23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
17 MAYIS 2001 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA kuKur(5 cumhuriyet.com.tr 15 UYÇARLIKLARIN İZİNDE. OKTAY EKİNCİ Kültürel mirası 'yaratan' insanı sevmek, 'yaşatmanm' da duygusal güvencesidir Koruma hfljncininKültür ve yaşam değerienmizı koruma bilin- ci için sadece "bilgtaur yetmeyeceğini, bunun ancak "insan sevgisiyle'' gerçeklfcşebüeceğini.. kimbilir kaç yazımızda dile getirmişizdir... Ne var ki bunlardan hiçbirisi, geçen pazar gü- nü yayımlanan "Konımak Sevgidir" kadar il- gi görmemişti... (14/05/ 2001 - ÇED Köşesi) Gerçi. korumanın temelmdekı sevginin; "in- sanuı yaratıcı akhna, hünerli eUerbıe ve du ygu- lu beğenilerine" duyulan derin "hayranhk" ile bu tarihsel yaratıcıhğa ait "birikjmierin" gele- cek kuşaklara da "uygarlaşmanın belleğp ola- rak armağan edilmesi olduğunu daha önceleri de vurgulamıştım... Ancak, bu kez ayıu sevginin (hümanizma- nın) "koruma bilincine" dönüşmesindeki bü- yük düşünce devrimini oluşturan "aydınlan- ma" sürecinde, sadece mimarlığın değil, ede- biyatın ve özellikle "şürin" de tarihsel mirası, kentlerimizi ve bunlarla bütünleşen bir "yaşa- ma kültürünü" duygu dünyamıza taşıdığını "örneklerfc'' anımsatmak, farklı bir ilgi yarat- tı. Kimi okurların; "Aynı örnekleri arayı soğut- madan sürdürmelisin'' demeleri üzerine de bu yazının konusu belirlenmiş oldu... Aydınlanmanın şairieri... Evet.. ülkemizde "eumhuriyet devrimi" ile başlayan "aydınlanmanın kurumsallaşmasr sürecinde, daha ilk yıllardan itibaren tarihsel ve kentsel mirasın korunması nasıl şaşırtıcı bir "kamusal çabaya" dönüşmüşse, buna koşut olarak aynı dönemlere ait şıir dünyamızda da "yaşamı, çevreyi ve kenti insan sevgisiyle birlik- te kucaklayan* seslenişler yükselmiştir... Örneğin, 1930'lar ve 1940'lardaki ilk kent planlannda. bugün ancak SİT'lere ait koruma planlannda gözetilebilen "sokak" dokulanna ayn bir özen göstenlirdi... 1960'lara doğru Menderes'in acımasız yol yıkımlanyla başla- yan "geniş caddeler" ve bunlarla bütünleşen "blokapartmanlar'' düzenine kendilerinı kap- tıranlar ise Ahmet Muhip Dıranas'ın (1909- 1980) şu "Sokak" şiirini çoktan unutmuşlardı: "Sokakta gün, sokakta gece, Sokaktan gelir vehimlerim, Sokakta kibariar, sakatlar, Alayiar, düğünler, tabudar. ,^.,,, -t< Sokaktaağlanu;güJünur.._^.. ^>»kJi.<Mw>fe Hayal kurulur ve ölünur~" Benzerşekilde bugün birçok "uzman", hat- ta kimi "ayduı"lanmız. doğal ve kültürel zen- şnrleıi İstanbul. Bursa, İzmir, diğer kentierimiz... Cumhuriyet'i Ahmet Muhip Dranas'ın, Nâzun Hikmet'in, Orhan VeB'nin, Kemalet- tin Kamu'nun ve diğer aydınlanma şaiıierimizin insana ve yaşama sevdalı şüıieriyie de kucakladüar... ginliğin en güçlü yaşam kaynaklan olduğunu vurgulayan dünya çevre sözleşmelerini "kav- ramakta" hâlâ güçlük çekiyoriar... • OysaOrhanVeliKanık(i914-1950)buger- çeği yine o aydınlanmanın coşkulu yıllannda görmüş ve şiirine şöyle taşımıştı: "Denizlerimiz var gûneş içinde Ağaçlanmız var yaprak içinde - Sabah akşam gider geliriz * <- Denizlerinıiz ağaçlanmız arasında Yokiukiçinde_" Pazar günkü yazımda. Nâzun Hikmet'in ün- lü "Saman Sansı" şiirinden sadece şu dizeleri alabilmiştim: * - * a İki şey var ancak öhunle unutulur Ananuzuı yüzüyle şehrimizin yüzü." Şımdi, devamını da okuyahm: "Ve koparnuş ipini eski kayıklar gibi yüzer Kışın sabaha karşı rüzgârda tahta cumbalar Ve bir sac mangalın külkrinde .. b a uyanır uykudan büyük tstanbulum tki şey var ancak ölümle unutulur." O tahta cumbaların ipini koparmış kayıklar gibi yüzmelerine. ya da söz gelimi Akade- mi'nin nhtımmda yakılan mangalla ısmıp Üs- küdar'ın uyanışuu sayrederek yaşanan sabahın huzurlu yalnızhğına özlem duymayanlar, ken- ti "kenf yapan tûm değerleri korumanın na- sıl "bilinçö savunucusu" olabilirlerki... Hele "Bursa " deyınce aklınıza ne geliyor- sa?.. Bu tarihsel başkentimiz için de; "ah~. nasıl da betonlaştırdık™'' diye dövünenler, bu cina- yetin de "o duygulu >iliarda n değil, 1950 son- rasının "kültür yoksunu" karşı- devrim süre- cinde işlendiğini Ahmet Hamdi Tanpınar'ı (1901-1962) okuyarak öğrenebilirler... lşte, "Bursa'da Zaman"dan birkaç anımsatma: "Orhan zamanından kalma bir duvar... Onunla bir yaşta ihtiyar çınar (...) Ovaıun yeşili göğün mavisi „.. _^,.._ ._ Ve mimarilerin en ilahisL (...) - : X •'• - *' Bu hayalde uvur Bursa her gece, Her şafak onunla uyanır, güler Gümüş aydınhkta serviler, güller . r / , Serin hülyasıyla çeşmelerinin. ' ' l Basuıdayun sanki bir mucizenin, < -''•'~ ' Su sesi ve kanat şakırüsından : " Billur bir avize Bursa'da zaman." ...ve, bu yazımı da KemaJettin Kamu'nun (1901-1948) inanılmaz aydınlık dörtlüğüyle noktahyorum... Koruma bilıncinin. "Geçmişin tanıkianyla geieceğin umutlan arasında bir kül- türel süreküük kurmak" olduğunu ancak yeni yeni söyleyebılenler, acaba bu 1930'lardan ya- nnlara da "miras" kalan şiiri okurken neler dü- şünecekler?.. - ' • "Odamdaikikardeş Biri dün, biri yann. Ve ben aralannda Bir köprüvüm onlarm." Dilerseniz şimdi siz de kitaplığınıza ve kü- tüphanejere bir zamaaayırm^ Çumhuriyet şa- irlerimizin daha nice şiirlerinde "korumanın ayduüıkgizemini*' yakalayuı ve doyasıya insan sevginizi yaşayın... EstlıerViların DünyanınBaskentl'adlıoyunuAlmanyaveingiftere'densonraTiyatroStüdyosu'nda ktidarhırsıyla yok olan insanlıkMELTEMKERRAR "Insaniarın sizin yaşammızda o denli çarpıcı bulduklan şey de bu zaten: Pekiya ben, ben nasıl davra- mrdım onunyerinde olsaydım ? Her- kes bunu soruyor kendine! Dünya- nın başkentini kurmak: Bir caniden bile gelse, parlak bir önendir bu!.." Tiyatro Stüdyosu. Tiyatro Festiva- li'nde prömiyer yapması planlanan yeni oyunu 'Dünyanın BaşkentT ('Speer') ile izleyici karşısında. Ah- met LevendoğhTnun sahneye koydu- ğu, Arjantinli yazar Esther Vîlar'ın Almanca olarak yazdığı oyunda Ni- hat 1leri ve Mehmet AJi Kaptanlar rol alıyor. Sponsorluğunu Efes Pıl- sen'in yaptığı oyunu dilimize Ahmet Cemal çevirdi. Almanya ve Ingiltere'de sahnele- nen ve son dönemin en ilgi çeken po- litik oyunlarından biri olan 'Dûnya- nın Başkend", Albert Speer in yaşa- mından yola çıkarak Nazizme özgün bir eleştiri getirirken, bütün 'fenı'le- n sorguluyor. 'Spandau'dan dönen hümanist' Albert Speer, Führer'in sağ kolu ve halefî. 'Dünyanın Başkenü" Ger- mania'nın mıman, ILRrich'ın '}ip- rannuş savaş mekanizmasuu' Yen i- den parlatan Silahlanma ve Cepha- ne Bakanı. Elini attığı herkonudaeş- siz bir 'icracı', benzersiz bir 'işbitiri- ci'. Sonra, Nürnberg'de yargılanarak Spandau cezaevinde 20 yıla mah- kum olan ve bu cezasını örnek bir mahkûm olarak tamamlayan savaş suçlusu. Sonra, çok satan anı Ritap- lanyla, çıktığı sayısız TVprogr3'Tlı y- la bir 'medya stan' olup, Batı dıinya- sınm bir kesiminin vicdanında ken- dini aklatan, 'Spandau'dan dönen hümanist'. 'Speer' Tiyatro Stüdyosu'nun di- ğer oyunlan gibi, ülkenin duruınuna neredeyse 'birebir' gönderme vapı- yor. "Basta rejimkrinin hâlâ tûken- memiş olduğu bir dünyada yajı.vo- ruz, bunun belirii uzantdan ûlktföiz- de de hâlâ sürmekte. ü oyundaiktidar sahiplerinin sor nceden topluma ilişkin çok olumlu düşüncelere sahip hümanist insanJar, iktidarla buluşunca tam tersi bir yol izlemeye başlayabiliyor. Bu da ülkemizde sık sık gördüğümüz bir durum.' ması. Önceden topluma ilişkin çok olumlu düşüncelere sahip hümanist üısanlar, iktidarla buluşunca bunun tam tersi bir yol izlemeye başlayabili- yor. Bu da üİkemizde sık sık gördü- ğümüz bir durum. Ekonomisi tü- müyle çökmüş olan bir ülkenin ithal bir kurtancı getiriyor ounası ise da- ha birebir denilebilecek bir benzer- Kk!" Yazar Vilar'ın yapımcı Lukas Le- uenberger. yönetmen-oyuncu Klaus Maria Brandauer ve mimarhk ku- ramcısı VVolfgang Schache ile işbir- liği içinde yazdığı oyun, Nazizmin yıkılışının ardmdan savaş mahkeme- since yirmi yıl hapse mahkûm edilen ve 1981 yıhnda Londra'da ölen Spe- er'in. 1980 Doğu Almanyası'nda kurgulanmış sorgulanması üzerine kurulu. Oyunda 1980'de birkonferans için Berlin'e davet edilen Speer, yıllar önce makamı için boşaltılan Sanat- larAkademisi'nin binasındadır. Kar- şısında asıl görevi oyunculuk olan ve bir devlet görevlisi gibi sunulan Al- man Demokratik Cumhuriyeti'nden Hans Bauer'i bulur. Sorgu başlar, di- yalog sürer. Tarihsel gerçekle kurgu içiçe Oyun, Speer ve Bauer'in, Leven- doğlu'nun deyimiyle bircümlesi bi- le atılamayacak yoğun bir diyaloğu- nu kapsıyor. Bauer'in kendisini 'po- litik görüşü önemsemeyen, kaüksız bir teknisyen, doğuştan eylemd' ola- rak tanımlayan Speer'e yönelttiği sorularla birlikte aslında sömürü dü- zeni sorgulanıyor. 1leri, oyunculuk açısından zor ol- sa da yazann diyalog mantığınj ku- sursuz bir şekilde kurduğunu ve te- matiği hiç kaydırmadığuıı belirti yor: "Bütün 3. Reich dönemi oyunda yer alıyor. Örneğin sanat ve poütika Uiş- kisincgirebüırdi yazar, ama oraya gir- memiş, çok dozunda götürmüş isi." Levendoğlu'na göre yazann asıl ustalığı tarihsel gerçekle kurguyu ıç içegeçirmek. "Salt tarih üzerine ku- rulu bir oyunyazmak çokzor bir şey- dir, çünkü bir noktadan sonra krono- lojik bir özgeçnûş anlatımına dönü- şür. bu da sahnede çok bmiik bir an- lam taşunaz. Doğrudan doğruva oto- biyografik bir oyun yazmak da zor bir iştir. Burada \azann ııstauğı dev- reye giriyor. Speer'in sorgulanması veonun sorgulanması araahğıyla bü- tün Reich döneminin masaya yaönl- ması işi ancak böyle bir kurguyla mümkün olabUirdi zaten." Yönet- men Levendoğlu oyunda karakter- lerden öte durumun ve kurgunun çe- şitli katmanlan olduğunu vurgulu- yor. Tüm sistemlerin sorgulandığı oyunun bu nedenle olağanüstü zen- gın olduğunu söylüyor. "AdolfHitler için silah ürettim, bu doğru. Onun bu silahlarla ne yaptı- ğı... onları korkutmak için mı, ateş etmek için mi, bombardıman ama- cıyla mı kullandığı ya da biryerler- de çürümeye mi terkettiği ise benim alanıma giren konular değildi.. Bu savaşı ben başlatmadım " diyor Hit- ler'in 'oyuncakhrınıyapanfabrika- tör' Speer. İzleyici için, Reich'ın başkentini planlamak ve yıpranmış savaş meka- nizmasını Alman ordusunun bir za- ferini yeniden olası kılmak için ör- gütlemek görevlerini üstlenen, sa- vunmayı iş haline getirmış Speer'i suçlu bulmak o kadar kolay değil. Ileri'ye göre Speer'i oynarken den- geyi tutturmak önemli. "Burada Speer'i savunuyorum. Çünkü ada- mın hayatıNürnberg mahkcmelerin- den başlayarak kendini saMinmakla geçmiş ve bunu da çok başanlı bir şe- kilde }apnıış. 20 yıl gibi bir ceza abp kurtarabilmiş paçasuu. Tabü ki anti- faşistim. ama uzak açıyla bu adamı yargıiamak bu oyun için çok yanhş bir yaklaşun olurdu. Dramaturji her şeyi ortaya koyuyor. Ben sadece, o kendini mahkemede dünyaya karşı nasıl sa\undu>sa aynı ölçüde savun- makiçin elimden geleni yapıyorum." Levendoğlu, Speer'in Hitler reji- minin yanında yer almasını bir sü- rüklenme değil, seçim olarak görü- yor. " 'Ben bir icracıyım ve bana ve- rilen işı en kusursuz biçimde yap- makla yükümlü bir kişiyim, kararla- n başkalan alır' diyor Speer. Bu ya- nı, savunusunun en önemli >anj. İn- sani bir oyun aramaya çahşırsak bu bovTitta bir şeyler bulabiuriz. 'Dün- yanın başkentini kurması önerilmiş bir mimardan kaçta kaçı böyle bir şeyi reddedebilir?' diye Bauer'in bir sorusu var. Oyımun befld de kiKtnok-T, tası bu soru." Oyun 17-19 Mayıs 'ta Aziz Nesin Sahnesi 'nde, 29 Mayıs-3 Hazimn da İSM2. Kat'ta, 8-9 Haziran'da ise Banş Manço Kültür Merkezi 'nde iz- lenebilir. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Hyatroda Bir Kimlik Arayışı Çözümlemesi... "Tiyatronun tarihi, aynızamanda insanoğlunun kimlik arayışının ve kimlikleıiyle yözleşmesinin de tarihidir", diyen uzmanlar, aslında tiyatro sanatı- nın özünde varolan birgerçeği dile getirirler. İnsa- nı sahneye, sahneden de insanı yansrtan tiyatro, tiyatro ise eger, izleyiciler-oyuncular potasında in- sanı insanla en dolaysız yüzleştiren sanat değil midir? Ve tiyatronun gerçeklik temeli dendiğinde, bundan her zaman sahneye ve sahneden yansı- tılan insanın gerçekten belli bir ortam ile, o orta- mın koşullannın insanı olup olmadığı tartışılması anlaşılmamış mıdır? Modern tiyatroya gelince, kimlikle yüzleşmenin biraz daha boyutlandığına ve insanoğlunu -türlü nedenlerden kaynaklanma- kimliksizliği ile yüz- leştirmenin ve bu kimlik yitimini sorgulamanın da tiyatro sanatının temel yönelımlerinden birine dö- nüştuğune tanık olmaktayız. Onur Bayraktar'ın yazıp yönettiği ve birkaç ay boyunca "Stûdyo Drama'da sergilenen "Kaos", kanımca ülkemizde son yıllarda böyle bir yöneli- mi konu alan en yetkin "buralı" oyunlardan biri, belki de ilki. Yazar, "Kaos'u içerisinde ikisi kadın, ikisi erkek dört insanın zaman ve mekân yitimiyle de bağıntılı kimlik yitimlerini sorgulamış ve sorgu- latmış. Nereden geldiklerini yeterince sorgulama- dıklan için, vardıklart noktanın da bilincinde olama- yan, tüm gitme tutkularına karşın, aynı nedenle nereye gideceklerini/gitmeleri gerektiğini de kes- tiremeyen bir kız ve bir oglan; kendi geçmişinde- ki herşeyi hesapların yeterince kapatılmaması yü- zünden belki'lere dönüştürmüş bir adam; ve birde hep kaçılmış yüzleşmelerin son noktasında yer alan, oyunun sonunda asıl ve bakmaktan kaçınıl- ması olanaksız aynayı getiren kadın. Bu çerçeve içerisinde kişilerin tümünün de adsız oluşları, kar- şımıza anlarnsıza yönelik en sağlıklı anlamlandır- malardan biri niteliğiyle çıkıyor, sanki şoyle derce- sine: Kimlikleriyle yeterince hesaplaşmaktan hep kaçınmış olanlann, insanlann bırbirierinden ayırt edilmelerine yarayan göstergeleri, adlan kullan- malan, ne anlam taşıyabilir? "Yaşama tembelliği" denebilecek bir tavır, "Ka- os"un kişilerinin en temel ortak noktalan arasın- da. Kızla oğlan, üstünde büyük harflerte "harita" yazan, ama hiçbir yerin işaretlenmedıği, bembe- yaz bir çarşafı, yine de: "Belkı de hantadır!" diye- rek kullanmaya çalışıriar. Yere serıp ustunde emek- lerier. Sonra da: "Ne güzel! Heryer bembeyaz, de- mek ki gelmek istediğimiz yerdeyiz!" diyerek hal- lerinden memnun oluriar. Bu arada olası yaşam belirtilerini, belki birtelefonun çalmasını, belki bu- lunduklan yerden birilerinin geçmesini. hep dışar- dan beklerler. Kendilerinin kendi yaşamlarına olan katkılan ise buz kadar renksiz, buz kadar saydam- lıktan uzaktır. "Kaos", aslında modern bir tragedya, çünkü oyunun akışı boyunca hep bir çıkışsızlık durumu yansıtılmış. Ve bo, yaşamt bütünuyte kendi ak(Çt- na bırakmaktan, gerçekte savrulup dururken bu- nun grtmek olduğunu düşünmekten, insanlaria ile- tişim kurduğunu sanırken, gerçekte ınsanca bir iletişimi bir zamanlar bir ilişkinin, bir sevginin va- rolup olmadığını bile anımsamayacak kadar yrtir- mekten kaynaklanma bir çıkışsızlık. Onur Bayraktar, bir oyun yazarı olarak ustalığı- nı, böyle bir konuyu seçmesiyle olduğu kadar, ko- nunun ve o konudan kaynaklanma mesajların iz- leyiciye geçişinde olası bir dil engelini bütünüyle ortadan kaldırmasıyla da gösteriyor. Çünkü metin- de kullanılan dil, son derece yalın, izleyicinin anın- da kavraması bağlamında hiçbir püruz içermeyen bir anlatımın dili. "Kaos", ileride yayımlandığında sanınm üzerin- de çok daha geniş boyutlarda tartışılabilecek bir metin olacak. e-posta: ahmetcemal(a superonline.com acem20<« hotmail.com Şeytan'ın yüdra öldü • Kümır Servisi - 'Şeytan' adlı filmdeki . ^} , rolüyle ün kazanan aktör ve oyun yazan . : Jason MiIIer, 62 yaşında öldü. Miller bu filmdeki rolüyle Oscar'a aday gösterilmiş ve 1973'te yazdığı 'That Championship Season' adlı oyunuyla Pulıtzer ödülünü almıştı. Miller 'That Championship Season' adlı oyununun filme uyarlanmasında da Robert Mitchum ve Martin Sheen ile birlikte oynamıştı. 'Şeytan' filminden sonra televizyona ağırlık veren Miller'in kalp krizınden öldüğü açıklandı. Sabancı Sanat Koleksiyonu • Kültür Servisi - Sabancı Hat Koleksiyonu'ndan oluşan 'Sultan'ın MühriT adlı sergi, Frankfurt'ta açıldı. Deutsche Bank sponsorluğunda dûzenlenen sergı. Frankfurt Museums Für Angewandte Kunst Müzesf nde 24 Temmuz'a dek sürecek. Daha önce de Louvre Müzesi gibi dünyanın pek çok ünlü müzesinde sergilenen koleksiyonda, 15. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan döneme ilişkin birçok sultana ait fermanlardan derlenen eserler yer alıyor. BUGÜN • ROXY'de 6. Roxy Müzık Günlerı fınal programı kapsamında saat 23.00'te Replikas'm konseri ile ödül töreni gerçekleşecek. (245 65 39) • AKSANAT'ta saat 18.30'da 'İstanbul Modern Sanat Müzesine Doğru-2' başlıklı söyleşiyi Prof. Dr. Devrim Erbil yönetecek. (252 35 00) • İFSAK'ta saat 1.9.30'da Nevit - - . Diimaghanianın 'Gimpressionist' başlıklı dia gösterisi gerçekleşecek. (29218 07) • BABYLON'da saat 21.30'da Hnsnü Şenlendirici ve Saz Arkadaşlan'nın konseri izlenebilir. (292 73 68) • İTÜMAÇKAKAMPÜSÜ'nde saat 19.30'da Gençlik Haftası kapsamında konserler verilecek. (24717 33)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear