14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
15MAYIS2001 SALI CUMHURİYET SAYFA 17 •Mrırtş,! içfckış... Yobaz takımı Tefc (L212.512 05 05 Fafcs: 0.212.512 44 97 - Dünyanın en yoksul ülkeleri toplanıyormuş... "Türkiye'nin lideriiğinde mü* Fenerbahçeli ve Trabzon sporiu taraftarlann takımlannın galibiyeti üzerine rakip takım için kıldıklan "cenaze namazı"ndan sonra geldik saha ortasında iki rekat"şükür namazı" kılmaya... Konya Ladik Kompenspor'un 3'üncü LJge yükselmesi üzerine futbolcular çimlerin üstüne secde etmiş... Dinin spora alet edilmediği kalmışt o da oldu... Fakat "yobaz takımı" kendilerince kaş yapmak isterken göz çıkardı... Islam dininin kurallan ayaklar altna alındı... Ayaklannda krampon, çimenin üzerinde namaz kıldılar... Devre arasında tuvaletten sahaya taşıdıklan maddeleri ve maç boyunca sahaya sık sık tükürdüklerini düşünmeden üstelik onca ter üzerine abdest bile almadan... Bu kafa camiye de destursuz girert üyük Başkan George W. Bush, bizim Baş- bakan Bülent Ecevit'e nazik bir uyan mek- tubu yazınca Türk Telekom'un da ipi çeki- liverdi... Onca yatınm yaptığımız ve alanın- da dünyada 13'üncü sırada yer alan telefonumuzu Amerika'dan 5-10 milyar dolar borç para bulabilmek için resmen cami kapısına bıraktık; şimdi birileri ge- lip ölmüş eşek fiyatına satın alacak sonra da para- sını yine bizden çıkartacak... Sorarsanız, küreselleşmenin gereği her ülke tele- fon şirketini özelleştiriyormuş... Küreselleşmenin sömürgeleştirme olduğunun ki- tabını yazan yurtsever işadamlarımızdan Yılmaz Dikbaş ise çok farklı bir tablo çiziyor; kazın ayağı bildiğimiz gibi değil: "Bir Amerikan telekom şirketi olan Voice Stream'i, Alman Telekom şirketi ele geçirmek istedi ve 24 mil- yar dolar teklif etti. Ne oldu biliyor musunuz, glo- balleşmenin babası Amerikan hükümeti bu satşa kar- Somurgeleşmeşı çıktı! Amerika, bu teklife yanıt vermek için aylar- ca ayağını sürüdü. Sonra, Nisan 2001 'de son kara- nnı açıklayacağını duyurdu. Karar tarihi geldi, geç- ti ama hâlâ Amerikan yetkililerinden ses çıkmadı. As- lında onlann bu tutumlannda şaşılacak bir şey yok, çünkü yasalara göre bir Amerikan telekom şirketi- nin yabancılara satışı yasak! Evet, yanlış duymadı- nız, fakir ülkelere globalleşme adı altında özelleştir- meyi dayatan Amerika'dayasa, 'Hiçbiryabancı hü- kümete veya temsilcisine Amerika'da telekom işlet- me ruhsatı verilemez' diyor. Amerikalılar, kendi telekom pazariannı yabancı rakiplerine açmıyorlar ve bu 66 yıldır böyle! Son günlerde bu yasayı yumuşatacak bir gelişmeyi se- zen senatör Ernest Hollings, kapılan sıkı sıkıya ka- patacak yeni biryasa önerisi hazırlayacağına yemin etti!" Kaldı ki Almanya, Fransa ve Japonya da telekom- lannı özelleştirirken yüzde 45 hisseyi devletin elin- de tuttu: yabancılaria arasına mesafe koydu... Kim- se bizim gibi teslim olmadı... Peki, dünya pazarlannda şu sıralar telekom şir- ketlerine büyük bir talebin olmadığı ve Türk Tele- kom'un da çok ucuza gideceği bilindiği halde, Was- hington, Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası üçlüsü, Telekom'un satışını neden müthiş bir inatla Türkiye'ye dayattı? Bu sorunun yanıtını da Dikbaş'tan alalım: "Ulusal devletimizi yıkmak isteyen dış güçler ve onlann işbirlikçileri, tüm ekonomik ve stratejik ka- lelerimizi bir bir elimizden almaya karariılar. Tele- kom'la iş bitmeyecektir. Sırada bor madenlerimiz var, daha sonra demir çelik fabrikalan, daha sonra tüm yeraltı zenginliklerimiz..." SESSlZŞEDASIZ(f) mmtKVRTCEBE Yûksek Yerilim Hatb ercHncutku(â yahoo.com Başkalannın yazdığı senaryolarda başrol oynamaktansa, kendi yazdığım senaryoda fıgüran olmayı yeğlerim. Yasakianması istenen ölümcül maddel Greater Idaho Falls Bilim Fuan'nda, bir lise öğrencisi, hazıriadığı projeyle "hidrojen monoksit" adlı maddenin dünyada kullanımının tümüyle yasak- lanmasını ve yasaklama mümkün ol- madığı takdirde maddenin çok sıkı kontrolünü önererek bu konuda yöre halkının desteğini istiyor... Delikanlı projesinde, maddenin za- rarlannı açıklarken, "yoğun terieme- lere ve kusmalara neden olabildiği- ni", "doğaya büyük zaraıiar veren asit yagmurtannın ana unsuru olduğunu", "gaz haline geçmiş halinin, çok ciddi yanıklara yol açabildiğini", "kazara solunmasının ölüme yol açabildiğini, "erozyona yol açtiğınf, "otomobil fren- lerinin etkisini azalttığını", "ölümcül kansertüm tümörierinin hepsinin için- de bulunduğunu" duyuruyor... Fuarda, bir saat içinde ögrencinin standını gezen 50 kişiden 43'ü mad- denin yasakianması için imza veriyor, 6 kişi kararsız kalıyor; sadece bir kişi yasakianması istenen hidrojen mo- noksitin yaşamın can daman su oldu- ğunu bildirerek kampanyaya katılmı- yor. Lise öğrencisinin projesi fuann "Ne kadar kolay aldatılabiliyoruz" konulu yanşmasında birincisi seçiliyor! Deli- kanlı, "Amacım, kolayca sap- tınlmış, saçma bilimsel cüm- leciklerle insanların nasıl yan- lış koşullandınlabildiklerini ve bu yüzden, doğadaki hemen her şe- ye karşı nasıl hızla bir korkunun yayıl- dığını göstermek istedim" diyor. Otomotiv Sanayii ve Istihdam Sorunu ^ Dr. SABİHA ÇAYCI* Sanayileşmek ve büyümek is- teyen bir ülke için en güçlü lo- komotif sektörlerden birisi oto- motiv sektörüdür. Krizden çı- karken bu sektörü sorgulamak öncelik almalıdır. Otomotiv sektörü ekonomik konjonktüre, büyüme orantanna oldukça duyarlı olup özellikle iç pazardakı talep daralmasında en çok etkilenen sektörterin ba- şında gelmektedir. Sektörde 1994'te yaşanan ekonomik krizde üretimde cid- di bir daralma yaşanırken ihra- catta da önemli bir artış gerçek- leşmiştir. Türkiye'de otomotiv sektörü 1989 yıhna kadar yüksek güm- rük duvarlan ile korunmuş. 1990 yılında alman bir kararla gümrük duvarları yüzde 75'ten yüzde 33'e indirilmiştir. 1990 yılında sektör için yeni teşvikler belirlen- miş, bunun sonunda birkaç ün- lü yabancı firma yatınm gerçek- leştirmiştır. Bu tarihten sonra di- ğer bırçok uluslararası yabancı firma, yatırımlarını Türkiye'ye kaydırmıştır. Otomotivde yaban- cı sermayenin toplam yabancı sermaye içindeki payı yüzde 10.58'dir. 14 Nisan'da açıklanan eko- nomik programda da krizin en çok etkili olduğu 1 Ocak -11 Ni- - san (2001) tarihleri arasında, bu . sektörde ihracatın yüzde 10 art- ; tığı belirlenmıştir. - Otomotiv sektörü, 2000 yılın- . da bankalann otomobil kredisi ile gerçekleştirilen kampanyalı • satışlaria otomobil satışlarının artmasıyla canlanmış ve firma- ' lar iyi kazançlar sağlamışlardır. . Bu dönemde aşın üretim soru- • nu yaşanmıştır. Sektörün aynı zamanda kâriı olduğu bu dö- nemteroe firma sayılannın artma- sı, satış miktarlan yerinde say- dığı için kapasite kullanım oran- -ları düşük seviyede kalmıştır. 1 Sektörde faalıyet gösteren firma- . lar dikkate ahndığında bunlar , üretimın yüzde 60'ını gerçekleş- • tirmekte ve halen fabrikalar yüz- de 40'ın altında kapasite ile ça- lışmaktadırlar. Sektörde yaşan- makta olan aşırı üretim, sonuç- • ta üretimin yavaşlatılmasına ve . istihdamın daha çok daraltılma- sına neden olmaktaydı. Türki- ye'de kurulu toplam kapasitenin • yaklaşık 1/3'ü kullanılabilmekte- ."dir. ; Plansız ve programsız, özel- ; likle pazar araştırması, iç pazar • kapasitesi ve ihracat olanaklan '. araştınlmadan, çok paralar har- ; canarak yapılan bu yatırımlar, ; aşırı kâr peşinde koşan yatınm- • cılann eseridir. Bu yatınmlarekc- I nomik değer üretemeden atıl I kalmaktadır. ; Bu dönemde küreselleşme ile •otomobil fabrikalannın ve yan - sanayi firmalannın yabancı or- !tak hisseleri ve işbirlikleri art- mıştır. Hatta şirketlerin yöneti- minde yabancılann etkisi ön pla- na çıkmıştır. Otomotiv sanayiinde çemek-sermaye ilişkisi V Türkiye'de otomotiv sanayi- inde istihdam edilen kişi sayısı- nın, resmi istatistiklerde belirtil- memekle biriikte yaklaşık 100 bin olduğu tahmin edilmektedir. Sendikalaşma oranı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı istatistiklerine göre metal sek- töründe yüzde 64 olarak görül- mektedir. Genel olarak ülkemizde oto- motfv sanayiinde işçi sayısında bir azalma söz konusu iken me- mur, idareci ve mühendis sayı- lan artma eğilimindedir. Rekabet gücünün arttınlma- sında Türkiye'nin "karşılaştır- malı üstünlüğü" düşük işçi üc- retlerindendir. Türkiye'de üre- timde bulunan firmalar işçilik maliyeti açısından bir avantaja sahiptirler. Genellikle bu avan- taja karşın ülkemizde ekono- mik kriz dönemlerinde işveren- lerin, işçinin de içine düştüğü ekonomik durumu dikkate al- mayarak işten çıkarma, ücret- siz izin verme, kısmi çalışma gi- bi yöntemlere, çoğunlukla da binlerce işçiyi toptan çıkarma yollanna başvurduğunu hergün basından ögreniyoruz. Bu sektörde Türkiye'de işçi- lik ücretleri saat başına 9 mark iken Almanya'da 62 marktır. İş- çilik maliyetinin düşük olması nedeniyle ülkemizde üretimde bulunan firmalann sayısı son yıl- larda süratle artmıştır. Türk otomotiv sanayiinde ma- liyeti oluşturan unsurtardan yer- li malzeme ortalama yüzde 45.66 iken, ithal malzeme yüzde 28.7'dir. Bu nedenle işçi ücre- tinin düşük olmasına karşın bir otomobilin üretim maliyeti, di- ğer ülke veya bökjelerde üreti- lenlerden daha yüksektir. Bu- nun nedenlerinden biri olarak bileşen maliyetinin yüksekliği yanında emeğin üretkenliğinin düşük olması gösterilmektedir. Türk seımayesinin yurtdışına kaçmasının ve ihracatın artma- sının en önemli nedenlerinden birisi, Gümrük Birliği'nden son- ra sıfır gümrükle otomobil ithal edilmeye başlanmasıdır. İthal otomobillerin pazar payı son yıl- larda yüzde 45'lere kadar yük- selmiştir. Bu durum otomobil sektörü- ne darbe vurmuş ve dolayısıy- la bu sektörde topluca işten çı- karmalar süratle artmıştır. Son krizde dövizin aşın yük- selmesi karşısında Türk seıma- yesinin yurtdışına kayacağı, bu nedenle istihdamı olumsuz et- kileyeceği düşünülmekte, fakat ihracatın artmasının gerçekleşe- ceği umut edilmektedir. Ulkemiz önümüzdeki yıllarda Avrupa otomotiv sanayiinin ih- racat üslerinden biri oiabilir. Ford-Otosan'ın ihracat amaçlı 750 milyon dolariık yatnmla ger- çekleştirdiği fabrikasında üre- time başlaması ile 2002 yılında 3 milyar dolariık ihracatı tek ba- şına gerçekleştirebileceği iddia edilmektedir. Ford-Otosan'da bugünlerde 4 bin işçi çalışma- ya başlamıştır. Yaşadığımız kriz sonraşında otomotiv sektörü işçisinin de turizm sektörü işçisi gibi bir öl- çüde şanslı duruma < ni umût ediyoruz. 'Meska Vahfi Genel Müdürü ÇİZGtLtK KÂMİL MASARACl HARBİ SEMİH POROY semihporoy@yahoo.com KEDt LEVO APTVÜKA OtSUM ST/e/İLOV, YA. BULUT BEBEK NVRAYçtfrçl bulutbebek@hotmall.com TARtHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 15 Mayıs (IL ILK HOSTESLER.. 133O 'DA 8U6ÜN, HOST£SLEfi 84ŞLAMASIM&AN H£MSN SOfitgA, MHA 1$2O'Lİ , BAZf ZSPLtM U£ UÇAKLABDA E&KEK N MSMUKiAKf GÖ&£VL£ND<RİLMf$Tİ. KADıN- BU ff£ &*&', ÖMCE AMEIIİKA ttO&TES Ogt 44/V SfLE, S 7M/V ÇOK, VOLCULSfGtN 6Üf£NU&/ İÇİN <*E- HEKİ./V&İ. GEÇİZPİKLFRİ EĞITİMLB, &6 7SH- LifCE DU&UMUNPA NE r*P#CA*UAISf*/t 06- İ DİKİLİASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas No: 2000/232 Davacılar Hasan Tek ve Zûlbiye Tek vekilince davalılar Kamil Nurogullan ve Inci Nuroğullan aleyhine mahkememize açılan tazmi- nat davasuun verilen ara karan gereğince, Davacılar Hasan Tek ve Zülbiye Tek vekilince davalılar Kamil Nuroğullan ve Inci Nuroğullan aleyhine Dikili ilçesi Salihleraltı mev- kiinde yazlık alım-satımı ilişkisi nedeni ile emlakçilık işi ile uğraşan davalılar tarafuıdan fazla alındığını ileri sürdüklen 3.000.000.000 TL. tazmınatın davalılardan tahsılı talepli alacak davası açılmış olup duruşma gûnü 14.06.2001 saat 09.15 olduğu davalılara ilanen teb- !iğ olunur. , . . . . - . , , . , ..- ' - . . • • > . . . •---. > - : • - ' - • ".•..-• .• J - Basın: 2 6 1 0 9 -> - ' ' ' - '- " - " ' • KALEM METİN ERKSAN Papa'nın İki Amaçlı Kutsal Katolik Kilisesi ve Vatikan Devleti Başkanı Papa 2. Jean Paul, 4 Mayıs 2001 'de bir gezıye çıktı. Gezinin iki amacı vardı. A/ Roma - Hıristiyan - Katololik - Kilise - mer- kezi 1054 yılında Istanbul - Hıristiyan - Ortodoks - Kilise - merkezine ve Ortodokslara karşı suç iş- lemişti. Katolik Kilisesi'nin işlediği bu suçtan ötü- rü Papa, 947 yıl sonra Ortodoks Kilisesi'nden ve Ortodokslardan özür dileyecekti. B/ Papa; Isa'nın on iki havarisinden biri olma- yan, fakat Hıristiyan inancındaki yeri ve adı "yeni havari" olan Azız "Pau\"ün gittiği yeriere giderek hac ödevini yerine getirecekti. Türkiye'de Türkçe ansiktopedi yoktur. Türkiye'de an- siklopedi karikatürleri vardır. Türkiye'de Türkçeye çev- rilmiş bilimsel bilgi içeren kitaplar yoktur. Türkiye'de "roman - hikâye - şiir" çevirileri vardır. Türk entelijan- siyası bu roman - hikâye - şiir çevirilerini kültür olgu- su sanır. HiçbirTürkyurttaşı yabancı dil bilmeye mec- bur değildir. Sömürge devletlerinde varolan yabancı dil bilmek ve öğrenmek zorunluluğu - tehlikesi - özen- tisi 1980'den sonra türemiştir. Şimdi biz Papa'nın gezisine ilişkin bildiklerimizi ve düşündüklerimizi, yerimiz ölçüsünde yazmaya çalışa- cağız. Roma Katolik Kilisesi ve Istanbul Ortodoks Kilise- si arasında, Hıristiyanlık düşüncesi ve inancı konusun- da süregiden çatışmalar ve anlaşmazhklar, 16 Tem- muz 1054'te kesin bir aynlışla sonuçlandı. Kardinal Umberto başkanlığında Roma'dan Istanbul'a gelen bir Papalık - elçilik - heyeti, Ayasofya Kilisesi'nin mihrabına, Istanbul Ortodoks Kilisesi Patriği Kerul- larios'u ve Ortodokslan "Aforoz Eden" bir bildiri bı- raktı. Patrik Kerullarios; Kardinal Umberto'yu - elçi- lik - heyetini ve Katolikleri aforoz eden sert bir bildiri ile bu davranışa karşılık verdi. Katolik Roma ve Or- todoks Istanbul kesin olarak birbirinden koptular. Bu sıralar Protestan ve Anglikan Kilıselerı oluşma- mıştı. Roma - Hıristiyan - Katolik - Papalık merkezi 1095 -1291 yıllan arası yapılan haçlı seferierini; kışkırttı - özendirdi - başlattı - sürdürdü. Avrupalı - Hıristiyan - Katolik devletlerinin tümü haçlı seferierine katıldılar. Büyük haçlı ordulan Hıristiyan - Ortodoks Bizans Dev- leti'nin Avrupa'daki ve Asya'daki topraklarının ve Hı- ristiyan - Ortodoks - Istanbul'un; üstünden - ıçinden - yanından - yöresinden barbar insan sürüleri gibi ge- çip Doğu'yagittiler. Ortodoks Istanbul Patrikliği ve Bi- zans Devleti, haçlı ordularına yardım etti. Bu yardıma karşılık Hıristiyan - Katolik - haçlı ordulan, Hıristiyan - Ortodoks - ıstanbul'u neredeyse yok ettiler. 1204'te Katolik haçlılar, Ortodoks Istanbul'u yağ- ma etti. Katolik haçlılar Istanbul Ortodoks Patrikliği'ni ve Bizans Devleti'ni Istanbul'dan attılar. Istanbul'da 1261 yılına kadar süren Katolik - Hıristiyan Impara- toriuğu kurdular. Iznik'e gitmiş olan Bizans Devleti ve Ortodoks Patrikliği, ancak 1261 'de Istanbul'a döndü. 1453'te Türklerin Istanbul'u kuşatması öncesinde ve kuşatma sırasında, Hıristiyan - Ortodoks - Bizans - Devlett'nin ve Hıristiyan - Ortodoks - Istanbul Pat- rikliği'nin tüm çağrılanna karşın, Roma - Hıristiyan - Katolik Papalığı ve Hıristiyan - Katolik Avrupa, Hıris- tiyan - Ortodokslann yardımına gelmedi. Istanbul - Hıristiyan - Ortodoks Patrikliği ve Orto- dokslar yüzyıllar süren bu acı olaylan hiçbir zaman unut- madılar. Papa gezisıni üçakla yaptı. Papa Roma - Atina - Şam - Malta - Roma doğrultusunda uçtu. Papa bu uçuş sırasında Atina - Şam yolunda Türk haya sahasını kullanmadı. Akdeniz üstünden Şam'a gitti. Katolikler ve Ortodokslar arasındakı tarihsel aynlış ve kopuş Is- tanbul'da olmuştu. Katolik Papa'nın Istanbul Ortodoks Patrikliği'ne gelip özür dilemesi gerekmez miydi? Pa- pa Türkiye - Yunanistan ilişkilerinin bu duyarlı döne- minde Atina'ya Yunanistan Devlet Başkanı'nın da- vetlisi olarak, Vatikan Devleti'nin ve Katolik Kilise- si'nin başı olarak gidip Ortodokslardan özür diledi. Pa- pa acaba neden Istanbul'a gelmedi. Papa Istanbul'a gelseydi aynı zamanda Vatikan Devlet Başkanı olan Papa'nın Ankara'ya da gitmesi gerekir miydi? Papa Istanbul'a gelseydi, şimdi müze olan Ayasofya Kili- sesi'ne Istanbul Ortodoks Patriği ile biriikte gidip 16 Temmuz 1054'te mihraba bırakılan aforoz bildirisı için Patriklikten ve Ortodokslardan özür dilemesi mı ge- rekirdi? Böyle bir davranışa laik Türkiye Cumhuriye- ti Devleti izin verir miydi? Türkiye - Vatikan - Papalık ilişkileri nasıl bir siyasal - dinsel ortam içindedir? Tür- kiye - Yunanistan ilişkilerinin; Ege Sorunu, Kıbns So- runu, AB Sorunu, BAB Sorunu'na kilitlendiği bir sıra- da Katolik - Ortodoks yakınlaşmasına Türkiye nasıl bakıyor? Papa'nın kutsal gezisinin ikinci amacı şuydu: Pa- pa, Türk medyasının Isa'nın havarilerinden biri olarak tanımladığı "Aziz Pau/°ün kutsal amaçlaria gittiği yer- iere giderek, kutsal hac ödevini yerine getirecekti. Bugüne kadar açıklanmayan ve yapılmayan bu hac ödevi, Katolik Kilisesi'nin yeni oluşturduğu bir "mis- sion "dur. Aziz Paul'ün gerçek kimliği bilinmeden Pa- pa'nın yaptığı bu hac ödevinin amacı bilinemez. Gelecek hafta bu konuda bildiklerimizi ve düşün- düklerimizi okuyacaksınız. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDANSAĞA: 1/ Osmanlı Devleti'ndeüst düzeyyetkilile- rinin vekil ve yardımcılanna verilen san. 2/ 4 tskambilde koz... Pilotlar ve havacılar için yayımla- nan bülten. 3/ Zorunlu gerek- sinme madde- 9 leri için devlet- çe saptanan fiyat... "CemalReşit—":Bes- tecimiz.4/Çalgılımey- 2 hane. 5/Gemiyi baştan 3 yadakıçtanhalatlaka- 4 raya bağlama. 6/ Bir nota... Güney Anado- g lu'da bir dağ. II " — Baydar": Yazanmız... Kanşık renkli. 8/ Erzu- nım'unbirilçesi... Sat- rançta bir taş. 9/ Avnıpa'da bir ülke. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kırmızı, san ya da pembe çiçekleri olan ve halk he- kimliğinde kullanılan otsu bir bitki. 2/ Yunan abece- sinde bir harf... " — Rusya": Belanıs'un bir başka adı. 3/ Meyveli ya da kakaolu bir pasta.. Utanç duy- ma. 4/ At ve benzeri hayvanlann sırtma vurulan ke- çe, meşin ya da kalın kumaş parçası... Bir sonı eki 5/ Şöhret... Avustralya'da yaşayan keseli bir hayvan. 6/ Yaldızlı... Sodyum elementinin simgesi. II Gümüşba- lığı. 8/ Eski dilde göz... Önemli tarihsel olgu. 9/ Ke- miklerin yuvarlak ucu... Madeni paranın yüzündeki bü- tün kabartma ve resimlerden daha yüksek bır çıkıntı oluşturan çevre pervazı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear