Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
15MAYIS2001 SALI CUMHURİYET SAYFA
17
•Mrırtş,!
içfckış...
Yobaz
takımı
Tefc (L212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97
- Dünyanın en yoksul
ülkeleri toplanıyormuş...
"Türkiye'nin lideriiğinde mü*
Fenerbahçeli ve
Trabzon sporiu
taraftarlann
takımlannın galibiyeti
üzerine rakip takım
için kıldıklan "cenaze
namazı"ndan sonra
geldik saha
ortasında iki
rekat"şükür
namazı"
kılmaya... Konya
Ladik
Kompenspor'un
3'üncü LJge
yükselmesi üzerine
futbolcular çimlerin
üstüne secde etmiş...
Dinin spora alet
edilmediği kalmışt o
da oldu... Fakat
"yobaz takımı"
kendilerince kaş
yapmak isterken göz
çıkardı... Islam dininin
kurallan ayaklar altna
alındı... Ayaklannda
krampon, çimenin
üzerinde namaz
kıldılar... Devre
arasında tuvaletten
sahaya taşıdıklan
maddeleri ve maç
boyunca sahaya sık
sık tükürdüklerini
düşünmeden üstelik
onca ter üzerine
abdest bile almadan...
Bu kafa camiye de
destursuz girert
üyük Başkan George W. Bush, bizim Baş-
bakan Bülent Ecevit'e nazik bir uyan mek-
tubu yazınca Türk Telekom'un da ipi çeki-
liverdi... Onca yatınm yaptığımız ve alanın-
da dünyada 13'üncü sırada yer alan telefonumuzu
Amerika'dan 5-10 milyar dolar borç para bulabilmek
için resmen cami kapısına bıraktık; şimdi birileri ge-
lip ölmüş eşek fiyatına satın alacak sonra da para-
sını yine bizden çıkartacak...
Sorarsanız, küreselleşmenin gereği her ülke tele-
fon şirketini özelleştiriyormuş...
Küreselleşmenin sömürgeleştirme olduğunun ki-
tabını yazan yurtsever işadamlarımızdan Yılmaz
Dikbaş ise çok farklı bir tablo çiziyor; kazın ayağı
bildiğimiz gibi değil:
"Bir Amerikan telekom şirketi olan Voice Stream'i,
Alman Telekom şirketi ele geçirmek istedi ve 24 mil-
yar dolar teklif etti. Ne oldu biliyor musunuz, glo-
balleşmenin babası Amerikan hükümeti bu satşa kar-
Somurgeleşmeşı çıktı! Amerika, bu teklife yanıt vermek için aylar-
ca ayağını sürüdü. Sonra, Nisan 2001 'de son kara-
nnı açıklayacağını duyurdu. Karar tarihi geldi, geç-
ti ama hâlâ Amerikan yetkililerinden ses çıkmadı. As-
lında onlann bu tutumlannda şaşılacak bir şey yok,
çünkü yasalara göre bir Amerikan telekom şirketi-
nin yabancılara satışı yasak! Evet, yanlış duymadı-
nız, fakir ülkelere globalleşme adı altında özelleştir-
meyi dayatan Amerika'dayasa, 'Hiçbiryabancı hü-
kümete veya temsilcisine Amerika'da telekom işlet-
me ruhsatı verilemez' diyor.
Amerikalılar, kendi telekom pazariannı yabancı
rakiplerine açmıyorlar ve bu 66 yıldır böyle! Son
günlerde bu yasayı yumuşatacak bir gelişmeyi se-
zen senatör Ernest Hollings, kapılan sıkı sıkıya ka-
patacak yeni biryasa önerisi hazırlayacağına yemin
etti!"
Kaldı ki Almanya, Fransa ve Japonya da telekom-
lannı özelleştirirken yüzde 45 hisseyi devletin elin-
de tuttu: yabancılaria arasına mesafe koydu... Kim-
se bizim gibi teslim olmadı...
Peki, dünya pazarlannda şu sıralar telekom şir-
ketlerine büyük bir talebin olmadığı ve Türk Tele-
kom'un da çok ucuza gideceği bilindiği halde, Was-
hington, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası
üçlüsü, Telekom'un satışını neden müthiş bir inatla
Türkiye'ye dayattı?
Bu sorunun yanıtını da Dikbaş'tan alalım:
"Ulusal devletimizi yıkmak isteyen dış güçler ve
onlann işbirlikçileri, tüm ekonomik ve stratejik ka-
lelerimizi bir bir elimizden almaya karariılar. Tele-
kom'la iş bitmeyecektir. Sırada bor madenlerimiz var,
daha sonra demir çelik fabrikalan, daha sonra tüm
yeraltı zenginliklerimiz..."
SESSlZŞEDASIZ(f) mmtKVRTCEBE
Yûksek Yerilim Hatb
ercHncutku(â yahoo.com
Başkalannın yazdığı senaryolarda başrol oynamaktansa,
kendi yazdığım senaryoda fıgüran olmayı yeğlerim.
Yasakianması istenen ölümcül maddel
Greater Idaho Falls Bilim Fuan'nda,
bir lise öğrencisi, hazıriadığı projeyle
"hidrojen monoksit" adlı maddenin
dünyada kullanımının tümüyle yasak-
lanmasını ve yasaklama mümkün ol-
madığı takdirde maddenin çok sıkı
kontrolünü önererek bu konuda yöre
halkının desteğini istiyor...
Delikanlı projesinde, maddenin za-
rarlannı açıklarken, "yoğun terieme-
lere ve kusmalara neden olabildiği-
ni", "doğaya büyük zaraıiar veren asit
yagmurtannın ana unsuru olduğunu",
"gaz haline geçmiş halinin, çok ciddi
yanıklara yol açabildiğini", "kazara
solunmasının ölüme yol açabildiğini,
"erozyona yol açtiğınf, "otomobil fren-
lerinin etkisini azalttığını", "ölümcül
kansertüm tümörierinin hepsinin için-
de bulunduğunu" duyuruyor...
Fuarda, bir saat içinde ögrencinin
standını gezen 50 kişiden 43'ü mad-
denin yasakianması için imza veriyor,
6 kişi kararsız kalıyor; sadece bir kişi
yasakianması istenen hidrojen mo-
noksitin yaşamın can daman su oldu-
ğunu bildirerek kampanyaya katılmı-
yor.
Lise öğrencisinin projesi fuann "Ne
kadar kolay aldatılabiliyoruz" konulu
yanşmasında birincisi seçiliyor! Deli-
kanlı, "Amacım, kolayca sap-
tınlmış, saçma bilimsel cüm-
leciklerle insanların nasıl yan-
lış koşullandınlabildiklerini ve
bu yüzden, doğadaki hemen her şe-
ye karşı nasıl hızla bir korkunun yayıl-
dığını göstermek istedim" diyor.
Otomotiv Sanayii ve
Istihdam Sorunu ^
Dr. SABİHA ÇAYCI*
Sanayileşmek ve büyümek is-
teyen bir ülke için en güçlü lo-
komotif sektörlerden birisi oto-
motiv sektörüdür. Krizden çı-
karken bu sektörü sorgulamak
öncelik almalıdır.
Otomotiv sektörü ekonomik
konjonktüre, büyüme orantanna
oldukça duyarlı olup özellikle iç
pazardakı talep daralmasında
en çok etkilenen sektörterin ba-
şında gelmektedir.
Sektörde 1994'te yaşanan
ekonomik krizde üretimde cid-
di bir daralma yaşanırken ihra-
catta da önemli bir artış gerçek-
leşmiştir.
Türkiye'de otomotiv sektörü
1989 yıhna kadar yüksek güm-
rük duvarlan ile korunmuş. 1990
yılında alman bir kararla gümrük
duvarları yüzde 75'ten yüzde
33'e indirilmiştir. 1990 yılında
sektör için yeni teşvikler belirlen-
miş, bunun sonunda birkaç ün-
lü yabancı firma yatınm gerçek-
leştirmiştır. Bu tarihten sonra di-
ğer bırçok uluslararası yabancı
firma, yatırımlarını Türkiye'ye
kaydırmıştır. Otomotivde yaban-
cı sermayenin toplam yabancı
sermaye içindeki payı yüzde
10.58'dir.
14 Nisan'da açıklanan eko-
nomik programda da krizin en
çok etkili olduğu 1 Ocak -11 Ni-
- san (2001) tarihleri arasında, bu
. sektörde ihracatın yüzde 10 art-
; tığı belirlenmıştir.
- Otomotiv sektörü, 2000 yılın-
. da bankalann otomobil kredisi
ile gerçekleştirilen kampanyalı
• satışlaria otomobil satışlarının
artmasıyla canlanmış ve firma-
' lar iyi kazançlar sağlamışlardır.
. Bu dönemde aşın üretim soru-
• nu yaşanmıştır. Sektörün aynı
zamanda kâriı olduğu bu dö-
nemteroe firma sayılannın artma-
sı, satış miktarlan yerinde say-
dığı için kapasite kullanım oran-
-ları düşük seviyede kalmıştır.
1 Sektörde faalıyet gösteren firma-
. lar dikkate ahndığında bunlar
, üretimın yüzde 60'ını gerçekleş-
• tirmekte ve halen fabrikalar yüz-
de 40'ın altında kapasite ile ça-
lışmaktadırlar. Sektörde yaşan-
makta olan aşırı üretim, sonuç-
• ta üretimin yavaşlatılmasına ve
. istihdamın daha çok daraltılma-
sına neden olmaktaydı. Türki-
ye'de kurulu toplam kapasitenin
• yaklaşık 1/3'ü kullanılabilmekte-
."dir.
; Plansız ve programsız, özel-
; likle pazar araştırması, iç pazar
• kapasitesi ve ihracat olanaklan
'. araştınlmadan, çok paralar har-
; canarak yapılan bu yatırımlar,
; aşırı kâr peşinde koşan yatınm-
• cılann eseridir. Bu yatınmlarekc-
I nomik değer üretemeden atıl
I kalmaktadır.
; Bu dönemde küreselleşme ile
•otomobil fabrikalannın ve yan
- sanayi firmalannın yabancı or-
!tak hisseleri ve işbirlikleri art-
mıştır. Hatta şirketlerin yöneti-
minde yabancılann etkisi ön pla-
na çıkmıştır.
Otomotiv sanayiinde
çemek-sermaye ilişkisi
V Türkiye'de otomotiv sanayi-
inde istihdam edilen kişi sayısı-
nın, resmi istatistiklerde belirtil-
memekle biriikte yaklaşık 100 bin
olduğu tahmin edilmektedir.
Sendikalaşma oranı Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
istatistiklerine göre metal sek-
töründe yüzde 64 olarak görül-
mektedir.
Genel olarak ülkemizde oto-
motfv sanayiinde işçi sayısında
bir azalma söz konusu iken me-
mur, idareci ve mühendis sayı-
lan artma eğilimindedir.
Rekabet gücünün arttınlma-
sında Türkiye'nin "karşılaştır-
malı üstünlüğü" düşük işçi üc-
retlerindendir. Türkiye'de üre-
timde bulunan firmalar işçilik
maliyeti açısından bir avantaja
sahiptirler. Genellikle bu avan-
taja karşın ülkemizde ekono-
mik kriz dönemlerinde işveren-
lerin, işçinin de içine düştüğü
ekonomik durumu dikkate al-
mayarak işten çıkarma, ücret-
siz izin verme, kısmi çalışma gi-
bi yöntemlere, çoğunlukla da
binlerce işçiyi toptan çıkarma
yollanna başvurduğunu hergün
basından ögreniyoruz.
Bu sektörde Türkiye'de işçi-
lik ücretleri saat başına 9 mark
iken Almanya'da 62 marktır. İş-
çilik maliyetinin düşük olması
nedeniyle ülkemizde üretimde
bulunan firmalann sayısı son yıl-
larda süratle artmıştır.
Türk otomotiv sanayiinde ma-
liyeti oluşturan unsurtardan yer-
li malzeme ortalama yüzde 45.66
iken, ithal malzeme yüzde
28.7'dir. Bu nedenle işçi ücre-
tinin düşük olmasına karşın bir
otomobilin üretim maliyeti, di-
ğer ülke veya bökjelerde üreti-
lenlerden daha yüksektir. Bu-
nun nedenlerinden biri olarak
bileşen maliyetinin yüksekliği
yanında emeğin üretkenliğinin
düşük olması gösterilmektedir.
Türk seımayesinin yurtdışına
kaçmasının ve ihracatın artma-
sının en önemli nedenlerinden
birisi, Gümrük Birliği'nden son-
ra sıfır gümrükle otomobil ithal
edilmeye başlanmasıdır. İthal
otomobillerin pazar payı son yıl-
larda yüzde 45'lere kadar yük-
selmiştir.
Bu durum otomobil sektörü-
ne darbe vurmuş ve dolayısıy-
la bu sektörde topluca işten çı-
karmalar süratle artmıştır.
Son krizde dövizin aşın yük-
selmesi karşısında Türk seıma-
yesinin yurtdışına kayacağı, bu
nedenle istihdamı olumsuz et-
kileyeceği düşünülmekte, fakat
ihracatın artmasının gerçekleşe-
ceği umut edilmektedir.
Ulkemiz önümüzdeki yıllarda
Avrupa otomotiv sanayiinin ih-
racat üslerinden biri oiabilir.
Ford-Otosan'ın ihracat amaçlı
750 milyon dolariık yatnmla ger-
çekleştirdiği fabrikasında üre-
time başlaması ile 2002 yılında
3 milyar dolariık ihracatı tek ba-
şına gerçekleştirebileceği iddia
edilmektedir. Ford-Otosan'da
bugünlerde 4 bin işçi çalışma-
ya başlamıştır.
Yaşadığımız kriz sonraşında
otomotiv sektörü işçisinin de
turizm sektörü işçisi gibi bir öl-
çüde şanslı duruma <
ni umût ediyoruz.
'Meska Vahfi Genel Müdürü
ÇİZGtLtK KÂMİL MASARACl
HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com
KEDt LEVO APTVÜKA
OtSUM
ST/e/İLOV,
YA.
BULUT BEBEK NVRAYçtfrçl bulutbebek@hotmall.com
TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Mayıs
(IL ILK HOSTESLER..
133O 'DA 8U6ÜN,
HOST£SLEfi
84ŞLAMASIM&AN H£MSN SOfitgA, MHA 1$2O'Lİ
, BAZf ZSPLtM U£ UÇAKLABDA E&KEK
N MSMUKiAKf GÖ&£VL£ND<RİLMf$Tİ. KADıN-
BU ff£ &*&', ÖMCE AMEIIİKA
ttO&TES
Ogt
44/V SfLE, S
7M/V ÇOK, VOLCULSfGtN 6Üf£NU&/ İÇİN <*E-
HEKİ./V&İ. GEÇİZPİKLFRİ EĞITİMLB, &6 7SH-
LifCE DU&UMUNPA NE r*P#CA*UAISf*/t 06-
İ
DİKİLİASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Esas No: 2000/232
Davacılar Hasan Tek ve Zûlbiye Tek vekilince davalılar Kamil Nurogullan ve Inci Nuroğullan aleyhine mahkememize açılan tazmi-
nat davasuun verilen ara karan gereğince,
Davacılar Hasan Tek ve Zülbiye Tek vekilince davalılar Kamil Nuroğullan ve Inci Nuroğullan aleyhine Dikili ilçesi Salihleraltı mev-
kiinde yazlık alım-satımı ilişkisi nedeni ile emlakçilık işi ile uğraşan davalılar tarafuıdan fazla alındığını ileri sürdüklen 3.000.000.000
TL. tazmınatın davalılardan tahsılı talepli alacak davası açılmış olup duruşma gûnü 14.06.2001 saat 09.15 olduğu davalılara ilanen teb-
!iğ olunur. , . . . . - . , , . , ..- ' - . . • • > . . .
•---. > - : • - ' - • ".•..-• .• J
- Basın: 2 6 1 0 9 -> - ' ' ' - '- " - " ' •
KALEM
METİN ERKSAN
Papa'nın İki Amaçlı
Kutsal
Katolik Kilisesi ve Vatikan Devleti Başkanı Papa 2.
Jean Paul, 4 Mayıs 2001 'de bir gezıye çıktı. Gezinin
iki amacı vardı.
A/ Roma - Hıristiyan - Katololik - Kilise - mer-
kezi 1054 yılında Istanbul - Hıristiyan - Ortodoks
- Kilise - merkezine ve Ortodokslara karşı suç iş-
lemişti. Katolik Kilisesi'nin işlediği bu suçtan ötü-
rü Papa, 947 yıl sonra Ortodoks Kilisesi'nden ve
Ortodokslardan özür dileyecekti.
B/ Papa; Isa'nın on iki havarisinden biri olma-
yan, fakat Hıristiyan inancındaki yeri ve adı "yeni
havari" olan Azız "Pau\"ün gittiği yeriere giderek hac
ödevini yerine getirecekti.
Türkiye'de Türkçe ansiktopedi yoktur. Türkiye'de an-
siklopedi karikatürleri vardır. Türkiye'de Türkçeye çev-
rilmiş bilimsel bilgi içeren kitaplar yoktur. Türkiye'de
"roman - hikâye - şiir" çevirileri vardır. Türk entelijan-
siyası bu roman - hikâye - şiir çevirilerini kültür olgu-
su sanır. HiçbirTürkyurttaşı yabancı dil bilmeye mec-
bur değildir. Sömürge devletlerinde varolan yabancı
dil bilmek ve öğrenmek zorunluluğu - tehlikesi - özen-
tisi 1980'den sonra türemiştir.
Şimdi biz Papa'nın gezisine ilişkin bildiklerimizi ve
düşündüklerimizi, yerimiz ölçüsünde yazmaya çalışa-
cağız.
Roma Katolik Kilisesi ve Istanbul Ortodoks Kilise-
si arasında, Hıristiyanlık düşüncesi ve inancı konusun-
da süregiden çatışmalar ve anlaşmazhklar, 16 Tem-
muz 1054'te kesin bir aynlışla sonuçlandı. Kardinal
Umberto başkanlığında Roma'dan Istanbul'a gelen
bir Papalık - elçilik - heyeti, Ayasofya Kilisesi'nin
mihrabına, Istanbul Ortodoks Kilisesi Patriği Kerul-
larios'u ve Ortodokslan "Aforoz Eden" bir bildiri bı-
raktı. Patrik Kerullarios; Kardinal Umberto'yu - elçi-
lik - heyetini ve Katolikleri aforoz eden sert bir bildiri
ile bu davranışa karşılık verdi. Katolik Roma ve Or-
todoks Istanbul kesin olarak birbirinden koptular.
Bu sıralar Protestan ve Anglikan Kilıselerı oluşma-
mıştı.
Roma - Hıristiyan - Katolik - Papalık merkezi 1095
-1291 yıllan arası yapılan haçlı seferierini; kışkırttı -
özendirdi - başlattı - sürdürdü. Avrupalı - Hıristiyan -
Katolik devletlerinin tümü haçlı seferierine katıldılar.
Büyük haçlı ordulan Hıristiyan - Ortodoks Bizans Dev-
leti'nin Avrupa'daki ve Asya'daki topraklarının ve Hı-
ristiyan - Ortodoks - Istanbul'un; üstünden - ıçinden
- yanından - yöresinden barbar insan sürüleri gibi ge-
çip Doğu'yagittiler. Ortodoks Istanbul Patrikliği ve Bi-
zans Devleti, haçlı ordularına yardım etti. Bu yardıma
karşılık Hıristiyan - Katolik - haçlı ordulan, Hıristiyan
- Ortodoks - ıstanbul'u neredeyse yok ettiler.
1204'te Katolik haçlılar, Ortodoks Istanbul'u yağ-
ma etti. Katolik haçlılar Istanbul Ortodoks Patrikliği'ni
ve Bizans Devleti'ni Istanbul'dan attılar. Istanbul'da
1261 yılına kadar süren Katolik - Hıristiyan Impara-
toriuğu kurdular. Iznik'e gitmiş olan Bizans Devleti ve
Ortodoks Patrikliği, ancak 1261 'de Istanbul'a döndü.
1453'te Türklerin Istanbul'u kuşatması öncesinde
ve kuşatma sırasında, Hıristiyan - Ortodoks - Bizans
- Devlett'nin ve Hıristiyan - Ortodoks - Istanbul Pat-
rikliği'nin tüm çağrılanna karşın, Roma - Hıristiyan -
Katolik Papalığı ve Hıristiyan - Katolik Avrupa, Hıris-
tiyan - Ortodokslann yardımına gelmedi.
Istanbul - Hıristiyan - Ortodoks Patrikliği ve Orto-
dokslar yüzyıllar süren bu acı olaylan hiçbir zaman unut-
madılar.
Papa gezisıni üçakla yaptı. Papa Roma - Atina - Şam
- Malta - Roma doğrultusunda uçtu. Papa bu uçuş
sırasında Atina - Şam yolunda Türk haya sahasını
kullanmadı. Akdeniz üstünden Şam'a gitti. Katolikler
ve Ortodokslar arasındakı tarihsel aynlış ve kopuş Is-
tanbul'da olmuştu. Katolik Papa'nın Istanbul Ortodoks
Patrikliği'ne gelip özür dilemesi gerekmez miydi? Pa-
pa Türkiye - Yunanistan ilişkilerinin bu duyarlı döne-
minde Atina'ya Yunanistan Devlet Başkanı'nın da-
vetlisi olarak, Vatikan Devleti'nin ve Katolik Kilise-
si'nin başı olarak gidip Ortodokslardan özür diledi. Pa-
pa acaba neden Istanbul'a gelmedi. Papa Istanbul'a
gelseydi aynı zamanda Vatikan Devlet Başkanı olan
Papa'nın Ankara'ya da gitmesi gerekir miydi? Papa
Istanbul'a gelseydi, şimdi müze olan Ayasofya Kili-
sesi'ne Istanbul Ortodoks Patriği ile biriikte gidip 16
Temmuz 1054'te mihraba bırakılan aforoz bildirisı için
Patriklikten ve Ortodokslardan özür dilemesi mı ge-
rekirdi? Böyle bir davranışa laik Türkiye Cumhuriye-
ti Devleti izin verir miydi? Türkiye - Vatikan - Papalık
ilişkileri nasıl bir siyasal - dinsel ortam içindedir? Tür-
kiye - Yunanistan ilişkilerinin; Ege Sorunu, Kıbns So-
runu, AB Sorunu, BAB Sorunu'na kilitlendiği bir sıra-
da Katolik - Ortodoks yakınlaşmasına Türkiye nasıl
bakıyor?
Papa'nın kutsal gezisinin ikinci amacı şuydu: Pa-
pa, Türk medyasının Isa'nın havarilerinden biri olarak
tanımladığı "Aziz Pau/°ün kutsal amaçlaria gittiği yer-
iere giderek, kutsal hac ödevini yerine getirecekti.
Bugüne kadar açıklanmayan ve yapılmayan bu hac
ödevi, Katolik Kilisesi'nin yeni oluşturduğu bir "mis-
sion "dur. Aziz Paul'ün gerçek kimliği bilinmeden Pa-
pa'nın yaptığı bu hac ödevinin amacı bilinemez.
Gelecek hafta bu konuda bildiklerimizi ve düşün-
düklerimizi okuyacaksınız.
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA:
1/ Osmanlı
Devleti'ndeüst
düzeyyetkilile-
rinin vekil ve
yardımcılanna
verilen san. 2/ 4
tskambilde
koz... Pilotlar
ve havacılar
için yayımla-
nan bülten. 3/
Zorunlu gerek-
sinme madde- 9
leri için devlet-
çe saptanan fiyat...
"CemalReşit—":Bes-
tecimiz.4/Çalgılımey- 2
hane. 5/Gemiyi baştan 3
yadakıçtanhalatlaka- 4
raya bağlama. 6/ Bir
nota... Güney Anado- g
lu'da bir dağ. II " —
Baydar": Yazanmız...
Kanşık renkli. 8/ Erzu-
nım'unbirilçesi... Sat-
rançta bir taş. 9/ Avnıpa'da bir ülke.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kırmızı, san ya da pembe çiçekleri olan ve halk he-
kimliğinde kullanılan otsu bir bitki. 2/ Yunan abece-
sinde bir harf... " — Rusya": Belanıs'un bir başka
adı. 3/ Meyveli ya da kakaolu bir pasta.. Utanç duy-
ma. 4/ At ve benzeri hayvanlann sırtma vurulan ke-
çe, meşin ya da kalın kumaş parçası... Bir sonı eki 5/
Şöhret... Avustralya'da yaşayan keseli bir hayvan. 6/
Yaldızlı... Sodyum elementinin simgesi. II Gümüşba-
lığı. 8/ Eski dilde göz... Önemli tarihsel olgu. 9/ Ke-
miklerin yuvarlak ucu... Madeni paranın yüzündeki bü-
tün kabartma ve resimlerden daha yüksek bır çıkıntı
oluşturan çevre pervazı.