23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 MAYIS 1998 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 15 s > v Medya bayramda. Te- levizyonlarda, gazeteler- de şen şakrak duyurular: "Devlet, trilyonlar ka- zandı..." Şirketlerden lam sayfa ilanlar: Basta Basbakan Mesut Yılmaz a, ikinci sırada devir bedelleriııi denklepiremedikleri ge- rekçesiyle kendilerine hir ayhk süre veren Devlet Bakam Güneş Taner e. sonra da Olaştırma Bakam Mecdet Menzir e sonsuz teşekkürler... Ne olmuş? Ulastırma Bakanlığı, cep telefonlannın li- san.s hakkmı I mihon dolara. vani vaklaşık 250 trilyon liraya 2 şirkele devretmiş. Hal'kımc. mutlaka amu mut- laka bu gelişnıeden "mutluluk" duvmalı... Cep telefon- ları ile birbirlerini arayıp ses vermeliler: "Kutlu olsun! Kutlu olsun! " Gazetemizden Banu Salman 'ın. vaptığı araştırma ile böylesi bir şölende hatları karışıırmasınm hir anlamı var ISIK KANSV Oldu mu ya? mı? Var mı ha. söyleyin var mı'.' Yok. cep lelefonlanmn lisans hakkının 250 trilyon lira- va devredildiği günün hemen ertesinde Haıine. 626 tril- yoıtluk iç borçlanma tahvili satnıış. Yok. cep telefonlan- mn konuşma ücretleri artmadığı takdirde lisans hakkmı alan sirketlerin biryıllık geliri toplam 200 trilyon liraya ulaşacakmış. Bak. bak, bak... İç borçlanma ile niye ilinti kııruluyor ki? İç borçlanma bankalar aracılığıyla olııyor. Konumuz- lanealakavani' "Devletintrilyonlarkazandığı"da\iıl- zurna ile duyunılmuş- ken sirketlerin ödedik- leri parayı biryılda ge- ri alabileceklerini belir- lemenin sırası mı şim- di? Lisans hakkmı devra- lan sirketlerin, hem ban- kahem de televizyon, ga- zete gibi medya kurulıı- şıı sahibi oldukları mı ima ediliyor? ANAP-DSP-DTP koalisyonumm, cep tele- fonlurı ile ilgili yeni lisans hakları vermeyi tasarladığı. kuyrukta hem banka hem de medya organı sahibi iki hol- dingin daha bulıtnduğu mu anlatılmak isteniyor? Hele he- le, halhmız 2 7 Nisan 'ı "özetleştirme ve cepseliletişim bay- ramı" ilan etmeyi düşünürken oldu mu ya? Teessüfede- riz. Oysa, cep telefonlannın lisans anlasmasmın ardın- dan karşıhğı aranan "Bugünden sonra ne değişecek " so- nısumın lek bir vanıtı var: •'Herşey". Boşluğu CHP doldursunCHP, "Yeni bir dünya dü- zeni İÇİH yeni bir sosyal de- mokrasi" başlığı altındakitapçıkçı- kardı. Kiiapçıkla, Sosyalist Emernas- yonal "m tartıştığı komdardan kesitle- reyer veriliyor. Sosyülist Enternasyonal'ih "Kü- reselGelişmeKomisyonu "nun amaç- ları sıralamrkenyapıtan şudeğerien- dirme gözümiize çarptı: "NeoliberaUerin yeni köktencili- ği,ftkirler iizerinde dünya çapında bir hegemonya kurmaya ve Uetişim üzerinde kendi doğrultusunda bir kuşatma yaratmaya çalışmaktadır. Demokratik sosyaüzm, bu kusatma- yt kırmak zorundadır. Bunun içîn de şöyle bir kanıdan yola çıkmalıyız: hrariı neoliberal mesaja karsın, re- fah olgusu ve kaynasmış, parçalan- mamıs bir toplumfikri üstündeyük- selen bir toplumsal modeli savun- makyalmzca gerekli vegeçerlibirtu- tum değil, aynı zamunda sade vatan- daslann, giderek artan bir özlemle, bizden talep ettikleri bir tutumdur. Çünkü, neoliberal hegemonya dö- neminin olumsuz etkisiartık açıkça ortaya çıkmaktadır." Yaklasık 15 gündür erken seçim- dir. bağımsc başbakandır, tartışıp du- ruyoruz. Bu ağa dalaşım gündeme sokan kim? CHP... llgililere sonı: -Son dönetnde yupılan özelleştir- meier var. Sizin görüşünûz nedir? Kulaklanmızla duyduğumuzyanı t JM. - Bulandırma suyu. Medya tozıt- muzu atar. Devam: - Güneydttğu arttk kalkınma ve yaürtm istiyor. Karşılık hazır - Gazetelerebakıhrsa, bölgedear- safiyatlan artmış, kiralar dolar üze- rindenmiş. Yabancı patentli tüketim malı satandükkânlarpespeşeaçılıyor- muş. Anlayacagıruz, yöreyehareketve bereketgeliyormuş... - Yagelirdağüımındakiadaleisiz- lik? • Hele bir iktidarageleîim. diisünü- rit. - \astl geleceksiniz? - Erken seçimle... - Seçimde kim oy verecek? - Vatandaş. - Kime oy verecek? - Bize... -Nedensizevere- cek? - Diyoruzya, + - (artı efittir). - Amntz ne? - Daha ne olsun, seçim istiyonız. - Ancak yayttnladığıntz ktapçtk- la, Avrupa Sosyalist Partisi Başkaıt Yardıması Raiomon Obiols, "Yirmi yıüık bir neoliberalizm, gûvensiziik konusunda toplumsal etkisini gös- termiştir. Bütün siyasipartiler, meş- ruiyetlerini gelecek için önerdikleri programlara dayandırdıklart için si- yaset krizinin büyük bir ktsmı gû- vensizlikten kaynaklantyor. Gelece- ğin kendisibirgûvensiziik içerdiğiiçüı departileringüvenilirtikleTİgeomet- rik otarak düşöyor. Kaderimizin, gi- derek artan bir biçimde amansızla- san veyönetilemez duruma gelen ve bitip tükenmeyen biryartş ortamın- dagüçlü olanın hep kazandığı, güç- süz olamn geride bırakılarak ezilip gittiği bir dünyada yaşamak olduğu korkusundan doğan bir güvensizli- ği de kastediyorum " yorumunu ya- ptyor. - Olsun, bizyine seçim istiyoruz— Seçim + seçim = ... Son haneyı bırakalm CHP 'nin ile- ri gelenleri doldursun... Film şeridinden akan yaşamlar Cep fenerinin oynak ışığının odaklaştığı koltuğa oturduğunuzda. yaşamadığınız bir serüvene süriikleneceğinizi bilirsiniz. Tekil yalmzlıktan, çoğul tanıklıklara doğru bir yolculuktur bu. Hiç karşılaşmadığınız, hatta yaşam boyu hiç rastlamayacağımz yüzler, kişilikler gelir perdeye. Tarihin salmcağında geçmişe kolan vurabilirsiniz ya da geleceğin henüz veşermemiş dallarına • uzanabilirsiniz. Bugüne yakalanabilirsiniz. Sizdenlikler gönül kapınızı tıklatabilir: ıızak. belki de erisilmez saydıgınız iliskilere şaşabilirsin iz. Bile bile aldanabilirsiniz de bilincinizde gerilimli simşekler de çakabilir. Hazır, Ankara Uluslararası Film Festivali haşlamışken dünyamn dört köşesinden ve yurdumuzdan gelip gözümüzün önünden "birfilm şeridi gibi" akan yaşamlan kaçırmamalı. Serüven gemilerinin Hmanları belli: Kızılırmak, Büyiilü Fener ve Kavaklıdere sinemalan. Belgesel ve kısa filmlere miço yazılacaksamz eğer, Alman Kültür Merkezi, Fransız Kültür Merkezi, Türk-lngiliz Kültür ve Türk-Amerikan Derneği 'nden demir alabilirsiniz. Yüksel Endeğer yazıyor Gerçek Atatürkçü: Kenan Evren Kenan Evren Vakfı. muhteşem birgece düzenledi. Gecenin an- lamı, Cumhuriyetin 75. yıldönü- mü nedeniyleyapılmasıydı. Ben de oradaydım. Cumhuriyet tart- hinin en büyük Atatürkçüsü Sa- yırr Kenan Evren'in davetinde buiunmaktan onur duydum. Gecede Sayın Evren'in kendi elleriyle yapmış olduğu olağa- nüstü güzellikteki Atatürk port- resi, sevgili dostum ve takımda- şım Ali Şen ile bir başka işada- TTM tarafından, ortaklaşa olarak önemli bir paraya satın alındı. De- taylan medyadan izlersiniz. Yıllarca Kenan Evren ve dava arkadaşları. "cuntacılıkla" suç- landı. 12 Eylül'ün Atatürk dev- rimlerine "karşı" olduğu iddia edil- <li. Bugün, by iddia sahiplerinın utanma günüdür. Çünkü Kenan Evren, bir devlet adamı ve bir sa- natçı olarak ne kadar önemli bir Kemalist olduğunu dosta düş- mana göstermiştir. Alkışlar Evren için. Marmaris'e geldiğimde elleri- nizi öpmekten kıvanç duyacağım sayın büyüğüm! Hiç tammadığınız bir kadın sîze dokunmak isteyebilir! Işte yaratıcı zekâ! Işte Amerika'nın gücü! Işte globalizmin kü- çük bir armağanı! Vıyana'da "Cash" adında yeni bir parfüm üretilmiş. (Bilmeyen- •ler için: Cash, nakit para demektir.) Bu parfümün en büyük özel- liği dolar kokusu taşjması. Evet. "Cash"yeni basılmış 100 dolar gibi kokuyormuş. Global dünyanın bu en değerli biriminin koku- suna bürünen erkeklerin, kadınları derinden etkileyeceği varsa- yılmış. Kesinlikle kattlıyorum. Şahsen kadın olsaydım, dolar ko- kan birerkekteki atılım ruhu vekazanma hırsı beni sarsardı. Ça- ğımızda bu cazibeye dayanabilecek kadın sayısı çok azdır. He- le Türkiye gibi dolann her gün daha fazla değertendiği bir ülke- de, sürdüğünüz "Cash" parfümü de dolara endeksli olarak her an daha yoğun kokacak ve etkisini arttıracaktır. Bu yeni ürünü saygıyia ve coşkuyla alkışlıyorum. Zaten habe- ri okur okumaz firma yetkilileriyle temasa geçtim. Sağolsunlar, , bana "Cash " yollayacaklar. Daha kuilanmadım ama biliyorum ki, o benim kokumdur. Bana yakışacaktır! Gecikmiş bir özür Bu köşeyi 1 Mayıs'ın ilk saat- lerinde yazıyorum. Ve düşünüyo- rum: Acaba bu yıl da 1 Mayıs'ı ve- rimsiz dünya görüşlerine alet et- mek isteyenler çıkacak mı? Uma- nm çıkmaz. Fakat çıkarsa da bun- dan zarar görenin, ülkeyi ayakta tutan işadamlanmızın, sanayicile- rimizin olmamasını dilerim. Çün- kü onların sayesinde modern bir hayatı sürdürüyoruz. Nedense iş- çilerin önemli bir kısmı, işleri ol- duğuna şükretmek yerine. boz- guncuların tezgâhına gelip baş- kaldın sloganlan atmayı tercih edi- yor. Bu ülkedeki işsiz sayısını ya bilmiyortar, ya da servet düşman- lığı îüm benliklerine sinmiş. Genç- ken ve de akılsızken, 1 Mayıs gös- terilerine katılırdım. 1977'nin 1 Mayısı'ndadaTaksim'deydim ve canımı zor kurtardım. O gün tari- he "kanlı" olarak geçti. Bunun so- rumlusu oraya akın akın giderek, toplumun huzuruna ve sermaye sınıfının can güvenliğine potansi- yel saldırıda bulunanlardır. Ben, kendi adıma ve bugünkü aklımla özür dilerim. Geç de olsa! 1 Ma- yıs. ABD'nin tek olumsuz tarafı- dır. Çünkü bu gereksiz kutlama, 1890'larda Chicago işçilerinin yaptıkları eylemlere dayanıyor. Keşke hiç yaşanmasaydı! Bazıları konuşur, bazıları da kazanır!1 Kâr getiren ve yaygınlaşan tüm dinamiklere karşı çıkmayı görev sayan enteller (daha doğrusu sevgili dostum Hıncal Uluç'un deyi- miyle genteller) özel televizyonlara da saldınyorlar. Neymiş, yayın- lar kalitesizmiş, yozmuş, izleyiciyi sömürüye dayalıymış. Gerçekte yozlaşanlar kendileridir. Çünkü halktan kopuk olmayı marifet sanı- yorlar. Ve kelaynaklar gibi giderek yalnızlaşıyorlar! Bu genteller yerli dizileri de durmadan eleştiriyor. Onlara göre te- levizyonların seçkin yönetictleri "Ben programlanmı Etiler'de, Ci- hangir'de oturan ınsan/ara değil; Gültepe'de, Alibeyköy'de oturan in- sanlara seyrettirirsem daha kâr- lıçıkarım" düşüncesindeler. Di- yelim ki dogru. bunda tuhaf olan ne? Elbetteki seyirci neredeyo- ğunsa, oraya yüklenmek gere- kiyor! Aynı kafa, Amerikan film- lerine de karşı. Genel olarak Amerikan yapımlarını sığ ve sa- Yeni Dünya Düzeni f fcralam ?„- - Işçilerin bayramı var da, ^* patronlann niye yok? - Çünkû patronlar işten kay- tarmak için fırsat kollamaz! • • • -1 Mayıs'tan kurtulmanın çaresi nedir? - işçi Bayramı'nı 1 Nisan'a almak. Çünkü "sırufsız toplum" denen şey, sadece ve sadece sevimsiz bir şakadır! btın köpüğü buluyor. Fakat o filmler şakır şakır iş yapıyor. Çün- kü oradaki yapımcı da "Bu fılm- leri sadece isveçliye, Norveçli- ye değil; Türkiyeliye, israilliye de seyrettirmeliyirn" diye düşünü- yor ve ona göre film yapıyor. Sonrası başarı! Ve para! HAYVANLAR ISMAÎL GVLGEÇ v KİM KİMEÜ|UM DÜMA . ! • . : : . . : ! .t...-.-• behicak@turk.net ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI HARBİ SEMİH POROY TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 2 Mayts VON R4P£N EC£UYLE OLÛU.. 8OYUNC/4 YA S/ff- GELİ- •İ34Z ytbnda, ı/on Papen'e., Jnkara'da b/'r sa'/tUKV- düzen/eimıç, ancafc o, yara a/r*adaf>fcarfvfmaçfu.YtıgoS- tatr göçsneni satatırgan, b b eO'ricfe pat/amosr sonucu ö GÖRÜŞ Pr. Dr. ŞEBNEM K. FİNCA]NCI htanbul Tahip Odası Genel Sekreleri Sağlıkta Özelleştirme ve Tabip Odaları Tabip Odaları seçimleri ülkemizin ve sağlık alanı- nın bir yığın önemli sorunla iç içe olduğu bir dönem- de yapılıyor. Yaşamlan ekonomik koşullar emeği ile geçinen toplumsal kesimlerde hayatı her geçen gün daha da zoriaştırıyor. Gelir dağılımındaki dengesizlik büyüyor, toplumsal eşitsizlikler artıyor. Son on beş yıldır hükümetlerce ısrarla uygulanan özelleştirme politikaları sosyal devlet ilkesini aşındı- nyor. Hükümetler, toplumsal kaynaklan iç ve dış borç odemeleri için kullanıyor. 1998 bütçesinin yüzde 40'ını oluşturan 59 katrilyon TL faiz ödemelehne ayrılıyor. Eğitim, sosyal güvenlik ve sağlık söz konusu oldu- ğunda ise hep aynı cevap veriliyor: "Kaynakyok." Toplumsal ve ekonomik alanda yaşanın kriz hızla sağlık alanına yansıyor. Önlüklerimızin beyazı sağlık hizmetindeki kötüye gidişi engellemeye yetmiyor. Bütçeden sağlığa ayrılan kaynağın yeterstzliği de- vam ediyor. 1997 yılında yüzde 3.2 olan Sağlık Ba- kanlığı'nın tüm bütçe içindeki payı 1998'de yüzde 2.6 olarak öngörülüyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün Tür- kiye gibi ülkelere önerisi ise bu payın en az yüzde 10 düzeyinde olmasıdır. Kamu sağlık kuruluşlarının çökertılmesi uygulama- sında ısrar ediliyor. 1998 yılında toplam 390 trilyon TL olan Sağlık Bakanlığı bütçesinin sadece 32 trilyon TL'si yatırımlara aynlmış durumda. Devlet, sağlık alanmdan çekiliyor. Yerini özel sağ- lık sektörüne devrediyor. Sağlık hizmetleri devlet eliy- le özelleştiriliyor, ticarileştiriliyor. İstanbul'daki top- lam kamu hastanesi sayısı 52 iken özel hastaneler 100'ü geçiyor. Kamu sağlık hizmetlerinin çökertilmesi birinci ba- samak sağlık hizmetierini çok daha dramatik biçim- de etkiliyor. Günümüzde istanbul, sağlık ocağı bakı- mından Doğu ve Güneydoğu'dan daha kötü durum- da. Sağlıktaki özelleştirme uygulamasından geniş he- kım kesimlerine düşen pay kötü çalışma koşulları, da- ha fazla çalışma, daha düşük ücret ve işsizlik oluyor. Ülkemizdeki 70 bin hekimin yüzde 42'si, yani 30 bin hekim, sadece kamuda çalışıyor ve ücretleri son yıl- larda hızla aşınıyor. 1980 öncesmde 1200 dolar olan hekim maaşları, 1998 başında 500 dolara düşüyor. Ücretlerdeki aşınma hekimleri ikinci, üçüncü işlerde çalışmaya zoriuyor. Hekimlik uygulaması gün geçtikçe pahalı tıbbi tek- nolojiye bağımlı hale geliyor. Bu gelişme hekimleri ser- maye sahiplerinin açtığı özel kuruluşlarda çalışmaya zoriuyor. Çok düşük bir azınlık ise hekimlikten özel hastane sahipltğine geçiyor. Bu transformasyonu ger- çekleştiren meslektaşlarımız için hekimlik ilke ve de- ğerlerinin yerini serbest piyasanın kurallan alıyor. Has- ta "müşteri'ye, hastalık "hasar'a dönüşüyor. Tıbbi pra- tiğin esas amacı, hastaya yarar sağlamaktan çıkıp kâ- nn maksimizasyonuna dönüşüyor. Özel sağlık kuruluşlarında ücretli olarak çalışan ge- niş hekim kesimi ise herhangı bir iş güvencesi ve ör- gütlenme hakkına sahip olmadıklan için yoğun bir emek sömürüsüne maruz kalıyorlar. Uzun yıllar boyunca hekimliğin geleneksel biçimi- ni oluşturan muayenehanecilik gittikçe zorlaşıyor. 1980'desadfece özel sektörde çalışan hekimlerin ora- nı toplamm yüzde 4O'ı iken bugün yüzde 15'e düşü- yor. Muayenehaneciliğin önündeki önemli bir engel olan, sayıları giderek artan gelişkın özel teşhis-teda- vi merkezleri ve özel hastaneler, aynen 1980'lerde sü- permarketlerle bakkallar arasında yaşanan eşitsiz re- kabet, günümüzde sağlık alanında da sürüyor. Özel hastaneler bağımsız hekim muayenehanelerini kapan- maya zoriuyor. Muayenehane hekimlerinin kazanç- ları giderek düşüyor. Tüm bu gelişmeler göz önüne alındığında Tabip Oda- lan'nın önüne tek bir seçenek çıkıyor. Sağlıkta özel- leştirmeye karşı çıkmak. Sağlıktaki özelleştirmeyi dur- duramadığımız sürece ne hekim ücretlerinde yüksel- me ne uygun çalışma koşulları ne de iyi ve nitelikli he- kimlik mümkün gözüküyor. Toplum sağlığı için yapı- lan mücadele hekim hakları ve mesleki değerler için yapılan mücadeleyle giderek daha fazla örtüşüyor. Bu koşullarda Tabip Odaları yönetimlerinin, hekim- lik yerine özel hastane işletmeciliği ve sağlık pazar- lamacılığını tercih eden küçük bir azınhğın çıkarlarını değil; geniş hekim kesimlerinin haklarını savunan po- litikalar izlemeleri gerekiyor. Yaşamlarını emekleriyle kazanan hekimlerin bu seçim döneminde de tercih- lerini doğru yönde kullanacaklarına inanıyorum. 1 2 B U L M A C A SEDAT YAŞ.İYAS SOLDAN SAĞA: 1/ Batı Karadeniz bölü- münün iç kesi- mindeki dag sı- rası. 2/ Asya'da birülke... Duyu organlannındış- tan algıladığı birnesneninbi- lınce yansıyan benzeri. 3/ Gü- lünç bir biçimde giyinip süslenen kadın... Birçeşit İngiliz birası. 4/ Üriin daha tarladayken yetiş- ^ tiği zaman teslim edil- meküzere.öncedenpev *• verilerek yapılan satış. 3 5/ Bir tür hafif ve kaba 4 ayakkabı... Eylemleri olumsuz yapmaktakul- lanılan ek. 6/ Şarkı. tür- kü... Uygun bulan, be- nimseyen. II Doku te- 8 li... Bir ay adı. 8/ K.aba. 9 biçimsiz... Tellür ele- mentinin simgesi. 9/ Dağ sırtlarında geçit veren çukur yer... Halk edebiyatında redife verilen ad. YUICVRIDAN AŞAĞIYA: 1/ Halit Ziya LşaklıgiPin anılannı içeren yapıtı. 2/ Otlak... Eski dilde taht. 3/ Sa- yılan göstermek için kullanılan işaretlerden her biri... Güzel kokulu beyaz çiçekler açan bir ağaççık. 4/ Optik aygıtlannda objektiften aldığı ışınlan göze veren mer- cek dizgesi. 5/ idare lambası. 6/ Adları sıfat yapmakta kullanılan bir yapım eki... Muayene için hekime öde- nen ücret. II Çıkar yol. çare... Sahip. 8/ " sele gitti gözüm yaşından" (Karacaoğlan)... Tanntanımaz. 9/Tır- nak boyası... Hayvanların ısırmaması için burunlanna takılan demir halka. Özgür ve demokratik bir Türkiye için 7 Mayıs'ı bekleyin.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear