Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
1AZİRAN 2001 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
17
Eczacıların
ilk mitingiEczacılar, tarihlerinde ilk kez bir
miting yaptılar. Artık hastalara ilaç
hizmeti veremeyecek konuma dü-
şürüldüklerini dillendirdiler. Kamu
kurumları aracıhğıyla verilen ilaçla-
nn bedellerini, ancak90-100 gün-
lere varan sürelerle geri alabildik-
lerinden yakındılar. Ithal ilaçfiyatı-
nın belirlenmesinde "dalgalı kur"a
geçilmesiyle biriikte eczacılann kâr
oranlannın düşürülmesine karşı
çıktılar.
Türk Eczacıları Birliği Genel Sek-
reteri Betül Bilgetekin, eczacıları
ilk kez miting yapmaya zoriayan
nedenleri şöyle özetliyor.
"1980'de ülkemizde tüketilen /7a-
cın yüzde 2'si ithal iken bu oran gi-
derek artmış, 2000 yılında ilaç ade-
di olarakyüzde 26'ya, bedel olarak
da yüzde 40'lara varmışttr. Sağlık
Bakam'nın ithal ilaçta eczacı kâriı-
hğının düşürülmesini, ithal ilacın
artışının engellenmesi anlamında
yaptığını ifade etmesi gerçekçi de-
ğlldir. İthal itaç fiyatlannın belirien-
mesinin dalgalı döviz kuruna bağ-
lanması, ilaç üretim ve dağıtım sek-
törünün daha fazla globalleşen ser-
mayenin denetimine girmesine ne-
den olacaktır.
Eczacılık örgütleri yıllar öncesin-
den 'Butehlikeli gidişin önlemi alın-
sm!' diyordu, O gün sözlerimize
kulak tıkayanlar, bugün krizin fatu-
rasınt halkımıza ve eczacılık hizme-
tini zaten büyük bir özveri ile sür-
dürmeye çalışan eczacıya çıkar-
maya çalışıyoriar."
Sosyal devletin yok edilmesi,
uluslararası sermayenin serbestleş-
mesi her meslekten yurttaş için gi-
derek çok yakıcı bir sorun oluyor.
Bakalım nereye kadar gidecek...
Parası olan okusun!
Kamu üniversitelerin-
de öğrenci sayısı ve harç-
ları artarken bu kuruluş-
lara ve öğretim üyelerine
ayrılan kaynaklartn azal-
dtğına daha önce değin-
miştik.
1993'te konsolide büt-
çe içinde yüzde 4.1 olan
yükseköğretime ayrılan
payın 2000'de yüzde
2.2'ye düştüğünün, pro-
fesörlerin ücretlerindeki
gerilemenin 1993 değer-
lerine göre yüzde 14.7,
doçentlerde ise yüzde
26.4 olduğunun altını çiz-
miştik.
Bu koşullara haklı ola-
rak tepki gösteren rek-
törler, sorunlarını hükü-
mete aktardılar. Hükümet,
şıp diye çözüm buldu:
"Öğrencilerin harçlarını
yükseltin."
Topladığı verginin bu yıl
neredeyse yüzde 100'ünü
borçlara aktaracak olan
bir iktidardan başka ne
beklenirdi ki zaten...
Üzücü olan, kamu üni-
versitelerinin rektörleri-
nin, öğrenci harçlannın
650 dolara kadar yüksel-
tilmesi önerisini hemen
kabul etmeleri. Daha doğ-
rusu, üniversitede oku-
yan öğrenciler için bu-
günkü kurla 800 milyon li-
raya ulaşan bir tür "ver-
gi" salınmasına aracı ol-
maya boyun eğmeleri.
Dahası, "yüzde 10 pa-
ralı öğrenci kontenjanı"
uygulaması ile parası olan
öğrencinin, parası olma-
yan öğrenciden daha dü-
şük OSS puanı alsa bile
devlet üniversiteterine gir-
me olanağına açık kapı
bırakılmasına ne deme-
li? öğretim Elemanları
Sendikası Başkanı Doç.
Dr. Hayri Kozanoğlu, bu
iki uygulamanın eğitbilime
de, Anayasa'nın eşıtlik il-
kesine de, sosyal devlet
anlayışına da aykırı oldu-
ğu kanısında: "Rektörie-
rin öğrenci, harçlannın
650dolara çıkartılarak öğ-
retim elemanlannın ya-
şam şartlarıntn düzeltil-
rnesi talebini çok yanlış
ve yersiz buluyoruz. Biz,
parasız eğitim talebimizi
sürdürmeye karahıyız; öğ-
rencilerimizin cebine sal-
dırarak yapılacak düzen-
lemelere şiddetle karşı çı-
kacağımızı, öğrencileri-
mizle birlikte tepki koya-
cağımızı açıkça ilan edi-
yoruz. Yüzde lOparalı öğ-
rencikontenjanını da, hem
Anayasa'nın eşitlik ilkesi-
ne aykın olacağı hem de
kamu üniversitelerinin ti-
carethane haline getiril-
mesinin son adımını reş-
kil edeceği için kabul edi-
lemez buluyoruz."
Kozanoğlu, "sonadım"
diyerek iyimser bir yorum
yapıyor. Durun bakalım,
üniversitenin tümüyle pa-
raiılaştınlmasının ilk adım-
lan atılıyor daha. Aymaz-
lık sürerse, gerisi mutla-
kagelecek...
ISSIZ ODA YAZILARI
VEDAT ÖZDEMtROĞLU
Uzaylımn Türkiye Günlüğü!
1 Haziran: öğle saatlerin-
de, ben ve arkadaşım Bibi,
keşifgezisiyapmak üzere "Kir-
li Sakal" adlı uzay aracımıza bi-
nerek yola çıktık... Yol üzerin-
de birkaç ufak kozmik belde-
ye uğradıktan sonra, akşam
saatlerinde dünya gezegeni-
ne ulaştık... Biraz okyanus ha-
vası alıp, Ortadoğu üzerinde
birkaç tur attıkve hem dinlen-
mek hem de bitki örnekleri al-
mak için Türkiye adlı ülkenin
Uşak ili yakınlarında iniş yap-
tık... Gece saatlerinde, civar-
daki bir evden gelen sesler
dikkatimizi çekti... Sessizce
yanaşıp pencereden baktık...
Bibi, o evde yapılanın 'kına
gecesi eğlencesi' olduğunu,
daha önceki tecrübelerine da-
yanarak tespit etti... Ben, ora-
dan hemen uzaklaşmamız ge-
rektiğini söylesem de, Bibi ev-
deki gözlemelerden birer-iki-
şer tane almamız için çok ıs-
rar etti... Evdekilerin toplu hal-
de avluyaç\karak "Harmanda-
lı" oynamalannı fırsat bilen Bi-
bi, "Beni kolla!" dedi ve eve sız-
dı...Tam patatesli gözlemele-
ri dürüm yapıp çıkıyordu ki,
sonradan gelinin dayısı oldu-
ğunu öğrendiğimiz Sümer ad-
lı dünyalı, Bibi'yi tutup hava-
ya kaldırdt... Kuşku yok ki, Sü-
mer sarhoştu... Anladığım ka-
danyla, Sümer, Bibi'yi oyun-
caksanmıştı, havaya atıp atıp
tutuyor, Bibi'yi mıncıklaytp "pil
yerierini" anyordu... Zavallı Bi-
bi, korku içindeydi... Sonra
sarhoş dayı Sümer, sıkılıp Bi-
bi'yi divanın altına attı ve ha-
laya katıldı... Ancak, sabaha
karşı ortalık tenhalaşınca Bi-
bi'yi divanın altından çıkara-
bildim... Çok korktuğu için
tüm şarjı bitmişti... Sırtıma al-
dım ve oradan uzaklaştık...
Aracımızda Bibi'yi şarja tak-
tığımda sabah olmuştu... Iti-
raf etmeliyim ki, bu gezege-
nin güneşi bizimfloresangü-
neşe göre daha güzel doğu-
yor... Seyrederkensızmışım...
2 Hasûran: Bibi kendine gel-
mişti... Potasyum klorür ve
kalsiyum sandozdan oluşan
sabah kahvaltımızı yapıp,.üs-
tüne birer tane de yeşil zey-
tin yedikten sonra geri dönüş
için hazırdık... Fakat Bibi, yi-
ne sorun çıkardı... Büyükba-
bası Gamagam, eski bir kâ-
şifti ve yüzyıllar önce, kısa bir
süreliğine uğradığı dünyada
içtiği suyun lezzetini unuta-
mamıştı... Bibi gelmişken bi-
razcık su almak istediğini söy-
ledi... "0/maz Bibi" dedim...
"Ama büyükbabam 40 ışıkyı-
lında bi defa bişeyistedi, onu
kıramam" dedi... "Vapma Bi-
bi, etme Bibi" dediysem de ik-
na edemedim... Yanımıza iki
metal testi alarak su arama-
ya çıktık... Küçük bi dere bul-
duk... Testileri doldurup döner-
ken ben önden gidiyordum,
gece Sümer tarafından hır-
palandığı için yorulan Bibi de
arkadan geliyordu... Bir tepe-
nin başına çıktığımda, üç adet
dünyalı gördüm... Yüz metre
kadar uzaktalardı... Bir süre
şaşkın şaşkın birbirimize bak-
tık... Üç dünyalıdan ikisi ka-
dın, biri erkekti... Kadın olan-
lardan biri yere çöktü... Dün-
yalıların köpek görünce böy-
le yaptıklarını biliyordum, bu
yüzden biraz alındım... Ama
alınmanın bozulmanın zama-
nı değildi... Temkinli şekilde
geri geri yürümeye başladım...
O esnada erkek dünyalı yer-
den taş alıp bana atmaya baş-
ladı... Her türlü kozmik eğiti-
mi almış olmama rağmen, taş
atıldığında ne yapılacağını
söylememişlerdi. Şaşkınlık
içinde, o taşlan dünyalılara
geri hrlattım... Erkek dünyalı,
şu an burada yazamayaca-
ğım dozda bir küfür etti... Bi
süre böyle taşlaştık... Tepenin
arkasında kalan Bibi'yi görme-
mişlerdi... Bibi'ye "Sen araca
git, buradan uzaklaş... Ben
onları oyalanm!.." dedim... Bi-
bi, gitmek istemedi... "Amirin
olarak sana emrediyorum Bi-
bi, gideceksin!.." diye bağır-
dım ... Bibi ağlamaklı bir ifa-
deyle "Emredersiniz!.." diye-
rek gitti... Dünyalı kadmlar-
dan yere çökmemiş olanı,
"Hey uzaylı gel hele, tanışıp ko-
nuşak, bi çayımızı iç" dedi...
Çay iyi fikirdi, ama yüz metre
uzaktayken taş atan, yanına
gidince neler yapmaz... Git-
medim... Aracın yerini bulma-
sınlar diye ters istikamette
koşmaya başladım... Peşim-
den geldiler... Bu arada, ayak
izi bıraktığımın farkında de-
ğildim, sonradan dank etti,
amaişişten geçmişti... Üç ki-
lometre kadar koşup izimi kay-
bettirdim... Perişan haldey-
dim... Hem çok fazla iz bırak-
mıştım hem de aracı kaçır-
mıştım... Ayrıca bitkin ve aç
durumdaydım... Bi tane koza-
lak yiyip mideyi bastırdım...
Şarjım da b'rtiyordu... Şarj edil-
mezsem ölürdüm... Yaşamak
için tek seçeneğim kalmtştr.
Kulağımın arkasındaki efla-
tun kabloyu çekince bir dün-
yalı görünümüne kavuşabilir-
dim... O zaman da benim için
gezegen hasreti başlayacak-
tı... Artık, Poaça'ya, yurduma
hiç gidemeyecek, ailemi ve
dostlarımı hiç göremeyecek-
tim... Otatlı, yeşil tozlardan bir
daha hiç yiyemeyecektim...
Başka çarem yoktu... Eflatun
kabloyu koparıp dünyalı bir
erkek görüntüsü aldım... Adı-
mı da kendi kendime "Bah-
ri" koydum!..
3 Haziran: Dünyalı olunca
karnımı doyurmak kolaylaştı...
Pek yakın davranmasalar da,
taş da atmadılar... Benim gi-
bi "zoraki dünyalı olmuşlann"
listesini hatırlayıp onlardan bi-
rinegittim... "Cumhuriyet"ad-
lı gazetede haftada bir yazı-
yordu... Hikâyemi ona anlat-
tım... "Hoş geldin aramıza
Bahri" dedi... O da Poaça'yı
unutamamıştı. Kimseler gör-
meden bir kozalağı beraber
yedik... Mecburen dünyalıyız
artık... Ha, bu arada Bibi'den
mesaj geldi. Gamagam Dede
suyu içmiş, çok mutlu olmuş!..
Kim, niçin yonetiyor?
Tasfiye sürecine sokulan kamu ban-
kalarında çalışanlar, aralarında bir ileti-
şim köprüsü kurdular. Birbirlerıyle daha
çok elektronik mektuplahaberleşiyorlar.
Aşağıdaki bilgileri o mektuplardan öğ-
reniyoruz:
- Sektörde krız sonrası işsiz kalmış
-bankalan fonaaktanlmış olup da halen
belirsiz koşullarda çalışanlar hariç-10 bi-
ne yakın eleman bulunuyor.
-Tasfiye edilmesürecine sokulan ban-
kaların üst yönetimine getirilen ekıpler,
geçmişte görev yaptıkları özel sektör
bankalarında çok sıklıkla eleman değiş-
tirme alışkanlıklarıyla tanınıyorlar.
- Aynı yöneticiler, fızığıni düzgün ve ba-
kımlı buldukları kişilerle çalışmak istedik-
lerinı her yerde dile getiriyorlar, insanla-
rı kilolanna ve giyimlerine göre aşağıla-
yabiliyorlar. Eleman seçerken dogum
yapacak, evli ya da askerliğini yapma-
mış olanları istemiyorlar.
Son günlerde bu bankalarda çalışan-
ların başına gelenlerden bir başka örne-
ğı de Tüm Banka-Sen Genel Sekreteri
Ercan Yıldız aktardr. "8 aylık çocuğu
olan bir bankacı anne, çalıştığı banka
şubesinin kapatılması üzerine başka bir
ilçeyeatanır. Sözleşmeli memurolan eşı-
nin isegörev gereğı o ilçeye gitmesi ola-
sı degildir. 8 aylık bebeği olan bankacı
anneye gösferiten biryöntem vardır: /s-
tifa."
Ey ıktidar sahipleri! Halk sizi "ûlkeyi iyi
yönetin, yurttaş/an gönence kavuşturun,
koruyun, kollayın" diye seçti. Sizin so-
rumlu olduğunuz kötü, kötü ne kelime,
berbat, yolsuzluğabulaşmış, peşkese ku-
cak açmış yönetim anlayışınız nedeniy-
le onlan çaresiz, yapayalnız, yaşamlan
altüstediîmiş, gelecekleri karartılmış in-
sanlar haline getiresinız diye değil! Es-
naf böyle düşünüyor, çiftçi böyle düşü-
nüyor, memur böyle düşünüyor, banka-
cı böyle düşünüyor, ışçi böyle düşünü-
yor, küçük sanayıci böyle düşünüyor;
emeklisi, öğrencisı, öğretim üyesi böy-
le düşünüyor... Peki siz kımi, niçin yö-
nettiğinizi sanıyorsunuz ki?
HAYVANLAR tsMAtı GÜLGEÇ igu/gecm yahoo.com
KtM KtME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakuı turk.net
ÇİZGİLİK KİMİL MASAKAU
HARBİ SEMtH POROY semihporoy(â yahoo.com
TARÎHTE BUGÜN MVMTAZARIK\* 9 Haziran
COLE PORTBR DOĞÛU..
i8S3'r£ 8UGÜH,Ü
SBsrecisı coce
A/L£P£M
ÜA/'lf£&Srr£Şf MÜZt'*: SÖUJMÖMÜ
Mİ-ÇTİ. t. DÜMr* SAVA?r SrRALAGffJ&A, UZUH
ti ' Û Î
VÜK 8AŞA&( /H&ZAA/MrŞTr. İŞT£,
PAN S'BKAÇ Öet/£*£ : "K/SS ME KAT7E
) ; "CAN CAM
QP£K çoeA
GORUŞ
EMtN GÜRSES
VVashington-Moskova
Rekabet Alanı
Putin'in devlet başkanlığına seçilmesinden sonra
Moskova'nın Kafkasya ve Orta Asya'daki eski Sov-
yet cumhuriyetleriyle ilişkileriniyeniden yapılandırma-
sını VVashington engelleyemedi. Putin'in göreve gel-
mesiyle uygulamaya koyduğu yeni bölgesel polttika-
sına karşıABD yönetimi kendi bölge politikalarını ye-
niden gözden geçiriyor. Bölge liderlen arasında Ba-
tı ile yakınlaşmaktan zarar görenler arasında bölge-
deki sorunlann çözülmesine bir katkı sağlamadığı
düşüncesı yaygınlaştıkça VVashington'ın Kafkasya
ve Orta Asya'daki operasyonlarına destek konusun-
da tedirginlik artmıştı. Ankara, bu rekabette VVas-
hington ve Moskova'nın işbirliği arayışlarının merke-
zi haline geldi.
Rusya Federasyonu Dışişleri Bakanı Ivanov, eko-
nomik ve güvenlik konularında bölgesel işbirliği im-
kânlarını aramak ve Putin'in gelecekte yapacağı An-
kara ziyaretine ön hazırlık için Türkiye'de bulunuyor.
Dün Ivanov Cem'le yaptığı ortak basın toplantıstn-
da, Rusya-Türkiye ilişkilerini yeni bir ortaklık seviye-
sine oturtmak için koşulların uygun olduğunu ifade
ederken Cem, işbirliğini ilerletmek için kararlılıklannı
teyit ettiklerini belirtti. ABD Savunma Bakanı Rums-
feld'in hafta içi Ankara'yı ziyaretinde Irak'a ambargo
konusunda Londra'nın seslendirdiğitalepleri günde-
me getirmesi VVashington'ın bölge politikalannda An-
kara'nın desteğine ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Böl-^
gesel rekabette önemli bir anahtar ülke olan Türki-'
ye'yle işbirliği arayışında VVashington-Moskova ara-.
sındaki yanş ivme kazanıyor.
11 yıldır süren Irak ambargosuyla bölgeyi baskıcı
diplomasiyle kontrol etmek çabasındaki VVashing-
ton zorlanıyor. Ankara, ambargodan 35 milyar dolar
zarar gördüğünü, yeni yaptınmlann yeniden canlanan
sınır ticaretine zarar vermesine izin vermeyeceğini
söylemiştir Rumsfeld'e. Fransa ve Rusya'nın, Ingil-
tere'nin önerilerine karşı çıkması Ankara'nın elini kuv-
vetlendirmektedir.
Ankara'nın çektiği ekonomik sıkıntılarda gümrük bir-
liği aracılığıyla Brüksel'in, Irak ambargosu aracılığıy-
laVVashington ve Londra'nın rolünü görmesi ve Fran-
sa-Rusya eksenınin ABD-lngiltere ittıfakına alterna-
tif önerilerle ortaya çıkmasıyla doğan imkânı değer-
tendirerek onagöre hareketetmeye kararvermesi olum-
lu birgelışmedir. Bugün, yıkıct rekabetin asıl Batı'dan
geldiğı, Moskova'nın rekabet içerisindeolduğu ülke-
lerin ABD, ingirlere ve israıl ittifakı olduğu bilinmek-
tedir. Ankara doğrudan rekabetin içerisinde degildir.
Dışişlen Bakanı Ismail CemTRT-2'de perşembe gün-
kü bir programda, "Rusya ile Türkiye arasında herza-
man bir rekabet olacaktır" diyordu. Fakat NATO ve
AB gücü arasındaki ilişkiyi bir rekabet değil "tamam-
layıcı ilişki" olarakgördüğünü söylüyordu. W. Bush'un
partisinin ABD'nin stratejik menfaatı ve ABD büyük
sermayesinin çıkariannı gözetmeye öncelik verdiği-
ni belirten Cem'in, bu tanımlamalardan sonra VVas-
hington'ın Kuzey Irak ve Brüksel'in Kıbrıs konusun-
da Ankara'ya yaptığı doğrudan ya da dolaylı baskı-
lan bir rekabet ılişkisi olarak görmemest ise mümkün
degildir.
ABD Başkanı W. Bush'un ulusal güvenlikdanışma-
nı Rice, şubatayında Le Figaro'ya verdiği birdemeç-
te Rusya'nın Batı'ya ve Amerika'nın Avrupa'daki müt-
tefiklerine karşıtehditoluşturduğunu söylüyordu. CIA
Başkanı Tenet de Putin'in Sovyetler'den ayrılan ül-
keler coğrafyasında ABD'nin etkin olmasını engelle-
meye çalıştığını belırtiyordu. Moskova ise bu çıkışla-
n "Soğuksavas döneminin Rus karşıtlığı kalıntlan" ola-
rak yorumlamıştı. Rice'ın geçen çarşamba yaptığı
yeni açıklaması ise Moskova'nın, VVashington'ın stra-
tejikdüşmanı olması için bir neden görmediklerini ve
yapıcı ilişki aradıklarını ifade etmesi, gelışmelere gö-
re politikalannda taktik revızyonlara gittiklerini gös-
termektedir.
VVashington'ın Kafkasya'da Karabağ sorununun
çözümü için ve Orta Asya'da işbirliği için Moskova
ile birlikte çalışmayı istediklerini vurgulaması dikka-
te alınmalıdır, VVashington, batıda Almanya ile ve do-
ğuda eski Sovyet cumhuriyetleriyle dayanışmaya
ağırlık veren Moskova ile rekabetin maliyetinin yük-
sek olduğu durumlarda ABD'nin bölgesel hayati çı-
karianna zarar verebileceği düşüncesiyle işbiriiğine
öncelik veren mesajlar vermesinden Ankara ders çı-
karmalıdır. VVashington-Moskova rekabet alanında
Moskova'nın yeni çıkışıylaTürkiye'nin önemi yeniden
artarken Ankara, politikalarını bu rekabetin içerisine
girmeden işbirliği üzerine kunmayaözen göstermelidir.
E-mail: emingurses(5 yahoo.com
Fax: 0212 513 85 95
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4
SOLDAN SA- 1 2 3
CA: -,
1/ Türk müzi- _
ğinde bir ma-
kam. 2/ Afri- 3
ka'nın güney 4
ucundakibur- ^
nun adı... Ya-
nağın alt kıs- °
mı. 3/0sman- 7
lı mimarlığırun Q
klasikdönemi-
ne damgasını
vuran ünlü mirnar...
tşaret. 4/ Derebeylik 1
Japonyasfnda en aşa- 2
ğı sınıfı oluşturan 3
halk..."—Kuyruğu": 4
Aziz Nesin'in öykü 5
kitabı... Bir nota. 5/
Marmara Bölgesi'nde 7
bir akarsu. 61 Bir so-
ru sözü... Konya'mn
Karapınar ilçesinde
Yörükler tarafından dokunan bir cins halı. II Ka-
ymbirader... Tütsüyle kurutulmuş balık ya da et. %l
Âşık, v\ırgun, tutkun... Güzel kadm. 9/ Yön göster-
mek için belli yerlere konulan işaret... Büyük Sah-
ra'da kvımullarla örtülü bölge... Yabancı.
YUKAR1DAN AŞAGIYA:
1/ Gaziantep yöresine özgü bir üzüm cinsi. II "Ah-
met —": Polis romanlanyla ünlüyazanmız... Serma-
ye. 3/ Mızrak, süngü gibi şeylerin sivri ucu... Paro-
la. 4/ Yunan abecesinde bir harf... Terbiyesizkimse...
Renyum elementinin simgesi. 5/ Durgun sularda ya
dahavuzlardayetişen, genişyapraklı subitkisi. 6/Ne-
on elementinin simgesi... Güreşçi erkek deve. 7/ Kü-
çük erkek kardeş... Dumanrengi 8/ " — Kongar":
Toplumbilimci ve yazanmız... Kraliçe. 9/Yahya Ke-
mal'in hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri... Fizikte kul
lanılan bir gûç birimi... Bir organımız.