnadığı, şid-
det davranışlannın sorunu da-
ha da içinden çıkılmaz bir ha-
le dönüştürdüğü ortada. Üste-
lik iki tarafin sivil halkının ver-
diği kayıplar da azımsanacak
gibi değil.
Türkiye iki bin yıldır bir tür-
lü giderilemeyen bu
mev'ut" kavgasında pek taraf
tutmamayaçauşıyor. Ancak, Is-
rail'in Filistin halîana karşı baş-
lattığı ağır sindirme harekâtma
da daha fazla ses çıkarmamaz-
Iık etmedi. Şaron'un Ankara zi-
yaretinde bizzat Başbakan Ece-
vit bu konuda Israil Başbaka-
nı'nı uyardı. Asırlarboyu büyük
bir dostluk içinde yaşayan Ya-
hudilerle Türkler arasına bu
uyandan sonra az da olsa bir
soğukluğun girdiği de bir ger-
çek. Sorun şimdilik kapanmış
gibi gözükûyorsa da Filistin'de
iki tarafin bu kanh mücadeleyi
devam ettirmelerinin, dünya-
nın olduğu gibi yakın komşu-
lan Türkiye'nin de başını ağnt-
maya devam edeceği açıkür.
Tarih boyunca Yahudi toplu-
muna sadece insani duygular-
la art niyetsiz arka çıkan, des-
tek olan Türkiye'nin son tutu-
rnunu anlamak için yaklaşık al-
tı asın aşan Türk-Yahudi ilişki-
lerine ve bu konudaki tarihi ge-
lişme ve olgulara kısa bir göz
atmamız yerinde olacaknr sanı-
nz. Bukısa incelememizin 1. bö-
lümûnü Yahudilerin Isa'dan ön-
ceki yaşamlanna ayırdık. Bu
bölüm Roma'nın Hırisriyanh-
ğı kabulüne kadar olan bölümü
kapsamaktadır. tkınci bölüm-
de ise Yahudilerin daha sonraçe-
şitli baskılar altında oluşturmak
zorunda kaldıklan dünya üze-
rindeki zorunlu göç hareketle-
rini inceledik ve Yahudilerin Fi-
listin'e yerleşme ve "«rz-ı
mev'ufu gerçekleştirme çaba-
lannı ele aldık, Yazımızın üçün-
cü ve son bölümünde de ana te-
ma olarak Yahudilerin 15. asır-
da tspanya Engizisyonu tara-
findan ülkeden kovulmalannı
ve bu ölümüne dönemde ken-
dilerine el açan Osmanlılarla
olan tarihi, siyasi, ekonomık ve
sosyal ilişkileri irdelemeye ça-
lışûk. Yahudi dininin kurucusu
Hz. tbrahhn'dir. Kutsal kitap
Tevrat'a göre Tann onu tbrani-
lere adaletli ve erdemli davran-
mayı ve Tannnın yolunu öğret-
mesi için seçmiş ve görevlen-
dirmiştir.
tbrahim'den sonragörevi dev-
ralan ogullan Ishak ve Yakup
bu görevi aynen devam ettir-
mişlerdir. Hz. tbrahim'in kabul
edip önerdiği din, tüm Israil
toplumunun dini olmuştur. Tev-
rat'a göre Israil adı Yakup'a
Tann tarafindan emredilmiş ve
böylece Ibranikr "lsrafl" ola-
rak anılmaya başlanmışlardır.
Bu dönemde Mısu^'a yerleş-
miş olan Ibraniler ÎÖ 1400 yıl-
lannda Firavun'la anlaşmazlı-
ğa düsmûşler ve Hz. Musa'nın
önderliğinde Tannnın gönder-
diği "on emir" uyarmca Mı-
sır'dan aynlmışlar ve uzun bir
mücadele sürecinden sonra
"arz-ı mev'ufa yeni Tann ta-
rafindan vaat edilen mukaddes
topraklara, bugünkü Filistin*e
ulaşmışlardır.
Ancak Filistin'de Romalıla-
nn ehnde bulunan Kudüs'ûmer-
kez alan bu yerleşme, sonrala-
n Roma, Asur, Bizans ve Arap-
larla çaüşmalara yol açmışür.
Yahudilerin Araplarla olan bu
çatışmalan, aradan binlerce yıl
geçmesine rağmen hâlâ devam
etmektedir! Filistin'e yerleşen
Yahudiler, Roma döneminde
ağır baskılar yaşadılar ve çok
ezildiler. Romahlar, Hz. Isa'nın
ölümünden Yahudileri sorum-
lu tutarak Yahudilere karşı acı-
masız Jenosit hareketlerine gi-
rişmisler ve Yahudiler için mu-
kaddesbirkentolanKudûs'üpa-
ğan bir kent durumuna getire-
rek Yahudilere yasaklamışlardır.
Bir bölüm Yahudi bu baskı-
lann sonucunda Filistin'den ay-
nlarak Bizans'a göç etmiştir.
flk başlarda Yahudilere karşı
hoşgörûlû davranan Bizans'ta
sonralan bu çahşkan insanla-
nn ülke ekonomisınde gittikçe
agırlık kazanmalannı sakınca-
h ve tehlikeh' görerek Yahudi-
lerin ellerindeki tüm mal ve ser-
vetlere el koymuş. Yahudileri
ülke dışına sürmüştür.
özellikle Bizans Imparatoru
Konstantin'in MS 325 yılında
Hırisüyanlıgı resmi din olarak
kabul etmesi ile Yahudilere kar-
şı yapılan baskı hareketleri, bir
kıyım şekline dönüşmüştür.
Yahudilerin Avrupa ülkeleri-
ne ve Osmanlı İmparatoriuğu'na
göçleri ile ilgili bölümlerimıze
geçmeden beürteceğimiz önem-
li bir olgu da kutsal kitap Tev-
rat'ın, "Eski Akid''in koyduğu
"Tek Tann" ılkesinden en ufak
bir taviz vermeyişleridir. Bu,
takdir edilecek bir davranıştır.
Bir açıdan Islam dininin Yahu-
dileri pek fazla eleştirmemesi de
üginç bir durumdur. Kuranıke-
rim, Yahudilerin Hz. Muham-
med'in peygamberliğini kabul
etmeyişlerini kınamakla yeti-
nir ve Yahudilere aşın eleştıri ve
kınamalarda bulunmaktan ka-
çımr. Kuranıkerim'deki eleşti-
rilerin ilginç bir yanı da bunla-
nn genelde "noşgörülü" bir şe-
kilde yapüışı, abartıdan kaçınıl-
masıdır.
EVET/HAYIR
OKTAY AKBAL
Yazanmtz Oktay Akbai izninin bir bölümünü daha kul-
lanacağından yaalanna bir süre ara vermiştir.
YİT ARANT
1
•iT
•t".
Eskisini getir,
r^
istediğini götür!
Tirtcı Do»|aK Serr.t
0 100 261 «5 85
0 216 423 41 63
0 216 423 26 44
Değiştirme kampanyası!
Eski beyaz eşyanızı getirin neye ihtiyacınız varsa
onunla derjistirelim. Buzdolabı, camasır - bulasık makinesi,
fırın ya da elektrikli süpürge*...
Cok avantajlı koşullar değiştirme kampanyasında.
Üstelik pe$in fiyatına taksitlerle!
Eski elektrikli süpürgeniz, yalnızca alaca^ınız yeni bir elektrikli süpürge için indirim saçlar.
PENCERE
Öç!..
Yoksulun biri cami avlusunun bir köşesine sı-
ğınmtş, uyuyacak...
Gece basıyor, karanlık yoğunlaştyor, uyku be-
deni sarıyor, tam dalarken birazötedeki sandu-
kadan hınltılı bir ses yükseliyor
- Çıkanm ha!..
Yoksulun ödü dışkısına kanşıyor, korku tüm
gözeneklerini sanyor, biraz bekliyor, sanduka-
dan kimse çıkmayınca rahatlryor, göz kapakla-
n yine ağııiaşıyor, dalacakken yine aynı ses:
- Çıkanm ha!..
EyvahL
Gece boyunca yoksul ne zaman uyuyacak oJ-
sa sandukadan gelen tehdit yineteniyor, yoksul-
da uyku durak yok!.. Sonuçta tepesi atıyor, or-
talık aydınlanmaya başladığı zaman kalkıp san-
dukaya bir tekme atıyor
- Çıkacaksan çık ulan!..
Çıkan kim?..
Senin benim gibi bir âdem!..
•
Kaç günden beri dünya tir tir trtreyip duruyor,
dışarda içerde medya fal açıyor, köşe yazısın-
dan haberine, yorumuna, karikatürüne dek ga-
zetelerde ortaya konan soru:
- Kovboy şimdi ne yapacak?..
- Kimi cezalandınacak?..
- Kimin tepesine binecek?..
- Kimi vuracak?..
Uyku durak yok, kimileri yemekten içmekten
kesildi, dünyada adı konmamış bir eylemsiz te-
rör yaşanıyor, basında inanılmaz başlıklar ya-
yımlanıyor
"Amerika düşmanını anyor."
Kim düşman?..
Olasılıklar sayılıp döküJüyor, devlet ve ülkele-
rin adlan geçiyor:
Ya şundadır, ya bunda..
Hetvacının ktzında..
Sözüm ona uygar dünyanın ilkelliğine insan
şaşıp kalıyor; ensesi kalın ülkelerle boynu kıl-
dan ince olanlar hazırolda infazı bekliyoriar...
•
Teröre karşı önlem mi alınacak?..
Intikam mı alınacak?..
Kan davası ilkel toplumlarda süregeten uygar-
lık dışı bir kurum...
Terör kahrolası bir yöntem, kör gözü kanlı bir
canavar..
Hem teröre kökünden karşı ofrnaiı; hem kan
davası gütmekten kaçmmalı...
Babasını ya da kardeşini vuran katiHn amca-
sını ya da oglunu ökjüren ilkel zavallıyı kınıyo-
ruz da bu yöntemi dünyanın süper gücü uygu-
larsa aJkış mı tutacağız?..
* •
Asya'daki Amerika olmasaydı, Afganistan'da-
ki TaJeban da olmazdı.
"Hakça düzen" isteyenlere karşı "yeşilkuşak
Müslümanlığı"n\ icat eden Amerika'nın bugün
Islam dünyasında kan davası gütmesi, insanlı-
ğı allak bullak etmekten başka bir ise yaramaz;
terörün önüne cinayetle geçilmez.
Batı dünyası külâhını önüne koyup düşün-
mek zorundadır; teröre önlem başka, öç aimak
başka!.. Intikam terörün panzehiri değildir.
..L
Hikmet ÇETİNKAYA
TROYA'dan İYONYA'ya
Mitolojik Aşklar Cografyası
Bir ayda 2. Basım
*7üm «e
G ü n i z i Y a y ı n c ı l ı k
Tel: 0212-512 42 19 Faks: 512 11 72
Fiyatlanmız (tam pansiyon, açık büfe)
Eylül: 13.000.000.- TL.
Mavi, yeşil ve dostluğun birleştiği yer
OTEL MİMAS
Otele ait özelplaj, mavi bayraklı bir deniz,
spor alanlan, oyun salonu, yüzme havuzu, ile
OtelMimas *** tatilyapma imkânmı orta
gelirli dostlarımızın hizmetine sunuyor.
Cumhuriyet gazetesi bizden
Tel: 0 232 73128 68 - 67 Faks: 0 232 73128 66
Otel Mimas Karaburun/lzmir