23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 9 EKİM 2001 SAU 14 KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN Toplumdan aldığını topluma vermekSanatçılar 11 Eylül'de yaşamla bağlan kopan New York'u yeniden hayata döndürmek için bir araya geldiler. Kentin, o gün yaşanan şid- detin izlerini taşıyan caddelerini müzik sesleriyle doldurdular. Te- rörün neden olduğu knzi bir neb- ze olsun hafifletmek için herkesi sanatm duyarlı dünyasında buluş- maya çağırdılar ve sanat bir kez da- ha insanların üısanlıklannın bilin- cine vardıklan derin bir deniz ola- rak dalgalandı, coştu, köpürdü. Gören gözler için sanat toplum- sal eğitimin aynlmaz bir parçası. Bu bağlamda, 25 Eylül tarihli "Kültü- rel taşuna kapasitesi" başhkh ya- zımda sözünü ettığım Nafblion top- lantısında tartışmaya açılan konu- lardan bıri de sanat ve sanata des- tek, ya da artık tüm dillere yerleş- miş olan "sponsor" olgusu üzeri- ne odaklanıyordu. kültürel bilinç ve kültürel vatandaşhk haklannın önemlı bir uzantısı olarak ele alı- nan özel sektör-sanat buluşmasın- da toplumsal eğitimı destekleyen yön vurgulanıyor ve bu yolla sağ- lanan yarann sponsor kuruluşun sanatın topluma açılımında yük- lendiğı ışlevle orantıh olduğu üze- rinde duruluyordu. Şunu hemen behrtmeliyim ki devlet desteği, ye- rel yönetim katkılan bu tartışma- ların kapsamı içine alınmamıştı. Gündemi, sanat üreten ve sanatı destekleyen özel kuruluşlararasın- daki ilışkiye yönelik saptamalar oluşturuyordu. Büyük bir uluslararası kuruluşun sponsorluk yönetmeni, kı bu kuru- luş San Carlo Operası'nın Epida- urus'ta sunduğu "Persofone" ve "Kral Oidipus"un Yunanistan tur- nesini finanse ediyordu, özel sek- törün sanata sağladığı maddı des- o zel sektörün sanata katkısı, toplumdan ahnanın topluma geri verilmesi şeklindeyorumlanıyor ve bu bağlamda "sponsorluk" bir bağışya da yardım değil toplumsal yükümlülük olarak değerlendiriliyor. teği bir anlamda bu sektörün top- lumdan aldığını topluma vermesi şeklinde yorumluyordu. "Kurum olarak bir sanat olayının parasal an- lamda arkasmda dunırken katkmu- zı kesinlikle bağış olarak değerlen- dirmeyiz. Sanata verdiğimiz destek, sunduğumuz ürünün ötesinde, bizi toçhınûa farkh bir platfbrmda da bu- luşturmuş oiuyor. Amacumz da za- ten bu buluşmayı sağlamak ve sür- dürmek." Her anlamda saygm, ay- nı zamanda dışa açılıma zemin ha- zırlayan sağlıkJı ve de o denli bılinç- li bir bakış açısı. Sponsorluğu ade- ta bir reklam aracı ya da bir bağış olarak değil de sanatın gelişimi, toplumun eğitimi bağlamında zorun- luluk olarak değerlendiren dengeli bir yaklaşım. Nafphon'da sanata yaptığı süreklı ve hatın sayılır katkılarla dikkat çe- ken bir diğef büyük kuruluşun tem- silcisi de Yunanistan'da, diğer ülke- lerde olduğu gibi, son on yıl içinde sponsorluk anlayışının hızla gelişti- ğine işaret edıyor ve kurum olarak amaçlannın sanatta merkeziyetçi ya- pıyı kırmak olduğunu belirtıyordu. Bünyesinde bir sponsorluk bölümü bu- lunan bu kuruluş sunumunu ıstarıs- tıklerle, alan araştırmalanyla destek- liyor ve sanatsal etkinliklerin belirli kentlerin dışınaçıkması yönünde yap- mış olduğu çalışmalan görsel malze- melerle açıklıyordu. Bu kuruluşun çalışmalannda özellikle dikkatımi çe- ken bir husus da günümüz Yunan ti- yatrosunundünyan'yatrolanyla buluş- masını sağlamak için ortak yapımla- n desteklemek ve genç tiyatrolann yurtdışına çıkışlannı, festivallere ka- tılımlannı kolaylaştırmak üzere büt- çesinde önemli bir bölümü de bu tür etkinliklere ayırmış olmasıydı. ••• Satırbaşlanyla değinmeye çalış- tığım bu görüşmeler kapsamında sponsorluğun temel amacının eği- timle örtüştüğü bir kez daha vur- gulanıyor ve sanat kurumu ile spon- sor arasındaki ilişkide her anlam- da bir eşitlik kuralının geçerliliği üzerinde duruluyordu. Bu karşı- lıklı alışverişin hassas dengeler üzerine oturtulması görüşü kaçınıl- maz olarak önem kazanıyor. Bir yanda sponsor kuruluşun sanata yaptığı katkıyı reklam aracı ola- rak değerlendirmemesi, öte yan- da da sanat kurumunun, sponsorun beklentilerine belirli ölçüler için- de karşılık verebilmesi... Sonuçta, bu işin özü, sanat ve iş dünyasının, karşılıklı saygm ve dostluk çembe- ri içinde buluşabilmesinde yatıyor. Wibutee, müziklerini aydınlık, karanlık, derin, mistik ve uyancı olarak tanımlıyor Cazda ağır teknolojık titreşimler KÜLTUR • SANAT Kenny Wheeler Ûuartet Bugün CRRKONSER SALONU GAMZE AKDEMtR "Velvele" Oğuz Büyükberber ûuintet Erik Truffaz & İthan Erşahin Project Yarin »CRR KONSER SALONU, Chartes Lloyd Ûuartet, 20:30 • BABYLON, Tuna Ötenel & Imer Demirer ûuartet, 22:00 AKBAIMK FRANSA TURU - İstanbul konserinde Norveçli Hakon Korastad, Per Zanussi ve VVettle Hotleve Gee Weeflemü- zikseverierin karşısına çıkan VVTbutee, Amsterdam'm ardmdan 13 konser vereceği bir Fransa turuna çıkacak. KORNS1AD - Aynca her kon- serde farklı ruh hallerinde, farklı bir elektrikle sahne alıyoruz. Konserden konsere değişen bu titreşimler bize yeni yaransal fıkirler veriyor. Buluş- tuğunuz kitle, mekân nasıl farklılik gösteriyorsa siz de öyle farklılik gösteriyorsunuz. - Bu farklı caz konseptinde, mü- 7iğini7in içerdiğini düşündüğünüz mesaj nedir? KORNSTAD-Müziğimızde, ca- zın ve elektronik soundlann günü- müz bilgisayar gelişmeleri eşliğin- deki düetinde bir 'açık fikiriilik' göndermesi var. Dinleyicilerimize ufku geniş, banşçıl ve duygulara önem veren insanlarolmanın mesa- jını caztitreşimleriyle ver- meye çalışıyoruz. Dans et- melerini, düşûnmelerini, yakaladıklan her anbians- ta müziğı istedikleri gibi özgürce yaşamalannı isti- yoruz. Canlı konserleri- miz büyük ilgi gördü. Bu da dinleyiciyle bu anlamda buluşa- bildiğimizin bir göstergesi. Bu albümiinüzün ilk albümfinüz 'Nevvborn Thing'denfarkuhğmı na- sıl yorumluyorsunuz? HOTLE- Ilk albümde klasik caz etkileri daha ağırlıklıydı. 'EightDo- mestic Challenges'ta ise elektronik tadlar daha belirgin. - Bundan sonrald duraklannız? KONRSTAD-Amsterdam dışın- da 13 konser vereceğimiz bir Fran- sa turuna çıkıyoruz. 11. Akbank Caz Festivalı'nın ilk konuğu Norveçlı müzık grubu Wi- butee, 4 Ekim'de, Babylon'da sah- ne aldı. Konserde ülkemizde 10 Ekim'de piyasaya çıkacak olan son albümleri 'EightDomestkChallen- ges'da yer alan yapıtlannı sunan grup, Norveç'in en başanlı canlı konser grubu olarak tanınıyor. Wibutee, kıvrak caz saksofonu ve vokalinın, tngiltere'de süreklı ge- lişmekte olan DJ müzığinden esin- lenen ritimlerle harmanlandığı bir dönemde, 1996'dakuruldu. 1999'da ilk albümleri 'Newborn Thing'i çı- karan Wibutee. çıktıklan ve durak- lan arasında istanbul Caz Festıvalı'nin de bulunduğu dünya turuyla da geniş bir izleyici kitlesı tarafindan ta- nındı. Ardından tanınmış Norveçli müzisyen Bugge Wesseltoft'un, 2000 Eki- mi'nde çıktığı ve Fransa ve Almanya'yı kapsayan dünya turne- sine katılan grup, ününü pekiştirdi. Ağır ritimlerle melodik caz ritimle- rini harmanladıklan müziklerinde teknolojiyı etkin bir şekilde kulla- nan Wibutee, üç kışiden oluşu- yonHakonKornstad(saksofon, flüt. elektronik sesler), Per Zanussi(bas, elektronik), VVettie Hotle (davul, sampler, programlama). Yeni müzi- kal arayışlar içinde yoluna devam eden Wibutee'nin müziği derin, ay- nı zamanda da kıvrak olmasının ya- nı sıra doğaçlama çizgisiyle de dik- kat çekiyor. Konserlerinde aralan- na dördüncü üye olarak Gee VVee'yı de (canh elektronik sesler) alan grup, istanbul konserinde de bu dörtlüy- le müzikseverlenn karşısındaydı. -Klasik cazritimlerinielektronik soundlariakullanmafikri nasılohış- tu? HAKONKORNST4D-Hepimiz konservatuvar mezunuyuz. Klasik caz okuduk. Fakat club müzikle ilin- tili cazaduyduğumuz ilgibizi buçiz- giye yönlendirdi. Kurulduğumuz 1996'dan bu yana performans ve yorumlanmızdaki gelişmeler en son bilgisayar teknolojisiyle birleşerek müziğimizde buluştu. • Norveçli grup, ağır ritimlerle melodik caz ritimlerini harmanladıklan müziklerinde teknolojiyi etkin bir şekilde kullanıyor. Wibutee'nin müziği, derin ve kıvrak olmasının yanı sıra doğaçlama çizgisiyle de dikkat çekiyor. PER ZANUSSİ - Trendlerin dı- şında kahnadan, ama bire bir uygu- lama yanılgısına düşmeden elbette. CazmhaM hazırdakifidsefesininya- nı sıra VVîbutee müziğini nasıl ta- nımlıyorsunuz? V\TTTLE HOTLE - Aydınlık, karanlık, derin. mistik ve uyancı olarak tanımhyoruz. GEE VVEE-Dürüst ve samuni bir müzik diliyle kendince özgün bir yapıda insanlara seslenebilmeyi amaçhyoruz. YAZIODASI SELtM İLERİ Doğan Hızlan, Edebiyat Koruyucusu Geçen gün Doğan Kitap'a gittim. Birkaç kat yukanda, On Birinci Kat Yazılan'ru yazdı- ğı odada Doğan Hızlani da ziyaret ettim. Ki- taplar arasında kaybolup gitmişti. Bilgisayar başındaydı, ama yazısını yazmak için. Bir yazısında, "Kartpostal e- mail'e ye- nilmedi" diyor. Doğan Hızlan'la arkadaşlığımız otuz yılı aş- mış olmalı. Kimbilir hangi yıldı; hatıriadığım, mevsimlerden sonbahar; Yeni Edebiyat der- gisinin küçücük odası, Doğan Hızlan masa- sı başında. Yeni Edebiyat'ı Altın Kitaplar çı- kanyor. Uzun bir söyleşiydi, dergide yayım- landı. Aklıma geldikçe yüzüm kızanr: Değer- li ustalara, bana yol açmışlara ileri geri söz- lersöylüyorum... Doğan, "Zaman geçince, bu düşünceleriniz, yargılannız sizi tedirgin ede- bilir" demişti. Yine de tek satınnı kırpmadan yayımladı. O günler edebiyat insanlannın birbirleriyle daha sık görüşebildikleri, mutlu, umutlu gün- lerdi. Kâh Cankurtaran'da Kanşma Sen'de, kâh Aksaray'da bir bahçe lokantasında, bazan Parkotel'in bannda, bazan Cumhuriyet mey- hanesinde, Bebek'teki Nazmi'de, şurda bur- da buluşulur ve yalnızca edebiyat, sanat ko- nuşulurdu. Necatigil'li, Cansever'li, Refik Durbaş'lı Oemir Özlü'lü, Konur Ertop'lu de- ğişik geceler, akşamüzerleri anımsıyorum. Belki de Doğan'ın Kitaplar Kitabı I ve // yü- zünden anımsadım o zaman dilimlerini, Şiir Çilingiri ve Düzyazı Ayracı yüzünden. Şairler, hikâyeciler, romancılar, deneme, anı yazarla- n bu kitaplarda, eserleriyle adeta geçit töre- nine çıkmışlar. Doğan Hızlan'ın etkileyici bir anlatımı var. Bü- tünüyle kendine özgü diyebilirim. Bir yazan, bir eseri yorumlarken çok farklı görüngeler- den yola çıkıyor; bazan geçmişi güne getiri- yor, bazan da günden yazınsal birikıme ulaş- manın yordamını anyor. Eleştiriyor ama ille yermiyor. övüyor ama öl- çüsüzcesine göklere çıkarmıyor. Ironisinde kıncı değil; ne var ki yer yer kes- kin birironi söz konusu... Lâf atışlannda da kıncı değil. Ben de payı- mı almışım, Mavi Bereli'deki "entelektüelHa- sedi"nde: Mîna Urgan, Doğan'a telefon et- miş, "Benim birçok kıtabımı övenler, bilim- sel kitaplanmda gizli bir roman tadı bulanlar, anılanmdan tek kelimeyle söz etmediler" de- miş. 'Roman tadı'bulan benim, öyleyazmış- tım. Mîna Hanım bu serzenişini başka söyle- şilerde de dile getirdi. Bir Dinozorun Anılan için yazamadım, Mîna Urgan'a hayrandım, ama o anılara değil... Hemen her gün, üstelik çok satan bir ga- zetede, edebiyattan, sanattan söz açmak eni- konu yıpratıcı, yorucu birçabadır, Doğan Hız- lan yıllardan beri çabasını sürdürüyor. Üste- lik bir edebiyat, küftür koruyucusu olarak. Ab- bas Sayar'ın ölümüne üzülürken ekliyor: "Abbas Sayar'ı okuyun diyemeyeceğim. Onun kitaplannı tavsiye edememek bana acı veriyor. Çünkü kitaplarını bulamayacaksınız. Edebiyatımız da, okurumuz da, yayıncımız da süreklilik duygusundan yoksun." Kitaplar Kitabı'nın yazan 'süreklilik duygu- sı/'nun ardını hiç bırakmamıştırdenseyeri. Er- cüment Behzat'ı unutmamıştır. Celâl Sılay'ı unutmamıştır. Celâl Sılay'ın Hüsran Filizleri adıyla yayım- lanmış Toplu Şiirler'ine yazdığı önsöz şu cüm- leyle başlıyor: "Parkotel'in balkonunda tanıdım onu." Demin 'bar' diye söz açtığım yer, garip ta- raça, dar, çepeçevre bir balkon. Asıl söyfemek istediğim bu değil tabii. Cümleden yola çıka- rak sormak istiyorum: Doğan Hızlan, anılan- nı ne zaman yazacak? "Parkotel'in balko- nunda tanıdım onu" cümlesinde roman tadı var. Takvimde h Bırakan: "Yaşayan, değişen, gelişen birorganizmadır dil, bu, yasayla korunamaz. Ancak güzel ki- taplar okuyarak dil bilinci yerieşebilir." Doğan Hızlan, Mavi Bereli, Yapı Kredi Yayınlan, 2001. L KfOtP DİİTOH RMMUM BUGÜN • 12.00 -13.00 'Bir Komik Adam Orhan VeH' Konuşmacı: M. Şeref Özsov. Düzenleyen: Avna Yay. • 13.15 -14.45 'Geştalt Birevsel ve Hukuk Çaüşmalan'. Konuşmacı: Nevzat Erkmen. Düzenleyen: Söz Yay. • 1430 -1530 'İnançta Terörün Yeri Yok'. Konuşmacılar: Rev. Kirkor Ağabaloğlu, Cemal Uşşak, Yusuf Altuntas Düzenleyen: Müjde Yay. • 16.45 -17.45 'Yümaz Gûney ve SinemasT. Konuşmacı: Aziz Ozer. Düzenleyen: Güney Kültür Sanat • 18.00 -19.00 'Romah Kente Bakıyor'. Konuşmacılar: Evüphan ErkuL, Ali Şimşek. Düzenleyen: Donkişot Ya>'. • 19.05 - 20.00 'SosyatistDevrim ve Uhısal Sorun'. Konuşmacı: Aydemir Güler. Düzenleyen: Gelenek Yay. BUGUN • AKBANK 11. CAZ FESTİVALİ'nde CRR Konser Salonu'nda saat 20.30'da 'Kenny \Vheeler Quartet" konseri^ Babylon'da saat 22.00'de Oğuz Büyükberber Quintet'in 'Vclvele' adlı projesi, ODTÜ Kongre Merkez'inde saat 19.00'da 'Erik Truffaz&İlhan Erşahin Project' konseri, Aksanat'ta saat 12.30'da 'Paul Haines L Bölüm' ve saat 17.00'de 'Paul Haines H. Bölüm' adh fihn yer alacak/0 216 454 15 55)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear