23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2001 ÇARŞAMBA 14 KULTUR kultura cumhuriyet.com.tr 'Arkası Yann'; ; 'Perende' ve 'Columbus'un Kadınlan* kitaplanndan sonra Müge İplikçi'nin üçüncü öykü kitabı. Yazar yine ağırüklı olarak kadınlann dünyasını yansrtıvor. (Fotoğraf: KAAN SAĞANAK) Müge İplikçi kitabmda yeni bir dil ve kurgu arayışıyla 'yönsüz ve haritasız' yaşamlardan kesitler sunuyor Iç seslerin yarma yolcııhiğuOZLEMALTUNOK Uzun. yılankavi bir kuyruğun so- nunda gidiyordu Suna. Yeryüzünde bir koridor, gökyüzünde bir hayali sımrsızhğın üstünde gidiyordu san- ki; dışardan bakıldı mı önemi ve de- ğeri kendine atfedilen önem ve değer- den kaynaklı, sözüm ona bir gerekli- lik kuyruğunda zamanım ve anını tü- ketiyordu. îçerden bakıldığında birdi- zi anlamsızlığın merkezinde duruyor- du. Kazandıkları kaybettiklerine eş olan bırkadındı. Bir başka yolculuk- tu yaşadığı şimdi- kendi sesinin yan- hsını duyarakyaşadığı şimdi-bir baş- ka yolculuğa kadar haritasız, yön- süz..." Bir yolun çeşitli yerlerine ve yön- lerine serpilmiş insanlar... Gerçek ve gerçek olmayanın ince sınınnda, be- lirsiz zamanlar içinde farkh yolcu- lutdar... Sûreklilik ve çıkışsızlığın bir- likteliği... Bugünün ardından gelecek olanın beklentisi, yani 'Arkası Yann'. % Müge İplikçi'nin CanYaymlan'ndan j^çıkan 'Arkası Yann' adlı öykü kitabı, îyazann üçüncü öykü kitabı. Son öy- ,kü kitabıyla yine temelde kadını ele aliyor ve sıradan insanlann yaşamla- nndan kesıtler sunuyor. iplikçi, kalıp ^gerçeklıklere karşı durarak 'iç ses'le- rre kulak vermeye davet ediyor okuyu- "Tüm hızıyla önümüzden akıp giden hayattan sadece parçalan yakalayabiliriz; bazen de, ki o çoğunlukladır, yakalayamayız. Ben hayatın bu yanını görüyorum, bu yanını yakaladım, diyorum kitaplanmda. Yine de sizinle şunu paylaşmak isterim: Bugüne kadar okurumla istediğim coşkuyla buluşamadım." cuyu. Ayrıntıda- ki giz, bilmeceye dönüşü- yor. Matematiksel bir kurgu an- layışıyla bütünün parçalannı bir ara- ya getirirken belkı de parçalann bir bü- tün oluşturmak zorunda olmadığını n- sıldıyor dikkatlı okuyucuya. -'Arkası Yann'da da diğer kitapla- nnızda olduğu gibi yeni bir dil yarat- manın peşinde olduğunuz görülüyor. Bu anlamda 'Arkası Yann'; \aalma aşamasında nasıl bir süreç geçirdi? MÜGE İPLİKÇİ - Yeni bir dil ya- ratmak, yeni bir Türkçe yaratmak de- ğil. Bununaltını çizelimbirdefa. Be- nim sorunum 'dilin' kendisiyle ilgili. Dilin bizleri nasıl dizginlediği ile il- gilı bir soru işareti taşıyorum içimde. Onun bizi kuşattığı gerçeğinin elbet- te farkındayım, bu kuşatmanın hangi bedellerle ya da ödüllerle karşılık bul- duğunun da. Dolayısıyla onu, ideolo- jinin ve kültürün bir aracı hatta bir amacı olarak, katmanh bir doku ha- linde algıhyorum. Türkçeye karşı bir tavır değil bu. Gelelim Arkası Ya- rın'a. Söz dizimlerinin farklı kullanı- mının yanı sıra zaman geçişleriyle de desteklediğim bir üslup var kitapta. - Matematiksel, bir yandan da kar- maşık bir kurgu netiiği, sonucu sun- mayan finaller... Tüm bunlar 'ger- çek'in 'biricik' olmadığını gösteren bir kurgu arayışı mı? İPLİKÇİ - Karmaşık gibi görünü- yor olsa da ucunu bulduğunuzda ço- rap söküğü gibi gelecek bir kurgu var- dır 'Arkası Yann'daki tüm öykülerde. Matematikselliği bu yüzden. 'Bakuı ben ashnda burada bunu demek iste- dim, demek yazarlığı aşsa da' ben yi- ne de diyeceğim, böyle demekten ken- dimi alamıyorum çünkü: lnanın, bu öykülerde baş, gelişme ve son var. Sadece yerlerı değişik, sa- dece sunumlan farklı. - Kurguyu tersyüz eünenin. farkh bir dili seçmenin okura yüklediği sorum- luluklarnelerdir? Okurun ortaya koy- duğunuz şeyi sahipienmesi, dahfl ohna- sı ne kadar onemli? İPLİKÇİ - Okura sorumluluk yük- lüyorum, bu doğru. Ancak anlaşılır- lık adına bir sorumluluk değil bu, pay- laşmak adına bir sorumluluk. Tüm hızıyla önümüzden akıp giden hayat, bunun bir kanıtıdır. Sadece parçalan yakalayabiliriz; bazen de, ki o çoğun- lukladır, yakalayamayız. Ben hayatın bu yanını görüyorum, bu yanını ya- kaladım, diyorum kitaplanmda. Yine de sizinle şunu paylaşmak isterim: Bugüne kadar okurumla istediğim coşkuyla buluşamadım. - Zaman belirsizUginin yanında an- laücının da çoğullaşbğıve kadın kadar erkeğin de ezilmişligi saklı öyküler- de™ İPLİKÇİ - Öykülerin kimisinde bir- den çok anlatıcı olması kurgunun tersyüz edilmişlığini destekliyor. Amaç tek sesliliği bölmek, öyküdeki otori- teyi parçalamak. Aynca öykülerin hiç- birinde görmüş geçirmiş bir anlatıcı- ya rastlamayız. - 'ArkasıYann' adı bir oyalama.kan- dırmaca sürecinin varhğmı işaret edi- yor. 'Ters yollara' sapmakdaçıkışsız- lığı pekiştirerek karamsar bir tablo sunmuyor mu? İPIİKÇİ - Arkası Yann, bir oyala- ma olduğu kadar, bir devamlılık da içerdiği için sevdiğim bir ad. Sabitli- ği devamlılığından kaynaklı. önemli bir dinamizm var içinde bu yüzden. Ritim aynı, ses aynı ama istediğiniz yerde inip istediğiniz yerde binebilir- siniz. Sizin iç sesinize bağlı. Ters ya da düz yollann bu açıdan pek önemi yok. Bir yolu ters ya da düz yapan ka- fanızdaki tersler ve düzlerdır. Kıtap- takı bir öyküde 'Yitirilen yollar değil yönierdioysa' derken kendi iç sesimi- zin kavramlar ve kavramsallaştırdık- lanmız arasında nasıl cılız bir yere sahip olduğunun altını çizmeye ça- hşmıştım. Bu durum kadın, erkek bü- tün insanlan ilgilendiriyor. - Türk edebiyahnda özellikle son dönemlerde bireysel bir edebiyat diü- nin varlığı göze çarpıyor. Sizce bu de- ğişünin kaynaklan nelerdir? İPLİKÇİ -12 Eylül" ün hayatlara ve kültüre indirmiş olduğu gerçek dar- benin sonucudur bu. Bu anlamda çok başanlı bir darbedir. Beynımızi, ruhu- muzu boş çuvallara çevinniştir. Bana öyle geliyor kı günümüz edebiyatmın güvensizliği, hayal kınklığı ve çare- sizliğinin esin perisi oralardan bes- leniyor. Moskova'da samba rüzgârlan MOSKOVA (AFP) - 21 Ni- san'da başlayan ve Rusya'ya tam 46 ülkeden sanatçılann akın ettikJen '3.Tr>ı atroOKnı- piyatlan' renkli biçimde sü- rüyor. Bu yılki olimpiyatlann en ilginç anlanndan biri de kuşkusuz Brezilya'dan Mosko- va'ya esen samba rüzgân. Rus- lara "Yaşasaydı Stalin bunu asla onaylamazdı" yorumlan yaptırtan ve cüretkâr dansla- nyla büyüleyen Brezilyalı Vai- Vai Samba Okulu'nun, 17 Ha- ziran Pazar günü Moskova'nın ana caddelerine ge- tirdiği renk cümbü- şüyle olımpivatlara kattığı karnaval ruhu ve Puşkın Meyda- nı'ndan Özgürlük Meydaru"na kadar ül- -kelennin müziği eş- lığınde sergilediği samba danslan, Ivers- kaya Caddesi'nden itıbaren izlemek üze- re dizilen binlerce Rus'u tam anlamıyla kendinden geçirdi. 47 ülkeden çeşitli gruplann ve sanatçının katıldığı olımpi- yatlarda kalabalık bir grup ara- sında kaydınlarak ilerletilen bir Yenedik gondolu eşliğin- de Italyan gruplar da ülkele- " riııı maskeli balo kıyafetleriy- le temsil ettiler. Çinli grup ise dev boyutta gökkuşağı renk- lerine bürünmüş bir ejderha- ya knrılma hareketleri yaptı- rarak izleyicilerin gözlerini • Brezilyalı Vai Vai Samba Okulu 3. Uluslararası Tiyatro Olimpiyatlan'na karnaval ruhu kattı. Çinli ve Italyan gruplar sokak gösterileri sundu. kamaştırdı. Kamaval etkinlik- len. bu hafta tüm izleyicilerin beyaz kjyafetlerle izleme zo- runluluğu olan 'Bcyaz Karna- \ - al' ve yine tüm izleyicilerin siyah kıyafet giyme zorunlu- luğu bulunan 'Siyah Karna- val' adı altmda düzenlenecek iki etkinlikle sürecek. Aynca Alman, Avustural- yalı ve Rus gruplann ayn ay- n sahneleyecekleri sokak tiyat- rosu gösterileri sırasında Rus- Alman ortak yapımı tiyatro oyunlan da yer alacak. Bu so- kak tiyatrolannm en önemli ve merakla beklenen ismi ise Rusya'nın dünyaca ünlü muhteşem baş- palyaçosu Slava Po- lunin. Sokak tiyat- roları kapsamında ünJü ateş gösterisi- nin yanı sıra drama- tik bir kurgu eşliğin- de akrobasi gösteri- leri de yapacak olan Polunin'i Hollandalı Django Edvvards Çek Boleslav Polikva. Ameri- kalı David Shiner. Ispanyol Leo Bassi ve Fransız Desc- hamps and Deschamps Gru- bu'nun gösterileri izleyecek. Bu gruplar hem ayn ayn hem de birlikte gösteriler gerçek- leştirecek. '3. Tiyatro Olimpiyatlan', 29 Haziran'da Luc Bondi'nın sunacağı, Anton Çehov'un 'Marü'sıyla kapanacak. Baııs, ımıut, kaflvnuna satıatla gelecek / • • 'Istanbul- Hakkâri Sanat Koprusu şenliğinin ikincisi yann başlı KûltûrServisi-Bu yıl ikincisi düzenle- nen 'İstanbul-Hakkâri Sanat Köprüsü'şen- liği, 21-25 Haziran tarihleri arasmda ger- çekleşecek. Pi Prodüksiyon Halkla îlişkiler firması tarafından. Hak- kâri Belediyesi, TÜRSAB ve Mustafa Erdoğan'ın katkılany- la gerçekleştirilecek olan et- kinliğin düzenleme kurulu. Vecdi Sayar, İsa ÇeKk. Mus- tafa Erdoğan, Yasemin Gök- su, Muhsin Kızılka^-a ve Öz- dem Petek'ten oluşuyor. Proje. 17 Haziran Pazar akşamı Mydonose Show- land'de 'Sultans of the Dance" gösterisinden önce basma tanıtıldı. Gecede 'Sultans of the Dance'in genel sanat yönetmeni Mustafa Erdoğan ve proje yönetmeni Vecdi Sayarbirerkonuş- ma yaptılar. Etkinliğin sa- nat atölyele- rini edebiyat- ta Muhsin Kı- zılkaya, fotoğraf- ta İsa Çelık-Özcan Yurdalan (Fotoğraf Vakfı). karikatürde Se- mih Poroy, müzikte Mazlum Çimen, plastik sanatlannda Murat Morova. şiirde Orhan Alkaya, tiyatroda ABj« Uzunatağan temsil ede- cek. Şenlik kapsamında 24 Haziran'da Edip Akba>Tam. Senet Kocakaya \ e Rojin: 25 Haziran'da ise Teoman. Deniz Erdoğan. Ay- dm Aydm, Koma Avzem bırer konser vere- cek. Açılış 'Sultans of the Dance'in barko- vizyon gösterisi ile başlayacak. Mehmet Esen'in Meddah oyunu ile katılacağı şenlik çerçevesinde, Bejan Marur, Şükrü Erbaş, Ahmet Telh", Hasan Öztoprak, Orhan Alka- ya'nın şiir dinletileri yer alacak. 'Fiüer ve Çimen', 'Dar Alanda Kısa Pas- laşmalar". 'KomserŞekspir'. 'Güneşe Yolcu- luk'. 'Kusursuz Çember' ve 'Hayat Güzel- dir' filmleri gösterilecek. Serdar Akar ve Önder Çakar 'Yeni Sinemacılar'ı tanıtacak. tsa Çelik fotoğraf. Semih Poroy birer kari- katür sergisi açacak. Aynca, Fotoğraf Vakfı"nın gezici labora- tuvannda gerçekleştirilecek fotogram çalış- malan ve fotoğraf atölyesinde çocukJann ya- pacağı resimler, etkinliğin son günü sergile- necek. Fotoğraf sanatçısı Ergün Turan da 'Hakkâri Haürası' adlı bir çalışma gerçek- leştirecek. Bu çalışma. '3. İstanbul Hakkâri Sanat Köprüsü' çerçevesinde bir sergiye dö- nüşecek. DEFNE GOLGESİ TURGAY FİŞEKÇİ Gümüşlük Akattefrtsf'nde Bir Gun Gümüşlük Akademisı'nin kuruluş çalışmalann- dan ilk kez bu sütunda 1997'nin son günlerinde söz etmiştim. Aradan üç buçuk yıl geçtikten sonra geçen haf- ta, Akademi'yi ilk kez görme olanağı buldum. Or- taya çıkan yapılar bütünlüğü, her görene heyecan verecek bir güzellik oluştuaıyor. Her biri, içinde banyosu, mutfağı, masası, yata- ğı, televizyonu, buzdolabı, telefonu, intemet bağı bu- lunan on oda. Bu odalar da bırbirinin aynı değil. Her birinde ayn mimarı farklılıklar, güzellikler oluşturul- muş. Memet Fuat adını taşıyan bir kütüphane, toplan- tı salonu, 450 kişilik bir amfitiyatro ve onu süsleyen birgölet. Resim-heykel atölyesi, felsefe bahçesi ve bostanıyla ülkemizde bir ilk. Başka ülkelerde pek çok yazar evi gördüm. Bu denli bütünlüklü bir yapıya ilk kez rastlıyorum. Geçen yaz Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu, bu- rada iki oyun sahnelemış. Yöre halkının büyük ilgi- siyle tiyatro dolup taşmış. Ali Nesin matematik se- mineri, Mehmet Güleryüz de atölye çalışması ger- çekleştirmiş. On beş dönümlük arazı üzerinde, Gümüşlük Aka- demisi Vakfı tarafından başlatılan çalışmalarda he- men her şey bağışlaria yürütülmüş. Geçen ay, Baltık, Karadeniz ve Ege'de kıyısı olan ülkelerin yazar örgütlerince kurulan Rodos'taki Av- rupa Yazarlar ve Çevirmenler Evi'nın yönetim kuru- lu üyeleri Gümüşlük Akademisi'ni ziyaret etmişler. Olumlu bir işbirfiginin ilk tohumlan atılmış. Genellikle yazar evlerinin işleyiş biçimi şöyle: Ya bir vakıf, ya yerel yönetimier ya da kültür bakanlık- lan, yazar evi olmaya uygun mekânları devralarak yenilemesini gerçekleştiriyor. Bir yönetim oluştuaı- yor, giderierini karşılayabilecekleri bir gelir sağlıyor, sonra da kurulan yapı kendiliğınden çalışmaya baş- lıyor. Gümüşlük Akademisi'ni kuranlar, büyük özveri- lerle kuruluş aşamasını tamamlamışlar. Hatta Aka- demi'nin adı, uluslararası yazar evleri listesine alın- mış ve dünyanın dört bir yanından bilgi istekleri gel- meye başlamış. Bundan sonraki görev, buranın düzenli bir işler- liğe kavuşmasıdır. Kültür Bakanlığı. Bodrum Belediyesi, yazar örgüt- lerimiz buraya sahip çıkmalı. Düzenli ve sağlıklı bir ışletme için sürekli bir çalışanlar kadrosu olmalı. Bir yöneticı, bir kitaplık görevlısı. merkezle ve ana yol- la bağı uzak olması nedeniyle bir araç ve sürücü- süne, bahçe ve yapılann bakımıyla ilgili görevlilere gereksinim var. Rodos'taki Yazarlar Evi'nin yönetıcisi, Rodos Be- lediyesi Başkan Yardımcısı. oradaki çalışanlar da be- lediye personeli. Yani maaşlannı belediye ödüyor. Pek çok giderierini de Rodos Otelciler Birliği karşı- lıyor. Aynca yeni yapılar, onarım gidederi gibi önem- li harcamalan da Kültür Bakanlığı üstleniyor. Böyle bir düzen Gümüşlük Akademisi için de dü- şünülebilir. Yazar evlerinin dünyada ne denli yaygınlaştığını, uluslar ya da bulundukları yerlerin yönetimleri için birer tanınma aracı olduklarını geçen yaz katıldığım "Edebiyat TreniAvnıpa 2000" etkinliğinde de gör- düm. Gazete yazarlıgı ya da yayıncılık dışında baş- ka bir iş yapan yazara artık pek rastlanmıyor. Ya- zarlar, yıl boyu, çeşitfi yazar evferinde çalışma ve ürün- lerini ortaya çıkarabilme olanağı buluyorlar. Gümüşlük Akademisi, ulkemız için bir ilk örnek. Başansı hepimız için önemli. Ardından da yeni gi- rişimler gelmeli. Kültür Bakanlığı'nın elindeki Hey- beliada'daki Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi, Gebze- Eskihisar'daki Osman Hamdi Bey Evi, böylesi kul- lanımlar için ilk aklıma gelenler... Kocaeli'nde kısa lilm günleri • İZMİT(AA)- Kocaeli Endüstnyel Ürünler Fuan'nda 'Kısa Film Günleri' etkinliği yapılacak. 21 Haziran Perşembe günü fuar ıçindeki küçük sahnede başlayıp 7 gün sürecek etkinlikte, Türk ve Avrupa sinemalanndan 35 film gösterilecek. Gösterimler, her gün saat 21.00'de başlayacak. 21 Haziran Perşembe günü; Çığlık, Uyku Hah. Julıa Sax ve Hayalet Oğuz, 22 Haziran Cuma günü; Arayış, Ani Gidiş, Deniz Kabardı \e Anı 23 Haziran Cumartesi; Deux Ex Machina. Biskül Hırsızı, Son Buluş ve Bir Yaz Günü. 24 Haziran Pazar günü; Randevu. Sugo. Fener Kiklopu. Küçük Hanım, Konuşma ve Kapanış Saati. 28 Haziran Perşembe günü; Spor Yok. Beş Kırkbeş, O Gün, Şanghay'a Girmek, Kuyu. Kanmın Parçalanndan 29 Haziran Cuma günü; Kişisel Amaçlar. Hong-Kong. Izler, Mola, Deniz Atlan, Daha mı lyi Daha mı Kötü 30 Haziran Cumartesi günü; Küçük Hanım, The White Room, Closing Tıme, Mavi Çocuk \e Sprachlos başhklı filmler gösterilecek. Fuar ziyaretçileri, filmleri izlemek için giriş ücretinin dışında başka bir ödeme y apmayacaklar. K Ü L T Ü R • Ç İ Z İ K K Â M Î L M A S A R A C I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear