Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
30 ARALIK 1998 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
17
Sömürge
özlemi
Osmanlı Imparatorlu-
ğu döneminde İstan-
bul'un elektrik ve tram-
vay-tünel gibi ulaşım
hizmetleri yabancıların
elindeydi. Ulaşım sek-
töründeilkşirketi1871
yılında Fransızlar kur-
muştu. Yabancı şirket-
ler elektriğinden suyu-
na kadar Osmanlı'nın
başkentinde yerel yö-
netim dizginlerini elle-
rinde tutuyordu. Cum-
huriyet devrimiyle bir-
likte yabancı şirketler
kamulaştırıldı; son ku-
ruşuna kadar hepsinin
parası ödendi. Ödeme-
ler yıllar sürdü. 1939 yı-
lında tramvay ve tünel
işletmelerinin kamulaş-
tırma bedellerinin öde-
mesi bitti. Istanbul Be-
lediye Başkanlığı'na
bağlı ulusal bir kurum
olarak Istanbul Elektrik
Tramvay ve Tünel iş-
letmeleri 1939 yılında
kuruldu. Kısaca İETT
adıyla anılan kurumun
amblemine1939yazıl-
dı. Aradan epey zaman
geçti, Istanbul'da ye-
rel yönetimi Refah Par-
tisi ele geçirdi ve
lETT'nin kuruluş
yılı değiştirildi.
J{
- lETT'de ulusal
bağımsızlığın simgesi
1939 yılı silindi yerine
sömürge döneminin
yabancı şirketlerine du-
yulan hayranlıkla 1871
yazıldı. Bir zamanlar
"Milli Görüş" dedikleri
bu olmalı!
Etektronik posta: som@posta.cumhuriyctconi.fr Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Işadamlan için geçici vergi
yumuşatılmış...
"Ücretlinin veraisinde
değişiklik yok:
kazık gibi sert!"
U
yuşturucu dünyasındaki son olayların der-
lendiği haberler vardı gazetelerde. Biz de
bu derlemelerden yola çıkarak bazı olay-
ların gelişimini kronolojik sıraya göre alt al-
ta koyduk. Ortaya ilginç bir tablo çıktı.
30 Kasım 1997'de, uyuşturucu dünyasında "Bü-
yük Asa" adıyla tanınan ve Türkiye Cumhuriyeti va-
tandaşlığına geçtikten sonra Mehmet Çelik adını
alan Muhammed Asa, Büyükçekmece'de beş ki-
şiyle birlikte gözaltına alınıyor.
Dönemin Büyükçekmece Emniyet Müdürü Hüse-
yin Islamoğlu. uyuşturucu ticaretinden aranan beş
kişiyi Narkotik Şube'ye sevk için Narkotik Şube Ko-
miser Yardımcısı Bora Banş Güler'e teslim ediyor.
Muhammed Asa, Narkotik Şube'ye gönderildikten
sonra Güler'in itirazına rağmen serbest bırakılıyor.
3 Aralık 1997'de Bahçelievler'de düzenlenen bir
uyuşturucu operasyonunda alıcı kılığına giren Bo-
ra Banş Güler, Emniyet'in açıklamasına göre satıcı
KronolojiNazmi Deliktaş tarafından vurularak öldürülüyor.
Deliktaş duruşmadaki ifadesinde, uyuşturucu ka-
çakçısı değil Narkotik Şube Müdürü Ferruh Tankuş
için çalışan muhbir olduğunu ve Güler'i polis me-
muru Halil Cincik'in öldürdüğünü söylüyor.
Deliktaş, Metris Cezaevi'ndeyken tutuklulardan
Azmi Derin tarafından vuruluyor, ancak infaz koru-
ma memuru Veli Ünal'ın müdahalesi ile ölümden kur-
tuluyor. Deliktaş'ı ölümden kurtaran infaz koruma me-
muru Veli Ünal kısa bir süre sonra evinden çıkarken
silahlı saldırıya uğruyor ve felç oluyor. Deliktaş'ı ce-
zaevinde, Ünal'ı evinin önünde vurduranların yeral-
tı dünyasından Hüseyin Uzun'un ortağı Ayvaz Kork-
maz olduğu iddia ediliyor.
Aralık 1998'de Istanbul Narkotik Şube Müdürü
Ferruh Tankuş, görevinden alınıp Beyoğlu Emniyet
Müdürlüğü'neatanınca, Emniyet teşkilatındafırtına
koparan açıklamalar yapıyor ve açığa alınıyor; ge-
niş çaplı soruşturma başlatılıyor.
Uzun, muhbir sıfatıyla ifade vermek üzere polise
teslim oluyor ve Tankuş'un "Büyük Asa"yı 1.5 mil-
yon dolar karşılığı serbest bıraktığını iddia ediyor. Ne
ki polis, sorgusu devam eden Uzun'un tuvalete gi-
dip intihar ettiğini açıklıyor. Ülkücü mafya babası Ala-
attin Çakıcı'nın müstakbel kayınvalidesi Canan Ya-
ka gözaltından çıkarken konuşuyor ve polisin yap-
tığı intihar açıklamasını doğruluyor. İntihar üzerine
soruşturma daha da genişletiliyor.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'ın hüküme-
ti kurmakla görevlendirdiği Yalım Erez, liderlerle te-
maslarını sürdürüyor ve kuracağı geniş tabanlı hü-
kümete güvenoyu alma umudunu koruyor.
Pardon... Son cümlenin, yazıya konu olaylarla bir
ilgisi bulunmuyor. Düzeltir özür dileriz...
SESSİZ SEDASIZ (!) NURİKURTCEBE
Yüksek Yerilim Hattı
Erdinç UTKU
Yiğidi öldür ama delilleri yok etmeyi unutma!
'Hatay'daki nektör görevden ahnmalı'
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Ge-
nel Başkanı Prof. Dr. Tahir Hatipoğ-
lu, Hatay'daki Mustafa Kemal Üni-
versitesi'nde "şeriatın el kitabı"yla ve-
rilen eğitimle ilgili bir açıklama yaptı:
"Mustafa Kemal Üniversitesi Rek-
törü Haluk Ipek, üniversitesindeki
şeriatı öven bilim dışı kitap için
'demokratik ve bilime inanmış
fj bir ülkede başka türlüsü düşü-
nülemez' diyerek açıkça dog-
mayı savunmaktadır.
Üniversiteler; akademik özgürlük,
özerklik ve demokratlık adına dog-
manın savunulduğu yer değildir.
Bu vesileyle değerli bilimci Prof.
Dr.Bahri Savcı'nın 1967 yılında Türk
Devrim Ocakları'nda söylediği şu sö-
zü anımsatmak isterim:
'Bilim özgürlüğü; serbest düşünce
olan, bilimsel olan, bilimsellik vasfına
uygun özgürdüşüncenin serbestliği-
dir. Bir düşünce, bilimsellik vasfına
uygun değilse, ona, üniversite içinde-
ki bir organ öncelikle müdahale ede-
bilir ve bu, bilim özgürlüğüne aykırı-
lıkteşkil etmez.'
Rektör Haluk Ipek, üniversite or-
ganlarının müdahalesini sağlayaca-
ğına tam tersini savunuyor. Bu kafa-
daki bir rektör ivedilikle görevden alın-
malıdır."
Hatay'da "şeriatın el kitabfyla eği-
tim yapıldığı açığa çıkınca rektör üç
ay önce inceleme başlatıldığını söy-
lüyor ama ne hikmetse inceleme bit-
mek bilmiyor. YÖK'ten ise çıt çıkmı-
yor. Cumhuriyet Başsavcılığı olayael
koyarken Üniversite Senatosu topla-
nıp rektöre alkış tutuyor.
OKUR MEKTUPLARI
İletişim: Zeynep Eşiyok Faks: 0.212. 513 85 95
Türkocağı Cad. 39/41 Cağaloğlu 34334 Istanbul
Yatılı tlköğretim Bölge Okulu
Tunceli'nin Çemişgezek ilçesin-
deki Yatılı İlköğretim Bölge Oku-
lu'muza kitap yağıyor.
Okur Mektuplan köşesinde
"Kitap isteği" yazısından son-
ra bızi yalnız bıraÜrrtayan kişi \^e
kuruluşlara teşekkür ediyoruz.
Şu ana kadar kitap gönderen-
lerin isimleri şöyle:
Yiiksel Güçeli, Süleyman
Ekim, Etem Ay, Adem Eryü-
rük. Yılmaz Dikbaş. Manısa
ADD Gençlik Kollan, Bursa AS
T\"den Fırat Yılmaz ve AS TV
Çalışanları. Füsun Çeliköz, Kâ-
muran Yalçınkaya, Levent Tu-
nay, Pınar Demirbilek, Selma
Alkan, tncila Çalışkan. Köy
ORultanyta Haberleşme"v'e"Yar-~
dımlaşma Derneği. Halil Fırat-
lı, Muhibbe Sağman
Adres: Y.İ.B.O Çemizgezek /
Tunceli
Tel: 0.428.611 27 80-81
Esari Bayer / Sosyal
Bilgiler Öğretmeni
Vurdumduymazlığıntız
52 EH 557 plakalı kamyo-
net 100*0 aşkın bir hızla yanım-
dan geçerken ülkemizde ka-
rayollarmda hız srnın var mı di-
ye düşünürken, karoseri sihne
doldurulmuş sebze yüklü bir
kamyonun karşıdan gelen ara-
cı gördüğû halde sollama yap-
masına kızdım, sinir küpü ha-
lindeyken yolda denettm yapan
trafik ekipierinin kamyoneti
yakaladiklannı görünce içimi
birhuzurkapladı. Devleti ya-
nımızda görmenin mutluluğu-
nu yaşadık.
"Devlet gazoz yapar mı?
ÖzeUeştirelim gitsin", diyen-
tere de aynı öfkeyi duyanm.
Gazozu yapanın. işi yapma-
yıp yokuşa sürenin, sırtını dev-
lete dayadıktan sonra iş yap-
mamanın yollannı arayanla-
rm suçu, sorumluluğu devle-
te bulma yerine 'az gelişmiş' in-
sanı yargılamalan gerek aslm-
da. Trafikte bir 'trafik cana-
van' söylemi yarahp suçu baş-
kasma atan zihniyet, kamu sek-
töriindeki aksakhklan da dev-
lete fatura etmektedir.
Oysa, kamyonetin şoforü.
hatah sollayan kamyon şofo-
rü, devlet dairesinde iş yap-
mayan memur. siyasi nüfuz
kullananlat, rûşvetçiler, öze-
leştiri yapmayan körler, sağır-
lar, özelleştirmeci kolaycılan
eğer yasa, hukuk tanımazsak
birbirimize saygı göstermez-
sek, davraraşlanmızda beyni-
mizi biraz daha çok kullanma
becerisi göstermezsek yine tra-
fik terörû ülkemizde çok can
alacak. yine kendi kendimize
hayali sorumlular yaratıp, su-
çu başkalanna atacagız. Lüt-
fen biraz sorumlu olalım.
Dr. M. Emin Dinççağ /
Samsun
1998 'in karamsar tablosu
1998 yılının şu son günlerin-
de. geride bıraktığımız 360 gü-
nün ön yargısız bir değerlendir-
mesini yaptığımızda karşımı-
za. ülkece mutlu olabileceğimiz
bi tablo çıkacağını beklemiyo-
ruz herhalde!
Bu karamsar tablonun oluşu-
munda hatah olduğumuzu ka-
bullenmek zorundayız. Bizler
olaylara. "Beni sokmayan yılan
bin yaşasın" mantığı ilebaktı-
ğımız ıçindir ki sorunlar, gırtla-
ğımıza kadar ulaşan bir pislik
yumağına dönüşmüştür.Ülke-
miz, tarıhinin en karanhk ve bu-
nalımlı günlerini yaşıyor.
Biryandahâlâ çözümleneme-
miş hükümet sorunu, bir yanda
Apo krizi. bir yanda uluslarara-
sı kopukluk ve bir yanda da alt
yapısı hazırlanmadan yapılacak
(erken veya olağan) seçimler.
Gerekli yasal düzenlemeler ger-
çekleştirilmeden yapılacak se-
çimlerden bu günleri bile arata-
cak bir sonuç çıkacağını söyle-
mek kehanet sayılmamah. Çün-
kü "Görünen köy kılavuz iste-
mer"...lşteözetle 1998...
1999'u daha rahat ve farklı
boyutlarda geçirmek istiyorsak.
öncelikle ekonomimizi, emper-
yalizmin temsilcileri IMF ve
Dünya Bankası'nm dayatmacı
müdahalelerinden kurtarmamız
lazım. Bunu başaramadığımız
sürece. yağma ve talan devam
edecek. çeteler ve mafya yasa-
dışı eylemlerini sürdürecek, te-
miz toplum özlemimizin ger-
çekleşmesi hayal olacak, hele
hele demokrasinin tüm kurum ve
kurallan ile uygulanmasına yö-
nelik istemlerimiz bir başka ba-
hara kalacaktır!...
Siyasetin kirlendiği. hukukun
felç olduğu, eğitimin yozlaştığı.
ekonomınin iflas ettiği ve ahla-
kın çürümeye yüz tuttuğu bir or-
tamda meydana gelen "Susıır-
luk" olayının tarihin karanhk-
lanna gömülmesine hiç kimse-
nin gücünün yetmeyeceğine ina-
nıyoruz...
Bu duygularla yeni işbaşına
gelecek hükümetimize başan-
lar diliyor. 1999 bütçesinde iş-
çiye, memura, emekliye. köy-
lüye ve geniş halk kitlelerine
hizmeti amaçlayan düşüncele-
rin ön plana alınacağına umuyor
ve tüm yurttaşlann yeni yılını
kutluyorum.
Bekar G. Arda / Emekli
bir yurttaş
KİM KtME DUM DUMA BEHÎÇ AK behicakH turk.net
ÇtZGİLİK KÂMtL MASAK\CI
H A R B İ SEMtH POROY
TARİHTE BUGÜN MLMTAZ ARIKAN 30 Aralık
KızaTavfik
Sâlükbafi
İ869-
ms
M&UAYANDEUGE!
194S'OA 8U6ÜM, POÜTİKACI Y£ OZAN RrZA rEV&K BÖ."
t-ÜKBAŞI,&0 >»ÇfNOA,'SmugUL'PA ÖLOÜ. G&JÇÜĞİN-
, DE TtB Ö&RBNIMİMI TAMAMLAlAASlNA KARpfJ HEHİM-
LİK MESL£6'AJİ SGÇMEYEN KI24 7EV&t£, fSfO 'LU YtLLAR.
DA ÖĞJSETMENUK V£ POLJTİZAClUK. yAPMtŞTT. ÖNCe,İTrİ.
' HAT IfE T&eA*X/'r£ &GM/Ş;ASDINMAt ONUN KAICİBi,HÜIt-
" — •'"••• "": frVeri£JH£ GEÇMİÇri. &U PAETİ İKTİMBA GE-
ÜMCE &£, MAAtZ/F MAZIBLIĞIİV4 SEÇİIMİÇTİ. 132O'DE, CiAMAr
FBRİr HCİKÜM£TİNİN TEAASİLUSİ OLAGAIe, ÜIX£NİN G£t£C£Sİ.
Hİ KAEARTAN SEVR AAmAÇAıtACI 'f4A İAAZA ATMfÇri!RÜYÜK ZA-
^ EfSPa/ SOMZA İSE', 'yÜZEUJÜHLB2"LE YUBT CHÇINA SÜB-
VLMEMTEH *UJZWtAMAMIçri.,Ş:i/RL£RİNPe HE-
CE VEZAJI KiJLİ-ANAIZAkL SBSENi 7OPLAYAN BÖ-
LÜt&AÇt; HALK EPEBiyATtNIN ÖfJEMİUİ
. VUEGULA YABAK, DİOJATLERİ BU AİAM4 ÇEKUİfTL ç
Tmffik. 'in
zJ/ntıf ikj
tarikâHJrû.
Kalbinizi koruyun.
"Yeniyılınızı kutlarız"
TÜRK KALP VAKFI
19 Mayıs Cd. No: 8 Şiş/ı/lSTANBUL
Tet: (0 212) 212 07 07 fpbx) 10 Hat
Faks:(0 212)212 6835
Nüfus cüzdanımı, Ehliyetimi
kaybettim hükümsüzdür.
GÖNÜL HASANLAR
Ehliyetimi kaybettim
hükümsüzdür.
SUAT CEVAHİREFENDİOĞLU
Nüfus cüzdanımı, 05512 no'lu
Ehliyetimi kaybettim hükümsüzdür.
UFUK EROĞLU
Nüfus cüzdanımı
kaybettim hükümsüzdür.
MlTHAT TEKTN
PANO
DENtZ KAVUKÇUOGLU
Aykırılık
Yazılarımı gazeteye göndermeden önce, za-
man zaman, düşüncelerine değer verdiğim dost-
larıma okuyorum. Beğenileni de var, beğenil-
meyeni de. Bazen, "Yahu, bunu hiç gönderme-
sen daha iyi olur!" uyansı aldığım yazılar da olu-
yor.
Dostlarım çoğu kez, yazılarımda geçen "ya-
bancı" yemeklere, "yabancı" içkilere takılıyorlar.
Bir dostuma, haftalar önce bu köşede yayımla-
nan, içinde "Macar Gulaşı" tarifi geçen yazımı
gösterdiğimde, "Hiç gönderme!"tepkisiyle kar-
şılaşmıştım. "Niçin" diye sorduğumda, "Alla-
haşkına" diye yanıtlamıştı, "Sen hergün Macar
Gulaşıyiyip, Alman birası mı içiyorsun?" Bu ya-
nıtla beni, okurlarda uyanacağını düşündüğü
tepkilere karşı uyarmak istiyordu. Kuşkusuz,
okurların geniş bir bölümü, kendilerine "yaban-
cı" gelmeyen konulara daha yakın bir ilgi gös-
teriyorlar. Kendilerini, yazılanlarla özdeşleştire-
bildikleri ölçüde, yazarına da daha fazla yakın-
lık duyuyorlar.
Ben de bu tür yazılarımı farklı kurgulayabilir,
"Macar Gulaşı"yerine "HünkârBeğendi"y\, "Je-
verBirası"yerine "V?//aDo/t;ca"yıkoyabilirim. "Le
feuilles mortes"un yerine de "Biz ezelden efkâr-
lıyız"\ yerleştirdim mi, yazı artık hiç kimseye "ay-
kın" gelmez. Yerine göre bir gün Fransa'ya, öbür
gün Almanya'ya, ertesi gün de Italya'ya karşı "ku-
lağa hoş gelen" bir iki de lâf ettim mi, yazan ra-
hat, okuyan rahat... Yan gel, keyfine bak!.. Ama
bu doğru olur mu? Hem yaşam hep böylesine
düz, böylesine anlaşılabilir, böylesine alışılagel-
miş mi olmalı?
Ne yalan söyleyeyim, ben epeyce bir süredir
çoğunlukların "ortalama" beklentilerine pek ku-
lak asmıyorum. Eğertarih onlara kalsaydı, ne dün-
ya "Rönesans"\ yaşayabilir, ne de Anadolu çağ-
daş bir devlete sahip olabilirdi. Dünyayı ve in-
sanı her gün bir adım daha ileriye götürenler, so-
nuçta, dünya evinin "aykırılan" değil mi? Bir dü-
şünün: Eğer Galileo Galilei, 1633 yılında çıkar-
tıldığı Engizisyon Mahkemesi'nde kellesini iste-
yen cellatlarına, "Eppur si muove" (Her şeye
rağmen dünya dönüyor) diyerek diklenmesey-
di, bugün nasıl bir dünyada yaşıyor olurduk?
Sarıgüllü Hacı Sofu ailesinden Varyemezoğ-
lu Feyzullah Efendi'nin kızı Zübeyde Hamm'la,
Selanik'li gümrük kolcusu Ali Rıza Efendi'nin ha-
yatta kalan tek oğullan, doğumundan 38 yıl son-
ra emperyalizme, Dersaadet teslimiyetçiliğine
ve Islam kaderciliğine "her şeye rağmen" kafa
tutmasaydı, Anadolu insanı acaba bugün han-
gi konumda olurdu? Bu kafa tutuşta, Mustafa
Kemal Atatürk'ü daha altı yaşındayken Fatma
Molla Kadın Mektebi'nden, on iki yaşında da
Selanik Mülkiye Idadisi'nden ayrılmak zorunda
bırakan "aykırı" mizacının herhalde büyük bir
payı vardı.
"Didaktik" olmayan, öğretici olmaktan köşe bu-
cakkaçan, içinden geldiği gibi yazan bir köşe
yazarihınrçoğühlüğun beklentilerine ters düş-'
mesi olası "aykırılıklanna", "sivriliklerine" bile
hoşgörüyle yaklaşmakta zorlanan "aydınlar",
sonuçta, kaynakları "aykmlıklann bütünselliği"ne
uzanan siyasal vetoplumsal değişimleri nasıi kav-
rayacaklar? Yaşadığımız yıllarda sıkça gözlem-
lediğimiz "aydınyıkımı"n\r\ bir nedeni de bu "kav-
rayamayışlar" değil mi? Birbiri ardına patlayıve-
ren siyasal ve toplumsal olayların, "aydınları"
birandaaşıvermesinin nedenleri arasında bu "kav-
rayamayışlar" yok mu?
Toplumun baskılarını "Demokles Kılıcı" gibi
her an tepesinde duyan, kurtuluşu çoğunluk be-
ğenilerinin rahatlatıcılığında bulan "aydınlar",
çok geçmeden ortalama beklentilerin yüzeysel-
liğinde boğulup gidiyorlar. Güçlü olanlara, egemen
olanlara teslim oluyorlar. Yoksa siz, son yılların
"aydın modası" küreselleşmeyi, Yeni Dünya
Düzeni'ni, "neo-ideolojik" arayışların "entelek-
tüel malzemesi"n\ yalnızca "dışandan ithal" mi
sanıyorsunuz? aynı zamanda "yeri/"dirler de!..
Ama ne var ki, bunlar, kendi deyimleriyle, "dün-
yanın gidişine, toplumun beklentilerine ayak uy-
durmuş", "çevrelerine uyum sağlamış bu yeni
değerier", yazdıkları gazetelerin "promosyon-
ları" kesilince, birden "okursuz" kalıveriyorlar.
Bizim onlar gibi olmaya hiç mi, hiç niyetimiz
yok. Öyleyse bırakın, biz de arada bir "aykırı"
takılalım!..
Faks:0216-418 84 10
BULMACA SEDAT YAŞAYAV
SOLDAN
SAĞA:
1/ tlgi çekmek
için değişik şe-
killerde katlan-
mış broşür. 2/ 3
Oyhımlu... Gü-
neydoğu As-
ya'da yaşayan
bir maymun cin-
si. 3/ Birrenk...
Iskambil oyun-
lannda kâğıt at-
ma sırası... Bu-
zulkökenliblok 9
kil.4/OrtaAna-
dolu'da, zengin bir kuş
yapısına sahip oluşujla
ünlü göl. 5/ Ateşi karış-
tıracak demir kol. 6/
1283 gramlık ağırlık öl- .
çüsü birimi... îkiye bölü-
nemeyen sayılar için kul-
lanılan sözcük. 7/ Eskı 6
Mısır'da güneş tannsı...
"Muhterem—":Sineına 8
oyuncumuz..: Yön gös- g
termek için belli yerlere
konulan ışaret. 8/ Birtûr domino oyunu... Zaviye. 9/ Al-
datma işı, hile düzen... Çok verimli olan.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bir halkın ya da bir kavmin dünyaya yayılması. 2/
Enerji... Vaktinde kılmmayan namazı ya da tutulmayan
orucu sonradan yenne getinne. 3/ Matematikte kullanı-
lan sabit bir sayı... Yüksek Öğretim Kurumu'nun kısa ya-
zılışı... Hollanda'nın plaka işareti. 4/ Zonguldak'ın bir
ilçesi. 5/ Fiziksel bir olayı kendiliğinden saptayıp çizen
aygıt... Kimliği belirlenemeyen uzay cisimlerine verilen
ad. 6/Şaşmabelirtenbırsöz... Bacağın alt bölümünü ve
ayakkabının üstünü önen kumaş ya da köseleden yapıl-
mış tozluk. II Ahlak... Gümüşün simgesi. 8/ Erişmiş,
ulaşmış... Direkler üzerine yüksekte kurulmuş zahire
ambarı. 9/ tki çöküntû alanını birbirine bağlayan. boğaz
biçımınde dar vadi... Bıçak, kılıç gibi kesici araçlann kabı.