Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 20 TEMMUZ 2001 CUM
14 KULTUR kulturr/ cumhuriyet.com.tr
Tarihsel mekânlarla, onlara uygun yaratılan olaylar olağanüstü bütünleşiyor
poleto'da festival büyüsüZEY^VEPORAL
Yüzlerce yıl, inişlere ve çıkışlara
dayanmış dapadar basamaklar. inen
veçıkandapadaryokuşlar... AntikRo-
ma görkemı. ortaçağ ciddiyeti, go-
tik agırlığı. barok hercailiğiyle yük-
selen duvarlar arasına sıkışıp kalmış
dapadar sokaklar.;. Dar sokaklann
gelip buluştuğu, zeminı mermer ya
da mozaık kaplı mınik alanlar... Baş-
ta Filippo Lippi olmak üzere. usta-
lann freskleriyle bezenmiş yapılar...
Güneşi ancak çatılarda. damlarda,
yüksek teraslarda yakalayabılen sar-
dunyalar... Bunlann tümü ormanla
çevrilı bir tepenin en tepesine yerleş-
miş...
Spoleto'nun dış görüntüsü böyle.
Iç dünyasını ya da ruhunu anlatmak,
bu sayfanın boyutlannı aşar. Olsa ol-
sa Spoleto Festivali ya da "tki Dün-
ya Festivali"nin doruk noktalannı
anlatabilırim... Geçen hafta Spoieto
Festivali 'nin kurucusu Menotti'nin il-
ginç öyküsünü ve Pavarotti'nin son
anda sahne arkasından konserden
kaçtığı Pavarotti-Domingo konseri-
nı sızlerle paylaşmıştım. Genye ka-
lıyor. "normal" zamanlarda (yani fes-
tival dışında) nüfusu bir milyon olan
Spoleto'da festıval büyüsünü yaratan
dığer ola>lar...
Spoleto Festivali "nin büyüsü, kent-
tekı tarihsel mekânlarla, bu mekân-
lara uygun v aratılmış olaylann ola-
ğanüstü bütünleşmesinden doğuyor.
Festival olaylan, ahşılagelmiş bi-
çımde yalnız akşamlan yer almıyor,
saat 12"de başlayan "Öğle Konserle-
rTyle "start" alıvordu. 18. yüzyıl-
dan kalma at nalı şeklinde barok süs-
lemelı Caio Melıssa Tıyatrosu bu işe
aynlmıştı.
Saat 18'deseçeneklerçoğalıyordu.
Katedral Meydanı'nda, 1400'lerden
kalma katedralm önüne kurulan plat-
formla ücretsız sunulan açıkhava
konserlennden nasıbınızi alabilece-
ğinız gıbı, kentin dört bir yanına da-
ğılmış kılıselerdekı konserlerden,
temsillerden de seçiminizi yapabilir-
diniz. Akşam ıse sıra, programdaki
ağır toplara geliyordu.
Menotti'nin eserleri yoğunlukta
Bu yıl festival kurucusu Gian Car-
lo Menotti'nin 90. yaşı kutlandığın-
dan, programda onun eserlerine bol-
ca yer venlmiştı. Menotti'nin belki
de "Konsolos*'tan sonra en ünlü eser-
lerindenolan "TheSaintofBleecker
Street" (Bleecker Sokağı Azızesi)
orijinal dilde. Ingılizce olarak Ric-
hardHickoxyÖnetımindeki Spoleto
Festival Orkestrası ve korosuyla,
Amenkalı solıstlerle. Gian Carlo Me-
notti'nin kendı rejısıyle sunulmuştu.
Nevv York'ta. "Little Italy" (Kü-
çük Italya) diye bilinen bölgede. Tan-
n inancı ve toplumun beklentileri ve
baskısı sonucu azize ilan edilen Ani-
na ile ateist erkek kardeşi Michele ara-
smdaki çatışmayı konu alıyordu bu
opera (Kendine rağmen kahraman
olan "KeşanlıAlTyı ve Sevgili Hal-
dun Taner'i anmadan edemedim).
Eserde müzıkal zengınlikle drama-
tik zengınlık bırbırıni bütünlüyor,
görsel zenginlıkle bu bütünlük taç-
lanr> ordu. Ikı başrolde Julia MeBnek
ve Timoth> Rkhards, ses ve oyun-
culuk yeteneklenyle ızleyiciyi peş-
lerinden sürüklüyordu. Menotti'nin
rejisi. kalabalık koroya müthiş bir
dinamizm ve hareketlilik kazandı-
nrken sessızlik anlannın ve seçım
anlannm altını çiziyordu.
Değil yalnız Spoleto'da, bugüne
dek yaşamım bovaınca izlediğim en
ilginç olaylardan biri, bu festivalde
izlediğim "Aida"ydı. Bugüne dek
izlediğim hiç ama hıçbir "Aida"ya
benzemiyordu. Çünkü bu "Aida",
kuklalar tarafından sunduyordu.
Carlo Callo ve Çocuklan-Kukla
Topluluğu. klasık Italyan opera re-
pertuvannı kuklalarla sunmakta uz-
manlaşmış birtopluluk. 19. yüzyıl-
da ltalya'nın heryennde çok yaygın
olan kukla geleneğını sürdürüyor-
lar. Ve geleneğe bağlı olarak opera-
ya konuşmayı katıyorlar. Konu ya
da durumu bir iki rümceyle konuşa-
rak veriyorlar, eserın yalnız en ünlü
aryalannı ya da koro parçalannı din-
letiyorlar, yine geleneğe uygun ola-
rak danslan abartıyorlar. fantezi dün-
yasını vurguluyorlar ve operayı bir
"eğlence
r>
ye dönüştürüyorlar.
Kukla perdesinin yüksekliği bir
metre ya vardı ya yoktu. Kuklalar
da öyle. Ama perde açılıp sahnenin
sonsuz dennliğinde "Şark" dünya-
sını gördüğümde ve o derinlikte pi-
ramitler, Nil, palmiyeler arasına yer-
leşmiş ve hepsi hareket eden kukla
korosunu gördüğümde neye uğradı-
ğımı şaşırdım (O görkemli geçit tö-
reninde, atlar, filler, develer vb. tüm
eğil yalnız
Spoleto'da, bugüne
dek yaşamım boyunca
izlediğim en ilginç
olaylardan biri
'Aida'ydı. Çünkü bu
'Aida', kuklalar
tarafından
sunuluyordu.
Festivalin bir başka
ilginç olayı da
Hindistan'dan gelen
' Samudra-Sessizliğin
Sesi' adlı eserdi.
şaşaasıyla hepsi vardı). Ve birkaç da-
kika sonra o kuklalan ınsan olarak
görmeye başladım. Seyirciyi bulut-
lann üzerinde uçuran, inanılmaz bir
deneyimdi.
Gelenekle yeniligin diyaloğu
Festivalin bir başka ilginç olayı,
Hindistan'dan gelen
tt
Samudra-Ses-
sizliğin Sesi" adlı eserdi. Dört dans-
çı, üç müzısyenle sunulan bu eser-
de, geleneksel Hint müziğine günü-
müz ritimleri, geleneksel çalgılara
çağdaş teknikleryüklenmişti. Vurma-
lı sazlann egemenliğinde, Şama-
nizm, Yoga, Bharatanatyam gibi inanç
ve öğrerilerden kaynaklanan klasik
Hint dansı, yerini çağdaş bir sorgu-
lamaya bırakmıştı. Sorgulanan; be-
denin gücü, yeteneği ve suıırlanydı;
sorgulanan, devinimin anlamıydı.
Müziğin ritmiyle bedenin ritmi kâh
çattşıyor, kâh sonsuz bir uyuma eri-
şiyordu. Her hareket, her duruş, yüz-
dekı her ıfade anlamı çoğaltıyor, ru-
ha göndermeler yapıyordu. Sonuç-
ta, bedenle ruh, müzikle dans. gele-
nekle yenilik arasında eşsiz bir diya-
loğa tanık oldu.
"New York's Ensemble for Earfy
Music" (Erken Müzik Nevv York
Topluluğu) ise festivalde "Danielve
Aslanlar" adlı, konusunu Incil'den
alan bir ortaçağ oyunuydu. Daha
doğrusu müzildi oyundu. Ortaçağdan
kalma geleneksel çalgılarla ve koroy-
la sunulan 12. yüzyıldankalma oyu-
nun benim için dikkat çekici yanı
sahneye konuluşuydu. Frederick
Renz'in rejisi, müziği, çalgıcılan.
oyuncuya dönüştürdüğü koroyu, Spo-
leto'nun en güzel Roma dönemi ki-
lisesine öyle bir yerleştirmişti ki,
sanki yüzyıllardır bunlar hep bir bü-
tündü diye düşünmeye başladım.
Kostümlerin yardımıyla ve tüm ha-
reketlere yerleştirilen stılizasyonla,
oyuncular ve koro sanki kilisenin
freskleri gibiydi.
Festivalin dans bölümünde Dani-
marka Kraliyet Balesi, Paul Taylor
Topluluğu (ona ılışkin ızlenimleri.
Istanbul'da da izleyeceğim için bir
başka yazıya bırakıyorum) ve "Ulus-
lararası Bale Maratonu*
1
vardı.
Bu maraton, festivalin kapanış ge-
cesı için düşünülmüştü. Tokyo Ja-
pon Balesi, ltalya La Scala Balesi,
Moskova Bolşov Balesi. Amerikan
Bale Tiyatrosu, Danimarka Kraliyet
Balesi, Yiyana Opera ve Balesi, Ka-
nada UlusaJ Balesi 'nin yıldızlan, ba-
le reperruvannın en ünlü sololannı,
düetlerini, Katedral Alanı'na kuru-
lan dev bir sahnede birbiri peşi sıra
sunarken ben de o alana sığmaya ça-
lışan beş bin kişiden biri olmanın ta-
dını çıkanyor, yuvaya dönüşe hazır-
lanıyordum.
Ellen Stewart 'ın tiyatro kampındaki etkinlikte bildiriler sundu
Ayla Algan sempozyumdaydı
Scmpoz>uında,sanatçıveyaratnıaüişkisinisorguladL
KfiMr Servisa-îstanbul Büyükşehir Be-
lediyesi Şehir Tiyatrolarfmn sanatçı ve
yöneticilerinden ünlü oyuncu Ayla Algan,
Ellen Stewart tarafından ltalya'nın Spole-
to kentinde kuruhnuş olan tiyatro kamptn-
da düzenlenen 'Çağdaş Tiyatroda Yönet-
men-Oyuncu Üişkisinde Varaöcılık" konu-
lu sempozyumda tebliğler sundu.
îstanbul Şehir Tiyatrolan bûnyesindeki
'Ti>^tro Araşürmalan Laboratuvan'ında
(TAL) on dört yıllık binkimleriyle geliş-
tirdiği yöntemi, Nicolai Hartmannın 'Me-
tafizikFenomonolojisi'ni ve Süfcyman Ve-
üopı'nun 'Homeo-Statis'ini kaynak alan
ve insan ile yaratma iîişkisi ka\Tamlannı
sürekli irdeleyen Ayla Algan, sempozyum-
da 25 yönetmen ve oyuncuya 'Oyuncu In-
san'ın önsel genetik varlığmdan başlaya-
rak genetik kültüre doğru bir 'inşa' söreci
içinde gelişimini, sistem klişelerini ve psi-
kolojik Batı tiyatrosu şablonlanndan an-
narak oyuncunun kendi kişisel yaratıcı va-
roluşunu ortaya çıkarmasını uyguîamalı
olarak işîedi.
Sempozyuma TAL mensuplanndan Se-
vi Algan da, 'DinamikAnatomi'yi baz ala-
rak bedenin, sosyal sistemin getirdiği ki-
şisel olmayan alışkanlıklannı kırmasmı,
oyuncunun kendi varhğını fark edip süreç
içindeki iç ve dış yolculuğu konu edinen
uyguîamalı tebliğinde ustası Ayla Algan'a
yardımcı oldu.
Sempozyumun kapanışmda, Amerikan
Deneysel Tiyatrosu'nun öncülerinden olan
Ellen Stevvart'm 'Kûltûrlerin Ke^tiği Y«^
İstanbuF programı kapsamında, İstanbul
Aya frini Kilisesi'nde başlatılıp halen NCY
La Mama Theatre'da devam etmekte olan
ve 'Gefişim Sûrecinde Çabşma' olarak ta-
nımlanan 'Yunus Emre'nin Biyografisi'
oyunundaki yöntemini Ayla Algan'ın kod-
laması katıhmcılann geniş ilgisini çektî.
Davayı kazanan eski DT Genel Müdürü Lemi Bilgin'in, koltuğuna yeniden dönmesi bekleniyor
Danıştay: Görevden idıııa hukuka aykuı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Eski Dev-
let Tivatrolan Genel Müdürü Lemi Bilgin, gö-
revden alınması işlemine tlişkin olarak Danış-
tay"daaçtığı davayı kazandı. Danıştay 5. Daire-
si. Kültür Bakanlığı'nın görevden alma kara-
rında kamu varan gözetilmedığıni ve hukuka
uyarlık bulunmadığını bildirdi. Lemi Bılgın'ın
halen vekâletle yürütülen DT Genel Müdürlü-
ğü'ne yeniden atanması bekleniyor.
Lemi Bilgin, 11-20 Eylül 1999 tarihleri ara-
sında 9 gün süreyle görevli olarak yurtdışına git-
tiğinde v erine vekâlet eden dönemin genel mü-
dür yardımcısı Rahmi Dilligil. görevr
e başlar
başlamaz bazı üst düzey yöneticileri görevden
uzaklaştırarak yeni atamalar yapmıştı. Lemi
Bilgin ise Türkiye'ye döndüğünde Teftiş Ku-
rulu Başkanlığı'nca yürütülen soruşturma ge-
rekçesiyle görevden alınmıştı.
Danıştay 5. Dairesi 29 Mayıs tarihinde ver-
diği kararda, Lemi Bilgin'in yurtdışından dö-
nüşünde Genel Müdür Vekıli Dilligil tarafından
bakan talimatına aykın olarak bakanlık onayı
alınmadan uygulamaya konulan görevlendir-
meleri geri aldığmı belirrti. DT Genel Müdürü
olarak basına yaptığı açıklamalann ise görevi-
nin gerektirdiği yetki ve sorumluluklar çerçe-
vesinde olduğu ve kurumun sanatsal faaliyet-
leri hakkında bilgiler içerdiği voırgulanan karar-
da. soruşturma raporunda sözü edilen eylem-
lerin de görevden alınmayı gerektirecek nitelik -
taşımadığı bildirildi. Danıştay 5. Dairesi, dava
konusu işlemin u
kamu yaran ve hizmet gerek-
leri gözetilmek$izinn
tesis edildiğini bildirdi.
" Yasa hükmü ve hukuka aykın" olan görevden
alma kararnamesıni ıptal eden Danıştay 5. Da-
iresi. aynca Bilgin'e yoksun kaldığı parasal
hakJannm da ödenmesini kararlaştırdı.
Lemi Bilgin'e, Kültür Bakam'runemrine ay-
kın işlemler yaptığı gerekçesiyle verilen aylık-
tan kesme cezası da Ankara 7. Idare Mahkeme-
si'nce iptal edilmişti. Bu karara karşı yapılan
temyiz başvurusunda, yürüönenin durdurulma-
sı istemı de Danıştay 12. Dairesi'nce reddedil-
di. Bilgin'in, basına demeç verdiği gerekçesiy-
le aldığı aylıktan kesme cezasının iptali için aç-
tığı dava ise Ankara 10. Idare Mahkemesi'nce
reddedilirken Danıştay 12. Dairesi bu karan
bozdu. Davaya yönehk inceleme sürüyor.
YAZIODASI
SELİM ÎLERİ
Acı Çanağı
Ahmet Oktay'ın yeni şiir kitabı Hayalete övgı
(Yapı Kredi Yayınları), acı dolu bir çanağa benzi
yor.
Ortaokulda öğrenciyken, şiirin 'olağanüstü"yü an
latması gerektiğıni öğrenmiştik. Olağanüstü ney
se ve anlatılması niye gerekiyorsa?.. Edebiyat ög
retmenimize gore, şiir öteki türierden kesenke;
aynlıyor, öteki türlerin sustuğu yerde başlıyordu.
Sonra bir kural daha vardı: Düzyazıya benzeyer
şiirte, şiire benzeyen duzyazıyı 'eleştirmenler' ho:
görmezdi...
Sanatın kurallara sığamayacağını keşfedinceyt
kadar yıllar geçti. Boş bilgilerden arınmak zamar
alıyor.
Hayalete Ovgü, ortaokuldaki edebiyat öğret
menimizi herhalde çıldırtırdı. Ahmet Oktay olağa-
nüstüyü anlatmıyor. Tam tersine, 'olağan'\, iyice
olağanı şiire getiriyor, ama nasıl derin bir acıyla!
Daha önceki yapıtlarından, 1996 tarihli Söz Acı-
da Sınandı, düzyazının olanaklannda şiiri anyor-
du. Söz Acıda Sınandı da acı ve isyankâr, 'has' biı
şiir kitabıydı. Sövgulerle doluydu her günkü haya-
tımızın bozuk düzen akışına.
Hayalete Övgü'de sövgü aradan çekılıyor. Şa-
irle birlikte irkiltici anımsayışta yola çıkıyor, yol alı-
yorsunuz.
"Insanın gurbetleri içinde;
sürgün yeri bu yüzden tanıdık,
aynldığı günkü gibı dönüyor kişı."
Herhalde kırk elli yılın anı hayaletleriyle boğuşar
bu şiir kitabı, bireyselden toplumsala, siyasaldar
yine bireysele nice göndermelerleyuklü. Kâh top-
lumun ve yaşamın enıkonu kıstırıldığı tarihsel biı
dönemdesiniz:
"Stenli eher dörtbir yanda ve herkes
birbirinden kuşkulu. Açığa oturuyorvz,
çok şükür yazdan ödünç birsabah."
Kâh bıreyselin koyaklannda; ev, balkon, yanda-
ki harap bahçe... Ama bireysel, bellek denen kor-
kunç hazineyi gün ışığına çıkarmayı denedikçe, yi-
ne toplumsala, insanın ortak acısına savruluyor.
Bir ve bir yanm... bir buçuk dizesi var Ahmet Ok-
tay'ın, dönüp dönüp yınelenecek:
"Sığındım Ellilerin, Altmışlann
kansız anılanna. (...)"
Insanın yaşadığından daha olağanüstü ne ola-
bilir diye sordum. Yandaki harap bahçeye, "zifir
Çingene kızından" aldığı gülü savuran şair, her ye-
rin o gülle yeşermeyeceğini bile bile, her yer ye-
şersin istiyorsa, çoktan yıkıp geçmiştir olağanüs-
tüyü.
Bildiğimiz kentler, semtler, bildiğimiz sokaklar
bildiğimiz kışiler, bildiğimiz seruvenler kol geziyoı
Hayalete övgü'de, hep gece renkleriyle.
Bütün bu bilinen şeyler, şaırin dünyaya bakışıy-
\a, yaşamı altmlaytşıyla çok denn bir anlam edini-
yor, herkesinkinden çok farklı bir seçimi de:
"Çok şükür borçlu öleceğim herkese."
Kitabın en güzel şiirierinden birinde. Herkesin çok-
tan unurtuğu, unutmayanların bile yadsımayı er-
dem saydığı 'sessiz' alçakgönüllülük çıkageliyoı
hemen:
"Sürülecekse bu yüzden sürülecek
izim. Birkaç alacağım da
-bir fikir, bir dize, bir imge-
kalacak elbet bin'lehnde
ve belki onlann peşine düşecek
başka birileri de."
Ahmet Oktay'ın yalnızca acı dolu çanağı, Haya-
lete Övgü, bugünün değersiz, çürük, ala-ala-he^
dünyasına ağıt Şair orada, tren ıstasyonunda bek-
liyordu galiba: "Yanılsamalar ve aldanışlar, I bek-
lediğim inmedi trenden"...
Takvimde lz Bırakan:
"Eyyaz bahçesi! Kaç yüzyılda I birikti acısı dün
yanm, taşıllaştı böyle?" Ahmet Oktay, Hayalete Öv
gü, Yapı Kredi Yayınları, 2001.
Bilgin, parasal haklaruu da geri alacak.
Safranbolu proje yarışması
• Kültür Servisi - Bu yıl ikincısı düzenlenen
Altın Safran Belgesel ve Film Festivali
kapsamında gerçekleştınlecek olan 'belgesel
film ve proje' yanşmasının teslim tarihi 20
Ağustos'a kadar uzatıldı. 20-23 Eylül tarihleri
arasında gerçekleşecek olan festivalde
yanşmalar da düzenlenecek.
Necati Cumalı Şiir Akşamlan
• İZMtR(AA)- Izmir'in Urla ılçesınde,
bugunden itibaren iki gün boyunca Urla
Belediyesi ve Ege Kültür Platformu ışbirliğiyle
'Necati Cumalı Şiir Akşamlan' düzenlenecek.
Etkinlik kapsamında Urla'da 20'den fazla
mekânda şair ve yazarlar Necati Cumah'yı
anlatıp şiirlerini okuyacak. Yazarlar şiir
akşamlan boyunca kendi kitaplannı da
imzalayacaklar.
Yavuz Yıldıpım'ın kitabı çıktı
• Kültür Servisi - Şair Yavuz Yıldınm'ın 'Su,
Ölen Bir Yağmur' isimli yeni kitabı Avesta
Yayınlan'ndan çıktı. Yıldınm'ın ilk kitabı olan
'Bir Anlamı Kalırsa Hayat' (Gece) 1992'de
yayımlanmıştı. Kitap 'Su. Ölen Bir Yağmur' v«
'Yüzüm, Kendi İç Bildirgem' isimli
başlıklardan oluşuyordu. Bu çalışmada yer alaı
bazı şiirler Edebiyat ve Eleştiri, Promete, Izlek
ve Kitap-hk dergilerinde yayımlanmıştı.
Yaşamın tutsaklığına dair
• Kültür Ser\isi - Yaşamın tutsaklığını ve
özgürlüğünü farklı bir açıdan ele alan Biyi
Bande'nin ilk romanı 'Sokak', Güncel
Yayınlan'ndan çıktı. Bugüne kadar sayısız
tiyatro oyununa, Lorca ve Apra gibi
yazarlardan yaptığı adaptasyonlar ve kısa
öykülen ile tanınan yazar, Batı yazı geleneği
ile Doğu'nun egzotik ruhunu bir araya getirdi.
Roman 15 yıl bir hapishanede komada kalan
avukat bir baba; 15 yıl babasmın komada
uyanmasını bekleyen genç kız; geceleri
komedyenlik yapan kitapçı Mide;
mahallesindekı markette kasiyerlik yapan kıza
âşık bir delıkanlı; sevgilisınin ölümünün
ardından parmak ısırtan bir kariyeri bırakarak
sokaklarda Sokratesçilik yaparak azar azar
ıntıhar eden âşık; oğlunun geçmişini görkemli
bir cenaze törenıyle gömen bir annenin
duygulannı anlatıyor.