23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
26 MART 2001 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA DM RESTORAN GÖZDOYURAN TURHAN SELÇUK sn\L1 DÜRÜST ÎABİAILI İSTANBUI EFENDİSİ ABDÜLCMBAZv IN HARİKULÂDE MACERALARI KISIM ÜEKMİLI BİRDEN ii. MÜTHİ5;, MÜTHİ5JEN / $ÛNUNJ>A &A$ Alevi Nusayrilerkimdir? Tarihsel, toplumsal, dinsel yönleriyte ÂLEVİNUSÂYRİLER CETİN YİĞENOĞLU 7 eniden doğuşa (reenkarnas- yon) inandıklan, kendilennı ayn bir dinin mensubu gibi gördükleri, Hz. AH'yi Tanrı bıldikle- ri, mûrşitleri Muhammed tbni Nu- sayr'ı da Hz. Muhammed'ın yerine koyarak peygamber saydıklan savla- nan, hani "FeDah" denilerek, "Arap Uşağı" denilerek aşağılanmak ıstenen şu Alevi Nusayriler kimdir, gerçekten de? Tarih boyunca yaşanılan onca acı- dan sonra toplumsal bütûn pencerele- nnı öbür topluluklara kapamalan ka- çthılmazJttuydı? Onlann dinsel inanç- lan'açışrndân içsel (batıni, ezoterik) bir topluluk olmalan nu böyle bır ya- şam biçimini dayatmıştı? Her batıni topluluk gibı kapalı (gızli, illegal de- ğil) bir yaşam sürdûrmek zorunda mıydılar? Kendı aralannda gelıştiril- miş, birbirini tanımak, tanışmak, ye- ri geldiğinde uyarmak ıçın özel ışaret- ler, alegon perdesı ardında simgesel anlatımlar, ömeğın özel bir dıl gelış- tirmişler midir? Kapalı vapı levi Nusayrilerin bu kapalı ya- pısı, yonımlann, yakıştırmala- nn, büyûk yalanlann, aldatma- calann kapısını açmıştır, bûyük ola- sıhkla... Önce, şunun altı çizilmelidir: On- lara yakıştınlan sapkınlıklar, karala- malar, aşağılamalar, düşük davranış biçimı, dünyada hıçbır batıni tarika- ta, topluluğa, doktrine yakıştınlamaz ve yakıştınlmamalıdır da! Ne yazık ki içsel inanç yapılanmalarının, doktrin- lerin toplumsal kaderidir bu! Bırde şu var. Bu topluluklar arasın- dan bır mûrit, bir üye ya da sempati- zanın suçu da bir iyilik ve gûzellık felsefesi oluşturmaya çalışan tarika- ta, öğretiye (doktrine) yüklenmeme- lidır! Söz konusu Alevi Nusayn top- lumu olunca yüklenmiş, ne yazık ki... Bunda, tarihsel ezilmişliklerinın, yoksulluk ve yoksunluklannın da pa- yı çok büyük, kuşkusuz. Işte bu sus- kunluk, bu ûrkeklik Alevi Nusayrile- rin yanlış anlaşılmasına, yanlış tanın- masına yol açmış... Hani, bir söz var ya, yanlış anlaşılmak, anlaşılama- maktan daha kötüdûr, diye. Bu söz Alevi Nusayrilerle öyle örtûşüyorki... Dll kökenlyle Alevlllk... T""\il kökenı itibanyla Anado- / llu'da Alevilik, dörde aynlıyor: -Z->^1) Azerı Türkçesi konuşan Aleviler. Ortodoks Şiiliğe oldukça ya- kınlar ve Kars yöresinde yaşıyorlar... 2) Orta Anadolu, Doğu Anadolu, Ege ve Akdeniz'de yaşayan Aleviler. 3) Kürt Aleviler. Tunceli, Adıyaman, Maraş, Malatya, Sivas, Bingöl ve Muş-Varto'da ön plana çıkıyorlar. 4) Tûrİdye'nin güneyinde, Hatay, Ada- na, Tarsus ve Mersin'de yaşayan ve Arapça konuşan Aleviler, yani konu- muzun "objdai", Nusaynler... Alevi Nusayrilerin ayıncı özellikle- ri, öbür Alevi topluluklanyla oluşum itibanyla tarihsel bağlannın olmama- sı... Evet, konumuz Alevi Nusayn- ler... Nusayn adının kökeninden tari- katın kuruluşuna, dinsel, toplumsal konumlanna ilişkin bir dizi soruya yanıt bulmak gerekiyordu. Evrensel bir mezhebin, önemli bir tarikatım birkaç gazete yazısında bütûn yönle- riyle tamtmanın olanağı da pek gö- rünmüyordu? Ancak, olsa olsa genel ürkfye üzennde oynanan oyıınlarAlevilikya da "Anadohı fslamhğT, gerçekten de çerçevesi bütûn boyutlarıyla yrrilmiş bir dinsel yapüanma mı? Bu vapüanmayla flgüi bilgi birikiminde ve yapıiao yonunlardaki isabetsiztik ne- denryle mi Ban'nın Tûrkiye üzerinde dini kuOanarak oymuhğı oyıınWrtrtnıuyor?BııııdiAkTİliğm(bûtûntarikaÜanyU)(^- taAsyaveAnadohı'nundinsdkabÜanndanakfağıruhvadakim- fiğin de payı var mı? Insanlarm bömçkrinde tortusu kalan doğa tanrdann, öhımlü tannlann, atanmış tannlann egemenfik sür- düğû topraldar üzerinde geoşen Anadohı Alevifiği ban görûşte- re göre AM'yi, Tann'nm adkrmdan biri saydığı, son tahfiide tan- rdaşbrdığı için mi adı konulmamış ya da hasünlmış bir din ola- rak karşnmza çıtayor? Bu yanrv la. gerçekten de Alevilik, temeü şamanizm ve Anadolu'nun binkrce yıDık kûltûr kabb üzerinde yökseieıı Isfauniyetten etkflenen bir din midir? Befld, sinüsd ko- sinusü çoktan çizüdiği sanılan bir konuda bu soru anlamsz ge- k^)UkAncal^getişmekronugösteriyorki,batophım,yskmge- lecekte bu koou, çoookkonuşuhıp tarbşdacağa benziyor_ Bffim- sel tanımlara baküırsa "Akvilik, (genel olarak) gerçekte inamş- lan ve ritûeUeri birbirinden oldukça farkh, heteredoks tophüuk- lan (etnik açıdan) tanunfaunak kjin lnıllanıl»n bir fist kavram". hatlanyla bir çerçeve çizilebilirdi... Biz de, bunu yapmak istediğimiz bu çalışmanın başlangıcında Adana- lı, Hatayh (Iskenderun), Tarsuslu Ale- vi Nusayri dostlarla Adana'nın Ra- mazanoğullan tarafindan yaptınlan ûnlü Ulu Cami'si yakınlanndaki bir büroda tanıştık. Ulu Cami deyince anımsadım, ya- pımı sırasında çıkan anlaşmazlıklar bir başka Alevi Nusayri cankınmına yol açmıştı. Sonraki günlerde Hasan Aüa adlı Alevi Nusayri dostun Mersin yolu ûzerindeki işyerinde bır araya geldık, Adnan Koç, Ruslan Coşkunırmak, ni bir kitabı daha yayımlanacak. Bu çalışma dolayısıyla bu yönûnü de öğ- rendiğimız Omer Ulucay'ı "Nusayri- log bir tabip" diye tanımlasak pek yanhş yapmış oünayız herhalde... 'Nusavrl' adının kölcenl... urada bir de şunu vurgulamak gerekıyonToplantıyakatılan- lann hiçbirinin şeyh ya da şıh gibi sıfatlarla tanımlanabilecek dinsel kimliği, misyonu da yok. Katıhmcı- lann tamamı eğitımli, yurtsever ay- dm, diye tanımlanabilecek bır kimli- ğe sahip insanlardan oluşuyor. da asıl askeri güce yardım amacıyla Medine'den takviye bir asken güç gönderilir. Arapça "yardımcı gûç" anlamında Islam'da cıhat geleneğıne uygun olarak fethedilen topraklann fetheden güçlere verilmesini içeren "Ansar" sözcüğûnûn çoğulu "Nu- sayri"dir. tkinci görüşe göre bu tarihi olaydan adını alan Nusayra Da- ğı'ndan geliyor tarikatın adı. Üçüncü yorum biraz farklı: "Ehl-i Beyt"in (şimdi, bunu da öğrenıp açıklamamız gerekecek), 11. Imamı, Hz. El-Hasa- nûl Askeri'nin en sadık ve bılgili mü- ridi (ki Nusayrilığin kurucusu) Mu- hammed îbni Nusayr'dan geliyor Nu- A nadolu'da Alevilik, dil kökeni itibanyla dörde aynlıyor. (1) Azeri Türkçesi ^m konuşan Aleviler. Ortodoks Şiiliğe oldukça yakınlar ve Kars yöresinde yaşıyor- / J lar. (2) Orta Anadolu, Doğu Anadolu, Ege ve Akdeniz'de yaşayan Aleviler. (3) ^ ^ ^ Kürt Aleviler. Tunceli, Adıyaman, Maraş, Malatya, Sivas, Bingöl ve Muş-Var- ^ . .^L.to'da ön plana çıkıyorlar. (4) Türkiye'nin güneyinde, Hatay, Adana, Tarsus ve Mersin'de yaşayan ve Arapça konuşan Aleviler, yani konumuzun "objeteri", Nusayriler. VedatKireççi,EşrefYelekçi,SalirnCa- DoğuOan, Süleyman Onatça, Gökhan Gökçeü, Ali Naci Gökçeli, Tahsin Yü- dmm, Selahattin Alsancak, Selahattin Ünhıer ve, evet, ve Ömer Uhıçay'la. Bu dostlardan bazılan Tarsus'tan, îs- kenderun'dan gehnişti. Burada Ömer Uluçay'ın aynca tanıtılması bır zo- runluluk... Tıp doktoru olan Uluçay, Alevi Nusayri değil, bir kez. Ancak doktora verecek denli konuya egemen bir aydın... Kendi tanımıyla "Evet, Alevi Nusayri" değil. "beiden''de de- ğil, ama "yol"dan bir Alevilik, Nusay- rilik araştırmacısl... Arap Alevihği - NUSAYRlLtK adında yayımlanmış bir kitabı da olan Uluçay'ın yakında konuyla ilgili ye- Alevi Nusayriük adı nerden geliyor ona bakahm önce... Köken itibanyla Adanalı, ancak Suriye yurttaşı olarak ölmüş Muhammed Emin GâKp et-Ta- vil'in 1924'te yazdığı ve türünün kla- siği sayılan "Arap Akvilerinin Tarihi -NUSAYRİLER" adlı kitapta Nusay- ri adının kökeni hakkında şunlar ya- zılmış: "Kimileri 'Nusayriler' admm Seyyid Ebû Şuayb Muhammed b. Nu- sayr el-Basrî en Nümeyrî'ye nispetie verildiğini savunur. Oysa doğrusu, bu NusayriadmmNusayraDağı'ndan tû- retOdiğıdir." Ancak, bu konudaki görüşler çeşit- li. Uluçay'a göre isim konusunda üç yorum var. Birinci yoruma göre Şam yöresinın Bizans'tan alınması sırasın- sayrilık adı. Makıne mûhendisı Hasan Ancı ile eczacı Ruslan Coşkunırmak bu yoruma katılıyorlar. 'Nusayrilerin büyük çoflunluflu Arap kdkenll' öportaja Almanya'dan katüan ve bu konuda yayımlanmış dört kitabı bulunan Enis Emir de katılıyor bu yoruma. Ehl-i Beyt, Alevi Nusayriliğin yaslandığı iki bü- yük dayanaktan bıri:Nusayrüikte din- sel ve dünyasal konularda tek ve ke- sin otorite ise Kuran ve Ehl-i Beyt. Ehl-i Beyt "ev haUa" anlamına geli- yor. Dinsel ıçerik açısındansa Hz. Muhammed, Hz. Alı, Hz. Fatma, Hz. Hasan. Hz. Hüseyin ve Hz. Hûse- yin'in soyundan gelen dokuz imam kastedıliyor. Nusayrilerin öğretileri derüi, etnik kökenleri de oldukça renkli ve var- sıl... Hasan Atıcı'ya göre Nusayrile- rin büyük çoğunluğu Arap kökenli. Yemen'de yaşanan büyük bir sel fela- ketınden sonra Benikahtam adlı kabi- le önce Irak'a, sonra Sunye'ye göçer. Muhammed tbnı Nusayr'ın üçüncü kuşak halifesi Hüseyin bin Hamdan et-Hasbi'nin aralannda müritleredin- diği Hazar Gölü kıyısında yaşayan Deylem Türklerinin birçoğu Alevi Nusayriliğe girer. Ağırlıklı olarak Arap kökenli olmalanna karşın Türk, Çerkez, Kürt ve yerli halktan da kan- şan olmuştur. Ruslan Coşkunırmak'a göre Nu- sayra Dağı'nın da içinde bulunduğu coğrafyadaki Fenıkelıler yer yanlıp da içine girmediler ya... Anadolu'daki herkesi Türk göster- meyi seven bazı "mütefekkir''lere gö- re ise bunlann hepsi Türk kökenli. Türkler eskiden çocuklannı daha iyi bır yaşam için görece gelişmiş uy- garlık kuran Araplann Çukurova'da- ki çiftliklerine uşak verirlermiş ya... Uşak. "bizmeâi" anlamında oldu- ğuna göre Arap'uı uşağı olan bu in- sanlar da olsa olsa Türk kökenlidir(!)e hükmedilmiş... Uşak, bır de çocuk anlamına gelir, biliyorsunuz. Olsun, o da olsa olsa Türk çocuğudur... Nasıl ki asimilas- yon politıkasıyla adamlan bir de ka- fatasının seksen beş santim geldiğine hükmeden bilım adamlanmızm fet- valanyla "Eti Tûrk'ü" diye tannnla- dıysak, kim tersini savlayabilir ki? Yarın: Alevi Nusayrlllk bir din ml? GEÇMÎŞTEN GELECEĞE ORHANERİNÇ JUTye öpelim.. AmaKuraHarnı Abnayalm... Avrupa Birliği'ne girmenin ülkemize sağlayaca- ğı avantajlar üzerine yapılan çeşitlemeler, giderek alınacak Eurolar üzerinde yoğunlaşıyor. Ulusal Program'ın, demokratıkleşme ve çağa ayak uydurma yönlerine ilişkin bölümleri neredey- se unutulur ya da yadsınır gibi oldu. Kapsamlı yasalann TBMM'de görüşülme sü- recini kısartmak amacıyla içtüzükte yapılan değişikiiğin de pek yaran olrnadığı anlaşılıyor. Ornek olarak ilk akla gelen, Medeni Yasa Tasa- nsı. Kavramlar biryana kullanılacak kelimeler üze- rinde bile koalisyon ortaklan hem kendi aralann- da hem de muhalefetle anlaşamıyor. Şeriat ya da Mecelle kurallanna aykın görülen öneriler, tutucu- lann da katılımıyla tersine çevrilmek isteniyor. Bir yandan cinsiyet aynmının da kaldıracağına söz veriyoruz, bir yandan da bu aynmın kaldınl- maması için çaba harcıyoruz. ••• Açtklanan Ulusal Program'a bakarsanız yüzden fazla yasanın değiştirilmesi gerekiyor. Ifade özgüriüğüne ilişkin yasalar içinde nere- deyse yanm yüzyıl önce çıkarılmış olanlan var. Aradan geçen yıllara karşın demokrası anlayışına uygun biçimdeyenileştırmekyenne, geriyegötür- menin yollannı arayıp bulmakta daha başanlı ol- duğumuz görülüyor. Eski yasalar böyle de.. yıllardır kapısında bek- lediğimiz Avrupa Biriiği'nin kriterierini bildiğimizi sanarak degiştirdiğimiz yasalar başka türiü mü? Alın size çok yakın tarihimizden bir örnek. (özet Ulusal Program - sayfa 7) "4250 sayılı Ispirto ve Ispirtoiu Içkiler InMsa- n Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasansi da 11 Ocak 2001 tarihinde TB- MM tarafindan onayianmıştır. Ancak söz ko- nusu düzeniemenin bir kez de tam üyelik pers- pektiti cerçevesinde eie almmasında yarar ola- bilecektir". ûzeilikle milli içkimiz Rakı'nın yozlaşmasına yol açacağı konusu gündeme geldiğinde yetkilileri- miz, Tekel'in çanına da ot tıkayan yasayı savunur- ken "Avrupa Birliği'ne girmek için böyle yapma- mız gerekiyor" dememişler miydi? Demek ki öyle değilmış. Olmadığını da yukanya alıntıladığım bö- lümde kendilen itiraf ediyoriar. Iş yaşamıyla ilgili iyileştirme önerilerine karşı çı- kanlar da yine Avrupa Biriiği yandaşlan. Biliyorsunuz.. sendika güvenliğini sağlamayı amaçlayan bir girişim var. Hazırianan tasanya gö- re, bir işçinin sendikaya üye olması da açıkça sen- dikal faalryet kapsamına alınıyor. Yani işverenler, sendikaya üye olan işçilerinin işlerine son verirter- se ek yaptınmlarta karşılaşacaklar. Bu nedenle çı- kardıklan işçilere ödeyecekleri tazminat, biraz da- ha artacak. Bizim işverenlerimiz bu açıdan da bir âlem doğ- rusu. Kendileri işveren sendikalanna ve konfede- rasyonlanna üye olduklannda sorun olmuyor, ama işçiler sendika üyesi olduğunda isyerleri neredey- se kapılanna asma kilit vuruyor. İşveren lobisi bir süredir bu küçük güvenceyi bile engellemek için dolaşmadık kapı bırakmıyor. Her zaman olduğu gibi "Avrupa Birliği'ne gir- sek.. ama kurallannı almasak ne iyi olur" yaklaşı- mı bugün de ağırlığını koruyor. Bu tutumla Avrupa Birliği'ne alınacağımızı sanı- yorsak, boşuna vakit ve kâğrt harcamayalım. oerinc@cumhuriyetcom.tr. Şiilerle aynldıklan birleştikleri noktalar Uluçay'a göre Alevi Nusayriliğin Şıilikle birleştiği nokta "tsla- mm iman esaslan bakı- mından Kuran ve Ehl-i Beytyohmu izteyen Ca- feri mezhebinin ilkele- rine sahip obnalan, imanla ilgili inançlan nübüvvet (peygamber- HkX imamet (dinsd b> lafet), adalet, tevhit (Tann'nın tekliği) ve mead'dır (kryamete manmak)". Avukat Ali Naci Gökçeli Alevi Nusay- rileri kısaca "on Ud irnama" diye tanımlı- yor. Bir forum havasında sürüyor söyleşîmiz. Hasan Atıcı'run güzel ev sahipliğinde gece yanlanna dek süren börekli, çörekli, çaylı söyleşide olanaklar el- verdiğince konunun can alıcı noktalanna değiniliyor... Kuran'ın kabulün- den sonra Alevi Nusay- riler'in Hz. Muham- med kanalıyla on iki imama intikal eden yo- rumu kabul ettiklerini anlatan Atıcı, Sünnilik- le birleştikleri noktala- n şöyle sırahyor: "Kuran"daki ihlas su- resinde anlablan Allah inana. Kuran'ın AJlah'ın kitabı olarak kabul edilmesi. Hz. Muhammed'in Allah'ın resulü, elçisi ve son pey- gamberi olmasL Ahret ve kıya- met gûnüne i- nanç. îslamiye- tinöbürinançla- n neyse Alevi Nusayrilerde de genel kabul gör- mesi; kelime-i şahadet, najnaz, oruç, hacca git- mek, zekât ver- mek, gibL" Bu yaklaşımlanyla ana felsefelerinde ge- nel Anadolu Alevili- ğinden aynlarak Şiilik- le örtüşüyor görünme- lerine karşın şunun al- tını özellikle çiziyorlar: Inanç ve ibadet açısın- dan Şia içinde yer al- makla birlikte bugünkü Iran'ın siyasal Şiilik anlayışmı benimseme- dikleri gibi, reddedi- yorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear