22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
1 NİSAN 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Manisalı gençlere işkence yapmakla suçlanan polisler hakkında verilen hükmün gerekçeli karan açıklandı Mahkeme ErgüPe inanmadı• Gerekçeli kararda, Izmir Milletvekili Sabri Ergül'ün ifadesinin sanıklar tarafından kabul edilmediği belirtilerek polislere inanıldı. Kararda, kötü muamelenin mutlaka somut delillerle desteklenmesi gerektiği belirtildi. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu). Manisa'da gözaltına alınan 14 gence işkence yapmak suçundan yargılanan ve beraat eden 10 polis memunı hakkında Manisa Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen hükmün gerekçeli karan açıklandı. Gerekçeli kararda, 'kötü muamelenin mutlaka delile dayanmak zorunda olduğu' vurgulanırken, Izmir Milletvekili Sabri Ergül'ün Aralık 1995'te olaydan haberdar olmasına karşın Nisan 1996'ya kadar hiç bir başvurusunun bulunmayışına dikkat çekildi. Manisa Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mehmet Yılmaz. üyeler Mehmet Emin Öge, İhsan Özgel ile savcı Necmettin Karabacakoğlu'nun imzasını taşıyan gerekçeli kararda, polislerin. gözaltına alınan sanıklara suçlannı söyletmek için yasadışı işlemlerde bulunmak, zor kullanmak suçlamalanyla yargılandığı belirtilerek 'isnat edilen suçları işlediği hususunda mahkûmiyetlerine yeterli her türlü şüpbeden uzak kesin ve inandıncı deliller elde edilemediğinden beraatlerine o> birliğiyle karar verildiği' bildirildi. Raporda. kötü muamele ve işkence gibi savlann 'somut delillerle desteklenmesi' gerektiği belirtilerek "Tek başına sovut iddialar, beyanlar mahkûmiyete esas alınamaz. Bu tür suçlann somut delili de doktor raporlandır. Deliller bölûmünde belirtildiği üzere mağdurlar için 27.12.1995 tarihinden başlamak üzere 29.12.1995,31.12.1995, 2.1.1996, 5.1.1996,17.1.1996, 24.1.1996,24.4.1996 tarihlerinde farklı resmi sağlık kuruluşlarınca düzenlenen raporiar mevcurtur. Göktaş, Boran, Şenol, Taşar, Göktaş'ın raporlarında bazı bulgulardan bahsedilmiştir. Bu bulgulann irdelenmesi yapılmıştır. Bu raporiar hariç, düzenlenen tüm raporlarda mağdurlarla ilgili -yara, darp, cebir, patoloji saptanmadı- şekünde raporiar düzenlenmiştir" görüşü dile getirildı. Raporda aynca vicdani kanaat oluşturan duruşma sürecını yansıtan zabıtlardan, tutunaklardan ve tüm dosya içenğınden, sanıklann isnat edilen suçu işledikleri hususunda kesin ve inandıncı delil elde edilemediği de vurgulandı. Bu arada kararda CHP lzmır Milletvekili Sabri Ergül'e ilişkin görüşlere de yer verildi. Sabri Ergül'ün 'işkenceyi madem gördü, neden daha önceden dile getirmedi' yorumuyla suçlandığı gerekçeli kararda şu görüşlere yer venldi: "Ergül, millervekilidir. Avukarör. tnsan haklarını savunma konusuna gönül vermiş bir kişidir. Beyanına göre mağdurlan 29.12.1995 tarihinde görmüştür. Ancak 8.5.1996 tarihine kadar hiçbir resmi başvurusu yoktur. 2.1.1996 tarihinde Manisa'ya gelerek Manisa Devlet Hastanesi'nde bazı mağdurların muayenesini dahi izlemiştir..." Gerekçeli kararda, Ergül'ün, "Manisa Terörle Mücadele Şube Müdûrlüğü'ne gittiğimde çığlık duyarak girdiğim koridorda ve odalarda çocuklar gördüm. Gözleri bağlı 5 tanesinin çıplak olduğunu, Emrah Sait Erda'yı bitkin, perişan halde gördüm" dediği de anımsatıldı ve bu ifadenin sanıklar tarafından kabul edilmediği, şubenin kapısında bir nöbetçi bulunduğu ve görevlilerden başka kimsenin içeri almmadığı belirtildi. Onurlandıranlara, kıvancımızı paylaşanlara A-6T- O ? i S 0 U Yapımı Bayındır Holding tarafından gerçekleştirilen, Ortadoğu ve Balkanlann en modern tesisi Antalya Havalimanı Dış Hatlar Terminali 31 Mart 1998 günü törenle hizmete açıldı. ~'~ : Faaliyet gösterdiği alanlarda her zaman en iyi ve en kaliteli hizmeti vermeyi ilke edinen Bayındır Holding, 1984'den bu yana inşaat, turizm, sağlık, flnans ve gıda sektörlerindeki yurtiçi ve yurtdışı başanlanna bir yenisini eklemekten gurur ve kıvanç duymaktadır. Bu mutlu günümüzde bizleri yalnız bırakmayarak huzurlanyla şereflendiren Cumhurbaşkanımız saym Süleyman DEMİREL'e Başbakanımız saymMesut YILMAZ'a Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüsamettin CİNDORUK'a Devlet Bakanı Sayın CaVİt KAVAK'a Bayındırlık ve tskan Bakanı Sayın Yaşar T O P Ç U ' y a Ulaştırma Bakanı Saym Necdet MENZIR'e Sağlık Bakanı Sayın Halİl Ibrahİm OZSOY'a Turizm Bakanı Saym Ibrahİm GURDAL'a Törene katılarak, çiçek ya da telgraf yollayarak mutluluğumuzu paylaşan milletvekillerine, devlet yetkililerine, diplomatik erkân, medya mensuplan, Antalyalı hemşehrilerimiz ve tüm emeği geçenlere teşekkürü borç biliriz. bayındır holdinçj HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLALI Üçüncii Savaş Biterken... Geçenlerde Ertuğrul Özkök yazmıştı. Türk ordu- su üçüncü savaşı da başarı ile tamamlamış görü- nüyor. Kurtuluş Savaşı, Kıbrıs Barış Harekâtı ve P- KK ile savaş. Üçüncüsü belki de en zoruydu. Dünyanın en güç- lü ülkesine bile Vietnam'da havlu attıran türdendi. Ordunun bu işin üstesinden gelemeyeceğini tah- min eden Batılılar da yanıldılar, bizdeki uzantıları da... "Güneydoğu sorunu" bitmedi, ama silahlı bölümü büyük ölçüde bitti. PKK büyük ölçüde bitti. Şimdi sıra "silahsız savaşım'da. Duygulann yeri- ni aklın alması gereken bir savaşımda. • • • M. Ali Kışlatı'nın Radikal'deki bir yazısının başlı- ğı şöyleydi: "Okunı aldatmamak..." Konu, "Bask Sorunu" ile "Kürt Sorunu"nun ben- zer sayılmasıyla.. ve de Ispanya deneyiminden yo- la çıkarak Türkiye'ye çözüm önerilmesiyle ilgiliydi. Temel bir benzemezlik zaten biliniyor. Etnikteröröncesinde Bask bölgesi Ispanya'nın en gelişmiş bölgesiydi. Deniz kıyısında sanayileşmiş, gelişmiş... Bağımsızlık isteğinin arkasında, temei sorunlannı çözmüş olmanın verdıği güç vardı. Güneydoğu ise türkiye'nin en geri kalmış bölge- si. Ne denizle bağlantısı var, ne de kendi ayakları üzerinde durması olasılıgı. Bağımsızlık isteğinin ar- kasında, dış güçlerin çıkaıiarı vardı. ETA'nın dış desteği yok. PKK'nin ise dış güçlerin masası olduöunu ve onlarsız avakta kalmasının ola- naksızlığını bilmeyen yok! Ama M. Ali Kışlalı, sorunun bilınmeyen, daha doğ- rusu gözlerden özenle kaçırılan bir önemli yanınır* altını çiziyor... ETA'nın yeni haklar peşinde olmadı- ğı, sadece Franko diktatörlüğünün Basklıların elin- den aldığı "eski haklar", ayrıcalıklar için savaştığınh anımsatıyor. i Tıpkı Tito dönemindeki haklan Sırplar tarafından^: kaldınlmış olan Kosovalılar gibı! \ ••• i Dr. Necdet Tuna'dan çok ilginç bir mektup almış-; tım. Geçmişte Mazgirt ve Çemişkezek'te hükümet; tabibi olarak görev yapmış. • 1938 Dersim isyanında başı çeken Koçuşağı aşM retinin önde gelenlerinden Seyit Han'ın yeğeni! Cemşi ile dost olmuş. Ve bir sohbet sırasında isya-. nın nedenini sormuş. Işte aldığı yanıt: { "Gördüğün gibi, arazı taşlık, doğru dürüst tanrri] olanağıyok. Yem olmadığı için büyükbaş hayvan ba- kamıyoruz. Bir iki koyun ve keçiyle ancak yiyeceği- mizi karşıiayabiliyoruz. Ne üstümüzde ne başımızda- var. Eşkıyalıkyapıyor, buradan çaldığımızı öbürtara-' fa satıyorduk. Jandarmalarpeşimizi bırakmıyohardı.' Takibatı hızlandınyorlardı. Seyitler toplanıp biriıkte, karşı koymaya karar verdiler. Işte olay bundan iba- rettir." Ve Sayın Tuna kendi izlenimlerini şöyle özetliyor: "Yoksulluk Dersim'in kaderiydi. Sizın de söyledı- ğiniz gibı daha fazla Kürt kökenli vatandaş varken, neden Istanbul'da kimse devlete karşı çıkmıyor? 0 yöredekı tarih boyunca baş gösteren ayaklanmala- nn arkasında hep en büyükgereksinimleriolan ve va- at edilen paralar vardır. Dersim köylüsünün kış bo- yunca yediği, kurutulmuş ayran (kurutka) ve bulgur pilavıdır. Çocuğuna ilaç alabilmek için yoğurdunu, sütünü sağlayan ûç keçiden birini, yemeklik buğda- yını satanlan gördüm. 3-5 hanelik mezralann, 25-30 hanelik köylerin bırbirine uzaklığı 15-20 km'dir." Dr. Tuna, geçmiş deneyimlerinin ürünü olarak so- ruyor: "Bülent Ecevrt'/n ender gerçekçı gınşımlerinden biri olan köy-kent projesı, acaba neden ılgi ve ıtıbar görmüyor?" • • • Bir süre önce, Şükrü Balcı Polıs Eğitim Merke- zi'nde bin kadar polis adayına bir konferans vermış- tim. Konu "Atatürk'ün ulusçuluk anlayışı ve Güney- doğu sorunu" idi. Bitiminde iki ilginç soru yöneltildi: - Türkiye'de birbirinden çok farklı Kürtçeler konu- şan, hatta birbirini anlamayan on kadar grubun bu- lunduğunu ortaya koyan bir Japon araştırmacıdan söz ettiniz. Acaba Apo kendi adamlarıyla nece ko- nuşuyor? Yanıtım tek sözcüktü: - Türkçe! Güldüler ve ikinci soru geldi: - Kuzey Irak'ta yaşayanlann hemen hepsi de Kürt. Niçin birleşemiyorlar? Yanıtım gene kısa oldu: - Etnik köken ile ulus olgusu birbirinden çok fark- lı şeyler olduğu için!.. Bölgeyi terk eden Kürt köken- li yurttaşımız, niçin yanı başındaki Kuzey Irak'a git- mek yerine, uzaktaki Istanbul'a geliyor? Ya sorunu etnik değil de toplumsal ve ekonomik olduğu için; ya da kendini Kuzey Irak'takilerden çok Istanbul'da- ki insanlara daha yakın hissettiği için! • • • Dünyadaki örnekler gösteriyor. Askerin siyasete doğrudan karışmasının en önemli nedenlerınden birisi, dışa karşı etkisiz, ba- şansız olması. Kendi asıl görevini yerine getirmede- ki eziklik, kendini içerde kanıtlama eğilimi doğuru- yor. Türk askeri üçüncü savaşın sonunda da başanlı. Deneyimi artmış. Kendinden emin, gururlu, onurlu. Ve sınav sırası bir kez daha sivillerde! 31 Mart Ayaklanması I Şeriatçılar 89 yıl önce i meşrutiyete karşı çıkmıştr Istanbul Haber Servisi - Tarihe 31 Mart Ayaklanma- sı olarak geçen ve 'insanla- nn yaptığı yasalara değil, dine ve Kuran'a dayan- mak gerektiğini' savunan ve Derviş Vahdeti'nın başı- nı çektiği şeriatçılarca başla- tılan ayaklanma bundan 89 yıl önce, 13 Nisan 1909 ta- rihinde başladı. Osmanlı Imparatorluğu tarihinde sık sık göriilen ge- leneksel halk ayaklanmala- nnın son örneği oltn 31 Mart Ayaklanması. Meşruti- yet yönetımine karşı çıkan şeriatçı güçlerle Meşrutiye- te sahip çıkan ilericileri kar- şı karşıya getirdi. tsyana ön- cülûk eden şeriatçılar ve ayaklanmaya destek veren askerlenn oluşturduğu top- luluk, Ayasorya Meyda- nı'nda toplanarak "Şeriat isteriz, meyhaneler kapa- tılsın. kadınlar sokağa çık- masın" diye bağınnca isyan dalgası büyüdü. Padişah Abdülhamit'ın de. gericile- rin isteklerine uyacağını söylemesi sonucu II. Meş- rutıyet tehiıkeye girdı. Makedonya'daki Ittihatve Terakki yanîısı askeri güçler ve gönüllülerden oluşan Ha- reket Ordusu Istanbul'a ge- lerek ayaklanmayı bastırdı. Isyanı başlatanlar en sert şe- kılde cezalandınlırken Padi- şah Abdülhamıt tahttan ındi- nldi. 27 Nisan 1909'da Ab- dülhamit'ın yenne Mehmet Reşattahtaçıktı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear