22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 5 EYLUL 1998 CUMARTEÎ OLAYLAR VE GORUŞLER Osmanlı Tarih Anlayışı NÜRER UĞURLU O smanlı Imparatorlu- ğu'nun ilk dönemlerin- de devletin resmi tarihi şehnameci adı verilen kişiler tarafından yazı- lırdı. Önceleri nazım olarak yazılan bu eserler, daha sonra düzyaa (nesir) olarak kaleme alınmış- tır. Şehname,hükümdarlann hayatlannı, kahramanlıklannı, savaşlannı ve başa- nlannı anlatan manzum edebiyat eser- lerine denirdi. Bu eserlergenellikJe mes- nevîbiçiminde yazılırdı. Doğu sarayla- nnda hükümdarlann yanında bulunan, bütün seferlerine, savaşlanna katılan, duyduklannı ve gördükJerini övücü ve abartmalı bir anlatımla yazan şairler var- dı. Osmanlı padişahlan da bu geleneğe uyarak, sarayda şehnameci denilen gö- revli şairler bulundurmuşlar. şehname- ler yazdırmışlardır. Dünya edebiyatının en ünlü şehnamesini, 60.000 beyitlik bir destan olarak. tanınrruş lranh şair Ebul Kasım Firdevsî (934-1020) yaz- mış, Gazne Türk Hükümdan Sultan Mahmut'a sunmuşrur. Tarihsel olaylann oluşlannı yıl yıl an- latan tarih eserlerine de Osmanlı Impa- ratorluğu'nda vak'ayiname (olaylarki- tabı) adı verilmiş, yazanna vak'anüvis denilmiştir. Osmanlı Imparatorluğu'nda tarih yazarlığı resmi bir memurluktu. Bu yazarlar. devleti ilgilendiren bütün olaylan sırasıyla yazmakla görevli kişi- lerdi. Vak'anüvisler bu görevlerini Os- manlı împaratorlugu'nun yıkılışına ka- dar sürdürmüşlerdir. Osmanlı tmparatorluğu'nda aynca. özel olarak yazılmış tarihsel araştırma, inceleme kitaplanna da büyük önem ve- rilmiştir. Bu araştırma ve incelemeleri yapan, bunları yazan kişilere müverrih denilmiştir. • Osmanlı tarih anlayışı (genel olarak) şu aşamalardan gecerek gelişmiştir: Bi- rinci aşama, Osmanlı DevletiT nin kuru- luşundan Tanzimat'a kadar gelen dö- nemdir. Bu dönemde "ümmettarihi" an- layışı geçerli olmuştur. Osmanlı ulema- sı, Islâmiyet temellerine dayanan dev- letin Müslüman halkı arasında ortak bir kültür yaratmak için tarihten yararlan- mayı düşünmüş ve İslâm tarihini bu amaçla devletin resmi tarihi olarak ka- bul etmiştir. Ne var ki, bu tarih anlayı- şında Türklerin Islâmiyeften önceki ta- rihJeriyle, Islâmiyet'in yayılması sırasın- da gösterdikleri büyük çaba ve özveri- den hiç söz edilmemiştir. Tanzimat döneminde "ünunet tari- hi" anlayışma paralel olarak "devlet ta- rihi" anlayışı gelişmeye başlamıştır. lkinci aşama olarak gördüğümüz bu ye- ni tarih anlayışı, Tanzimat Fermanı ile Müslüman ve Hıristiyan Osmanlı hal- kjnın "kanun" karşısında eşit sayılma- sının bir sonucudur. Bu yeni tarih anla- yışında bile tslâm tarihinin, bu çerçeve içinde medreselerde okutulması sürdü- rülmüştür. Medrese dışında Batı örneği açılan yeni okullarda ise. İslâm tarihi ya- nında Osmanlı tarihi öğretilmeye baş- lanmıştır. Bu yeni tarih anlayışında. Os- manlı Devleti için başlangıç olarak dev- letin kuruluş tarihi kabul edilmiştir. Bu tarihten önceki Türk tarihi ile Osman- lı Devleti'nin kuruluşunda Türk halkı- nıngösterdiği çaba ve özveri, belirtilmek şöyle dursun, söz konusu bile edilme- miştir. Tanzimat ve Birinci Meşrutiyet dö- nemleri Osmanlı halkını ortak kültür değerlerine kavuşturamadığı gibi, "mil- liyetçilik" akımlannın hızla gelişmesi- ni de önle> ememişör. împaratorlugun bir- çok yerinde (özellikle 1877-1878 Osman- lı-Rus Savaşı'ndan sonra) yeni bağım- sız devletler kurulmaya başlayınca, ba- zı Osmanlı aydınlan üçüncü aşama ola- rak gördüğümüz. "milli tarih" anlayışı- na sanlmak gereğini du>Tnuşlardır. Bun- lar, Türklerin İslâm ve Osmanlı tarihle- rine yaptıklan katkılann belirtilmesini istedikleri gibi. bu iki tarihin ötesinde- ki Türk tarihinin kaynaklanna da gidil- mesi gereğini kabul etmişlerdir. Bu yeni tarih anlayışı doğrultusunda yapılan çalışmalaren çok fkinci Meşru- tiyet döneminde büyük gelişme göster- miştir. Devletin bu tarih çalışmalanna ne kanşmak, ne de yön vermek gibi bir düşüncesi, bir isteği olmuştur. Bu dönem- de tarihe ilgi duyan bazı Osmanlı aydın- lan, A\rupalı tarihçilerin Türk tarihi ile ilgili düşünce ve görüşlerini hiçbireleş- tiri ve denetleme süzgecinden geçirme- den olduğu gibi derlemeye, aktarmaya başladılar. Böylece. Türk tarihi ile ilgi- li gerçeğe uymayan birçok bilgi, söylen- ti ve anlamsız değerlendirmeler ve yar- gılar, ne yazık ki, en çok bu dönemde ülkemizde geçerlilik kazanmış ve etki- li olmuştur. Denilebilir ki, bu üç tarih anlayışı TürkiyeCumhuriyeti'nin ilk dönemle- rine kadar (1931) geçerliliklerini koru- dular. etkinliklerini sürdürdüler. Oysa Os- manlı Imparatorluğu'nun parçalanma- sı. önce Avrupa, sonra Afrika ve As- ya'daki topraklannın büyük bir bölü- münü yitirmesi ve halifeliğin bile bu da- ğılmada etkisiz ve önemsiz kalması, "ümmet tarihi" anlayışını geçersiz kıl- mıştır. Aynca bu dağılmadan kısa bir sü- re sonra da Osmanlı tmparatorluğu'nun yıkılması. geçerliliğini yalnız Osmanlı tarihinde bulan -Osmanlı tarih anlayn şı"nı yürürlüğünü yitirmiş birdevlet ta- rihi anlayışı durumuna düşürmüşrür. Atatürk, Türkiye Büyük Millet Mec- lisi Başkanı ve Cumhurbaşkanı olarak söylediği çeşitli nutukJarda yeri geldik- çe bu tarih anlayışından aynlmanın ge- reği üzerinde durmuş, yeni bir tarih an- layışını benimsemenin önemini belirt- miştir. LozanBanşAntlaşması'nın im- zalanmasından sonra Atatürk, bu yeni tarih anlayışıyla ilgili olarak çeşitli ko- nuşmalar yapmış, şu ilgi cekici düşün- ce ve görüşleri dile getirmiştir: "Biz tarih yazarken aport değil bizzat fiiller ve hadiseler aravan adamlarız. Eğer bunları bulamazsak meçhuliyeti ve bu noktada cehlimizi itiraf etmekten çeküımeyelim." "Her şeyden evvel kendinizin dikkat- le ve ifina ile seçeceğiniz vesikalara da- yanınız. Bu vesikalar üzerinde yapaca- ğınız tetkikatta her şeyden ve herkesten evvel, kendi inisiyatifinizi ve miUi siizge- cûıizi kullanınız." "Biz daima hakikati arayan ve bul- dukça, bulduğumuza kani oldukça ifa- deye cüret gösteren adamlara." "Cemiyeti (Türk Tarihi Tetkik Cemi- yeri) ben niçin kurdum. Buradaki üye- ler yurt içinde ve dışında tarihe ait yapı- lan çalışmalarda ve kendi tetkikleri ne- tketerinden birbirlerini haberdar ederek, birbirlerini tamamlayarak çalışırlarsa netke daha müspet olur." "Mazide sayısız medeniyet kunnuş bir ırkm ve milletin çocuklan oMuğumu- zu ispat etmek için yapmamız lazun ge- len şeylerin hepsini yaptığımızı ileri sü- remeyiz. Bugüne ve yanna bıraküınış daha birçok büyük işierimiz vardır. Ü- nıî araştırmalar da bunlar arasındadır." Çünkü Atatürk"e göre Türk ulusu, Türkiye Cumhuriyeti olarak yeni bir devlet kurmuştur. Devlet yenidir ama ulusun çok uzun ve onurlu bir geçmişi vardır. Onun için, ulusun, kendi adıru ta- şıyan bir tarihe kavuşması tarihsel ve ka- çmılmaz bir gerekliliktir. Bunun için Atatürk'e göre, "ulus ta- rihi anlayışı"nı benimsemekten başka yol yoktur; bu da "ulusal Türk tarihi an- İayışı" djr. PENCERE Katrilyonluk Lira! RAHJVÜ KUMAŞ 5 5. Bakanlar Kurulu, bir yılıru doldurdu diye kendini öve öve bitiremez bir görüntü verdi durdu. Dersiniz ki her sorunun çözümü buiundu, sonuca ulaşmaya az kaldı. Bu sorunlann baştnda gelen 'enflasyon' ise neredeyse düşüş düzlemine girdi ve aşağı doğru yuvarlanmayabaşladı. Bunun için de, Başbakan Mesut Yılmaz "Karşıuksız para basmadık" diyebildi. Gerçekten bunu başarabildi mi bu Bakanlar Kurulu? Geçen yıl 20 Temmuz günü bu köşede çıkan 'Zavallı Türk Lirasf başlıkJı yazımın sonunu, "Paramız açıkça, uluslararası değişimde en değersiz ikinci paradır ve bol sıfırbdır. Onun için 55. hükümet kesinlikje dolaşımdaki paravı azaltıcı poIirikaHr güdüp, Türk LirasTnı Türk bayrağıgibi onuriu duruma getirmek zoruhdadır. Bunuyaparsa enflasyon da düşecektir" diye bitirdim. Şimdi, bir yıl sonra ne görüyoruz? 30 Haziran 1997 günü atanan 55. hükümet, 27 Haziran 1997 günü 539.627.787 milyon, kışacası 540 trilyon lira dolaşımda parayla karşılaştı. Bir yıl sonra bu paranın büyüklüğü 1.018.361.332 milyon, yaklaşık 1 katrilyonun üzerine yıktı. Yıl içinde bu büyüklük 1 katrilyon 100 trilyon sıntnna zaman zaman gelip gitti. Bu iniş çıkışlan verecek köşe olanağım olmadığından en can alıcı yerini buraya aldım. (*) Eski Mületvekili Bir lngiliz atasözünde belirtildiği gibi, 'Para ağaçta yetişmez' (Money doesn't grow on trees). Para, Merkez Bankası basımevlerinde yetişir. Ama paranın değeri, ünlü değer kuramında olduğu gibi, azlığı durumunda ortaya çıkar. Çünkü genel birbelittir(aksiyom): Bir şey ne denli azsa o denli değerlidir. Hükümetin başansı, Cumhuriyetin 75. yılında dolaşımdaki paranın büyüldügünü (emisyon hacmini) ilk kez katrilyonun üzerine çıkaran ilk hükümet olmasıdır! Ama buna başan diyenin iktisattan hiç anlamadığını söylemeye gerek var mı? Gerçi, para kuramında. uzmanlar, para büyüklüğüyle fiyat oynamalan arasında belirli bir ilişki olduğunu söylerjer. Ama hemen ardın(toy)ara,. 'Intkhhndim değişıijUJde fiyaT değişikliklerf arasındaki ba&n ba§ka etkenît "enge^enebileceğını ileri sürerler. Bu etkenlef paranın dolaşımdaki hızı, üretim miktannın değişmesi vb. gibidir. Ama ne olursa olsun üretim artmayınca paranın hızlı artışı, hem kendini değersizleştirir hem de Fıyatlann yükselmesine neden olur. Türkiye'nin son 25 yıldır yaşadığı kısırdöngü bu! Hiçbir hükümet de bu döngüyü kısırlıktan kurtarmaya kalkmadı. Ama ne zaman ki hükümetin bir yılı üzerine Başbakan Yılmaz konuşup da para için yukandaki sözleri söyledi, gerçeğin böyle olmadığını söylemek gerekti. Çünkü geçen yıl, Cumhuriyet Dönemi'nin en çağdışı 54. hükümetini gönderirken onun bir yıllık para politikasını çözümleyip, bir yılda paranın dolaşımdaki büyüklüğünü % 102 arttınp günde bir trilyon para bastığını ve bundan ötürü sorumlu olduğunu açıkladığıma göre, bu hükümeti de değerlendirmekten kaçınmam eksiklik olurdu. ANASOL- D hükümeti de bir yılda parayı neredeyse benzer oranda (%100 dolayında) arttırdı. Ama günde, önceki hükümet gibi bir trilyon değil. neredeyse bir buçuk trilyon lira bastı. O zaman bu hükümet daha kötü bir parapolitikası izledı. Bundan şu çıkıyor ki, 55. hükümet. 54. hükümetten %1 ya da 2 daha az para miktannı arttırdığı halde piyasaya her gün daha çok para sürdü. Günde yaklaşık birbuçuk trilyon lira basarak bütün hükümetleri sollayan bı^ ,,hükümet. h«r d c şpaçanvı büyüklüğünü 'ItamfyonfB olçmeye ^başladı! Bu mu karşılıksız para basmamak? Yunan tarıhçi Herodot. "Para Lidyahlar tarafından bulunduktan sonra tünı Lid>alı gençladar drahoma biriktirebilmek için kendflerini satmaya başlamışlardu"" sözüyle de ünlüdür. Arna bu hükümet bu para politikasıy la, yani para katrilyonluk büyüklüğe eriştikten sonra memurları çıplak ayakla yürütmekle ünlenecektir. (*) 14Ağustos 1998 günü emisyon hacmi 1.317.168.394 milyon liradır. ÛOAgustos 1998günlü Resmi Gazete, sayfa 91). İLAN T.C. AFYON 1. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN ÖDEME EMRİNÎN ÎLANENTEBLİĞİ Sayı: 1996 2988 Alacaklı: Mehmet Şenlik vekili Av. Alpaslan Giritli-Av. Hamdi Yakut Afyon Borçlu: Bünyamin Türkyılmaz. (Osman oğlu) Adalar Mah. Telli Sok. Çifteler/Eski- şehir Borç: 70.169.863.- TL icra harç ve masraflan, vekalet ücreti ve 09.10.1996 tarihin- den itibaren yasal faizi ile birlikte ödenmesi. Yukanda adı ve açık adresi yazımı bulunan borçlu hakkında yapılmakta olan icra ta- kibinde bulunan gösterilen adresinde ödeme emri tebliğ edilmemiş olup yapılan adres araştınlmasında da adresi meçhul kaldığmdan ödeme emrinin ilanen tebliğine karar ve- rilmiş olup, iş bu ödeme emrinin gazetede ilan tarihinden itibaren kanuni müddetlere 20'şer gün ilave edilerek 10 gün içinde borcu ödemeniz, takibin dayanağı senet kambi- yo niteliğini haiz değilse 5 gün içinde tetkik mercine şikâyet etmeniz, takip dayanağı senet altındakı imza size ait değilse 5 gün içinde aynca ve açıkça bir dilekçe ile tetkik merciiine bildirmeniz, aksi taktirde icra takibindeki kambiyo senedi altındaki imzanın sizden sadır sayılacagı. imzanın haksız yere ınkâr ederseniz senedi davalı takip konusu alacağın %10'u oranında para cezası ile mahkûm edileceğiniz, merciden itirazmızın ka- bulüne dair bir karar getirmediğıniz takdirde cebri icraya devam olunacağı, borçlu ol- madığinız veya borcun itfa veya imhal edilmediği veya alacağın zaman aşımına uğradı- gı veya yetki itirazınız varsa bunu sebepleri ile birlikte 5 gün içinde tetkik merciine bir dilekçe ile bildirerek merciıden itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz tak- dirde cebri icraya devam olunacağı, itıraz edilmediği veya borç ödenmediği taktirde 10 Şiin Kirıdr 74 npddegereficce IMI beftm)$a. bulunmantz. bulunmazsanız fjppıs)e(az- | • yik oluriacağınız. hiç beyanda bulunmaz veya aykın beyândâ'bulunursanız hapisle ce- zalandınlacagınız ödeme emri tebliği yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ ve ihtar olu- nur. Takip Dayanağı: 15.10.1993 vade tarihli 20.000.000.- TL'lik emre muharrer senet. Basın: 39879 •• - I L A N ., : . - • . . • T.C. SIVAS 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1998/497 Davacı TDÇİ Genel Müdürlüğü vekili Avukat Ali Çimen tarafından davalı Hacı Meh- met Odabaşı aleyhine açılan cebri tescil davasında; Tüm aramalara rağmen adresi tesbit edilemeyen davalı Hacı Mehmet Odabaşı'nın 3.11.1998 günü saat: 09.00'da mahkemede bizzat hazır bulunması veya kendisini bir ve- kille temsil ettirmesi, aksi takdirde yokluğunda duruşma yapılıp karar verileceği husu- su tebliğ olunur. Basın: 40802 Rantiyeci EgemenliğiL Ülkemizde yaşayan aklı evvel takımı hükümet avuçlarını patlatırcasına alkışlıyorlar: - Aklın gereği yapıldı.. - Piyasa rahatladı.. - Yüzler gülüyor.. Peki, hükümet ne yaptı?.. 'Vergi Reformu' diye hazırlanan yasaya göre 'paradan para kazananlar' vergilendirilecekti. Geri adım atıldı. • Hükümet geri adım atmasaydı, gününü görecek- ti!.. Ortalık allak bullak olacak, bunalım patlaya- cak, kıyamet kopacaktı. Neden?.. Türkiye'de rantçılar ekonomide egemenleşti, rantiyeci ses duvannı aştı. Osmanlı döneminde Sa- ray'a borç veren Galata Sarraf ı bugünkü rantiye- cinin yanında ne yazar?.. Rantiyeci paradan para kazanandır; bir de alın- teriyle kazanan var... Nedironun adı?.. Emekçi!.. Emekçinin esamisi bugünkü toplum düzeninde okunmuyor; tarikat var, cemaat var, dincilik pazar- laması var, rantiyeci var; ama, sendikalar nerede?.. Peki, böyle bir toplumda demokrasi nasıl ger- çekleşecek?.. Namuslu işadamı üreterek, yarata- rak ayakta duramıyor, ille de rantiyeciliğe zorlanı- yor; köylü, işçi, memur ha var, ha yok!.. Tarikat şeyhlerinin üfürükçü dualanyla mı demok- rasi işleyecek?.. • Bir tür sözde işadamı türedi, paradan para ka- zanmak mesleği aldı yürüdü. Devlete vergi verme.. Enflasyon oranını sollayan tefeci faiziyle devle- te borç ver. Devlet bu tür sözde işadamından vergi almasın, kamu görevlerini yerine getirmek için 'vergi yeri- ne borç' alsın, Devlet Baba'nın borç faiziyle beli bükülsün!.. Bu kısır döngüyü kırmak için hükümet "Vergi Reformu"na yönelince kıyamet kopsun... Hükümet korkup geri çekilince, medyada alkış üstüne alkış: - Krize demir yumruk.. - Piyasa rahatladı.. - Yüzler gülüyor.. • Medya bunu neden yapıyor?.. Yoksa medya da paradan para kazanma yön- temiyle mi ayakta duruyor?.. Elinizde tuttuğunuz gazetenin borcu olmadığı gi- bi paradan para kazanmak yolunda yatınmı da yok- tur. Ya olsaydı?.. Kim bilir, ben de bu köşede hükümetin son ka- rarını alkışlardım: - Yaşa Mesut'.. . . - - Varol Bülent'.. - Rahatladık.. , ' \ - * - Yüzümüz güldü... • Kişiler, kurumlar, şirketler, holdingler, ekonomi- •*e ^oB^jaft yflp^ajjcMe a^ırlandıkça, donüşü ' çbk zör bir yola gîrener.T)hlann hayat nîörhS so- runlarıyla ülkenin çıkarları çelişmeye başlar.. Ne yazık ki bu aşamadayız. \t-\/u\' Vatanseverler, insanlar, doğaseverler, toprak erozyonu size seveb'deceğiniz hiçbir şey bırakmtyor. T.E.M.A. Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıklan Koruma Vakü Tel: (0.212) 281 10 27 / 268 09 85 sız magazayı açın Türkiye'nin en işlek alışveriş merkezinde ayda 200 dolardan başlayan O SHOPPING müşteriler kuyrukta Türkiye'nin internetteki ilk ve tek elektronik alışveriş merkezi Superonline Shopping'e, ayda yaklaşık 50.000 internet kullanıcısı uğruyor. Giyimden kahveye, müzikten oyuncağa, festival biletlerinden çiçeğe, akla gelen her türlü ürün ve hizmeti sunan kuruluşlar, Superonline Shopping'de bir "mağaza" açarak, yalnız Türkiye'de değil, tüm dünyadaki internet kullanı- cılarına doğrudan satış yapma fırsatmı yakalıyorlar. Siz de hemen Superonline'ı arayın, ayda yalnızca 200 dolardan başlayan kiralarla, böylesine işlek bir alışveriş merkezinde bir "mağaza" açın. Alışverişlerini internetin olanaklarından yararlanarak Superonline Shopping'den yapmak isteyen binlerce internet kul- lanıcısı var. Bir başka deyişle, müşteriler kuyrukta. Siz yeter ki magazayı açın. A P I K R E D İ ' N İ İ N T E R N E T K U R U L U Ş U D U R Superonline Hizmet Hactı: (0212) 284 04 44 http://shop.superonline.com E-Posta: shop@superonline.com
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear