Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
S27 MAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
••£* Pafaadreo le Cea,
^ Ege'ie oe ytpıyor?
B Oyıa oymıyor!
Elektronik posta: denizsom@cumhuriyeLconi.tr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Devlet Bakanı
Karakoyunlu, Türkan
Şoray'la film çevirecekmiş.,
"Halk da fiaüran olsun!"
İlaç
ilaç Endüstrisi
işfverenleri Sendikası
verilerine göre
Türkiye'de ilaç ^ ^
tüketimi 1988
yılından 1999
yı lına kadar
yaklaşık dört kat
artarak 941 milyon
dolardan 3.9 milyar
dolara yükselmişken
iş-veren sendikası
başkanı Bülent
Eczacıbaşı'nın bir
te>levizyon programında
SSK'nin ucuz ilaç
genelgesinin hekimlerin
özgür ilaç yazma
haklannı elinden alan
çok yanlış bir uygulama
olduğunu öne sürmesi
üzerine Ankara'dan Dr.
Ali Rıza Üçer şöyle
diyon "Eczacıbaşı'nın
hekimlerin özgüriüğünü
düşünmesi çok
sevindirici bir
gelişmedir ama 1998
yılında Türkiye'de kişi
başına ilaç tüketimi
54.1 dolarken toplu alım
gücünü kullanarak
eşdeğer ilaçlar
arasında en ucuzunu
tercih eden SSK'de kişi
başına ilaç tüketimi
19.45 dolara inmişti. Bu
başarı, kurumun
parçalanarak
özeileştirilmesiyle
ortadan kaldınlmak
isteniyor."
elevizyonun tek kanalda siyah-beyaz oldu-
ğu ve reklam kuşaklannın program gibi iz-
lendiği 70'li yıllarda kadınlardan eski çorap-
larını atmasını isteyen bir reklam kampanya-
sı başlatılmıştı... Reklam öylesine başarılı olmuştu ki
herkes eski çoraplannı atmış ve fakat yeni çorap ka-
litesiz çıkmıştı... Çorap firması batmıştı.
Fazilet Partisi'nin kapatılmasından sonra "yenilik-
çiler" denilen grubun "gelenekçiler" karşısında yeni
bir parti kurma çabalan bu eski rekiamı çağrıştınyor!
Arayış içindeki gruplara ne ad verilirse verilsin he-
men herkes yaşının elverdigi ölçüde "Milli Nizam", "Mil-
li Selamet", "Refah" ve "Fazilet" adlarıyla ortaya çı-
kan sıyasi partıterden geliyor ve bunların ötesinde
"Milli Görüş"te Necmettin Erbakan'ın rahle-l tedri-
sinden geçmiş bulunuyor... Rahleden geçmemiş bir
"yenilikçi" aranacaksa o da permalı saçları ve elinde
içki kadehı ile Nazlı llıcak olabilir!
Peki, şimdi ne olacak?
Yenilik
Siyasi yasaklı Erbakan, son askeri darbede aynı
kaderi paylaştığı Süteyman Demirel gibi "tapulu ara-
zisi" üzerine gecekondu kurdurmama konusunda bü-
yük deneyime sahiptir. Fakat bugünün koşulları dün-
den farklıdır. Hiçbir dönem parti içi demokrasinin ol-
madığı bir siyasi harekette, fırsat bulunmuşken yeni
açılımların aranması veyaratılması doğaldır... Kaldı ki
burada itiraz Erbakan'a değil yakın çevresinedir...
Ancak "yenilikçiler" açısından doğal olmayan yine
bir siyasi yasaklının, Recep Tayyip Erdoğan ın çev-
resinde buluşmalandır.
Nasıl ki "Milli Görüş"ün "gelenekçiler"i yine bir ema-
netçi ile yollarına devam edecekse "yenilikçiler"in de
aynı yolu seçmeleri kendilerine olan büyük güveni
gösteriyor olabilir mi?
Olabilir... Hırs, insanın ayaklarını yerden keser...
Ama sonuç "çorap reklamı"ndan farklı olmayacaktır
çünkü Recep Tayyip Erdoğan'ın mayası Erbakan ta-
rafından yoğrulmuştur. Minareleri birer süngü olarak
gören Erdoğan için demokrasi bir amaç değil araçtır
ve istanbul'daki belediye başkanlığı sırasında referan-
sının şeriat olduğunu kanıtlamıştır... Bugün aynşmış
gibi görünen taraflar "amaç" aynı olduğu için günü
geldiğinde yine birleşecektir...
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın.
Yanna ilişkin senaryolan çoğaltmak olası...
Bu arada senaryolara başka bir açıdan da bakıla-
bilir... Meclis'in yeni çalışma düzeninde partilerin ge-
nel kurulda konuşma süreleri olabildiğince kısaltıldı...
Fazilet'in kapatılmasıyla bağımsız kalan milletvekille-
ri kürsüyü daha çok kullanmak amacıyla iki değil, üç
partiyle siyasete devam ederse kimse için sürpriz ol-
masın... Erbakan "muhalefef'i iyi bilir ve "yenilik" ge-
tirebilir...
SESSİZ SEDASIZJ!) NURÎKURTCEBE
M/Ul GLU/£A/UK M/İLf
Yüksek Yerilim Hattı
erdincırtkui" yahoo.com
Dervış'e önenler-2: llgiyı arttırmak için TL'yı
FB, GS ve BJK renklenyle basalım!
Lozan ve annlıklar sorununun çözümü
Türkiye'de olaylar o denli hızla ge-
lişiyor ki hepsine birden yetişmek
kolay olmuyor... Haziran başında ^
Istanbul'da düzenlenen bir sem-
pozyumda olduğu gibi...
Sempozyumu Alman Heinrich Boll
Vakfı ve Ingiltere Konsolosluğu'nun
desteği ile Istanbul Barosu düzenle-
di. Umarız birgün istanbul Barosu1
nun
desteği ile aynı sempozyum Berlin ve
Londra'da da düzenlenir!
İstanbul'daki sempozyumun konu-
su" Azınlık Haklan"ydı... Oturumlardan
biri "Lozan Antlaşmasf üzerineydi...
Bir başka oturumda "Türkiye'de Azın-
lıklar Sorununun Çözümü" masaya
yatırıldı.
Sanki, Lozan Antlaşması yürürlük-
ten kalkmış, Türkiye'deki azınlıkların
£•*. hakları için yeni bir anlaşma imza-
•4* lanacak, onun taslağı görüşülüyor!
$$! Sanırsınız ki Lozan'da belirlenmiş
^ azınlıklar dışında Türkiye'de başka
- azınlıklar da var ve onların hakları
saptanıyor...
Yabancı vakıflar, yabancı konso-
losluklar ve hatta demokrasi için her
şeyi yapmaya hazır baro yöneticile-
ri için bu sempozyum "uluslararası"
ve hatta "ulusalüstü" bir başarı sa-
yılabilir... Ama acı olan yanı... Savaş
alanında kazandığı bağımsızlığını Lo-
zan'daki diplomasi savaşıyla emper-
yalizme kabul ettiren Büyük Millet
Meclisi'nin kurduğu Türkiye Cumhu-
riyeti'nin de bu sempozyumda Vol-
kan Vural adında bir büyükelçi ile
temsil edilmesidir...
ÇED KOŞESI
OKTAY EKİNCİ
Yalova'da '2 Yıl' Beklenebildi...
Büyük depremden bu yana
kim bilir kaç kez yazdık, söy-
ledik: "Temel sorun, sadece
rantı gözeten yer seçimleri-
dir... Riskli arazüere bile yo-
ğun ve yüksek yapılaşma ola-
nağı sağlayan keyfi imar yet-
kilerine artık bilimsel bir de-
netim getirmek kaçınılmaz-
dır..."
Ne var ki Bayındırlık ve Is-
kân Bakanlığı'nın deprem son-
rasındaki "yeniyasa kurmay-
lan" (yani, Yüksek Fen Kuru-
tu. YFK) bu kaçınılmaz görev-
ien 2 yıla yakındır sürekli "ka-
çınıyor"lar...
Onlar için bir yapırun "nere-
de" ve "kaç kath" yapıldığı
çok önemli değil... Yeter ki şu
"mucizevi kurtarıcılar" ola-
rak ilan ettıklen "yapı denetim
şirketleri" inşaatlan kontrol
etsinler... Böylece "imar ran-
tı piyasası" yine devam etsin;
hatta buna bir de "denetim ti-
caretinin rantı" ekleniversin...
•••
YFK'nin işte bu "önceliği"
yüzünden, yapılaşmada "yer
seçimini" (planlamayı) artık
bir disipline bağlaması bekle-
ne çare: "imara yasaklanmış
Hazine arazilerindeki kaçak
yapıları parayla arsa tapusu-
na kavuşturmak..." olunca.
halkımızın ünlü "imam-cema-
at" formülü derhal işlemeye
başladı \ e "yerel ekonomile-
rin" de kurtuluşu bir kez daha
"imar kazançlarına" bağla-
nıverdi...
•••
Işte. böylesi "Türkiye'ye öz-
gü" bir deprem sonrası sürecin
tipik örneği son günlerde " Ya-
lova"da gözleniyor... Zemin
yapısındaki uygunsuzluk yü-
zünden depremin felakete dö-
nüştüğü yerlerarasındaki "Ha-
cımehmet Ovasfnın yeniden
"çok kath yapılaşmaya açıl-
ması" kentin gündemınde...
Oysa bu ovanm inşaat için
"çok riskli" olduğu, bırakın
"1999 dersini", ta 1894'teki
büyük tstanbul depremini an-
latan Atina Rasathanesi Mü-
dürü Aqinitis' in ünlü raporun-
da bile yazıh... 1980'lerdeki
planlama çalışmalannda da
"Buraya 2 kattan yüksek bi-
na yapılamaz" diyen mimar
Ersen Gürsel. izleven \illan ise
Yalova'da deprem enkazıyla da "denizi" doldurmuşlardı...
nen "yeni imar yasası" da ge-
ciktikçe gecikiyor... Bubekle-
yiş. giderek "nasıl olsa yakın-
da çıkmayacak" şeklindeki
yaygın kanılara da dönüşünce.
kirni "depremzede" belediye-
ler yeniden "kıpırdanmaya"
başladılar... Depremi izleyen
aylardaki "suçlulukpsikoloji-
si" içerisinde. kendiliğinden
"vazgeçer" gibi göründükleri
"denetimsiz imar yetkileri-
ni" yavaş yavaş anımsar oldu-
lar...
Buna, yine YFK'nin
"Önemli olan plan değil, in-
şaatlarınızı sağlam yapın..."
şeklinde özetlenebilecek genel
mesajının verdiği "cesaret"
eklenince, binalann katlannı
arttıran imar planı "tadilatla-
rı" (değişiklikleri) belediye
meclisgündemlerindeki "dep-
rem öncesi itibarını" yeniden
kazarmaya başladı...
Hele son "ekonomik krizi
aşmak" için de koskoca hü-
künıeun (onca deprem yıkımı-
na ragmen) bulabildiği yegâ-
şöyle özetliyor. "Sonra bizim
planı bir kenara ittiler;
1987'de elma bahçelerini de
yok edip dere yatağına apart-
manları dizdiler..."
1999 depreminde o apart-
manlardan 265'i yıkıldı, 5OO'ü
de hasar gördü... YFK'nin ge-
nelgeleri, hasar görenlerin "sağ-
lamlaştırılmalarınf (!) sağ-
layınca diğer arsalar için de
"emsal" (örnek) oluşturdular...
Şimdi de aynı ovanın 2 kat de-
ğil, o sağlamlaştırılan apart-
manlar gibi çok kath yapılaş-
ması "dayatıhyor"...
Sözün kısası. ülkemizi tutsak
ettikleri "toprak rantı düze-
ni", acımasız aymazlığı yü-
zünden Yalova'da ancak 2 yıl
dayanabildi... Bu başıboşluğu
durdurması için umut bağladı-
ğımız yeni imar yasası ise sa-
kın Yalova'dakine benzer ni-
yetlerin bir an önce "gerçek-
leşmesi" için "erteleniyor"
ohnasın!..
Oekincifn cumhuriyet.com.tr.
KİM KİME DUM DÜMA BEHÎÇAK behicakia turk.net
ÇİZGİLİK KÂMtL MASARACI
KEDİ LEVO APTİLtKA
Mtt 1/MERHAaA.BENı HATıKt-ADiNfZ Mt r>, BU DEDİKLlRÛİ
Ö
İYİ 0ZAM4H
SOSYALİ3M YMM/V
TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 27 Haziran
SOKOLLU MEHMETPASA SADÛAZAMOLDU
1S65'TE BUSUAI, ÜNLÜ OSMANLI D£VL£TAPAMJ SOKOUM
MEHMST FHŞA, PA0İŞAH I.SÜLErMAMQ£AtXINÎ} TARfiPIN
DAN SAPKAZAA4UĞA GETİRİLDl. BOŞNA'NtN SOKOLOVrç
K£mjMDEU(şiMDİICj YUGOSLAVTA') BİR UKLİSriYAM ÇO-
CUĞU OLAKAK P£V$l'&C£H "BAYO*, MÛSLÛMAN
YAPILARAIC MEHMET AOfNI ALMIŞTt. EDİKNE SA-
KAYt 'N0A BSıriM VE ÖGB£kJİM 6ÖRPÛ£T£il/ SOM-
RA TVPKAPf SARAY/'NA YOUANMlÇTI.OHAOA SUL-
TAN SÜLEYMAAI'tN DİUCATİNİ ÇEKBBEK., GİTTİKÇE
YÜK££L£fiJ GÖ/SEt/LEEe ATKNMtŞTt. SAD&AZAM
RAK ÜÇ PAPİŞAH(I. SÜLEYMAfJ, K-SELİM,M- Mci-
JSAr') ZAMANfNPA~HİZMET YEfSECEK OLAN
SOKOLLU MEffMET PAÇA, ASKC~ "
OEN ÇOK, POUTİKACS YÖNÜYLE
Rl KA2AMACAKTHS..
ANKARA 11. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 2001/159
Davacı Tahir Yüksel'e velayeten Alı Yükset vekili tarafindan davalı Nüfiıs Müdürlüğü aleyhine açılan ıstm düzeltılmesı davasının ya-
pılan duruşmast sonunda, Çankın ili, Atkaracalar ilçesı, KıranMah. C: 3? H: 2O'de nüfusa kayıtlı Alı ve Hülya'dan olma 25.11.1985 d.lu
Tahir Yüksel'ın Tahir ismıne Ahmet ilave edilerek Ahmet Tahir olarak düzeltilmesine. nüfusa Ahmet Tahir Yüksel olarak tescilıne ka-
rar verilmiştir. Mahkememizden venlen 24.05.2001 gün ve 2001/159 esas, 2OO1İ37 karar sayılı tashih kararı ilanen teblığ olunur.
5.6.2001 Basın: 36689
PANO
DEMZ KAVUKÇUOGLU
'Kaz mıyız Lan Biz?,••
Edirne-istanbul otoyolunda, Mahmutbey gişe-
lerinin önünde arabasından fırlayıp "Kaz mıyızlan
bız?.." diye bağıran orta yaşlı adam, orada bulu-
nan ve yüzde 200'lük "asfalt haracı "nı duyup, ka-
nı beynine sıçrayan herkesin hissine tercüman ol-
muştu aslında... Eşi ile iki küçük kızı da araba-
dan inmişler, öfkeli babalarını susturmaya çalışı-
yorlardı. Ama susmuyordu adam... "Yeferfc>e yo-
lunduğumuz!.." Sonra arkasında birikmeye baş-
layan, klakson çalarak yol isteyen sabırsız sürü-
cülere dönmüş, gırtlağının olanca gücüyle "Allah
belanızı versin sizin..." diye bağırmıştı, "bu kafa-
nızla daha çok yolarlar sizi..."
• • •
Gerçekten de ellerine geçen her fırsatta "yo/u-
yoriardı"bizi... "Benzin"deyipyoluyorlardı. "Tüp
gaz" deyip yoluyorlardı. "Tütün" deyip yoluyor-
lardı. "Telefon" deyip yoluyorlardı. "Otoyol" de-
yip yoluyorlardı... Bizler de sersem kazlar gibi
yolduruyorduk kendimizi... Hep boyun eğerek,
hep susarak, hep öfkemizi bastırarakyolunuyor-
duk...
Mahmutbey-Selimpaşa arası 60 kilometrelik
otoyolun geçiş ücreti bir gecede 1 milyon liradan
3 milyon liraya, yani 2.60 Amerikan Dolan'nayük-
selmişti. Almanya'da, Hollanda'da, Belçika'da
ve daha birçok Avrupa ülkesinde otoyollar ücret-
sizdi. Otoyol ücretinin en yüksek olduğu Italya'da
ise 60 kilometrelik yola ödenen ücret ise yalnız-
ca 0.90 Amerikan Doları'ydı... Ortalama yıllık ge-
lirleri bizim 10 katımız olan Italyanlar, aynı kara-
yolu hizmetine bizim ödediğimizin üçte birini ödü-
yoriardı...
• • •
Otoyoldaki öfkeli adam, arkasında biriken sa-
bırsız kalabalığın suskunluğuna isyan etmekte
haklıydı... Ama onların da yapabilecekleri pek bir
şey yoktu... Insanlar seslerini biraz yükselttiler
mi sopalanıyorlardı çünkü... Dahadün, "toplusöz-
leşme"ye, "greve" yer vermeyen "Memur Sen-
dikalan Vasas/"nı protesto etmek için Ankara'da
yollara dökülen memurların üzerine boyalı sular
sıkılmış, gaz bombaları savrulmuş, sis bombala-
rı atılmıştı. Hak arayan insanlar coplanmış, yer-
lerde sürüklenmişti... Türkiye'de ne yazık ki böy-
leyürüyordu işler...
Döverek, yerierde sürükleyerek, üzerimize su
sıkarak alıyorlardı, elimizdekini avcumuzdakini...
Birileri ülkeyi soyuyor, batağa sürüklüyor, ama
veren, yolunan hep bizler oluyorduk... O sersem
kazlar bile bizden daha şanslıydılar... Bir kez yo-
lunuyortardı...
• • •
Bu koşullar altında Amerika Birleşik Devletle-
ri'nin Türkiye için öngördüğü bin kişilik göçmen
kontenjanına tam iki milyon kişinin başvurması şa-
şılacak bir şey değildi... "Ya sev ya terk et!" di-
yen "milliyetçiler"\n iktidarında yaşı 18'in üzerin-
deki yetişkin nüfusumuzun yaklaşık yüzde 5.8'i
bir daha dönmemek üzere Amerika'ya gitmek is-
tiyordu. Avrupa, kapılarını açacak olsa daha ni-,
ce milyonlar yollara düşecekti...
Ülkesinden soğutmak, yurduna arkasını dön-
dürmek bir insana yapılabilecek en büyük kötü-
lüklerden biriydi... Fakat gözünü iktidar hırsı bü-
rümüş, ellerindekini bırakmamak için direnen ye-
teneksizler insanlan yolarak, ezerek, döverek bu-
nu da başarmışlardı sonunda... Umudunu yitir-
miş milyonlarca insan Türkiye'den "kaçmak" is-
tiyordu. Bu isteklerıni yabancı ülkelerin elçilikle-
ri önünde uzun kuyruklar oluşturarak, formlar
doldurarak dile getiriyorterdı... Bir siyasal iktidar
için bundan daha büyük bir utanç olabilir miydi?
Faks:0212-723 84 97
(e-posta: dkavukcuoglu" tuyap.com)
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Sürekli ola-
rak kalan, da-
imi.2/Sarhoş,
mest... En ka-
lın erkek sesı.
3/ Şaşma belır- 4
tenbirünlem...
Osmanlı do-
nanmasuıda
tümgenerale eş
birrütbe. 4/Bır 8
kuruluşa, bir „
1 2 3 4 5 6
işletmeye ge-
rekli olan eşya, araç 1
ve gereçlerin tümü. 5/ 1 Pj
Halkedebiyatışiirtür- 2
lerinden biri... Evler-
de oda kapılannın açıl- .
dığı genişçe yer. 6/
Düşünce... Bir şeyın
fiyatını arttırma. II
Ses... Üstü kapalı ola-
rak anlatma... "Gö-
zümde bir damla — 9
denız olup taşıyor" (Ö.B. Uşakh). 8/ Divan edebi-
yatının en uzun şiır türü. 9/ Eski ve bılinmeyen bir
tarihi anlatmakta kullanılan deyım sözü... "Yakın
arkadaş. dost" anlamında argo sözcük.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Su bulunmayan yerde su niyetiyle toprak. kum
gibi şeylerle aptes alma. 2/ Japonya'da bir kent... Mi-
marlıkta "sahın" anlamında kullanılan sözcük. 3/
Kripton elementinin simgesi... Küçük erkek kardeş...
Bir nota. 4/ Ufak bahçe çapası. 5/ Sonuçsuz. başa-
nsız... Uzun ve yorucu çalışma. 6/ Matem... " —
- Gardner": ABD'li aktris. II Ağır, sert ve siyah renk-
li tahta... Küçük mağara. 8/ Hızmet hayvanlarının
ayağına çakılan demir... Afrıka'da bir ülke. 9/ Pey-
nir, et, balık, turşu, asma yaprağı gibi yıyeceklerin,
bozulmaması için içinde tutulduklan tuzlu su.
ff KUTLAMA ^
KOOP C Yonetim Kurulu uyesi,
gazeteci yazar,
ÜMİT ZtLELt ile eşi SONGÜL ZlLELfnın
kızları dünyaya geldi.
ÜMİTSU'ya
sağlıklı uzun bir ömür diliyor,
Zileh ailesini kutluyoruz.
KOOPC
V