23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
23 NİSAN 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA £jJVİ_J.LN O J V L İ / ekonomi@cumhuriyet.com.t 13 Borçlann ödenmemesinin güven krizine yol açacağını ve programın alternatifsiz olduğunu söyleyen Derviş: Siyaset ekonomiyi kııflamııasmCÖZDEAKGÜNGÖR AP»TALYA - Türk ekonomisinin nabzı dün "Ulusal İstikrar Progranu ve 2C0O'ti Yülarda Tekstüde Dış Re- kabet'' konulu seminerin düzenlendi- ğı Antalya'da attı. Devlet Bakanı Ke- mal Derviş'in ekonoraik gelişmeleri değerlendirdiği, çok sayıda bakan, işadamı ve işçi sendikalannın temsil- cilerinin buluştuğu seminerden önce Derviş'in HaBt Narin'le esprili soh- beti ilgi çekti. Bakan Derviş, Tekstil Sanayii îşve- renleri Sendikası Başkanı Narin'le bir sahil kafeteryasında yaptığı soh- bette, Tüıkiye'nin döviz kuru nede- niyle turizm ve tekstüde daha kolay rekabet edebüir duruma geçeceğini belirtti. Seminerdeki konuşmasında "Siyaset ekonomiyi kullanm&ktan vazgeçmefi" diyen Derviş, reel sektö- re dev letten ek kaynak istememesi mesajı verdi. Kurla ilgili değerlendirmesine "Biz dahaorada değiüz ki Sayın Der- viş,biz iş pe^ndeyiz. Kıır peşinde de- ğüiz" biçiminde yanıt veren Na- rin'e, Derviş, "Kur çıpası bir yere gelme gücümüzü azahnuşü. Yani pi- lav pişirehm derken bu kez mutfak- tan olduk. Ama sanınm yeniden dengekr oturacak" dedi. Narin'in gümrüklerin açık olma- sından yakınarak yeni bakanlık ta- nımına ihtiyaç olduğunu belirtmesi- nin üzerine ise gümrüklerden so- rumlu Devlet Bakanı Mehmet Ke- çecikr'le ilgili olarak "Kesin birlik- teyiz. Bakanlar Kunüu'nda da yan yana oturuyoruz" dediğı sohbetin devamı özetle şöyle: Narin: Borsa Karaköy'de başladı- ğmda, insanlar uzun antenli telsiz- lerle "aldım,satüm" diye bağınyor- Kemal Derviş'in IMF yüksek zamma karsı" sözlehne Meral tepki gösterdi 2001 yılı için sıfır zam önerisiANTALYA/ANKARA (Cumhu- riyet)-Kamu işçilerine ilk 6 ay için sıfir zam öneren hükümet, bu öne- risinden de çark ederek 2001 yılı için hiç zam vermeme önerisini masaya getirdi. Türkiye Tekstil Sanayicileri tş- verenleri Sendıkasrnın Antalya'da düzenlediği toplantınm ardından toplusözleşme pazarhğı yaşandı. Toplantıya Kemal Derviş, Devlet Bakanı Mehmet Keçecüer. Çalış- ma Bakanı YaşarOkoyan ve Türk- iş Başkanı Bayram Meral katıldı. Alınan bilgiye göre hükümet üyeleri, "2001'in Uk 6 ayı için sıfir zam, ikinci 6 ay için eşeî-mobtl si*- temiyle enflasyon artışı oramnda zam, 2002 Temnıuzu'nda da yûzde 18 zam" önerisinden de çark ede rek. zammın 2002 yılından itiba- ren işletilebileceğini dile getirdiler. Toplantıda Bayram Meral'in, önerinin kabul edilemez olduğuna dikkat çekerek hükümet temsilcile- rine, "Bankalan sovdurttunuz. Devletisoydurttunuz.HesabmıhaW kaödeti\orsunuz.Böyiebirortan»- da yüzde 0 tekHf edöemez. Bumm bedeüni çok ağn* ödersmiz" dediği öğrenildi. Kemal Derviş'in "IMF yûksek oranda zam verümesine tepki gös- teriyor" sözleri karşısında Bayram Meral'in, "Ben Türkiye Cumhuri- yeti hükümetiyle muhatabun. Sö- rekli zam vağmuru olan btrortam- da teklif yinekrseniz meydanlara ineriz" diye konuştuğu kaydedildi. du. Öyle bir borsa yaratıldı. Derviş: Borsa da ilginç. Müthiş alım-satım var. Dünyanın hiçbir ye- rinde bu kadar alım-satım yok. Narin: Çıktığı zaman kötü, girdiği zaman iyide... Derviş: Hatırlarsınız, 1999'un Eki- mi'nde bir yükseüşe geçti borsa. Fa- kat şu anda bir güven gelse... Devlet Bakanı Derviş, seminerde yapûğı konuşmada, borç ödenmeme- sinin bir alternatifı olmadığını belir- terek "Bu, Türidye'vi büyük bir gü- ven sarsınüsına götürür, büyük bir sennaye kaçışma yol açar" dedi. Tüm gelirfaizegjdiyor' Programın alternatifsiz olduğu- nu vurgalayan Kemal Derviş, Tür- kiye'nin en ciddi sorununun milli gelire oranı yüzde 70'e varan borç stoku olduğuna dikkat çekti. Der- viş, "Yeni yapdacak bütçede, tüm geİirieri faiiter emiyor. 100 lira ge- lir alıp 100 lirayıfaiz olarak veriyor- sun_ tam bir çıkmaz" değerlendir- mesini yaptı. D Ü N Y A E K O N O M l S İ N E B A K I Ş / ERGÎN YILDIZOĞLUlOM)7L4ergin.yiidizoglur«btinternet.com George Bush hafta sonunda Qu- ebeck'te 34 Latin Amerika ülkesinin temsilcisiyle, Amerika Serbest Tîcaret Bölgesi (FTAA) anlaşmasını görüşmek üzerebirarayageldi. Üstdüzey birABD görevlisinin sözleriyle "Bugünlerde ar- tık, göz yaşarbcı bomba olmadan ti- caret zirvesi yapmak, peynirsiz 'che- ese burger' yemeye benzediği" (New York Tımes 21/04) için Ottavva eyale- ti, zirvenin yapılacağı bölgenin etrafına 3 metre yüksekliğinde, 5 km. uzunlu- ğunda bir kafes duvar kurmuş, 6 bin polis ve bin askeri seferber etmiş, Was- hington Post'un aktardığına göre de gerekirse bölgede sıkıyönetim ilan ede- ceğini açıklamıştı. Yine de 40 binden fazla küreselleşme karşıtı gösterici so- kakları doldurdu, toplantı zamanında başlayamadı, kimi davetliler toplantı salonuna ulaşamadılar. Kafes duvar ise kısa sürede götericiler tarafından alaşa- ğı edildi. Bir antiküreseileşme direnişi daha başarıyla gerçekleştirildi. Diğer bir deyişle, yeni bir durum yoktu, top- lumsal muhalefet dalgası insanca bir yaşam arama yönünde yükselmeye devam ediyofdu. IMF reformlari: NAFTAdan FTAA'ya Bush'un Latin Amerika Seferi Bir ABD görevlisinin sözleriyle, 'Bu günlerde, artık göz yaşartıcı bombasız ticaret zirvesi yapılmıyor.' FTAA, IMF yapısal uyum programları bağ- lamında şekillenmiş bir serbest ticaret alayışı- na dayalı NAFTA (Kuzey Amerika Serbest Ti- caret Anlaşması- Meksika, Kanada, ABD) ko- şullannın 800 mityon nüfuslu 34 Latin Ameri- ka ülkesini kapsayacak biçimde genişletilme- sini amaçlıyor. FTAA uygulanmaya konuldu- ğu takdirde, ABD açısından iki önemli hedef gerçekleştirilmiş olacak: Birincisi, IMF programları bölge ülketeri için, artık ayrıca göriişülmeye gerek kalmayan bir norm haline gelmiş olacak (Prof. M. Chusso- dowski, 18/04, www.emperors-clothes. com/articles/chuss). Ikincisi, bir taraftan Avrupa'nın Latin Ameri- ka'da gelişmeye başlayan etkisinin önü kesi- lerek ABD hegemonyası güçlenecek, diğer ta- raftan Brezilya'nın çabalarıyla, Latin Amerika ülkelerinin Brezilya önderliğinde bir ortak pa- zar kurarak (Mercosur), ABD'den bağımsız bir gelişme yolu arama girişiminin de sonu gelmiş oiacak. Ne ki, ABD'nin bu projesinin önünde önem- li engeller var. ömeğin, VVashington merkezli Inter American Dialog örgütünün Başkanı Peter Hakim in, Foreign Affaires'in Mart/Ni- san 2001 sayısında dile getirdiği gibi, "ABD ve bölge ülkeleri arasında, geçen 10 yılda gözlemlenen işbiriiği ve "ryi niyet havası gi- derek dağılıyor". Hakim bu gelışmeyi şöyle dile getiriyor. "Ekonomik reformlann sihri, kısa sürede hızlı büyüme ve düşük enfias- yona yol açtı. Bu gelişmelerin, ücretlerde, iş olanaklannda bir artışa, yoksullukta bir azalmaya ve kamu hizmetlerinde bir iyileş- meye yol açması bekleniyordu... Ancak, iş- ler bu yönde gelişmedi... İki mali kriz, La- tin Amerika'nın gelişme sürecini kesintiye uğrattı, ekonomik büyüme hızı geçen 10 yılın ikinci yansında ilk yanya göre yüzde 40 azaldı" (sf 48). Şimdi Latin Amerika ülkelerinde yalnızca emekçiler ve aydınlar değil iş çevrelerinin önemli bir kısmı da giderek "VVashington consensus" denen, egemen yaklaşıma karşı tutum almaya başladı. IMF reformlannın tüm Latin Amerika'da et- kileri böyleyken ABD, İş ve Sanayi Konseyi Eğitim Vakfı araştırmacılanndan Alan Tonel- son'a göre, NAFTA bağlamında yaşama ge- çirılen serbest ticaret deneyimi de bir düş kı- rıklığı yarartı. 1994'ten bu yana ABD ve Mek- sika işçisi arasındaki ücret farkı yüzde 30 art- tı, bu arada Meksika'da gerçek ücretler yüz- de 20 geriledi (International Herald Tribune 19/04). Yolcsullulc aşırı derecede arttı Naomi Klein'ın, aktardığına göre, Meksi- ka'da yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı 1980'lerin başında nüfusun yüzde 49'una eşitken bugün bu oran yüzde 75'e yük- seldi. Sierre Club'un araştırmalarına göre de Meksika'da çevre kirlenmesi, NAFTA'nın dev- reye girdiği 1994 yılından bu yana iki misli art- tı (Kanada gazetesi, Globe&Mail 18/04). Özetle, ucuz iş gücü kullanma şansına sa- hip olan ABD çokuluslu şirketleri dışında he- men kimse, NAFTAdan faydalanamadı. Işte bu yüzden, NAFTA'nın genişletilmesi anlamı- na gelen ve Ontorio, Guelp üniversi- tesinden Prof. John MacMurray'ın "Dev şirketlerin küresel iktidanna yönelik bir Meta-program" olarak ni- telediği FTAA'ya karşı Latin Amerika'da yönetici kesim arasında bir isteksizlik, halk arasında da gittikçe artan bir nef- ret var. Ouebec'te gösteriler olurken Sao Paula'da da (Brezilya) göstericiler polisle çatışıyordu. (AP) Monreo Doktrlnl - Bollvar'ın vlzyonu Bu nedenle oiacak, Quebec FTAAtop- lantısında, UNCTAD genel sekreteri Rubens Ricupero'ya göre taban ta- bana zıt iki yaklaşım karşı karşıya ge- liyor (Globe&Mail 20/04): Biri, FTAA'- dan yana. Bu, ABD'nin 5. Devlet Baş- kanı James Monreo tarafından geliş- tirilen ve Latin Amerika'yı Avrupa'nın etkisinden uzak tutarak ABD'nin kana- dı altına almayı amaçlayan Monreo Doktrini Diğeri de Latin Amerika'yı, Avrupa ve Amerika'nın etkisinden kur- tarmak için mücadele etmiş olan ba- ğımsızhk savaşçısı Simon Bolivar'ın vizyonu. Ricupero'ya göre 150 yıldır uykuda olan bu iki yaklaşım geçen 10 yılın so- nuna doğru yeniden canlandı. Brezil- ULUSLARARASI REKLAMCIUK DERNEGI IAA, YURTİÇİ STAJ PROGRAMI'NI SUNAR. Bu yıl üçuncusu gerçekleştitiien bu programın amacı; pazarlama iletışimı sektorune, nitelıkiı elemanlor kûzandırmak IAA Yurtiçı Staj Programı, pazarlama iletişimi eğitimi gören öğrencıler ıle sektör kuruluşları arasında bir eşleme yapıyor. , Bu eşlemede, öncelikli seçim hakkı, kuculujlara ait Program, genç yeteneklerin keşfedilmesine olanak tanırken, mesleğe adım atmak isteyen öğrencıler de, kendilerıne en uygun kuaıluşta, staj yapma şansını buluyor. Doğru staıyen arayan kuruluslar ve en uygun kuruluşta staj yapmak isteyen öğrencıler' ——• ' Faks ya da &posta aracılığıyla, bir başvuru formu ısteyerek doldurun «—.—— en geç 30 Nısan 2001 tanhınıne kadar bıze gönderin, sekförün en lyılerıyle çalışmaya başlayın Başvunıda butunacak öğrencilerin: • Pozarlama iletişimi llşlehne, ekonomı, arajtırma halkla ıl>şkılef ıletışım. reklamclık pazarlama) eğitimi olmoları • Son sınıf oğrencısı olmamalan 1 4 0 uzerınden en az 3 0 not ortalamosına sahıp olmabrı • Not durumunu transcnpt ıle belgelemelerı • En az orta derecede yabancı dıl bılgısıne sahıp olmalan • Bir oğretım uyelennden alacakbrı referans mekhjbu ve kısa ozgeçmışlennı, başvuru formu ıle bırlıkle Dıze ulastırmaları gerenmeioedır Boşvunı ve Aynntılı Bilgi İçin Adres: BuyJkdere Caddesı, Çoyıı ULUSLARARASI REKLAMCILIK DERNEĞİ Çımen Sokak. Emlak Bankası Bloklon, A - 1 Bbk <at 9 Da.re 36 1 Levem / ist<yb. - BU İLAN, CUMHURİYCT GAZETtSİNİN KATXILAR1YIA YAY1MLANMIŞT1R. - Faks: |021 2) 325 37 9 1 e-pojta: ıaafurkeychap@supetonlıne com ya, Arjantin, Paraguay ve Uruguay'dan olu- şan, Bolivya, Şili veyakındaVenezuella'nın da yardımcı üye olarak katılacağı Mercosur ve benzeri kurumlaşmalar kıtada dış etkiden ba- ğımsız gelişme yolu arayan bir yaklaşımın ürü- nü olarak Bolrvar vizyonunu temsil ediyorlar. Brezilya'nın eski Uluslararası llişkiler Ensti- tüsü Başkanı, ambasador Samuel Guimara- es'in sözlerine bakıhrsa Bolivar vizyonunun başka ülkeler için de geçerli olduğu söylene- bilir: "Hindistan ve Brezilya gibi büyük pe- riferi ülkeleri, büyük devletlerin etki alan- lanna girmedikleri ve ekonomik siyasi ba- ğımsızlıklannı korumaya dikkat ettikleri takdirde büyük gelişme olanaklanna sahip olacaklar" (Le Monde 20/04) Newsweek dergisinin web sitesine 23 Ni- san tarihiyle konan ve serbest ticaretin dünya ekonomısınde güçlenen bloklaşma ve dün- ya pazarian paylaşma eğilimlerinin basıncıy- la dağılmaya başladığını savunan yazı da (The Great Walls: The United States and Euro- pe are Leading the ra- ce to Carve up the Tra- ding VVorld) Monroe doktrinini düşündürüyor. Yazıya göre uluslararası ticaretin gittikçe artan büyüklükteki kısmı, Avru- pa, Asya ve Amerika ara- sında değil, küreselleş- meye aykırı bir biçimde bu bölgelerin kendi içle- rinde yapılırken Latin Amerika üzerindeki de- netimini arttırmaya çalı- şan ABD ise siyaset bi- limcisi Bernard Gor- don'a göre Avrupa ve Asya'yı kışkırtıyordu. Bloklaşmayı daha dateş- vik ediyor. Böylece Avru- pa, dünyanın en büyük ekonomisini inşa etmeye çabalarken Güney Asya, kendi para fonunu ve serbest ticaret bölgesini oluşturmaya çalışıyor. Dünya Ticaret Örgütü sü- reci, çıkmaza girdiği için az gelişmiş ülkeler, büyük ülkelerle, özel anlaşma- lar yaparak uluslararası ticareti daha da karma- şıklaştırıyorlar. Küreselleşme süreci yalnızca kendi yarattığı muhalefetin basıncı altın- da değil, yükselen blok- laşma eğilimlerinin ve Bolivar vizyonunun et- kisiyle de zayıflarken ABD ve IMF'nin Latin Amerika deneylerine ba- karak bir ders çıkarılabi- lir mi? Ne alakası var efendim! Bizimkisi sayın Derviş tarafından hazır- lanan "ulusal" ve "öz- gün" bir program! ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Kalbi Soldar Devlet Bakanı Kemal Derviş, siyasetle ilgisinin de konuşulduğu bir uzun kahvaltıda, kendisinin so) dü- şünceye yakınlığını "kalbım solda" diye açıklamış. Bir bakanın kalbinin solda olduğunu söylemesi bile bir kazanımdır; olumlu bulunmalıdır. Tann korusun, doğrulann ayaklar altına alındığı bu düşünsel kargasa ortamında, "kalbim sağda" deseydi, ulus olarak hali- miz nice olurdu? Bilindiği gibi sol düşüncede kalbin yeri tartışmalıdır. Örneğin Fransa'da, seçimlerde sola oy vermesi bek- lenirken sağa oy veren çiftçiler ve işçiler için "Onlann kalbi solda fakat cüzdanlan sağda" derler. Kalbim solda demek kolay da, asıl üzerinde durul- ması gereken, kalbı solda olan bir bakanın günümü- zün Türkiyesi'nde neler yapması gerektiğidir. Bu ko- nuda söylenebılecek çok şey var: Orneğin Avrupa Bir- lıği kadar uluslararası sıcak para giriş çıkışlarının de- netimi; kamu yaran ve teknoloji yetertiliği önemli olan sektörterde özelleştirmeye olabildiğınce uzak kalınması, sermaye gelirlerinin, özellikle de üretim dı- şı alanlardakı aşırı kazançlann vergilendirilmesi gibi. Bu yazının sınırlan içinde yalnızca iki noktaya kısaca değinilecekti: Programda ücret ve maaş konusu ve ta- nm sektorune bakış. Bu noktalara geçmeden önce küçük bir anımsatma yapılmalıdır. Derviş'in açıkladığı "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı", 1990-1999 döneminde ekonomide oluşan temel sorunlarla başlıyor ve 2000 yılını aynca irdeliyor. Ancak 30 sayfalık metnin 11 sayfasını oluş- turan bu geçmişi değerlendirmede, bu döneme dam- gasını vuran IMF ve Dünya Bankası polrtikalanna değinilmıyor; bunlann başarısızlıktaki payları göz ardı ediliyor; bu ikilinin ülkemizdeki uygulamalan bir ba- kıma aklanryor Oysa başta Joseph Stiglitz olmak üzere, Derviş'in (eski) çalışma arkadaşlan, bu kuruluş- lan yerden yere vuruyor. • • • Derviş'in açıkladığı program. gelirier politikasının, enflasyonla uyumlu olacağını belırtiyor. Memur ma- aşlan enflasyonla uyumlu olarak "arttınlacak"; kamu- da işçi ücretleri belirti göstergelere göre "ayarianacak" ve düşük gelitii çiftçiler "doğrudan gelir desteği" ile güçlendirilecektir Ancak aynı başlık altında "herke- simin bugün göstereceği fedakârlık.." sözleri yer alı- yor. Bu uyum ve ayariamalann, enflasyon oranını ne kadar bir süre sonra izleyeceği açık değildir. Dar ve sabit geliıiiler, satın aldıkian mal ve hizmetlerin fıyatla- nndaki artış ile kendi maaş ve ücretlerinin bu fıyat ar- tışlannı yakalaması için geçecek sürede, yoksullaşa- caklardır Ayrıca program, devlet gelirlerinin arttırılma- sını, akaryakrttüketim vergisi gibi, emekçı kesımin çok kullandığı bir ürüne yukluyor. Böylelikle, 'Derviş Prog- ramı' da, ekonominin düzlüğe çıkmasının yükünü her zaman olduğu gibi. bu kez de emekçılerin üzerine yı- kıyor. Kalbi solda olan bir bakan, günümüzde, hiç kuşku- suz, Şevket Süreyya Aydemir'in Kadro'da yazdığı (1932, s.11, s.5) bir makalenın başlığı olan "Şeker Is- tiklali ve 160.000 Ton Türk Şekeri" gibi ekonomik ba- ğımsızlığı öngören bir anlayışı, kendince, çağdışı bu- labilir. Ancak bir noktayı çok ryi bilmek zorundadır. Bi- limsel bir araştrma, 1998'e kadargeçen yirmi yılda Tür- kiye tanmında üretici başına sağianan toplam destek- ler OECD ortalamasırun onda birinden azdır (TÜ- SİAD, Tanm Politıkalarında Yeni Denge Arayışlan ve Türkiye, Aralık 1999, s.60). Kaldı ki, ABD'nin de içinde bulunduğu OECD ülkelerinde, tanmla uğraşanlann el- de ettikleri verim çok yüksektir; tanmda ileri teknoloji kullanılır ve geçen yaz Meksika domatesi örneğinde ABD'nin yaptığı gibi, gerektiğinde yerli üretim dış re- kabete karşı korunur. Yıllarca uygulanan yanlış politikalar sonucu, Türki- ye tanmı geri kalmıştır; ilkel teknoloji, niteliksiz iş- gücü ve yetersiz sabit sermaye yatınmlan nedeniyle verimsizdir. Diğer yönden toplam sayılan 50 bin dola- yında olan ziraat mühendislerinin yansı asıl mesle- ğinde iş bulamıyor. Devlet üretme çiftlikleri ve araştır- maenstitüleri, yıllardır, siyasetçilerin oyuncağı yapılmış- tır. Üreticiler örgütlü değildir; var olan örgütJer de çok yetersizdir. Üretıcının satın aldığı girdilerinfiyatlanço- ğu kez dünya fiyatlanndan yüksektir. Sonuçta, en son, 2000 yılı verilerinegöre çalışan nü- fusun yüzde 34.9'u tanmla uğraşıyor. Bu nüfusun üret- tiği tanm geliri toplamı 18.1 katrilyonla, toplam ulusal gelirin yüzde 14.4'üdür. Bu durumda tanmda kişi ba- şına yıllık gelir 794 milyon liradır. Program, gerekli ön hazırlıklar ve bilimsel çalışma- lar yapılmadan ve ekonomik bunalım koşullannda, devlet desteğini kaldınyor ve tanmın dünya ile reka- bete açılmasını ıstiyor. Hakkını yemeyelim, tanma bel- li bir süre doğrudan gelir desteği verilmesi öngörü- lüyor. Dünyada bizdeki biçimiyle hiçbir ülkede uygulan- mayan doğrudan gelir desteği, üreticiyi dilenciye dö- nüştürecek, onursuz kılacak, küçültecek ve bunun sonucu olarak yerli üretim tümüyle unutulacaktır. Tür- kiye, gelişmiş ülkeierin azsayıdaçiftçisinin, büyük dev- let destekleri sonucu ucuza ve çok fazla ürettiği gı- da maddelerini dövizle satın alacak ve tüketecektir. Getirilen bu düzenlemenin Türkiye tanmını çökerte- ceğine ve bundan sonra bir ulusal gıda politikasından söz edilemeyeceğine kesin gözüyle bakılabilir. Oysa Türkiye tanmı, doğru destekleme politikalanyla çağ- daş bir yapıya kavuşturulabir: dünya ile rekabet ede- bilir. Yapılması gereken de budur. Kalbi solda olmak kolay olmuyor. e-posta: yakup(a metu.edu.tr Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan: SSK prim artışı düşürülüyor Ekonomi Servisi - Ça- lışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Yaşar Oku- yan, işveren kesiminin yoğım tepkisine neden olan yüzde 48.8'likSSK prim artışmm yüzde 40'a indirileceğini açık- ladı. Türkiye Tekstil Sana- yii Işverenleri Sendika- sı'nın düzenlediği, "Uhısal tstikrar Progra- mı ve 2000'H Yülarda Tekstil'de Dış Rekabet" seminerine katümak üzere Antalya'da bulu- nan Bakan Okuyan, "Biz Bakanlar Kuru- lu'nda bu yıl yüzde 40 olarak kararlaştırdık. Yüzde 8.8 puanlık bir düşüş şu an Bakanlar Kurulu'nda imzada" dedi. Bakan Okuyan, kayıt dışı ekonomiye karşı ön- lem aldıklannı, müfettiş- lerce daha etkin bir de- netim yapılacağını ifade ederek "Kaçakişçiçalış- oran iş\«rene 2J5 mihar Bra eeza geliyor. Aynı iş- veren kaçak işçi çalıştır- mava devam ederse bu ket ceza, kişi başı 5 mü- ysorKrayayükselecek. Bu yöndeki hazırlık da Ba- kanlar Kurulu'nda" di- ye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear