23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
f AĞUSTOS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Yargılaıııada adalctsizlik Uluslararası Çocuk Haklan Sözleşmesi'ne göre 0-18 yaş arasmda olan herkes çocuk sayılırken Türkiye'de 15-18 yaş arasmdakiler ağır ceza mahkemelerinde yargılanıyor YUSUFZİYAAY Türkıye. ımzaladıgı Uluslararası Çocuk Haklan Sözleşmesi'ne göre "çocuk" sayılan 15-18 yaş grubundakilen. çocuk mahkemeleri yerine ağır ceza mahkemelerinde yargılıyor. Uygulama, Türkiye'nin çekince koyarak imzaladığı sözleşmeye uyum yasalarını çikarmamasından ka>naklanıyor. Eğitim-Sen'e göre. Türkıye. Uluslararası Çocuk Haklan Sözleşmesi uyannca, 0-18 yaş arasında olan herkesın çocuk sayılması gerekirken 15-18 yaş arasındakileri ağır ceza mahkemelennde >argılı>or. Sözleşmey le bu yaşlardaki çocuklann çocuk mahkemelennde yargılanması öngörülürken Türkiye'dekı uygulamanın uluslararası sözleşmeye aykın olduğu öne sürülüyor. Türkiye'dekı çocuk mahkemeleri. 11- 15 yaş arası çocuklan adli vakalarda yargılarken siyası suç, ışledıklerinde bu çocuklar Devlet Gü\enlik Mahkemelennde (DGM) yargılanıyor. Eğitim-Sen. suç ışleyen çocuklann ekonomik durumlannın iyi olmadığına dikkat çekerken çocuklann savcılar tarafından alınması gereken ifadelerinin "baskı yoluyla karakollarda alındığT \e "işkence görmeleri nedeniy le bu çocuklann işlemedikleri hakk isnat edilen suçlan kabul eftiklerini" öne sürü>or. Sendıka. yargılanan çocuklann. yetişkinlerin tutulduğu cezae\ lerinde hapsedilmesı nedenıyle biiyük suçlann potansiyel faıllen duruma geldiklerini belirtirken çocuklann bu cezaevlerınde yetışkın turuklu \e hükümlülerin ıstısmanna maruz kaldıklannı vurguluyor. 1994 yılında 11-14 yaş grubundaki 31 erkek, 15-17 yaş grubunda ise 496 erkek \e 57 kız çocuk. "Anayasal düzeni y ıkmak, vatan hainliği, örgüt üyeliği, yöneticiliği. >ardım ve yataklık* suçlanndan yargılandı. 1995 yılında 11-14 yaş grubunda 31 erkek ve 8 kız, 15-17 yaş grubunda ıse 509 erkek ve 132 kız çocuğu aynı suçlardan yargılandı. 1996 yılında DGM'lerde yargılanan çocuklann sayısı 1000'i aşarken >alnızca Diyarbakır DGM'de 1994 yılında 11-17 yaş grubunda 497 erkek, 1 kız; 1995'te 262 erkek. 52 kız: 1996'da ıse 226 erkek, 193 kız çocuğu yargı önüne çıktı. Çocuk Haklan Sözleşmesi Türkiye tarafından 14 Eylül 1990 tarihınde imzalannuş, 9 Arah'k 1994 tarihinde 4058 sayılı yasayla onaylanması uygun görülmüştü. Sözleşme, Bakanlar Kurulu tarafından onaylanarak 27 Ocak 1995 tarihli Resmı Gazete'de yayımıyla yürürlüğe girmişti. Böylece iç hukukun bir parçası haline gelen sözleşme. 18 yaşından küçük kışileri çocuk olarak tanımlamasına karşın 2253 sayılı Çocuk Mahkemeleri Kanunu, 15 yaşın altındakıleri çocuk olarak tanımlıyor. SOKAK ÇOCUKLARI, DlLENCİ, ÇÖP VE KÂĞIT MAFYASINCA ZORLA ÇALIŞTIRILIYOR Suriye bunalımı 40 yıllık toprak sorunu çözüm bekliyor AHMET BARLTÇL KJLİS-Sunye. toprak reformunu gerekçe göstererek 1958 yılında el koyup kamulaştırdığı, Türklere aıt arazilerin bedellerinı 40 yıldır ödemı>or. 28 Şubat 1983 tarihınde ımzalanan Türkıye-Suriye Emlak Anlaşması'nın Bakanlar Kurulu'nca onaylanıp Resmi Gazete'de yayımlanmasından sonra Türkiye'ye gelen ikjsi bakan 40 kışilik Suriye heyetinin. 600 dönümden az arazilenn sahiplerine iadesi konusundakı anlaşmayı imzalaması da soruna o günden bu yana çözüm gerirmedi. Suriye'de 830 bin 440 dönüm arazisi bulunan 2 bin 500 Türk ailesinin yaklaşık 3 milyar dolarlık alacağının 40 yıldır ahnamamasının. politıkacılann beceriksizliğinden kaynaklandığı öne sürüldü. Söz konusu süreçte başbakanlık yapan Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Turgut Özal, Tansu Çiller \e Mesııt Yümaz'ın aralannda bulunduğu polıtikacılar, etkisız veduyarsız kalmakla suçlanıyor. Arazilerine yeniden kavuşmak \e bu arazilerin ürün bedellerini almak isteyen hak sahibi 2 bin 500 aile. yetkililenn ilgisizliğınden bıktıklannı. hiç değilse Suriye'nin arazileri kendilerine tahsis etmesini \e 40 yıllık ürün zararlannı karşılamasını istedıler. Türkiye'nın de 28 Mayıs 1927 tarihli Mukabele-i Bilmisil yasasına dayanarak Sunyelilere aıt 397 bin 779 dönüm arazi ile 114 parça tarlaya el koyduğunu. bu arazilerin Milli Emlak Müdürlüğü tarafından kiraya verildiğıni de belirten aileler. buralardan sağlanan gelirlerin bir fonda toplandığını söylediler. Aileler. bu fondan kendilerine yardım edilmesi gerektiğini belirttiler. Aılelerden edinilen bilgiye göre, 28 Şubat 1983 tarihinde Türkiye- Suriye Emlak Antlaşması, Bakanlar Kurulu"nca onaylanıp Resmi Gazete'de yayımlandı Daha sonra Ankara'ya gelen 2'si bakan 40 kişilik Suriye heyeti. 600 dönümden az arazilenn hak sahiplerine iadesi konusundaki anlaşmayı imzaladı. Ancak. en geç 1983'teuygulamaya konulması gereken protokol Sunye tarafından tek taraflı olarak reddedilince ailelerin mağduri>eti de de\am etti. O günden bu yana hiçbir gelişme olmadığını yineleyen aileler. artık konu ile ciddi olarak ilgilenilmesini ve 40 yıllık zararlannın karşılanması içın gerekenin yapılmasını istedier. Sokakta yaşayan çocuklann mutlaka ortama uyarak dilendikleri, hırsızlık yapüklan ve uçucu madde kullandıklan kaydedildi. Çoculdar mafya kıskacında EVİN GÖKTAŞ ANKARA-İstanbul Sokak Çocuklan Gönüllü- leri Demeğı Başkanı Yusuf Kuka. sokak çocuk- lannın dilencı mafyası, çöp mafyası ve kâğıt maf- yası tarafından zorla çalıştjrılarak sömürülduğü- nü belirttı. Kulca, Emniyet Genel Müdürlügü'ne "sokak çocuklan" ile ilgili gönderdiği raporda, Türki>e'de dılencilenn yıllık kazançlannın 25 tnl- yon lıra olduğunu kaydederek. polisın bu çocuk- larla hiç ılgılenmedığinı vurguladı. Sokak çocuklarının sabahtan akşama kadar de- ğişik ışlerde çalıştığını belirten Kulca. "Kimileri kâğıt toplayarak. kimileri a>akkabı boyayarak, ki- mileri dilenerek. kimileri de kırmı/ı ışıkta duran arabalann camlannı silerek kazanç elde etmeye çalışıyorlar. Diyebilirsiniz ki ne güzel. çalmıyoriar. b'ner koklamıyoriar, güzelce para kazanıyorlar. Fa- kat bu çöp \e kâğıtyığınlan öylesine tehlikdi \e bu- lasıcı mikroplar saçıyorlar ki çocuklar için bunlar çok tehlikeli" dedı. Sokak çocuklan ile sökakta çalışan çocuklan ayırt etmenın zor olduğunu vur- gulayan Kulca. raporunda şunlan kaydetti: "Tür- kiye'de dilenci mafyası var. Sabahlan erken saatte kırmızı ışıkta bırakılıp, akşam geç saatlerde alınan çocuklar ve gençler var. Bu çocuklar duygu sömü- riisü y aparak öğrenci önlükleri ile dileniyoriar. Va- tandaşlar da okuyor diye bu kişilere eili bin lira ve- receklerse daha fazlasını veriyoriar. Bu şekilde ka- zanç elde eden, hatta asgari ücretin büe üzerinde bir gelir temin eden aileler, diğer çocuklannı oku- la bile göndernıeden onlan dUendiriyor \e kendi- leri de işlerini bile bırakıp onlan denetiemeye baş- lıyorlar." 24 saatinı sokakta geçiren, bir ailenin yanında kalmayan çocuklara da sokak çocuğu denildiğini kaydeden Kulca, bu çocuklann mutlaka ortama uyarak dılendiklenni. hırsızlık yaptıklannı ve uçu- cu madde kullandıklannı, uçucu madde kullanan çocuklann da utanma duygusu yok ofûuğundan ra- hatlıkla dilenebildiklerini anlattı. Kulca ,"Sokak çocuklarının sırf kışı geçirebil- mek için suç işleyerek hapishanelere girdiklerini gödemleyebiliyonız. Bu çocuklann özellikle İstan- bul'da organize suçlara kanşüklannı görüyoruz. Öncelikle çocuğa karşı güven aşılamalıyiz ki o da bize bilgi versin. İspiyon sokak çocukİanflda da çok agır bir suçtur" diye konuştu. Cumhuriyet'in 75. yılında "Halk şölenleriyle, Anadolu'ya şükran borcu" Bilkent 5. Uluslararası Anadolu Müzik Festivali 7Ağustos-21 Eylül 1998 Aynntılı bilgi ve rezervasyon: (312) 266 43 82 Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 06533 Bilkent, Ankara www.bilkent.edu.tr/~mssf Bilkent Senfoni Orkestrası Şefler: Gürer Aykal, Rodolfo Bonucci, Alfred Michourine Solistler: Hakan Aysev, tenor Mesut İktu, bariton Pekin Kırgız, tenor Ünlü Opera Solistleri, Saz Şairleri, Bölge Halk Oyunları Ekipleri, Nuri İyem Gezici Resim Sergisi Uvertürler, Aryalar, Halk Türküleri, Şarkılar, Orkestra Eserleri, Senfoniler Ankara 7 Ağustos Cuma, Saat 20 00 Bilkent Unıv MSFF Bahçesı Siirt 10 Ağustos Pazartesı, Saat: 20.00 Atatürk Stadyumu Batman 11 Ağustos Salı, Saat 20 30 Ataturk Stadyumu Mardin 12 Ağustos Çarşamba, Saat 20 00 Şehır Stadyumu Şırnak 13 Ağustos Perşembe, Saat: 18 00 Cumhunyet Meydam Şanlıurfa 14 Ağustos Cuma, Saat 21.00 Fatıh Sultan Mehmet Parkı Adıyaman 15 Ağustos Cumartesı, Saat: 21 00 Atatürk Stadyumu Kahramanmaraş 16 Ağustos Pazar, Saat: 21.00 Atatürk Parkı Gaziantep 17 Ağustos Pazartesı, Saat: 20 00 100. Yıl Amfı Tıyatrosu Hatay, İskenderun 18 Ağustos Salı, Saat 21.00 Payas Kalesı Nevşehir, Kapadokya 21 Ağustos Cuma, Saat. 20.30, 22 Ağustos Cumartesı, Saat 20 30 Zelve Açıkhava Müzesı Kayseri 23 Ağustos Pazar, Saat. 20.00 Şehır Stadyumu Konya 12 Eylul Cumartesı, Saat. 20.00 Şehır Stadyumu Sinop 19 Eyiul Cumartesı, Saat 20.00 Ataturk Kapalı Spor Salonu Tokat 21 Eyiul Pazartesı, Saat. 20 00 Gazıosmanpaşa Ünıversıtesı Diyarbakır Eylul 1998 (Tanh, saat ve yer, daha sonra belırlenecektır) Adana (20 Ağustos gunu yapılması planlanan etkınlık, deprem nedenıyle ılerı bir tarıhe ertelenmıştır.) SanaT'an Fak^itesı kjltjr etkın!,ğıd,r DİE verileri Altı ayda 20 bin çocuk suç işliyor ANKARA (Cumhuriyet Burosu) - Türkıye"de her altı ayda ortalama 20 bin çocuğun, çeşıtli suçlar nedenıyle karakol ve emniyete düştüğû beljrlendi. Devlet lstatistik Enstitüsü'nûn(DtE) verilerine göre, geçen yılın ilk altı ayında, çeşıtli suçlardan 20 bin 824 çocuk hakkında yasal işlem yapıldı. Çocuklann en çok hırsızlık, yaralama ve darp suçlannı işlediğı belirlendi. Güvenlik bırimlerine suç isnadı ile gelen çocuk ve genç sayısının illere dağılımında ılk sıralarda İstanbul, Ankara ve Bursa gelırken son sırada Muğla ve Çorum yer alıyor. Karakol ve emniyet müdürlüklenne geçen yılın ilk altı ayında gelen 20 bin 824 çocuktan 14 bin 65'i hakkında suç isnadı, 3 bin 874'ii şüpheli. 1684'ü mağdur, 455'ı evden kaçma, 68 "ı kayıp. 7'si terk, 6'sıbuluntu. 485 "ı hakkında da tanık sıfatıyla yasal işlem yapıldı. =Bu çocuk ve gençlerin yüzde 45.6sını ilkokul, yüzde 10.8'ini lise ve dengi okul mezunlan oluştururken en son sırada yüzde 7.9 ile ortaokul mezunlan geliyor. DİE'nin venlennden. geçen yılın ılk altı ayında haklannda yasal işlem yapılan çocuklardan 1492'sinin madde bağımlısı olduğu, kullanılan maddelenn ilk üç sırasını da alkol. bali ve hapm oluşturduğu; bunlann dışmda tıner. esrar ve uhu kullanıldığı öğrenildi. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Affetmek Dünya üzerinde, bir gazete haberinin yarattığı duygusallığın neden olduğu bir "genel af", duyul- muş-işitilmiş değildir. Ama bizde oluyor. Maalesef oluyor. Ve başta siyaset ve siyasetçiler olmak üze- re, her şeyin böylesine ucuzladığı bir ortamda biz- ler, "demokrasiyi tüm kunım ve kurallanyla yaşat- mak için neleryapmak gerekir" diye, boşuna çırpı- nıp duruyoruz. Halkına şirin görünmek isteyen eli kanlı diktatör- lerin ve mantık dışı rnonarşilerin dışmda, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle ikide bir genel af çıkartılmaz. Hele doğru dürüst tanımlanmamış bir "terör suçu" bahanesiyle, bir kısım düşünce suçlulannı(l) af kap- samı dışmda tutan bir genel af, kamu vicdanında, onulmaz yaralar açar. Şu "kader kurbanı" lafına illet oluyorum. Kımmiş kader kurbanı? Neden kader kurbanıymış? Türki- ye'nin sosyo-ekonomik koşullannm yarattığı binbir dram var. insanlarımız inanılmaz yokluklar ve yok- sulluklar içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Gençlerimizin önemli bir bölümü gelecek endişesi içinde. Bunlann büyük bir çoğunluğuna, hiçbir umut görünmüyor. Peki bunlar "bız kader kurbanıyız" di- yerek, yasa dışı yollara mı sapıyorlar. Bizim okulun oradan, Vezneciler'den, minibüsler kalkar. Yeşildirek ve Sultanhamam bölgelenndeki konfeksıyon atölyelerinde çalışan kızlarımız, genel- likle buraya kadar yürür ve buradan mmibüslerle ev- lerine giderler. Kış akşamlarında bir kısım çocukla- nmız kann, yağmurun altında, kendilerini tam ısrtma- dığı belli olan palto ve pardesülerinin içinde titreye- rek kuyrukta beklerken; bir kısım "yırtıklar", aynı yer- de bekleyen özel arabalara binerek çekip giderler. Bunlar kader kurbanı falan değildir. Bunlar, işin ra- hatına kaçan ve bu rahatlık uğruna birtakım risklerı göze alan, birtakım "akılsızlardır". Insanlann yargıya güvenmemeleri ve yargının ina- nılmaz bir gecikme ile ışlemesi; özellikle çek, senet vb. gibi ekonomik konularda insanlann, "çek senet mafyasına" başvurma alışkanlığı edınmesıne yol aç- tı. Şimdi böyle ikide bir af çıkartılması nedeniyle, korkanm insanlar adi suçlar konusunda da, "maf- ya "ya başvurmaya ve "cezalandırmayı" onlann yap- masını istemeye başlayacaklar. Ne derecede doğru olduğunu bilmiyorum ama, bundan önce çıkartılan aflarda, affedilen suçluların önemli bir bölümü birkaç yıl içinde benzer suçlar iş- leyerek hapishanelere geri dönmüştü. Modern ce- zalandırmanın temel ılkesi olan "ıslah etmek" ve "topluma yeniden kazandırmak" bizim hapishane- lerimizde başarılamıyor. Hatta tam tersine; hapisha- nelerimiz, suçluların "suç uzmanlıklannın" gelişme- sine neden oluyorlar. Ve dışan çıktıktan sonra, bu uz- manlıklannı derhal uygulamaya geçiriyorlar. Bu af, Ecevit ailesinin bir "emrivâkısi" oldu. Sıya- sal gündemimize bir bomba gibi düştü. Doğrusu kimsenin aklındafıkrinde yoktu. Ve şimdi, bu neden- den ötürü, nasıl bir af tasarısı hazıriayacaklarını da bilemiyorlar. "Bir deli bir taş atmış..." demek iste- miyorum ama, siyasetçilerimız gerçekten zorda. Bana kalırsa, adi suçlular için bir af değil, bir "şart- lı salıverme" uygulanması çok daha uygun olur. Ay- nı suçu, ya da benzer bir suçu işledikleri takdirde, eski cezalannın da uygulanmasi söz konusu olma- lıdır. O zaman belkı "kader kurbanlan"(\), kendileri- ni biraztutarlar... Hele, hele "sicil affı" gibisinden bir şey asla dü- şünülmemelidir. Zira kamu görevlilerinin sicıle geçen suçlannı, "devlete karşı" işlenmiş suçlar arasında saymamanın, hiçbir açıklanabilir yanı yoktur. Düşünce suçları ve suçlularına(l) gelince, tüm so- nuçlanyla biıiikte affedilmeye deger olanlar, affedil- mesi gerekenler, derhal özgürlüklerinın geri verilme- si gerekenler onlardır, Zira dünyanın hiçbir demok- rasisinde düşünce suçu ve suçlusu diye bir kavram yoktur. Bizde yasa koyucu: düşünce suçu, terör ve teröre destegi birleştirerek. garip bir yapı ortaya çı- karttı. Galiba aftan önce, bu karmaşanın çözümlen- mesi gerek. Bir noktanın altını özenle çizeyim. Terörü övmek ve teröriste arka çıkmanın hiçbir biçimde "düşünce suçu" sayılmayacağı konusunda en ufak bir kuşku duymuyorum. Bunlann affedilmesinin düşünülme- sine bile karşı çıkarım. Ama bizim kimi savcılarımız, her şeyi bu çerçeve içine sokmak istiyor. Türkiye'nin siyasal ortamı ciddi bir gerginleşme- nin eşiğinde iken; başı sonu belli olmayan, böyle bir af düşüncesinin hiç gereği yoktu. Bu iş, başımızı çok ağntacak. CHP: Yönetmelik yasalara aykırı Ozfatura'mn yasadışı bursları İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - tzmir Bü- yükşehir Belediyesi'nın önceki akşam yapılan mec- lis toplantısında belediye- nin yasadışı yönetmelikle dağıttıgı öğrenci burslan ve Büyükşehir Belediyesi Başkanı Burhan Ozfatu- ra'mn gazetemıze yönelik asılsız suçlamalan günde- me geldi. Belediye Tahsil Burs Yönetmeliği Komis- yonuüyesi CHP'li Hüseyin Günlü. yönetmeliğin yasa- lara aykın olduğunu bir kez daha yineleyerek Özfatu- ra'nın kendisi ve komisy on üyeleri hakkındaki suçla- malanna sert tepki göster- di. Gazetemizde yayımla- nan haberin ardından "Cumhurivet'in patronu holdinglerdir. Gazetey i de onlar yönetiyor. Kanıt iste- yen Zaman gazetesine bak- sın" dıyen Ozfatura'ya son meclis toplantısında yanıt verildi. Ozfatura'mn burs komisyonu üyelerine yöne- lik "36 toplantı yapmışlar. Her toplantı başına 8 mil- yon almışlar. Bu kadar çok toplantı y apmasalardı da- ha çok öğrenciye burs veri- lebilirdT sözlerini de anım- satan CHP grubundan Hü- seyın Günlü şu görüşlen kaydetti: "Bu sözler bu meclisin çatısı altında görev yapan beni ve arkadaşlanmı aşa- ğılayıcı niteliktedir. Onur kıncıdır. Sayuı Özfatu- ra'nınjumalcilikkokan bu suçlamalan esef vericidir. Bizleri avanta aunakla suç- lamaktadır. Başkan bu aşa- ğılayıcı sözlerini geri alma- hdır. Aksi halde burs komis- yonundan istifa ediyorum. diğer arkadaşlanmın da is- tifa etmelerini öneriyo- rum.*' Günlü. Ozfatura'mn gazetemıze yönelik saldın- lannın da üzücü olduğunu belirterek "'Türkiye'yigeç- mişin karanlığına götür- mek isteyenlerekarşıyürüt- tüğü mücadelede dimdik ayakta duran Cumhuriyet Gazetesi'ne gerçekleri yaz- dığı için teşekkür ediyo- rum. Atatürk ilkelerinin ödünsüz savunucusu bu ga- zeteye yapılan saldınlar, ta- rihte yerini alan Don Kişot örneğinden başka bir şey değildir" diye konuştu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear