23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4 ŞUBAT 2001 PAZAR CUMHURİYET SAYFA HABERLER lajkükten ödün verVemez' • İstanbul Haber Servisi - ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan, 64 yıl önce anayasaya giren laıkJık ilkesi ile devlet yönetimi ve kamu düzeninin, insan yapısına ve gelişmelere göre yenilenen yasalara bağlandığını. dinin, insanlann vicdanına bırakıldığını belirtti. Ancak Türkiye'de hâlâ dinsel bağnazlığın pençesinde olan insanlann ülkeyi laik düzenden geriye çekmeye çahştığını vurgulayan Saylan. " Yurttaşlar olarak laikliğe ve laik düzene dört elle sanlmalı, siyasal beklentiler ve çıkarlar uğruna cumhuriyetimizin bu temel ilkesinden ödünier verilmesıne asla göz yummamalıyız" dedi. 'Beyaz EnerjTde yerigözaltı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Beyaz Enerji operasvonu kapsamında. Enerji Işleri Genel Müdür Yardımcısı Yavuz Gürsoy gözaltına alındı. Sorusturmayı yürüten Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk'ın talimatı üzerine Jandarma Genel Komutanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlar Daire Başkanhğı ekipleri tarafından dün gözaltına alınan Gûrsoy'un, teftiş kurulunca hazırlanan raporda, Aksu Enerji'nin halka arzı sırasında aldığı hisselerle haksız kazanç sağlaması nedeniyle 'görevden ahnması" önerildi. Komisyon tofrianamadı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu çalışanlannın maaşlanndakı dengesizliği gidermek amacıyla hazırlanacak kanun hükmûnde kararnameye son şeklini vermek ve kapsamını belırlemek amacıyla bakanlardan oluşturulan komisyon toplanamadı. Komisyonun. ön bir çalışmanın bulunmaması ve Devlet Bakanı Şükrii Sma Gürel'in yurtdışına çıkması nedeniyle bir araya gelemediği belirtildi. Gürel, Bayındırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydın ve Malıye Bakanı Sümer OraFdan oluşan komisyonun, Maliye Bakanlığı'nda yapılacak çalışmanın ardından bir araya gelmesinin beklendiği öğrenildi. PKK'nin cephanetiği • HAKKÂRt (Cumhuriyet) - Hakkâri 11 Jandarma Komutanlığı'nca kırsalda yapılan aramalarda, PKK'nin cephanelik olarak kullandığı bir sığınak ele geçirildı. Hakkâri Valiliği'nden yapılan açıklamaya göre. sığınakta yapılan aramada, 1 adet 61 milimetrelik havan, 19 adet Kalaşnikof marka tüfek, 1 adet G3 pıyade tüfeği, 2 adet Brunu marka piyade tüfeği, 2 adet 7.7 mavzer. 1 lav silahı, 7 RPG sevk fişeği, 3 adet RPG roket atar mermisi, 39 adet el bombası, 2 kılogram C3 patlayıcı madde, 2 adet havan mermisi ile bu silahlara ait çok sayıda şarjör ve mermı ele geçirildi. Ankara DGM Savcısı'nın uluslararası hukuka uygun tutum sergilediği belirtiliyor Şalk yabnzkaknadıtstanbul Haber Servisi-Tür- kiye'nin AvTupa İnsan Hakla- n Mahkemesi'ndeki eski sa- vunmanı Prof. Dr. Aslan Gün- düz. Ankara DGM Savcısı Ta- lat Şalk'ın Avrupa Birliği (AB), Dünya Bankası ve IMF Türkiye temsilciliklerinden Beyaz Enerji operasyonu so- ruşturması kapsamında bilgi istemesinin, AB üyesi ülkele- rin imzaladığı Lahey Tebligat Anlaşmasr ile örtüştüğünü söyledi. Bu anlaşmanın, yar- gıç ve savcılarm, diplomatik kanalı atlayarak başka ülkeler- deki kişi ve kurumlardan doğ- rudan bilgi almasıru öngördü- • Türkiye'nin Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi'ndeki eski savunmanı Prof. Dr. Aslan Gündüz, Talat Şalk'ın AB, Dünya Bankası ve IMF Türkiye temsilciliklerinden bilgi istemesinin, AB üyesi ülkelerin imzaladığı "Lahey Tebligat Anlaşması" ile örtüştüğünü söyledi. ğünü anlatan Gündüz, Talat lunmadığını vurguladı. Gün- reldyor.Bunedenle sava istedi- Şalk'ın doğrudan bilgi isteme- sinin önünde yasal bir engel ol- madığını, bu davranışının çağ- daş ülkelerdeki yaklaşunlarla da paralellik taşıdıgını belirtti. Hükümetin Talat Şalk'a yö- nelik suçlamalannı değerlen- diren Gündüz, Şalk'ın yazış- ma dilinin eleştirilebüeceğini, ancak söz konusu temsilcilik- lerden doğrudan bilgi isteme- sinin önünde yasal engel bu- düz şöyle devam etti: "tjgfli kurum yanıt veriyorsa hükümet neden gocunuyor? Şalk'm doğrudan bilgi isteme- siülkenin saygmhğma gölgedü- şürmedi, tersine bağunsız yar- gıya örnek oluşturduğu için saygınhğını arttmh. Bence, hu- kümetin yapüğL, ülkenin say- gmhğma gölge düşürmüştür. Aynca, soruşturmanın hem gjzii, hem süratii yapılması ge- ği herkesten bilgi alabilir. Esa- sen soruşturmanın bir ucu ba- kanhğa rlayanriığı iyin vt» ha7ir- lık soruştunnasınjn gbdi ohna- sı acısmdan da Sava Şalk'm yapüğı son derece yerindednf Gündüz, çağdaş ülkelerin, soruşturma ve yargı sürecini hızlandırmak amacıyla savcı ve yargıçlara diplomatik ka- nallan atlayarak başka ülkeler- deki kişi ve kurumlardan bilgi Kutati: Hükümet gündem değiştiriyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - FP Genel Başkanı Recai Kutan, "Beyaz Enerji" operasyonunu yürüten Ankara DGM Savcısı Talat Şalk'a yönelik baskılar konusunda hükümeti uyanrken "Eğer Talat Şalk hakkmda herhangi bir işlem yapıhr, bu operasyonu araşnrma görevi ondan abjursa bilsinler ki Türk kamuoyu, meseleyi 'Bu iktidar, mutlaka bazı yolsuzluklann üstünü örtmek istiyor' diye degeriendirecektir" dedi. Kutan, dün yapılan FP 11 Başkanlan Toplantısı'nın açılışujda yaptığı ,. , . .'",'.,', konuşmada, Türkiye'de- - asıl gündemin hükümet yetkilileri tarafından başka konular ortaya atılarak saptınlmaya çalışıldığını savundu. ÇİZMEDEN YUKARI m.kart@superonline.com.tr MUSA KART almasını sağlayacak mekaniz- malar oluşturduğuna dikkat çekti ve "Nice Zirvesi'nde onaylanan Lahey Tebligat An- laşması, sava ve yargıçlarm başka ülkelerdeki kişi ve ku- rumlardan doğrudan bUgi al- masmı öngörüyor. Eurojust, Judkialnetvvork gibi mekaniz- malar da bu amaçla oluşturui- du" diye konuştu Hûkûmete sonılar Ulusal Ekonomi ve Hukuk Haklannı Koruma, Geliştir- me Demeği adma görüşleri- ni açıklayan Dr. Cahit Deniz de hükümetin yaklaşımını "yargrya doğrudan mü- dahale" olarak niteledi. İhale yolsuzluklannm u- laştığı boyuta dikkat çe- ken Cahit Deniz, tçişle- ri Bakanlığı'na yaptıkla- n başvuruda dile getir- dikleri sorulan şöyle sı- raladı: 1- Enerji Bakanlığı'na bağh birçok genel mü- dürlük, yıllardır asaletle temsil yerine neden ve- kâlet yetkileri ile yöne- tilmektedir? BOTAŞ gi- bi kuruluşlarla marya ilişkilerinde dağıtılan usulsüz ihaleler neler- dir? 2- NükleeT enerji iha- lesinin iptali ile ihaleye katılan üç fîrmaya öde- nen toplam 100 milyon dolar, proje masraflaıv nın ödenmesini koşul- landıran ilişkiler neye dayalıdır? Burada savcı- nın görüş istediği kuru- luşlann girişimleri var mıdır? 3- Îhalenin iptali son- rası ihaleye katılan fir- malann tümü, yargmın görüş istediği uluslarara- sı platfonmlar düzeym- de, bu ihale nedeni ile çeşitli ödemeler karşıhğı kendi mağduriyetlerinin giderilmesi konusunda Türkiye'yi şikâyet et- mişler midir? Bakan, Şalk'ın durumunu değerlendirdi CHP lideri, partisinin üç hedefini acıkladı Türk: Kimse özgür değil Baykal'ın genişleme hesaplan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, hakkmda inceleme başlahlan DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk'ın görevden ahnmasının söz konusu ol- madığını belirterek "Müfettiş 'usul- süzJük yoktur' der>«ya bir disiplin cezaa önerir. On- dan sonra bukonuda karar verecek olan, Hâkimkr ve Savcılar Yüksek Kuru- lu'dur. Kimse özgür değ&- dir. Herkes yasalar çerçe- vesinde sorurnludur" dedi. Türk, af yasasından bugü- ne değın 23 bin 556 kişinin yararlandığını. bunlardan yeniden suç işleyerek dönenlerin sa- yısınm 27 oldugunu bildirdi. Bakan Türk, katıldığı bir televiz- yon programında ülke gündeminde- ki son olaylara ilişkin sorulan yanıt- ladı. Içtüzük değişıkliği tasansıyla muhalefetin "susturulmasının" amaçlanmadığını savunarakıstene- nin "gereksiz konuşmalara" mey- dan vermemek oldugunu öne süren Türk, maddeler üzerinde muhalefe- tin konuşturulmamasının "aşmya gtaniş" bir düzenleme olabileceği- ni kayderri. "Beyaz Enerji" soruşrurmasım yürüten DGM Savcısı Şalk hakkın- da başlahlan soruşturmanın anımsa- tılması üzerine Türk, sav- cı tarafından istenen bel- gelerin Türk makamlann- da da bulunduğu, buralar- dan da sağlanabileceğini kaydetti. Şalk'ın görevden ahnmasının "söz konusu olmadığmı" bildiren Türk, "Beyaz Enerji soruşturma- suun engellenmek istendi- ği" yorumlanyla ılgili so- ruya da, "Bunlar yanhş şeyier. Hiç- bir hükümet zamanmda bu kadar yolsuziuklann üzerine gjdflmedi" yanıtını verdi. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüse>in KrvTikoğlu"nun "af yasa- smdan v^rarianan 1660PKK'li"yle ilgili râhatsızlığına ilişkin olarak Türk, bu kişilerin yardını ve yatak- lık suçundan tutuklu veya hükümlü olduklannı belirtti. ANKARA(ANKA)-CHP'de önü- müzdeki dönemde üç hedef belirle- yen Genel Başkan Deniz Baykal, CHP'yi 'dar kulüp' anlayışından kurtaracaklannı kaydetti. Baykal, CHP'yi Türkiye'ye aça- caklannı da kaydederken siyaset yapma anlayışlannı ise değıştireceklerini ifade etti. CHP'nin haftalık yayın organı olan 'Gün-Dem' ad- h bültende Baykaluı önü- müzdeki dönem için belir- lediği üç hedefe yer verildi. "KenduniziTürkrye'ye aça- cağtz" diyen Baykal. parti- nin önümüzdeki dönemde kadınlara, gençlere, bilim adamlan- na; yani partilere, siyasete soğuk ba- kan kesıme açılacaklannı bildirdi. Baykal, siyaseti işsiz güçsüzlerin profesyonel mesleğı olmaktan kur- taracaklannı dile getirerek "CHP'nm kapılan açJacak, üye yapısı değişe- cek. Oar kulüp >~apısuu kıracağız. Türkiye'nin dürüst namusJu, güzel insanlannı paruye taşıyacağız'' diye konuştu. Solda aruk kutsal kavranun insan olduğuna işaret eden Baykal, şöyle dedi: "Yerli halk siyaseti, kök- leri Anadohı'da olan bir hareket Bu- nun üç temd odağı var; insan, bihn, sevgL Bunlar Anadohı düşüncesmin üçtemdsacavağKfar. Mezfaep,din, ırk, nüfusanlayışınjaşanbirdü- şünce.Sosyaltstenternasyo- nal debunukabuletti.Ana- dohı aydmlanm sağ temsil edemez. Sol düşünce tasnif etmez, insana bakar." Üçüncü hedefini ise "SS- yaset yapma animişını de- ğiştireceğiz'' diye özetleyen Baykal, Türkiye'de siyaset yapanlann Tekkevi belde- yençorbayıiçer' anlayışı içinde oldu- gunu kaydetti. Bu anlayışın sağ par- tilerin hedefi oldugunu kaydeden Baykal. "Biz sivased kendimiz için değil, tophım için yapacağız n dedi. Baykal, Türk siyasetine sağ siyase- tin getirdiği 'al gülüm, ver gülüm' anlayışını aşacaklannı belirterek "Bizim ihale3e, havuziaişmıiz ofamt- yacaknr. Ohırsa toptumun içinde ge- zeme}iz" diye konuştu. POIİTtKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Susmuşlar Ülkesi... Yıldızlar, gece yansı buluşmalannı sever mi? Bir masaJ kahramanının avuçlanna saklanan aa karanlığı sever... Kottuktan kalkıp pencereye yörteldi. Limonlu votka- danbiryudumaldı... Atb'la Jozsef ince tül perdenin arkasından bakıyor- du: "Muhtacım sana, çalışan kalabalıkI Nasılişe, ekme- ğe, özgüriûğe muhtaçsa I Ve nasıl avuntuya muhtaç- larsa kuşatıldıklannda I Çünkü gelecek doğmadı da- ha acılardan." Birden gözlerinden yaşlar boşandı Hamburg sokak- lannda... Koşmak istedi, koşamadı. Bağırmak istedi, bağıra- madı... Diyorduki: "Bıkbran yaşamımı! Daha eğil üzerime, tehditkârba- şınla; yıkılışımdan gunıriu, habriayarak, aayarak ona, birzamanlar o olana. Bir daha!" Kendisini James Joyce'a benzetti... Biriikte, geceyle iç içe, yatyorlardı toprağa.. Durmadan, bıkıp usanmadan soruyordu: "Beni seviyor musun, beni seviyor musun?.." Ne diyecektı bilmiyordu... Tek bildiği şuydu: "Gel teslim oluyorum. Daha da eğil üzerime! Bur- dayım. Boyun eğdiren bırakma beni, koru beni, tesel- li et beni, an esirge beni!" Bir fırtına sesini duymuyordu o. Bir kaçışın içindey- dio... Ama nereye kadar kaçacaktı? Karanlık yakınlığıyla kör eden bir yalnızlığın içine gömülmüştü... 0 otel odasında tek başınaydı... Bir daha bakt aynaya, saçlanna düşen akian gör- dü... Çalıkuşlannı yosunlu bir tünekte tanımıştı çocuk- luğunda... Alsancak Gan'nda tutün işçisi kızlarla tanışmış, son tren bekçılennin huznüyle buluşmuştu... • • • Bulutlar uçuşuyor muydu, yoksa gökyüzü bir ma- vi yalnızlığı öfkeyle mı karşılıyordu?.. 0 sırada aynaya baktı... Shakespeare'in bir dizesi geldi usuna farkma var- madan: "Yaşlısın deselerde bana inanmam aynalara IGenç- lik ve sen aynı yaştasınız ya!" İçinde bir derin sızı, yüreğini alıp götürdü bilinmeye- ne doğru... Bir şeyier yazmak istedi. Biraz Yannis RHsos'tan okudu... „ . Gülümsedi. Kırlangıçlar havalandı karşıki evin çatısından. Usulca "Nasıl da güzelsin" dedi. Durdu, odanın için- de gezınirken ektedi: "Korkutuyorbenigûzelliğin. Açım sana, susadım sa- na..." Mavi gökyüzü yalnızlığa tutsaktı o anda... Yannis'le konuşuyordu artık. Onun dilini konuşuyor- du. İnce bir gül taa, bir bardak temtz suda duruyor- du. Hiç kimseler duymuyordu söylediklerini. Hiç kimse o sevişmelerin tadına varamıyordu. Hiç kimse o esen fırtınanın sesını işitemiyordu... Bir batık kent görmüştü bir gece düşünde. Kaçışla- nn acısryla hiç kımıldamadan durmuştu... Bir kez daha baktı aynaya... Okumaya başladı... "Biliyorsun, ölüm diye birşeyyok, diyoradam ka- dına I Biliyonjm, evet, öldüğûme gore, diyor kadın. I Iki gömleğin de ütûlendi, çekmecede, I Sadece kü- çûcûk bir gül benim özlediğim." Aynaya baktı bir kez daha... Canı limoniu votka istiyordu... Pencereye doğru yöneldi. Hamburg, bir gece yansı sarfıoşluğunu yaşıyordu... San saçlı bir dilber, zenci ge- micilerie pazariık ediyordu. Mavi gökyüzünün yalnızlığı takıldı akJına. Nedense gece yansının farkında değildi... Kırmızı koltuğa gömüldü... Pablo Neruda'dan yanm kalmış bir öyküyü dinle- meyi yeğledı: "Gözhrim araronu, çağınryanıma. I Yureğim çağı- nr, ama yoktur bu sefer. I Böyte geceierdeydi, beyaz- laşırdı ağaçlar. I Gayn ne biz eskibiziz ne de geceler." *•• Sabahın sisi kente ininceye kadar pencereden dışa- nyıseyretti... Bir kırlangıç sürüsü havalandı kırmızı kiremitli ahşap binanınçatsından... Bulutlar ötesindeki sevgiliyi düşündü... Büyücek uzaklığın erimesini bekledi... Susmuşlar ülkesınde bir ganp yotcuydu sankı... Bir 'dost' mektubunu okudu uzun uzun... Çılgın sevişmelerin içine doğru koşmak ıstıyor- du... Yüzünde rüzgâr ve güneş vardı dışanya çıktığında.. Sabahın sisı yıtip gitmişti. Bulutlar uçuşmuyor, ma- vi gökyüzü yalnızlığı kovalıyordu... Yaşamı delice seviyordu. Bunca çılgınlıklardan son- ra uslanmak bilmiyordu... Aynaya bakmak için bir tuvalete girdi... Ama aynaya bakmadan dışan çıktı... Beklediğı sevgiliyi ardtna kadar açık kapılarda ara- maya koyuldu... Ne yazık ki yoktu!.. hikmetcetinkayafg cumhuriyetcom.tr Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 IRMIKI AYDIN ENGÎN aengin@doruk.net.tr önce, Fransızca bılmeyenler için (ben de bilmem ya) başlığın çevirisi: Yaşasın Fransa!.. Şimdi de "Nerden çıktı bu" diye sorup "Sen kaşınıyorsun galiba" di- ye ekleyenler için açıklama: Fransız Ulusal Parlamentosu'nun "Türkler 1915 yılında Ermenilere soykmm uyguladılar" anlamına gelen bir yasa çıkarmasının ardından Tür- kiye'de patlayan tepkiler üstüne yaz- mak uzunca süre içimden gelmedi. Oldum bittim siyaset esnafının ta- rihçi rolüne soyunup, çapsız siyasi hesaplarla karariar alıp sonra da bu- nu "tarihe not düşmek" diye yuttur- maya çalışmalanndan tiksindim. 1914'te Fransa'nın da saflardan birinin başını çektiğı "dünya pazaria- nnı yeniden paylaşım savaşı"nın ka- nı dumanı içinde halkların bırbırini boğazladığı tarih dilimi, siyaset esna- fına bırakılmayacak kadar acı, ciddi ve at izinin it izine karıştığı yıllardır. O korkunç savaşın ikinci yılında, 1915'te, pazardan pay kapmak gibi bir ufuklan ve güçleri bir yana, bizzat kenditeri talan edilecek "pszar'ın bi- rer parçası olduklan halde, silahlan- dınlıp cephelere sürülen Anadolu halklannın birbirlerjni boğazladıklan da bir gerçek. Bunun için tarihçi ol- maya, tanh biliminin ınceliklenne baş- vurmaya gerek yok. Hâlâ yaşayan ta- nıklan var; artık yaşamayan tanıklann agzından dinlemış "tanıklık tanıklan" var. (Biri bu satırlann yazandır.) 18. yüzyılda Batı Avrupa'da baş- layan uluslaşma süreçlerine 19. yüzyılın sonuna doğru katılan, treni kaçırmamak ıçın her türiü dış deste- ğe kollannı açan Balkan ve Kafkas halklan için üfürsen yıkılacak ölçüde zayıflamış Osmanlı Imparatorluğu hedef tahtasının ortasındaydı. Bul- garistan, Yunanistan, hattaSırbistan "u/us-deWef"leri bu sürecin başan- ya ulaşmış meyveleri oldu. Çok halklı, uluslarüstü Osmanlı Imparatorluğu'nun enkazından fışkı- Vive La France... ran son "ulus-devlet", Mustafa Ke- mal'in önderlik ettiği Türkiye Cum- huriyeti oldu. Anadolu ve Rumeli topraklan üs- tünde yok olmamak için direnen Os- manlı Imparatorluğu, "ulus-devle- ti"n\ kunmak için başkaldıran Os- manlı halklan (Bulgarlar, Yunanlar, Sırplar, Karadaglılar, Makedonlar, Er- meniler, Araplar, Arnavutlar) ile ka- pıştı. 20. yüzyılın ilk çeyreği bu sürecin kanlı sayfalarıyla doludur ve kimse masum değildir. Tarih, tek bir kıvılcımla birbinne gi- ren, bırbırini kavranması güç birhun- harlıkla boğazlayan halklann öyküle- riyle dolu. "Asya-Avrupa köprüsü" Anadolu toprakJannın tarihi, bu öykü- lerin en yürek yakıcılanna tanıklık et- ti; sahne oldu. Birbirini boğazlamış, düne kadar kız alıp verdiği komşu halklarla ara- lanna kan girenlerin düşmanlıklan uzun ömürlü oluyor. Bir iki yıllık sa- vaşın serptiği düşmanlık tohumlan birkaç on yıl, hatta bir yüzyıl sürebi- liyor. Oteun. Çok köklü düşmanlıklar da olsa sorunun ve konunun taraflan yine de onlardır ve sadece örneğin "1915 olayi'ru tartışacak, didikleyecek, he- saplaşacak, bunun bir "soykmm" mı, büyük çaplı bir tehcir sırasında kol- lan sıvayan Yeşil'lerin, ÇaUı'lann, "Seyaz Kuvvetlehn sistemat'k cına- yetleri mi olduğuna karar verecek olanlar yalnızca ve yalnızca Türkler ve Ermenilerdir. ...Ve elbette o can kınmlannın ya- şandığı büyük savaşın elebaşısı Fransız siyaset esnafı değildir. Üç beş Fransız siyaset esnafınrn, üç beş Ermeni kökenli Fransız seç- meninin oyu uğruna "hakem" ve "hâ- kim" rolüne soyunması olsa olsa tik- sındirir. O yüzden bu konuda tek satoryaz- mak bile içimden gelmedi. Fransız siyaset esnafı ile bizim siyaset esna- fı arasındaki içeriksiz kapışmayı öf- kelenerek seyretmeyi yeğledim. Ama işin tadı, tepkinin endazesi kaçt. Fransız siyaset esnafına yönelme- si gereken tepki bir halka, Fransızla- ra yöneldi. Voltaire'in, Diderot'nun, Victor Hugo'nun, Marie ve Pierre Cu- rie'nın, Pascal'ın, Motiere'ın, Albert Camus'nüa Jean Pau( Sartre'ın çocuklanna düşmanlık bizim kitabı- mızda yazmasa gerek. Eğer 'soykmm yasası maskaralığı" mahkûm edilecekse bu, Fransız hal- kına düşman olarak değil, nice öz- gürlük savaşlannı kazanrrHş, nice de- mokrasi hamlelerine ebelik etmış Fransız halkı ile omuzdaşlaşarak ba- şanlacak. 0 yüzden TRTnin son bir haftadır Fransızca şarkılar çalınmasını yasak- ladığını görüp (bilip) inadına Edrth Piaftan, Jacques Brel'den. Char- tes Aznavour'dan "chanson"\ar dinleyeceğim. Bunu, paraya kıyıp aldığım bir şi- şe Fransız şarabını yudumlayarak yapacağım. Yatmadan önce, Albert Ca- mus'nün ne zamandır elime almadı- ğım "Vaöanc/'sını okuyacağım. Bugünlerde birtiyatro Moliere'den bir oyun sahneliyorsa ne yapıp edip bilet bulup izleyeceğim. Doğum günüm yaklaşıyor; kimi dostlanma, doğum günümde bana iyi bir Fransız konyağı armağan et- melerini söyleyeceğim. Hatta inadına inadına, bu Tırmık'm başltğını "Vive la France" koyaca- ğım. Hatta koydum bile...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear