Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 14 MART 1998 CUMARTESİ
HABERLER
Antalya'da
yanan kişiler
• ANTALYA (Cumhuri>et)
-Antalya'nın Tünektepe
mevkiinde önceki akşam hır
araçta yanmiş olarak
bulunan ıki kişinin. Koç
Grubu personelmden Yahya
Can (28) ile Avça Tuncay
(25) olduğu belırlendi. j
Olayla ilgili Baran kod adh j
bir kişi yakalandı. Tünektepe
mevkiinde 07 CAN 11
plakalı araç önceki akşam
teröristlerce çapraz ateşe
tutulmuştu, PKK'lilerın
düzenlediği saldın sonrası
uçuruma vuvarlanan araçta
iki kişinin kül olmuş cesedi
bulunmuştu.
Lokomotii
ihalesi iptal
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu)-TCDD Genel
Müdürlüğü'nün 300 milyon
dolarlık 60 adet elektrikfı
ana hat lokomotıf ihalesi.
GEC-Alstom firmasının
teklifinin şartnameye aykırı
bulunmas\ üzenne ıptal
edildi. Ulaştırma Bakanı
Necdet Menzir'in ihalenin
iptal edıldiğinm
bildirilmesinın ardından.
komisyonda görev vapan
bürokratlara tepkı gösterdıği
iddıa edildi.
Akgül, KOSGEB
başkanı
• Haber Merkeâ - Küçük
ve Orta Ölçeklı Sanayı
Geliştirme \e Destekleme
tdaresı Başkanlığı'na
(KOSGEB) Prof.Dr. \zız
Akgül atandı. Sanayi ve
Ticaret Bakanı Yalım Erez'ın
müşavın olan Akgül. 'Erez
Planı" olarak bılınen
'Mükemmelliğe Doğru
Yolculuk' sürecinde 'Toplam
Kalite Yönetım Sıstemı"
uygulamasının
koordinatörlüğünü de
yapıyor.
Taksim'deki
gözaltılar
• İstanbul Haber Senisi-
Taksım"de 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Günü
kutlamaları sırasında çıkan
olaylarda gozaltına ahnan ve
aralannda Clkede Gündem
gazetesi muhabırlen Faruk
Aktaş ıle Bülent Acar'ın da
bulunduğu 26 kişi, dün
çıkanldıkları İstanbul
DGM'nin göre\sızlık kararı
vermesi üzenne Beyoğlu
Adliyesi'ne sevk edildi.
Güneydoğu'da
operasyon
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet Bürosu) -
Divarbakır. Şırnak ve
Tuncelı'de düzenlenen
operasyonlarda 32 terörıst
öldürüldü. Operasyonlarda 2
gü\enlik göre\ lisı de şehit
oldu. Olağanüstü Hal Bölge
Valıliği'nden yapılan
açıklamaya göre. PK.K.
örgütünden kaçan 3 kişi.
Tunceli merkez ve Şırnak'ın
Silopı ilçesınde gii\ enlık
güçlerıne teslim oldu.
Felsefe olimpiyatı
• İstanbul Haber Sen isi -
Liselerara.M 2. Türkıye
Felsefe Olımpıvatı sonunda
birinci \e ikincı sıraya
yerleşen İstanbul Saint
Benoit Lisesi ögTencisi
Hakan Yücefer ve Ankara
Tevfik Fikret Lisesi
öğrencisı Ce\at Yıldınm.
23-26 Nisan arasında
Romanya'nın Braşov
kentinde düzenlenecek
Uluslararası Felsefe
Olimpiyatı'nda Türkiye'yı
temsil edecek. Geçen yılki
uluslararası felsefe
olimpiyatında Türkive'yi
temsil eden A\usturya Lisesi
öğrencisi Anıl Zenginoğlu 5.
olmuştu.
İstanbul trafiği
• İstanbul Haber Servisi -
tstanbul Ticaret Odası (İTO).
İstanbul Valilığı'nın ıstegı
üzerine trafik sorununa acıl
çözümler bulmak amacıyla
bir çahşma başlattı. tTO'dan
yapılan yazılı açıklamada.
'Trafikte Acil Eylem Planı'
adıyla başlattıkları çalışma
kapsamında. karavollarına
altematif olabilecek deniz \e
demiryolu ulaşım
olanaklarının
değerlendirilmesı. şehir
içinde me\cut karayollannın
eksikliklerinın ve önemlı
kaza noktalarının tespiti.
trafik yoğunluğunun
rahatlatılması \e me\cut
toplu taşım araçlarının daha
\erimhkulanılması
konusunda yenı altyapı
gerektirmeyen kısa \e orta
vadeli çözüm önerileri
getinlmeye çalışılacağı
belirtildı.
Devlet birimlerince derlenen bilgilerde
Gülen'in İslam liderliğini sağlamak için
ABD'de de kulis yaptığma dikkat çekildi
4
Güleırmhedefi
eriat devleti kurmak'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Dev-
letin istihbarat \e güvenlik birimlerince
derlenen bilgilerde. Fethullah Gülen'in
hedefinin uzun vadede "laik. demokratik
cumhuriyeti yıkarak yerine şeriat devleti
kurmak'" olduğu belirtildı. Nurculuğun
kurucusu Said-J Nursi'nin yazılı bir vasi-
yeti>le faaliyetlerini devraldığı kaydedi-
len Gülen'in "devletinkurumlannıtahrik
etmeden onlara sızmayı. yavaş ama istik-
rariı. sağlam adımlarla şeriat devleti hede-
fine ilerlemeyi ilke edindiğj" bildirildi.
Cumhuriyet'in.de\ietingü\enlikve is-
tihbarat birimlerinden derlediği bilgilere
göre. Fethullah Gülen \e önderi oldu|u
cemaatın e\ lemi, girışimleri; kısa, orta ve
uzun vadede hedefleri özetle şöyle:
Özgeçmişl
1970 yılında lzmir'de Nurculuk faali-
yetlennin programlannı hazırlamış ve
toplantılardaki eğitım çalışmalannı idare
etmiştir. Ocak ayında İzmir Îmam-Hatip
ve İlahiyata Öğrenci Yetiştirme Derne-
ğı'nde Nurculuk faaliyeti yürüttüğü ge-
rekçesi ile ihraç edılmiştir. Aynı yıl Nur-
culuk faaliyetlerinde bulunmaktan İzmir
Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından ifa-
desi alınmış ve hakkında dava açılarak
vaaz vermesi yasaklanmıştır. 1972 yılın-
da Erzurum'a giderek bu ildeki Nurcu li-
derlerle görüşmelerdebulunmuştur. 1980
Nısan ayında lzmir'de "Huruç Harekâtı
(Atüun Harekâtı)" adı altında bir çalışma
başlatma kararı almıştır. Bu çerçevede
yaptığı konuşmalarda "harekâtın başan-
>a ulaşması için yurt çapında orta ve yük-
seköğrenim öğrencileri için yurt binalan
açılması, kendifıkirleri doğrultusunda ki-
tap ve dergilerin yayımının gerçekleştiril-
mesi \e öğretmenlerin kazaıulması gerek-
tiğini" ifade etmiştir. 1986 ytlında güven-
lik güçleri tarafından yakalanmış, ancak
üst düzeyde yapılan girişimler sonucun-
da ayn\ gün serbest bırakılmıştır. Anaya-
sa Mahkemesi'nin türban yasasını iptal
etmesinin ardından çıkan olaylar üzerine
yaptığı açıklamalarda bu tür olayları tas-
vip etmediğini ve desteklemediğini ifade
ederek. toplumsal olaylara katılmaktan
kaçınılması gerektiğini belirtmiştir.
10 Ekim 1995 tarihinde ordudaki dar-
be hazırlığı ile ilgili yaptığı konuşma.
DGM tarafından incelemeye ahnmıştır.
18 Ekim 1995 tarihinde bahse konu ko-
nuşmada suç unsuru bulunmadığı gerek-
çesi ile ifadesinin alınmasmın ardından
serbest bırakılmıştır. Kullandığı takma
isimler: *M. Fethullah Gülen, M. Abdül-
fettah Şahin. M. Fethullah Dahbak, M.
Abdülhav Nasih ve Enver Aydın."
Amaç, demokrasiyi
tahrip etmek
Türk aydınının halktan kopukluğunu
çok iyi değerlendıren bu kişi. ılımlı bir
görünüm içerisinde \ atandaşın din ve vic-
dan hürnyetini istismar ederek cumhuri-
yete itirazını üstü örtülü olarak ortaya
koymakta. milli menfaatlan. şahsi menfa-
atlanna dönüştürerek demokrasiyi tahrip
etmektedir.
'İslam şeriattır': Bazı konuşmalannda.
Atatürkün dinin gereğini ısrarla vurgu-
ladığını. Necmettin Erbakan'ın imam-ha-
tiplenn açılmasında imzası olmayan tek
başbakan olduğunu. 8 yıllık kesintisiz eği-
time karşı çıkaeak kimsenin olmadığını
belirterek. şu görüşleri dile getirmiştir:
•*Vesveseye esas teşkil edeeek hususlann
doğmaması için be\in yıkanmasının lüzu-
nıuna inanıyorum. Bu mevzuda insanlar
şartlandınlmah. Okul açmamdaki amaç,
OsmanlTnın kılıçla girdiğj topraklara ka-
lemle girmek. Bana bir gün değirmenin
suyunun nereden geldiğini sordular. Ben
de miDi mücadeledegeldiği yerden dedim,
Asya'daki okullan milletimiz Tınanse edi-
yor. Türk askeri dinsiz değildir. ordu tah-
rik edilmemeli. çünkü milletin içinden çı-
kan müessese. millete karşı olamaz. Ceza-
\ir'de ga>et demokratik yollarda iktidara
yürüyoriardı. Birilerinin bu manada de-
mokrasiy e tahammülleri yoktu, güçle mü-
dahale ettiler. Aynı şeylerin Türkiye'de de
olabileceği gerekçesiyle çok endişeli gün-
ler yaşıyorum. Beni se>ip sayan insanlara
da şu yokta reylerinizi kullanın dememde
bir mahzur ulnıasa gerek. İslam aynı za-
manda şeriattır."
İslamiveti. Türklük bilincivle vürütme
yon: Gülen ve grubu yurtiçi ve yurtdışın-
da. hiç de küçümsenmeyecek de\ bir or-
ganizasyon kurmav ı başarmıştır ve bu or-
ganizasyon manfetivle gelişmesini hızla
sürdürmektedir.
Gülen \ e grubunun uygulamalan \ e et-
kınlikleri hakkında elde yeterli sayılabı-
lecek bılgi olrnasına rağmen. böyle büyük
bir organizasyonu gerçekleştiren teşkilat
ve yapısı hakkında yeterli bilgi bulunma-
maktadır. trticai faaliyetlere karşı önem-
li engellerden biri olan TCK'nin 163.
maddesinin kaldınlmasıyla dinci kesime
hareket serbestisi saglanmıştır.
Yasal boşluğun giderilmesi için gerek-
Örgütlenmenin temeli okullar
Fethullah Gülen de>raldığı misyonun başansını. orta ve yüksekögre-
nim öğrencileriiçin>urtbinalan açılması,kendifıkirleri doğrultusunda
kitap >e dergilerin yayımının gerçekleştirilmesi ve öğretmenlerin
kazamlmasında görüyor. Örgütlenmesini bu temelde gerçekleştiriyor.
amacı: Gülen, genellikle Erbakan \e RP
ile bir uyuşmazlık içinde bulundu. Seçim-
lerde RP'yi desteklemedi. Gülen'in; lsla-
miyeti. Türklük bilincivle vürütme strate-
jisi ile RP'nin "'ümmetaıüayışı'* ikı cema-
at arasındaki anlaşmazlığın temelini oluş-
turmuştur.
Özellikle toplumun her kesimini ku-
caklay ıcı yaklaşımlan nedeniyle. dini mo-
tifli terör örgütlen ve radikal dinci kesim-
ler tarafından çok büyük eleştin ve hara-
ketlere maruz kalan Gülen. bu kesimler
tarafından demokratik ve laik Türkiye
Cumhunyeti Devletı'nin savunuculuğunu
yapmakla suçlanmıştır.
Küçümsenmeyecek de\ bir organizas-
lı yasal düzenlemenın vapılması. gelecek-
te irticai faaliyetlerle mücadele için haya-
ti bir önem arz etmektedir.
SakJ-Nursi'ninyazılı\asiyeti: Fethullah
Gülen. kısa vadede: Türkiye'de herkesin
dini yaşantı içinde olmasını. uzun vade-
de bir din devleti kurmayı hedeflemiştır.
10 Kasım 1938 tarihinde dogmuş olma-
sma rağmen sadece 1938 yılını söylemek-
tedir. Saıd-i Niursi'ninvazılıbir\asıyetiy-
le onun faaliyetlerini deualdığı söylen-
mektedir. "Yüzyüze" görüşme şöntemi-
ni kullanarak muhatap olduğu kişileri et-
kilemektedir. Mahatma Gandi'nin da%-
ranışlarından esinlendiği söylenebılir.
De\ let politikalan ile çelişmemeye özen
göstermesine rağmen. Yunan hükümeti-
nin desteklediği müftü ile işbirliği yap-
mıştır. Kravat takma^arak çevresine belir-
li bir mesaj vermektedir.
Dünya Müslümanlığının
liderliği
9 Şubat'ta Vatikan'da Papa'yla yaptığı
görüşmede. iki tarafın da "dinlerarasıdi-
yaloğun sürdürülerek insanlar arasında
düşmanük yerine sevgi bağı oluşturulma-
sı görüşünün dile getirildiği'' bildirildi.
Gülen'in "dinler arası diyalog" misyonu
çerçevesinde gerçekleştirdiği buluşma,
Ortodoks Fener Rum Patriği Bartoieme-
os ile başlay an, ABD Katolik cemaatinin
lideri Cardinal John O'Connor ile devam
eden bir görüşme dizisinin sonuncusunu
teşkil etmektedir. Dinler arası diyalog kur-
manın amaçlandığının belirtilmesine rağ-
men zamanlama açısından her görüşme.
dikkat çeken bir mahiyet arz etmektedir.
Selanik'te Türk okuluna karşıhk ruh-
ban kulisi: Ekümenlik statüsü ve bu çer-
çevede ziyaret ve gezileri tartışılan Fener
Rum Patriği ile Gazeteciler ve Yazarlar
Vakfı'nın 3. kuruluş yıldönümü nedeniy-
le yapılan görüşmede Selanik'te bir Türk
okulunun açılması karşılığında, Gülen'in
Heybeliada'da ruhban okulunun açılması
yönünde girişimde bulunması sözü ver-
mesi ve ardından "DışişleriBakanlığı'nca
bu yönde olumlu bir görüşün MGK gün-
demine getirilmesU ilginç bir tesadüP
oluşturmaktadır.
ABD'de islam liderliği kulisi
Eylül I997'deanidenşekerhastalığı ne-
deniyle sağlık kontrolünden geçmek üze-
re ABD'ye gıden Gülen'in. üç ayı aşkın
bir süre bu ülkede kalması ve bu arada
K.ardınal John O'Connor ile görüşmesi,
sağlıktan ziyade lobi ve kulis faaliyetle-
rine ağırlık verdiğini göstermektedir.
RP'nin kapatılmasmın gündemde olduğu
bu dönemde, cemaatinin de yasal takiba-
ta uğrayacağından çekitten Gülen'in. sağ-
hk kontrolü bahanesiyle yurtdışına çıktı-
ğı, kuvvetle muhtemeldir. Cumhurivet
kurumlanyla çatışmaya giren REFAH-
YOL iktidannın ibretle izlendiği dönem-
de. Gülen'in kardinal tarafından "üımlı
İslaırTın simgesi olduğunun belirtilerek
"Siz bir ümit vaat ediyorsunuz" ifadele-
riyle karşılanması. cemaatinin yayılması
ve rahathkla faaliyetlerini yürütmesi için
istisnasız herkesle ve her kurumla ortak-
lık yapacağından şüphe duyulmayan Gü-
len'in, ABD'deki lobiler tarafından "dün-
ya Müslümanlannın lideri" olarak kamu-
oyuna empoze edilme faaliyetlerinin ilki-
ni oluşturmaktadır.
Devleti zlrveden fetlh
Basında çıkan haberlerde
u
Gülen'in,ts-
lanı dünvBSindan bu seviyede ilgi gören ilk
kişi olduğu ve Hıristiyan \e Yahudi cema-
ati liderleriyle yakın diyaloğunun bulun-
duğunun" belirtilmesi dikkat çekmekte-
dir. Devletin kurumlannı tahrik etmeden
onlara sızmayı, yavaş ama istikrarh. sağ-
lam adımlarla şeriat devleti hedefine iler-
lemeyi ilke edinen Fethullahçıların. za-
manı geldiğinde ağırhklannı koyacakları
dev let kurumlarını zirveden fethetme \ e
göz boyama oyunlannın birisi de her se-
ne geleneksel olarak dağıttıklan "uzlaşma
Ödülü"dür. Ödül, kendisini ve cemaatini
toplumun her kesimini kucaklayan bir ni-
telikte olduğunu belirtmesi bakımından
devletin üstünde bir statüde göstermeyi
amaçlayan bir oyunun sahnelenmesi ola-
rak değerlendirilmektedir.
SÜRECEK
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(îî raksnet.com
iki sosyal demokrat partinin
liderleri, birkaç gündür endişe-
li açıklamalar yapıyorlar. DSP
liderinin açıklamasını gazeteler,
"Ecevit'ten sert mesaj" başlı-
ğıyla verdiler. Baykal'ınki ise
"darbe uyansı" olarak algılan-
mıştı. İki sosyal demokrat lider,
bu konuşmaların içinde birbir-
lerme çatmayı ihmal etmeseler
de ortak bir duyarlığı dile geti-
riyor, ortak birtepki gösteriyor-
lar.
Ecevit "Din istismarıyla na-
sıl mücadele edileceğini belir-
lemek siyasi otoritenin görevi-
dir" derken Baykal, "Benim en
çok eleştirdiğim bu hükümet
bile ara rejimden iyidir. Asker
güdümünde kurulacak bir tek-
nokrat hükümet, Türkiye'nin
sorunlannı daha da ağıriaştınr"
diyor. Ecevit irtica ile mücade-
lenin demokrasi içinde yürütül-
mesinden yana: "Eğer rejimi-
miz demokrasiyse, yolu budur.
Yani kılıçla çözülmeye çalışıldı
da ne oldu? 12 Mart ve 72 Ey-
lül dönemlerinde partilerin ver-
Baykal, Ardından Ecevit...
mediği tavizler verildi."
Ecevit, şeriatla mücadelede
askeri çevrelerden gelen sert-
lik yanlısı eğilimi benimseme-
diğini açıkça dile getiriyor. 12
Mart ve 12 Eylül askeri darbe-
lerini anımsatarak, bu tür giri-
şimlerin geçmişte ne büyük za-
rariar verdiğini de vurgulamayı
gerekli görüyor.
Baykal'ın tavrı da farklı değil.
"Türkiye ara rejim arayışlarını
zihninden söküp atmalıdır. Tür-
kiye'de, millet iradesi demok-
rasi içinde laikliğe sahip çıka-
eak güce sahiptir. Onların elini
kolunu tutmayın. Bırakın, en-
gel olmayın yeter. 12 Mart as-
keri muhtırasının yıldönümün-
deyiz. Umarım bu kez sadece
bir tereddüt aşamasında kalır.
Kimse Türkiye'de laik demok-
ratik cumhuriyetin demokrasi
kurallan işlediğinde tehdit edi-
leceğini düşünmemeli. De-
mokrasiye de laik cumhuriyete
de sahip çıkaeak yeter ağırlık-
ta siyasal, toplumsal güç var.
Onlan başkalanyla bir sayma-
yın, bırakın, engel olmayın ye-
ter."
Baykal'ın, ardından Ecevit'in
yayımladığı mesajlar, ciddi bir
sıkıntının olduğunu ortaya ko-
yuyor. Baykal, "Asker güdü-
münde kurulacak bir teknokrat
hükümet, Türkiye'nin sorunla-
rını daha da ağıriaştınr" diyor.
Yani açıktan bir ara rejim hükü-
metinden söz ediyor. Ecevit ise
12 Mart ve 12 Eylül'de olanla-
ra dikkat çekiyor ve zor yoluy-
la, müdahale yoluyla şeriatın
yenilemeyeceği uyansında bu-
lunuyor.
İki sosyal-demokrat lider. si-
yasi yaşama yapılan ve yapıl-
ması düşünülen asker müda-
halelerinden söz ediyorlar ve
bu konudaki rahatsızlıklannı di-
le getiriyorlar. Süleyman De-
mirel'in ise bu gelişmeler kar-
şısında yaptığı açıklamalar
"Araziye uydu" şeklinde yo-
rumlanıyor. Demirel, Baykal'ın
uyarıları üzerine şunları söyle-
mişti: "Devletin silahlı gücü,
demokrasiyi tehdit ediyormuş
gibı ifadelere hak vermiyo-
rum... Bir taraftanimajımızıdü-
zeltmeye çalışırken, bir taraf-
tan da Türkiye'yi 'darbeler ül-
kesi' diye resmetmeye kimse-
nin hakkı yok."
İki sosyal demokrat lider, or-
tada fol yok, yumurta yokken
mi bu endişeleri dile getiriyor-
lar? Yoksa ciddi bir durumla mı
yüz yüzeyiz? Görüldüğü kada-
nyla "şeriatla mücadele"^ konu-
sunda hükümetle asker arasın-
da nasıl davranılacağı konu-
sunda ciddi görüş ayrılıklan or-
taya çıktı. Ecevit'in açıklama-
sından bu çok net şekilde gö-
rülüyor.
İki sosyal demokrat liderin di-
ğer sağcı liderierden daha du-
yariı olması çok doğal değil mi?
(ki askeri darbe de solu hedef
alıp ırkçıhğı ve siyasi Islamı güç-
lendirmedi mi? Bugün devletin
her yanını saran ülkücü kadro-
laşma askeri darbelerin eseri
değil mi? 12 Mart ve 12 Eylül
askeri darbeleri tam anlamıyla
aşırı sağcı bir yapılanma yarat-
tı. Çünkü baskıcı ve statükocu
bir yapılanma Türkiye'de ancak
sağcılara dayanarak yapılabilir.
12 Mart ve 12 Eylül cuntala-
n, "Atatürk ilke ve inkılapları-
nı korumak, irticayla mücade-
le etmek" gerekçelerini öne
sürmüşlerdi. Baykal ye Ecevit,
"Acaba yine mi?" diyorlar. Kay-
gılarını dile getiriyorlar. Türkiye
bir ara rejimin eşiğinde mi de-
ğil mi? Bu tartışma bir yana,
pariamenter sistemin içinden
a çıkılmaz sıkıntılarla dolu kritik
bir dönemden geçtiği bir ger-
çek.
Baykal ve Ecevit, herkesi
uyaran önemli açıklamalar ya-
pıyorlar. Onlara kulak ver-
meliyiz.
CUMARTESİ
ATAOL BEHRAMOĞLU
Cinsel Dürtünün
Yön Değiştirmesi
Bu haftakı yazımın konusu, gazetemizin 7.3.'98
tarihli "Bilım-Teknik" ekinin "beyin araştırmalan"
bölümünde Turgut Gürer imzasıyla yayımlanan bir
yazı olacak. 'Talih Köksal'm Bıldırcınlan ve Cinsel
Davranışlar'' başlıklı yazısında yazar, kanımca çok
önemli ve önemi gittikçe daha da anlaşılacak bir
araştırmanın sonuçlarını aktarıyor. Yazıdan, Boğa-
ziçi Üniversitesı Psikoloji Bölümü'nde görevli Dr.
Falih Köksal ve araştırma topluluğunun üç yıldır
"cinsel davranış sistemleri" konusunda araştırma
yaptıklannı, bu amaçla "bıidırcm" davranışlan üze-
rinde çalıştıklannı öğreniyoruz. Dr. Köksal ve araş-
tırma topluluğunun vardığı çok önemli bir sonuç, ha-
yatta kalmamızı sağlayan (yeme, içme, savunma
vb) davranış sistemleriyle. gen aktanmına ilişkin bir
davranış sistemi olan "cinsel davranış sistemi"r\\r\
birbirierinden farklı biçımde çalıştığı... Bıldırcınlar
üzerinde sürdürülen araştırmanın işleyişi özetle şöy-
le: "Şartlı refleks" diye bilinen koşullanma deney-
lerinin öncüsü İvan Pavlov'un yöntemi uygulana-
rak, laboratuvarortamındaönceani ışık, hemen ar-
dından yiyecek verilen kuşlar, bir süre sonra ışık
yandığında yiyecek verilmese de yine ışığa doğru
yaklaşmayı sürdürüyorlar. Fakat ışık uyansı uzun bir
süre tek başına verıldiğinde etkisini yitiriyor. "Bilim-
Teknik" ekinde yayımlanan yazıdaki cümlelerte: "Su
sonuçtan da anlaşılacağı gibi hayatta kalmayı sağ-
layan davranış sistemlerinde, beyin düzeyinde ge-
ri bes/eme (feed back) ve düzeltme (correction) sis-
temleri bulunuyor. Işık uyansı, tek başına yemek
anlamını taşımıyorsa, organizmanın hayatta kalma-
sına hiçbir katkıda bulunmuyor; dolayısıyla hayvan
ışığa ilgi göstermiyor."
Buraya kadar olup bitenler, Pavlov'un köpekler
üzerindeki deneylerinin ve vardığı sonuçlann aynı-
sı. Zaten bu ilk aşamanın "kontrol amacı" taşıdığı
belirtiliyor. Dr. Köksal ve araştırma topluluğunun
katkısı (katkıdan da öte, çok önemli buluşu) asıl
bundan sonra klasık koşullanma deneyinin bu kez
"cinsel davranış sistemi "ne ilişkin uygulanıştyla baş-
lıyor... Kuşlara önce. tek başına cinsel davranışa
yöneltmeyecek bir maket gösteriliyor. Yaklaşık otuz
saniye sonra kafesin içinde bir kapak açılarak dişi
kuş ortaya çıkıyor. Aynı işlem yaklaşık bir ay yine-
lendikten sonra. bu maketin "dişi kuş" anlamına
geldigini öğrenen (buna koşullanan) erkek bıldırcın,
"yaklaşma" davranışı, hatta bazılan doğrudan ma-
ketin kendisine cinsel davranış gösteriyor...
Buraya kadar olanlar da "klasik koşullanma" aşa-
malanna uygun gelişmeler sayılabilir. Bundan son- •
rası ise oldukça düşündürücü ve çarpıcı gözlemler
içeriyor. Yine "Bilim-Teknik"te yayımlanan yazıdaki
cümlelerle: "Ancak -dişi kuş anlamını taşıyan- ma-
ket, dişi kuştan bağımsız olarak tek başına göste-
rildiğinde, 'cinselbilgi' içeriğiniyitirmiyor. Üçaybo-
yunca maket tek başına gösterilse bile, bir grup
bıldırcın yine de üremeye yönelik hiçbir değer ta-
şımayan bu makete cinsel davranış gösteriyor, ger-
çek bir dişi kuşun ise onlar için değeri kalniıyof...
1
Deneyin sonucundan anlaşılacağı gibi, cinsel da\<r,
ranış sisteminin beyin düzeyinde 'düzeltme siste-
mi' bulunmuyor..."
• • •
Dr. Köksal, ulaştıklan sonuçlann, Freud'un "Cin-
sel dürtünün objesi değişebilir" savını destekledi-
ğini belirtmekte. Bu. ünlü "yüceltim" kavramı olsa
gerek. Freud'un savına göre cinsel dürtünün ama-
cı, başka ve -kültürel- bir amaçla değişebilir... Fre-
ud öğretisinden yola çıkan, ancak daha sonra Fre-
ud'a karşıt sonuçlara ulaşan WHhelm Reich ise
başta "Bedensel Boşalmanın Işlevi" olmak üzere
yapıtlannda, doğal doyuma ulaşmayan cinsel dür-
tünün kişisel ve toplumsal hastalıklara yol açtığını
belirtiyor...
Kullanacağım sözcük bilimsel soğukkanlıhkla be(-
ki bağdaşmayacak, fakat erkek bıldırcınlann make-
te koşullanmalan ve giderek gerçek bir dişi kuşun
onlar için değerinin kalmaması, bana "trajik" görün-
dü. Bıldırcınlar üzennde yapılan deneyin insana uy-
gulanmasıyla varılabilecek sonuçlar ise sanıyorum
ki Freud'un "yüceltim" savından çok Reich'ın so-
nuçlarına yakın olacaktır...
• • •
Sapkınlıklar, küskünlükler, davranış bozukluklany-
la dolu çağdaş ınsan topluluklarındaki mutsuzlu-
ğun kaynağının irdelenmesinde, çözümler aranma-
sında, toplumsal bilimlerin yanında bir süre gölge-
de kalan doğal bilimlerin ağırlığı giderek artıyor... Bo-
ğaziçi Üniversitesı laboratuvarında bıldırcınlar üze-
rinde yapılan deneyler sonucunda "cinsel davranış
sistemi "nin beyin düzeyinde "düzeltme sistemi"ne
sahip olmadığınm görülmesi, cinsel baskılar ya da
yanlış cinsel koşullandırmalann nasıl geri dönül-
mezce hasta bireyler ve böyle bireylerin oluşturdu-
ğu hasta toplumlar yaratabileceğini yeterince açık-
lıkla gösteriyor...
CHP'li Onur Kumbaracıbası
6
Fethııflah Gülen
Ecevit'i kandırımş'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Başbakan
Yardımcısı Bülent Ece-
vit'in Fethullah Gülen \e
okullarını savunmasına
CHPtepkigösterdi.CHP
Genel Başkan Yardımcısı
Onur Kumbaracıbası.
"Sayın Ecevit. Tansıı Ha-
nım'ın genel başkanımızı
kandırdığını söylüyordu.
Ö>leanlaşılıyor İo, Fethul-
lah Gülen, btâm kesinı si-
ze oy \eriyor. diye onlan
kandırmış" dedi. CHP
Genel Sekreteri Adnan
Keskin de hükumeti "irti-
canın verimli tartalann-
dan hasat toplamakla"
suçlayarak. "Ecevitsuçüs-
tü \akalanmıştır. Türki-
ye'de irticanın >aygınlaş-
masına çanak tutmakta-
dır" diye konuştu.
Gülen'e karşı "sıcak"
tavrı bilinen Ecevifın bu
yaklaşımı geçmişte parti-
sinde de tepkı yaratmıştı.
Onur Kumbaracıbası. "D-
SP vönetiminin durumu
acıklı. Fethullah Gülen'in.
bizim kesim sizeo> veriyor,
sözüne kapılmış görünü-
yoriar. Bu ha> al. oradan o>
alıvorlarsa demek ki Tür-
kive'de sol kalmamıs. Kan-
dınlmışlar" dedi. Ece-
v it'in. "Baatarikatlariyi-
dir" açıklamasına dikkat
çeken Kumbaracıbası,
" Yakınlaşmanın başlangı-
cında bu beyanat >ardı.
Atatürk bütün tarikatlan
kapatü. demek ki. DSP yö-
netimine göre yanûmış"
diye konuştu. Kumbaracı-
bası. "birşeriatçıtarikabn
bu kadar savunulmasını
akıllannın alnıadığınr
vurgularken de. "Birçok
atamalarda bu tarikatın
etkili olduğunu söylemiş-
tim. İşte, ortaya çıkıyor"
dedi.
Öte yandan Adnan Kes-
kın. Gülen'in Vatikan zi-
\ areti konusunda Dışişle-
ri Bakanı İsmail Cem'in
vanıtlaması istemiyle so-
ru önergesi verdi.