17 Haziran 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 25 OCAK 2001 PERSEMBE O L A Y L A R V E G O R U Ş L E R [email protected] ' mu? % • • nce bilcrîKpnmm O tekrârjayahm: Çev- remizde doğal olarak bulunan ve herhangi bir biçimde bize ya- rar sağlayan şeylere doğal kaynak diyoruz. Madenlerin ise doğal kaynaklar arasında kendi- ne özgü bir konumu vardır. Öraeğin, bir ormanda bilimsel kurallara uy- gun, orman varlığını yok etmeyi de- ğil korumayı. geliştirmeyi öngören yöntemlerle ağaç kesimi yapılırsabu doğal kaynaktan çok uzun yıllar ya- rarlanılabüir. Yangına uğramış bir or- tnanın bile, uzun vadede de olsa, yeniden canlandınlması olasıdır. Madetüer ise çıkanldıktan sonra bir daha yerine yenisi konulamayan, yenilenemeyen doğalkaynaklardır. Bor, işte bu doğal kaynaklann gide- rek önemi çok artrruş bir türûdür. Do- ğada tinkal, kolemanit, ükksit vb. gibi bor içeren mineraller şeklinde bulunur. Dûnyanın en zengin ve ni- telikli bor yataklan ülkemizde bu- lunmaktadır. Önceleri sabun, deter- jan, camsı emaye, tanmda kullanı- lan kimyasal maddelerin ûretimi ve metaller üzerindeki bazı uygulama- lar için kullarulan borun, atomener- jisi denetimrodlan, roket yakıtı, ısı ve radyasyondan koruyucu levhalar, çelik güçlendirme, son derece daya- ruklı ve hafif malzemenin imali gi- bi alanlarda kullanılmaya başlan- masıyla önemi çok artmıştır. Ülkemizde bor minerallerinin ka- mulaştınlması, daha dogru bir be- lirtmeyle yalnız kamu kuruluşlan tarafindan işletilmesinin yasallaştı- nlması bazı kişiler tarafindan tep- kiyle karşüanmıştı (1). Bunlann ca- hilya da kandırümış olanlan bir ya- na bırakılırsa, çoğunluğu safdil bir ekonomik liberalizm perdesi altın- da kendi çıkarlannı iûke çıkarlan- nın üstünde tutan densizlerdi. Soru- na bir de yalnız borlar değil, bütün mineraller açısından bakılırsa yu- kanda sözûnü ettiğimiz kişilerin na- sıl etkilendiği ya da çevrelerini na- sıl etkilemeye çalışuklan daha iyi an- laşılır. Modern endüstri geniş ölçüde mi- neral girdilere bağımlıdır. Endüstri gelişmiş ülkelerde yoğunlaşmışken kaynaklar daha çok geüşmekteobuı ülkelerdedir. Mineral tüketiminin her yıl bir önceki yıla göre yaklaşık olarakyüzde sekiz oranında artmak- ta olduğu dikkate alınırsa, dev ma- dencilik kuruluşlannın gelişmekte olan ülkelen, maden çıkanhnası ve satüması konularmda baskı altnıa almak için neler yapabüeceği kolay anlaşıhr.Entepesindebirbankayer alacak şekflde örgütfenmiş olan bu şirketkr kimi zaman kurulduklan ülkenin de\ kt başkanmı dahi dev- re>esokarak,knnizaman üretidûl- kedeld nüfuzhı kişüeri besleyerek, bazen de onlarm istekkrine boyun eğmeyen ürrtkiülkenin dışsatim (ih- racat) yapmasını engeltemeye, dışa- ndaki ahcdan eüdleyerek saüş ola- naklannı smniamaya kadar vara- bflen her tûrlü 'habaseti' yapmak- tan geri durmazlar. Sayın MümtazSoysal' ın bir yazı- sında belirttiği gibi özelleştirmeye karşı direnç gösteren yöneticilerin görevden alınması da bu etkili ey- lemlerden birisidir (2). Bir ömek de biz verelim: 1979 yılmda Etibank'ın bor ûrünlerini ABD'nin doğu bölgelerinde yerîi ûreticilerle rekabet edebilecek ko- şullarda satabileceği saptanmış ve bunun için başka kimyasal ürûnle- ri satmakta olan, tesislerini ve satış kanallannı bor ürünleri için de kul- landırmaya hazır bir Amerikan fir- ması ile ortaklık için kesin bir söz- lü mutabakata vanlmıştı. Ancak, sözleşme imzalanması aşamasına gelindiğinde fırmayöneticisi, "Böy- lebiranlaşmabinötckiürûnleriıni- zin sabşmda sıkmüya diişürebik- cektir" gerekçesiyle imzadan çe- kinmişti. Lafazanlığı talâkat sanan bir ba- kana göre özelleştirmeyi gerçekleş- tirdik mi hem Avrupa Birüği'ne gi- reriz, hem de dünya ülkeleri arasın- da "Birinci figde yer abnz". Baka- mn söylemediği bir şey daha var: Böylece IMF'nin önergelerini (di- rektiflerini) de yerine getirmiş olu- ruz. Halkımızın ödediği vergilerle yapılan barajlarda ve termik santral- larda üretilip halkın vergileri ile te- sis edilen naİcil hatlan ile tüketim yer- lerine ulaştınlan elektrik enerjisi- nin dağjnmının özelleştirilmesi eko- nomiye ne kazandırmıştır? Elekt- rik enerjisi üretimi mi arttı, enerji- de tasarruf mu sağlandı? Etibank ve Sümerbank'ın özelleştirilmesinin sonuçlannı bilmeyen kaldı mı? Et ve Bahk Kurumu'nun özelleştirilme- si hayvancıhğımızı nasıl etkilemiş- tir? Hadi bunlann hepsinden geri dönülebilir diyelim, ama yenilen- mesi olanağı bülunmayan doğal kay- naklanmızın ve özellikle dünya pa- zarlanna egemen (hâkim) olmamı- zı sağlayacak olan borlann, Eti Hol- ding'ın özelleştirilmesi yoluyla ya- bancılara peşkeş çekilmesinin ar- dında "birind fige* girme amacın- dan başka şeylerde mi var dersiniz? (3). - _,. r v (1) Anayasamıza göre "Tatmser- veüervekaynaklar devteün fıüküm ve tasürrufu abuıdadtr. Bunlann aran- masıveişletilmesihakkıde\'leteaittir. Deviet bu hakkını beUi bir süre için, gerçek ve tüzdkişilere devredebilir? (2) Hürriyet 12 Ocak 2001, (3) Farsça ^pjyfaş" Osmanlıcaya "peşkeş" olarak geçmiş... Bazı kul- lamşlarda "peşkeş "te rüşvet-arma- ğan anlamı sezjüyot. Anlatılanlardan sultan, bey gibikimselerin armağan vermeişlerinidüzetUeyenbiryanlOH- ctlan olduğu, bukişilere "peşkeşağa- sı"denildiğianlaşıhyor. GündüzAy- bqy,BarbawsHayreOinPaşa 'nın Ga- zavatı Üstüne, Sayfa 83. EVET/HAYIR OKTAY AKBAL Mumcu'nun Yolsuzluk Heykelleri! Zaman zaman eksikliğini duyduğumuz insanlar vardır. Ama her an yokluğunu yaşadığımız kişiter ise sayılıdır. 'Ah o şimdiaramızda olsaydı, hersey ne kadar değişirdi' diye düşündüklerimiz... İşte üğur Mumcu böyle biriydi. O korkunç olayfa dün- yadan kopanlsa da yine aramızda, içimizde. "Va- şasaydı bu olup bitenlere ne derdi, nasıl yorum- lardı" diye düşündüğümüz... Yıllar, hep geçeıi Bir de son noktayı koymaya gör! Hayaller silinmeye başlar, anılar soluklaşır. Uğur Mumcu gibi yazdıklanyla, araştırdıklanyla günün içirtde, güncelliğın ortasında yaşayan bir gazete- ci, bir yazar, bir hukuk adamını günümüzde ara dabul! Benim için her şeyden önce bir dosttu o!.. Ya- şamımı zenginleştiren, anlamlaştıran bir dost... Benden çok gençti, aramızda yıllar vardı. Ama ay- nı kuşaktanmısızgibi geliyordu bana... Kimi zaman konuğumuz olurdu, kimi zaman ben Ankara'da onun konuğu olurdum. Yaşam dolu bir insan. Yo- rulmak bilmeyen... Hep arayan araştıran, her dü- şüncesini, her yorumu belgeye, kanıta bağlayan. • Dün 24 Ocak'tı, Uğur Mumcu'nun öldürüldüğü gün. Tuttum, eski yıllıkları kanştırdım. Karşıma Mumcu'nun 24 Ocak 1993 tarihli yazısı çıktı. Be- ni 1980 yılının 24 Ocak Kararlan'na götürdü. Uğur Mumcu, topiumu altüst eden karartann alındığı 24 Ocak'm bayram sayılmasını istemiş! 24 Ocak'ın her yıldönümünde anılması, geçit törenleriyle yaşatıl- ması gerektiğini! önce nutuklar atılmalı, sonra da bir geçit başlamalı, diyor: "Sonra yûrüyüş baş/ama/ıd/r. önce yurtdışında iş yapan müteahhitler 'Daha çok garanti mektu- bu' pankartlan ile geçmelidiher. Bunlan sanayici- ler izlemelidir. Sanayiciler 'ucuz kredi' başlıklan ta- şıyan pankartlaha yünjyüşe katılmalıdır. Yürûyûş kolunda 'Türk parasını koruma yasası kakJınlma- dır* pankartı taşınmalıdır. 'Odeme güçlüğü içine dü- şen bankerler' ayn biryürüyüş kolunda kazadım- lanyla yürümelidirier. Batan şirketler, iflas eden iş- letmeler, bankalar, devietyardımlanyla ayakta du- ran holdingler de Merkez Bankası'ndan sağlaya- caklan 'yürüyüş kredisi' ile törende yerterinialma- lıdır... Ve 24 Ocak adına 'meçhul iktisatçı" abide- s/ dikilmelidir. Çünkü 24 Ocak hepimizin bayra- mıdır. Herilde, herilçede 'meçhul iktisatçı', 'meç- hul banker', 'meçhul ihracatçı' heykelleri dikilme- li ve bankalardan ucuzkredi alan hür teşebbüs men- suplan bu heykellere kredi işlemleri biter bitmez birer çelenk koymalıdıriar." Sevgili Mumcu her şeyi önceden yazmış, bizle- ri uyarmıştı. Şu içinde yaşadığımız Balina'lı, Kasır- ga'lı olaylan görebilseydi, sözünü ettiği yolsuzluk heykellerinin ülkenin hemen her yanına dikilmesi- ni isterdi! 24 Ocak bayramınm en büyük coşkular- la kutlanmasını!.. ötdürülmesinin sekizinci yılında bize sesleniyor. "Bayramınız kutiu, direkleriniz mutlu olsunyurt- taşianm." UĞUR MUMCU'yu UNUTMADIK - UNUTTURMAYACAĞIZ Türk Ulusu'nun insan onuruna yakışır bir dünyada yaşaması amacıyia kişiliğinden ödün vermeden mücadele eden, Atatürk llke ve Devrimlerinin yılmaz savunucusu, ilerici, yurtsever, demokrat, aydın, yüreMi insan UĞUR MUMCU'nun bir 24 Ocak sabahı katledilmesini bir kez daha şiddetle kmıyoruz. Yaşadığımız olaylar O'nu haklı çıkardıkça UĞUR MUMCU'yu daha iyi anlıyoruz. Anısı önünde saygıyla eğiliyoruz. TMMOB ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI YÖNETİM KURULU Hukuk ve Hükümet Prof.Dr.MUSTAFAALTINTAŞ Gozi Üniversitesi tİBF Öğretim Üyesi H ükümet sanki zücaciye dükkâ- nına dalmış bir fil gibi her şe- yi yıkıp, darmadağın ediyor. Ulusun, yıllara dayalı birikim- lerini, ekonomik işletmeleri- ni, müflis bir tüccar gibi, büyük bir ivedi- likle haraç-mezat satmak için elden gelen çabayı gösterirken, ülkenin bağımsızlığını, ulusun egemenliğini hem ekonomik, hem kural koyma, hem de yargılama konulann- da uluslararası kuruluşlar ile uluslarüstü ku- rullaraaktarmış durumda. Hükümet, Sayın Demird'in görev süresinin uzatılması çaba- lannda olsun, MemurlarHakkındaki KHK'de olsun, Telekom'un özelleştirilmesi düzen- lemesinde olsun, Şarth Sahverme Yasa- sı'nda olsun, anayasal kurallan, büyük bir gözü dönmüşlükie çiğnemekte ve bu konu- da yasal direnç gösterenlere ise savaş açmak- tadır. Vergi yükü, dolaylı vergiler aracıhğı ile acımasız bir biçimde, yoksullar ve dar gelirliler üzerine yıkılırken, yapay-biçimde yaşanan "Bkidite krizi(!)'"nden yararlanıla- rak, kamu borçlanma senetlerinin faizi, bir önceki düzeyin, bir katına çıkartılmaktadır. Bir yandan ücretlerdeki artış, enflasyonu- nun neden olduğu yitikleri karşılay acak dü- zeyin altında tutulurken, öte yandan, yeni- den değerleme oranı, enflasyon değerinin, yaklaşık on beş puan üzerinde saptanarak, girişimcilerin gelirlerini vergüemeden ko- rumalanna olanak tanınmaktadır. Motorlu Taşıtlar Vergisi yüzde 75, Taşım Alım Ver- gisi yüzde 60, harçlarda ortalama yüzde 212 oranında arttınlırken, doğalgaz ve te- lefon gibi zorunlu tüketim mal ve hizmet- lerinden alınan KDV oranı yükseltilmiştir. Yoksullar ve dar gelirliler üzerine yükleni- lirken, mevduat faizleri, repo gelirleri, his- se senedi alım satım kazancı, B tipi fonla- nn kâr paylan beyan dışı tutularak, vergi- den bağışık kılınmaktadır. Emekçi kesimler ağırlaştınlan vergi yü- kü altında ezilirken, aynı zamanda, hükü- metin, sosyal deviet ilkesinden vazgeçme- si nedeniyle, toplumsal mal ve hizmetler- den yoksun kıhnmaktadırlar. Bütün bunlar, hükümetin, IMF/Dünya Bankası ile AB buyruklan doğrultusunda yürüttüğü eko- nomi politikasımn sımfsal özünü ortaya koymaktadır. Ekonomik bunalımın da eko- nomik bunalımdan kurtulma söylemi ile uygulamaya konulan politikalardan "ûtû- len/yttimeuğrayan'', geniş halk yığınlan ol- maktadır. Hükümet, yürüttüğü politikalan ile top- lumsal desteğini yitirmiş bulunurken. meş- ruiyet tabanını da giderek yitirmekte oldu- ğunun ayırdına bile varamamaktadır. Var olan parlamentonun, ciddi ve etkin muha- lefet partisinden yoksun olması, iktidan, katlanılması kaçınılmaz bir konuma sürük- lemektedir. Hükümeti oluşturanpartiler ara- • sındakiçatışma, bazen "vatanhainliği" suç- lamasına kadar vardmlmasına karşın, ko- alisyon hükümetiyapay da olsa,varlığını sür- dürebilmektedir. Hükümet, değil toplumsal gruplan, güvenlik güçlerini bile denetim altında tutamamakta, patlak veren skandal- lar, sisteme ve rejime olması gereken güve- ni parçalayıp durmaktadır. Hükümet, yalnızca sosyal devleti tarihin çöplüğüne firlatıp atmakla yetinmemekte, bunun yanı sıra hukuk devleti, yasa devle- tine bile katlanamamaktadır. Bu alanda hü- kümet, TBMM ile yanşmaktadır. TBMM, "kı> - akemeklDik'' konusunda, Anayasa Mah- kemesi ile u Sen iptal et, ben yeni bir yasaçı- karttnm n çekişmesini, bıktıncı biçimde sürdürürken hükümet de ondan geri kalma- yarak, Danıştay tarafindan iptal edilen Ba- kanlar Kurulu kararlan yerine, iptale mah- kûmyeni kararlar çıkarmaktadır. Omeği, oto gaz kullanımı konusunda verebüıtız. ..-••• Hükümet, çevre dostu olması nedeni ile desteklenmesi gereken ve 4605 Sayılı Ya- sa ile bunu kurallaştırmış iken "oto gaa", tam tersine cezalandıncı düzenlemeleri, yüksek yargı kararlanna karşın, arka arka- ya sıralamakta. Hükümet, başlangıcta uy- guladığı fiyat politikası ile özendirdiği oto gazlı araç kullanımını, akaryakıt istasyon- lan sahiplerinin baskısı ile önce "teknik muayenelenk ahnan harç tutarmı'' 20 kat arttırdı. 5.7.2000 günlü Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile yapılan bu düzenleme ne- deniik Danıştay Dokuzuncu Dairesi'nde açı- lan dava, 12.10. 2000 tarihinde "yûrötme- nin durdurulması" ile sonuçlandı ve bu haksız uygulama mahkûm edildi. Hükü- met, yüksek yargı organı tarafindan mah- kûm edilmesinin tt hma w nı almak için, 8.12. 2000 günlü Resmi Gazete'de yayımlanan 2000/1699 Sayılı Bakanlar Kurulu Karan ile, Motorlu Taşıtlar Vergisi'ni, oto gaz kul- lanan otomobiller için, akaryakıtlılara gö- re, beş katına kadar arttırdı. Örneğin, 1201 kg. net ağırlığında ve 5 yaşında bir otomobil için, 2001'de ödene- cekMTV tutan, 161.750.000 TLdir, ancak bu otomobilin LPG'li olması durumunda ödenecek MTV tutan 808.750.000 TL, 1801 kg olan taşıtlar için ise 3.253.75O.OOO.- TL'ye yükselmektedir. MTV'nin minibüsiçin 75.520.000.- TL, yat ve kotralardamotor gü- cübirimi için 687.500.-TL ile 11.711.000.- TL arasmda, uçak ve helikopter için, 199. 040.000.- ile 3.323.630.000 TL arasında değiştiği göz önüne alınır ise, otomobiller için MTV tarifesinin, akıl almazhğı gözler önüne çıkmaktadır. Bununla da yerinme- yen hükümet, oto gaz fıyatlannı, sürekli bir artışa konu kılarak, günümüzde, litre fiya- tını 300.000.- TL'ye çıkartmış bulunmakta- dır. Bilindiği gibi, MTV, kayıt ve tescil edil- miş bulunan motorlu kara taşıtlan, uçak ve helikopterler ile motorlu deniz taşıtlannın, kara, hava ve deniz yollannı kullanmalan- nın bir bedeli olup, şimdiye dek, ağırlıkla- n ve yaşlanna dayalı olarak tarife konusu kılınırken, 2001'den başlayarak, yalnızca otomobil, kaptıkaçtı, panel ve arazi taşıtla- n için kullandıklan yakıt türlerine göre fark- h bir tarife uygulamaya konulmuştur. Bu- nun akla, mantığa ve yasaya uygunluğunu ileri sürmenin olanağı bulunmamaktadır. Çünkü karayollannın aşınması ve yıpran- ması, kullanılan yakıta göre farklılık gös- termemektedir. Olsa olsa, araç ağırlığı ile aracın yaşı, bu konuda uygulanacak vergi tarifesinin farklılığını açıklayan etmenleT olarak düşünülebilir. Kullarulan yakıt türü, MTV tarifesinin farklılasünbnasını gerek- tirir bir etmen olsa idi, bugüne kadar üç tür benzin ve motorine göre MTV'nin farklı- laştınlması gerekirdi. Hükümetin, kullanı- lan yakıt türüne göre yahıızca oto gazlı bi- nek araçlannda farklı tarife uygulamaya yönelmesi, daha önceki savımıza, yani akar- yakıt istasyonu işleticilerinin baskılanna verilen bir ödün olduğuna güç katmaktadır. Hükümet çıkarçevrelerinin istemlerine uy- gun bir düzenlemeyı Bakanlar Kurulu ka- ran ile yürürlüğe koyarken, bu karanna da- yanak gösterdiği 30 Kasım 2000 günü ya- yımlanan 4605 sayılı yasa hükümlerine de aykın bir duruma düşmüştür. Anılan yasa- nın 1/c maddesi ile "Euro normlannı sağ- layan kataütikkonvektör sistemi ile donaül- mış taşıtiarda beurlenmiş oranı >-a da vergi miktarlannı yüzde 50'ye kadar indirroesi gereldrken", yasa koyucunun amacma ke- sinlikle karşıt bir biçimde, çevre dostu LPG kullanan araçlaroan yüzde 400'e kadar va- ran artışlarla, daha çok vergi alma yoluna gitmiş bulunmaktadır. Sonuç: Hükümet, sorun çözme yerine, yeni sorunlar üretmeyi bir meslek olarak seç- miş bulunmaktadır. LPG dönüşümünün ce- zalandınlması, yattan, kotradan 40-50 mis- li, uçaktan, helikopterden iki-üç misli MTV'ye konukılınması, önemli ölçüde dö- viz harcanarak oluşturulan dönüşüm sektö- rünü çöküntüye uğratacak, burada iş ve ge- çim olanağı bulan yaklaşık yüz bin kişilik bir istihdamı ortadan kaldıracak, aynca LPG'li otomobil sahiplerinin "LPGastem- lerini" söktürecektir. Bu ise döviz girdisi ile yaratılmış olan ulusal servetin yok edilme- si sonucunu doğuracaktır. Bakanlar Kuru- lu'nun, 5.7.2000 günlü karannı oybirliği durduran Danıştay Dokuzuncu Dairesi'nin 12 Ekim 2000 günlü karannı yeniden göz- den geçirmesinde büyük yarar vardır. Hü- kümet, anayasayı, yasalan çiğnemekten ve yüksek yargı kararlanna uymazlıktan şid- detle kaçınmalıdır. umhurive Cutnhuriyet Cumhuriyet KitapKulübü Sergi Salonlannda ve Temsilciliklerinde 4.000.000 TL (Üyelere % 25 özel indirim) f Cumhuriyet »^ kitap kulûbû Çağ Pazarlama A.Ş. Turkocağı Caddesı No:39/41 (34334) Cağaloğlu/tstanbui Tel: (0212)514 01 96Faks:(0212)514 01 95 ŞİŞÜ4.SULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1999/1327 Muris ve vasiyetçi Elis Zıvart Kınay'ın mahkememiz- de gÖTütaıekte olan vasiyetaamesinin açıhp okunması davasında; Murisin nürasçılanndan Mardik Aksay ve Berç Dün- din Aksay'ın adresleri tespit edilememiş ve zabıta araş- ması ik de bulunamamış olduklanndan, adlanna ilanen tebligatyapılmasına karar verilnuş ve duruşmaıun deva- mı 28.02.2001 gûnüsaat 10.00'abırakılmıştir Yukanda adı geçen mirasçılann mezkur gûn ve saatte mahkeme- mizde hazır bulunup vasiyetnameye karşı diyeceklerini bildirmeleri veya kendilerini yetkili bir vekılle temsil et- tirmeleri, aksi takdırde; Şişli Feriköy Bozkurt Cad. Kı- nay Apt. No: 47 D: 3 adresinde ikamet etmekte iken ve- fat eden Zıvart Elis Kınay'ın Beyoğhı 1. Sulh Hukuk Mahkemesı'ne müracaat edetek 28.07.1999 tarihinde düzenletmiş olduğu tutanakta yazüı olduğu üzere ölü- münden sonra tüm menkul ve gayrimenkul mal varlığı- nı kayıtsız ve şartsız olarak Hayk Ermenakkızı 1954 îs- tanbul doğumlu îris Gülbenk'e vasiyet etmiş olduğu hu- susunun karara bağlanacağı ve talep halınde lehine vasi- yet edilene mırasçılık belgesi verileceği hususundaki va- siyetnamenin nürasçılar Mardik Aksay ve Berç Dündin Aksay'a ilanen tebligat yapılmış olduğu ilan olunut. 20.12.2000 Basın: 3224 PENCERE Masal Masal Mafltas... Ortalıktoz duman!.. Göz gözü görmüyor. En iyi- si bir hayvan masalı anlatmak... Çünkü hayvanlığın dünyada bu kerte geçerii ol- duğu bir dönemde yapılacaken iyi iş, hayvan ma- salı anlatmaktır, belki ibret alınır. • Çakal, aslanın artıklanyla geçinirdi. Aslan yaşlan- dı, eli ayağı tutmaz oldu. Çakal ne yapsın?.. Eşe- ğe vardı: - Eşek kardeş, dedi, seni çok kötü görüyorum, neden böylesin?.. Eşek: - Efendim bana az yem veriyor. - Peki, neden ona hizmet ediyorsun?.. - Çünkü insanlardan kaçamıyorum, nereye git- sem biri beni yakalryor, sırtıma yük vuruyor... Çakal: - Bak!.. Ben seni öyte biryere götüreceğim ki cen- netten birköşei..Orada insan yok, eşi görülme- miş semizlikte bir dişi eşek var... Eşek sevindi. Çakal, eşeği aslanın yaşadığı ormana götürdü; ama, aslan adamakıllı güçsüzleştiği için eşeği elin- den kaçırdı. Çakal bir çare düşündü: - Hey gidi dünya, dedi aslana, demek bu kadar düşkünleştin!.. Ancak bu eşeğin beyniyle yüreğini yeseydin, iyileşip eski durumuna kavuşacaktın!.. Aslan bir süre sızlanıp dövündükten sonra ça- kala yalvardı: - Sana söz veriyorum, eşeği bir daha bana ge- tirirsen kaçırmam... Çakal yeniden eşeğe gitti: - Eşek kardeş, dedi, dişi eşek seni göriince da- yanamayıp üstüne atıldı; ama, sen korkup kaçın- ca çok üzüldü; şimdi ormanda kederinden ne ya- pacağtnı bilmiyor... Eşek bu ya, kandı... Sevincinden anırdı. Eşekliğinden yine çakalın ardına düştü; ormana vardılar; ağaçlann arkasında pusu kuran aslan bu kez bir pençede avının işini bitirdi, gövdesini par- çaladı. Çakal tam bu sırada işe kanştı: - Dur bakalım!.. - Ne var?.. - Hekimler ancak gusül aptesi aldıktan sonra eşeğin beyniyle yüreğini yersen bir yaran olacağı- nı söylüyorlar. Sen yıkanmaya git, ben burada bek- leyeceğim... Çakal çakallığını yapryordu; aslan yıkanmaya gi- dince, eşeğin beyniyle yüreğini afiyetle yedi. Aslan dönünce sordu: - Hani bu eşeğin beyniyle yüreği?.. Çakal: - Aslanım, diye güldü, bu eşeğin beyniyle yüre- ği olsaydı, tuzaktan bir kez kurtulduktan sonratek- rar buraya gelir miydi?.. • Bu masalı dort-beş yıl önce bu köşede ilk kez anlatmıştım; ancak, o günden bu yana iki soru işa- retinin çengelleri gittikçe büyüdü: 1) Eşeğin beyniyle yüreğini yiyen çakal, çakal- lıktan kurtuldu mu?.. 2) Çakalın oyuncağına dönüşen aslan yüreksiz ve beyîrisiz miydi?.. Bir kitap okuyun dünyamz deg/şs/n IMF ve Dünya Bankası »dna 30 yıl dûnyanr pekçok CrfkssrKJe ekonon* programtar uygulanş olatı Prat. 0t Kenan Bulutoğtu, bu yapftnda, ulusal ve uluslararası potökalardakj ı^rpMMan sergüyor Yaşadığrnc çağn bûtûn temel sonmtannı mercsk ahnayabran yaprtı t * sotukta okuyacaksnız ve dünyanız öeğışecek G m l dağıbm: ART1 YAYlN-DAĞmM W (0216) 349 58 55 - 349 8186, tts. 33$ 6190 Kenan Bulutoğlu HjNYAKAZAN BEN KEPÇE rTÛffiBJ Y Kızımız dünyaya geldi, sevenlere duyurulur. 24 Ocak 2001 Murat - Filiz Ataş Necip Mirkelâmoğlu Atatürkçü Düşünce ve Uygulamada DİN ve LAİKLİK Toplumun bu noktaya gelmesinegözyuman s/yasıter, gelışen o/ay/ara duyarsa. bakan işadamlan, Wm/ s/v/7 toplum kunıluşlannın saygın mı saygın ûyeten, hactlar hocalar... Bu kitap size göre değil. Bu kkap, ülkemzin aydınlık insanlama kaynafc olsun diye kaieme atındı Çağ Pazariama A.Ş Tüıtocağı Cad. No:39/41 (34334)Cağaloğiu-lstanbu( Tel: (212)514 01 96 KARŞIYAKA1. ASIİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2000/730 Davacı Hülya Zengin tarafindan açılan boşanma da- vasının ara karan gereğînce. Davalı Halil Ibrahim Zengin'e ilanen tebligat yapü- masına karar verilmiştir 13.02.2001 günü saat: 10.30'da duruşmaya gehnesi y; da kendisini bir vekil üe temsil ertırraesi hususu ılaneı tebliğ olunur. 19.01.2001 Basm: 3360
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear