23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
HAZİRAN 2001 CUMA CUMHURlYET SAYFA J. L J A I . kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 Son dönemin popüler Fransız parodisi, 'Evlere Şenlik' adıyla bugün gösterime giriyor Küçük konfeksiyoncu komedisi 2.5 aydır ülkesinde umulmadık b i r gişe patlaması yapan Fransız güldürüsü "La Verite Si Je Mens! 2 " . "Evlere Şenlik" adıyla bugün bizde de gösterime giriyor. Konusu. kabaca yeni bir 'kahraman bakkal sûpermarkete karşı' çeşitlemesi ni- teliğinde özetlenebılecek "Evlere Şenük'"in kahramanlan. ürettikleri giysilerle semt pazarlannda tezgâh kuran Parisli 3 ortak küçük konfek- siyoncuyla (Eddie. Yvan. Do\) zen- gin. 'âlemci"1 arkadaşlan Patrick (Gilbert Melki) ve Patrickin ayak işlerinde kullandığı kuzeni Serge (Jose Garcia). Tabii kaprisli, naze- nin ve dırdırcı kanlarını da unutma- mah. Büyük bir marketler zincirinin yöneticisi Vierhouten (Daniel Pre- vost) tarafından kandınhyorlar. Eddie'nin başını çektiği ortakla- n n intikam alma çabalannı oldukça eglenceli bir biçimde hikâye eden "Evlere Şenlik", bize de beklemedi- ğimiz kadar komik, şenlikli anlar yaşattı. Tavşanh amblemlerme de sahip çıkan Vierhouten'le ortaldarın . kapışmalanna. zevk ve sefa peşin- de, gösterişlı, hızh bir hayat süren tlk 'La Verite Si Je Mens'ın kahramanı Eddie (Richard Anconina) devam fılminde borç harç içinde kalıyor. La verite Si Je Mens! 2/ Yönetmen: Thomas Gilou / Senaryo: Michel Munz, Gerard Bitton / Kamera: Robert Alazraki / Müzik: DJ Abdel Herve Rakoto Firinga / Oyuncular: Richard Anconina, Jose Garcia, Bruno Solo, Gilbert Melki, Gad Elmaleh, Daniel Prevost, Aure Atika, Amira Casar, Enrica Macias, Nicole Carfan, Elisa Tovati, Victor Haim / Fransa 2000 (Özen Film) . . . - Patrick'le hep kaybetmeye mahkûm yoksul kuzeni Serge'in gülûnç serü- venleri de karışıyor. Her işi yüzüne gözüne bulaştıran, bir an önce sınıf atlamaya bakan Serge, zengin koca peşindeki Yahu- di kızı Chochana'ya (Melisa Tova- ti) körkütük âşık oluyor. ıkircikli ka- yınpedere (yılların Enrica Macias'ı) kendini kabul ettirene dek göbeği çatlıyor ve fonda bir marka savaşı* dır sürüp gidiyor... Yahudi gelenek-görenekleriyle deyimlerinden geçilmeyen ve son yıllarda tüm Fransa'yı bizim ara- besk modası gibi sarmış Rai müzi- ğiyle donatılmış bu şenlikli güldü- rüden. Yahudi düğünlerinde. kutsal günlerde kullanılan 'Mazel Tov' gi- bi deyişlerin hayırlı-uğurlu olsun anlamma geldiğini de, öğrenerek çıktık. bütün o 'vidalan gevşeten', sabun köpüğü gibi kakara-kikirinin yanı sıra. Başarıh ve sevimli bir oyuncu kadrosunun çekip sürüklediği bu devam filmini. ilk filmi de imzala- yan Thomas Gilou yönetmiş. tyi bir teknisyen olduğu besbelli yönetmen Gilou'yu bize tanıtan "Evlere Şen- lik", çok önemli olmasa da, parodi- den güldürüye gidip gelerek seyir- ciye 1.5 saatlik neşeli bir kaçış su- nan, şen şakrak bir Fransız yapımı sonuçta. Canlı karakterleri, esprili diyalog- ları, düşmeyen temposu ve anlatı- mıyla öne çıkan bu yenı Fransız ko- medisi, öncelikle gülmek isteyenler için. 'Himalaya\ 15 yılı aşkın bir süredir sevdalandığı Nepal'de yaşayan 1952 doğumlu Fransız fotoğrafçı ve doğa belgeselcisi Eric VaUTnin ilk yönetnıeıüik denemesL Şoke etmeyl görev edinmiş medya hakkında düşündürücü bir film Ekranda halden cinayet Dünyanın çatısına yolculukFestivalden piyasaya düşen film- lerden "Himalatya-BirŞefin Çocuk- luğu". her şeyden önce perdede herkesin kolay kolay gidemeyece- ' ği, doğanın vahşi güzellikleriyle bezeli. doruklan hep karla kaplı, ; temiz havah dağlık bir yöreye. dün- yanın çatısına zorlu bir yolculuk yapmak isteyen seyircıye göre. Fransız fotoğrafçı ve doğa bel- geselcisi Eric Valli'nin. Dolpo böl- gesi üstüne belgeseller çekip kitap- lar yazdıktan ve "Tibet'te 7 YıTda Annaud'ya asistanhk yaptıktan sonra giriştiği ilk yönetmenlik de- nemesi "Hknalaya". Belgesel ağır- lıklı film, anlattığından çok doğal mekânlan kullanışı ve görüntüle- riyle ilgi çekiyor. NepaHe Tibet sı- nınndaki. Dolpo bölgesinde yaşa- mış Yalli'nin bu feodal yöreden esinlenip çektiği film. birkaç yıl öncesmin başanlı belgeseli "Mic- rocosmos"un açtığı yoldan gidiyor. Tamamen amatör oyuncularla çev- rilen "Himalaja". şaman kehanet- lerinin geçerli olduğu, genelde her ' şeyin paylaşıldığı. şiddetin yer al- madığı meçhul bir dünyayı gözler önüne seriyor. Eric Valli. küçük bir Budist top- luluğun. dağlardan toplayıp, Yak dediMeri, uzun tüylü, kocaman boynuzlu sığırlanna yükledikleri tuzu. kışın yiyecekleri tahılla de- , ğiş-tokuş edecekleri zorlu seferini anlat.yor. Oğlunu yeni yitirmiş. son ; sefenni 10 yıl önce yapmış. minik tomnunu (Karma \Vangiel) yetiş- 1 tirme çabasındaki yaşlı kervan şe- fiyle( Yönetmenin yıllardır tanıdı- ğı, T>:ze Kurosavvanın Dersu Uza- la'sısı hatırlatan Thilen Lhandup keatini oynuyor). oğlunun ölü- miirden sorumlu tuttuğu genç (GmrgonKyap) arasındaki, toplulu- ğa A. 1 ken ana önderlik etme müca- deLesi, dayanışmanın kazandığı ba- nş<;l sona bağlanıyor finalde. ÇKuksu bir kurguyla anlatılan "Hinalaya"dan gerıye görkemli dagmanzaralanyla Bruno Coula- is' i ı müzikleri kalıyor. Himalaya, L'Enfance d'un Chef / Yönetmen: Eric Valli / Senaryo: Olivier Dazat, E. Valli / Kamera: Eric Guichard, Jean Paul Meurisse / Müzik: Bruno Coulais / Oyuncular: Thilen Lhondup, Gurgon Kyap, Karma VVangiel, Lhakpa Tsamchoe, Karma Tensing Nyima Lama / Fransa-Nepal- isviçre 1999 (Monad) SSCB'nin dağılmasından son- ra, Amerikan Rüyası'nın peşinde, Doğu Avrupa'dan ABD'ye kapa- ğı atan, suça eğilimli göçmenler, bir süredir Hollywood senaristle- rine taze malzeme oldu, beyaz- perdeye yeni psikopat karakter- ler kazandırmak bakımından. Bu- nun son örneğini bu hafta seyret- tiğimiz "15 DakUva"da gördük. John Herzfeld" in yazıp yönet- tiği, adını da Andy YVarhoI'den alan "15 Dakika", medya ahlakı- nı, haber-yayımcılık anlayışını eleştirmeye girişen, Amerikan yapımı, hızh, hareketli, polisiye bir macera filmi ve hikâyenin kö- tü adamlan da ortalıkta serseri mayın gibi dolanan bir Çek-Rus ikilisi. New York'a kapağı atan gözü kara katil, Çek Emil (Ka- rel Roden, çılgıru ba- şarıyla oynuyor), Amerikan adli sis- temindeki boşluk- lardan yararlan- mayı planlamış ve medyanın suçluya sunduğu nimet- leri çoktan fark et- 15 Minutes / Yönetmen, senaryo: John Herzfeld / Kamera: Jean-Yves Escoffier / Müzik: Anthony Marinelli, J.Peter Robinson / Oyuncuiar: Robert de Niro, Edvvard Burns, Kelsey Grammer, Karel Roden / ABD 2001 WB (Umut Sanat) _ miştir. TV'de "Baş Haber" adh reality show programında yayım- lanacak ve kan-şiddet boyutuy- la kuşkusuz reytingleri tava- na vurduracak bir naklen ci- nayet kasetine istediği parayı alır, kitaplar- dan, film-röportaj önerilerinden gelecek telifler de cabası. Çaldığı kamerayla işle- dikleri cinayetleri günlük tutarca- sına, kanlı-canlı kaydeden, Cap- ra hayranı. amatör sinemacı, Rus arkadaşı Oleg (OlegTaktarov) de yaşadıklarını filme çeker. Sık sık ekranda boy gösteren, ünlü, med- yatik polisi (DeNiro) Emil öldü- rürken Oleg de filme alır tüm vahşeti. Çömezi (Burns), finalde hem ünlü polisin öcünü hem de seyirciden alkışı alır: TV'ciye patlattığı yumrukla. "15 Dakika", medya-toplum üişkisiyle reyting hırsı üstüne, bi- linenleri dile getiriyor; iyi yağlan- mış, cilalanmış, spektaküler bir aksiyon filmi havasın- da. Kimi iyi çekil- miş, gerilimli sahnelerine kar- şın filmin Doğu Avrupahlan dağdan inenler ibi tasvir e- dentepedenba- kışı oldukça ra- hatsız edici. İZLEYİCİ ERDAL ATABEK Birkaç parça altuıa satdan insanlar NastassiaKinski,SarahPoHe> filminana-kıa. Amerika, 1849. Kaliforniya'nın 150 yıl önceki görünümü. Küçük kasabalar yeni kuruluyor. Ame- rika'nm her yeri 'Kaliforniya'da artmvar' sözleriy- le çalkalanıyor. Ünlü 'altmahücum' gerçekleşiyor. 500 binkişi Baü'ya koşuyor. Sert ve silahlı erkek- lerzamanı. Kadınlaryaerkeklerinin gölgesinde eş görevmi yapıp çocuk yetiştiriyorlar ya da barlarda erkekleri eğîendkiyorlar. Film, karlar içindeki Sierra Nevada dağlanrun yanında kurulmuş bir kasabamn, Kingdom Dom'un hayatını anlaüyor. Soğuk rüzgârlann in- sanlan paltolannın içine kapanmaya zorladığı kış günlerinde monoton geçen hayat, birdenbire bir demiryolu yapımı hazırhğıyla değişiyor. Kasaba- run tek hâkimi Daniel Dillon. Maden ocağt, otel, bar, banka hep onun. Kasabada ancak onun izniy- le kahnıyor. Sevgilisi Luctaban çahştınyor. Cent- ral Pasifıc Demiryolu kumpanyası, demiryolunun geçeceği bölge araştırraası için mühendis Mr. Dalglish ı kasabaya gönderiyor. Bir gece kasaba- ya gelen Dalglish'le birlikte bir ana kız da geliyor. Olaylar da ondan sonra birbirini izliyor. Kasabaya kızıyla birükte gelen Efcna hastadır. Kızı Hope, hem ona bakmakta hem de kasabadaki hayata uyum sağlamaya çaîışmaktadır. Bu ana-kızın geç- mişinde büyük bir trajedi yaşanmıştır. Genç bir adam olan Elena'nın eşi, birkaç parça altın karşı- hğında eşini ve kızını başka bir adama satmıştiT. O adam sonradançok altmkazanmış, servetiyle de bu kasabayı kurmuştur, Dillon. Mühendis Dalg- lish, araştırmalannı yürütürken Hope ile de ilgilen- meye başlamıştır. Kasabarun renklenen hayatı de- miryolvmun buradan geçtnesiyle daha da hareket- li olmaya adaydır. Ama beklenmedik bir şey olur ve mühendis Dalglish. demiryolunun başka bir yerden geçmesine karar verir. Her şeyini genişlet- meye hazırlanan Dillon için bu büyük bir darbe olur. Ama geçmişte yaptıği yanlış, onu daha da ez- mektedirve bunu telafi etmeyekararlıdır. Elena ile evlenecektir. Filmi çok önemli buldum. Amerika'nın geçmi- şindeki mücadelelerin aniatımı çok etkili. Bugün- den sadece 150 yıl önce Amerikahlann ne yaptı- ğtnı görmek gerekiyor. Mücadelenin acımasız ko- şullan filmde çok iyi verilmiş. Birkaç parça altma satılan eş ve çocuk da günümüzün her şeyi pazara süren kapitalizminin anlamlı bir başlangıcı gibi. Amerika'nm mayasını oluşturan çokkültürlülük, değişik etnik kökenlerin başlangıcı da görülüyor. Dillon trlandah, sevgilisi Lucia Portekizli, Elena Polonyalı. Daha sonra hepsi 'Amerikalı* olacaklar. Yönetmen Michael VNınterbottom başanlı bir film yapmış. Peter Muüen Dillon'da, Müla Jovo- vfch Lucia'da çok iyi karakter çizmişler. Elena'da Nastassia Kinski değişik bir kompozisyonda. Kızı Hope roliinde Sarah PoUev1 oynuyor. Amerika'nm kuruluş yıllarmı, çeküen güçlükleri, insan davra- nışlannı merak ediyorsaruz kaçırmayın. KEDt GOZU VECDİ SAYAR Diyarbakır'da Oluşan Gökkuşağı Mekân: Diyarbakır'ın en güzel evlerinden biri: Ca- hit Sıtkı Tarancı Evi. Saat: Öğleden sonra dört ci- van. Müzenin bahçesinde dolaşıyoruz. Farklı kültür- leri, farklı mimari tarzları buluşturan bu görkemli ya- pının özelliklerıni anlatıyor müze müdürü. Gözümüz avlunun ortasındakı havuza takılıyor. O güne dek hiç görmediğimiz bir olayla karşı karşıyayız. Havuzun fıskıyesinden yükselen suların üzerinde bir gökkuşa- ğı oluşuyor. Mavi, yeşil, san, turuncu, kırmızı renkler suların üstüftde dans ediyor... Diyarbakır'da ertesi gün başlayacak festivali muştularcasına... Evet, Diyarbakır semalannda bir gökkuşağı var bir haftadır. Pazar akşamına dek Diyarbakırlıları sanatın tüm renklenyle buluşturmaya devam edecek olan bu gökkuşağının bir ayağı Istanbul'da, öteki ayağı bin- lerce yıl nıce uygarlıklara ev sahipliği yapmış Diyar- bakır Kalesi'nin burçlarında. Konserler, söyleşiler, paneller, şiir dınletilerı, tiyatro ve film gösterileri içe- ren program, yüzlerce sanatçıyı Diyarbakırlılarla bu- luşturuyor. "Istanbul-Hakkâri Sanat Köprüsü "nün ulaştığı ba- şandan güç alarak giriştiğimiz bu proje, festival et- kinliklerine gönüllü katkı sağlayan sanatçıların, afiş ve brpşürün tasarım ve basımını üstlenen Istanbul Bilgi Üniversitesi'nin, istanbul'da organizasyonu üst- lenen Özdem Petek'in, Diyarbakır'da Vedat Çe- tin'in ve festival koordinasyon ekibinde görev alan tüm belediye kadrosunun ortak çabalannın bir ürü- nü. Avrupa Bırliği'nin vaat ettiği destek ise henüz Türk bürokrasisini aşıp Diyarbakır'a ulaşabilmiş de- ğıl. En önemli destek ise Diyarbakır halkının manevi desteği (manevi diyorum, çünkü etkinliklerin önem- li bir bölümü ücretsiz). Dokuz gün süresince düzen- lenen yüzü aşkın etkinlığe şimdiden elli binin üzerin- de bir seyirci katıldı. Pazar akşamı Ben u Sen Burcu önunde düzenlenecek kapanış konseri ile birlikte bu sayının yüz ellı bine ulaşması bekleniyor. Diyarba- kır'da bir şeylerin değiştiğini kanıtlıyor bu coşku. "Öğrencinin öğrenmekte, yetişmekie gözü yoksal Bilgenin dağarcığındaki bilgilerneyapsın?/ Hâni'nin şiiheri birer incidir, birer uyandır ama/ Memtekette okuyucu yoksa, şaiherne yapsın?" Böyle söylemiş, 1650-1706 yılları arasında yaşa- mış büyük Kürt şairi Ehmede Hâni. Diyarbakırlılar, Hâni'nin yakarışlarına cevap veriyor şimdi. Şiir din- letilerini doldurarak, panellerde sordukları akıllı so- rularla bilgiye ne denli aç ve öğrenmeye ne denli is- tekli olduklarını göstererek. Değişen yalnızca bu karamsar tablo değil. Politik ortamdaki yumuşamanın etkilerini de hissediyorsu- nuz. Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik'in, Mehmet Uzun'un barış mesajları içeren konuşma- lan, Rutkay Aziz'in okuduğu Ritsos'un "Banş" şi- iri, alanı bir coşku seline dönüştürüyor. Eski günle- rin hırçınlığından uzak bir yaklaşım egemen gençle- nn çoğunluğuna. Bejan Matur'un "Şiir Saaf/"nde, yönetmenlerin film sonrası yaptıği söyleşilerde hep "belirgin bir mesaj ve iştevsellik" talebi dile getirili- yor, ama sanatçıların açıklamalannı büyük bir olgun- lukla dinliyor gençler. Ve eminim, kafalarında yeni so- rularla ayniıyoriar salonlardan. Festivalin benim için en heyecan verici yanı, sa- nat atölyelerı. Beklentilerimi boşa çıkarmadı Diyar- bakırtı gençler. Her sabah onda, plastik sanatlar, mü- zik, fotoğraf, öykü, senaryo, film, tiyatro, şiir atölye- lerinde 20-25'er kişilık gruplar, hayatlarının belki de en zevklı saatlerinı geçirıyoriar. Yaratmanın tadına varıyorlar. "Torvnlarıma anlatacağım en güzel anı olacak" diyor ıçlerinden birı. Ve bu birlikteliği uzun soluklu kılmak için projeler geliştirmeye başlıyorlar hocalan ile birlikte. Gökkuşağının renkleri yavaş ya- vaş Diyarbakır semalarını kaplıyor. Bu gökkuşağını gölgeleyen bulutlar yok mu? El- bet var. Bazı resmi görevliler, eski reflekslerini terk et- mekte zorlanıyor. Valı Cemil Serhatdlı'nın olumlu yaklaşımına karşın, alt kademelerde kültüre ve sa- nata kuşkuyla bakan anlayış varlığını sürdürüyor. Ne olurdu sankı, atölyeler için istenen resmi mekânlar festivale açılsaydı, ne olurdu açılış konseri ortalık ka- rardı gerekçesiyle erken kesilmeseydi? Devlet ne kaybederdi? Bakın nedemiş, Ahmad Hâni, 17. yüz- yılda: •'Mec/ısın em/rı gü/müyorsa, mutriplerne yapsın? Gülümseyen bir gonca yoksa, sevdalı bülbüller ne yapsın?" (Not: Şiir çevirileri Kardeş Türküler ve Ataol Beh- ramoğlu'na aittir.) vecdisayar(a yahoo.com 40. Bursa Festivali başlıyor • Kültür Servisi - Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı'nca hazırlanan 40. Uluslararası Bursa Festivali bugün başlıyor. 'Seslerin Dansı' isimli özel bir konserle başlayacak olan festival 12 Temmuz'da son bulacak. Etkinlik kapsammda 6'sı ücretsiz halk konseri olmak üzere 18 konser- gösteri programı. 15. Uluslararası Altm Karagöz Halk Danslan Yanşması, 6 sergi yer alacak. BUGÜN • BABYLON'da saat 23.00'te SecretTribe Featuring Mercan Dede'nin konseri izlenebilir. (292 73 68) • • ,;• • AYAİRİNİ'de saat 19.30da. IstanbulUsesi 10. Kültür Etkinlikleri Haftası kapsammda 1Ü Devlet Konservaruvan'nın hazırladığı "Darül Elhan'dan 2001V adlı gösteri izlenebilir. (528 45 00) 13 üncüdü bu yıl yapılamıyor BUGÜN TİYATRO FESTİVALİNİN ONOORDUNCÜ GÜNÖ co—
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear