23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 MART 2001 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA 17 İlahi Temaşa YCHP PM üyesi Zülfû üvaneli'nin "hasta adam" Osmanlı gibi yasaklar koyan "hasta delikanh" cumhuriyet yüzünden Türkiye'de ilk kez alta yüzyıllık aradan sonra 1998 yılında yayımına izin verildiğini sandığı Italyan ozan Dante Alighieri'nin "İlahi Komedi"sinin Hamdi Varoğlu'nun çevirisiyle 1938 yılında Hilmi Kitabevi tarafından yayımlandığını yazmıştk... Bir okurumuz aradı ve "İlahi Komedi"nin 1955 yılında Maarif Vekaleti'nin Dünya Klasikleri arasında da yayımlandığını anımsattı... Ancak daha da önemlisi, okurumuz Çetin Algın, kitaplığındaki "llahi Temaşa"nın 1932 basımı olduğunu bildirdi. Ragıp Rrfkı'nın çevirisi ve "llahi Temaşa" adıyla yayımlanan kitabın "sahip ve naşiri" olarak "Ordunun Kütüphanesi" görûlüyormuş... Kitap istanbul'da Ankara Caddesi No: 82'deki Cezmi Azmi Matbaası'nda basılmış. Matbaanın telefonu da var 23996. Sektronik posta: denizsomecurrtwr1yetcom.tr T«t: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 - Toplumsal erozyon yaşanıyormuş... -Evet milletin havatı kavdı!" lus ötesi şirketlerin kunmakta olduğu Yeni Dünya Düzeni'nde ulus devletin yeri yok- tu hani... Küreselleşme böyle demiyor muy- du... Ekonomi batıp dolar 1 milyon liraya vurunca apar topar Amerika'dan bulunup getirilen ve Dünya Bankası Başkan Yardımcısı iken ekono- miden sorumlu Devlet Bakanı yapılan Kemal Der- viş'in diline doladığı bu "ulusal program" da nere- den çıktı başımıza. Düne kadar söylenenler yalanlanmadığına göre bu- gün Türkiye'de uygulanmak ıstenen "ulusal prog- ram" her şeyden önce çağdışılıktır! Bırakın şu "ulu- sal" lafını artık, çağa ayak uydurun... Bizi, uluslara- rası sermayenin kucağından indirmeye kimsenin hakkı yoktur... Devir, çok uluslu sermayenin devri... Zaten "ulusal program'dan ne Başbakan Büient Ecevit'in haberi var ne de Bakanlar Kurulu'ndaki- lerin... Kemal Derviş, Amerika'ya pardon Dünya Banka- Urusa'l sı'na istifasını verip Türkiye'ye geldikten sonra he- nüz Meclis'te bir miltetvekili gibi yemin etmediği için milletin iradesine saygı gösterip önceki günkü Ba- kanlar Kurulu toplantısına katılmayınca, başta baş- bakan ve öteki bakanlar, uluslararası kredilerie ya da yap-işlet-devret modelleriyle gerçekleştirebile- cekleri yatınm projelerini konuşmuşlar... Kimsenin gündeminde "ulusal" bir şey yok... Derviş yıllarını Amerika'da geçirmiş bir fakiriik uz- manı, işinin ehli; "ulusal program" derken aslında "ulu- sal satış programfndan söz ediyor olmalı... Ulusal hava yolunun bir an önce satılması, ulusal haber- leşme ağının hemen elden çıkanlması gibi projeler programa bu bakımdan gerçekten de "ulusal" bir an- lam kazandınyor... Bu arada Hazine'ye a'rt araziler de satılacakmış... Adana, Bursa, Antalya, Denizli, Aydın, Hatay, lz- mir, Istanbul, Mersin, Muğla, Ankara ve Konya'da satılacak devlete ait toprağın yüzölçümü 11 bin 172 kilometrekareymiş. Toprak satışından 28 katrilyon liranın üzerinde gelir bekleniyormuş... Hesap yanlış değilse vatanın metrekaresi 2.5 mil- yon lira. Sudan ucuzl Işte "ulusal" dediğin böyle olun uluslararası sermayeyle, ulus ötesi şirketlerie el ele, gönül gönüle, yanak yanağa, kucak kucağa olacaksın ki "ulusal" olsun. Biliyorsunuz, Ermenistan 1921 Kars Anlaşma- sı'nın iptali için bir kampanya başlatıyor; Kars ve Ar- dahan'ı istiyorlaımış... Kars ve Ardahan'ın yüzölçü- mü yaklasık 18 bin kilometrekare... Metrekaresi 2.5 milyon liradan kaç dolar yapar! Artık paradan sıfııian atma zamanı geldi... Baksanıza Kemal Derviş bile dolan liraya çevirmek- te zorianıyor... SESSIZ SEDASIZ (£.A NURİKVRTCEBE Yüksek Yerilim Hattı ardincutfcu@yahoo.cofn Dikkat sevgili halkım: Piyasaya safate umut süriiyorlar! BağmsnlftGüNiNevzatEraıi anarken Ankara'dan Dr. Ali Rıza Üçer "Cumhuriyetimizin temel değerieri-, ni, ulusal bütünlüğümüzü ve Kemaliz-1 mi yaşamı boyunca inatla savunan, he-1 kim örgütümüzde de bu değerterin yer- leşip benimsenmesi için uzun yıllar sa- vaşım veren kalpaksız Kuvay-ı Milliye- ci Nevzat Eren hocamızı ölümünün bi- rinci yılında sevgi ve saygıyla anıyoruz. Sevgili hocam, her geçen gün sa- na olan özlemimiz daha da derinleşi- yor. 'Gerçeğe Çağn' hekimleri olarak yaşamının sonuna kadar bizlere ver- diğin desteği asla unutmayacağız, 'Karaburun Mağlubu' olmanın onu- runu biriikte taşıdığımız gibi. Sen bi- zim 'bağımsızlık gülümüz'sün, söz ve- riyoruz savunduğun değerleri er ya da geç hekim örgütünün temel felse- fesi olarak yaşama geçireceğiz." Ve Ceyhun Atuf Kansu'nun Bağım- sızlık Gülü:" Yerden alıp o gülü/ Han- gi gülü?/ Birtopçu neferinin/ Sakar- yalı yaz toprağında/ Sıcak kan gülü./ Alıp koklamak o gülü/ Hangi bahar- da?/ Türkçenin özgür kırlannda/ Tür- külerde burcu burcu/ Bilgeliğin ana gülü!/ Bir basmadan alıp o gülü/ Han- gi basmadan?/Nazilli fabrikasından/ Pamuğumuzdan, emeğimizden,/ Do- kuduğumuz halk gülü/ Hoyrat ellerin- den alıp o gülü/ Hangi ellerden?/ Uzak Teksaslı çobanlann/ Bilmediği, uğru- na can venmediği/ Türkiyeli o çileler gülü./ Yerine koymak, kutsamak o gü- lü/ Hangi yerine?/ Mustafa Kemal'in bahçesine/ Bir ulusun suladığı besle- diği/ Yediveren bağımsızlık gülü!" ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCt Semra Atabay'ın emekleri... Aslında bu "gecikmiş" bir teşekkür... Araya bazı ivedi konulann girmesi, uzun bay- ramtatili derken, 22-23 Şubat 2001 gûnlerinde Yıldız Tek- nik Üniversitesi (YTÜ) odi- toryumunda yapılan "Çevre- ye Duyarlı Yerel Yönetim- İer" konulu uluslararası sem- pozyumdan söz etmek de bu- gûne kaldı... Böylesine önemli. güncel ve ülkemiz için "yaşamsal" değer taşıyan konulan yıllar- dır özenle ele alarak, geniş kapsamlı bilimsel toplantılar- da irdelenmesine öncülük ve "emektaruk" yapan Prof. Dr. Semra Atabay'a birkez daha teşekkür etmek de... Kuşkusuz aynı teşekkûrü, yine yıllardır bu sempozvum- İara ortak olan Goethe Ensti- tûsü'ne, evsahipliğini ve her tûrlü organizasyon yûkünü üst- lenen YTÜ'ye ve özellikle ye- rel yönetimlerle ilgili konula- nn tartışılmasına çok düzeyli katkılarla omuz veren Mar- mara ve Boğazlan Belediye- deydiler... ' t • Hükümetler ise bu bilimsel çağnya kulak asmak bir ya- na, aynı uygulamanın yasal dayanağı olan Turizm Teşvik Kanunu'nun çevreye karşı "daha duyarsız" uygulan- masını sağlayacak yeni taslak- lar hazırladılar... Son olarak da şimdiki Turizm Bakanı Er- kan Mumcu, bir yandan bu bakanlığın artık "kapatılma- sı" gerektığını söyleyerek "si- vil" toplumda "scmpati" top- larken, öbür yandan turizm merkezlerindeki imaryetkile- rinın "nâzım planlara bile bağlı kalmadan" ve sadece yine Turizm Bakanlığı'nca "denetimsiz" kullanılmasını öngören bir taslağı devreye soktu... Yani, sempozyumun sonuç- larından "tam tersini yap- mak için" yararlanmış oldu. ••• Şimdi, "Çevreye Duyarlı Yerel Yönetimler"' buluşma- sındaki değerlendirmeler de yine gündemde bulunan yeni Bunu yaratan belediye, nasü "çevreci" olabilir?.. ler Birliği'ne de yapmak ge- rekiyor... YTÜ Mimarlık Fakültesi Şe- hir ve Bölge Planlama Bölü- mü Başkanı Prof. Dr. Semra Atabay'ın bu yıl tam "8. kez" aynı inanç ve özveriyle bu sem- pozyumlan ve yayınlarını "Türkiye'ye armağan eden" duyarlı çabalan ise yurtsever hocamızın adının en başta yer almasına neden oluyor... ••• Önce şunu belirtelim ki Çev- reye Duyarlı Yerel Yönetim- ler Sempozyumu'nda dile ge- tirilen görüş ve önenlenn de -tıpkı öncekiler gibi- bu ülke- yi yönetenlerce dikkate alınıp değerlendirilmesi konusunda fazla bir umudumuz yok... Örneğin, önceki yıllarda ir- delenen sorunlardan "Turizm Planlaması ve Çevre" konu- sunu anımsıyorum. Yine Ata- bay'ın çok özel gayretiyle bir araya gelen yerli ve yabancı uz- manlar. hani şu "hükümet ka- ranyla" ayncalıklı imar hak- kı elde edilen "turizm mer- kezi" uygulamalannın artık sona ermesi gerektiği üzerin- de tam bir görüş birliği için- "Belediyeler Yasası Tasan- sı"na son şeklini vermek için aslında eşi bulunmaz bir "kay- nak..." Siyasiler, bürokratlar, TBMM'deki komisyon üyele- ri ve ilgili herkes, 22-23 Şu- bat 2001 gûnlerinde YTÜ'de sunulan bildirileri ve yapılan tartışmalan "okuyarak" ka- rarlannı verirlerse, denetim- siz ve bilim dışı yerel imar yetkileriyle tarihin en büyük "tahribatmı" yaşayan kent- lerimiz bu görülmemiş fela- katten de artık kurtulabilir- ler... örneğin; "Belediyeler, tarihsel-kültürel ve doğal çevrenin korunmasından öncelikle sorumludur" il- kesini yeni yasanın tüm mad- delerinde gözetırlerse, "imar" denince sadece arazi rantı ve yağmanuı anlaşıldığı bu "yok edici" sistemi de durdurabi- lirler... Evet... "Bilim" görevini bir- kez daha yaptı... Şimdi aynı teşekkûrü "hak etme" su-ası ise "siyasiler"dedir... Bekliyoruz... Oekinci@cumhuriyetcom.tr KtM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak@turk.net 7 pvlyorv dolaraİL ÇIZGlLIK K4M/L M4S/IA4C/ • • < •- - • • - HARBt SEMtH \ POROY _. - • • setnihporoy@yahoo.com • : ; ^ . . • ; . . . • ; • . • • : • • • TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN UMart Btfl TİPİİLK TIP OKULU FRENGI'NİN İLACL İS2?'O£ *U6ÜN,iST*NBUL'lX,L RİND£Kİ TfPrS İLK T1FOKULU AÇfLPf.4r 7ft-\ HANB-İ AMİKC VE Ce&iAMHANE-î UAMUU?\ ADfYtA 6V>İfAH£.to*m*jr > uN İSTB& Ûx\ RİNE KUKUtAN OKLL, VE2A/BCİl££'De TU. LUUBAG&tff KOUA&t'NCA ÖĞ8ETİUE SAŞ- \ LAPt. MÛPUK, H£XİkA6A$l A4US7Mf* SeHÇ£r\ Y4ZDIBMANIN 6İHİ$ İÇİN YE7TBLİ OLDUĞU OKULDA, CeGSLŞR /Zİ SMTSÛ- fÜjm& Y£ HAStlt ÜZ£8İfJP£ OtZ ÖÛ L£REtC mPtUYCBOO. ÖSJtgNİM SI2CA OCDU6UAJMH, ÖĞG£HCİL£££ ÖN C£ BU PİL. CĞGE7İl£C£*TİR 185+' TB BU6ÛH,ALMAN 71f> BİL- &NÎ f>AUL EHRLICH DO&OU. HA YVAMLAgMN £LO£ ETTt&i AN- 7İ7tX£İNLEKL£ OU1ÇTUIZCHJĞU S£KUMLA/& ILX KEZ HAS7ALHC- LAÜIN fYİLEŞrrGİLMESt IÇİN KULLANACAK OLAN Dr EHRUCMjLeRKİ Y/UA- &NPA DA, TEHLİKEU 8İK. HASTAUK OCAN FR£NGİ ÛSTÛNDE ÇALl$MALAB/Nt YDĞUNlAŞrn&CAICTTZ'.. 3»PON ARKADAŞt SAttAOt/RO HATA İl£ BİRlİKTE'SALVAİtSAH 606*ADU ETtd- Lİ SEHTETİK. İIACJ 8UL4CAK., BAÇARf- LARiyLA NO8EL TIP ÖOÜLÜ ALACA/CTfR. KAŞ ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1994/172 Davacı Hazine vekili Av. Betûl Koçak tarafindan davalı Kadem Çelik ve 16 aıkadaşı aieyhine açılan Kaş ilçesi Gelemiş köyü birliğinde kain 457 parselın 2/B maddesi kapsamına gıren bölümünün davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile bu bölümûn tapuda ayn bir parsel numarası ile maliye hazınesı adına tescıline. Tapu kütüğünün beyanlar hanesıne korunması gereklı kûltür ve tabiat varhgıdır şerhınin konul- ması ıstemli davanın yapılan yargılamasında verilen ara karan uyannca; Davahlar Ali Doğan, Ilhan Acar, Selim Sevinç Ergin adreslenne çı- kartılan teblıgatlann bıla teblıg gelıp C. Savcılıgınca yapılan araştınnada da adresleri tespıt edılemedığınden dava dılekçesı ve duruşma gû- nünün ilanen teblıgıne karar venlmekle adı geçen davalılar Ali Doğan, Ilhan Acar ve Selım Sevinç'ın mahkememızde yapılacak olan 04.04.2001 günü saat 09.05'te Kaş Adlıyesı duruşma salonunda hazır bulunmaian veya kendılerinı bir vekil ile temsil ettırmelen gerektiği HUMK.nun 213. 337 maddeleri geregince Tebligat Kanunu'nun 28 ve devamı maddelen uyannca ilan olunur. Basın: 11479 PANO DENİZ KAVUKÇUOGLU 'Kokain'li Futbol ya da 'Etik'YırOğı Bülerrt Ecevit'in, Kemal Derviş'inkiler biryana, bu haftanın en önemli açıklaması Demet Şener'den gel- mişti. "Erkeklere heristediğımı yaptırabılınm..." diyor- du iri dudaklı manken kızımız, "Peşımde koşturan çok erkek var. Bir gün için bir Ferrari'yı gözden çıka- ranlar var. Ama ben o kişilikte değilım..." Bir Ferrari "355 Spider" bugünkü fiyatıyla 192 mılyar, "550 Ma- ranello" ise 297 milyar Türk ürası'ydı... Milyonlarca insanın hayatını altüst eden, nüfusun büyük çoğun- luğunu açlıkla, yoksullukla burun buruna getıren eko- nomik krize rağmen yirmilı yaşlarda bir genç kadının apış arasına bu yüksek bedeli ödeyebılecek babayı- ğitler vardı bu memlekette... Onlar çocuklanna ayda üç mılyara mürebbıye tutabılıyor, nışanlılanna on se- kiz milyara gelinlik alabılıyor, metreslerıne Boğaz'da yıllığı altmış milyara daıre kiralayabılıyorlardı... Istan- bul'un luks barları her gece onlarla dolup taşıyor, iç- kiler su gibi akıyordu... Bizi vuran "kriz" onlan hiç sarsmamıştı... Renkli basının magazin sayfalarında, televızyonla- nn paparazzı programlarında her gün bin benzenne rastladığımız bu göruntülenn hiçbir şaşırtıcı yanı yok- tu aslında. Kara paralann, kayıt dışı kazançların ken- di ekonomısinı, kendi kültürünü, kendi ınsanlannı ya- rattığı tüm ülkelerde tanık olunuyordu bu tür görün- tülere. Bizi yadırgatan, şaşırtan, bizım dışımızda ya- şanan bu farklı hayatlaıia, bu hayatların ınsanlanyla istemeden de olsa buluşmalanmız, kesişmelerimiz- di... Bu bir aradalıklardan kaçınmak istiyorduk haklı olarak... • • • "Erythroxylum coca" adlı bitkinin yapraklanndan el- de edilen "kokain" de işte o, bizim dışımızdaki baş- ka hayatların kimi yarsıllannın zaman zaman gerek- sinim duydukları, kimilennin ise onsuz yapamadıkla- n bir "uyanc/°ydı. Peru ve Bolivya'nın yoksul köylü- leri tarafından yüzyıllardır "açlık ve yorgunluk gideri- ci" olarak kullanılan yapraklanndan 19. yüzyılın ikin- ci yarısından sonra tıbbı amaçlarla yararlanılmaya başlanmış, ama aynı zamanda da "safahat âlemle- ri'nin vazgeçilmezleri arasına gırmiştı. Kokain, çogu kezsanıldığı gibi bir "uyuştumcu"degıldı. Tersıne, be- yin kabuğunu uyararak ınsanda "aşın coşkular" oluş- turan; vücut enerjisini arttırarak bir noktada yoğun- laştıran; bir noktaya yönelten; görsel, ışitsel ve do- kunsal halüsinasyonlara neden olan bir "uyanc/'ydı. Bu niteliklenyle, "entelektüel boşluk duygusu"nu bir süre için olsun dengelemek ısteyen ışadamlannın, "üstün performans" sergılemek ısteyen sahne şarkı- cılannın, Maradona gıbı "çaptan dûşmüş" sporcu- lann, "yatak fantezileri"nöe zorlanan kart zamparala- nn, ı yarat/c///Wann/yff/mi/ş"sanatçıların, disko karan- lıklannda taze sermaye avına çıkan pezevenklenn, ken- dini aşmak isteyen orospulann aradıkları pahalı bir "//aç"tı. Dışımızdaki hayatlann ınsanlarına airti. Bir gecelik kadınlara otomobıl anahtarları sunulan hayat- lann simgesiydi... • • • - ' Beşiktaş Jimnastik Kulübü, bilindiği gibi futbol ta- kımının başına yeni bir teknik direktör getırdi. Ne var ki Almanya'da da, Türkiye'de de sportif başanlanna tanık olduğumuz yeni teknik direktör, iyi bir futbol adamı olduğu kadar, bir "safahatadamı", aynı zaman- da da müseccel bir "kokain kullanıcısı"yd\. BJK yö- netıcileri, Christoph Daum'la birlikte, tHkemizın-fut- bolseverlerını, bu arada bızı de tabıı, önceden hıç düşünülmeyen bir tartışmanın, "Bir futbol takımı bir 'kokain kullanıçısrna teslim edilebilir mı?" tartışma- sının ıçine çektiler. Bize göre, dünyada birçok örne- ği görüldüğü gibi bir kız öğrencı yurdu eski bir "fahi- şe'ye, bir gençlık kampı eski bir "eroinman"a, bir iz- ci kampı eski bir "alkolik"e, bir okul büfesı de eski bir "esrariceş"e teslim edilebilıyordu. Edilebılırdı. Sosyal önlemlerte, tıbbı müdahalelerle, uzun rehabilitasyon çalışmalanyla fahışeler, eroınmanlar, alkolıkler. esrar- keşler "temizlenebiliyoriar", toplumda önemli görev- ler üstlenebılıyoriardı. Bu soylediklenmız eski "kokainmaniar için de ge- çerliydı doğal olarak. Ne var kı, Daum eski bir "koka- inman", eski bir "müptela" değildı. Kokaine yeniden başvurup vurmayacağı ya da ne zaman başvuraca- ğı, hangi aralıklaria, hangi dozda kullandığı ya da kul- lanacağı bılınmeyen, eğılımlerı başıboş bir "kullanı- a"ydı. "Eski" bir kokaınmandan çok daha büyük bir "risk" taşıyordu! Ama daha da önemlisi, dışımızdaki başka hayatlann pıslığinı her an üzerımize akıtabile- cek, potanstyel bir "ef/Âr"yırtığıydıl. Hem de hiçbir "pro- fesyonel başan'nınyamayamayacağı kadar büyük bir yırtık. Faks:0212-723 8497 (e-posta: dkavukcuoglutatuyap.com) BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 . 2 3 I iI 4 5 • 6 7 8 rrnj r 9 11 2 3 4 5 6 SOLDANSAĞA: 1/OrtaveDo- ğuAnadolu'ya özgü bir halk 2 oyunu. 2/ Dik n yokuş... Üzün- tülü düşünme 4 durumu. 3/ 5 Kasların ıs- temsiz, ağrılı ° ve geçici ola- 7 rakkasılması... R Doğal vetarih- sel özellikle- 9 rinden dolayı koruma altma alınan alan. 4/ Sınır boyu... 1 Orta Amerika'da bir 2 ülke. 5/ Ortadoğu'da 3 birgöl... "Gemilerde 4 — var/Bahriyeh yâ- 5 rim var" (Türkü). 6/ g Bir gezegen... Tantal _ elementınin sımgesı. 7/Bahçesulamakıçın açılmış ark. 8/ Önce- 9 leri Atatürk'e tahsis edilmiş, 1951'den sonra ise okul gemısi olarak kullanılmaya başlanmış ünlü yat. 9/ Resim ve heykel sanatlannda varlıklann bi- çimi... Osmanlı devletinde, taşradaki nüfuzlu aile- lere verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Kasaplık hayvanların tımüs ve pankreas bezle- rine verilen ortak ad. 2/ Lapina familyasından, eti pek sevilmeyen küçük bir deniz balığı... Tavlada "üç" sayısı. 3/ Smır nişanı... Güç, derman. 4/ Bir tiyatro sahnesinin önünde. ışık ve ışıldaklann yer- leştirildıği yer... Ortaçağda açık denızde kullanılan yelkenli gemi. 5/ Marangozlukta tahtanın kenanna rendeyle açılan bir çeşit kordon. 6/ Bir çalgı... Hz. Isa'nın doğum yeri olan köy. II "Bir .... meyvesi gibi paylaştık/Mehtabı kınlmış dal uçlanndan" (A.H. Tanpınar)... Küçük körfez. 8/ Ince bulgur... Olumsuzluk belirten bir önek. 9/ Birbirine bağlan- mış iki tekneden oluşan ve gezi denizciliğinde kul- lanılan tekne.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear