23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 15 EKİM 1998 PERŞEMB 12 KULTUR Etem Tem 'in 1910-1937 arasında çektiğifotoğraflar Borusan Sanat Galerisi'nde • Atatürk'ün özel fotoğrafçısı Etem Tem'in çektiği, "Kemal Atatürk / Değişim ve Uluslaşma Süreci" adlı kitapta yer alan fotoğraflar 17-31 Ekim tarihleri arasında sergilenecek. Kültür Servisi - Borusan Sanat Galerisi. Cum- huriyet'in 75. yılı kutlamalanna Atatürk'ün çok öze! fotoğraflanndan oluşan değerli bir koleksiyonu sergileyerek katkıda bulunuyor. Atatürk'ün özel fotoğrafçısı Etem Tem'in 1910-1937 yıllan arasın- da çektiği fotoğraflar, aynı zamanda Ertuğ&Ko- cabıyıktarafından ltalya'da gerçekleştirilen 'Kemal Atatürk/Değişim ve l luslaşma Süreci' adlı kıtabın da içenğini oluşturuyor. Türk fotoğrafçılığında önemli bır yer rutan Etem Tem'in söz konusu ft> toğraflan. Yıhnaz Dinç'ın özel arşivinde titizlikle korunan cam negatiflerden elde edildi. Sergiyı oluşturan 70 fotoğraf Atatürk'ü savaş alanlann- dan Meclis'e dek çeşitli mekânlarda göriintülüyor. Atatürk'ün Türk ulusuna verdıği 'çağdaşhk' me- sajının göstergeleri niteliğindeki fotoğraflar, Tür- kiye'nin değişimi ve uluslaşma sürecine tanıklık ediyor. 17-31 Ekim tarihleri arasında Borusan Sa- nat Galerisi'nde yer alacak olan sergiye kaynaklık eden kitap, Atatürk'ün anısına adanmış seçkin bir ınceleme. Kitabın yayın koordinatörlüğünü Ah- met Ertuğ, yayın danışmanlığını ise Prof. Dr. Za- ferTopraküstlendi. Yayımladığı uluslararası sanat kıtaplan ile tanınan Ertuğ&Kocabıvık Yayınla- n'nın, Cumhuriyet'in 75. yıldönümü dolayısıyla ha- zırladığı 'Kemal Atarürk/Değişinı ve l luslaşma Süreci' kitabı, Etem Tem'in fotoğraflannın yanı sıra iki önemli tarihçiyi ve yazılannı bir araya ge- tiriyor. Atatürk'ün devrimlerini ve bir devlet ada- mı olarak dünya politikasındaki yerini konu alan bu yaalar, Türktarih araştırmalanna damgasını vur- muş iki ünlü bilim adamının elinden çıktı. 1998 yı- Iında verilen 'Atatürk Uuslararası BanşÖdülü'nün sahibi, Ortadoğu tarih uzmanı Prof. Dr. Bernard Lewis ile Osmanlı tarihi uzmanı Prof. Haül tnal- cık kitapta. Cumhuriyet Türkiyesi'nin hangi evre- lerden geçerek ne tür bir düşünsel birikim üzerine kurgulandığını inceliyorlar. Her iki yazar da Tür- kiye'nin Cumhuriyet projesiyle Batı'ya yönelişi- ni farklı açılımlarla ele alıyorlar. 44 Atatürk'ün gerçek büyüklüğü askeri barekâtta yetinmesini bılmesi, ancak silahla ka/anılanlann tek başına yeterii olmadığııu, askeri zaferin ardın- dan pek farklı başka bir görevin kaldığını kavrama- suıdavatar'* dıven Prof Bernard Lewıs, Atatürk'ün pek çok reformcudan farklı yönlerine işaret ediyor: -Kemal Atatürk, salt bir modernleşme görüşünün değersiziiğini ve Türkiye günümüzde rutunacaksa, toplumun ve kültürün bütün yapısında temeMen de- ğişikliklerin zonınlu oMuğunu iyi bilivordu. Tarih- lerinin en karanhk anında Kemalist Devrim, Türk halkına yeni bir hayatve umut getirdi. Türk insanı- na enerjisini ve kendine güvenini iade etti ve ona sa- dece bağunsızük yolunu değil, daha nadir ve daha değerli bir şey olan özgürlük yolunu açtL." Prof. Halil Inalcık ise 'Atatürk ve Atatürkçü- lük'başlıklı yazısında Atatürkçülüğü, "yüzefliyıl- lık bir tarihi gelişimin son ve radikal ifadesi" ola- rak yorumluyor. "Atatürk, Aydınlık Çağı'nın po- zhhist felsefcsine bağbdır. O, pozitif bilim düşün- cesinin Türk insanının sosyal üişkilerinde, toplum ve kâinat anlayışında kılavuz olmasuu, gelenekle- rin yerini aklın almasmı özlüyordu" diyen Inalcık, yazısının 'Atatürkçülüğün Sosyoktjik Anattri' baş- lik.Ii bölümünde ise Eisenstadt'ın yanı sıra Türk sosyal ve siyaset bılimcileri Şerif Mardin ve Me- tin Heper'in Atatürkçülük üzenne analizlerini yo- rumluyor. Aya İrini'de konser veren Şefika Kutluer, Hollanda ve Amerika turnesinden sonra Ankara'da 4 Tonıımun kendine has rengi var' ESRA ALtÇAVUŞOĞLU Devlet sanatçısı Şefika Kutluer pazar- tesi gecesi Yapı Kredi Festivali kapsa- mında Aya İrini'de pıyanist Maribeth Go- weneşliğinde bir konser verdi. ABD, tn- giltere. Isviçre, ltalya, Almanya, Avus- turya, Fransa. Hollanda, lspanya, Isra- il, Singapur, Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Litvanya, KKTC, Çin ve Japon- ya'da turnelere çıkan Şefika Kutluer, dünyanın önde gelen konser salonla- nnda Zubin Mehta, Charies Mackerras gibi şefler ve ünlü topluluklarla birlik- teçalıştı. Geçen günlerde tspanya Sarayı'nda kral ve kraliçenin huzurunda bir kon- ser \ eren sanatçının CD'leri Sonny Clas- sicialtarafındanyayımlanıyor. 1981 yı- lında katıldığı Valetri Primavera Musi- caie'de üstün yorumu nedeniyle ödüllen- dirilen sanatçı 1985 yılında Viyana'da gerçekleştirilen DobÛnger Uluslarara- sı Flüt Yanşmasında üçüncü olduktan sonra 1986 yılında aynı yanşmada bi- rinci oldu. Kutluer 1995'te Türkiye Cumhurbaşkanlıği Kültür Sanat Büyük Ödülü'ne değer görüldü. Resitalde, F. Poulenc, E. Zeki Ün, RA. Genin, C. Reinecke, G. Faure ve E Bor- ne'nin yapıtlannı yorumlayan Şefika Kutluer ile Aya trini'deki konser önce- sinde görüştük. - Enstrüman olarak flütü seçmenizin nedeni nevdi? ŞEFİKA KUTLUER - Benim dönemimde kon- servatuvardakı yönetmeli- ğe göre piyanoyla başla- nırdı öğrenime. Piyano ay- nı zamanda benim ikinci enstrümanım, diplomam var piyanodan. Flüt çal- mak için çene, dudak ve diş yapısının uygun olma- sı gerekiyor. Bu üç özellı- ği bir arada bulmak çok güç. Ama bende bu üç özel- lik uygundu. Konservatu- vardaki jüri, yeteneğime göre flüt çalmam için yön- lendirdi beni. Flüt sevgisi ise çalmaya başladıktan sonra oluştu. -Çalışmalannızı nasıl bir teknik üzerinde oluştu ru- yorsunuz? Elbette bellı bir teknik var; Alman. Fransıztekni- ğigibi... Öncelikle var olan bütün bu teknikkri öğren- mek zorundasınız. Bunlan öğrendik- ten sonra zayıf yönlerinize göre kendi tekniğinizi oluşturursunuz. Her sanat- çı kendi yeteneklerine göre birtakım tek- nikier geliştirmek zorunda. Benim de kendi üslubuma göre uyguladığım bir- takım çalışmalar var. - Bir dönem eğftmenHk vaptığınızı bi- Hyoruz. Bunu devam ettirmeyi düşünü- T A. ürkiye'de ney kültürünün içinde yaşıyoruz. Aynca nefesli enstrümanlar eski çağlardan bu yana dinsel seremonilerde kullanıhyor. Bizim bu kültürde yetişmemizin de başanmızda büyük çapta etkisi var. mi birtikten sonra düşü- nebılırim. - Oğreniminize Tür- kiye'de başladınız, yurt- dışında devam erriniz. !ki eğitim sistemini kar- şılaştırabilir misiniz? Bunu gururla söylü- yorum; Ankara Devlet Konservatuvan'nda Sa- ki Şanl'ın öğrencisi ol- dum. Başanlı bir öğ- renci olduğum için sı- nıf atlayarak mezun edildim. Ankara'daki öğrenimimden sonra. önce Viyana'ya. ardm- dan Roma'da St. Ceci- lia Akademisi'nde eği- timimi sürdürdüm. Vi- yana'da Mozart Özel Ödülü'nün sahibi ve dünyaca ünlü müzis- yenleri yetiştiren Prof. VVerner Trip'in öğren- yor musunuz? Şu anda konserler nedeniyle vaktim olmuyor. Eğitmenliğe başladığınız tak- dirde öğrenciyi sonuna kadar çalıştırma- nız. onu bırakmamanız gerekiyor. Eğit- menlik. büyük sorumluluk isteyen bir görev. Konserlerle birlikte yürütebil- mek çok güç. Bütün bu nedenlerden dolayı eğitmenlıği ancak solistlik döne- cisi oldum. Karşılaştır- maya gelince; hocalanmın tümü aldı- ğımız teknik ve öğrenimin dünya stan- dartlannda olduğunu söyledi. - Repertuvannızı olu^ururken önce- likle nelere dikkat ediyorsunuz? Flüt için genelhkle barok repertuvar çok önemli. KJasık, romantik ve çağdaş eserlere yer vermeye çalışıyorum ama son derece atonal olan eserlere pek faz- Ressam Günseli Kato, cumartesi günü Aya îrini'de bir performans sunacak Yeryüzü sanatlannda İstanbul 'un son bin yılı Kültür Servisi - Ressam Günseli Ka- to. 17 Ekim günü Aya Irini "de TC Kül- -tür Bakanlığfnın katkılanyla resim. dans, heykei ve müzik sanatlannın iç içe geçtiğı bir performans sunacak. İstanbul. Doğu-Batı smınnın üretil- dıği. bu sınırlara her yüzyılda son bi- çimini veren. çağ kapılannın açıldığı, bu kapılan kent olgusunun geçmişi içinde tarihsel zaman, kültürel zengin- lik olarak banndıran yeryüzünün en i canlı noktası. Çağlann kalbi. \eryüzün- deki zaman kavTamının sarmal bir bi- .çimde yaşandığı, yazıldığı, tüketildi- ği bir girdap. Günseli Kato'nun 17 Ekim günü Aya irini'de gerçekleştireceği sanatsal performansm tematik kapsamı Istan- bul'un son bin yılını içine alıyor. Üçün- cü bin yılın eşiğinde îstanbul a yeni bir t sanatsal yorum katacak olan bu perfor- mans, Kato'nun sanat ve yaşam serü- veninin gerçek katmanlanndan yola çıkıyor. J 17 yıl Japonya'da yaşayan Kato'nun fsanat anlayışı Japon ve Türk kültürle- rine. yaşam penceresinin gerisinden, iki köklü kültürü yüz yüze getirerek yeni yorumlara ulaşma üzerinde yoğunla- şıyor. Yurduna dönüş, yurdunu sanatçı gö- zü ve belleğiyle yeniden keşfetme ve vıırdunu sanatın diliyle yorumlama an- lamını taşıyan bu performansında Ka- to, sanatlararası ıîişkilerin. duyumla- nn evTenselliği: yeryüzünde dolaşan, kanşan ve oturan kirnliklerin sanatsal dışa vurumu, geçmiş, tanh ve zaman kavramlarının sanat diliyle bir kentin çağdaş portresinde yeniden okunma- sı. sergi'gösteri kavTamlan arasındaki temel aynmlann aynı anda ortaya ko- nularak yitirilmesi, izleyicinin perfor- mansa sanatın bir parçası olarak katıl- ması. sanatlararası ilişkilerin yeniden yorumlanması yoluyla sanat mekânı sı- nırlannın genişletilmesi temalan ve yorumlanndan yola çıkıyor. 45 dakika sûrecek Performans; müzik, resim, heykei ve dans sanatlannın aynı sanatsal me- kânda, aynı sanatçının diliyle, ortak bir tema için yorumlanmasıyla ger- çekleşiyor. Performans sırasında yan- sıtılan müzik, orijinal Bizans ve Osman- lı müziklerinin yanı sıra geçen yıl ABD'de yılın müzisyeni secilen Kanîu- ran lnce'nin bu müziklen yeniden yo- rumladığı özgün calışmalanndan olu- şuyor. Bu müzıklerin dışında Kato; kös, davul ve gong gibi çeşitli vurma- lı sazlan çalarak performansritmineki- şisel bir yorum getiriyor. Aya Inni'nin sahne dışında kalan mekânı çepeçevre ışıklandınlarak yer- leştirilmiş 10 heykei, Istanbul'un son bin vılının karakteristik devirlerini yan- sıtırken ikinci bin yılın başlangıcını temsil eden 11. heykei ise modacı Is- se> Miyake'nin özel olarak hazırladı- ğı kıyafeti, beyaz saçlan ve vücuduna yaptığı resimlerle Kato'nun kendisi olacak. 8 metre boyunda bir tuvalin yerleş- tirildiği sahneye yürüyerek çıkan Ka- to. sahnenın ortasına geldığınde soyu- nacak ve yeni kıyafetini giyecek. Ayak- lannı v e vücudunu boyadıktan sonra kâsesini ve fırçasını alarak izleyicile- rin arasına inecek. tzleyicilerden bir- kaçıru boyamasmın ardından da izleyi- cilerden birinin kendisıni boyamasını sağlayacak sanatçı. daha sonra Osman- lı-Bizans müzikleri ve Kamran tn- ce'nin özgün eserleri eşliğinde, içlerin- de Japon pıgmentlerinin ve altın, gü- müş varaklann bulunduğu büyük por- selen kâseleri ve Japon firçalannı kul- lanarak dev tuvale, son bin yılın lstan- bulu'nu resimleyecek. Sanatçının per- formans sırasındakı dansı, vurmalı çal- gı yorumlan ve resim tekniğinde şa- şırtıcı uçlara varan doğaçlama tarzı 45 dakika sürecek ve bir daha da tekrar- lanmayacak. İkinci bin yılın başlangıcuıı 11. he> kel Kato temsil edecek. Ia yer vermiyorum repertuvanmda. Çün- kü isteyerek çalmıyorum. Sevdiğim, daha iyi yorumlayabildiğim yapıtlann çoğu klasık, romantik ve barok dönem- den. Bunun yanı sıra bir sanatçı olarak bütün çağlardan yorumlamam gereken eserler var. Sanatçının seçim yapması yanlış ama kendisini daha çok eğilim- li hissettıği besteciler olabilir. Bu açı- dan seçim yapabilırim ama genelde her tür çağdan eseri yorumlamak durumun- dayım. Îspanyol-Ttiric ortak CD ~ - Aya İrini'deki konserinize phanoda Maribeth Govven eşlik etti. Govven ile daha önce çaiıştuuz mı? Govven ile yıllar önce Amerika kon- serlerim sırasında çalıştık. Daha sonra da devam etti müzikal birlikteliğimiz. İs- tanbul Festivali'nde de birlikte çahş- mıştık. Kendisiyle çalışmaktan çok mut- Iuyum. Müzikal açıdan son derece uyum- lu bir beraberliğimiz v ar. Maribeth Go- vven çok iyi bir piyanist, aynı zamanda solist olarak da çalışıyor. - Müidk elestirmenleri, sian yakaladı- ğuuz tonun kimse tarafindan >akalana- madıgını söylüyor... Eserleri yorumlarken kendime has ol- masını savunuyorum. Tonumun da ken- dine has bir rengi var. Böyle olması ge- rekiyor zaten. Bunun için eleştirmenle- rin çok dikkatini çekiyor. Bugüne kadar dinlemedikleri bir ses rengi ve yoru- mum var. Bu da hem yoru- mumu hem de ses rengimi tekdüzelikten kurtanyor. -Nefesli enstrümanlann bizim kültürümuzdeönem- li bir yeri var_. Türkiye'de ney kültürü- nün içinde yaşıyoruz. Ay- nca nefesli enstrümanlar eski çağlardan bu yana din- sel seremonilerde kullanı- hyor. Bizim bu kültürde ye- tişmemizin de başanmızda büyük çapta etkisi var. -Öniimüzdekigünleriçin projeleriniz var mı? 18 Ekım'de Hollanda"da vereceğim konser. Hollan- da'nın Klasik Müzik Rad- yosu'nda canh olarak yayım- lanacak. 21 Ekim'de New York Cameige Hall'de ger- çekleşecek konserin ardın- dan Chicago'da Symphony Hall'de çalmak üzere Ame- rika turnesine devam edece- ğim. Daha sonra 28 Ekım'de ve 24 Kasım'da Ankara'da konserlerim olacak. - CD çahşmalannız de- vam edecek mi? CD projeleri devam edi- yor. Kalıcı olması bakımın- dan CD kayıtlanna konser- lerden daha çok önem ve- riyorum. Önümüzdeki se- zon yine yabancı bir or- kestra ile CD çalışmamız olacak. Bu çalışmanın Is- panyol-Türk ortak çalışma- sı olması planlanıyor. IŞILDAK VE YELPAZI ATİLLA BİRKİYE Sekizinci Renk "Itır saksısında artan koku, denizlerde uğultular ve işte dolgun bulutlan ve akıllı toprağıyla son bahar..." Nâzım, dizeleriyle, Piraye'ye yazdığı birşiirin de böyle betimler sonbaharı. Eylül bitti; hâlâ gelmedin. Eylül ve geceler sen sizdi; yalnızca kapımızı çalan yalnızlık ve sonba har... 5 Ekim gecesi de gözlerimiz kapılarda, gözleri miz merdivenlerde, gözlerimiz sokaklardaydı; yü reğimizdekiyse, bir sönmeye yüz tutmuş bir umu dun telaşı... 5 Ekim deyip geçme; hem dolunaydı, hem d< Ekim'in ilk pazartesisi. 5 Ekim, göğsümüze taktı ğımız sonbaharın bir nişanesiydi: kimbilir belki de bir doğum günüydü: dolunayın doğduğu gün. Kimbilir belki de, gökkuşağının sekizinci rengiy di... Yolunu gözledik o sonbahar gecesi. Yazık ka- çırdın; çünkü şarkıların, lacivert gökyüzüne doğrı yükseldiği bir geceydi; dolunayın pırıl pırıl parladı- ğı bir geceydi. Dostluğun egemen olduğu bir ge- ce. Dostluk derken "hamaset" yaptığımı sanma topluca bir şeyden tat almanın altını çizmek be- nimkisi... Izin ver küçük bir öykü anlatayım sana; yaşan- mış bir öykü. Bilmem anımsar mısın, aylar önce biryazı yazmıştım bu köşede; Nazım'ın büyük aş- kına, Piraye'ye yazdığı mektuplara dair. Bilmem yazılarımı okur musun? Nazım'ın bir sonbahar gecesinde, yazdığı bir şi- irden söz etmiştim: yazımı okuduysan, anımsamar için o dizeler aşağıda: "Bu geç vakit bu sonbahar gecesinde kelimelerinle doluyum; zaman gibi madde gibi ebedî. göz gibi çıplak, el gibi ağır ve yıldızlar gibi pınl pınl keümeler." Bu yazı belki de "sezgisel bir duyumsamaydı.' Kim bilebilir, yaşamın sırlannı? Yıllar yıllar önce, inan bana on yıldan çok fazla Ankara'da bir otel odasında; topluca şarkılanr söylendiği birgünde, bu şiir, kendiliğinden, yürek ten bestelenmiş ve söylenmiş. Yalnızca, eski bir kasetin içinde kalmış ve özen le saklanmış. öykünün sonuna gelince; sana sözünü ettiğin yazı, okuyup okumadığını bilemediğim yazı ya yımlandığında, böylece benim de haberim oldı "geçmişteki" o şarkıdan. Büyük bir rastlantı değil mi? O kaydı dinlemek, bu sonbahar günlerinde, son bahar da eskisi gibi değil ya, ne büyük mutluluk Üstelik bir kopyası da, tek bir kopyası var bildiğin kadanyla, bende... Evet, Hümeyra söylemiş, Serdar çalmış ve < günün tanıkları da dinlemişleıt Nâzım'ın Piraye içiı yazdığı dizelerini: "Kelimelerin geldiler bana, yüreğinden, kafandan, etindendiler. Kelimelerin getirdiler seni, onlar: ana onlar: kadın ve yoldaş olan... Mahzundular, acıydılar, sevinçli, umutlu, kahra mandılar, kelimelerin insandılar... Bilmem kelimelerim ulaştı mı sana... Ama, o sonbahar gecesi, şarkılann hiç susma dığı o 5 Ekim gecesi, belki de gökkuşağının sekı zinci renginin yeryüzünden görünebileceği tek ge ce, sabaha kadar sürdü şarkılar... Sabah, yıllar önce olduğu gibi: yani, birlikte t£ alındığı zamanın biran'ında, Serdar çalıyor Hümey. ra söylüyordu. Bu kadar dost, bu kadar tek başına olunamaz dı. Nazım'ın aşk yüklü dizeleri, açık pencerede sessiz maviliğe, sekizinci renk olarak sözülüyoı du. Istanbul'da o sabah, yeni bir sonbahar aydınlî nıyordu... Işık ve gölgenin dansı • Kültür Servisi - Boğaziçi Cniversitesi Güzel Sanatk Bölümü'nde onaltı yıldan bu yana heykei ve seramik dersleri veren öğretım görevlisi, heykeltıraş Nilgün Bilge'nin heykei sergisi Maçka Destek Reasürans San Galerisi'nde sergileniyor. Modern heykei anlayışıyla yorumladığı fıgüratif heykellerini 6 Kasım'a kadar sergileyecek Bilge, tarih öncesi çağlara dayanan pişmi toprak tekniği ile yapnğı insan fıgürlerinde ve torslard hareket ve sevgiyi tüm plastik-estetik değerleriyle yorumluyor. Sergideki eserlerini, fıgürün ve hareketin ışık ve gölgeyle dansı olarak değerlendiren Bilge, 1976'dan beri pişmiş toprak tekniğini kullanıyor. Şanlıurfa kültür ve sanat haftası • ŞANLIURFA (A.\) - Şanlıurfa Kültür, Eğitim, Sana ve Araştırma Vakfı (ŞURKAV) tarafindan bu yıl 8'incisi gerçekleştirilecek olan '"Uluslararası Kültür v Sanat Haftası" bugün başlıyor. "Dostluk ve Kardeşlik yürüyüşü ile başlayacak Kültür ve Sanat Haftası 3 gür sürecek. Azerbaycan ve Dağıstan'dan sanatçılar ile ha oyunlan ekiplerinin de katılacağı hafta kapsamında, Kahramanmaraş. Kilıs ve Mardin halk oyunlan ekiple de gösteriler sunacak. Turgut Özakman'ın "Ah Şu Gençler" adlı tiyatro oyununun sahneleneceği etkinlil' çerçevesinde çeşitli sergiler düzenlenecek, yöresel el yanşması yapılacak, TRT sanatçılan Nilgün Işgüden' Nurullah Akçayır'ın yanı sıra Ayna Grubu da bir kons verecek. Çocuklar için tiyatro • Kültür Servisi - Geçen sezon "Mavişler Şenlikte" adlı müzıkli çocuk oyunuyla perdelerini açan Tiyatro Alkış, bu sezonu "Iyilik Ağacı" adlı oyunla açıyor. Başlangıç olarak Kadıköy'de oynanacak oyun, ekim ı boyunca her cumartesi-pazar saat 11.30'da Kadıköy Halk Eğitim Merkezı'nde küçük seyircileriyle buluşacak. Bırol Engeler'm yazıp yönettiği oyunun müzik ve koreografisi Oktay Şenol'a, dekor ve kostümü ise Pınar Ergönenç'e ait. Bencillik, yalancıl haksızlık gibi olumsuz kavramlan, hem güldüren, he düşündüren bir işleyişle çocuklara göstermeyi hedefleyen oyunda Birol Engeler, Hilmi Erdem, Okt Şenol, Burcu Saraçoğlu, Okay Şenol ve Tarkan Yılm rol alıyorlar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear